Arama

Van

Güncelleme: 10 Haziran 2011 Gösterim: 33.992 Cevap: 11
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #1
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Van
Van, Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Murat-Van bölümündeki Vangölü kapalı havzasındadır. Kuzeyden Ağrı'nın Doğubeyazıt, Diyadin ve Hamur ilçeleri; Güneyden Siirt'in Pervari; Şırnak'ın Beytüşşebap, Hakkari'nin merkez ve Yüksekova ilçeleri ile çevrilidir. Doğusunda ise İran devlet sınırı yer alır.
Sponsorlu Bağlantılar
Yüzölçümü 19.069 km² dir. Van merkez ilçesinin yüzölçümü 2.289 km², ilin gerçek alanı toplam 21.823 m² dir.
Van, Doğu Anadolu Bölgesi'nin volkanik dağlarla kaplı çukur kesiminde bulunan Van Gölü'nün doğu kıyısına 5 km uzaklıkta hafif eğimli bir alan üzerine kuruludur. Ortalama yüksekliği 1725 m.'dir. Türkiye'nin en büyük gölü olan ve bir bölümü Van ilinde kalan Van Gölü, bu dağlık bölümün ortasında yüksek dağlarla çevrelenmiş bir çöküntü durumundadır.
Van ilinin 11 ilçesi vardır. Bunlar: Özalp, Saray, Gürpınar, Edremit, Başkale, Erciş, Muradiye, Çaldıran, Gevaş, Çatak ve Bahçesaray'dır.
Van Gölünün içinde bulunan Akdamar, Kuş, Çarpanak, Adır adaları ilin sınırları içinde, turistik öneme sahip yerlerdir.
Canavarı, tekgöz(farklı renkte gözlere sahip)kedisi, otlu peyniri, kahvaltı salonları, intihar eden koyunlarıyla meşhurdur.
Van'ın eski ismi "Güneşgören" anlamında Tuşpa'dır. Yıllık güneşlenme süresi yönüyle Antalya ve Adana ile beraber ilk 3 ü paylaşmaktadır.

untitledoo3

Son düzenleyen ThinkerBeLL; 14 Mayıs 2009 20:37
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Van ili İlçeleri
Van ilinin ilçeleri; Bahçesaray, Başkale, Çaldıran, Çatak, Edremit, Erciş, Gevaş, Gürpınar, Muradiye, Özalp ve Saray'dır.
Sponsorlu Bağlantılar
Gevaş : Gevaş Van'a 40 km. mesafededir. Gevaş' ta bulunan tarihi ve turistik eserler arasında İzzettin Şir Cami ve Külliyesi, Orta Mahalle' de bulunan Halime Hatun (Celme Hatun) kümbeti, Selçuklu Türkleri Mezarlığı, tarihi değere sahip Akdamar Adası ve Kilisesi vardır.
Gürpınar : Van ilinin güneyinde yer alır.İlçedeki tarihi ve turistik yerler Çavuştepe Kalesi ve Haşap Kalesi'dir.
Çatak : Çatak Çayı üzerinde Taşköprü, Hulkan köprüsü ve Ziril Köprüleri 15. yüzyılda yapılmış tarihi kalıntılardır. Bölgede bunların dışında en önemli tarihi eser Tirşin yaylasındaki kayalar ve taşınır taşlar üzerinde çizilmiş olan av ve hayvan figürleridir. Bilgi Köyünün Üçüzler Mezrasında da Meryem Ana Kilisesi bulunmakta olup, bu kilise 365 odadan ibarettir. Atlıhan Köyü istikametinde tabii bir kaplıca bulunmaktadır. Çatak vadisinden ilçeye 5 km. uzaklıktaki Beyaz su (Ganisipi) Şelalesi ilginç bir tabiat eseridir.
Edremit : Van'a 18 km. mesafededir. Edremit, Van Gölünün Güney-Güney doğu kıyı şeridi boyunca uzanıp masmavi gölün önünde bir yeşil örtü gibi durur. Tarihi Dukaya Höyüğü, Urartular döneminden kalma Hatti Çiviler (Çivi Yazıları), Kadenbastı mevkiinde Kız Damı (Dev Damı) Surlar ve Savacak Şelalesi, yine Elmalık mahallesinde bulunan Hazine Piri (Hazine Kapısı), Harbedar (Harebe Köyü) görülmeye değer yerlerdir.

NASIL GİDİLİR?
Karayolu : Van'dan Gürpınar-Başkale üzerinde Yüksekova ve Hakkari ile irtibat sağlayan, aynı zamanda Yüksekova üzerinden İran ile bağlantı kuran devlet yolu mevcuttur.
Otobüs terminali kent merkezine yaklaşık 4 km. uzaklıktadır. Ulaşım minibüsle sağlanmaktadır.
Demiryolu : Tren istasyonu şehre yaklaşık 5 km. uzaklıkta olup ulaşım minibüslerle sağlanmaktadır.
İstasyon Tel : (+90-432) 213 13 80
Havayolu : Havaalanı il merkezine yaklaşık 7 km. uzaklıktadır. Ulaşım minibüslerle ve THY' ye ait servis araçlarıyla yapılmaktadır.
Havaalanı Tel : (+90-432) 217 16 54
THY Bilet Satış Bürosu : (+90-432) 216 10 19
Van Gölü Ulaşımı: Devlet Demir Yolları'na paralel olarak Van ile Tatvan istasyonu arasında demiryolu bağlantısı Van Gölü üzerinden feribotla sağlanmaktadır. Van İskelesi ile Tatvan iskelesi arasında karşılıklı olarak yük, vagon, araç ve yolcu taşıyan feribot seferlerin düzenlenmektedir. Van-Tatvan arası feribot yolculuğu yaklaşık 4 saat sürmektedir. Ayrıca Van Gölü üzerinde adalara turistik amaçlı yolcu taşımacılığı yapılmaktadır.

GEZİLECEK YERLER
Müzeler ve Örenyerleri

Müzeler

Van Müzesi
Adres: Şerefiye Mah.
Hacı Osman Sok. No: 9 - Van
Tel: (432) 216 11 39
Faks: (432) 214 25 10

Van Kalesi - M.Ö. 9. yy'da Urartu Devletinin Başkenti Tuşba'da

Örenyerleri
Van Müzesi
Van Kalesi
Merkez Hoşap Kalesi
Gürpınar Akdamar
Gevaş Hoşap Köprüsü
Gürpınar Abdurrahman Gazi Türbesi
Merkez Kaya Çelebi Camii
Merkez Hüsrevpaşa Camii
Merkez Ulu Camii
Merkez Kızıl Camii
Merkez Beyazözümü Köyü
Merkez Zernaki Tepe
Erciş Zelve Şehitliği
Merkez Çarpanak Kilisesi
Merkez / Çitiören Köyü Topkale
Merkez Adir Kilisesi
Merkez / Halkalı Hoşap Mezarlığı
Gürpınar Gevaş Selçuklu Mezarlığı
Gevaş Tarihi Taş Köprü
Hakkari Şemdinli
Bağlar Kelat Sarayı
Bağlar Yeşil Anıtsal Kayam Özalp
Yeşilalıç Put Mağarası Gürpınar
Yeşilsalkım Zive Hanı
Çatak Van Evi
Merkez Konut (Harabe)
Merkez Camii
Merkez Biçermah Tarihi Mezarlığı
Merkez Çukurca Mah. Çukurca Nehri Mezarlığı
Bağlar Aşağı Anzaf Kalesi
Aşağı Anzaf Türbe
Merkez Konut
Merkez Kilise
Merkez Türbe
Merkez Dilkaya Köyü
Edremit Yavuzlar Doğal Oluşumu Başkale
Yavuzlar Zeril Köprüsü
Çatak Hurkan Köprüsü
Çatak Yanal Kilisesi
Başkale Yanal Çavuştepe Kalesi
Gürpınar Çavuştepe Ayanıs Kalesi
Agartı Hüsrevpaşa Türbesi
Merkez Eski Van Şehri Mezarlığı
Merkez Molla Kasım Türbesi Mezarlığı
Molla Kasım Otluca Köyü Mezarlığı
Merkez Otluca Molla Hıdırı Fır. M.
Yavuzlar Kaleören Köyü Mezarlığı
Kaleören Barış Köyü Mezarlığı
Barış Tepebeşı Mah. Mezarlığı
Başkale Germen Köyü Mezarlığı
Germen Çatak Tarihi Mezar
Çatak Aliyar Kümbeti
Erçiş Nişancı Kümbeti
Erçiş Tekler Köyü Mez.
Erçiş/Tekler Ziyaret Köyü Mez.
Erçiş/ Ziyaret Haydar Bey Köyü Mez.
Erçiş/Haydar Bey Çelebi Bağı Mez.
Erçiş Hamur Kesen Köy. Mez.
Gürpınar/Hamur Kesen Ganisipi Şelalesi
Çatak Bend-i Mahi Şelalesi
Muradiye Hamurkesen Camii
Gürpınar/Hamurkesen Yukarı Anzaf Kalesi
Merkez/Dereüstü Muradiye Kilisesi
Muradiye Bend-i Mahi Köprüsü
Muradiye/Karahan İzzettin Şir Camii
Gevaş Demir Ergitme Merk.
Gevaş/Balan Meslek Lisesi
Merkez Közüt Kalesi
Muradiye Muradiye Kalesi
Muradiye Hasan Bey Medre. Tür.
Gürpınar Hoşap Hanı
Gürpınar Tuşpa Nekropolü
Merkez Evliya Bey Medresesi
Merkez Amik Kalesi
Merkez/Amik Alaköy Urartu Kalesi
Merkez/Alaköy Ermişler Urartu Kay.
Merkez/Ermişler Karagündüz Höy. Nek.
Merkez/Karagündüz

Son düzenleyen ThinkerBeLL; 14 Mayıs 2009 20:40
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #3
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Van dünya üzerinde, 42 derece 40 dakika ve 44 derece 30 dakika Doğu boylamları ile, 37 derece 43 dakika ve 39 derece 26 dakika Kuzey enlemleri arasındadır. Türkiye üzerinde ise, Doğu Anadolu Bölgesi' nin Yukarı Murat-Van Bölümü' ndeki Van Gölü kapalı havzasındadır. Kuzeyden Ağrı ili, Doğubeyazıt, Diyadin ve Hamur ilçeleri; batıdan Van Gölü ile Ağrı ilinin Patnos ilçesi, Bitlis' in Adilcevaz, Tatvan ve Hizan ilçeleri; güneyden Siirt' in Pervari, Hakkari ili, Beytüşebap ve Yüksekova ilçeleri ile komşudur. Doğusunda ise İran Devleti sınırı yer alır. İl, toprakları 19.069 km kare olan yüzölçümü ile Türkiye topraklarının %2,5' ini oluşturur. Van, yüzolçümü bakımından Türkiye' nin 6. büyük ilidir. Van, Doğu Anadolu bölgesi' nin volkanik dağlarla kaplı çukur kesiminde bulunan Van Gölü' nün doğu kıyısına 5 km uzaklıkta çok az meyilli bir arazi üzerine kurulmuştur. Rakım yüksekliği yaklaşık 1725m'dir. Türkiye' nin en büyük gölü olan Van Gölü, yüksek dağların ortasında bir çöküntü durumundadır. Çevredeki yüksek dağlar Van ilinin sınırını oluşturur

İKLİM

Doğu Anadolu'nun iklimi, şiddetli karasal olmasıyla dikkati çeker. Bu karakter, bölgenin merkezi boyunca, doğuya doğru gidildikçe, yani çevre denizlerin etki alanlarından uzaklaşıldıkça daha da belirginleşir. Bölgede kışlar özellikle çok uzun, şiddetli ve karlıdır. Buna karşılık yaz mevsimi çok kısa olmakla birlikte, bölgenin en kuzeyindeki yüksek platolarda bile oldukça sıcak geçer.
Karasallığın en basit ifadesi olan en sıcak ve en soğuk ay ortalamaları arasındaki farklar: Türkiye'nin kıyı bölgelerinde 20°'yi aşmadığı halde, Doğu Anadolu Bölgesi'ne doğru gittikçe artarak kuzeydoğu kesiminde 30°'nin üzerine çıkar. Bu bakımdan Van Gölü çevresi, bölgenin diğer birçok kısmında rastlanılmayacak derecede düşük karasallık değerleri gösterir. Nitekim yıllık fark Bitlis'te 26°, Hakkari'de 28.5°, Ağrı'da 31° ve Muş'ta 32.5° olduğu halde Van Gölü çevresindeki istasyonlarda 25° civarındadır.
Marmara Denizi'nin 1/3'ü büyüklüğündeki Van Gölü'nün, yakın çevresinin iklimine neler kazandırdığını anlamak için, gölün burada bulunmadığını düşünmek ve benzer özellikler gösteren yerlerle karşılaştırmak yeterlidir. Sıcaklık koşulları yönünden aşağı yukarı aynı özelliklere sahip olan Van Gölü kıyılarının tüm istasyonlarında yıllık sıcaklık ortalaması 9°, yılın en soğuk ayı olan ocak ortalaması -3.6°, temmuz ayı ortalaması ise 22° civarındadır. Oysa hemen hemen aynı enlemde ve daha batıda yer alan, üstelik Van Gölü çevresindeki istasyonlardan 400-500 m. daha alçakta bulunan Muş'ta ocak ayı ortalama sıcaklığı -7.7°'dir. Bu durumda Ocak ayının Muş'ta, Van Gölü çevresine göre bir kat daha soğuk geçtiği anlaşılmaktadır. Bu ayın ortalama sıcaklığı, Van'a göre 100 m. daha alçakta, ancak daha kuzeyde bulunan Ağrı'da ise -10.4°'dir. Mutlak sıcaklıklara bakıldığında bu durum da­ha da belirginleşir. Örneğin: Van Gölü'nün yerinde bir ovanın bulunduğu varsayıldığında, şu anda -20° ile -25°' civarında olan şimdiye kadar ölçülmüş en düşük sıcaklığın (mutlak minumum) -40°'lere kadar düşeceği rahatlıkla söylenebilir. Zira aynı değer Muş'ta -33°, Ağrı'da ise -45.6° olarak ölçülmüştür. Böylece, geç ısınıp geç soğuduğu ve bünyesinde daha fazla ısı depo edebileceği için kışın çevresine göre ılık kalan Van Gölü, bu mevsimde kıyısındaki sahaların sıcaklıklarının fazla düşmesini önlediği gibi, yazın da fazla yükselmesine engel olarak karasallığı bir dereceye kadar azaltmış olur. Ancak, tüm bu olumlu koşulların dar bir kıyı şeridiyle sınırlı olduğunu ve göl çevresindeki ovalardan ayrılır ayrılmaz iklim şartlarının tamamen değiştiğini unutmamak gerekir. Haziran sonlarına doğru göl çevresinde bulunan birisi, göl kıyısında suya girildiğini, yamaçlarda henüz yeşermiş otları, zirvede ise halen mevcut olan karları görerek üç farklı mevsimin çok dar bir mekan içerisinde, bir arada yaşandığını farketmekte gecikmez. Süresi ve miktarı yıldan yıla değişen donlu günler, Van Gölü kıyılarında batıdan doğuya doğru hafifçe artar. Donlu gün sayısı, Bitlis ili’ne bağlı Tatvan ve Ahlat ilçelerinde 110 gün civarında olduğu halde Van, Erciş ve Muradiye'de 130 güne çıkar. Ortalama olarak kasım başında görülmeye başlayan donlu günler, nisan başında son bulur. Ancak, bu ortalama tarihlerde yaklaşık bir aylık bir sapma meydana gelerek bazı yıllar ekim başında görülürken, bazı yıllar mayıs sonuna da sarkabilmektedir. Bu süre esnasında yaşamın çeşitli yönleri, özellikle tarım faaliyetleri kısıtlandığı gibi, erken ve geç olanlar, ürünlere büyük zararlar verebilmektedir.
Sahada rüzgarlar, Van Gölü'nün uzanış doğrultusuna uymak zorunda kalır. Havzanın batısında batı yönlü rüzgarlar egemen olduğu halde,doğu kesimde ilkbahar ve yaz mevsiminde batı yönlü, sonbahar ve kış mevsiminde ise doğu yönlü rüzgarlar etkindir. Göl ile çevresindeki yüksek plato ve dağlar arasındaki termik zıtlıklar, basınç farklılıklarına yol açmak suretiyle, rüzgar yönleri üzerinde de etken olmuşlardır. Farklı ısınma koşulları gündüzün gölden karalara, geceleyin de kara alanlarından göle doğru meltem rüzgarlarının doğmasını sağlamıştır.

Sıcaklıktaki homojenliğe karşılık, yağış şartları yönünden havzada önemli farklılıklar görülür. Kutbi cephe boyunca batıdan doğuya doğru hareket eden gezici siklonlar (alçak basınç merkezleri) yöreye, Batı ve özellikle Güneydoğu Toroslar engelini aşan en önemli gedik olan Bitlis Vadisi boyunca güneybatıdan girerler. Bu nedenle havzada yağışlar, hava kütlelerinin nem bakımından fakirleşmesine bağlı olarak batıdan doğuya gidildiği oranda azalır. Nitekim Bitlis'te 1000, Tatvan'da 800, Ahlat’ta 600 mm.'ye yakın olan yıllık ortalama yağış, Adilcevaz'da 440, Erciş'te 490, Muradiye'de 450, Van'da 380 ve Özalp'ta 370 mm.'ye düşer. Van Gölü'nün doğu kıyıları, özellikle Van ve Gürpınar Ovalarıyla Özalp çevresi, tüm havzanın oldugu gibi, aynı zamanda Iğdır Ovası’yla birlikte Doğu Anadolu Bölgesi'nin de en az yağış alan sahaları arasında yer alır.
Van Bölümü’nde Akdeniz ve Karasal yağış rejimleri arasında geçiş tipi bir yağış rejimi görülür. Yağışın en fazla olduğu mevsim ilkbahardır(%39). Bunu kış (&.6) ve sonbahar (%27.2) izler. Yağışın en az ol­dugu mevsim ise yazdır. (%7.1) Yağışın büyük bir kısmının kışa yığıldığı, fakat yaz mevsiminin yok denecek kadar az yağış aldığı Akdeniz yağış rejiminden, en yağışlı mevsimin kıştan ilkbahara kaymasıyla ayrılır (karasal tesir). En az yağış alan mevsimin kışa rastladığı, en fazla yağışın ise yazın düştüğü ka­rasal rejimden ise, kışın en yağışlı ikinci mevsim olması ve yaz kuraklığıyla farklılaşır. Yağışlı geçen 85 günün 35'inde kar yağar. Kar yağışlarının görüldüğü devre kasım başından nisan sonuna kadar devam eder ve yağan kar 3 aya yakın yerde kalır.
Van, yılın 120 günü açık, 200 günü bulutlu ve 45 günü ise kapalı gün özelliği ile Türkiye' nin en fazla güneş alan illerinden biridir. Tarihte Urartular’a başkentlik yapmış Van' ın, "Tuşba" adını alması, Tuşba'nın "Güneşi bol olan" anlamına gelmesindendir.

DOĞAL BİTKİ ÖRTÜSÜ

Doğu Anadolu, İç Anadolu ile İran arasında, büyük bir kısmı doğal orman sahasına dahil bir ada gibi yükselir. Bu durum, İç Anadolu ve İran'a göre Doğu Anadolu'nun daha nemli olmasından kaynaklanır. Ormanların alt sınırı herşeyden önce nemlilik derecesine bağlıdır. Bu sınır bölgenin batısında 1100-1400 m iken, doğusunda 1800-1900 m'ye kadar çıkmaktadır. Bölgenin başka bir özelliği de ormanların üst sınırının çok yüksek olmasıdır. Bölgenin batısında ormanların üst sınırı 2400 m, doğusunda ise 2800 m kadardır. Hatta Akdeniz'den gelen nemli hava akımlarının bu bölgeye kolayca sokulduğu, Bitlis oluğunun tam karşısına denk gelen Nemrut Dağı’nın güney yamaçlarında, çalılık halinde meşeler yayılırken, kalderanın içinde meşelerden, yabani meyve ağaçlarından, kavak ve huşlardan oluşan bir orman görülür. Bu orman, kalderanın dik olan iç duvarlarında yer yer 2900 m'ye kadar çıkar ki bu, ülkemizde tesbit edilmiş olan en yüksek orman sınırıdır. Doğu Anadolu'daki ormanlar genellikle şiddetli ve uzun kışlara ve fazla olmayan yağış miktarına uyum sağlamış, soğuğa dayanıklı, seyrek ve orman altı çok zayıf, kuru ormanlar halindedir.
Van Gölü çevresi, insanlık tarihinin en eski zamanlarından beri yerleşilmiş bir sahadır. Bu nedenle, yörede bitki örtüsü insanlar tarafından büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Yüzyıllarca süren tahrip sonucunda Anadolu'nun çoğu yerinde olduğu gibi, Van Gölü çevresinde de asli bitki örtüsü bozulmuş, bir yerde, özellikle ormanlar ortadan kaldırılmıştır. Nitekim, tarihi belgeler de bunu ispatlamaktadır. M.Ö.8. yüzyılda, bugün çıplak olan Van-Hakkari yöresine bir sefer düzenleyen Asur hükümdarı, bu yöredeki sazlık kadar sık ormanları kestirdiğinden bahsetmektedir. Eskiden buraların ormanlık olduğunu gösteren başka bir delil de, günümüze kadar ulaşan orman bakiyeleridir. Bu ormanlara özellikle Başkale-Gevaş arasında rastlanır.
Ekolojik şartlar göz önüne alındığında Van'ın güney kesimleri dışında kalan yörelerde, geçmişteki doğal bitki örtüsünün ağaçlı step olduğu söylenebilir. Step içindeki başlıca türler, çeşitli meşe türleri ve bodur ardıçlardır. Çam türleri, Van Gölü çevresinde kendilerine uygun, ekolojik ortamı bulamamışlardır. Van'da yetişebilecek çam türü sarıçamdır. Bugün orman kalıntılarına ilin güney kesimlerinde rastlanır. Bu kesimlerde bitki örtüsü genellikle meşelerden oluşur. Meşeler, bozulmuş, birçok yerde çalılık halini almıştır. Ağaçlık sahalara Gevaş'ın güneyinde de rastlanır. Meşeler yanında, seyrek de olsa, sakız menengiç, bodur ardıç, kızılcık, doğu çınarı, ceviz, titrek kavak ve yabani meyve ağaçları da görülmektedir.
Van’ın güneyinde stepler de görülür ve en önemli elemanı geven otudur. İlin güneyi dışında ormanlara rastlanmaz. Sadece Erciş'in kuzeyinde, Ilıca Suyu Vadisi’nde seyrek meşe toplulukları bulunur.
Van'ın doğu ve kuzeyi bugün antropojen step görünümündedir. Seyrek olarak vadi boylarında ağaçlara rastlanır. Bu kesimde hakim olan step formasyonu otsu bitkilerden oluşur.
YER ŞEKİLLERİ
Van Ovası ve yakın çevresi, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Van bölümü'nde, tektonik ünite olarak ise Toros Orojenik Kuşağı'nın doğu bölümünde yer almaktadır. Doğu Anadolu Bölgesinin bir alt bölümünü teşkil eden Van bölümü morfolojik bakımdan üç üniteye ayrılabilir. Bunlar: Van Gölü'nü güneyden bir duvar gibi kuşatan Güneydoğu Toroslar, doğuda ortalama yükseltisi güneye nazaran daha alçak olan Van Dağları, batı ve kuzeyde ise kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda bir hat üzerinde yer alan volkan konileridir.
Van Bölümü'nün güney kesimi Güneydoğu Toroslar ve bunların doğudaki uzantısı üzerinde bulunan Gevaş dağları ile çerçevelenmistir. Bu kısımda 3000 metreyi geçen bir çok tepeler vardır (Artos Dağı 3475 m.) Yine bu kısımda arazinin durumu, kıyının şekli üzerine etki etmiştir. Öyle ki, Van Gölü'nün en girintili çıkıntılı kısımları güney kıyılarıdır. Bazı dere ağızları bir tarafa bırakılacak olursa (Hoşap Suyu, Arpat Çayı ağızları gibi) kıyı genellikle yüksektir.
Van Gölü kapalı havzasının güneyini bir çok yerlerde 2500-3000, bazı yerlerinde ise 3500 metreye yakın yükseklikteki dik yamaçlı dağ sıraları çevirir. Temeli birinci jeolojik zamana ait şist ve kalker gibi kayaçlardan meydana gelmiş bulunan ayrıca, yer yer ikinci ve üçüncü jeolojik zamana ait türlü kayaçları da (özellikle serpantin, kalker ve marn) içine alan bu dağların Van Gölü çanağına doğru değişik uzantılar halinde sokulması, gölün güney kıyısının çok girintili ve çıkıntılı olmasına ve birçok yerlerinde de yüksek kıyıların ve falezlerin oluşmasına sebep olmuştur.
Doğu Anadolu Bölgesi'nin güney kenarında geniş bir kavis teşkil ederek gayet bariz bir duvar halinde uzanan Güneydoğu Torosların yükseltisinin kavisin orta kısmında nisbeten az, buna karşın batıda ve doğuda yükseltisi artmakta ve maksimum yüksekliğe güneydoğuda Cilo Dağlarında (burada Reşko ve Gelyaşin zirvesi 4168 metredir) erişmektedir. Ayrıca, Güneydoğu Torosların kuzey kenarında, Elbistan Havzası'ndan başlayarak Malatya, Mollakendi, Çapakçur, Muş, Van Gölü, Havasor ve Gevaş havzaları ile uzanan bir depresyonlar şeridi yer almakta ve bu şerit üzerindeki depresyonlar birbirinden dağlık eşikler ile ayrılmaktadır. Van Gölü'nün doğusunda ise aynı nisbi çukur saha üzerinde depresyonlar ile kesintiye uğrayan Van Dağları yer almaktadır.
Bu kesimin ortalama yüksekliği 2200-2400 metre arasında bir yayla olup, üzerinde yer yer 2500 metreyi geçen tepeler vardır. Van şehrinin doğusundaki Erek Dağı (3204 m.), bunun doğusunda Kuh Dağı (2850 m), Kazan Dağı (2890 m), Kuzeyinde Irgat Dağı (2750 m) Van Dağlarının Yüksek tepeleridir ve aralarında Hoşap, Özalp ve Ahurik gibi toprağı verimli birçok ovalar yer almaktadır.
Van Gölü kapalı Havzası'nın bütün doğu bölümü ana çizgileriyle göz önüne alındığı takdirde, burada doğu sınırlarımızdan Van Gölü çanağına kadar genel bir eğim bulunmaktadır. Gölün doğu kıyısında 1730 metre kadar yükseltiye sahip olan arazi, doğuya doğru yavaş yavaş yükselir. Bununla ilgili olarak buradaki akarsular da doğudan batıya doğru birçok yerlerde birbirine paralel şekilde akarlar. Mejinger Suyu, Memedik Deresi, Karsuyun yukarı bölümü ve Bendimahi Çayı'nın vadileri doğu-batı doğrultulu bir takım geniş geçitler teşkil etmiştir. Van Gölü'nün güney kenarında boydan boya dik bir şekilde yükselen sarp dağlara karşılık, burada daha alçak dağlar uzanır. Van Gölü Havzası'nın doğu ve güneyindeki bu dağlar çok çesitli kütlelerden meydana gelmiş olup karmaşık bir yapı gösterirler.
Van Gölü ve İran sınırı arasındaki saha tektonik bakımdan çok karmaşıktır. Burada en geniş yeri Kretase flişleri ve Nümmülitli kalkerler işgal eder. Bu tabakalar şiddetli kıvrımlı, faylı ve ekaylı olup, kıvrım yönleri genellikle güneybatı-kuzeydoğudur. Bu ikinci ve üçüncü zaman kıvrımları doğuda kavisler yaparak İran topraklarına geçer. İkinci zamandan daha eski tabakalar, nisbeten daha sınırlı saha kaplarlar. Bunlar, büyük bir ihtimal ile bu bölgede derinlerde kalmış olan eski kütlenin ancak, depresyonlar ile parçalanarak sınırlı sahalarda şeritler halinde yüzeye kadar yükselmiş olan parçalardır. Bütün bu karışık bünyeyi geniş sahalarda denizel miyosen tabakaları transgresif olarak örtmüştür.
Van Bölümü'nün batı ve kuzeyindeki yerşekilleri ise, gerek biçim gerekse meydana geliş bakımından güney ve doğudakilerden farklıdır. Bölümün başlıca yerşekilleri tek yükselen volkan dağları (3000-4000 m yüksekliğinde) ile bunları çevreleyen ücüncü zamanın ikinci yarısına ait tabakalı platolar ve lav platolarıdır (1800-2000 m). Bu masa yapılı platolar, göl yüzünden çok geride 200-300 m yüksekliktedir. Bunlardan Erciş'in batısında ve Ahlat’ın kuzeyindekiler Miyosen kalkerlerinden masa yapılı platolardır. Buna karşılık göl kenarlarında yer yer daha eski kütleler temelde yer alır ki, bunlardan bir kısmı Tatvan yakınında gözlenir. Van Bölümü'nün batı ve kuzeyinde bir sıra teşkil edecek şekilde iranid ve Torid tektonik kuşakları içinde güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda sıralanan volkan dağları dördüncü zaman başındaki geniş ölçülü püskürmelerden doğmuş lav ve tüflerin yığılması ile meydana gelmişlerdir. Bunlar arasında Nemrut Dağı (3050 m), Sübhan Dağı (4434 m), Aladağ (3351 m,), Tendürek Dağı (3542 m) ve nihayet Ağrı Dağı (5165 m) bölgenin tek dağlarını teşkil eder. Bu dağların eteklerinde de geniş lav platoları uzanır. Bu lav platoları senenin ancak belirli bir kısmında otlarla örtülüdür. Yazın otlar kuruyunca manzara çok kasvetli olur. Beyaz renkli Miyosen kalkerlerinden müteşekkil tepeler volkanik sahalardan çok daha çıplaktır. Yazın bölge, çöle yakın bir manzara arzeder. Türlü tabiatta, araziden oluşan dağlar arasında uzanan irili ufaklı akarsuların açmış olduğu vadiler (Ahlat, Adilcevaz, Erciş yakınında Zilan vadileri) bu çölümsü sahanın içinde hakiki birer vahadır. Buralar eskiden beri insanları çeken sahalar olmuştur.
Sonuç olarak Van Bölümü'nün genel fiziki coğrafya özellikleri şu şekilde özetlenebilir: Van bölümü bir kenarı yüksek Güneydoğu Toroslar, diğer kenarı Nemrut'tan Tendürek'e kadar uzanan muazzam volkanlar dizisi ücüncü kenarı da Türk-İran sınır dağları tarafından çevrilmiş az çok muntazam bir üçgen şeklindedir. Bu üçgenin en büyük kısmını 16000 km2 yüzölçümündeki Van Gölü Kapalı Havzası teşkil eder. Sahanın hemen bütün suları bu havzaya bağlıdır. Ancak, güneydoğuya doğru sokulan dar bir saha dahilinde sular Büyük Zap Nehri vasıtası ile Dicle'ye, yani denize gider. 2200-5000 m arasında değişen büyük ortalama yükseltisine rağmen geniş sahalarda hakim olan basık topoğrafya şekilleri üçüncü zamanın ikinci yarısı ve dördüncü zamanın ilk yarısına ait düzenli vol­kan çıkışları, ziraat üzerinde derin etki yapan kurak ve şiddetli bir iklim ve nihayet bu kuraklığa rağmen memleketimizin göl bakımından en zengin köşelerinden biri oluşu ve bu arada en büyük gölümüz olan Van Gölü'nü içermesi, bu bölgenin başlıca coğrafi karakterlerini meydana getirir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Nisan 2007       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tarihi

Arkeolojik araştırmalara göre Van ili yazılı tarih öncesi dönemleri M.Ö. 5000 - 3000 yılları Kalkolitik dönem başlarına kadar uzanmaktadır. M.Ö. 2000 yılında bu bölgede ilk olarak devlet kuranlar Hurrilerdir. Daha sonra Hurrilerin bölgedeki devamı olan yerli kavimler tarafından M.Ö. 900 yıllarında başkentleri Tuşba ( VAN) olan Urartu devleti kurulmuştur. Urartular M.Ö. 612 yılına kadar Van Bölgesinde güneyde yukarı Mezopotamya'ya kadar uzanan topraklarda hüküm sürmüşlerdir. M.Ö. IX. Yüzyılda Kral Sarduri tarafından Van kalesi yaptırılmıştır. M.Ö. VII. Yüzyıl başlarında Mezopotamya'dan Anadolu'ya akınlar düzenleyen Asurlular, Van kalesini ele geçirince, Urartular Tuşba yakınlarında Rusahinili (Toprakkale) şehrini kurarak varlıklarını devam ettirmişlerdir. M.Ö. 612 yılında Anadolu'ya gelen Medler, büyük Urartu Kırallığı'na son vermişlerdir.

Yerleşik bir nizam kuramayan Med Krallığı, Persler'e yenilip yıkılınca Van ve yöresi M.Ö. 332 yılına kadar Pers, M.Ö. 129 yılına kadar Büyük İskender'in doğu seferinden sonra Makedonyalılar ve M.Ö. 88 yılına kadar da Partların egemenliğinde kalmıştır.

Tarihi dönem içerisinde Van ve yöresi Romalılar ile Sasaniler arasında çatışma sebebi olmuştur. M.S. 395 yılına kadar Sasani, sonra da Bizans egemenliğinde kalmıştır. Hz. Osman zamanında Bizans'ı bozguna uğratan Müslüman orduları 644 yılında Van ve yöresini ele geçirmiş, bu hakimiyet Emevi ve Abbasi devletleri tarafından da sürdürülmüştür. Eskiden beri Van bölgesinde yaşayan Ermeni azınlığı, kısa bir süre Van çevresinde bir krallık kurmuş ve İslam İmparatorluğu'na tabi olmuşlardır. Hıristiyan sanatının mühim bir eseri olan Akdamar Kilisesi, aynı adı taşıyan ada üzerinde Kral Gagik tarafından 915-921 yılları arasında yaptırılmıştır.

Çağrı Bey döneminde Anadolu'ya keşif amaçlı yapılan seferler, 1071 Malazgirt zaferiyle neticelenmiş, Van ve çevresi Büyük Selçuklular'ın egemenliğine girmiştir. Büyük Selçuklular'dan sonra bir süre Eyyübi egemenliğinde kalan şehir, 1230 yılında Karakoyunlular'ın hakimiyetine girmiştir. Bu tarihlerde eski Van şehrinde bulunan Ulu cami, Karakoyunlu Yusuf tarafından yaptırılmıştır. Karakoyunlular'ın Uzun Hasan'a mağlup olmalarıyla Van ve havalisi Akkoyunluların eline geçmiştir.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Safevi Devleti'ni yenen Osmanlı orduları 1458'de Van'ı fethetti ve bu fetih 1555 yılında yapılan Amasya Antlaşması ile kesinlik kazanmıştır. Van Beyler Beyliği'ne atanan Hüsrev Paşa ve Kayaçelebizade Koçi Bey, kendi adlarını taşıyan birer cami yaptırmışlardır. Aynı dönemlerde "Kitap-ı Lugat-ı Vankulu" adlı eser Vankulu Mehmet Efendi tarafından hazırlanmıştır.

XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra Van'da ekonomik bakımdan güçlü olan Ermeniler ihtilal cemiyetleri kurarak Ruslar'ın da desteğiyle silahlanmaya başlamış, 1915'te bir çok kaza ve köyde katliama girmişlerdir. Aynı yıl Van'ı istila eden Ruslar, Ermenileri destekleyerek şehri ateşe vermiş ve Osmanlı ahalisi şehri boşaltmak zorunda kalmıştır. 1918 yılında Van, yıkılıp yıkılarak büyük oranda nüfus kaybına uğradığından, bugünkü yerinde yeniden kurulmuştur.

Başlayan Türk harekatı karşısında işgal ettikleri topraklardan çekilen Ruslar ve Ermeniler, doğudaki aşiretlerin de desteğiyle tamamen Anadolu'dan çıkarılmış ve Türk ordusu 2 Nisan 1918' de Van'a girerek şehri kurtarmıştır. 16 Mart 1921' de imzalanan Moskova antlaşması ile Ruslar Van ve Bitlis'e ait isteklerinden vazgeçmişlerdir. 29 Ekim 1923'te Vilayet merkezi olan Van'da Devlet ve belediye tarafından alt yapı çalışmaları başlatılmış, savaştan yakılıp yıkılan şehir yeniden inşa edilmiştir.

Van İsminin Kaynağı

Bu konudaki bigiler tam olarak açıklığa kavuşturulmamış ve bu bilgiler rivayetlerden öteye gidememiştir. Evliya Çelebi , "Seyahatnamesi"nde Büyük İskender' in Van Kalesi'ndeki Vank adlı bir mabedden esinlenerek buraya Van adını verdiğini söylemektedir. Bir rivayete göre de, şehri genişletilip güzelleştiren VAN isimli şahsın adından dolayı şehre bu ismi verilmiştir. Bu konuda akla en yatkın görüş ise, Urartuca Biane veya Viane'den çıkmış olduğudur. Çünkü Urartulular kendilerine Bianili demişler ve Urartuların hakim devrinde Biane adı altında birçok şehir ve insan topluluğu Van şehrinde toplanmıştır.

Eski Van Şehri

Kalenin güneyinde eski şehrin kalıntıları bulunuyor. Eski kent, I. Dünya Savaşı sonuna kadar yerleşime açık olmuş, sonra da tümüyle boşaltılmıştır. Tarihi kent gezisi sırasında gezginler Ulu Cami, Hüsrev Paşa Külliyesi, Kaya Çelebi Cami ve çoğu tahrip olmuş eski evler, hamamlar, kümbeler görebilecektir.

Coğrafi Konumu

Konumu

Van ili, 42 / 40 ve 44 / 30 doğu boylamlarıyla, 37 / 43 ve 39 / 26 kuzey enlemleri arasında yer alır. İl toprakları; 19.069 km'dir. Bu Türkiye topraklarının % 2,5'ni oluşturur.

Van, kuzeyde Ağrı ili'nin Doğubeyazıt, Diyadin, Hamur ilçeleri; batıdan Van Gölü ile Ağrı ili'nin Patnos; Bitlis ili'nin Adilcevaz, Tatvan ve Hizan ilçeleri, Güneyden Siirt ili'nin Pervari ilçesi, Şirnak ili'nin Beytüşşebap ilçesi ile, Hakkari ili'nin Yüksekova ilçesi ile sınırlıdır. İlin doğusunda ise İran devleti yer alır.Doğusunda da büyük ÖZALP vardır.

Jeomorfolojik Durumu

Van ili dağlık alanlardan oluşmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Murat - Van bölümünde yer almakta olup, kuzey ve güneyinde yüksek dağlar, doğu bölümünde ise Van Gölü ile kaplıdır. Genel olarak Van ili'nin yükseltisi 1500 m'nin altına düşmez. En yüksek yerlerde ise 400 m'yi aşar. İl topraklarının yeryüzü şekillerine göre dağılımı incelenecek olursa; %53.4'ün dağlarla, %32.9'un platolarla %13.7'sinin ovalarla kaplı olduğu görülür.

Yeryüzü şekilleri

Van Gölü havzasının, güneyinde 2500 - 3000m. Bazı yerlerde 3500m'yi aşan yükseltiler görülür. Bu dağların Van Gölü çağına doğru uzanması, gölün kıyısının çok girintili ve çıkıntılı olmasına neden olmuştur. İlin doğu tarafı, güneyine göre daha alçak (2200-2400m.) olup, geniş platolar ortaya çıkmaktadır. Bu yörede mevcut akarsularda doğudan batıya doğru birbirlerine paralel şekilde akarlar ve göle ulaşırlar. Bu akarsuların vadileri de, doğu-batı doğrultulu uzanırlar.

Dağlar
Kuzey kesiminde, dorukları ile sınırları dışında kalan Aladağ (3255) ve Tendürek Dağı (3542) bulunmaktadır. Tendürek Dağı'nın doğusunda güneye, İran sınırına doğru uzanan dağlar yer alır. Bu dağların yükseltisi 2600m. Civarındadır. Daha güneydoğuda ise 2900m'ye ulaşır. Buradaki başlıca yükseltiler; Dumanlıdağ, Elegen dağları, Kırklar Dağı, Tavur Dağı ve Kotur Tepesi'dir. Bendimahi havzası ve karasu havzasının kuzeyinde, 2850m. Yükseltili Alikelle Dağı, Abaza düzüne doğru iner. Bu yöredeki dağların ve yüksek Pirreşit Dağı'dır (3200). Daha sonra sırasıyla Manda dağı (3020 m), İsabey Dağı (3000) yükselir. Bu dağ düzenli bir sırt halinde güneybatı yönünde, Karasu Vadisi ile Van Gölü arasında, Şoli Dağı (2900m) ile devam eder. İlde yükselti güneydoğuya gittikçe artar ve düzgün sıra dağlar görülür. En önemlileri; Ahlat Dağı (2810m) ve Korahal Dağı (2700m) gelir. Tendürek Dağı'nın uzantısı olan sınır dağları, Gündizin Dağı (3100m), Koçalan Dağı, Bilecik dağı, Melek Dağı'dır. Kesiş gölünün bazı kesimlerinde başlayan yükseltiler arasında ise; Şuşanıs Dağı (2750m), Narkut Dağı (2800m), İspiriz Dağı (3688m) dir. İl topraklarının güney kesimini ise, Güneydoğu Toroslara bağlı Kavuşahap Dağları sınırlandırır. Gökdağ (3604m), Müküs Dağı (3414m) Arnos Dağı (3547m), Artos Dağı (3537m) önemli yükseltilerdir.

Platolar - Yaylalar

İl alanının %32.9'unu kaplar. Van ilindeki en önemli platolar ve yaylalar şunlardır; 1) Norduz yaylası, 2) Kuzeyde Çaldıran İlçesinde Abaza Düzü, 3) Çaldıran ilçesinde Sultan Gölü çukurluğunun batısındaki yaylalar, 4) Ahta Dağında Erçek Gölünün kuzeyindeki yaylalar, 5) Güneydoğu Hoşap Suyu civarında uzanan geniş yaylalar.

Ovalar

İl alanının %13.7 sini kaplamaktadır. İl sınırları içinde başlıca ovalar:

Van Ovası : Karasu Hoşap Suyu arasında kalır. 150 km'lik bir alanı kaplar. İl bu ovanın içersindedir. Erciş Ovası : 150 km lik bir alnı kaplar. Van Gölü'nün kuzeyindedir. Hoşap Ovası : Hoşap Merkezinin güneydoğusunda 180 km'lik bir alanı kaplar. Yükseltisi 2400 m. Civarındadır. Muradiye Ovası : 525 km alana sahiptir. Yükseltisi 2000m'dir. Tarhani Düzü : 50 km lik alana sahiptir. Tarhani düzünün batısında yer alır. Noşar Düzü : 80 km'lik bir alana sahiptir. Saray Ovası : 45 km'lik bir alana sahiptir. Yükseltisi 2100m kadardır. Karakallı Düzü ve Ercek Düzü ise diğer önemli ovalarıdır.

Vadiler

Bendimahi Vadisi : Bendimahi çayı boyunca uzanır. Hoşap vadisi : Gürpınar ilçesinin Güzelsu (Hoşap) beldesi çivarında görülür.

Akarsular

Van Gölü havzasının akarsuları genelde Van Gölü'ne dökülür. İlin güneyinde yer alanlar Basra Körfezi'ne, doğu kısmında uzananlar ise İran'a ulaşmaktadır.

Bendimahi Çayı : Kuzeydere, Aladağ ve Tendürek Dağı arasında doğar, Van Gölü'ne dökülür. Uzunluğu 90 km dir. Hoşap Çayı : Güneydoğu İspiriz Dağı'yla, Norduz Yayla'sından doğar, Van Gölü'ne dökülür. Uzunluğu 130 km dir. Karasu Çayı : Özalp İlçesi'nin kuzeyindeki Pirreşit, Ahta Dağlarının sularını toplayarak doğar. Van Gölü'ne dökülür. Uzunluğu 130 km dir. Zilan Deresi : Erciş İlçesi civarında Aladağlar'dan doğar. Van Gölü'ne dökülür. Memedik Çayı : Saray ilçesi doğusunda İran sınırlarında doğar. Erçek Gölü'ne dökülür. Uzunluğu 60 km dir. Kotur Çayı : Saray İlçesi güneyinde yer alır. İran'daki Urmiye Gölü'ne dökülür. Çatak Deresi : Çatak ilçesinden geçer. Botan Çayı'na dökülür. Van ili sınırları içerisinde; Dali Çayı, İrsad Çayı, Kırkgeçit Deresi, Miri Çayı ve Kurubaş Çayı küçük çaplı derelerdir.

Göller

Van ili sınırları içinde çok sayıda göl mevcuttur. Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü'nün doğu kesimi il sınırları içindedir.

Diğer gölleri; Erçek Gölü, Akgöl, Sultan (Süphan) Gölü, Kazlı Göl, Değirmi Göl, Hasantimur Gölü'dür. Göller havza alanının %20.7'sini kaplar. Van Gölü : Göl 3713 km lik alanı ile Türkiye'nin en büyük gölüdür. Aynı zamanda yer yüzündeki en büyük soda gölüdür. Kapalı göller arasında hacim bakımından (607 km) dördüncü sırayı alır. Su seviyesi deniz seviyesine göre 1646 m yüksekliğindedir. Erçek Gölü : Van Gölü'nün 30 km doğusunda yer alır. Yüzölçümü 99 km dir. Göl yüzeyinin yükseltisi 1803 m dir.

İklimi

Van deniz etkilerinden uzak ve yüksek dağlarla çevrili olduğundan Van'da genel olarak karasal iklim egemendir. Van Gölü'nün çevresindeki diğer göl ve barajların varlığı, kışların komşu illere göre daha yumuşak geçmesine yol açar. Yazları yağışlı ve sıcak geçer. Kışlar uzun sürer. Bunun nedeni göl çevresindeki dağlarda karın eksik olmayışıdır. Havalar iyice soğuduğunda sular donar. İlkbahar ayları serindir. Nisan, Mayıs aylarında ilkbahar yağmurları yağar. İlkbahar yağışlarının ağırlıklı yer tutması karasal iklimin bir özelliğidir. Yaz mevsimi; gündüzleri sıcak, geceleri serin geçer. Van senenin 120 günü güneşlidir. Türkiye genelinde 25. Sıradadır. Hava kirliliği en az illerimizden biridir.

Nüfus Yapısı

Van ili nüfus varlığı açısından Türkiye'nin orta büyüklükteki illerden biridir. 1997 yılında yapılan nüfus sayımı sonuçlarına göre il nüfusunun 978465 kişi olduğu saptanmıştır. Bu nüfusu ile Van ili, Türkiye genelindeki 80 il içerisinde nüfus büyüklüğü açısından 28. Sırada yer almaktadır. Van'ın nüfusu Cumhuriyet döneminde hızla artmıştır. Bu hızlı artışta ildeki doğurganlık oranının çok yüksek olmasının payı büyüktür. Ancak bu artışta komşu illerden gelen göçlerin etkisi olmaktadır.

Nüfus Yoğunluğu

İl ve ilçe nüfus yoğunlukları karşılıklı olarak incelendiğinde, Van'da nüfus yoğunluğunun tüm sayım yıllarında ülke ortalamasının altında kaldığı görülmektedir. Van'da zamanla nüfus yoğunluğu yükseldiği halde yine de Türkiye ortalamasının altında kalmıştır.

Nüfus Artış Hızı

İl nüfusunun gelişimi, 5 yıllık dönemlere göre incelendiğinde, Türkiye ile karşılaştırıldığında, Van'da nüfusun yıllık ortalama artış hızlarının 1935-1940 dönemi dışında hep Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu görülür. Hızlı bir nüfus artışı yaşanan 1950-1980 döneminde ülke nüfusu %116 artarken Van'ın nüfusu %221 oranında artmıştır. Van nüfus artış oranının 1990 DİE verilerine göre (%32) Türkiye ortalamasından yüksek; buna karşılık nüfus yoğunluğunun (km'ye 34 kişi) çok düşük olduğu görülür. İlçelere ve Köylere Göre Nüfus Dağılımı Van'da en büyük yerleşim birimi merkez ilçesidir. 1997 nüfus sayımına göre 225628 kişi yaşamaktadır. Bu durumu ile merkez ilçe, toplam il nüfusunun %28'ine sahiptir. Nüfusun geri kalan %72'si ise diğer ilçe merkezlerinde ve köyde yaşamaktadır. İllere göre nüfus dağılımına bakıldığında; Merkez ilçe, Erciş, Başkale, Muradiye ve Gevaş merkezlerinin şehir görünümü verdiğini, bunun yanısıra diğer ilçe merkezlerinin ise kasaba görüntüsü verdiği görülür.

Nüfusun Yaş Yapısı

Van nüfusunun yaş yapısı Türkiye genelinde oldukça farklıdır. 0-14 yaşlarındaki genç nüfusun payı sayım yıllarına göre Türkiye ortalamasının çok üzerinde olmuştur. Buna karşın çalışma çağındaki 15-65 yaş grubunun payı hep ülke genelinin gerisinde olmuştur. Van'da doğurganlık düzeyinin çok yüksek olması 0-14 yaş grubunun payını giderek yüksek olmasını sağlamıştır.

Nüfusun Cinsiyet Durumu
Türkiye'de olduğu gibi Van'da erkek oranı kadına göre yüksektir. Yinede doğurganlık oranı ülke ortalamasının çok üzerinde olduğundan erkek nüfus payı ülke genelinde çok yüksektir. 1975'te il nüfusunun %52,6'sını erkekler oluştururken aynı yıl ülke genelinde bu oran %51,4'tür. Göçler

Van dışarıya fazla göç vermeyen buna karşılık fazla göç alan bir ildir. Van'ın dışarıya fazla göç vermemesinin nedenleri;

a) İlde egemen olan aşiret ilişkilerinin günümüzde de sürmesi, gelenekçiliğin ve dışa kapalılığın devam etmesi, b) 1960'a dek süren ulaşım olanaklarının elverişli olması, c) 1960'tan sonra 1968'de kalkınmada öncelikli iller arasına girmesi, d) 1970'li yıllarda karayolu, demiryolu, hava yolu, göl üzerinde feribot seferleri ile ulaşımın alt yapının ve ekonomik canlanmanın tesiri ile olanaklarının çoğalması.

Bunun yanı sıra 1968 yılında kalkınmada öncelikli iller arasına giren Van'a kamu kuruluşlarının bölge müdürlüklerinin açılması ile dışardan çok sayıda kamu görevlisi geldi. Van'da etkili olan bir başka nüfus hareketi de mevsimlik göçlerdir. Bu göçler, a) Hayvancılığa bağlı olarak yaylalara göçler, b) İnşaat işçiliğiyle ile gelişmiş merkezlere göçler, c) Tarım işçiliği ile gelişmiş merkezlere göçler.

Ulaşım

Van, bugün çağın gerektirdiği her türlü ulaşım şekline sahiptir. Kış aylarının yoğun kar yağışlı olması sebebiyle ilimiz köylerine ulaşım güçlükle yapılır. Özellikle Van ile Bahçesaray ilçesiyle olan ulaşımı sağlayan kara yolu, kış aylarında yoğun kar yağışı nedeniyle uzun süreli olarak kapalı kalmaktadır. Kara yolu , hava yolu , demir yolu ve Van Gölü'nde Van ile Tatvan arası çalışan deniz yolu vardır. Ferit Melen Hava Alanı 'ndan THY, AtlasJet, Pegasus şirketleri tarafından düzenli olarak Ankara ve İstanbul ve aktarmalı olarak diğer illere seferler yapılmaktadır.
DrAm3vLH - avatarı
DrAm3vLH
Ziyaretçi
6 Haziran 2007       Mesaj #5
DrAm3vLH - avatarı
Ziyaretçi
van
Van Genel Bilgi

Van

Doğu Anadolu Bölgesi’nde bir il merkezi olan Van, kuzey ve kuzeybatısında Ağrı, doğusunda İran, güneyinde Hakkari ve Şırnak, güneybatısında Siirt, batısında Van Gölü ve Bitlis ile çevrilidir. Türkiye’nin en doğu kesiminde yer alan Van’ın yüksek dağlık alanlardan oluşan engebeli bir arazi yapısı vardır. Bu engebeler 1.600 m.den aşağı değildir. İl sınırları içerisinde dorukları 3.000 m.yi aşkın dağlar bulunmaktadır. Kuzey kesiminde en yüksek noktası il sınırları dışında olan Aladağ ve Tendürek Dağları’dır. Tendürek Dağları aynı zamanda İran ile sınırı oluşturan Sınır Dağları olarak isimlendirilir. Aladağ’ın 3.211 m. yüksekliği ile Kerdahol Tepesi bu kesimin en yüksek tepesidir. Doğu kesiminde İran sınırı boyunca kuzey-güney doğrultusunda uzanan Berhebine (Er) Dağı ile Haravil (Yiğit) Dağı (3.468 m.) bulunmaktadır. Güney kesimini ise Güneydoğu Torosların uzantısı olan Kavuşşahap Dağları engebelendirir. Bu dağlar Van Gölü’nün güneyini bütünü ile kaplamaktadır. Bunların dışında Gökdağ (3.604 m.), Arnas (Kepçe) Dağı (3.537 m.), Kavuşşahap Dağı (3.634 m.), Müküs Dağı (3.414 m.) ve Artos (Çadır) Dağı (3.537 m.) bulunmaktadır. Van’ın orta kesiminde ise Pirraşit Dağı (3.109 m.), Mengene Dağı (3.412 m.), Koçkıran Dağı ve İspiriz Dağı (3.668 m.) yer almaktadır. Bu dağlar Van Doğusu Dağları ismi ile tanınmaktadır. Dağların yüksek düzlüklerinde ise yaylalar bulunmaktadır.
Van’daki başlıca düzlükler; Çaldıran, Bargiri (Muradiye), Erciş, Van, Hoşap, Havasor ovaları ile Karakallı Düzü, Erçek Düzü, Noşar Düzü ve Tarhani Düzü’dür.

Van

İl topraklarından kaynaklanan Urmiye, Erçek ve Van kapalı havzaları Basra Körfezi’ne ulaşmaktadır. Kotur Çayı ise İran’daki Urmiye Gölü’ne dökülür. İlin doğusundan kaynaklanan ve doğu-batı doğrultusunda akan Memedik Çayı aracılığı ile Erçek Gölü’ne ulaşan akarsular bulunmaktadır. Ayrıca Zilan Deresi, Deliçay, Bendimahi Çayı, Karasu olarak isimlendirilen Marmit Çayı ve Hoşap Suyu Van Gölü’ne dökülen akarsulardır. Dicle Nehri’nin başlıca kollarından Büyük Zap Suyu ile Botan Çayı (Ulu Çay) il topraklarından kaynaklanan diğer akarsulardır.
Van ilinde Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün doğu kesimi bulunmaktadır. Bunun dışında Erçek Gölü, Akgöl, Sultan (Süphan) Gölü, Tuz Gölü (Kazlı), Değirmi Göl ve Hasantimur Gölü il toprakları içerisindedir. Van’ın doğusundaki Keşiş (Turna) Gölü ise Urartular zamanından sulama amaçlı olarak kullanılmış yapay bir göldür.
Van Gölü Nemrut Dağı’nın patlaması sonucunda kraterde biriken suların oluşturduğu volkanik bir göldür. Gölün yüzölçümü 3.713 km2 olup, denizden yüksekliği 1.646 m., derinliği de 457 m.yi aşmaktadır. Çok sayıda koyları bulunan gölün doğusunda Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adaları bulunmaktadır. Sit alanı olarak ilan edilen bu adalar turistik özelliğe sahiptir. Van Gölü’nün suyu sodalı ve tuzludur. Aynı zamanda da dünyada en çok soda içeren göldür. Yüzölçümü 19.069 km2 olan ilin 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 877.524’tür.

Van

Van Gölü’nün doğu sınırı boyunca uzanan alan ile ilin kuzey ve güney kesimleri fay hattı üzerindedir. Bu yüzden de 10 Eylül 1941’de Erciş Depremi, 24 Kasım 1976’da Çaldıran Depremi yörede büyük yıkıma ve can kaybına neden olmuştur.
Yüksek ve engebeli bir arazide ve denizden uzak olan Van’da Karasal iklim hüküm sürmektedir. Mevsimler ve günler arasında sıcaklık farkı büyüktür. Kışlar uzun kar yağışlıdır. Yazlar ise kısa ve sıcak geçer. Van Gölü kıyısındaki iklim doğu ve kuzey kesimlerine göre daha yumuşaktır.
Van, orman açısından Türkiye’nin en yoksul illerinden birisidir. Bitki örtüsü step görünümündedir. Eski yıllarda ormanlarla kaplı olan ilin güney kesiminde meşe topluluklarına rastlanır. Ancak, yüzyıllardır tahrip edilen ormanlardan çok az ağaç günümüze gelebilmiştir. Çalılıklar halindeki bodur meşelerin yanı sıra bodur ardıç, ceviz, doğu çınarı, melengiç, kavak ve kızılcık ağaçları görülmektedir.
İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, turizm ve balıkçılığa dayalıdır. İklimi sert olduğundan tarım pek fazla gelişmemiştir. Bununla birlikte yetiştirilen tarımsal ürünler arasında; kuru yem bitkisi, buğday, şeker pancarı, patates bulunmaktadır. Az miktarda da arpa, kavun, karpuz, domates, baklagiller, elma, ceviz ve sebze yetiştirilir. Van’ın ekonomisinde hayvancılık ön planda gelmektedir. Sığır, koyun, kıl keçisi, at, eşek, manda yetiştirilir. Koyun ve sığır türlerinin ıslahı için Erciş’te Altındere Tarım İşletmesi kurulmuştur. Hayvancılık daha çok yaylacılık yöntemleri ile yapılmaktadır. Hayvansal ürünlerin başında Van’a özgü otlu peynir gelmektedir. Arıcılık, tavukçulu, Van Gölü başta olmak üzere göllerde ve diğer akarsularda balıkçılık yapılmaktadır. Ayrıca Van kilimlerinin Türk halı ve kilim sanatı yönünden önemi büyüktür.

Van

Kalkınmada öncelikli iller kapsamına 1968’de alınmasına rağmen sanayide büyük bir gelişme görülmemiştir. İmalat sanayii daha çok hayvansal ürünlerin işlenmesine dayalıdır. Bununla birlikte, Van Et Kombinası, Van Süt ve Mamulleri İşletmesi, Yem Sanayiinin Van Yem Fabrikası, Van Deri ve Kundura Fabrikası , Erciş Şeker Fabrikası, Van Çimento Fabrikası ildeki belli başlı kamuya ait sanayii kurumlarıdır. Bunun dışında mandıralar, un, tuğla ve yün ipliği fabrikaları da bulunmaktadır.
Van doğal ve tarihi değerler yönünden zengin olup, ekonomisinde turizmin büyük katkı payı vardır. Van Gölü kıyılarındaki plajlar, Akdamar Adası, Van Kalesi, Bendimahi Çağlayanı ve Erek Vadisi turizm açısından önem taşımaktadır. Ayrıca Van'a özgü olup, dünyaca tanınan Van Kedileri koruma altına alınmıştır.
İl topraklarında mermer yatakları bulunmaktadır. Başkale’de traverten, Çaldıran ve Gevaş’ta tuğla-kiremit hammaddesi, Erciş’te linyit, sünger taşı yatakları vardır. Ayrıca ilin çeşitli yerlerinde de maden suyu kaynakları bulunmaktadır.
Van’ın eskiçağlara kadar inen çok eski bir tarihi bulunmaktadır. Özellikle Tilkitepe’de yapılan kazılarda ele geçen buluntular Kalkolitik Çağ’dan (MÖ.5500-3500) itibaren yörede sürekli bir yerleşim olduğunu göstermiştir. Ancak, bu buluntular Van bölgesi ile Mezopotamya kültürleri arasında yakın bir ilişki olduğunu da ortaya koymuştur. MÖ.3000’de Hurriler burada yaşamıştır. Doğu Anadolu’da yaşayan Hurriler burayı merkez konumuna getirmişlerdir. Hurrilerin Hititler tarafından yıkılmasından sonra Urartular yöreye hakim olmuş ve Van 300 yıl Urartuların başkenti olmuştur. Bu arada İ.Sardur Van Kalesini kurmuş ve buraya Urartu dilinde Biane adı verilmiş, bu isim zamanla Van’a dönüşmüştür. Urartuların ileri bir kültür düzeyine eriştikleri; Van’da Tuşba, Çavuştepe ve Topraktepe’de günümüze ulaşan sulama, bağcılık ve mimari alandaki eserleri ile anlaşılmaktadır. MÖ.VI.yüzyılın başlarında Medler Urartu Devletini yıkmışlar, bunun ardından da Persler yöreye hakim olmuştur. Büyük İskender’in Persleri yenmesinden sonra Makedonyalılar, ardından Seleukoslar burada hüküm sürmüştür.

Van

MÖ.III.yüzyılda Van yöresi kısa bir süre Ptolemaiosların eline geçmiş bunu MÖ.129’da Partlar, MÖ.I.yüzyılda Ermeni krallarından Dikran’ın egemenliği izlemiştir. Van Partlar ile Romalılar arasında zaman zaman el değiştirmiş, MS.III.yüzyılda Romalılar Sasanilerle yöre için savaşmışlardır. Roma’nın ikiye ayrılmasından sonra Bizans yönetiminde kalan Van VII.yüzyılın ortalarında Arapların eline geçmiştir. IX.yüzyılda Saciler, X.yüzyılda Arap ve Ermeni çekişmelerine sahne olmuştur. Bu çekişmelerin ardından 1021’de Bizanslılar yeniden yöreye hakim olmuş ve Bizans’ın Vaspurakan Theması’nın sınırları içerisinde kalmıştır. Bu arada Orta Asya’dan Türkmen boyları yöreye akınlar yapmıştır. Selçuklular 1054’te Erciş’i, 1064’te de Van çevresini ele geçirmişlerdir.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Selçuklular yöreye hakim olmuş, 1100’de Sökmenler Van’ı yönetimleri altına almışlardır. Bunun ardından Van yöresi 1205’te Gürcülerin saldırısına uğramış ve kısa bir süre de Eyyubiler buraya egemen olmuşlardır. Moğolların yağmalamasından sonra yöre yeniden Anadolu Selçuklularının, İlhanlıların ve Timur’un denetiminde kalmış, Hakkari beylerinden Karakoyunlu İzzeddin Şir Van ve çevresini yönetimi altına almıştır. Safevilerin bölgede etkin olmasından sonra Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Savaşı’nda Safevileri yenmesiyle Van ve yöresi Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bununla beraber Van, zaman zaman Osmanlılar ile Safeviler arasında el değiştirmiştir. Amasya Antlaşması hükümlerine göre Osmanlı toprakları içerisinde kalan Van zaman zaman İranlıların saldırılarına uğramıştır. Osmanlılar ile İranlılar arasında 17 Mayıs 1639’da yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması hükümlerine göre de Osmanlıların İranlılar ile sınırı belirlenmiş ve Van Osmanlı topraklarında kalmıştır. Osmanlı döneminde Van, Eyalet statüsü kazanmış olup; 1568-1574 tarihleri arasında 12, 1578-1588’de 27 sancağa sahipti.

Van

Van yöresi Osmanlı döneminde bazı ayaklanmalara sahne olmuş, 1895’te Ermenilerin başlattığı ayaklanmalar bastırılmıştır. Bununla beraber I.Dünya Savaşı başlarında Ermenilerin Taşnaktzutyun Örgütü Van’ı işgal etmiştir. 1915’te Ruslar tarafından işgal edilen yöre, Rus İhtilali nedeni ile Ruslar Anadolu’dan çekilirken Van’ı da boşaltmışlardır. Bu kez Ermeniler yeniden Van’ı işgal etmiş, Osmanlının 4.kolordusu 7 Nisan 1918’de Van’a girerek bu işgale son vermiştir.
I. Dünya Savaşı sırasında bu işgallerden ötürü Van büyük ölçüde etkilenmiş, yanmış, yıkılmış ve nüfusu azalmıştır. Bundan sonra “Bağlar Mevkiinde” kent yeniden kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde kırsal bir görünümde olan Van 1923 yılında il konumuna getirilmiştir. 1970’lerde Türkiye ile İran arasındaki demiryolunun açılması, ardından Ortadoğu ülkeleri ile ticaretin yoğunlaşması Van’ın gelişmesine neden olmuştur.
Van’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Tuşba, Çavuştepe, Toprakkale’deki höyükler, Yeşilalıç Köyü Kaya Mezarı, Meherkapı Kaya Mezarı, Elmalı (Zivistan) Kaya Mezarı, Urartu Dönemine ait Hoşap Kalesi, Çavuştepe Kalesi (MÖ.764-734), Ayanıs Kalesi (MÖ.645-643), Toprakkale (MÖ.685-645), Aşağı-Yukarı Anzaf Kaleleri (MÖ.830-810), Norgüh Kalesi, Körzüt Kalesi (MÖ.VIII.yüzyıl), Urartu Su Yolları ve Kanalları (MÖ.IX.-VI.yüzyıl), Hoşap Köprüsü (1671), Çatak Holkan Köprüsü, Çatak Zevil Köprüsü, Akdamar Kilisesi, Adır Kilisesi (1305), Çarpanak Kilisesi (MÖ.IX.yüzyıl), Yedi Kilise (VIII.yüzyıl), Albayrak St. Bartholomeus Kilisesi (XVII-XIX.yüzyıl), Van Ulu Camisi, Hüsrev Paşa Camisi (1567), Gevaş İzdişar Camisi, Gevaş Halime Hatun Kümbeti (1358), Selçuklu Mezar Taşları bulunmaktadır.
Son düzenleyen ThinkerBeLL; 14 Mayıs 2009 20:42
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
3 Temmuz 2007       Mesaj #6
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
GENEL BİLGİLER

Van ve çevresi, coğrafya bakımından önemli bir konumu olduğu için çok eski dönemlerden beri yerleşim alanı olmuş, birçok uygarlığın izlerini üzerinde barındırmıştır. Urartu Medeniyetine başkentlik yapan Van, bugüne değin, Hurriler, Hititler, Persler, Medler, Selçuklular, Osmanlılar gibi birçok kültürü bağrında taşımıştır.
Van Gölü, Akdamar Kilisesi, “kaleler kenti” olarak anılmasını sağlayan kaleleri, dünyaca ünlü kedisi ve pek çok turizm aktivitesine olanak veren coğrafyası ile Doğu’nun önemli bir turizm merkezidir.

İLÇELER
Van ilinin ilçeleri; Bahçesaray, Başkale, Çaldıran, Çatak, Edremit, Erciş, Gevaş, Gürpınar, Muradiye, Özalp ve Saray’dır.
Müzeler
Van Müzesi
Adres: Şerefiye Mah.
Hacı Osman Sok. No: 9 - Van
Tel: (432) 216 11 39
Faks: (432) 214 25 10
Van Kalesi - M.Ö. 9. yy’da Urartu Devletinin Başkenti Tuşba’da

Van Gölü ve Akdamar Adası
Van iline adını veren Van Gölü Türkiye’nin ve dünyanın en büyük soda gölüdür. Dört tarafı yüksek dağlarla çevrilidir. İçinde Akdamar, Adır, Çarpanak, ve Kuş adaları olmak üzere 4 ada bulunmaktadır. Tarih boyu Yüksek Deniz, Nairi Denizi ve Yukarı Deniz dendiği gibi Deryaçe (Küçük Deniz) adını da alır. Gölün suyu çok tuzlu ve sodalıdır. Sabunsuz köpük verir ve temizlik maddeleri kullanılmadan içinde herşey yıkanabilir ve temizlenebilir. Her mevsim, her saatte farklı bir renk alan, gündoğumu ve günbatımının muhteşem olduğu göl, bölge turizmine önemli bir katkı sağlamaktadır. Sahil boyunca yapılaşma ile bozulmamış koylar, yeşil bitki örtüsüyle sarılmış kıyılar görülmeye değerdir.
Van Gölündeki adalardan en büyüğü olan Ahtamar Adası, üzerindeki kilisesi ile ünlüdür. 900′lü yılların başında Kral Gagik tarafından yaptırılmış olan kilise taş işçiliğinin en seçkin örneklerindendir. Akdamar adasına Gevaş iskelesinden dolmuş motorları çalışmaktadır.

Kaleler
Van’a bir anlamda “Kaleler Kenti” denilebilir. Van ve çevresinde küçüklü büyüklü çok sayıda kale bulunmaktadır. Bu tarihi kalelerden bir kısmı Urartu döneminden, diğerleri Ortaçağ ve sonrasından kalmadır.
Önemli Kaleler Aşağı ve Yukarı Zıvistan Kalesi, Beyüzümü Kalesi, Çatak Kalesi, Lamurkesen (Zernek) Kalesi, Hişet Kalesi, Pizan (Örenkale) Kalesi, Kalecik, Zernaki Tepe Kalesi, Muradiye Kalesi, Albak (Başkale) Kalesi, Deliçay Kalesi, Çelebibağ Kalesi, Yoncatepe Kalesi, Müküs Kalesi ve Amik Kalesi olarak sayılabilir.
Van Kalesi: Van Kalesi, Van il merkezi sınırları içerisinde olup, şehir merkezine 5 km. mesafede bulunmaktadır. Urartu kalelerinin görkemlilerindendir.
MÖ. 9. yüzyılda Lutupri’nin oğlu I. Sarduri tarafından yaptırılmıştır. Büyük bölümü ayakta kalan kalenin kuzeybatı ucunda bulunan ve Sardur burcu denilen taş bloklarla örülen yapının üzerinde I. Sarduri’ye ait olan, Asur çivi yazısı ile yazılmış, bilinen en eski Urartu yazıtı vardır. Kalenin diğer önemli bir yapısı, I. Agrişti’ye ait olan kaya mezarı ve hemen bunun dışındaki kaya üzerinde bulunan Urartu’ların günümüze ulaşan en uzun yazıtı, “Horhor Yazıtları” vardır. Ayrıca kalenin kuzey yamacında II. Sarduri’nin açık hava tapınağı (Analı-Kız), Kale içinde Menau ve Sarduri’ ye ait mezar odaları, mağaralar, su sarnıçları ve çeşitli odalar vardır.
Kalenin güneyinde ise eski şehrin kalıntıları bulunur. Ulu Cami, Hüsrev Paşa Cami, Kay Çelebi Cami, Hamamlar (Çifte Hamam) Kümbetler (İkiz Kümbet) ve çoğu tahrip olmuş eski evler, gezenleri tarihin yaprakları arasında seyahate çıkarlar.

Hoşap Kalesi: Van il merkezine 60 km. uzaklıkta, Gürpınar ilçesinde, Van-Hakkari karayolu üzerindeki Hoşap (Güzelsu)’da yer almaktadır. Dik bir kaya kütlesi üzerine kurulan kale, iç kale ile bunun kuzeyindeki dış kaleden oluşur. Gözetleme kulesi, surları, burçları, beden duvarları, mescit, fırın, zindan seyir köşkü, harem, selamlık ve orijinal demir kapı kanatları kalenin önemli yapılarıdır. Ayrıca kalenin güney tarafında Van Bölgesinin en eski Osmanlı Köprüsü bulunur.
Ağartı Kalesi: Van Gölü’ nün doğu kıyısında kurulan kale iyi korunarak günümüze kadar gelen sur duvarları andezit taş bloklarla örülmüştür.
Kef Kalesi : Urartu’ların önemli merkezlerinden biridir. Kalede çok odalı bir saray, hayvan ve bitki rölyefleri vardır.
Çavuştepe Kalesi: Van il merkezine 25 km. uzaklıkta, Gürpınar ilçesine bağlı Çavuştepe köyünde yer almaktadır. Bol Dağı silsilesinin batı ucuna kurulmuş olan kale; aşağı ve yukarı kalelerden oluşmaktadır. Kale, II. Sarduri tarafından M.Ö. 764-734 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Kalelerde Haldi tapınağı, açık hava tapınağı, surlar, depo, ahır, saray binaları, su sarnıçları, çivi yazısı bulunmaktadır.
Ayanıs Kalesi: Van’a 35 km. mesafedeki Ayanıs köyündedir. Argişti’nin oğlu Rusa tarafından M.Ö. 645-643 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Urartu tarihinin son safhalarının aydınlatılması açısından çok önemlidir. Van Gölü sahiline yakın bir alanda kuruludur.
Toprakkale: Van il merkezinin doğusunda Zimzim Dağları silsilesine bağlı kayalık bir tepe üzerinde yer almaktadır. Kale Urartu kralı II. Rusa tarafından M.Ö. 685-645 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Sarnıç, açık hava tapınağı, kayaya yontulmuş merdivenler bulunmaktadır.
Aşağı-Yukarı Anzaf Kaleleri: Van’ın 10 km. kuzeydoğusunda Van-Özalp karayolu yakınında yer almaktadır. Aşağı ve Yukarı Kalelerden oluşmaktadır. Her iki kalede surlar, kuleler, atölye, depo, saray yapısı, kitabe bulunmaktadır.

Cami, Medrese ve Kümbetler
Van’daki önemli camiler Ulu Cami, Hüsrev Paşa Cami, Kızıl Camii, Gevaş İzzettin Çir Camii, Süleyman Han Camii, Kaya Çelebi Camii, Horhor Camii, Abbasağa Cami’dir. Hüsrev Paşa Medresesi, Hoşap Hasan Bey Medresesi, Hoşap Evliya Bey Medresesi, Gevaş Halime Hatun Kümbeti, Erciş Anonim (Zortul) Kümbet görülmeye değerdir.
Geleneksel Van Evleri
Van evleri Van’ın geleneksel mimarisinin günümüze taşıyan önemli unsurlardır. Tarihi Van Kalesi’nin güneyinde bulunan eski Van şehri, çarşıları, sokakları, mahalleleri, han, hamam, taş döşeli caddeleri yanında Van Evleri ile Osmanlı kentlerinin tipik özelliklerini taşımaktadır.

NE YENİR?
Murtuğa (kahvaltılık), cacık (kahvaltılık), ilitme, ekşili, senseger gibi yemek türleri ile ünlü Van otlu peyniri yöreye özgü yemeklerdir. Van peyniri (otlu peynir), içerisine mahalli otlar katılarak yapılan güzel kokulu ve son derece lezzetli bir peynirdir. Yaz sonuna doğru küplere basılarak toprağa gömülür, kış için saklanır. Ayrıca, Van gölünden çıkarılan Van balığı (inci kefali) mutlaka yenmelidir. Van balığı, Van gölünün sodalı suyuna uygun “inci kefali” diye adlandırılan, bol havyarlı bir balık türüdür. Az kılçıklı olan bu balık oldukça lezzetlidir.

NE ALINIR?
Van’ da alışveriş etkinliklerinin merkezini, turistik, hatıra eşya alım-satımları oluşturur. Özellikle dünyaca ünlü olan Van ve çevresinde dokunan kilimler büyük ilgi görmektedir. Turizm mevsimi ile beraber her türlü halı - kilim ve el sanatları, süs eşyaları şehir merkezindeki halı ve kilim galerinden satın alınabilir.

YAPMADAN DÖNME
Van Kalesi, Van Müzesi, Hoşap Kalesi, Muradiye Şelalesi, Edremit ve Gevaş kıyı boyu ve Gölü gezilip görülmeden,
Dünyaca ünlü bir gözü mavi diğer gözü yeşil olan Van kedisini görmeden,
Dünyaca ünlü Van Kilimleri ve Savat (gümüş) İşlemeli el sanatları ürünlerinden almadan,
Zengin bir mutfağa sahip olan Van yemeklerinden yemeden,

……Dönmeyin.
Son düzenleyen ThinkerBeLL; 14 Mayıs 2009 20:45
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
21 Mayıs 2009       Mesaj #7
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Van İli
MsXLabs.org & Temel Britannica

Van ili, Doğu Anadolu Bölgesi'nin doğu kesiminde yer alır. Yüzölçümü açısından ül­kemizin en büyük illerinden biri olan Van'da yerleşmeye elverişli alanlar oldukça sınırlıdır. Büyük bölümü yüksek, engebeli ve dağlık alanlardan oluşan Van ilini etkisi altında tutan sert iklim, başlıca ekonomik uğraş olan tarımsal üretimin çeşitlenip gelişmesine ola­nak tanımaz.
Çok eski bir yerleşim alanı olduğuna ilişkin birçok buluntuya rastlanan Van ili, tarihsel yapı kalıntıları açısından fazla zengin sayıl­maz. Urartu uygarlığının en önemli merkezle­rinden biri olan Van Kalesi ve Ermeniler'e ait dinsel yapıların bulunduğu Akdamar (Ahtamar) Adası ilin başlıca turistik zenginlikle­ridir.

Doğal Yapı
Van Gölü kıyısı ve bu kıyıya açılan vadiler dışında ilin hemen her kesiminde doruğu 3.000 metreyi aşan dağlara rastlanır. Van ilinin kuzey kesimindeki dağlar Aladağ ya da Aladağlar, orta kesimdekiler ise Van Doğusu Dağları olarak adlandırılır. İl topraklarının güneybatı ve güney kesiminde yer alan dağlar ise Güneydoğu Toroslar'a bağlıdır. Kuzey kesimi engebelendiren Aladağ'ın doruğu 3.356 metreye erişir. 3.660 metre yüksekliğindeki Tendürek Dağı'nın en yüksek noktası Ağrı il sınırındadır. İlin doğu kesimindeki başlıca yükselti Haravil Dağı olarak da adlan­dırılan Yiğit Dağı'dır (3.468 metre). Van Doğusu Dağları'ndan başlıcalan Pirraşit Dağı (3.109 metre), Erek Dağı (3.204 metre), Mengene Dağı (3.412 metre), İspiriz Dağı (3.668 metre) ve 3.684 metreye ulaşan doruğu ilin en yüksek noktası olan Koçkıran Dağı' dır. Güney kesimde yer alan ve Güneydoğu Toroslar'ın parçası olan başlıca yükseltiler ise Artos Dağı olarak da bilinen Çadır Dağı (3.537 metre), Müküs Dağı (3.414 metre), Kavuşşahap Dağı (3.634 metre), Arnas Dağı olarak da adlandırılan Kepçe Dağı (3.537 metre) ve Gökdağ'dır (3.604 metre). Doruk
ları yılın büyük bölümünde karla kaplı olan bu dağların bazı kesimlerinde yazın çayırlarla kaplanan sulak yaylalar önemli hayvancılık alanlarıdır.
Van iline ilişkin bilgiler
Yüzölçümü: 19.069 km²
Nüfus: 642.099
İl trafik no: 65
İlçeler: Van (merkez), Bahçesaray, Başkale, Çaldıran, Çatak, Edremit, Erciş, Gevaş, Gürpınar, Muradiye, Özalp, Saray
İlgi çekici yerler:
  • Van Gölü kıyıları, Akdamar Adası, Bendimahi Çağlayanı, Horhor Bulağı
  • Toprakkale
  • Van, Norgüh (Norkuh), Hoşap ve Körzüt kaleleri
  • Ak­damar Kilisesi
  • Van Ulucamisi
  • Hüsrev Paşa ve İzdişar camileri
  • Halime Hatun Kümbeti
  • Hoşap Köprü­sü
  • Van Müzesi
776pxvandistricts

17. yüzyılda imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaş­masıyla belirlenen İran sının ilin doğusunda­ki dağların en yüksek noktalannı birleştiren su bölümü çizgisinden geçer. Sınır çizgisi küçük bir istisna dışında Van ve Erçek gölleri ile Urmiye Gölü kapalı havzalannı birbirin­den ayınr. Bu istisna, başlangıç kollan Men­gene Dağı'nın kuzey yamaçlarından doğduk­tan sonra İran'daki Urmiye Gölü'ne dökülen Kotur Çayı'dır. Van ili topraklanndan kay­naklanan sulann çoğu Van Gölü'nü besleyen akarsular tarafından toplanır. Bunlardan baş­lıcalan Zilan Deresi, Deliçay, Bendimahi Çayı, Marmit Çayı olarak da bilinen Karasu ve Hoşap Suyu'dur. Erçek Gölü'ne dökülen akarsulardan en önemlisi Memedik (Özalp) Çayı'dır. Van ilinin güneydoğu ve güneybatı kesimlerinden kaynaklanan akarsular ise Dic­le Irmağı aracılığıyla Basra Körfezi'ne ulaşır. Türkiye sınırlan dışında Dicle Irmağı'na katı­lan Büyük Zap Suyu, Yiğit Dağı'nın kuzey ve Mengene Dağı'nın güneydoğu yamaçlanndan doğan derelerin birleşmesiyle oluşur. Dicle Irmağı'nın önemli kollanndan olan ve bazı haritalarda Uluçay olarak yazılan Botan Çayı' nın başlangıç kolları olan Çatak ve Bahçesa­ray dereleri de il topraklarından çıkar.
Van ilinde birçok doğal göl vardır. Bunlar­dan başlıcalan Erçek, Süphan (Sultan) ve Tuz (Kazlı) gölleri ile Akgöl'dür. Doğu Anadolu Bölgesi'nin üçüncü büyük doğal gölü olan Erçek Gölü'nün sulan dışa akışı olmadığın­dan tuzlu ve sodalıdır. Van ilindeki başlıca yapay göl ise Keşiş Gölü olarak da bilinen Turna Gölü'dür. Türkiye'nin en büyük doğal gölü olan Van Gölü'nün (bak. Van Gölü) doğu kesimi il sınırlan içinde yer alır.
2.000 metreden daha alçak alanlara fazla rastlanmayan Van ilindeki başlıca ovalar Van Gölü kıyısında ve vadi tabanlannın genişledi­ği kesimlerdedir. Dağlık alanlar ile orta yük­seklikteki yamaçlarda aşınmayla düzleşmiş ve ova ya da düz olarak tanımlanan dalgalı düzlüklere de rastlanır. Bunlardan başlıcalan Van, Erciş, Çaldıran, Muradiye ve Hoşap ovaları ile Erçek Düzü'dür.
En çok ilkbaharda yağış alan Van, Doğu Anadolu Bölgesi'nde görülen sert kara iklimi­nin etkisi altında kalır. Van Gölü kıyısında iklim iç kesimlere göre biraz daha yumuşak­tır. Kışlan kar yağışlı geçen il merkezinde bazı kışlar hava sıcaklığı — 25°C'nin altına bile düşer. Daha iç ve yüksek kesimlerde daha düşük hava sıcaklıklanna rastlanır. Yazın Van kentinde 40°C'ye çıkan sıcaklar görül­mez. Bu kentte yıllık ortalama yağış miktan 400 milimetreye ulaşmazken ilin yüksek kesimlerinde bu miktar 1.000 milimetreyi aşabi­lir. Kışın görülen yoğun kar yağışı nedeniyle bazı ilçe merkezleri ve köylere ulaşabilmek bir süre için olanaksız hale gelir.
Van orman açısından ülkemizin en yoksul illerinden biridir. Bunun başlıca nedeni, çok eski bir yerleşim alanı olduğundan, ormanla-nn yüzyıllardan beri insanlar tarafından kesil­mesi ve iklim koşullannın yeniden doğal orman oluşumuna elverişli olmamasıdır. Yal­nızca güneybatı kesimdeki dağlarda bazı meşe kalıntılarına rastlanan ilin doğal bitki örtüsü bozkır görünümündedir.

Tarih
Yapılan kazı ve araştırmalarda ilk kez, günü­müzden 7.500 yıl önce başlayan Bakır Çağı'n-da yerleşildiği anlaşılan Van yöresi 5.000 yıl önce Hurriler'in yurduydu. Bu yöre bazı Asur kaynaklannda, "dağlık bölge" anlamında Urarti, bazı başka Asur kaynaklannda ise
Nairi ülkeleri olarak adlandırılan toprakların sınırlan içinde yer alır. Asur kaynaklannda Urartular (bak. Urartular) olarak adlandırı­lan bu halk kendi ülkelerini Biainili adıyla anıyordu. Urartular'ın en önemli merkezle­rinden olan Tuşpa, Sardurihinili (bugün Çavuştepe) ve Rusahinili (bugün Toprakkale) Van yöresindeydi.
İÖ 9. yüzyılda kurulan Urartu Krallığı, etkisi altında kaldığı Asurlular'la birçok kez savaştıktan sonra İÖ 7. yüzyılda İskit saldın-lanyla sarsıldı ve İÖ 6. yüzyıl başlannda da Medler tarafından yıkıldı. Med egemenliğini Persler'in ve Selevkoslar'ın yönetimi izledi. İÖ 2. yüzyılda Partlar'a bağlanan bu toprak­lar İÖ 1. yüzyılda II. Dikran'ın eline geçti. Bu yüzyıldan başlayarak Roma ile önce Partlar, İS 3. yüzyıldan sonra da Sasaniler arasında el değiştiren Van yöresi, Bizans döneminde Araplar'ın saldınsına uğradı. 7. yüzyılda baş­layan Arap egemenliği sırasında Ermeni yö­neticilerin elinde kalan Van, 11. yüzyıl başla­nnda gene Bizans'a bağlandı. Bu yüzyılın sonlannda Selçuklular tarafından alınan yöre, bir süre bazı başka güçlerin saldırısına uğra­dıktan sonra 13. yüzyılda Moğollar ve Timur orduları tarafından yağmalandı. 15. yüzyıl başlannda Hakkâri beyleri tarafından yönetil­meye başlandı ve 16. yüzyılda Safeviler'in denetimine girdi. Osmanlılar ile Safeviler arasında el değiştiren Van, Amasya Antlaş­ması gereğince Osmanlı topraklarına katıldı.
Van yöresi bundan sonra da önemli karışık­lıklara sahne oldu. 19. yüzyılın ikinci yansın­da Van vilayetinin sınırlan içinde yer alan yöre halkı Kürtler ile Ermeniler'den oluşu­yordu. 1895'te Ermeniler tarafından düzenle­nen ve kısa bir süre sonra Hamidiye alaylan tarafından bastınlan ayaklanma yörenin bü­yük ölçüde yıkıma uğramasına yol açtı. 1915'te Van yöresini işgal eden Rus ordusu 1918 başlannda çekildi. Ruslar'ın çekilmesin­den sonra Ermeniler'in eline geçen Van, 7 Nisan 1918'de Osmanlı ordusu tarafından geri alındı.

Ekonomi
Fazla gelişmemiş illerimiz arasında yer alan Van'da ekonomi daha çok hayvancılık ve ticarete dayalıdır. İkliminin sertliği ve ekime elverişli topraklannın sınırlılığı- bitkisel üreti­min çeşitlenmesine olanak tanımadığından en önemli uğraş hayvancılıktır. Ovalık alanlann-da sığır besiciliği yapılan ilde yaylacılık yönte­miyle kıl keçisi ve çok sayıda koyun yetiştiri­lir. Kışı Siirt ve Şırnak yörelerindeki kuytu köylerde geçiren yarı göçebe aşiretler sürüle­rini yazın Van yöresindeki yaylalara çıkararak otlatırlar. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği da­ha çok canlı hayvan ticaretine yönelik olarak yapıldığından hayvansal ürün miktarı ve veri­mi düşüktür. Van yöresinin en ünlü hayvansal ürünü otlu peynirdir. Hayvansal üretimin geliştirilmesini özendirmek amacıyla Van ilin­de bazı sanayi tesisleri kurulmuştur. Van ilinde hayvancılığın gelişmesine katkıda bulu­nan başlıca kuruluş Erciş'teki Altındere Ta-nm İşletmesi'dir. Hayvancılığın öteki dallan arıcılık ve tavukçuluktur. Sulan tatlı olan göller ile Van Gölü'ndeki akarsu ağızlarında balıkçılık yapılmaktadır.
Ekime aynlabilen topraklan, yüzölçümü­nün yüzde 10'unu bile bulmayan Van ilindeki sulanabilen bazı topraklarda bitkisel üretim yapılır. Başta yem bitkileri olmak üzere en çok buğday, şekerpancan, patates, arpa, la­hana, kavun ve karpuz yetiştirilir.
Van ilinde sanayi fazla gelişmemiş bir düzeydedir. Başlıca sanayi kuruluşları et kombinası ile un, süt ürünleri, şeker, yem, deri ve ayakkabı, yün ipliği, çimento, tuğla ve kiremit fabrikalandır. Aynca tereyağı ve pey­nir üretilen mandıralar da vardır.
Zengin bir tarihsel geçmişe sahip olan Van yöresi turizm açısından önem taşır. Urartular ve Ermeniler tarafından yapılmış olan tarihsel yapılan görmek için her yıl Van'a birçok turist gelir. Van ilindeki en önemli yeraltı zenginliği Erciş yöresinde bulunan linyit ya­taktandır.
Bir sınır ili olan Van, ulaşım açısından önemli bir konumdadır. Türkiye'yi İran'a bağlayan demiryolu Van ili topraklarından geçer. Tatvan'ın Tuğ iskelesi ile Van iskelesi arasında feribotla taşınan vagonlar Özalp'in güneydoğusundaki Kapıköy sınır kapısında İran'a ulaşır. Van Gölü kıyılarından geçen karayolu da Van ilindeki yerleşimleri bölge­nin öteki merkezlerine bağlar.

Toplum ve Kültür
Koçkıran Dağı yamaçlarındaki Yedisalkım köyü yakınında yer alan Kızlar Mağarası duvarlarındaki resimlerin, günümüzden yak­laşık 2,5 milyon yıl önce başladığı kabul edilen Yontma Taş Devri'nin sonlarında ya­pıldığı sanılmaktadır. Bu resimlerdeki başlıca özellik, boyutlarının küçük olmasına karşın ayrıntıların belirtilmesi ile figürlerdeki uyum ve oranın verilmesinde gösterilen üstün beceri ve özendir. Daha sonraki dönemlerde Van yöresinde devlet kurmuş olan Urartular'ın yarattığı kültüre ait ilginç kalıntılara da rast­lanmaktadır. Bunlardan başlıcası Erek Dağı' nın doğusunda yer alan ve Keşiş Gölü olarak da adlandırılan Turna Gölü'dür. Tuşpa ve Rusahinili kentlerinin su gereksinimlerinin karşılanması ve çevredeki tarım alanlarının sulanması amacıyla Urartular tarafından yapı­lan bu yapay göl, o dönemde Rusa Gölü olarak adlandırılıyordu. Rusa Gölü'nden ka­nallarla su getirilmesi ve bozkırın kenarında Van Ovası'nın bir vaha görünümü kazanmaya başlaması, Urartular dönemine rastlar. Kışın karadan ulaşımın aylarca sağlanamadığı ilk­çağda kıyıdaki kaleler arasında Van Gölü'nde suyolu ulaşımı Urartular döneminde başladı.
Van yöresine özgü başlıca geleneksel el sanatı dokumacılıktır. En ünlü dokumacılık ürünü, hayvancılıkla uğraşan aşiretlerin adıy­la da anılan kilimlerdir. Öteki dokumacılık ürünleri püsküllü omuz çantaları, çeşitli hey­beler ve battaniyelerdir.
Van yöresine özgü otlu peynir yapımını yaklaşık 200 yıl önce İran'dan gelen bir Er­meni hekimin yaygınlaştırdığı söylenir. Bu pey­nir türü koyun sütü, özel bir peynir mayası ve çiçeklenme döneminde dağlardan toplanan otlardan yapılır. Koku ve lezzet açısından öteki peynirlerden çok farklı olan otlu peynir ilaç olarak kullanılmıştır.
Van Gölü kıyısında yaşadığı bilinen bir kedi soyu ilin adıyla anılır. Ankara kedilerine benzeyen uzun, dalgalı beyaz tüylü Van kedileri bu yörede "pişik" adıyla anılır. Van kedilerinden bazılarının bir gözü sarı, öbür gözü mavidir. Bakıma gerek duymadan yaşa­yabilen Van kedilerini öteki kedi soylanndan ayıran en önemli özellik su ile olan ilişkisidir. Öteki kediler suyla oynamayı sevmezken Van kedisinin Van Gölü'ne girerek yüzdüğü göz­lenmiştir.

İl Merkezi: Van
İÖ 3000'lerden 20. yüzyıl başlarına kadar yerleşme yeri olduğu bilinen Van Kalesi Urartular tarafından Tuşpa adıyla anılıyordu. Van Gölü'nün doğu kıyısı yakınında, 80 metre yüksekliğindeki bir kayalığın üstünde kurulmuş olan Tuşpa, Urartular'ın başkentiy­di. Kıraç topraklar arasındaki bu yerleşmenin çok uzun bir süre ayakta kalabilmesinin başlı­ca nedeni, kale yakınında yer alan ovanın Urartular döneminden beri sulanarak yemye­şil bir tanm alanı haline getirilmiş olmasıdır. Savunmaya çok elverişli olan Van Kalesi'nin bir vaha kenti olma özelliği yüzyıllarca sürdü. Van Kalesi, Urartular'dan sonra Medler, Persler, Ermeniler, Bizanslılar, Araplar, Sel­çuklular ve Osmanlılar tarafından da kullanıl­dı. Geniş bir alan kaplayan kalenin içinde yapılan kazılarda ilk Tunç Çağı ve Urartular'a ait birçok buluntuya rastlanmıştır. Burada yer alan başlıca Selçuklu ve Osmanlı yapı kalıntı­ları ise Kızıl Cami, Hüsrev Paşa Camisi, Hüsrev Paşa Kümbeti, Süleyman Han Cami­si, Kaya Çelebi Camisi ve Çifte Hamam'dır.
Van Gölü kıyısında bir iskelesi olan bu eski kentin 5 km kadar doğusunda yer alan bağlık ve bahçelik alan daha çok sayfiye konumun­daydı. 19. yüzyıl sonlarında nüfusu 30 bini aşan kentin sayfiyesi olan alan Van bahçeleri adıyla anılıyordu. Okullar, yabancı ülke kon­soloslukları ile valilik bu bağlık kesimde bulunurken asıl yerleşme alanları kale için­deydi. 19. yüzyılda Doğu Anadolu'nun en önemli ticaret merkezlerinden biri olan Van ile göl kıyısındaki öteki yerleşmeler arasında teknelerle ulaşım yapılıyordu. 20. yüzyıl baş­larında birçok karışıklığa sahne olan kent, I. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı işgal ve sa­vaşlardan yanmış ve yıkılmış olarak çıktı. Savaş nedeniyle başka yerlere göç etmiş olan halk geri döndüğünde, yıkılmış durumda olan eski kentteki evleri yerine bağlık kesimde Ermeniler'in terk ettiği evlere yerleşti ve burada yeni bir kent oluşmaya başladı. Cum­huriyet döneminde uzun bir süre kırsal görü­nümünü koruyan kentin nüfusu 1950'de 15 bini bulmuyordu. 1971'de İran Demiryolu' nun açılmasıyla gelişimi hız kazanan kentin nüfusu 1975'te 50 bini, 1985'te de 100 bini aştı ve 1990'da 150 bini buldu.
Özalp üzerinden Kapıköy sınır kapısından gelen yol ile Van Gölü kıyılarını izleyen ve aynı zamanda Ağrı'yı Hakkâri'ye bağlayan yol kentte kesişir. Düzenli feribot seferleri ya­pılan iskelesine indirilen vagonları Kapıköy'de İran'a ulaştıran demiryolu kentin kuzey kesiminden geçer. Yakınında yer alan hava­alanından yapılan düzenli uçak seferleriyle ül­kenin öteki büyük merkezlerine bağlanan Van, gelişmekte olan kentlerimizdendir. Ti­caret açısından taşıdığı önemin yanı sıra böl­genin önemli bir hizmet merkezi olan Van kentinde yer alan başlıca eğitim ve kültür ku­rumu Yüzüncü Yıl Üniversitesi'dir. Kentin nüfusu 153.525'tir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
1 Ocak 2010       Mesaj #8
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Van ili tarihi çok eski illerden birisidir. Urartu Medeniyeti'nin başkentliğini yapmış bir kenttir. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer almaktadır, ve İran ile sınır oluşturmaktadır. Van Gölü ve Van kedisi ile meşhur olmuş bir kenttir. Van ilinin ilçeleri Bahçesaray, Başkale, Çaldıran, Çatak, Gürpınar, Muradiye, Özalp, Saray Edremit, Erciş, Gevaş ilçeleridir. Vanda gezilecek yerler arasında Van Kalesi, Van Gölü, Çifte Minare, Akdamar Klisesi, Çavuştepe Kalesi bulunmaktadır.
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
26 Aralık 2010       Mesaj #9
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
dsc02899m

dsc02832d


dsc02839g
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
25 Nisan 2011       Mesaj #10
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Doğu Anadolu Bölgesi'nde, Van iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kasaba. Yüzölçümü 474 km2. Eskiden Gevaş'a bağlı bir bucak olan Bahçesaray, 1987'de ilçe yapıldı. İlçe topraklarını Güneydoğu Toroslar'a bağlı Kavuşşahap Dağları engebelendirir. Ekime elverişli alanları kısıtlı ve iklimi çok sert olan ilçede temel ekonomik etkinlik, hayvancılıktır. En tanınmış hayvansal ürünü baldır. Eski adı Müküs olan ilçe merkezinin Van kentine uzaklığı 112 km'dir. Bahçesaray kasabasını Van'a bağlayan yol, Müküs Dağını 2.985 m yüksekliğindeki Karabet (Kırapet) Geçidinde aşar. Çevresi yazın bile karla kaplı olan bu geçit, yılın büyük bölümünde kapalıdır. Kasabadaki başlıca tarihsel yapı, 17. yüzyıldan kaldığı sanılan Mir Hasan Veli Medresesi'dir. İlçe nüfusu 17.415, merkez nüfusu 4.182 (1997).

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....

Benzer Konular

11 Eylül 2008 / Bia Eğitim Bilimleri
10 Haziran 2009 / careless_WhispeR Müzik ww
27 Haziran 2008 / A.Arda Taslak Konular
25 Haziran 2010 / _Yağmur_ Taslak Konular
21 Temmuz 2012 / Mira Türkiye Coğrafyası