Tanımı
Hikaye türünün en eski örnekleri olan ve destandan modern hikayeye geçişi sağlayan anonim eserlerdir. Başka bir tanım yapacak olursak Türk edebiyatı verimleri içinde 16.asırdan itibaren görülmeye başlanan genellikle aşıklar tarafından nazım-nesir karışık bir ifade tarzı ile dinleyicilere karşı anlatılarak nesilden nesile intikal eden yer yer masal ve destan özellikleri gösteren hikayelerdir. (Albayrak Abdullah 1993)
GENEL ÖZELLİKLERİ
Türk edebiyatında bu özelliğe sahip ilk örnek Dede Korkut Hikayeleridir. Genellikle aşk konusunun işlendiği halk hikayelerinde zaman zaman kahramanlık konularıyla dini konuların işlendiği de görülmüştür. Nazım- nesir karışık olarak anlatılan bu hikayelerin gelişip yayılmasında saz şairlerinin önemli bir fonksiyonu vardır. Pertev Naili Boratav’ın ‘belki eskiden destanların üzerine almış yeni ve orijinal bir nevin mahsulleri diye nitelendirdiği hikayeler destanlardan; mutlaka tarihi bir vakaya dayanmaması nazım-nesir karışık oluşu ve zamanla nesir kısmının ağırlık kazanması şahısların ve olayların anlatımında takınılan gerçekçi tavır kahramanlıktan çok aşk maceralarına yer verilmesi destanlarda yer alan olaylar kesin bir sonla bitmediği halde halk hikayelerinde kesin bir sonun bulunmaması halk hikayelerinde söz konusu edilen olayların ve kişilerin oldukça azalması toplum karşısında anlatılmaları hikayedeki manzum kısımların genellikle saz eşliğinde dile getirilmesi değişik bir anlatılma üslup ve geleneğinin olması belli yerlerinde tekerleme adı verilen belli söz kalıplarının bulunması gibi hususlarda ayrılmaktadır.
Ayrıca destanlar belli bir daire teşkil ederler. Hikayelerde özellikle aşk maceralarını işleyenlerde böyle bir daire söz konusu değildir. Hikayenin kahramanı aşık olur sevgilisine kavuşma yolunda çeşitli maceralara girer sonunda kavuşur veya kavuşamaz ama hikaye de orada biter. Destanlarda böyle kesin bir son mevcut değildir. Destanlara en yakın duran Köroğlu ve Dede Korkut Hikayeleri’nde böyle bir tesir görülmektedir.
Halk hikayelerinde anlatılan ilişkiler toplum içi olup fertler ve tabakalar arasında cereyan eder. Hikayelerde olağanüstü özellikler epeyce azalmıştır. Halk hikayeleri Boratav’a göre destandan romana geçiştir. Hikayeler masallara göre oldukça uzundur. Özellikle koşma şeklinde söylenen şiirler duyguyu yoğunlaştırmaya yarar. Halk hikayeleri daha çok aşıklar tarafından kahvelerde düğün ve benzeri toplantılarda erkeklere hitap eder. Halk hikayelerinin destan döneminin kapanmasından sonra ortaya çıktığı kanaati yaygındır. Nitekim Türk edebiyatında halk hikayelerinin en eski örneği sayılan Dede Korkut Hikayeleri de destandan halk hikayeciliğine geçiş dönemi ürünü olarak kabul edilmektedir.10. yy’ dan itibaren halk hikayelerinin belki de destandan boşalan yeri doldurmak üzere ortaya çıktığı söylenebilir. (Koz M. Sabri 1981)
Aşk ve kahramanlık konularının çokça işlendiği halk hikayelerinin gerçek hayat olaylarından ayrılan kendilerine göre bir mantık örgüsü vardır. Bu mantık idealist ölçüler göre şekillenmiş bir hayat anlayışını savunur. Bunun sonucu hikaye kahramanı idealist bir kişiliğe sahiptir. Son olarak şunu unutmamak gerekir ki; kendi içinde tutarlı bir mantığa dayanmak şartıyla halk hikayelerinde olmayacak şey yoktur. (Koz M. Sabri 1981)
SOSYAL BİLGİLER AÇISINDAN ÖNEMİ
Başta da dediğimiz gibi Sosyal Bilgiler her türlü bilgiden yararlanan ve bu bilgiler ışığında kendini geliştiren bir disiplindir. Sözlü ve yazılı materyaller bu konuda büyük bir katkı sağlamıştır. Sözlü ve yazılı edebiyat ürünlerinden birisi olan Halk hikayeleri Sosyal Bilgilerin disiplin olmasında büyük bir destek olmuştur. Sosyal Bilgiler dersinin işlenişinde hikayelerin özellikle de halk hikayelerinin dersin işlenişine etkisi büyüktür. Öğrencilerin dersi hikayeyle birlikte yürütmesi onların dersi daha kolay ve kalıcı şekilde anlamalarına olanak sağlar. Halk hikayelerinin konularının bir çoğunun da halkın yaşantısından halkın yaşadığı sorunlardan ve de olaylardan meydana geldiği için bu konuda halk hikayeleri Sosyal Bilgiler öğreniminde ve öğretiminde büyük bir yardımcıdır.
SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİ VE EDEBİYAT
Demokratik bir toplumda Sosyal Bilgiler öğretiminin temel amacı bireylerde mantıklı ve doğru karar alma ve problem çözme becerisini geliştirmektir. Bireylerin bunları başarabilmesi için; bilgi edinebilmesi bilgiyi analitik olarak işleyebilmesi/kullanabilmesi inanç ve değerleri inceleyebilmesi ya da uygun tutum ve değer geliştirebilmesi ve nihayet etkin bir birey olarak sosyal problemlerin çözümüne aktif olarak katılabilmesi gerekir. Edebi ürünler ve diğer yazılı materyallerin işe koşulduğu öğretim durumlarında yaparak yaşayarak öğrenen ve bu süreçte arkadaşlarıyla birlikte araştırma raporları hazırlarken nihai kararı vermeden önce kendilerinde birden çok kaynağı kullanma bilinç ve becerisi gelişen öğrenciler sorumluluk sahibi birer yurttaş olarak sürdürecekleri gelecek yaşamlarında da bunları kullanabilecektir. Böylece onların demokratik bir toplumun her türlü dogmadan uzak eleştirel düşünebilen inanç ve değerleri inceleyip olumlu tutum ve değerler geliştirebilen uyumlu ve etkin bireyleri olmaları sağlanacaktır.