Arama

Büyük Türk Devletleri - Uygurlar

Güncelleme: 14 Ocak 2017 Gösterim: 30.640 Cevap: 15
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mayıs 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Uygurlar

Ad:  Uygurlar.JPG
Gösterim: 5648
Boyut:  27.6 KB

Göktürk egemenliğinin yıkılmasından sonra Asya’nın iç kesimlerinde devlet kurarak sınıflı toplum düzenine geçen Türk boyları.
Sponsorlu Bağlantılar

1990’ların başlarında Çin’in Sinkiang Uygur Özerk Bölgesi’nde 7,3 milyonu aşkın, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan cumhuriyetlerinde ise 200 bini aşkın Uygur yaşamaktadır. Ama ortaçağ Uygurları ile günümüzdeki Uygurlar arasındaki bağ yeterince açıklığa kavuşturulmuş değildir; günümüzdeki Uygurların ancak bazı gruplarıyla eski Uygurlar arasında doğrudan bir bağ kurulabilmektedir.

Uygur adının çok eski çağlardan beri rastlanan ve zamanla pek çok Türk halkı için kullanılan Ogur (Gur) adından kaynaklandığı sanılmaktadır. Bazı araştırmacılara göre, Orhun Yazıtlan’nda rastlanan Dokuz (Tokuz) Oğuz adı gerçekte Uygurları belirtir ve Oğuz adı da gene Ögur adından türemiştir. Başka araştırmacılara göre Çin kaynaklarında Şato adıyla anılan Dokuz Oğuzlar 9. yüzyıl başında Tibetlilerin baskısıyla göç etmek zorunda kalınca İslam yazarları Dokuz Oğuz adını onlara vâris olan Uygurlar için kullanmışlardır. Gene Çin kaynaklarında 6. yüzyıldan beri rastlanan Huiho adı Uygurları belirtmektedir; bu kaynaklarda Uygurların Hun soyundan geldiği kabul edilir.

Çin kaynaklarına göre Uygurların yurdu Selenge Irmağının yukarı yatağından Örhun Irmağı kıyılarına ve Aral Gölü kenarlarına kadar uzanıyordu. 630 dolayında Barköl kenti çevresinde yaşayan Uygurlar Göktürklere karşı yer yer başarılı savaşlar veriyordu. Uzun süre Çinlilerle ittifak kuran Uygur soylularından Tumitu 648’de kağan unvanını aldı. Göktürk hükümdarı Kapağan Kağan’ın (hd 692-716) bir süre Uygurlara boyun eğdirmesine karşın Karluk ve Basmıl halkları ile Dokuz Oğuz kabilelerinin katılmasıyla güçlenerek bir konfederasyon oluşturabilecek konuma gelen Uygurlar sonunda Boyla Kağan önderliğinde Göktürk egemenliğine karşı ayaklandılar.

Batıdaki en güçlü Türk topluluğu olan Türgişlerin eski egemenlik alanının doğusunda (bugün Moğolistan) Uygurlar, batısında ise Karluklar egemen oldu. 745’te Göktürk konfederasyonu içindeki Uygur, Basmıl, Karluk ve Oğuz halkları Göktürk yönetimine kesin olarak son verdiler, Uygur kağanı Kutluğ Bilge Kül kağan ilan edildi. Bunu izleyen ilk Uygur egemenliği döneminde Uygur hanı büyük kağan olarak anıldı, Uygur Konfederasyonu içinde Karluk hükümdarı da yabgu unvanını taşıdı. Zamanla Uygur ülkesindeki bütün kavimler Uygur adıyla anılmaya başladı, gitgide yaygınlaşan biçimde değişik yerlerde Orta Asyalı çeşitli kavimler için de Uygur adı kullanıldı.

Kutluğ Bilge Kül’ün ölümünden sonra yerine geçen oğlu Moyun Çur (Bayan-Çur) döneminde (747-769) günümüzde Şine-Usu adıyla anılan yazıt diktirildi. Bu dönemde Uygurlar bir yandan Çinlilerle ilişkilerini geliştirirken, bir yandan da Karluk, Basmıl, Kırgız ve Türgiş topluluklarıyla mücadeleyi sürdürdüler. Karlukların müttefiki Arapların Atlah Savaşı’nda (751) Çin ve Uygur ordusunu yenilgiye uğratmasından sonra Tarım Havzasının batı kesimi Karlukların eline geçti, bunun dışındaki alanlar Uygurlarda kaldı. 756’ya gelindiğinde artık Kar- luklarm Uygurlardan ayn bir yönetimi vardı, ama Karluk hükümdarı yabgu unvanını koruyordu.

Bu dönemden başlayarak Çin prensesleriyle evlenen Uygur kağanları, Çin’de patlak veren ayaklanmalara karşı da yönetimdeki Tang hanedanına (618-907) destek oldular. 757 ve 762’de iki kez Henan (Luoyang) başkentini ve başka kentleri ayaklanmacıların elinden aldılar, An Lushan’m ayaklanmasını bastırdılar, ayrıca Tibetlilerin Çin’e yönelik saldırılarını püskürttüler. Çin’in Abbasi halifesi Harun Reşid’le ittifaka girmesi üzerine Çin- Uygur-Arap ittifakı oluştu.

Bögü Kağan’m 762’de Henan seferinden dönerken yanında Manici dört rahip getirmesi Maniciliğin Uygurlarca benimsenmesinin başlangıcını oluşturdu. Mani dinini benimseyen Basmıl ve Uygur hükümdarları “Iduk Kut” unvanıyla kutsal kişiliklere büründüler. Daha önce de bir soylular kesiminin bulunmasına karşın sınıflı toplum özelliklerini taşımayan Uygurlarda ortaya çıkan bu yeni kutsallık anlayışı, kağanlann kandaşlık örgütlenmesindeki konumlarından farklı bir konum kazanmaya başladığının belirtisiydi. Ayrıca Mani dini Uygurların Çin’le ilişkilerini hızla geliştirdiği gibi, göçe- be-yağmacı yaşam biçiminin yerine ticaretin egemen olduğu yeni yerleşik yaşam biçimlerini benimsemeye başlamalarını sağladı.

Bundan sonra Uygurlarda geleneksel kandaşlık örgütlenmesinin yerini, uygarlık aşamasına özgü bir devletleşme süreci aldı. Uygur yurdunun merkezi de güneybatıya kaydı ve Tarım Havzasının çevresine yöneldi. “İdikut” adıyla anılan Uygur başkenti Hoçu iki büyük kervan yolunun kesişme noktasında gelişti. Maniciliğin etkisiyle Uygurlar doğuda ve daha sonra batıda (Kaşgar) yeni kültürel değerler ürettiler. Tarım Havzasının kuzey eteğinde ve dağınık olarak doğu kesimlerinde uzun süredir İran kökenli Sogdlar ve Hint-Avrupa kökenli Toharlar yaşıyordu; gerek bu halkların gerek Tibetlilerle karışmış Nindlerin ve öteki Budacı kavimlerin kültür ortamının yerini zamanla Mani dininin etkisindeki Uygur kültürü aldı.

840’ta Uygur Konfederasyonu’nun Kırgız- lara yenik düşmesi üzerine Uygurlar eski yurtlarını bırakmak ve Tarım Havzasının vaha bölgeleri ile Turfan Havzasına göç etmek zorunda kaldılar. Bazı Uygurlar da Çin sınırına doğru yöneldi, bu arada Çin’in kuzeyindeki Uygurların bir bölümü Çinlileşti. Öte yandan Kartukların soyundan gelen Karahanlılar Maveraünnehir ve Doğu Türkistan’da kendi devletlerini kurdular.

10. ve 11. yüzyıllarda Müslümanlaşan Karahan- lılar bu sürece koşut olarak sınıflı toplum düzenine geçtiler. 846’dan sonra Çin’in Gansu ilinin sınırlarına gelen Uygurların burada kurduğu devlet 1028’deki Targut istilasına değin varlığını korudu; Sining çevresinde günümüze değin yaşayan San Uygurların Gansu Uygurlarının soyundan geldiği sanılmaktadır. Tarım Havzasına gelen Uygurlar, Çin’de Tang hanedanının sona ermesinin ardından Türkistan’ın doğu kesiminde kendi devletlerini kurdular, ama 10. yüzyılın ortalarında Karahitaylara bağımlı duruma geldiler. Eskiden kullandıkları rünik Göktürk yazısını bir süre sonra bırakarak kendi adlarıyla anılan Sogd kökenli bir alfabeyle yazmaya başladılar.

Fetihçi bir devlet politikasını hemen bütünüyle terk eden Uygur toplumunda 10. yüzyılda başlayan genel kentleşme süreci 11. yüzyılda doruğuna ulaştı. 11. yüzyılın sonunda Uygurların başlıca kentleri Hoçu, Sulmi, Canbalık ve Yenibalık’tı. Doğu Türkistan’ daki Uygur Devleti Çin’de Ming hanedanının yönetime gelmesinden (1368) sonra ortadan kalktı.

10. yüzyılda Uygur hükümdarı Aslan Kağan’a gelen bir Çin elçisine göre Uygur ülkesinde müziğe büyük bir ilgi vardı; çiftçilik, meyvecilik, şarapçılık ve ipekçilik gelişmişti; topraklar arklarla sulanıyordu, altın, gümüş ve bakır işleniyordu; kentler kanalizasyon şebekeleriyle donatılmıştı. Uygur toplumu da artık kandaşlık kalıntılarından uzaklaşmıştı. Maniciliğin ve Budacılığın yanı sıra Hıristiyanlık, özellikle Nasturilik de etki alanı buluyordu. Ayrıca Uygur sarayında müneccimlerin büyük nüfuzu vardı. Bu dönemde Uygurlar Toharca, Sogdca ve Çince kaleme alınmış Mahayana Budacı- lığına özgü metinleri kendi dillerine çevirdiler.

Uygur sanatı, Çin sanatıyla yakın etkileşim içinde gelişti. Turfan’daki Uygur tapmakları benzersiz fresklerle bezenmişti. Bulutun, ejderin, Anka kuşunun simgesel biçimlerde işlendiği bezeme örgeleri, dört çizgili bezemeler ve başka örgeler Çin’deki örneklerle büyük benzerlik taşıyordu. Uygur kültür ve sanatı, Helenistik kalıntıların ve Hint uygarlığının kuzeye yansımış kültür formlarının yayılmasında etkili olduğu gibi, Sasani İran sanatı ile Çin sanatı arasında da önemli bir etkileşimin kurulmasına öncülük etti.

19. yüzyıl sonlarına doğru Turfan ve Hotan gibi eski Uygur kentlerinde Albert Grünwedel’ in başlattığı ve Von le Coq’un sürdürdüğü kazılarda fresklerle bezenmiş duvarların yanı sıra sanat değeri oldukça yüksek vazolar, yazmalar ve minyatürler bulundu (bu yapıtlar Berlin Müzesi’ne taşınmış ve buradaki Turfan Salonu’nda düzenlenmiştir). Bulgulara göre, örneğin Budacılıktan Maniciliğe devredilmiş Uygur tapmaklarında eski duvar resimleri ortadan kaldırılmak ya da üstü boyanmak yerine yalnızca bir duvar çekilerek kapatılmıştı. Hoçu kentindeki yıkıntılarda Budacı, Manici ve Hıristiyan öğeler yan yana yer alıyordu. Eski Uygur kentlerinde yapılan başka kazılarda elde edilen buluntular günümüzde Paris’teki Guimet ve Louvre müzeleri ile Leningrad ve Stockholm’deki müzelerde yer almaktadır.

Günümüzde Çin ve eski SSCB’nin dağılmasıyla ortaya çıkan Orta Asya cumhuriyetleri topraklarında yaşayan Uygurlann büyük bölümü dünyanın en kurak bölgelerinden birinde yerleşik kırsal yaşamı sürdürmektedir. Toplumsal örgütlenmenin merkezi köydür. Başlıca tarım ürünleri buğday ve darıdır. Sanayiye yönelik başlıca ürün, yörede uzun süredir ekilmekte olan pamuktur. Petrol bulunan Sinkiang’da sanayiye dayalı bir ekonomik yapının geliştirilmesine çalışılmaktadır. Günümüzde en önemli Uygur kentleri, Sinkiang’ın yönetim merkezi Urumçi ile Çin Kırgızistan sınırı yakınındaki eski ticaret merkezi Kaşgar’dır. Uygurlar, Asya’nın iç kesimlerinde yaşayan Türk halklarının çoğunluğu gibi Sünnidir.

Kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Baturalp; 12 Ocak 2017 21:56
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
21 Kasım 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

Uygurlar


Orhun kitabelerinde, ilk defa, 717 yılındaki ayaklanmalar münasebeti ile zikredilen Uygurlar, Çin kaynaklarında çok eski zamanlardan beri adlarının çeşitli şekilleri ile anılmışlardı. Uygur adının manası, 974'te tamamlanan Çince Kiu Wu Tai adlı eserde 'şahin sürati ile dalaşan ve hücum eden' diye açıklanmakta, fakat, diğer taraftan kelime uy (takip etmek) + gur tarzında (Sal-gur gibi) meydana geldiği belirtilmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar

Çin kaynaklarına Asya Hunlarından indikleri belirtilen Uygurların bir menşe efsanesine göre ataları Hun hükümdarlarının kızı ile bir kurttan türemiştir. Tabgaçlar devrinde (386-534) Kao-kü (Kao-che) adı ile görülen ve 5. asrın 2. yarısında bir beylik kuran Uygurlar daha sonra bütün yukarı Orta Asya'yı kapladığı anlaşılan Tölesler'in bir kısmını teşkil etmiştir ki, I. Göktürk Hakanlığı çağında o durumunu muhafaza ediyor ve o zaman Selenga ırmağı etrafında oturuyorlardı.

7. asrın ilk çeyreğinde Sir-Tarduşlar'ın 6 kabileden kurulu birliğine katılmışlar, sonra P'u-ku, Tongra, Bayırku ve Fu-lo-pu kabileleri Uygur kabilesi etrafında toplanarak, 'Uygur' adını almışlardır. Beyleri Erkin ünvanını taşıyordu. Bu sırada 50 bin savaşçı çıkardıkları bilinmektedir.

I. Gök-Türk Hakanlığı'nın çöküşe doğru gittiği yıllarda böylece ortaya çıkan Uygur Beyliği Erkin Tekien tarafından idare edildi. Kieli'nin oğlu kumandasındaki Göktürk ordusunu mağlup eden (630'larda) Puse zamanında Uygurlar kuvvetlenmiş, bilhassa Puse'nin annesi Vuhohun'un ciddiliği ve töre hükümleri hususundaki titizliği sayesinde beylik tamamen nizama girmişti. O zaman 'Erkin' yerine İlteber (Çincede Hielifa) ünvanı kullanılmağa başlandı. İl-Teber'liğin merkezi Tola nehri havalisinde idi.

İl Teber Tumitu, Tarduş başbuğunu mağlup ederek arazisini genişletti, sonra göneye Huang-ho'ya kadar varan bir akın yaptı ve neticede Çin imparatoru tarafından tanındı (646). Kendini 'Kagan' ilan etti, ülkesini Göktürk tarzında teşkilatlandırdı. 647'de Çin tarafından baskı altına alınmak istenen ve neticede Çin'in tahriki ile öldürülen Tumitu (648)'nun oğlu Poçu, Çin'in On Oklar başına 'kagan' yaptığı Holu'yu mağlup ederek Taşkent yakınlarına kadar ilerlerdi (656). Ondan sonra yerine geçen kız kardeşi zamanında gittikçe zayıflayan Uygur Beyliği nihayet Kapagan Kagan tarafından Gök-Türkler'e bağlandı.

745'de Gök-Türk idaresini yıkarak, Ötükende bir hâkanlık kuran Uygurlar 9 uruğ'dan meydana gelen bir birlik olup Karluk ve Basmıllar'ı da kendilerine bağladıklarından birlikteki kabile sayısı 11'e yükselmişti. Orhun kıyısındaki başkenti Ordubalık (sonraki Kara-balgasun yakınında)'ı kuran ilk Uygur hâkanı Kutlug Kül Bilge 747'de öldü. Yerine oğlu Mo-yen-çur 'kağan' oldu ('Tanrıda bolmuş il etmiş Bilge kagan 747-759).

Bugünkü kuzey Moğolistan'da Şine usu gölü yakınındaki Uygur hâkanlığının ilk devri için çok mühim olan, kitâbeden anlaşıldığına göre, ihtimâl o sırada Basmıllar'ın birlikten ayrılmış olması dolayısıyla 10 kabileden kurulu Uygurlar'ın hâkanı Moyençur, kuzeyde Kırgızlar'la, batıda Karluklar ve onlara yardım eden Türgişler ve Basmıllar'la, ayrıca Sekiz-oğuz, Dokuz Tatar ve Çikler'le savaşmış, hâkimiyetini Yenisey kaynakları, Çutalas havalisi, iç Asya ve Kerulen'e kadar yaymış, oğullarını yabgu, şad tâyin etmişti. Fakat asıl Çin üzerinde tesirli oldu.

Karluklar tarafından desteklenen İslâm kuvvetleri ile Çinliler arasında cereyan eden büyük Talas muharebesi (751)'inde Çinliler ağır mağlûbiyete uğramış, Tarım havzasının Uygurlar'a geçmesini sağlayan ve Çin'in Orta Asya'dan çekilmesi ile sonuçlanan bu savaş üzerine, Çin'de büyük hâdiseler olmuştur ki, bunların en mühimi, Türk anadan doğan Anluşan adlı bir kumandanın 200 bin kişilik bir kuvvetle Lo yang (755) ve Çangan (757)'ı zapt ederek kendisini imparator ilan etmesi idi. Moyençur, T'ang imparatoru Su-stung'u destekledi. Lo-yang'ı geri aldı (757). Çin yılda 200 bin top ipek vermeği taahhüt etti.

759'da yerine geçen Bögü Kağan (759-779) , (Tanrıda bolmuş il tutmuş Alp Külüg Bilge Kagan)'da dikkatini karışıklıkların devam ettiği Çin'e çevirmişti. Asıl niyeti T'ang sülalesinin artık sözünün geçmediği Çin'e hakim olmaktı. Uygur ordusunun Çin'de görünmesi ile (762), hakanla akrabalık kurmuş olan Töles menşeli, Çin kumandanı Puku (Buku, Türk ünvanı) Huaien tarafından isyancılar zararsız hale getirildi ve Uygur ileri harekatı önlendi ise de, Türk nüfuzu Çin'de çok artmıştı. Başkent ve şehirlerde pekçok Uygur serbestçe ticaret yapıyor, istedikleri kadar ipekli kumaş alıp, istedikleri fiyattan satıyorlardı.

Tibetlilerin hücumuna uğrayan Çin'i korumak üzere Puku Huaien 'in daveti ile Bögü'nün yaptığı Loyang seferi (763) Türk kültür tarihi bakımından büyük neticeler doğurdu. Hakan Ötüken'e dönerken, Uygurların hayat ve telakkilerinin değişmesi bakımından çok tesiri görülen Mani dinini Türkler arasında yaymak üzere, dört rahibi de beraberinde getirmişti. Böylece hayvani gıdalar yemeği yasaklayan, savaşçılık duygusunu zayıflatan, Hıristiyanlık- Mazdeizm-Budizm karışımı bir din olan Manihizm, haakan tarafından kabul edilerek Türk ülkesinde resmi bir mahiyet kazandı.

Kırgızlar üzerinde de bir zafer kazanan Bögü Kagan, akrabası nazır Baga Tarkan tarafından öldürüldü ve bu nazır hakan oldu (779-789. Alp Kutlug Bilge Kagan). Cesareti ve idaresi övülen, 'dünya nizamı için kanunlar hazırladığı' bildirilen bu hakan Kırgızlar'ı tekrar mağlup etti ve bir Çinli prenses ile evlenmesi sonunda, Uygur tüccarlarının Çin'de tahakkümlerinden doğan bazı anlaşmazlıklar ortadan kalktı. Yerine ay Tangride Kut Bulmuş Kütlü Bilge Kagan' (789-790) ve sonra bunun oğlu Kutlug Bilge (790-795) hakan oldular. Eskiden beri Çin'e karşı ilgi duyan Tibetliler o sırada Beş balık havalisinde bulunan Şa-t'o (Çöl) Türkleri ile anlaşarak, baskınlara başlamışlardı.

Çin'i korumayı, iktisadî ve kültürel sebeplerle, gelenek haline getirmiş olan Uygurlar, kuvvet göndererek tecavüzleri önlemek istedilerse de başarıya ulaşamadılar. İtibarı sarsılan hakan öldürüldü. Ötüken'de karışıklık çıktı. Fakat 795'te hakan olan, sevilmiş kumandan ve idare adamı Kutluk (795-805), 'ay Tangride Ülüg Bulmuş Alp Kutlug Bilge Kagan' ile, sonraki 'Ay Tangride Kut Bulmuş Külüg Bilge ' (805-808) zamanlarında bir huzur devri açıldı. İktisadî faaliyet gelişti. İç Asya'nın mühim ticaret şehirlerine nüfuz edildi.

Dış siyaset yönünden zamanı oldukça sakin geçen hakan 'Ay Tangride Kut Bulmuş Alp Bilge' (821-824) başkentte Kara-balgasun kitabesini diktiren hakandır ki hükümdarlığı başarılı geçmiş, Türkistan üzerine sarkmak isteyen Tibetlileri durdurmuş, hakanlığa bağlı Karlukların başına yeni bir yabgu tayin etmiş ve ta Sogd bölgesine kadar ticarî münasebetleri geliştirmiştir. Fakat sonra memlekette karışıklık baş gösterdi. Hakan Alp Bilge 832'de öldürüldü, Alp Kütüg Bilge Kagan (832-839)'da nazırının tahrik ettiği bir isyanda telef oldu.

Gittikçe yoğunlaşan Manihaizm tesirleri dolayısıyla Uygurlar'da görülen gevşemeye karşılık, Yenisey bölgesinde yeni bir kudret halinde kendini gösteren ve 20 yıldan beri Orhun bölgesini baskı altında tutan Kırgızlar 840 yılında kalabalık kuvvetlerle Uygur topraklarına girdiler. Kara-Balasan'u zapt ederek hakanı öldürdüler. Ahaliyi kılıçtan geçirdiler. Ötüken'de devletleri yıkılan Uygurlar kütleler halinde yurtlarını terk ederek Çin sınırlarına ve daha kesif olmak üzere, zengin ticaret merkezlerinin bulunduğu İç Asya'ya, Beş-balık, Turfan, Kuça vb. sahasına göçtüler.

Hakanın ailesinden iki kadreş tarafından idare edilen bu göçten sonra Uygur tarihinin ikinci safhası başladı. Göç sırasında, başlarında, kendileri tarafından 'kağan' seçilen prens Vu-hi Tegin (841846)'in bulunduğu Uygurlar bir müddet bazen Kırgızlar, bazen Çinliler tarafından hırpalandıktan sonra, bir kısmı Çin tabiiyetine girerken, diğerleri, 5. asırdaki eski yurtlarına, batıya doğru yollandılar ve her iki tarafta da devletler kurdular. Fakat bunlar artık 'Bozkır Türk Devleti''nden farklı idiler. Hakimiyeti genişletme düşüncesinde olmamış, büyük siyasî çatışmalara girmemiş, başta Çin hükümetleri olmak üzere, komşuları ile dostluk ve ticaret münasebetlerini devam ettirmeyi tercih etmişlerdir.

Kan-çou Uygur Devleti


Bir kısım soydaşlarının aşağı yukarı 150 yıldan beri sakin bulunduğu Kan-su bölgesine gelerek, buranın merkezi Kan-çou'da yerleşen Uygurlar, Çin ile daha ziyade ticari faaliyetler üzerine kurulu iyi münasebetlerini, imparatorların kızları ile Uygur prenslerinin evlendirilmeleri gibi akrabalık bağları ile de sağlamlaştırmışlardır. Ancak T'ang sülalesine karşı isyanların arttığı 10. asır başlarında Kan-su Uygurları, bağlı oldukları ve merkezi Tun-Huang (ünlü Bin-Buda mağaralarının bulunduğu yer) olan Çin askerî bölgesi ile ilgilerini kestiler. Burada 905 yılında, muhtar bir 'devlet' kuran bir asi general 'Batı hanları'nın Altın dağ kırallığı adını verdiği bu devlete Uygurları tabi tutmak istemiş fakat Kan-çou Uygurları tarafından gönderilen Tegin adlı kumandanın idaresindeki ordu Tun-huang'ı kuşatarak halkı 'kıral'ı teslim etmeğe zorlamıştı (911) ki, bu hadise üzerine Uygurların batı kolu da istiklal kazanmıştır.

Kan-Çou ve Tun-huang Uygurları, büyük bir askeri kudret gösterememişler, bu sebeple de haklarında fazla bilgi mevcut olmamıştır. 10. asrın başından itibaren Mançurya ve Kore kabilelerini toplayarak kuzeyde bir baskı unsuru halinde beliren ve bilhassa '5. Sülale' devrinde Çin'in bazı kısımlarını ele geçiren K'itan'lar nihayet bir hanedan (Liao Sülalesi, 907-1211) kurarak Kuzey Çin'de hükümran oldukları zaman, Uygur Devleti de onları (940'tan sonra) ve daha sonra 1028'lerde Tangutlar'ın nüfuzu altına girdi. 1226'da da Cengiz Han Mogolları'nın tahakkümü altına düştü. Kan-çou Uygurları daha o sıralardan beri 'Sarı Uygurlar' diye bilinen Türk kavmidir ki, hala batı Çin sahasında yaşamaktadırlar.
Son düzenleyen Baturalp; 14 Ocak 2017 22:45 Sebep: düzenlendi.
Quo vadis?
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
4 Aralık 2008       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi

Uygur Devleti

Ad:  Uygur Devleti2.JPG
Gösterim: 2517
Boyut:  18.2 KB

En eski Türk devletlerinden biri olan Uygurlar Kutluğ Kül Bilge Kağan tarafından 745 te kurulmuş, dahili karışıklıklar ,manihaizimin ,tesirleri ,Kırgızlar'ın istilası ile 840 ta yıkılmıştır.

Ortaçağ da gelişmiş bir uygarlık kuran Uygurlar ,önceleri Kuzey Moğolistan'da yaşıyorlardı.Hun İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Göktürkler'in buyruğu altına girdiler.Daha sonra da onlara karşı ayaklanarak 740 ta bağımsız bir devlet kurdular.Öteki Türk boylarını egemenlikleri altına alarak güçlendiler. Uygurlar Çinliler le de ilişki kurdular. lX.yy.ın ortalarında Tibetliler le Kırgızların saldırısına uğrayarak yıkılan Uygur Devleti ortadan kalkınca ,Uygurlar Batıya göç ederek (840) küçük,dağınık devletler kurdular.Sonunda bütün Uygurlar , Cengizhan zamanında Moğolların egemenlikleri altına girdiler.Böylece son Uygur devleti de ortadan kalktı (1212).O zamandan beri bir daha bağımsız olamayan Uygurlar , bugün Çin'in kuzey batısında ,Çin egemenliği altında yaşamaktadırlar.

Uygurlar Yenisey kaynakları,Çutalas havalisi ,İç Asya ve Kerulen'a kadar olan sahaya yayılmıştır. Uygurlar sanat,yapı,yönetim işlerinde ileri bir uygarlıktılar.14 harfli bir alfabe kullanırlardı.Buddha dinine bağlıydılar. Uygur fikir adamları Arapça ve Hintçe den çeviriler yaptılar.Uygurlardan kalan en önemli yapıt Yusuf Has Hacip'in "Kutadgu Bilig" (mutlu olma bilgisi ) adlı eserdir.

UYGUR DEVLETİ (745-840)


Kurucusu: Kutluk Bilge Kül Kağan’dır.
Başkenti: Karabalgasun’dur.
Hükümdarları:
Kutluk Bilge Kül Kağan
Moyen- Çor Kağan
Bögü Kağan’dır.


Özellikleri

  • İslamiyet’ten önceki Türk devletinin arasında ilk defa göçebe hayat tarzından yerleşik hayata geçerek tarım ve ticaret faaliyetleriyle uğraştılar.
  • Türk tarihinde ilk defa şehir ve kasabalar kurarak, ilk Türk mimari eserlerini meydana getirdiler.
  • Çinlilerle ilişkileri sonucunda kağıt ve matbaayı kullandılar.
  • Kendine özgü Uygur Alfabesi’ni kullandılar.

Yıkılış Sebebi

  • 839 yılında meydana gelen kıtlık, açlık, şiddetli soğuklar ve salgın hastalıklarla devletin zayıflaması devletin zayıflamasından yararlanan Kırgızların akınlarını arttırmaları.
  • 840 yılında Kırgızlar tarafından yıkıldılar. Devleti yıkılan Uygurların bir kısmı çeşitli yerlere göç ederek yerleştiler. Uygurlar, XII. Yüzyıl başlarında Moğolların egemenliğine girdiler.
  • Uygurlar, Moğol egemenliğinde yaşarken Araplarla Çinliler arasında yapılan Talas Savaşı (751)’ndan sonra Müslüman olmuşlardır.
  • Kültür ve medeniyet yönünden Moğolları etkileyen Uygurlar, Moğollardan bir kısmının Türkleşmesini sağladılar.
Devlet - Saray hayatı:
Çağın en ileri ve aydın ülkesi idiler.Hanlığa hukuki esaslara dayanan devlet tadı verdiler. hukuk devleti vücuda getirdiler. Yabancı ellerde yaşayan Türk kolonileri için koruyucu kanunlar çıkardılar. Devlet idaresinin yürütülmesinde memurlar ,vekiller ve çeşitli mansuplar oluşturdular.Saray hayatını ,düzenli merasimleri tanzim ettiler.Han ve saray halkının yakarıcı sefirleri karşılama vazifeleri de düşünüldü.

Fikir Hayatı:
Yüksek seviyedendi. Uygur saraylarında yerli yabancı tarihçiler , alimler, şairler, sanatkarlar, nakkaşlar, munasinaslar himaye gördü. Mürebbilerin ders verdikleri ,kütüphaneler kurdukları Çin gezgincilerince bildirilir. Uygur şehzadesinin kopuz çaldığı ,manzum bir edebiyatın varlığıda unutulmamalıdır.

Son yarım asır içinde Uygur Hanlığı merkezi olan Hoço ve İdikut şehri harebelerinde yapılan kazılarda Budist,Manihey ve Hristiyan mabetlerinde çok sayıda malzeme elde edildi.Malzemeler Uygur dili ve edebiyatının azametini belirtmeye yeter.Çoğu da dinlerden yapılan tercümelerdi.Azı orjinal olmak üzere tabiata ,astronomiye ve edebiyat nevilerine ait tercüme vesikalar idi.Hatta Orjinali elde olmayan ,Tübetçe'den çevrilen Uygur hükümdarlarından birinin çevre memleketlerden bilgi edinmek amacıyla gezen memurların bir seyahatnamesi de vardır.

Çoğu malzemeler çeviridir.Uygurca bu yüzden Uygur dil adını da almıştır.Uygurca'ya İran,Hind ,Sağa ,Çin ,dillerinden kelimeler girdi. Bunlar daha sonra mürebbi Uygurlar tarafından Moğolca'ya da eklenmiştir. Tabiatıyla Uygıurca'ya 1-Dini ve 2-Ticari münasebetler vasıtasıyla pek çok kelime girmiştir.

Uygurların Alfabeleri :
  • Uygurlar muhtelif alfabeler kullandılar.Rum,Brahma,Tibet,Süryani,Soğa,Uygur,Mani alfabeleridir.
  • Hind harfleriyle Budizm dinine ait Türkçe metinler Avrupalı bilginler tarafından bulunmuştur.629 yılında bu hurufati terkle milli Soğa alfabesi Budist Uygurlarca kullanılmıştır.DAha sonra Mani dinin mensup olanlar
  • Mani,Hristiyan Uygurlar da Süryani alfabesini kullandılar.
  • Soğal alfabesini Türkler ilkin Kara Balgasun abidesinde kullanmıştır.Bu abide 825-832 yılına kadar egemenlik süren Uygur halkının onuruna kazınmıştır. Bu harfler önce Uygur hurufatı sayıldı.F.W.K. Müller ise Soğa alfabesi olduğunu ortaya koymuştur. Soğa harfleri Uygu harflerinin bir eşidir.Soğa alfabesinin olgunlaşması da Uygur hurufatıdır.Soğaların ticari hayatı etkili olmuştur.
  • Soğa harfleri 22 işarettir.Arami alfabesine yakındır.Üç işaret de noktalama işareti olarak kullanılmıştır;belki
  • Soğa alfabesinin kaynağı Arami harfleridir.
Uygur Harfleri
  • Menşei Arami >soğa> Uygur alfabesi olan bu hurufatı Uygurlar ,müstakil bir devlet olunca Vlll. yy. ilk yarısında kullandıkları birkaçı dışında hepsi bitişik yazıldı.Göktürk alfabesine göre Uygur Alfabesi daha az işaretlidir.Yarı sedalı sese tekabül eden (y) nin dışında 18 işaret bulunur.
  • Uygurca 'da ünlüler için üç işaret ;ünsüzler için 15 işaret kullanılmıştır.
  • Uygur harflerine ilk temas eden Xl.yüzyılda Kaşgarlı Mahmut olmuştur.
Son düzenleyen Baturalp; 14 Ocak 2017 00:42
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
25 Aralık 2008       Mesaj #4
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

Uygur Devleti ve Komşuları

Ad:  Uygur Devleti ve Komşuları.JPG
Gösterim: 4445
Boyut:  37.2 KB

Kuzeyinde Yenisey ve Başkurtlar, Doğu ve Güneyinde Çin, Hindistan, batısında ise Abbasiler devletine komşuydular. Hun ve Köktürk döneminde hüküm süren Sasani devleti yıkılmış, Bizans ise daha batı bölgelere çekilmiş olduğundan batısında müslümanlara komşu olmuşlardır.

Orhun Irmağı kıyısında başkenti kentini kuran ilk Uygur kağanı Kutlug Bilge Kül iki yıllık bir hükümdarlıktan sonra 747'de öldü. Yerine oğlu (747-759) kağan oldu. Moyen-çor'un etkinliklerini Orhun-Selenga ırmakları arasındaki Gölü yakınında diktirdiği'tan izlemek mümkündür. Buna göre öncelikle aralarında hep yakın ilişkiler olan Dokuz Oğuz boylarını derledi. Ardından Orhun-Ötüken bölgesinin etrafında konan göçen ve Türkçe konuşan boyları denetimi altına alma politikası gütmeye başladı.

Bu çerçevede, kuzeyde Yenisey Irmağı havalisindeki Kırgızlar'la, ile arasında bulunan Karluklar ve onlara yardım eden daha batıdaki Türgişler'le, Yenisey, Obi ve İrtiş ırmakları arasında bulunan Basmıl, Dokuz Tatar ve Çikler'le savaşmış, bunların tamamını kendi kağanlığına bağlamıştır. Bu arada savaştığı boylar arasında belirtilen Sekiz Oğuzlar'ın Gök Türkler'in etrafa dağılma sürecine giren asal budunu olma olasılığı yüksektir. Böylece Türk soylu boy ve bodunları denetimine alan Moyen-çor Uygur Kağanlığını sağlam temellere oturtmuş bulunuyordu.
Son düzenleyen Baturalp; 14 Ocak 2017 00:45
Quo vadis?
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
18 Mayıs 2009       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Uygurlar

Ad:  Uygur Devleti4.JPG
Gösterim: 3392
Boyut:  35.8 KB

Uygurlar, 745-840 arasında Orta Asya'da egemenlik kurmuş bir Türk topluluğudur.

Uygurlar'ın adına daha eski dönemlere ilişkin Çin kaynaklarında rastlanır. İlk kez 5. yüzyıl­da siyasal bir birlik oluşturmayı başaran Uygur boyları daha sonra Tölesler'in arasına karışmışlar, 6. ve 7. yüzyıllarda Göktürkler'in egemenliği altında yaşamışlardı. Uygurlar bu dönemde Göktürk egemenliğine karşı çıkan Karluklar, Basmıllar gibi Türk topluluklarıyla işbirliği yapmışlar, Çinlilerle de iyi ilişkiler kurmuşlardı. 8. yüzyılın başında Göktürk egemenliğini sarsacak boyutlarda ayaklanma­lar düzenleyen Uygurlar, Bilge Kağan'ın ölü­münden (734) sonra karışıklık içine düşen Göktürk Devleti'ni yıkmak için çabalarını artırdılar.

Uygurlar, Basmıllar ve Karluklar'la anlaşıp 742'de Basmıl başbuğunu kağan ilan ederek Göktürk egemenliğine son verdiler. 745'te de Uygur Başbuğu Kutluğ Bilge Kül kağan olunca Göktürk topraklarında Uygur egemenliği başladı. Basmıllar ve Karluklar'ın da katıldığı bu devletin içinde bir süre Oğuz­lar da yer aldı. Kutluğ Bilge Kül'ün ölümün­den (747) sonra başa geçen Moyun-Çur (Bayan-Çur) başka Türk topluluklarını da Uygur egemenliğine bağladı. Ama, 751'deki Talaş Irmağı Savaşı'nda Arap ordusu Uygurlar'ı ve müttefikleri olan Çinliler'i bozguna uğratınca Tarım havzasında yaşayan Karluk­lar bağımsızlıklarını ilan ettiler.

Uygurlar bundan sonra egemenlikleri altın­daki Türk topluluklarıyla gittikçe büyüyen anlaşmazlıklar içine düşmüş, ilişkilerini daha çok Çin'le geliştirmeye çalışmışlardır. Uygur­lar'ın Çin'le olan ticaret ve kültür ilişkileri sürekli gelişme göstermiş, siyasal ilişkiler ise zaman zaman sertleşmiştir. Çin'le iyi ilişkiler kuran Bögü Kağan'ı (759-780) öldürüp başa geçen veziri Tun Baga Tarkan (hükümdar olunca Alp Kutluk Bilge Kağan adını almış­tır) döneminde Çinliler'le sürekli savaşmak­tan yana olan Oğuzlar tasfiye edilmiştir. Bundan sonra Alp Kutluk Bilge Kağan'ın soyundan gelen Uygur hükümdarları Çinliler' le iyi ilişkilerini sürdürmüş, daha çok, büyük bir tehlike oluşturmaya başlayan kuzeydeki Kırgızlar'la savaşmışlardır.

794-805 arasında hükümdar olan Kutluk Bilge Kağan Kırgızlar'a ağır darbeler indirmiştir. Kutluk Bilge Kağan'dan sonra en uzun süre hükümdarlık yapan Hasar Tegin (Ay Tengride Kut Bolmış Bilge Kağan; 831-832) ile Hu Tele (Ay Tengride Kut Bolmış Alp Kulug Bilge Kağan; 832-839) dönemlerinde Uygur yönetimi iyice Çin'e yaslanmıştır. Kırgızlar 840'ta başkenti Karabalgasun'u ele geçirerek Uygur Devleti' ne son verdiklerinde Uygurlar'ın önemli bir bölümü Çin'e sığınmıştır. Burada yeniden örgütlenen Uygurlar (Sarı Uygurlar), 856'da Tarım havzasında bir devlet kuran ana kola bağlı olarak 1028'e kadar varlıklarını sürdür­müştür. Turfan Uygurları olarak adlandırılan ana kol da 1209'da Cengiz Han'a bağlanmak zorunda kalmıştır. Her iki Uygur topluluğu da bu süre içinde Çin'le iyi ilişkiler kurmuş, barışçı bir siyaset izlemiş, tarım ve ticarete önem vererek büyük ölçüde yerleşik yaşama geçmiştir.

Uygurlar her türlü kültür etkisine açık bir topluluk olarak dikkati çekerler. Başlangıçta çoğunluğu Gök Tanrı ve Şamanizm inancına bağlıyken Bögü Kağan döneminden başlaya­rak Manicilik de hızla yayılmış, bunu Hindistan-Tibet yoluyla gelen Budacılık izlemiştir. İslam dini 10. yüzyılda Uygurlar aracılığıyla Çin'e girmiştir. Kültürleri de bu etkiler altın­da biçimlenmiştir. Sogd kökenli ayrı bir alfa­beleri olan Uygurlar birçok kitap ve yazılı belge bırakmışlardır. Çinliler'den aldıkları kâğıt yapımı ve basım tekniklerinin Araplar yoluyla batıya aktarılmasında da Uygurlar'ın büyük rolü olmuştur.

MsXlabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 14 Ocak 2017 00:43 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
16 Aralık 2009       Mesaj #6
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

Uygurlar

Ad:  Uygur Devleti6.JPG
Gösterim: 2855
Boyut:  54.5 KB

Ortaçağ'da Orta Asya'da ileri bir uygarlık kuran Uygurlar, önceleri Kuzey Moğolistan'da yaşıyorlardı. Hun İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Göktürklerin buyruğu altına girdiler. Sonra onlara karşı ayaklanarak bağımsız bir devlet kurdular (740). Diğer Türk boylarım da buyrukları altına alarak güçlendiler. Yüz yıl kadar Moğolistan'a egemen olan Uygurlar, Çinlilerle de ilişki kurdular.

IX. yüzyılın ortalarında Kırgızlarla Tibetlilerin saldırısına uğrayarak yıkılan Uygur Devleti ortadan kalkınca Uygurlar batıya göçtüler (840) ve dağınık küçük devletler kurdular. Sonunda bütün Uygurlar Cengiz Han zamanında Moğol egemenliğine bağlandılar. Böylece son Uygur Devleti de XIII. yy.ın başında ortadan kalktı (1212). O zamandan beri bir daha bağımsız olamayan Uygurlar, bugün Çin'in kuzeybatısında Sinkiang eyaletinde Çin egemenliği altında yaşamaktadır.

Uygur Uygarlığı


Uygurlar sanat, yapı ve yönetim işlerinde ileriydiler. Bu alanlarda öteki Türk boylarına öncü olmuşlardı. Doğu Türkistan'da yapılan kazılarda bulunan eserler, Uygur sanat ve edebiyatının yüksek bir düzeye ulaştığını gösteren tanıtlardır. Uygurlar 14 harfli bir alfabe kullanırlardı. Bugünkü Moğol ve Mançu alfabeleri Uygur alfabesinden alınmadır. Gene bu kazılarda bulunan tahta harfler Uygurların VIII. yüzyılda kitap bastıklarını göstermektedir.

Uygurlar Buda dinine bağlıydılar. Mani dininden olanları da vardı. Uygurca yazıların çoğu bu dinlerle ilgilidir. Ama Müslümanlık Uygurlar arasında yayıldıktan sonra içlerinde bu dine bağlı bilim adamları da yetişti. Uygur fikir adamları Arapça ve Hintçe'den çeviriler yaptılar. Uygurlardan kalan en önemli eser Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig'idir.

Kutadgu Bilig (Mutlu Olma Bilgisi)


Yusuf Has Hacip tarafından Uygurca yazılmış ilk Türk mesnevisidir (1069) Batı Uygurlarının (Karahanlılar) hakanı Ebu Ali Hasan'a sunulan eser, sembolik dört kişi üzerine düzenlenmiştir: 1. hakan Küntoğdı (doğru yasa); 2. vezir Aytoldı (mutluluk); 3. vezir Aytoldfnın oğlu ögdülmüş (akıl); 4. Zahit Odgurmuş (yaşamın sonu).

Bunlar arasındaki konuşmalarla toplumu meydana getiren bireylerin ödev ve sorumlulukları ve çağın yaşam felsefesi dile getirilmiştir. Kutadgu Bilig'in Uygurca ve Arapça yazmaları bulundu. XIII. yüzyılda kopya edilmiş olan Arapça Fergana yazması en güvenilir olanıdır. Üç önemli yazmanın tıpkıbasımı ile Türkçe çevirisi Türk Dil Kurumu'nca yayımlandı.
Son düzenleyen Baturalp; 14 Ocak 2017 00:51 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Quo vadis?
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
15 Haziran 2010       Mesaj #7
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Uygurlar


(745-840)
  • Ticaret, sanat ve tarımla uğraşarak kentlere yerleşmiş­lerdir.
  • Yerleşik hayata geçen ilk Türk Devletidir.
  • Türklerde ilk kez kağıdı Uygurlar kullanmışlardır.
  • Ağaçtan harflerle kitap basma tekniğini ilk kez kullandılar. (Türklerde ilk İlkel Matbaa)
  • Tanrıları Gök Tanrıdır.
  • Buda ve Mani dinlerini benimseyerek tapınak ve kubbeli yapılar yapmışlardır.
  • Budizm ve Manihizm Uygurlarda et yemeyi yasaklamıştır.
  • Manihizm dininin ülkede kabul edilmesi ile Uygurlar savaşma duygusunu kaybetmişlerdir. (Milli benlikleri devam etmiştir.)

Son düzenleyen Baturalp; 19 Kasım 2016 00:46 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
30 Eylül 2010       Mesaj #8
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Ad:  Uygur Devleti.JPG
Gösterim: 3511
Boyut:  43.1 KB
Uygurlar hakkindaki bilgiler, Çin yilliklari ile Göktürk ve Uygur kitabelerinde bulunmaktadir. Uygur kelimesine çesitli anlamlar verilmekle birlikte en kabul göreni; akraba, müttefik anlaminda olanidir.Uygurlar Çin kaynaklarinda Hunlarin soyundan gösterilmektedir. V. yüzyilda Orta Asya'nin büyük bir kismina yayilmis olan Töleslerin bir boyu olarak karsimiza çikmaktadir. Uygurlar bu dönemde Kao-çi (yüksek tekerlekli arabalilar) adiyla bilinmekteydiler. Orhun Kitabeleri'nde ise Dokuz Oguz adi ile aniliyorlardi. Uygurlar, Orhun ve Selenga vadilerinin yerli kavimleri idiler. Bunlar Göktürk devleti kurulunca, onlarin hâkimiyetini tanidilar.

630 yilinda Göktürk devleti Çinliler tarafindan yikildiginda serbest kalmislar ve bir siyasî birlik olusturmuslardir. Çin ise Göktürklere karsi bu Uygur birligini destekliyordu. Bu çagda baslarinda Alp Ilteber ûnvanini tasiyan, Pusa isimli biri bulunuyordu.

Uygurlar, 681 yilindan sonra, Il Teris Kagan'in ortaya çikmasiyla, yine Göktürklere baglanmak zorunda kaldilar. Bu süre içinde kendilerini toplamis olan Uygurlar, Göktürk devletinin zayiflamasi ile yeni bir firsat daha bulmus oldular. Göktürklerin hâkimiyetinde bulunan Basmil ve Karluk gibi Türk topluluklari ile birlesen Uygurlar, 742-43 yillarinda Göktürk Kagani Ozamis'i maglûp ederek öldürdüler.

Uygur Devletinin Kurulusu


Göktürk devleti ortadan kalkinca, 743 yilinda Basmillarin idaresinde yeni bir devlet kuruldu. Uygurlar bu Basmil Kaganligi' nin Sol Yabgusu, yani dogu Yabgusu; Karluklar ise, Sag Yabgusu, yani bati Yabgusu oldular. Bu yeni devlet, tam bir federal devlet biçimindeydi. 744 yilinda Uygur Yabgusu, Basmil Kagan'ini maglûp ederek kendini kagan ilân etti. Kaganlik ûnvani olarak da Kutluk Bilge Kül Kagan ûnvanini aldi. Böylece Uygur Kaganligi kurulmus oldu. Bu kaganlik ûnvanindan da anlasilacagi üzere, Göktürk devletinin gelenek ve töreleri yeni Uygur Kaganligi'nda da devam ediyordu. Ancak Uygurlar arasinda Buda ve Mani dini gibi yabanci inanislar yayildikça, Kagan unvanlarinda da birtakim degisiklikler olmaya baslayacaktir. Uygur devletini kuranlar Orhun bölgesini yurt tuttuklari için, bunlara Orhun Uygurlari denilmektedir.

Kutluk Bilge Kül Kagan ölünce yerine oglu Bayan Çur, kagan oldu. Uygurlarin en büyük kagani olan Bayan Çur Kagan, unvan olarak da "Tengride bolmis, il itmis Bilge Kagan" ûnvanini aldi. Bu ûnvanin anlami ise, Gökte dogmus, devlet yönetmis, Bilge Kagan demekti.Bayan Çur Kagan devri (747-759), Uygurlarin dört yönde genisledikleri bir devirdir. batida Kara Türges devleti, Uygur hâkimiyetini tanimak zorunda kaldi. Kirgiz, Çik, Sekiz Oguz ve Dokuz Tatar gibi Türk boylari itaat altina alinarak, devlet otoritesi güçlendirildi. Öte yandan yine bu devirde, güneydeki Bes-balig, Kuça ve Karasar gibi zengin tarim ve ticaret sehirleri de Uygur etkisi altina alinmistir. Turfan bölgesi ile Uygurlar arasindaki iliskiler de, yine bu devirden itibaren baslamis oluyordu.

Bayan Çur Kagan'in önemli islerinden birisi de, onun zamaninda, Uygurlar arasinda sehirlesme egilimlerinin baslamasidir. O, Ordu-balig adinda baskentleri olan bir sehir kurdurmustur (757). Diger yandan ayni kagan, gittikçe güçlenmekte olan Tibet tehlikesini sezerek onlara karsi cephe aldi. Imparatorun istegi üzerine, Çin'de büyük bir tehlike yaratan An-lusan adli Türk asilli bir generalin isyaninin bastirilmasina yardim etmistir. Bu yardim sonunda yapilan anlasma ile, Uygur tüccarlarina Çin kapilari da açilmis oldu. Bayan Çur Kagan'in Sine-usu gölü yakininda bulunmus, Göktürk yazisi ile yazilmis olan, Türkçe bir kitabesi vardir. Bu kitabede kagan olarak yaptigi isler anlatilmaktadir.

Bayan Çur kagan'in ölümünden sonra yerine oglu Bögü Kagan oldu (759) . Bögü Kagan'in faaliyetleri siyasî ve manevi olmak üzere baslica iki alanda olmustur. Siyasî faaliyetleri daha çok Çin üzerine olmustur. Çin'de bas gösteren isyanlarin bastirilmasi sebebiyle sik sik Çin'e girilmistir. Ancak Uygurlarin Çin'e girislerinde Çin'in çesitli bölgelerine yagma akinlari da yapiliyordu. Çin'deki isyanlarin en önemlisi yabanci kavimlerin Tibetliler etrafinda birlesmeleri sonucunda ortaya çikan isyan olmustur. Bu Tibet isyani ancak Uygurlar yardimi ile önlenebilmistir. Bögü Kagan'in manevî alandaki en büyük faaliyeti, Maniheizm dinini kabul etmesi olmustur. Bögü Kagan, ayni zamanda bu dinin öncülügünü de üstlenmisti. Bir tüccar ve sehirli dini olan Mani dininin kabulünün, Uygurlarin savasçi ruhlarini gevsetmekle beraber, ilim, sanat ve edebiyatta ilerlemelerine katkisi olmustur.

Eskiden beri Orta Asya Türk kavimleri arasinda, çok genis ve köklü bir kültüre sahip olan Çin'in zabtedilemeyecegi, bu mümkün olsa bile uzun süre elde tutulamayacagina dair yaygin bir inanis vardi. Bögü Kagan Çin'in zayif bir aninda Çin'i ele geçirmek istemisti. Ancak veziri Baga Tarkan, adi geçen inanis sebebiyle Kagan'in bu girisimine karsi çikti. Ancak sözünü dinletemeyince Bögü Kagan'i öldürüp Alp Kutluk Bilge Kagan ûnvaniyla tahta geçti (779). Bundan sonraki kaganlar onun soyundan gelmistir. Bu tarihten sonra Uygur devletini olusturan kabileler arasinda huzursuzluklar da baslamistir. Kültür ve ticaret bakimindan gelisen Uygurlarin savasçilik taraflari zayiflamisti. 840 yilinda, Uygurlarin kuzeybati kisimlarinda yasayan Kirgizlar, 100 bin kisilik atli kuvvetleri ile, Uygur baskentine baskin düzenleyerek kaganlarini öldürüp, halki kiliçtan geçirdiler. Bu sekilde Bayan Çur ve Kutlug Bilge Kagan zamaninda ugradiklari saldirilarin intikamini korkunç bir sekilde almis oldular. Bu baskindan kurtulan Uygurlar, canlarini kurtarmak için çesitli yönlere dagilmak zorunda kaldilar.

MsXLabs.org & Osmanlı Tarihi
Son düzenleyen Baturalp; 14 Ocak 2017 00:58 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ocak 2011       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Uygurlar (745-840)

  • Hun ve Göktürklerden sonra Orta Asya'da kuru­lan Türk devletidir. Kutluk Bilge Kül Kağan tarafından kuruldu.
  • Yerleşik düzeni benimseyen ilk Türk devletidir.
  • Başkentleri: Önceleri Ötüken’di. Daha sonra ‘Ordu Balık’ (Ordu Şehir) denilen Karabalgasun’u başkent yaptılar.
  • Kâğıt ve matbaayı Çinlilerden alarak kullandılar.
  • 18 harfli alfabe kullandılar.
  • Mani dinini benimseyip savaşçılık özelliklerini kaybettiler (Bu din et yemeyi yasaklıyordu).
  • Mimaride ileri gitmişlerdir {Saray, manastır ve modern şehirler kurmuşlardır).
  • Tarıma çok önem verdiler.
  • Önemli ticaret yollar! üzerinde kurulmaları, ticaret hayatını geliştirmiştir.
  • Moğolları kültürel yönden etkileyip zamanla Türkleştirdiler.
  • Orta oyunu adlı tiyatroyu sahnelemişlerdir. Ban­do kurmuşlardır.
  • 840 yılında Kırgıziar tarafından yıkıldılar.
Son düzenleyen Baturalp; 12 Ocak 2017 22:07 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Gece Prensesi - avatarı
Gece Prensesi
Ziyaretçi
10 Mayıs 2011       Mesaj #10
Gece Prensesi - avatarı
Ziyaretçi

Uygur Devleti

Ad:  Uygur Devleti1.JPG
Gösterim: 3967
Boyut:  43.1 KB

Uygur Devleti yerleşik yaşamı benimseyen ilk Türk topluluğudur.Budizm ve Maniheizm'i benimsemişlerdir. Çin'den sonra matbaayı geliştirerek ikinci kez kullanılan ve hareketli harfleri icat ettiler. 840 yılında Kırgız Türkleri tarafından yıkıldılar. Budizm ve Maniheizm Uygurların hem mimari alanında hem de savaşçı özelliklerini kaybetmelerinde etkili olmuştur. Kırgızlar Uygurları yıkarak Türk yurdunun Moğollar'ın eline geçmesine neden olmuşlardır. Bu yüzden Türk tarihinde olumsuz anılmışlardır.

Karluk ve Basmiller’le birleşerek 2. Göktürk Devletini yıkan UYGURLAR Orhun bölgesinde UYGUR DEVLETİ‘ni kurdular. Kurucuları KUTLUK BİLGE KÜL KAĞAN, merkezleri Ordubalıktır. Bilge Kül Kağan’dan sonra MOYENÇUR başa geçmiş, onun döneminde Müslüman Araplar ile Çinliler arasında Talas Savaşı yaşandığından, Abbasilere yenilen Çinliler güç kaybına uğramışlardı. BÖGÜ KAĞAN devrinde Uygur Türkleri ile çin arasında iyi ilişkiler kuruldu ve ticaret iyice gelişti. Bögü Kağan Çine yardım amacıyla Tibet Seferine” çıkmaya karar verdi. Mani Dininin Özelliği Avlanmayı, et yemeyi ve savaşmayı yasaklayan 1 dindir.

Mani Dininin Uygurlar üzerindeki Etkileri


Uygurlar Savaşçılıklarını bu neden kaybetmek zorunda kaldılar.
Yerleşik hayata geçtiler.
Yerleşik hayata geçmeleriyle Uygurlar ticaret,bilim, sanat ve edebiyat gibi 1 çok alanda geliştiler.

Uygur Devletinin (Orhun Bölgesi) Yıkılışı


840 yılında 1 başka Türk kavmi olan KIRGIZLAR Uygur Devletine son verdiler. Kırgızlar’ın Orhun Bölgesinden kovmalarıyla Uygurlar, Kansu ve Turfan bölgelerine göç etmek zorunda kaldılar.

Turfan (Doğu Türkistan) Uygur Devleti


Kırgızlar tarafından kovulan Uygurların 1 bölümü Turfan Bölgesi’ne gelerek, burada yeni 1 devlet kurmaya karar verdiler ve bunu başarmıştı. Bu devletleri de Moğollar tarafından 1207′de yıkıldı. Uygurlar günümüzde Doğu Türkistan diye anılan bu bölgede Çin’e bağlı özerk 1 devlet olarak yaşamaktadır.

Uygurlarla İlgili Diğer Önemli Hususlar


Uygurlar 18 harfli Uygur Alfabesini hazırladılar. Cengiz Han’ın egemenliğine girmelerine rağmen medeniyette geliştiklerinden Moğollar’ı devlet teşkilatı, ticaret, bilim, sanat, alfabe gibi konularda etkilediler. Uygurlar Yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğu olarak bilinmektedir.
Son düzenleyen Baturalp; 14 Ocak 2017 00:59 Sebep: başlık ve sayfa düzeni

Benzer Konular

6 Kasım 2016 / Baturalp Türk ve İslam Dünyası
18 Kasım 2016 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
18 Kasım 2016 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
7 Ocak 2012 / asla_asla_deme Türk ve İslam Dünyası
1 Şubat 2017 / Misafir Türk ve İslam Dünyası