Arama

Türk Boyları - Peçenekler

Güncelleme: 12 Temmuz 2012 Gösterim: 18.377 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Aralık 2005       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Peçenekler
Türk boylarından. Oğuzların Üç-ok koluna mensupturlar.
İslâm kaynaklarında “Beçene, Beçenek, Biçene”; Anadolu ağzında “Peçeneke, Beçenek” olan boyun adı, “iyi çalışır, gayret gösterir” mânâsındadır. Peçeneklere Bizanslılar “Patzinak”, Lâtinler “Bissenus”, Ruslar “Peçennyeg”, Macarlar “Beşennyö”, Ermenilerin “Badzinag” dedikleri, kaynaklarda yazılıdır. Asıl yurtları, Orta Asya’da, Seyhun (Siriderya) ile İdil (Volga) nehirleri arasındadır.
Dokuzuncu yüzyılda Hazar Hakanlığı ve Oğuzlar'ın baskılarıyla, asıl yurtlarını terk edip, batıya göç etmeye başladılar. Yayılma istikametleri Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara doğru idi. Hazar Hakanlığı, Rus Knezlikleri, Bizanslılar ve Balkan kavimleriyle mücadele ettiler. 860-880 yılları arasında Don-Kuban nehirleri boyuna gelen Peçenekler, Macarları bu havaliden uzaklaştırdılar. Don Nehrinden, Dinyeper’in batısına kadar yayıldılar.
Sponsorlu Bağlantılar
915’te, Rusların ataları olan Kiyef Rus Knezliği’ne, ilk Peçenek akını yapıldı. Rusları, Karadeniz kıyılarına indirmemek için, 915’ten 1036 yılına kadar, on biri büyük olmak üzere pek çok akın yaptılar. Peçeneklerin, Rusları Karadeniz’e indirmemeleri, Bizanslıların menfaatineydi. Bizanslılar, 1018 yılına kadar, Peçeneklerle dost geçinmeye çalıştılar. 1026, 1035, 1036’da, Balkanlara akın tertip ettiler.
Peçeneklerin iç mücadelesinde, önce Kegen’in, sonra da Turak’ın Hıristiyan olmasıyla, millî felaketleri başladı. Peçenekler, arasında 1048 yılında başlayan Hıristiyanlaşma, Balkanlarda sıkışmalarıyla hızlandı. Hıristiyanlaşan Peçenekler, millî benliklerini unutup, Türklüklerini kaybettiler. Bizanslılar, Peçenekleri yurtlarından alıp, başka yerlere iskân siyaseti takip ettiler. Bizans ordusuna da asker alındılar.
1071 Malazgirt Muharebesi'nde, Bizans ordusundaki Peçenekler, Selçuklular safına geçmeleriyle, Sultan Alparslan’ın zafer kazanmasında yardımcı oldular. 1176 Miryokefalon Meydan Muharebesi'nde de Anadolu Selçukluları safına geçtiler. Balkanlardaki Peçenekler, Anadolu’da Marmara kıyılarına kadar gelen soydaşı Selçuklularla münasebet kurdular. Peçenekler, Trakya’da Bizans kuvvetlerini üst üste yenerek, Edirne ve Keşan’a hakim olarak, Çekmece’ye kadar geldiler. Oğuzların Üç-ok kolu Çavuldur boyuna mensup olan İzmir Beyi Çaka Bey’in, kuvvetli bir donanma kurarak, Bizans’a ait adaları zaptetmesi, iki soydaş boyun, Bizans’a karşı ittifakına sebep oldu. Bizans’a karşı Peçenek, Çavuldur ittifakı, entrika yüzünden bütünüyle gerçekleşemedi. Bizanslılar, Peçeneklere karşı Kıpçaklarla anlaştı. Bizans’a kırk bin atlı ile yardıma gelen Kıpçaklar, Bizans ordusuyla beraber olup, Meriç Irmağı ağzında ve Enez yakınında Peçeneklerle karşılaştılar. 29 Nisan 1091 tarihinde Luvinyum Muharebesinde, Peçenekler yenildiler. Luvinyum Muharebesi, Peçeneklerin siyasî tarihinin sonu oldu. Peçeneklerden kırk bin aile, Arnavutluk kuzeyindeki Ohri Gölünün doğusuna yerleştiler.
Balkanlara dağılan Peçenekler, Müslüman olmadıklarından, Anadolu ve Hindistan’daki soydaşları gibi Türklüklerini muhafaza edemeyip, Slavlaştılar. Asıl çoğunluğu, Karadeniz’in kuzeyi ve Balkanlarda olmasına rağmen, günümüzde buralarda, Peçenek hatırasına rastlanmamaktadır. Anadolu’da, Peçeneklere ait coğrafî adlar hâlâ mevcuttur. Ankara vilayeti, Şereflikoçhisar kazası yakınındaki Peçeneközü vadisi, Maraş’ın Elbistan kazasında iki, Konya bölgesinde de dört yer adı, Peçeneklerin Anadolu’ya geldiklerinin hatırasıdır.

Kaynak : Genel Türk Tarihi / dallog.com

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Blue Blood; 22 Ocak 2007 21:56
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ağustos 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Peçenekler

Sponsorlu Bağlantılar
Vikipedi, özgür ansiklopedi





350px Khazarfall1


1015 yılında Avrupa haritası. Peçenekler mavi bölgede.




Peçenekler ya da Beçenekler, Orta Asyadan Avrupaya göç eden tarihi Türk halklarından birisidir. Daha sonra Hıristiyanlığı kabul etmiş ve Avrupalı halklar arasında erimişlerdir.


Göktürklerin batı kanadını oluşturan Onoklardan meydana gelen Peçeneklerin, 6. yüzyılda Issık gölü ve Balkaş gölü çevresinde oturduğu görülmektedir. 8. yüzyılda Oğuzların baskısıyla batıya göç ederek 11. yüzyılda Karadeniz kuzeyine geldiler. Hanlık seviyesinde bir oluşum kurdular.


Peçenek Hanlığı (860-1091) Hudud ul-'alam min al-mashriq ila al-maghrib (Arapça: حدود العالم من المشرق الی المغرب) tanınmamış bir yazar tarafından 982 yılında yazımı biten daha sonra GurlularınAbu ul-Harith Muhammad ibn Ahmad sunulan Arapça yazılmış bu kitapda Peçenekler Bachanāk-i Turk ve Turkān-i Bachanākī olarak adlandırılmıştır. hükümdarı


Tarih

Don-Kubat bölgesinde yaklaşık 150 yıl hanlık olarak örgütlenen Peçenekler, Ruslarla savaşarak onlara ağır darbeler verdiler. Hazar denizi kıyısında bulunan Macar Türkleri ile etkileşime girdiler. Peçeneklerin baskısı sonucunda Macarlar Orta Avrupaya göç etti. 915 yılında başlayan ve 1036 yılına kadar devam eden Rus-Peçenek savaşları, Ruslara ağır kayıplar verdirtti.
Peçenekler 10 .yüzyılda Oğuzların baskısı sonucu batı Karadeniz ve Balkanlara geldiler. Peçenekler Karadenizin kuzeyi ve Balkanlarda 11. yüzyılın sonlarına kadar önemli bir güç oldular. 1048 yılında Tunayı geçerek Bizansa akına başladılar. 1050 yılında Edirneyi kuşatan Peçenekler, 1053 yılında Bizans’ı ağır yenilgiye uğratmışlardır. 1090 yılında Büyük Çekmeceye kadar geldiler. Bu dönemde Bizanslılar batıda Peçenek Türkleri, Anadolu’dan Selçuklu Türkleri, İzmir ve civarında Çaka Bey ile uğraşıyordu.


Peçenekler bu sırada İstanbul’u almak isteyen Çaka bey ile anlaştılar. Buna göre Peçenekler karadan, Çakabey denizden İstanbulu kuşatacaktı. Bizans bu tehlikeden kendini başka bir Türk kavmi olan Kıpçakların yardımıyla kurtuldu. Oğuzlardan sonra Balkanlara gelmiş olan Kıpçaklarla anlaşan Bizans yöneticileri, Meriç kıyısında göçebe iki gücü birbirine kapıştırdılar. Sonuçta Peçenekler ağır yenilgi aldılar. (1091- Meriç savaşı). Bu olaydan sonra Peçeneklerin bir kısmı Macaristan’a çekilerek Macarlara karıştılar. Bir kısmı da Vardar nehri boylarına yerleştiler ve Slavlaştılar. Bir kısmı da Bizanslılar tarafından alınarak Kıpçaklarla birlikte Anadolu’ya Selçuklular’a tampon maksatlı yerleştirildiler. Fakat Malazgirt Savaşında Bizans ordusunun büyük çoğunluğunu teşkil eden Oğuz-Peçenek-Kıpçak Türkleri saf değiştirdiler. Boğazı atlarıyla geçen tek halktırlar.


Peçenekler Karadeniz'in kuzeyinden bügünkü Macaristan topraklarına gelmişlerdir. Peçenekler, atlı göçebe yaşam tarzı sürdürmüşler; fakat bulundukları coğrafyada siyasi bir teşekkül oluşturamamışlardır. 130 yıl kadar Balkanlarda varlıklarını sürdürmüşler ve daha sonra bir kısmı Bizans hakimiyetine girmiş, bir kısmı ise varlıklarını Balkanlar'da devam ettirmişlerdir. Bizans saflarındaki Peçenekler 1071 Malazgirt Savaşı'nda Selçuklu askerlerini giysilerinden ve konuşmalarından tanıyarak Selçuklu tarafına geçmişler ve savaşın Selçuklular tarafından kazanılmasında önemli rol oynamışlardır. Anadolunun Türkleşmesi sırasında Balkanlarda Bizans'la mücadele etmiş, İzmir'de büyük bir beylik kuran Çaka Bey ile ittifak yapıp İstanbul'u kuşatmışlar; fakat Bizansı'n entırikaları sonucu diğer bir Türk boyu olan Kıpçaklarla 1053 de Lavinyon savaşını yapmışlardır bu savaşın en önemli özelliği ise bir imha savaşı olmasıdır. Yani bu savaşta her iki tarafta birbirini yok etmeye çalışmışdır. Daha sonra ise Kıpçaklar Balkanlara hakim olmuşdur.


130 yıl kadar Balkanlarda varlıklarını sürdürmüşler daha sonra bir kısmı Bizans hakimiyetine girmiş, bir kısmı ise Balkanlarda varlıklarını devam ettirmişlerdir. Günümüzde hala İç Anadolunun çeşitli yerlerinde Peçeneklerin yaşadığı bilinmektedir; Ankara, Aksaray arasında bazı köy ve yer adları da bunun kanıtıdır.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
15 Haziran 2010       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Peçenekler
(951-1091)
  • Bizans ordusunda paralı asker olarak görev almışlardır.
  • Malazgirt Savaşıyla Türklerin tarafına geçmişlerdir.
  • Devlet özelliği gösterememişlerdir.

pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
11 Aralık 2010       Mesaj #4
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Peçenekler
  • Don- Dinyester nehirleri arasındaki bölgede ve Kırım'da devlet kurmuşlardır
  • Slav toplulukları ile Ruslar arasında tampon bölge oluşturmuşlardır.
  • Rusların Karadeniz'e inmelerini engellemişlerdir.
  • Uzların(Oğuz) saldırıları sonucu batıya göç edip Bizans'a yerleşerek Peçenekler Hıristiyanlığı kabul ederek Bizans ordusunda görev almışlardır.
  • Malazgirt Savaşı'nda Selçukluların safına geçerek, Selçukluların savaşı kazanmasında etkili olmuşlardır.
  • Kumanların saldırıları sonucu yıkılmışlardır.
snackbloot - avatarı
snackbloot
Ziyaretçi
15 Şubat 2011       Mesaj #5
snackbloot - avatarı
Ziyaretçi

Peçenekler kimdir?
"Peçenekler, Göktürk, Oğuz uruğularından biridir. Sekizinci yüzyılda Issık Göl ve Balkaş Gölü yakınlarında yaşarlar. Batı Göktürk Hanlığı'nın yıkılmasından sonra yerlerinden kalkarlar. Dokuzuncu yüzyıl ortalarında Hazar Hanlığı üzerinden İdil Irmağı'nın batısına doğru göçe başlarlar. Bu kıpırdanma yeni bir göç dalgasına neden olur. Peçenekler bu göç dalgasının öncüleridir. Onları Uzlar ve Kuman-Kıpçaklar izler. Peçenekler Karadeniz'in kuzeyinden, Don'dan Tuna'ya dek uzanan geniş bozkırları baştan başa ele geçirir. Zaman zaman Ruslar'la savaşırlar. Birkaç kez Kiev kentini kuşatırlar.
Bu geniş alanda koyu göçebe yaşam düzenlerini sürdürürler. Sekiz oymaktan oluşan bir birlik altında örgütlenirler. Her oymak özerk bir yapıya sahiptir. Güçlü bir oymak örgütlenme biçimleri olmasına karşın bu topraklarda kendi başlarına bir devlet kuramazlar. Devlet kurumunu yürütecek bir örgüt ve belli bir vergi düzeni getiremezler.
Peçenekler'den; Macaristan, Balkanlar, Anadolu ve Rusya'da kimi yer adları kalmıştır. Kökenleri kesin olarak bilinmez. Kişi adları, yaşam biçimleri, kazıbilim kalıntıları, ölüm törenleri, töre, gelenek ve görenekleri bakımından Türk kökenli olmaları gerekir. Tarihsel bilgiler de bu savı doğrular. Peçenekler'den söz eden en eski belge 745 yılındandır. Tibetçe yazılmış bu belgede Be-çe-nag boyu Uygur, Karluk ve Türkeşlerle birlikte anılır.
y Türkçesi'ni konuştukları sanılır. Kaşgarlı Mahmut, yirmi iki Oğuz boyunun on dokuzuncusu olarak Peçenekleri gösterir. Ne ki, Kaşgarlı'nın bu savı kanıtlanamaz. Kaşgarlı, Peçenekler üzerine şu bilgileri verir: 'Rum alanına yakın bir yerde yaşayan ve Oğuzlar'dan olan bir Türk uruğudur.Bunların damgaları &I biçimindedir.' Ayrıca Kaşgarlı, Peçenek dilinin kimi özelliklerine ve Kıpçak, İdil Bulgarcası ile ilişkilerine değinir. Yer, zaman ve araç adlarından kimi örnekler verir.
Reşidüddin'e göre de Peçenekler Oğuz boyunun Üç Oklar kolundandır. Ongunları şahindir. Ebu'l Gazi Bahadır Han bubilgileri doğrular. Ama Bahadır Han'a göre ongunları ala tuğnaktır. Rus, Bizans ve dönemin Arap Fars kaynakları, Peçenekleri, Oğuz ve Kuman Türkleri'nin kolu gösterir. Tüm bu kaynaklar, Türk kökenli oldukları konusunda görüş birliğindedir. Ayrıca sekiz Peçenek uruğunun adı bilinir:
yavdı erdim 'Parlak Erdim'
kabukşin güla 'Ağaç kabuğu donlu Yula'
suru külbey 'Kül rengi Külbey'
küerçi çur 'Gök donlu Çur'
kara bay 'Kara Bay'
yazı kapan 'Bozkır donlu Kapan'
boru tolmaç 'Boz donlu Dilmaç'
bula çoban 'Alaca Çoban'

Németh'e göre, her uruğun adının ilk bölümü at rengidir. Buna göre, ordunun bölünüşü eski Türk, özellikle Hun geleneğine göredir. Györffy'ye göre, renkler oymak bayrağının rengi ile ilgilidir. Buna atlı halklarda pek çok örnek vardır.
Akdes Nimet kurat'ın sıraladığı uruğ adları biraz değişiktir. Kurat'a göre, sekiz uruğdan egemen kesimi oluşturan üç uruğ Kangar adını taşır. Bu sözcük 'cesur, kahraman, soylu' anlamlarına gelir. Kangar uruğları şunlardır: Ertim, Çur, Yula. Öbürleri ise Külbey (Kulbay), Karabay, Talmat, Kopon (Kaban) ve Çoban uruğlarıdır.
Anna Komnena, Peçenekler'in Kumanca'ya yakın bir dil konuştuklarını ileri sürer. Benzing, Bulgarlar'dan olduklarını savunur. Macarca'daki Bulgarca sözlerin Peçenekçe üzerinden geçtiği sanılır.
Peçenek adının anlamı üzerine kimi görüşler ileri sürülmüştür. Ne var ki genel kabul görmüş bir açıklama getirilememiştir. Barthold ve Pritsak Türkçe bacanak sözü ile açıklarlar. Buna göre, göçebeler birliği içinde belli biruruğa, han uruğuna kız vermek ve almak ayrıcalığını elde ettikleri içinbu boya bacanak denmiştir. Başka bir açıklamaya göre, Peçenek adı Beçe sözünden gelir. Beçe sözü önceleri bir kişi adıdır, giderek Beçenek biçimini alır. Macarlar arasında sıkça kullanılan Beçe adı buradan gelir.
İnsanlığın geçmişinde Peçenekler'in üç yüz yıllık bir işlev ve etkinlik süreleri vardır.
1.Yedinci yüzyıl ortalarından, Peçeneklerin, İdil Irmağı'nı geçişleri olan 889'a kadar geçen dönem.
2.Kıpçak bozkırlarında kaldıkları dönem (890-1040)
3.Bizans'la yakın ilişki ve Macaristan'a göç dönemi.
Peçenekler'in en az bilinen dönemleri, İdil Irmağı'nın doğusundaki dönemleridir. Peçenek adı ile bilinen bu Oğuz uruğları, 6-7.yüzyıllarda Göktürk Kağanlığı'nın batısında bulunmuş olmalarıdır. Göktürk anıtlarında bunların adı anılmadığına göre, o sıralarda bu topluluğun oluşmamış olduğu sanılır. 745'ten az sonra yazılan bir Uygur belgesinde Peçenekler'in beş bin asker çıkaran bir boy olduğu belirtilir. Uygurlar 745'te Doğu Göktürk Devleti'ni yıktıkları zaman, onlara karşı savaşan ve yeni han soyunu tanımak istemeyen boylar arasında Türkeşler'le yakın ilişkileri olur. Balkaş Gölü yöresinde göçebe yaşam sürerler. Oğuz, Karluk ve Kimekler'le sürekli çarpışırlar. Onların baskısı sonucunda batıya doğru kayarlar. Yayık ve İdil kıyılarına doğru çekilmeleri de Oğuz baskısı yüzündendir. Hudud-al'alam'da Peçenek Dağları'ndan söz edilir. Büyük olasılıkla bu adla Ural Dağları anılmak istenmiştir.
Etkin dönemleri, Karadeniz'in kuzeyinde Kıpçak bozkırlarında yaşam sürdükleri yıllardır. Sekiz Peçenek uruğu Emba, Yayık ve İdil ırmakları yöresinde yüz yılı aşkın bir süre kalırlar. Yerleşik bir devlet olan Hazarlar için tehlike oluştururlar. Harezm'den İdil'e giden kervan yolunu tehdit ederler. Bu yüzden 860'tan sonra Hazarlar ile Oğuzlar -Oğuzlar'ı Hazarlar yönlendirmiştir- Peçenekler'i baskı altında tutmaya başlarlar. 889'da bu baskılara dayanamayan Peçenekler İdil'in batısına göçmek zorunda kalır. Peçenekler'den kimi oymaklar, Oğuzlar'a katılır. İbni Fadlan, Bulgarlar'a giderken 922'de yayık yöresinde bunlarla karşılaşır. Bu dönemde bu Peçenekler perişan bir yüşüm sürer. 889'da Peçenekler Don boyuna gelir ve burayı yurt edinirler. Bundan sonra Peçenekler'in Kıpçak Bozkırı dönemi başlar. Bu dönemde Azar Denizi'ni ve Karadeniz bozkırlarının tek egemeni olurlar. 950-1000 yılları arasında İdil Irmağı'nın batısından Tuna Ovası'na dek geniş bir alanda yaşarlar.
Peçenekler'le uzun süreli savaşlara tutuşmak zorunda kalan Hazarlar güçsüz duruma düşer. Peçenekler'in Don boyu ve Dinyeper kıyılarını ele geçirmeleri ile buralardaki egemenliklerini yitirirler. 860 yılında Hazarlar'ın güçte düşmeleri üzerine Ruslar egemenlik alanlarını Orta Dinyeper'e, Kiev kentine kadar genişletirler. Böylece Doğu Avrupa'da Kiev Prensliği olarak yeni bir güç doğar. Ne ki, Peçenekler 9. yüzyıl sonlarında Karadeniz'in kuzeyini tutmuşlardır. Bir yandan Kiev, öbür yandan Kırım kıyılarına uzanmışlardır. Dönemin engüçlü devleti, Ortodoksluğun merkezi olan Bizans Devleti'dir. Peçenekler Bizans ile ilişkiye girerler. 869'da Bulgar Çarı Simeon, bunları Macarlar'a karşı savaşa çağırır. 917'de Bizans, Peçenekleri Bulgarlar üzerine sürmek ister. Bu olaydan elli yıl sonra Peçenekleri Kiev şehrini kuşatmış olarak görürüz. Bundan sonra geçen yüz yirmi yıllık süre içinde on bir Peçenek akınının adı geçer. Ne var ki, Ruslar'la ilişkiler yalnız savaş biçiminde değildir. Bol bol alışveriş de yapılır. Ruslar Peçenekler'den çok sayıda hayvan alır, karşılığında üretilmiş eşya ve besin maddesi verirler.
1035'te Peçenekler buz tutmuş Tuna Irmağı'nı geçerek, Tuna'nın güneyini yağmalar. Bu akın ertesi yıl üç kez yinelenir. Peçenekler'in bundan sonraki etkinlikleri Bizans'la yakından ilgilidir. Balkanlar'da Peçenekler bastırırken Anadolu'da Selçuklu saldırısı da Bizans'ı iyiden iyiye yormaktadır. Bizans siyaseti gereği, Peçenekler'den düşmanlara karşı yararlanılmak istenir. Peçenekleri hoş tutmak için başbuğlarına ve eşlerine hediyeler yollanır.Öte yandan Peçenekler'de iç huzursuzluk başlamış, Bizans'a yönelen akınlar azalmıştır.
Bu dönemde Özü ve Tuna ırmakları arasında bulunan on üç uruğdan oluşan Peçenekler'in başında Kilter oğlu Turak (Durak-Direk?) adlı bir han vardır. Peçenekleri doğudan Oğuzlar sürekli olarak sıkıştırır. Turak bu savaşlar sırasında korkak davranır. Oğuzlar'a karşı savaşmaktansa Tuna boylarındaki sazlıklara çekilmeyi yeğler. Bu yüzden, iki Peçenek uruğu kendinden kopar. Balçar oğlu Kegen adlı çok yiğit birini bey seçerler. Kegen'in yönetimindeki iki uruğ, Bizans topraklarına göçmek zorunda kalır. Bizans bu iki uruğu çok iyi karşılar. Tuna boylarında sınır bekçiliği görevini verir. Silistre yöresinde toprak ayırır. Bunlar toplu olarak Bizans'a katılır ve Hıristiyanlığı seçer. Bizans'a katılan bu iki uruğ, ırkdaşlarından öç almak için Tuna'yı geçip ırkdaşlarına akınlar yapar. Bu akınlar sonucunda asılPeçenekler yenilgiye uğrar. Turak ve yüz kırk Peçenek başbuğu Bizans'ın eline geçer. Bizans yönetimi asker olarak bunlardan yararlanma düşüncesiyle tutsaklara dokunmaz. Bunlardan akseri alanda yararlanılır ve Selçuklular'a karşı onbeş bin kişilik bir güç harekete geçirilir. Ne ki, sonra bu ordu dönüp yeniden Bizans'a saldırır. Balkanlar'daki soydaşlarının katılımıyla Edirne'ye kuşatırlarsa da başarılı olamazlar. 1050'de Peçenek-Bizans savaşları çok şiddetlenir. Peçenek akınları, Marmara kıyılarına dek uzanır. Üç yıl sonra Bizanslılar çok ağır bir yenilgiye uğrar. Otuz yıllık bir barış anlaşması yaparlar. Ne var ki barış kısa sürer ve yeniden Peçenek akınları başlar. Peçenek Başbuğu Selte, bu akınlarda önemli görevler üstlenir. Bu sırada Balkanlar'a Oğuzlar'dan bir kol sarkar. Peçenekler için yorgun ve perişan eski düşmanlarından öç almanın sırası gelmiştir. Oğuzlar'ın birçoğunu öldürürler. Kılıç artığı Oğuzlar, Bizanslılar'ca Balkanlar'da değişik alanlara yerleştirilir. Bir bölümü de Dobruca'da kalır. Bir süre sonra bunlar yerleşik yaşama geçecek veHıristiyanlığı seçeceklerdir. Hıristiyan Türkler'in başlıca temsilcisi olan Gagavuzlar bunların torunlarıdır.
Büyük Oğuz eyleminden sonra Tuna boyları yine Peçenek denetiminde kalır. Kimi Peçenek boyları Bizans'ın korumalığını üstlenir. Esas Peçenek ağırlığı ise Tuna boylarında önemli bir güç durumundadır. Bunlardan bir bölümü Bizans yönetiminde, Selçuklular'a karşı savaşmak üzere Malazgirt'e gidecektir. Ne var ki, orada soydaşları ile bağlantı kurup karşı yana geçeceklerdir. Balkanlar'daki Peçenekler, Malazgirt bozgunundan sonra 1078'de Edirne'yi yeniden kuşatır. Bizans'a sürekli akınlar düzenlerler. Selçuklu Türkleri Anadolu'dan Bizans'ı sıkıştırırken, Balkanlar'da Peçenekler akınlarını sürdürür. Nitekim 1087'de Silistre'de Bizans'ı ağır bir yenilgiye uğratırlar. Ancak, sonuçta Bizans siyasetinin yenilgisine uğrarlar. Bizans, Kuman-Kıpçakları Peçenekler'e karşı kışkırtır. Bir göçebe halkı öbürünün üzerine yollama biçimindeki üstün siyasetini bir kez daha kanıtlar. Oysa bu sırada Selçuk Türkleri de Bizans'ı Anadolu'dan sıkıştırmaktadır. İzmir Beyi Çaka, Peçenekler'le birlikte Bizans'a son vuruş yapma uğraşı içindedir. Bizans, Meriç boyuna inmek üzere olan Peçeneklere karşı Kumanları harekete geçirir. 1091 Nisanı'nda Peçenekler Meriç boylarında ağır bir yenilgiye uğrar. Yalnız küçük bir Peçenek topluluğu bu savaştan kurtulup Tuna boylarına Macaristan'a çekilebilir. Bu savaştan sonra Peçenekler etkir bir askeri güç olmaktan çıkar. Gerçi arada bir Bizans'a cılız saldırılarda bulunurlar. Son saldırıları ise 1197'de olur. Bu tarihten sonra Bizans tarihlerinde adları anılmaz. Balkanlar'da öbür halklar arasında eriyip giderler."
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
1 Temmuz 2012       Mesaj #6
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Peçenekler

Peçenekler, Uz (Oğuz), Kuman gibi Türk boyları ile birlikte Orta Asya'dan doğu Avrupa'ya akan büyük bir göç dalgası içerisinde yer almışlardır. Oymaklar birliği biçiminde hareket eden Peçenekler, siyasî hayatları boyunca bir devlet düzenine geçememişlerdir. Peçenekler, Batı Göktürklerini oluşturan Onoklardan gelmektedirler. Önceleri Isık -Balkaş gölleri dolaylarında oturuyorlardı. Batı Göktürk Kağanlığı'nın dağılmasından sonra, Karluk ve Oğuz baskısı ile VIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı Sibirya'ya çekilmişlerdir. Hazar-Oğuz ittifakının zorlaması ile İtil ırmağını geçerek Don ve Dinyeper nehirleri arasında yaşayan Macarları yurtlarından etmişlerdir. Böylece Peçenekler, Azak denizi ile Karadeniz arasında kalan sahaya hâkim olurlar. Bu geniş sahada 130 yıl kadar hâkim olan Peçenekler, bu süre içerisinde Ruslar'a ağır darbeler indirmişler ve onların Karadeniz'e inmelerine engel olmuşlardır. Ayrıca Bizans ile de iyi ilişkiler kurmuşlardır. Ancak doğuda artan Uz (Oğuz) baskısı karşısında Peçenekler yerlerini terk edeceklerdir. 1036 yılından sonra aşağı Tuna boylarında gördüğümüz Peçenekler, Uz ilerleyişinin durmaması üzerine Balkanlara inmeye başladılar.
Peçeneklerin bir kısmı Bizans hizmetine girerek Bizans topraklarında yerleştirilmişlerdir. Hatta bunların bir kısmı 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinde, Alp Arslan'ın tarafına geçmek suretiyle Bizans'ın yenilgisinde rol oynamışlardır. Selçuklu Türklerinin Anadolu'yu yurt edindikleri tarihlerde, Peçenekler de Balkanlar da Bizans ile şiddetli mücadelelere girmişlerdi. Bu sırada İzmir'i alarak Batı Anadolu 'da güçlü bir beylik kuran Çakan Bey, İstanbul'u zapt etmek istiyordu. Bu amaçla Çakan Bey, soydaşları Peçenekler'le ittifak kurdu. Çok zor durumda kalan Bizans'ın yardımına yine bir başka Türk boyu Kumanlar yetişmiştir. Peçenekler, Bizans'ın kışkırtması ile 40 bin Kuman atlısının baskınına uğrayarak ezildiler (1091). Bu olaydan sonra artık Peçenekler siyasî bir varlık olmaktan çıkmışlardır. Dağınık gruplar hâlinde Hristiyanlaştırılarak yerli halk arasında eridiler.

Peçenekler, Uzlar ve Kuman (Kıpçaklar)
Peçeneklerin Kökeni
Orta Asya'dan batıya Türk göçlerinin son büyük dalgasını (9. 11. asırlar) meydana getiren Türk boylarından ilki, Peçenekler, Gök-Türk hakanlığına dahil kütlelerden biri idi. îhtimal On-ok'ların (Türgişlerin) bir kısmını teşkil etmek üzere Isık Göl-Balkaş dolaylarında yaşamışlar, Batı Gök-Türk hakanlığının çözülmesinden (7. yüzyıl ortaları) sonra da, belki Karluk devletinin kuvvetlenmesi üzerine Seyhun nehrine doğru gelişen Oğuz hareketi karşısında Batı Sibirya'ya çekilmek zorunda kalmışlardır (8. asrın 2. yarısı).
Kaşgarlı Mahmud'da Peçeneklerin bir Oğuz boyu olarak gösterilmesi, bu Oğuz-Peçenek itişmelerini ve komşuluğunu belirtir. Bizans imparatoru K. Porphyrogennetos'a göre, geriden gelen Oğuz baskısı sonucunda batıya çekilen Peçeneklerden bir bölük Oğuzların yanında kalmıştır ("Oğuz Peçenek") ki, Kaşgarlı'daki Oğuz boyları listesinde yer alan "Peçenek" bunlar olmalıdır.

Peçeneklerin Yurdu
Çeşitli kaynaklarda "Patzinak" (Bizans), Pecenaci, Pacinacae, Pezengi, "Bissenus" (Latin), "Peçenyeg" (Rus), "Badzinag" (Ermeni), "Beşenyö" (Macar) adları ile zikredilen Peçenekler, Cim ve Yayık (Emba ve Ural) nehirleri havalisinde bulundukları 9. asrın ilk yarısında, herhalde baskınlarla, Hazar doğu ticaret yollarının emniyetini tehlikeye düşürmeleri sebebiyle doğan Hazar-Oğuz ittifakı baskısına dayanamıyarak, kalabalık kütleler halinde Volga'yı geçip, yurtlarından çıkardıkları Macarların yerine: Don-Kuban havalisine gelmişlerdi (860-880 sıraları).
Bu, büyük göçün ilk hareketi oldu. Macarları önlerinden süren Peçenek ("Türk-Peçenek")'lerin gerisinde Oğuzlar, onların da gerisinde Kuman(Kıpçak)'lar Karadeniz kuzeyinden batıya yöneliyorlardı. Sibirya'ya doğru daha geride de Kimekler bulunuyordu. Peçenek'ler 889-893 yılında Etel-küzü'deki Macarları Karpatlar-Tisa'ya, uzaklaştırmak suretiyle, Don nehrinden Dnyeper'in batısına kadar uzanan bozkırlara yayıldılar. împarator K. Porphyrogennetos tarafından yazılan D Admmistrando İmperio'da. (948-952'lerde) kaydedildiğine göre, Peçenekler boy halinde idiler: Ertim (Erdem, Baçbuğ; Bayça, sonra Yavdı), Çor (ba' buğ: Kügel, sonra Küerçi), Yula (başbuğ: Korkut+an, sonra Kabukşın), Kü hey (başbuğ: îpa, sonra Suru), Karabay (başbuğ: Kaydu+m), Tolmaç (başbuğ: Kortan, sonra Boru), Kapan (başbuğ; Yazı), Çoban (başbuğ; Bata+n sonra Bula). Aralarından üçü (Ertim, Çor ve Yula) Türkçe "cesur" manasındaki "Kangar" adı ile zikredilen bu boylar 10. yüzyıl ortalarında, Karadeniz'e dökülen nehirlerin kıyılarında olmak üzere, şöyle sıralanmışlardı.
Çoban (Don), Tolmaç (Don'un denize döküldüğü bölgede), Külbey (Donetz), Çor (Dnyeper doğusu), Karabay (Dnyeper-Bug arası), Ertim (Dnyes ter), Yula (Prut), Kapan (açağı Tuna). İlk üçü, Uzlar, Hazarlar, Alanlarla Kırım bölgesi ile temas halinde; Yula "Türkiye" (Macaristan) ile Kapan Tuna Bulgarları ile sınırdaş bulunuyorlardı. Boy adlarından bir kısmı eski Türk unvanları (Yula, Çor, Kapan=Kapgan, Kül, Bey) olup, başbuğ isimleri de daha ziyade renk ifade ederler: Küerçi= gök, mavi; Kahuşkın = ağaç kabuğu rengi=solgun, sarımsı; Sulu=kül rengi; Boru=boz; Yazı=esmer (bozkır rengi); Bula=alaca; Yavdı-parlak. Kaynağımızda her boyun kendi adı ile bitişik şekilde kaydedildiği bu renklerin, her boyun aynı donlarda (yani boy adının yanında, söylenen renkte) atlara sahip olduğunu göstermesi mümkün olduğu gibi , boylann ayrı ayrı bayrak renklerini ifade etmesi daha muhtemel görülmektedir.
13. asırda boy sayısı 13'e yükselen Peçeneklerde şahıs adları arasında şunlar vardır: Aba, Balçar, Bator, Bıçkılı, Yeke, îl- beğ, Kure, Karaca, Temir, Teber, Sol.
Aynca şu kelimeler Peçeneklere ait kale adlarıdır: Salma, Saga, Kerbahg. Peçenek kalelerinden diğer dört tanesinin adı henüz çözülememiştir. Bu kelimelerden Peçenek dilinin daha ziyade Kıpçak Türkçesi tipinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Peçenekler, tarihleri süresince, her biri kendi başbuğunun idaresinde olarak yalnız boy teşkilatı çerçevesinde kalmışlar, bir devlet (II) bütünlüğü düzenine girmemişler, fakat, savaş ve müdafaa zamanlarında bir arada ve ortak hareket etmesini bilmişlerdir (Kumanlar ve Uzlar da böyledir).

Peçeneklerin Rus ve Bizans ile Siyasi Münasebetleri
Peçeneklerin en geniş sınır komşusu Kiyef Rus knezliği idi. 915'de knez İgor zamanında bu araziye ilk Peçenek akını yapıldı ve Peçeneklerin Ruslarla yanyana yaşadıkları 1036 yılına kadar, 121 sene içinde, 11'i büyük çapta olmak üzere akınlar tekrarlandı. Rus vakayinamelerine göre Peçenekler Rus kasabalarını yağmalıyorlar, halkı esir alıp götürüyorlardı. Yıllıklar buna benzer şikayetlerle dolu olmakla beraber, düşmanlık çok kere Rusların tecavüzlerinden veya Peçenek düşmanlarını korumaya kalkışmalarından ileri geliyordu.
Bazan da Peçenekler, Rus topraklarına birbirleri ile döğüşen knezler tarafından çağrılıyorlardı. İgor, 944'deki Kırım seferinde de Peçeneklere müracaat etmişti. Peçenek-Rus mücadeleleri, İtil ve Tuna Bulgarlarına karşı sefer açan, 965'de Hazar hakanlığını yıkan, Rusların "Büyük İskender'e benzettikleri, fakat Peçenek örneğine göre yetiştiği için "bir Peçenek başbuğu vasfında olan" knez Svyatoslav zamanında (946-972) kızıştı. Peçenekler 968'de Kiyef'i kuşattılar ve nihayet Bizans'la savaştan dönen Svyatoslav'ı aşağı Dnyeper'deki kayalıklara sıkıştırarak mağlup ve telef ettiler. Knez Vladimir zamanında da (972-1015), Rusların Peçenek arazisine nüfüz ederek müstahkem mevkiler kurmağa çalışmaları yüzünden mücadele şiddet kazandı.
Peçenekler bu teşebbüslere karşılık verdiler (992, 996, 1015 yıllarında). O sırada Ruslarla mücadele eden Polonya kralı Boleslav I (992-1025) ile de münasebet kurdukları anlaşılan Peçenekler bu suretle, Hazarlar ve sonraki Kumanlar gibi, Rusların Karadeniz'e inmelerine mani oldular. Bu da dolayısiyle Bizans menfaatlerine uygun düşüyordu. İmparator K. Porphyrogennetos eserinde "Peçenek'lerle mutlaka iyi geçinmek gerektiğini" kaydetmişti.
Peçenek-Bizans dostluğu, Ruslara ve Tuna Bulgarlarına karşı askerî desteğe ihtiyaç duyan imparator Konstantinos Porphyrogennetos'un güney Kırım'da Khersones'teki kumandanı aracılığı ile Peçeneklerle temas kurmak istemesi üzerine, 915'de başlamıştı. İstanbul'dan Peçenek başbuğlarına sık sık elçiler, hediyeler gönderiliyordu. Iki taraf arasında ticarî faaliyet de canlı idi. Bizans'dan gelen kumaş, baharat, boya ve Peçenek kadınlarının çok düşkün oldukları süs eşyası ve mücevherata karşılık balmumu, tutkal, kıymetli deri vb. satılıyordu. Fakat Peçenekler doğuda pek huzurlu değildiler. Kendilerini Volga ötesi yurtlarından çıkaran Uz (Oğuz)'lar batıya doğru ilerliyor ve geldikleri Oka-Sura çevresinde Peçenek doğu cephesine baskılarını arttırıyorlardı.
Neticede Peçeneklerden bir kısım 942-970 arasında Macaristan'a gidip yerleşirken, asıl kütle yavaş yavaş batıya kaymağa başlamıştı. 11. asrın ilk çeyreğinde Peçeneklerin Turla (Dnyester) boyuna ve bugünkü Besarabya'ya indikleri görülmektedir ki, Karadeniz düzlüklerindeki Peçenek hakimiyetini iyice zayıflatan bu durumdan yine Ruslar istifade ettiler. Knez Yaroslav, Normanlar, Slovenler ve Novgorodlularla takviyeli ordusu ile Kiyef civarındaki savaşta Peçeneklere ağır darbe indirdi (1036). Peçenekler adeta gözden silindi, aradaki siyasî münasebet kesildi.
Diğer taraftan İmparator Basileos II ("Bulgarokton")'un Bulgar işini hallettiği 1018 yılından beri Bizans'ın artık dış yardım isteği kalmadığı için, imparatorlukla Peçenekler arasında "devlet seviyesi"ndeki temaslar da sona ermiş bulunuyordu. Bu durum Peçenek akınlarını Balkanlar üzerine çekti (1026, 1035, 1036). Bulgaristan, Makedonya, Trakya tahrip edildi. Fakat Bizanslı tarihçi Kedrenos (11. asır)'a göre "Dnyeper nehrinden Pannonia (Batı Macaristan)'ya kadar Tuna'nın kuzey sahasını işgal etmiş olan" Peçeneklerin bir ara 11 boyunu kendi idaresinde toplamağı başardığı anlaşılan başbuğ Turak ile hakimiyet davasına kalkan diğer başbuğ Kegen arasındaki mücadele (1048) ve ikincinin Bizans'a sığınmasına yol açtığı Trakya akını felaketle neticelendi. Kegen Hıristiyanlığı kabul etmiştir.
Turak da savaşta esir düşerek Hıristiyan olmuştu. Bundan sonra bir yandan Peçenek-Bizans mücadelesi devam etmekle beraber, diğer taraftan Peçenek kütlelerinin Bizans sınırları içine (Bulgaristan'a) bekçi olarak yerleştirildiği, birçok Peçeneğin Bizans ordusunda hizmet aldığı ve bilhassa 1048'den sonra sayıları artan bu ücretli askerlerin Selçuklulara karşı Anadolu'ya gönderildiği bilinmektedir. Ancak, bunlardan imparator Konstantinos Monomakhos'un emri ile Üsküdar yakasına geçirilen 15.000 Peçenek atlısı, Bizans kaynaklarına (Kedrenos, Zonaras) göre, böyle bir vazifeyi kabul etmeyerek -Boğaziçi'ndeki gemiler kasten kaldırıldığı için- başbuğ Katalın'ın idaresinde atları üstünde boğazı yüzerek Rumeli sahiline çıkmışlar ve Tuna'ya dönmüşler (1050), daha sonra da 1071 Malazgirt muharebesinde Bizans ordusundaki bir kısım Peçenek kuvvetleri Türk soydaşları tarafına geçmişlerdir.
Bizans, doğudan Selçuklu Türklerinin baskısı altında idi. Onlara ancak onlar kadar savaşçı, onlar kadar cesur kuvvetlerle karşı koyabileceğini biliyor ve bunun için de ordusundaki Peçenek süvarilerine güveniyordu. Bu maksatla ordusundaki 15 bin Peçenek atlısını sallarla, gemilelerle Üsküdar'a geçirdi. Peçenek birliği Anadolu içlerine doğru sefere çıkacağını biliyor ama hangi düşmanla vuruşacağını bilmiyordu. Selçuklu soydaşları ile vuruşturulacaklarını öğrenince itiraz ettiler. İktidar için, kendilerine il tutmak için soydaşlarıyla savaştıkları olurdu ama, şimdi kime il kazanacaklardı ? Kimin kudretini arttıracaklardı ? "Biz soydaşlarımızla savaşmayız" diye Rumeli'ye dönmek istediler.
Fakat Bizanslılar Peçenek atlılarının geçişini engellemek için Boğaziçi'ndeki bütün gemileri, salları kaldırmışlardı. Peçenek Türkleri ise Rumeli'ye geçmeye kararlıydılar. Fazla düşünmediler. Şimdiye kadar hiçbiri nehri ne kadar coşkun,ne kadar geniş olursa olsun, köprü kurarak geçmemişlerdi. Atlarını, hem de üzerinden inmeden yüzdürmesini biliyorlardı.
Boğazı geniş bir nehir farzeden 15 bin Peçenek süvarisi atlarını denize sürdüler ve halkın şaşkın bakışları arasında, at sırtında yüzerek Rumeli yakasına geçtiler! Askerlerin atları yüreklendiren naraları ve at kişnemeleriyle Boğaziçi emsali tarihte bir daha görülmeyecek bir gün yaşadı. Halk giyimleri başka, yüzleri, konuşmaları başka ve atları başka olan bu savaşçıları, uzaydan gelmiş masal yaratıkları gibi, âdeta dilleri tutularak seyretti. Tarihte Boğazı at sırtında aşan başka bir millet veya ordu görülmedi. Atlarını denizden, gemilerini karadan yürütenler yalnız Türklerdir. Daha sonra, 1071 Malazgirt Savaşı'nda da, Bizans ordusunda bulunan Peçenekler, soydaşları Selçukluların tarafına geçmişlerdir.
Peçenekleri yukarıdaki iç mücadeleye sürükleyen sebep, gerilerinden gelen, fakat kendileri de Kuman(Kıpçak)'ların önünden boyuna çekilerek bir kısmı 1048'de Tuna'yı geçmek zorunda kalan Uzlar karşısında mukavemet edememeleri idi.
Rus yıllıklarında doğrudan doğruya "Tork" (= Türk. Diğer şekilleri:Torky, Toruky vb.; nadiren Torkmen = Türkmen. Rusça'da "ü" yoktur), Bizans kaynaklarında ise kısaca "Uz" diye anılan bu kavim, Oğuzlardan bir kısım olup, yukarıda söylendiği gibi, Peçenekleri Volga-ötesindeki yurtlarından atarak orayı işgal etmişler (860-870'ler) ve sonra da batıya geçmişlerdi. 985'de knez Vladimir'in İtil Bulgarlarına karşı açtığı sefere (ihtimal Kiyef knezliği-Oğuz Yabgu devleti ittifakı neticesi) bazı "Tork" unsurlarının katıldığı Rus vekayinamelerinde kaydedilmiş ise de, Ruslarla gerçek temas kurmak üzere onların kütle halinde Kiyef knezliği sınırlarına göçleri, herhalde, 1036'da Peçeneklerin mağlüp olarak Rusya'da sahneden çekilişlerinden sonra vukübulmuş olmalıdır. Çünkü Rus kronikinde Torklarla ilgili bu vasıfta ilk kaydın 1054 yılına ait olduğu bildirilmektedir.
1048 harekatı asıl Uz kütlesinin Dnyeper bölgesine, Kiyef Rusyasının güneyine kadar yayıldığını göstermektedir. Fakat Rus knezleri toplanarak kendi bölgelerinden Uzları uzaklaştırmayı bildiler. 1060 senesindeki ani hücum karşısında yenilerek batıya çekilen kalabalık Uzlar (Bizans tarihçisi Attaleiates'e göre 600 bin kişi) 1065'de Bizans ve Bulgar mukavemetini kıra rak Tuna'yı geçtiler ve Peçeneklerin arkasından, Trakya ve Makedonya'yı yağmaladılar, Selanik'e, hatta Peloponezos'a kadar ilerlediler.
Bu beklenmedik hadise Batı dünyasını merak ve korkuya düşürdü. Ancak bu süratli istila, bir işgal mahiyetini alamadı. Şiddetli soğuk yüzünden Uzlar arasıda çıkan salgın hastalıklara, onlardan öç almak isteyen Peçeneklerin hücumları eklendi. Uzlar kırıldı. Geri kalan bir kısım Uz Macaristan'a akın teşebbüsünde (1068) başarı elde edemedi. Artık bir kuvvet olmaktan çıkan Uz kalıntıları Bizans ordusuna alındılar, kısmen çeşitli bölgelere dağıtıldılar; Güney Rusya'ya dönenler de Kiyef etrafına yerleştirildiler.
Uz baskısı yüzünden Balkanlara intikal ederek, 1050-1051 yıllarında Bizans'a karşı şiddetli ve başarılı savaşlar veren Peçenekler'in kendilerini toparladıkları görülmektedir. Nitekim Bizans ile şiddetli çatışmaları imparator Aleksios 1 Kommenos zamanında (1081-1091 yıllarında) da devam etmiş ve herhalde bu savaşlar, bazı araştırıcıların dikkatini çektiği gibi, Anadolu'nun Selçuklular tarafından fethini kolaylaştırmıştır. Peçenek başbuğu Çelgil'nüti, yanında Macar kralı St. Laszlö ve kuvvetleri olduğu halde Lüleburgaz'a kadar ilerledikten sonra, savaşta yaralanarak ölümü (1086) üzerine Peçenekler, Tatuş'un başbuğluğunda ve Kumanlarla takviyeli orduları ile Derster (Silistire)'de, 1087'de, İmparator Aleksios kumandasındaki Bizans ordusunu hezimete uğrattılar . 1088-1090 yıllarında devam eden savaşlarda yine imparator idaresindeki Bizans kuvvetlerini yer yer mağlüp ederek, Filibe ve civarından sonra Edirne'ye ve Keşan'a kadar Trakya'ya hakim oldular, 1090 sonlarında Çekmece'ye yaklaştılar.
Bizans imparatorluğu, tarihinin buhranlı anlarından birini daha yaşıyordu. Çünkü Peçenekler Anadolu'daki soydaşları ile işbirliğine girişmişlerdi: 10 yıla yakın bir zamandan beri kuvvetli donanması ile adalardan bazılarını zaptederek Ege denizine hakim olan, Oğuzların Çavuldur boyundan, İzmir Beyi Çakan İstanbul'u zaptetmek üzere Peçenek başbuğları ile temas kurmağa muvaffak olmuştu. Edirne'de Peçenekler, Ege'de Çakan'ın donanması, Marmara sahillerinde Selçuklular tarafından üç ağızlı Türk kıskacı arasına alınmış olan Bizans'ın 1091 ilkbaharındaki durumu, Fatih'in İstanbul'u fethinden hemen önceki günleri hatırlatıyordu.
Durumun ağırlığı dolayısiyle İmparator, Avrupa Hıristiyan dünyasına müracaata başlamış idi ki, bu rica Haçlıların bir an evvel harekete geçmelerini sağlamıştır. Aleksios Batı'dan zamanında yardım göremedi ise de imparatorluğunu bu tehlikeden yine Türklerin eliyle kurtarmayı başardı: Uzların arkasından Balkanlara kadar gelmiş olan Kumanlann Tıugorkan (veya Tugor Han) ve Bönek (Bonyak) adlı başbuğları ile anlaşarak onları, Çakan'ın sahillere yanaşmasını beklemek üzere Meriç nehri kenarında Lebunium (Omurbey mevkiinde)'da karargah kurmuş olan Peçenek kuvvetleri üzerine saldırttı. 40 bin Kuman süvarisinin baskınına uğrayan Peçenekler tamamiyle ezildiler (29 Nisan 1091).
Siyasî tarihleri böylece nihayete eren Peçeneklerden arda kalanlar dağıldılar. Macaristan'a gidenler Peşte çevresinde ve Fertö vilayetinde yerleştirildiler. Bir kısmı da Uzlar ve Kumanlarla karıştı. Balkanlarda kalanlar daha ziyade Vardar nehri boyuna iskan edilmişlerdi. Makedonya'daki Megleno-Ulahlan ile Sofya etrafındaki Şop-Bulgarların Peçenek neslinden oldukları söylenir. Anadolu'da, Sırbistan, Rusya, Macaristan ve Kafkaslarda bazı yer adları ve halk efsanelerinde Peçeneklerin hatıraları yaşamaktadır.
Orta Macaristan'da ele geçen meşhur Nagy Szent Miklos hazinesinin altın kaplan üzerindeki Gök-Türk yazılı Türkçe kitabelerin Peçeneklere ait olduğu, kitabeleri okuyan Gy. Nemeth'in tesbiti ile ortaya çıkmıştır. Ayrıca güney Rusya'da Poltava'da bulunan Perescepine hazinesi de Peçeneklere ait sayılmaktadır.

Peçeneklerin Tarihi Rolü
870 tarihlerinden itibaren Don ile Dnestr nehirleri arası, Kırım ın da bir kısmı dahil olmak üzere Peçenekler in eline geçmiştir. Peçenekler in işgal ettikleri saha şimalde Kiyef yakınlarına kadar uzanmakta idi; onlar Karadeniz in şimalindeki bozkırlarda 150 yıl gibi uzun bir zaman kalmışlardır. Bu Türk kavmi kabileler birliğinden daha yukarı bir basamağa çıkamamış, yani bir devlet kuramamış olmakla beraber, dünya tarihinde gayet önemli bir rol oynamıştır.
Macarlar ın Azak denizi sahasından bugünkü Macaristan a gelmeleri ve dolayısıyla Orta Avrupa da Türk unsuru ile çok karışık bir Fin-Ugor kavminin bulunmasına sebep olmuştur. Bundan daha mühim cihet: Peçenekler Aşağı Dnestr ve Tuna boylarını Dakya nın bir kısmını işgal etmekle, o sıralarda hemhudut olan Şark ve Cenup (Balkan) Slavları nı birbirlerinden ayırmışlardı; aynı zamanda Macarlar Transilvanya ve Tisa-Tuna boylarını ellerine geçirmekle Batı Slavları yla Güney Slavları nın aralarına geçmişlerdir. Bu suretle Peçenekler in garba doğru hareketlerinin en mühim neticesi Slav âlemi arasında irtibatın kesilmesi oldu. Bunun, sonraki Türk, Macar ve Alman tarihi için ehemmiyetini ayrıca izaha lüzum yoktur.
Peçenekler in üçüncü rolleri de Kiyef ten Karadeniz sahillerine inmek istidadını gösteren Slav yayılışını durdurmuş olmalarıdır. Bu Türk kavmi 150 yıl müddetle Ruslar ın (artık Skandinavya unsuru kalmayan ve Slavlaşan kütlenin) Kiyef ten daha cenuba inmelerine karşı en büyük ve kuvvetli bir set rolünü oynamıştır. Malum olduğu üzre Ruslar ancak XVIII. yüzyılın sonunda Karadeniz kıyılarında yerleşebildiler.

In science we trust.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
3 Temmuz 2012       Mesaj #7
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Peçenekler
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Orta Çağ'da Karadeniz'in kuzeyindeki geniş ovalarda ve Balkanlar'da yaşamış olan göçebe bir Türk boyu. Merkezî bir devlet kuramadıkları, yerleşik hayata geçemedikleri için tarihteki rolleri önemli olmamıştır. Göktürk Devleti'nin yıkılışına kadar Isık ve Balkaş gölleri dolaylarında yaşıyorlardı (6. ve 8. yüzyıllar arası). Göktürk Devleti'nin yıkılmasından sonra Siriderya Irmağı'nın aşağı kesimlerine, daha sonra da Yayık ve Volga ırmakları dolaylarına, 9. yüzyılın sonlarına doğru da Volga Irmağı'nın batısına geçtiler. Volga'nın batısında Don'dan Tuna'ya kadar uzanan geniş bozkırlara 150 yıl kadar hâkim oldular. Bu arada Hazarlar ile yaptıkları mücadeleler Rusların Hazar topraklarına girerek Kiev Prensliği'ni kurmasına yol açtı. Macarlar ise Peçeneklerden kaçıp daha batıya göçtüler. 11. yüzyılın ilk yarısında bir kısım Peçenekler, Tuna Irmağı'nın güneyine geçerek Bizans arazisine girdiler. Balkanlar'da da, daha önce oturdukları yerlerde olduğu gibi, yerleşik halkın arazisine zarar vermeye başladılar. Bunun yanı sıra, zaman zaman Bizans ordusunda paralı asker olarak çalıştılar. 11. yüzyılın sonlarında İzmir'deki Türk Beyi Çaka ile anlaşarak İstanbul'u ele geçirmeyi bile tasarladılar. Ancak onların bu girişimi Bizans tarafından önlendi. 29 Nisan 1091'de Meriç Irmağı'nın aşağı çığırında Bizans-Kıpçak ordusu Peçenekleri ağır bir yenilgiye uğrattı. Birçoğu öldürülen Peçenekler, bu yenilgiden sonra tarihten silindiler.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
büşra_sarah - avatarı
büşra_sarah
Ziyaretçi
12 Temmuz 2012       Mesaj #8
büşra_sarah - avatarı
Ziyaretçi
Peçenekler


Doğu Avrupa’da Hazarlar’ın zamanla kuvvetten düşmesiyle, doğudan yine bir Türk kavmi, Peçenekler belirdi. Peçenekler, Batı Gök-Türk Oğuz boylarından olup, Kaşgarlı Mahmud’a göre 22 Oğuz boyundan 19.sudur.

Peçenekler göçlerinden evvel Issık-Balkaş gölleri havalisinde yaşıyorlardı. Gök­Türk Hakanlığı çözülünce doğuda Karluk devleti kuvvetlenmişti. Karluklar’ın baskısı üzerine Oğuzlar Peçenekleri batıya, Sibirya’ya doğru ittiler[1]. Bizans imparatoru Porphrogennetos’a göre Peçenekler’den bir bölük Oğuzlar’ın yanında kalmıştır. Kaşgarlı Mahmud’un bahsettiği Oğuz boyları listesindeki Peçenekler, bunlar olmalıdır.

Peçenekler’in kaynaklarda zikredilişi ise şöyledir; Bizans kaynaklarında; “patzinak” , Latin kaynaklarında; “pecenaci” , “pacinacae”, “bissenus”, Rus kaynaklarında; “peçenyeg”, Ermeni kaynaklarında; “badzinag”, Macar kaynaklarında; “beşenyö”.

Peçenekler hakkındaki esas malumatı, onların Cim (Emba) ve Yayık nehirleri boylarında yaşadıkları sırada alıyoruz. Peçenekler, bu bölgede yerleşik olmayan bir hayat yaşarken sık sık komşu Hazar ülkesi topraklarına hücum ediyorlar, özellikle Hazar ticareti Peçenek saldırılarından büyük zarar görüyordu. Hazarlar bu sırada askeri kuvvetleri zayıflamış olduğundan doğuda bulunan Oğuzlar’ı (Uzlar) Peçeneklere karşıkışkırttılar. Peçenekler, bu Oğuz-Hazar ortak hareketine dayanamayıp 860-880 yılları arasında İtil behrini geçerek Karadeniz’in kuzeyine doğru ilerlediler. Peçenekler’in büyük kısmı İtil nehrini geçerken, çok az bir grupta eski yerlerinde yani Yayık nehri boylarında Oğuzlar’a tabi olarak kaldılar. 922 yılında, bu bölgeden geçen İbni Fadlan, Peçnekler’in çok fakir bir hayat yaşadığından bahsetmektedir[5]. İtil nehrini geçen Peçenekler ise Etel-Közü mevkiindeki Macarlar‘ı mağlup ederek bölgeden uzaklaştırıp, kendileri yerleştiler(889- 893). Böylece Peçenekler, Don nehrinden Dnyepr’in batısına kadar uzanan bozkırlara hakim olmuşlardır.

Bizans kaynağı De Administrando İmperio’da (948-952) zikredildiğine göre Peçenekler 8 boy halinde idi;

1- Ertim (Erdem, Başbuğu Bayça sonra Yavdı).

2- Çor (Başbuğu Kügel sonra Küerçi).

3- Yula (Başbuğu Korkut+an sonra Kabukşın).

4- Külbey (Başbuğu İpa sonra Suru).

5- Karabay (Başbuğu Kaydu).

6- Tolmaç (Başbuğu Kotran sonra Boru).

7- Kapan (Başbuğu Yazı).

8- Çoban (Başbuğu Bat+an sonra Bula).

Bu Peçenek boylarının yerleştiği sahalar ise şöyle idi; Çoban], Tomaç, Külbey (Onetz), Çor, Karabay, Ertim(Dnyester), Yula (Prut), Kapan (Aşağı Tuna), boy adlarından bir kısmı eski Türk ünvanları olup Başbuğ isimleri ise daha ziyade renkleri ifade etmektedir. Peçenekler, tarihleri süresince her biri kendi başbuğunun idaresinde olarak, yalnız boy teşkilatı çevresinde kalmışlar ve bir devlet düz enine girmemişler fakat savaş ve müdafaa zamanlarında bir araya gelerek ortak hareket etmesini bilmişlerdir.

Kaynak=>Türk Tarihi Araştırmaları

Benzer Konular

17 Ağustos 2012 / buz perisi Türk ve İslam Dünyası
3 Ocak 2010 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
2 Eylül 2012 / [WoL]bL Türk ve İslam Dünyası
14 Ağustos 2012 / buz perisi Türk ve İslam Dünyası
3 Ağustos 2012 / buz perisi Türk ve İslam Dünyası