Arama

ESO - Avrupa Güney Gözlemevi (European Southern Observatory) - Sayfa 11

Güncelleme: 3 Nisan 2016 Gösterim: 50.970 Cevap: 206
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
8 Ocak 2012       Mesaj #101
Avatarı yok
Yasaklı
Ötegezegenler

Sponsorlu Bağlantılar
eso1016b

ESO teleskopları ile birlikte WASP tarafından keşfedilen ötegezegen yörüngeleri, ötegezegenler Galerisi.(Gallery of exoplanets with retrograde orbits Exoplanets, discovered by WASP together with ESO telescopes/ESO1016b.)

eso1016c

Yeni sonuçlar beklenmedik pek çok ötegezegenin aslında, kendi yıldızının dönüş eksenine büyük bir açıyla yörüngesinde olduğunu göstermektedir. Burada gösterilen durumda (WASP 8b) yörünge tamamen ters.(results unexpectedly show that many exoplanets actually orbit at a large angle to their star’s spin axis. .In the case shown here (WASP 8b) the orbit is completely reversed/ESO1016c.)



Kaynak:ESO/Ötegezegen Avcısı HARPS/Bilim Bülteni(13 Nisan 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Ocak 2012       Mesaj #102
Avatarı yok
Yasaklı
Yaz Mevsiminde Triton'un Metan ve Karbonmonoksitli Gökyüzü

Sponsorlu Bağlantılar
eso1015a

TRİTON

Neptün'ün ayı Triton'un atmosferinin ilk kez gerçekleştirilen kızılötesi analizine göre, uydunun güney yarıküresinde tam olarak yaz mevsimi yaşanıyor. ESO'nun Çok Büyük Teleskobunu kullanan Avrupalı gözlemciler takımı yeryüzünden yapılan gözlemlerle ilk kez Triton'un ince atmosferinde metan ve karbon monoksit gazı keşfettiler. Bu gözlemlerle ince atmoferin ısındığında kalınlaştığı, mevsimsel olarak değişim gösterdiği gözler önüne serildi.

Astronomy & Astrophysics dergisinde yayınlanan araştırma makalesinin başyazarı Emmanuel Lellouch keşifle ilgili olarak şunları aktarıyor "Çok uzak olmasına rağmen yine de Güneş'in varlığının Triton üzerinde etkisini gösterdiğine dair gerçek kanıtlar bulduk. Aslında bu çok soğuk ay da yeryüzündeki gibi mevsimlere sahip, fakat mevsimler orada daha yavaş bir değişim sergiliyor”.

Ortalama yüzey sıcaklığının eksi 235 santigrat derece olduğu Triton'da güney yarıkürede şu anda yaz ve kuzey yarıkürede de kış mevsimi yaşanıyor.

Triton'un güney yarıküresi ısındıkça, Triton'un yüzeyindeki ince donmuş azot, metan ve karbon monoksit tabakası süblimleşerek gaz haline geliyor, Neptün'ün Güneş etrafındaki 165-yıllık yörüngesi boyunca, mevsim ilerledikçe soğuk atmosferi daha kalın bir hale getiriyor. 2000 yılında yaz dönencesine geçilen Triton'da bir mevsim 40 yıldan biraz daha uzun sürüyor.

Ölçülen gazın miktarına göre, Lellouch ve çalışma arkadaşları Triton'un atmosfer basıncının, dev uyduda halen bahar mevsimi yaşanırken 1989 yılında Voyager 2 uzay aracı tarafından gerçekleştirilen ölçümlerle karşılaştırıldığında dört kat artmış olabileceğini tahmin ediyorlar. Şu anda Triton'un atmosfer basıncı 40 ila 65 mikrobar arasında - Yeryüzü'nün atmosfer basıncından 20 000 kat daha az.

Karbon monoksitin yüzeyde buz halinde bulunduğu bilinmekteydi, fakat Lellouch ve takımı Triton'un üst katmanın derin tabakalarla karşılaştırıldığında 10 kat daha fazla oranda karbon monoksit buzuyla zenginleştirildiğini, ve üstteki bu ince tabakanın atmosferi beslediğini keşfettiler.

Triton'un atmosferinin çoğu (Yeryüzü'ndeki gibi) azot olsa da, ilk kez Voyager 2 ile saptanan ve şimdi Yeryüzü'nden sadece bu çalışmayla onaylanan atmosferdeki metan da keza önemli bir rol oynamaktadır. Makalenin yardımcı yazarı Catherine de Bergh durumu şöyle açıklıyor "Triton'un iklim ve atmosfer modelleri, bulduğumuz karbon monoksit ve yeniden ölçtüğümüz metan nedeniyle tekrar gözden geçirilmeli".

Neptün'ün 13 ayı içinde 2700 km'lik çapıyla (Dünya'nın uydusu Ay'ın dörtte üçü) Triton açık ara en büyük olanıdır, tüm Güneş Sistemi'nde ise en büyük yedinci aydır. 1846 yılında keşfedilmesinden bu yana, Triton jeolojik etkinliği, su ve kuru buzun (donmuş karbondioksit) yanısıra donmuş azot gibi farklı bir çok türdeki yüzey buzları ve nadir görülen geriye doğru hareketiyle [1] gökbilimcileri heyecanlandırmaktadır.

Güneş'e olan uzaklığı yeryüzünden 30 kat daha fazla olan Triton'un atmosferini gözlemek kolay değildir. 1980'li yıllarda, uzay bilimciler Neptün'ün ayındaki atmosfer kalınlığının Mars'taki (7 milibar) kadar olduğunu farzediyorlardı. Voyager 2 uzay aracının 1989'da gezegeni geçmesiyle mevcut azot ve metan atmosfer basıncının Dünya'nın atmosferinden 70 000 kat daha az yoğun 14 mikrobar seviyesinde olduğu ölçüldü. O tarihten bu yana, yeryüzünden yapılan gözlemler sınırlıydı. Yıldız örtülme gözlemleri (Güneş Sistemi'ndeki bir cismin bir yıldızın önünden geçerek onun ışığını engellemesi) Triton'un yüzey basıncının 1990'larda arttığını göstermiştir.

Bu, Çok Büyük Teleskop (VLT) gözlemevinde uzay bilimcilere Triton'un atmosferinin daha detaylı olarak çalışması fırsatını veren Kriyojenik Yüksek-Çözünürlüklü Kızılötesi Eşel Tayfçekeri'nin (CRISES) geliştirilmesini gerektirmiştir. Yardımcı yazar Ulli Käufl "Çok zayıf atmosfere bakarak onun çok detaylı tayfını alabilmemiz için CRISES'in duyarlılığına ve yeteneğine ihtiyacımız vardı" diyor. Bu gözlemler Pluto çalışmasını da içeren kampanyanın bir parçasıydı. [ESO0908]

Karbon monoksit ışığının keşfiyle dikkatleri tekrar üzerine çeken Pluto'nun benzer koşullarıyla sık sık Triton'un bir kuzeni olduğu düşünülür. Gökbilimciler şu anda daha da uzaktaki cüce gezegen üzerinde bu kimyasalı bulmak için yarış halindeler.

Güneş Sistemi'ndeki uzak nesnelerin fiziğini anlamak için uzay bilimcilerin CRISES'i kullanması sadece ilk adım. "Şu anda atmosferi görüntülemeye başladık ve on yıllar boyunca Triton'un mevsimsel değişiminin nasıl olduğu hakkında daha çok şey öğreniyoruz", diyor Lellouch.

Notlar:

[1] Güneş Sistemi'ndeki büyük aylardan sadece Triton gezegeninin dönme yönüyle ters yönde hareket eden, tersinir harekete sahiptir. Bu Pluto gibi cüce gezegenlerle bir çok özelliği paylaşan Triton'un Kuiper Kuşağı'ndan yakalanmış olduğu düşüncesini doğuran sebeplerden biridir.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(07 Nisan 2010)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Ocak 2012       Mesaj #103
Avatarı yok
Yasaklı
Yıldız Oluşum Bulutsusunun Aydınlık ve Karanlık Yüzü

eso1014a

Yıldız oluşum bölgesi Gum 19.(Star forming region Gum 19.)

ESO, kızılötesinde bir tarafı parlak diğer tarafı sönük görünen az bilinen sönük bir bulutsu olan Gum 19'un bir görüntüsünü ilk kez gösteriyor. Parlak olan bölge sıcak hidrojen gazı V391 Velorum denilen bir süperdev mavi yıldız tarafından aydınlatılıyor. Yeni yıldız oluşumu bu görünümde V391'in solundaki aydınlık ve karanlık madde çemberi içinde meydana gelmektedir. Bu yeni doğmuş yıldızlar binlerce yıl sonra V391 Velorum'un bir süpernova şeklinde patlayarak ölmesiyle birleşecek ve muhtemelen Gum 19'un şu andaki Janus-benzeri görünüşünü değiştirecektir.

Gum 19 Vela (Yelken) takımyıldızı doğrultusunda yaklaşık 22 000 ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır. Gam 19 takma adı, güney gökküresinde HII (H-iki olarak okunur) bölgeleri denilen ilk önemli taramayı gerçekleştiren Avusturalyalı astrofizikçi Colin S. Gum'ın 1955 yılındaki makalesinden türetilmiştir. HII iyonlaşmış veya hidrojen atomlarının elektronlarını kaybedeceği bir büyüklüğe kadar enerjisinin arttırıldığı, hidrojen gazını ifade etmektedir.

Bu bölgeler iyi bilinen dalgaboylarında (veya renklerde) salma yaparlar, böylece bu kozmik bulutlar kendilerine özgü parlaklıklarını verirler. Ve gerçekten biz izlemeden önce çok uzun zaman geçmiş olsa da, zaman geçtikçe bu HII bölgelerinin şekilleri ve yapıları yeryüzündeki bulutlar gibi değişmektedir. Şimdilik bu görüntü Gum 19'u düşeye yakın parlak bölgede bulutsuyu boydan boya kesen "uzay-zamanda bir yırtık" gibi bilim-kurgusalımsı bir yapıya sahipmiş gibi göstermektedir. Ona bakınca muhtemelen iki renkli bir melek balığı veya karanlık bir yeri işaret eden bir oka benzediğini görebilirsiniz.

Gum 19 nesnesinin bu yeni görüntüsü ESO'nun Şili La Silla'da çalışan Yeni Teknoloji Teleskobu'na (NTT) bağlı olan SOFI adı verilen kızılötesi aleti ile alınmıştır. La Silla'nın kuzeyindeki Paranal'da ESO'nun Çok Büyük Teleskop gözlemevinde bulunan "baba" alet ISAAC'tan sonra SOFI, ISAAC'ın oğlu anlamına gelmektedir. Bu bulutsuyu kızılötesinde gözlemek uzay bilimcilere en azından toz parçaları arasından onu görebilme imkânı vermektedir.

Gum 19'un aydınlatma gücüne yakıt sağlayan fırın, devasa büyüklükte, aşırı sıcak bir yıldız olan V391 Velorum'dur. En fazla görünür ışığın kavurucu mavi renk aralığında parlamaktadır - V391 Velorum adeta 30 000 santigrat derece civarındaki yüzey sıcaklığıyla övünmektedir. Bununla birlikte bu büyük kütleli yıldız değişken bir doğaya sahiptir, bundan dolayı bir değişen yıldız olarak sınıflandırılmaktadır. V391 Velorum'un parlaklığı Gum 19'un bileşimi ve ışık salınımına katkı sağlayan madde kabuklarının dışarıya atılmasını içeren güçlü aktivite sonucunda zaman zaman aniden değişebilmektedir.

V391 Velorum gibi büyük ölçekli yıldızlar çok uzun süre yanarak parlamazlar, ve görece kısa süreli bir yaşamdan sonra bu devler yaklaşık 10 milyon yıl içinde bir süpernova olarak patlarlar. Patlama sayesinde ısıtılan çevredeki bulutsu maddesinin şekli ve rengi kökünden değiştirilebilmekte ve bu patlamalar ışık şiddetinde tüm gökadayla geçici olarak rekabet edebilmektedirler. Aslında V391 Velorum'un ölüm çığlıkları Gum 19'u tanınmaz hale getirebilir.

Bu düzensiz süperdevin komşuluk sınırı içindeki yıldızlar yine de gelişmeye devam etmektedirler. HII bölgeleri kendi kütleçekimi altında çökmeye başlamış olan büyük miktardaki gaz ve toz içindeki aktif yıldız oluşum alanlarını ifade etmektedir. Milyonlarca yıl içinde - kozmik zaman ölçeğinde çok kısa bir süre - küçülen bu madde düğümleri sonuçta merkezlerinde çekirdek birleşmesi reaksiyonlarını ateşlemek için gerekli olan yüksek yoğunluğa ulaşacaklardır. Bu yeni doğan yıldızlardan taşan taze enerji ve yıldız rüzgarları Gum 19'un gaz halindeki görünümünü de değiştirecektir.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(31 Mart 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Ocak 2012       Mesaj #104
Avatarı yok
Yasaklı
Yeni Teknoloji Teleskobuna Bağlı SOFI İle Alınan Görüntü (Gum 19 Bulutsusu)


eso1014b

Bu görüntü, yıldız oluşum bölgesi (Gum 19) etrafındaki alanı gösterir.(This image shows the area around the star-forming region Gum 19/ESO1014b.)


Kaynak:ESO/Yeni Teknoloji Teleskobu (NTT)/Görüntülü Bülten(31 Mart 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Ocak 2012       Mesaj #105
Avatarı yok
Yasaklı
Neden Çoğu Uzak Gökada Taramaları Hedeflerini % 90 Oranında Iskalıyor?

eso1013a

Uzay bilimciler çok uzak evren taramalarının çoğunda toplam gerçek ışığın büyük bir kısmının gözlenemediğini uzun süredir biliyorlardı. Şimdi, ESO'nun Çok Büyük Teleskobunu (VLT) oluşturan dört adet dev 8.2 metrelik teleskoptan ikisi kullanılarak gerçekleştirilen oldukça derin gökyüzü taraması ve eşşiz, özel-üretilmiş bir filtre sayesinde gökbilimciler yaklaşık 10 milyar ışık-yılı uzaklıktaki gökadaların büyük bir kısmının keşfedilmemiş olduğunu belirlediler. Ayrıca tarama evrenin bu erken dönemine ait en sönük gökadaların ortaya çıkarılmasına da yardımcı oldu.

Gökbilimciler çok uzak evrende oluşan yıldızların miktarını araştırmak için sık sık hidrojen tarafından salınan ve Lyman-alfa çizgisi olarak bilinen ışığın güçlü, özgün "parmak izini" kullanırlar. [1] Şimdiye kadar bu taramalarda uzun süredir gözden kaçmış bir çok uzak gökada olduğundan şüphe edilmekteydi. Yeni VLT taraması ilk kez bunun tam olarak ne olduğunu göstermektedir: ortalama olarak Lyman-alfa çizgisinin % 95'i onu salan gökada içinde hapsedilmektedir, ve çoğu gökada Lyman-alfa taramalarında görünmemektedir.

Nature dergisinde yayınlanan araştırma makalesinin başındaki isim Matthew Hayes şöyle açıklıyor, "Gökbilimciler her zaman Lyman-alfa taramalarında bir miktar gökadanın kayıp olduğunu bilmekteydiler, ama şimdi ilk kez bir ölçüme sahibiz. Ve azımsanmayacak sayıda kayıp gökadaya."

Hayes ve çalışma arkadaşları standart Lyman-alfa tarama yöntemlerini takip edip bu ışığı ölçerek toplam parlaklığın ne kadar bir kısmının kayıp olduğunu anlamak için VLT'deki FORS kamerasını ve özel-üretilen dar bant filtresini [2] kullandılar. Daha sonra, uzayın aynı bölgesini başka bir VLT Birim Teleskobunda bulunan yeni HAWK-I kamerasını kullanarak parlayan hidrojen tarafından farklı bir dalga boyunda salınan ve H-alfa çizgisi olarak da bilinen ışığı incelemek için taradılar. Özellikle GOODS-Güney alanı olarak bilinen, gökyüzünün iyi-çalışılmış bir bölgesinde ışığı 10 milyar yıldır (kırmızıya kayma 2.2 [3]) yol alan gökadaları incelediler.

"Gökyüzünün bu kadar derin bir parçasını hidrojenden bu iki özel dalgaboyunda gelen ışıkta ilk kez gözlemiş oluyoruz, ve bunun çok önemli olduğu ortaya çıktı", diyor takım üyesi Göran Östlin. Tarama oldukça derindi, ve evrenin yaşamının bu erken döneminde bilinen en sönük gökadalardan bazılarını ortaya çıkardı. Böylece gökbilimciler Lyman-alfa kullanılarak yapılan geleneksel taramalarla üretilen toplam ışığın sadece çok küçük bir kısmının görüldüğü sonucunu çıkarabildiler. Bu taramalarda % 90 oranında çoğu gökada gizlenmiş haldeydi. "Eğer on tane gökada görüldüyse, orada belki de yüz tane vardı",diyor Hayes.

Farklı dalgaboylarında salınan ışığı hedef alan farklı gözlemsel yöntemler sadece Evren'in kısmen tamamlanmış bir görüntüsüyle sonuçlanacaktır. Bu taramanın sonuçları, Evrenin tarihinde ilk oluşan gökadalar incelenirken güçlü Lyman-alfa imzasının artmasının evren bilimciler için şiddetli bir uyarı olduğunu bildirmektedir. Makalenin yardmcı yazarı Miguel Mas-Hesse şunları kaydediyor "Şimdi ne kadar kayıp olduğunu biliyoruz, evrenin daha kesin temsillerini oluşturmaya başlayabiliriz, Evren'in yaşamında farklı zamanlarda yıldızların ne kadar çabuk oluştuklarını daha iyi anlayabiliriz."

Bu büyük ilerleme kullanılan eşsiz kamera sayesinde mümkün olmuştur. İlk ışığını 2007'de alan HAWK-I kamerası en son teknoloji ürünü bir alettir. "HAWK-I'den daha büyük görüş alanından sahip sadece birkaç kamera var, ve onlar VLT'nin büyüklüğünün yarısından daha küçük teleskoplara takılı haldeler. Böylece sadece VLT/HAWK-I, gerçekten bu uzaklıklardaki bu kadar sönük gökadaları etkili bir şekilde bulabilir". diyor takım üyesi Daniel Schaerer.

Notlar:

[1] Lyman-alfa ışığı uyarılmış (daha özel olarak, çekirdek etrafındaki elektron ilk uyartılmış seviyeden temel seviyeye düştüğünde) hidrojen tarafından salınan ışığa karşılık gelmektedir. Bu ışık morötesi dalgaboyunda 121.6 nm'de salınmaktadır. Lyman-alfa çizgisi onu keşfeden Theodore Lyman'dan sonra Lyman serileri denilen serideki ilk çizgidir. Johann Balmer'den sonra Balmer serileri olarak adlandırılan seri ise uyarılmış hidrojen tarafından salınan ışığa karşılık gelmektedir. Bu serilerdeki ilk çizgi 656.3 nm'de salınan H-alfa çizgisidir.

[2] Bir dar-bant filtre; merkezi özel bir dalgaboyunda olan sadece dar bantgenişliğine sahip bir ışığın geçmesine izin verecek şekilde tasarlanmış bir optik filtredir. Geleneksel dar-bant filtreler H-alfa gibi merkezi Balmer serileri üzerinde olanları içermektedir.

[3]Evrenin genişlemesinden dolayı, uzak bir nesnenin ışığı onun uzaklığına bağlı olarak bir miktar kızıla kaymaktadır. Bunun anlamı o cismin ışığının daha uzun dalgaboylarına doğru kaymasıdır. 2.2'lik bir kızıla kayma değeri -ışığı bize ulaşmak için yaklaşık 10 milyar yıl geçen gökadalara karşılık gelen - ışığın 3.2 çarpanı kadar uzatılması anlamına gelmektedir. Böylece Lyman-alfa görünür bölge yakınında yaklaşık 390 nm'de görülür ve ESO'nun VLT'sine bağlı FORS aleti ile gözlenebilir. Aynı zamanda yakın kızılöte bölgesinde 2.1 mikrona doğru kayan H-alfa çizgisi de VLT üzerindeki HAWK-I aleti ile gözlenebilirdi.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(24 Mart 2010)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Ocak 2012       Mesaj #106
Avatarı yok
Yasaklı
APEX Uzak Evrendeki Yıldız Fabrikalarının İlk Kez Yakın Plan Fotoğrafını Çekti

eso1012a

Uzak Evren Yıldız fabrikaları.(Star factories in the distant Universe.)

Uzay bilimciler şanslı bir keşifle APEX teleskobu sayesinde ilk kez çok uzak bir gökadanın yıldız oluşum bölgelerinin parlaklığını ve büyüklüğünü doğrudan ölçtüler. Gözlenen gökada çok uzakta bulunuyor, ve ışığının bize ulaşması çok zaman alıyor, bu nedenle 10 milyar yıl önceki halini görüyoruz. Kozmik bir "kütleçekim merceği" gökadayı büyütüyor, aksi takdirde imkansız olan yakın plan bir görüntüsünü veriyor bize. Bu şanslı fırsat daha genç gökadalardan yüz kat daha hızlı üretilen yıldız doğumevleriyle, Evren'in erken dönemlerindeki gökadaların yoğun ve dinamik yıldız oluşum yaşamını gözler önüne sermektedir. Bu araştırma Nature dergisinde bugün çevrimiçi olarak yayınlandı.

Atacama Kaşifi Deneyi (APEX) teleskobuyla ışığın milimetre altı dalgaboylarında büyük kütleli bir gökada kümesini [1] gözleyen uzay bilimciler kümeden daha uzakta bulunan ve bu dalgaboylarında nadir görülen bir parlaklıkta olan yeni ve çok uzak bir gökada keşfettiler. Yıldız ışığının kozmik toz parçaçıklarını ısıtması gökadayı çok parlak hale getirmekteydi. Bu yeni gökadaya SMM J2135-0102 adı verildi.

"Beklenmeyen bir konumda bu kadar şaşırtıcı parlaklıkta bir nesnenin bulunması bizi şaşkına çevirdi. Hemen ardından bunun daha önce bilinmeyen ve daha yakın gökada kümesi tarafından büyütülen daha uzakta bir gökada olduğunun farkına vardık," diyor ESO'dan takımın bir üyesi Carlos De Breuck. De Breuck Şili'deki And dağlarında 5000 m yükseklikteki Chajnantor platosunda bulunan APEX teleskobuyla gözlem yapıyordu.

Yeni gökada SMM J2135-0102 ön planda bulunan büyük kütleli gökada kümesi nedeniyle çok parlak görünmektedir. Bu kümenin çok büyük miktardaki kütlesi daha uzaktaki gökadanın ışığını eğerek, bir kütleçekimsel mercek gibi davranmaktadır.[2] Bir teleskopla bakınca uzak gökadayı büyütmekte ve daha parlak hale getirmektedir. Küme ve uzak gökadanın raslantı sonucu bu şekilde sıralanması, daha arkadaki nesnenin 32 kat daha parlak hale gelmesine neden olmaktadır.

"Bu şekilde bir büyütme, ışığının bize ulaşması için 10 milyar yıl geçmesi gereken çok uzaktaki bir gökada için bile, benzeri görülmemiş detayları göz önüne sermektedir," diye açıklıyor Durham Üniversitesi'nden keşfi haber veren makalenin başyazarı Mark Swinbank. "Milimetre-altı Dizge teleskobuyla takip eden gözlemlerde, gökada içinde yıldızların oluştuğu bulutları büyük bir hassasiyette inceleme imkanı bulduk."

Büyütme gökadadaki yıldız-oluşum bulutlarının, sadece birkaç yüz ışıkyılı ölçeğinde olmaları, neredeyse kendi Samanyolu gökadamızın dev bulutlarının boyutlarıyla kıyaslanacak kadar ayırt edilebilmeleri anlamına gelmektedir. Bu seviyedeki detayı kütleçim merceği yardımı olmadan görebilmek için APEX ile aynı bölgede şu anda yapım aşamasında olan ALMA (Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizgesi) gibi geleceğin teleskoplarına ihtiyaç vardır. Bunun yanısıra bu şanslı keşif gökbilimcilere bir kaç yıl içinde mümkün hale gelecek olan bilimin eşsiz bir önizlemesini sunmuştur.

Boyut olarak Samanyolu'ndakilere benzeyen bu "yıldız fabrikaları"nın yüz kat daha parlak olmaları bu gökadaların yaşamlarının erken dönemlerinde yıldız oluşumunun bize uzay ve zamanda daha yakın olan tipik gökadalardan çok daha dinamik olduğu izlenimini vermektedir. Birçok yönden bulutlar daha çok erken Evren'deki yıldız oluşum bulutlarının en yoğun merkezlerine benzer görünmektedirler.

"SMM J2135-0102'nin yılda yaklaşık 250 Güneş'e eşit oranda yıldız ürettiğini tahmin ediyoruz," diyor de Breuck. "Gökadanın büyük toz bulutlarındaki yıldız oluşumu yakın Evren'dekilere benzemiyor, fakat gözlemlerimiz çok uzaktaki bu gökadalarda yıldız doğumlarını anlayabilmek için yakın gökadalardaki en yoğun benzer yıldız doğumevlerinin altında yatan fiziği kullanabileceğimizi de öne sürmektedir."

Notlar:

[1]Gökada kümeleri Evrende kütleçimiyle bir arada tutulan en büyük kütleli nesnelerdir. Toplam kütlelerinin sadece onda birine karşılık gelen yüz ila binlerce gökadadan meydana gelmektedirler. Güneş'imizin bir milyon milyar katına [1015] kadar ulaşan kütlelerinin büyük bir bölümünü sıcak gaz ve karanlık madde meydana getirmektedir. Bu durumda MACS J2135-010217 (veya MACS J213512.10-010258.5) olarak tayin edilen gözlenen küme yaklaşık dört milyar ışık-yılı uzaklıkta bulunmaktadır.

[2]Kütleçekimsel merceklenme Albert Einstein'in genel görelilik teorisiyle tahmin edilen bir etkidir. Devasa kütleleri ve bizimle çok uzak gökadalar arasında bulunmaları nedeniyle, gökada kümeleri arka fondaki gökadalardan gelen ışığı eğen olağanüstü etkili kütleçekimsel mercekler gibi davranmaktadırlar. Kümelerin kütle dağılımlarına bağlı olarak büyütme, şekil bozulması, devasa yaylar ve aynı kaynağın çoklu görüntüleri gibi bir takım ilginç etkiler üretilmektedir.



Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(21 Mart 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Ocak 2012       Mesaj #107
Avatarı yok
Yasaklı
Uzak Evren Yıldız Oluşum Bölgesi

eso1012c

Bu birleşik görüntü, uzak galaksinin SMM J2135-0102 keşfini gösterir. Sol: çekimsel SMM J2135-0102 mercek gökada kümesi MACS J2135-010.217 (ortada), bir görünüm.Sağ üst: SMM J2135-0102 milimetre-altı-dalga boyu gözlemleri (kırmızı ile gösterilen) ilk LABOCA Atacama Pathfinder Experiment (APEX) teleskop kamera ile keşfedilmiştir. (This composite image shows the discovery of the distant galaxy SMM J2135-0102. Left : a view of galaxy cluster MACS J2135-010217 (centre), which is gravitationally lensing SMM J2135-0102.Top right : SMM J2135-0102 was first discovered in submillimetre-wavelength observations (shown in red) with the LABOCA camera on the Atacama Pathfinder Experiment (APEX) telescope/ESO1012c.)

eso1012d

SMM J2135-0102 çevresindeki bölge ve gökada kümesi MACS J2135-010.217.(The region around SMM J2135-0102 and the galaxy cluster MACS J2135-010217/ESO1012d.)

eso1012e

Gökada kümesi MACS J2135-010.217 merceklenme SMM J2135-0102.(The galaxy cluster MACS J2135-010217 lensing SMM J2135-0102/ESO1012e.)



Kaynak:ESO/APEX Teleskobu Gözlemi/Bilim Bülteni(21 Mart 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Ocak 2012       Mesaj #108
Avatarı yok
Yasaklı
İlk Ilıman Ötegezegen Ölçümü Gerçekleştirildi

eso1011a

Corot-9b

Uzay bilimciler, CoRoT uydusu ve ESO'nun HARPS tayfçekeri ile elde edilen gözlemlerin birleştirilmesiyle üzerinde detaylı olarak çalışabildikleri ilk "normal" ötegezegeni keşfettiler. Corot-9b olarak tanımlanan gezegen yeryüzüne 1500 ışık yılı uzaklıkla Yılan takımyıldızı yönünde bulunuyor ve Güneş'e benzeyen yıldızının önünden düzenli olarak geçiş yapıyor.

Keşfi gerçekleştiren 60 kişilik uluslararası gökbilimciler ekibinden Clarie Moutou keşif hakkında şunları belirtiyor "Bu, bildiğimiz diğer onlarcası gibi normal ılıman bir ötegezegen, fakat ilk kez bir ötegezegenin özellikleri hakkında bu kadar derinlemesine çalışabiliyoruz. Ötegezegen araştırmalarında bir Rosetta (Reşid) taşı olacak gibi görünüyor."

Çalışmayla ilgili olarak yayınlanacak olan makalenin başyazarı Hans Deeg "Corot-9b gerçekten güneş sistemimizdeki gezegenlere benzeyen ilk ötegezegen" diyor ve şöyle devam ediyor "Gezegen Jüpiter büyüklüğünde ve Merkür'ün yörüngesine benzer bir yörüngeye sahip."

Takım üyelerinden Tristan Guillot ise gezegen ile ilgili olarak şunları belirtiyor "Bizim dev gezegenlerimiz Jüpiter ve Satürn gibi, çoğunlukla hidrojen ve helyumdan meydana gelen gezegende ve yüksek sıcaklık ve basınçta kaya ve su da dahil olmak üzere Dünya'nın kütlesinin 20 katı kadar diğer elementlerin de bulunduğunu düşünüyoruz."

Corot-9b yıldızının önünden Yeryüzü'nden görülecek şekilde her 95 günde bir geçiyor. [1] Bu "geçiş" yaklaşık 8 saat sürüyor ve gezegen hakkında gökbilimcilere daha fazla bilgi sağlıyor. Neyseki bir gaz devi gezegen olarak şimdiye kadar keşfedilen ötegezegenlerin çoğuyla birlikte birçok özelliğini paylaşmaktadır. [2]

Yardımcı yazar Didier Queloz ise şunları belirtiyor "Analizlerimiz sayesinde Corot-9b hakkında aynı türdeki diğer ötegezegenlerden daha fazla bilgiye sahip olduk. Bu düşük sıcaklığa sahip ılıman gezegenlerin atmosferlerini anlamada yeni bir araştırma alanı açabilir ve özellikle düşük-sıcaklık kimyası hakkındaki anlayışımıza tamamen yeni bir pencere olabilir."

Şimdiye kadar 400'den fazla ötegezegen keşfedildi, bunların 70 tanesi geçiş yöntemiyle gerçekleştirildi. Corot-9b bu yöntemle keşfedilen gezegenler arasında ayrı bir yere sahip, yıldızına olan uzaklığı daha önceden keşfedilenlerden yaklaşık 10 kat daha büyük. Ve bu ötegezegenlerin tersine, gezegen ılıman bir iklime sahip. Gece ve gündüz arasındaki minimum değişikliklerle birlikte gezegenin gaz yüzeyinin sıcaklığının 160 derece ile - 20 santigrat derece arasında olması bekleniyor. Sıcaklığın tam değeri yüksek yansıtma özelliği gösteren bulut tabakalarının varlığına bağlı.

Fransız uzay ajansı CNES [3] tarafından işletilen CoRoT uydusu gezegeni 2008 yazı süresince 145 günlük gözlemler sonucunda teşhis etmiştir. ESO'nun çok başarılı ötegezegen avcısı ile gerçekleştirilen gözlemlerle - ESO'nun Şili La Silla'daki 3.6 metrelik teleskobuna bağlı bulunan HARPS tayfçekeri - gökbilimciler kütlesini ölçme imkanı buldukları Corot-9b'nin gerçekten bir ötegezegen olduğunu onayladılar. Gezegenin kütlesi Jüpiter'in kütlesinin yaklaşık % 80'i kadar.

Notlar:

[1]Bir gezegen geçişi gezegenin etrafında dolandığı yıldızın önünden geçmesiyle gerçekleşir ve yıldızın ışığında bir miktar azalamaya sebep olur. Bu tür bir tutulma yıldızın görünür parlaklığında değişimlere neden olur ve gezegenin çapının ölçülmesini sağlar. HARPS tayfçekeri ile gerçekleştirilen dikine hız ölümleriyle birleştirilerek gezegenin kütlesinin belirlenebilmesi böylece yoğunluğunun ortaya çıkarılması da mümkün. Aslında geçiş olayı - "sıcak Jüpiter" olabilmek için yıldızına çok yakın olmayan fakat yine de - bu gezegeni daha ayrıntılı çalışmalar için son derece uygun hale getiriyor.

[2] Ilıman gaz devleri şimdiye kadar keşfedilen bilinen en yaygın ötegezegen grubudur.

[3] CoRoT (Konveksiyon, Dönme ve Geçişler) uzay teleskobu CNES tarafından, Avusturya, Almanya, İspanya, Belçika, Brezilya ve Avrupa Uzay Ajansı'nın desteğiyle inşa edilmiştir. Özel olarak ötegezegen geçişlerini tesbit etmek ve yıldızların sismolojik çalışmalarını gerçekleştirmek üzere tasarlanmıştır. Elde ettiği sonuçlar aralarında IAC-80 (Teide Gözlemevi), Kanada Fransa Hawaii Teleskobu (Hawaii), Isaac Newton Teleskobu (Roque de los Muchachos Gözlemevi), Wise Gözlemevi (İsrail), Las Cumbres Gözlemevi Küresel Teleskop Ağı Faulkes Kuzey Teleskobu (Hawaii) ve ESO 3.6 metrelik teleskobu (Şili) gibi yeryüzünde bulunan birçok teleskopla tamamlanmıştır.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(17 Mart 2010)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Ocak 2012       Mesaj #109
Avatarı yok
Yasaklı
Omega Bulutsusu’nun Dumanlı Pembe Çekirdeği

eso1201a

Omega Bulutsusu dumanlı pembe çekirdek.(The smoky pink core of the Omega Nebula.)

ESO’nun Çok Büyük Teleskobu (VLT) tarafından çekilen Omega Bulutsusu’nun yeni görüntüsü, yer gözlemi ile bugüne kadar çekilen en keskin görüntüsüdür. Bu görüntü, meşhur yıldız oluşum bölgesinin toz pembesi renkli merkez kısmını göstermekte ve gaz bulutlarının, tozlarının ve yeni doğan yıldızların kozmik manzaralarındaki olağanüstü detayı ortaya koymaktadır.

Omega Bulutsusu’nun renkli gaz ve koyu tozları yeni nesil yıldızların oluşumu için ham madde olarak hizmet etmektedir. Bulutsunun bu belirli kısmında, görüntünün göz kamaştıracak kadar parlak ve mavi-beyaz renkte ışıldayan yeni yıldızları tüm grubu aydınlatmaktadır. Bulutsunun dumanlı görünen toz şeritleri parlayan gaza karşı silüet şeklinde durmaktadır. Hidrojen gazından ortayan çıkan ve bulut şeklinde büyüyen bu kısmın baskın kırmızımsı renkler, sıcak genç yıldızlardan çıkan yoğun morötesi ışınların etkisi altında büyümektedir.

Omega Bulutsusu kimin gözlediğine?, ne zaman ve gözlendiğinde ne düşündürdüğüne? bağlı olarak pek çok isimle anılmıştır. Bu diğer isimler Kuğu Bulutsusu, At Nalı ve hatta Istakoz Bulutsusu isimlerini de içermektedir. Bu sistem, Messier 17 (M17) ve NGC 6618 olarak da kataloglarda yer almıştır. Bulutsu, 5 000 ila 6 000 ışık yılı uzaklıkta Yay takımyıldızında (Sagittarius) yer almaktadır.

Uzay bilimcilerin popüler hedeflerinden biri de olan, Samanyolu’nun büyük kütleli yıldızları içinden bu ışıklı gaz ve toz alanı en genç ve en aktif yıldız oluşumlarından biri sayılmaktadır.

Görüntü, VLT’nin dört Birim Teleskobundan biri olan Antu üzerindeki FORS aygıtı ile alınmıştır. Birkaç bulutlanmaya rağmen büyük teleskoba ek olarak gözlemler sırasındaki son derece kararlı hava bu görüntünün netliğini mümkün kılmaya yardımcı olmaktadır. [1] Sonuç olarak bu yeni görüntü yerden çekilmis Omega Bulutsusu’nun bu kısmının en keskin halidir.

Bu görüntü, ESO Kozmik Mücevher programının bir parçası olarak ilk üretilen görüntüdür. [2]

Notlar:

[1] Dünya atmosferinin bozucu etkisini ölçmek için uzay bilimciler tarafından kullanılan bir terim olan "görüş" gözlem gecelerinde çok iyiydi. Görüş için ortak ölçüm teleskop ile gozlemlenirken yıldızın görünür çapıdır. Bu gözlemde, görüş olağanüstü elverişliydi, 0.45 yaysaniyesi değeri, bakılan nesnenin az miktar bulanıklık ve titreme göstermesidir.

[2] Bu resim, ESO Kozmik Mücevherler programının bir parçası olarak üretilmiştir. Bu, gökbilim görüntülerinin eğitim ve hakla ilişkiler amaçlı kullanımı için geliştirilen yeni girişimdir. Program çoğunlukla gökyüzü koşullarının bilimsel gözlemler için uygun olmadığı zamanları, görsel olarak ilginç, merak uyandırıcı ve ilgi çekici cisimlerin fotoğraflarını çekmek için kullanıyor. Veriler ayrıca ESO'nun bilim arşiviyle profesyonel gökbilimciler için de uygun hale getiriliyor.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(04 Ocak 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Ocak 2012       Mesaj #110
Avatarı yok
Yasaklı
ESO’nun 2012 Yıldönümü

eso1202a

50. yıl, astronomi yeni zirvelere ulaşıyor.(50. years of reaching new heights in astronomy.)

2012 yılı dünyanın önde gelen hükümetler-arası gökbilim organizasyonlarından Avrupa Güney Gözlemevi’nin (ESO) 50. yıldönümüne işaret ediyor. Yıldönümü ESO’nun geçmişini gözden geçirmek, bilimsel ve teknolojik başarılarını kutlamak ve gelecekteki iddialı programlarını sabırsızlıkla beklemek için bir fırsat. ESO yıl boyunca heyecan verici birçok etkinlik planlıyor.

5 Ekim 1962’de beş Avrupa ülkesinden temsilciler - Belçika, Fransa, Almanya, Hollanda ve İsveç [1] - Paris’te ESO Anlaşması’nı imzaladı. Atılan imzalar şimdi Avrupa Güney Gözlemevi olarak bilinen, Güney Yarımküre’de bir Avrupa Gökbilim Araştırmaları Kuruluşu’nun kurulması için resmi bir taahhüdü temsil etmekteydi.

“ESO’nun 50. yıldönümü Avrupa ve uluslararası yer-temelli gökbilim için en heyecanlı dönemin tam ortasına geldi. ESO kurulduğu 1962 yılından bu yana büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Elli yıl sonra, ESO dünyadaki en üretken gökbilim gözlemevi olarak gökbilim araştırmaları camiasında şimdi bir lider konumundadır.” diyor ESO Genel Müdürü Tim de Zeeuw.

ESO’nun ilk gözlemevi Şili’nin başkenti Santiago’nun 600 km kuzeyinde 2600 metre-yüksekliğindeki bir dağ üzerinde, La Silla’da inşa edildi. La Silla Gözlemevi ayna çapları 3.6 metreye kadar çıkan birçok optik teleskopla donatılmıştır. Bunlar arasında teleskop tasarımında çığır açan, ilk kez ESO tarafından geliştirilen ve dünyadaki büyük teleskopların çoğunda kullanılan bilgisayar kontrollü, aktif optik birincil ayna teknolojisine sahip Yeni Teknoloji Teleskobu bulunmaktadır. 3.6 metrelik ESO teleskobu ise şimdi dünyanın en gelişmiş ötegezegen avcısı HARPS’a ev sahipliği yapmaktadır.

ESO tarafından kurulan ikinci yerleşke Çok Büyük Teleskop (VLT) dizgesine ev sahipliği yapmakta olan Paranal Gözlemevi’ydi. Bilimsel çalışmaların 1999’da başladığı yerleşkede bugün VLT Avrupa gökbiliminin en iyi tesisidir ve VLT Girişimölçeri (VLTI) ile dünyada düzenli olarak çalıştırılan en büyük girişimölçerli teleskoptur. Ayrıca Paranal’da kırmızı ötesi dalga boyunda gözlem yapan dünyanın en büyük tarama teleskobu VISTA çalışmakta, bunun yanı sıra yalnızca görünür ışıkta gökyüzü taraması yapmak üzere tasarlanan en büyük teleskop olan VLT Tarama Teleskobu’da (VST) burada bulunmaktadır.

Şili’nin kuzeyindeki Chajnantor platosunda ESO, Kuzey Amerika ve Doğu Asyalı ortaklarıyla devrimsel bir gökbilim teleskobu inşa etmektedir - ALMA, Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizgesi, var olan en büyük gökbilim projesi. Yıldızların, gezegenlerin, gökadaların yapıtaşlarını ve yaşamın kendisini araştıracak olan ALMA yüksek hassasiyete sahip 66 antenden oluşan tek bir teleskop olacak. ALMA’nın inşası 2013 yılında tamamlanacak, fakat erken bilimsel gözlemler kısmı bir dizgeyle 2011 yılında başlamış durumdadır. (ESO1137)

ESO şu anda “gökyüzünü izleyen dünyanın en büyük gözü” olacak 40 metre-sınıfı optik/yakın kırmızı-ötesi teleskobu, Avrupa Aşırı Büyük Teleskobu’nu ya da E-ELT’yi inşa etmeyi planlamaktadır. Önümüzdeki on yılın başlarında planlanan gözlemlerin başlamasıyla, E-ELT zamanımızın en büyük bilimsel zorluklarını çözmeye çalışacak. (ESO1150)

2012 için çok sayıda etkinlik planlanmaktadır. ESO herkesi kutlamalara katılmaya davet ediyor, hali hazırda planlanan etkinliklerin bir parçası olarak ya da bunlardan bağımsız başka bir girişimle bunu gerçekleştirebilirsiniz.

*3 - 7 Eylül 2012 tarihleri arasında ESO Genel Merkezi ötegezegenler, Güneş Sistemi, yıldız oluşumu, yıldız evrimi, evrenbilim ve daha fazlası hakkında bir bilimsel sempozyuma ev sahipliği yapacak.

*Yıldönümü olan 5 Ekim 2012’de ESO 15 Üye Ülke’de koordineli halk etkinliği organize etmeyi amaçlıyor.

*ESO’nun Bilim Toplum Ağı ve Toplum Ortağı Kuruluşlar’ın yardımıyla organize edilen bu etkinlik halkın ulusal bazda ESO’nun gökbilim topluluğuyla ve Şili’deki nefes kesen gözlemevleriyle doğrudan iletişim halinde olmasını sağlayacak mükemmel bir yöntemdir.

*11 Ekim 2012’de, ESO Genel Müdürü Profesör Tim de Zeeuw veKonsey Başkanı Profesör Xavier Barcons, Üye Ülkeler ve ev sahibi ülke Şili’den Bakanları, ESO Konseyini, ESO komitesi temsilcilerini, eski ESO Genel Müdürlerini, ünlü gökbilimcileri ve ESO için anahtar rol oynayan kişileri Münih’te gerçekleşecek yıldönümü galası etkinliğinde ağırlayacaklar.

*Yıl boyunca yıldönümü fuarı Üye Ülkelerin seçilen bölgelerinde gösterimde olacak.

*Yıldönümü gününde bir belgesel filmigörkemli bir resimli kitapla birlikte gösterime girecek. Film ayrıca bölümler halinde ESO’nun popüler ESOcast video yayını serileriyle de yayınlanacak. Adriaan Blaauw’un ESO’nun Erken Tarihi adlı kitabını, ESO’nun 50 yıllık hikayesini tamamlamak için Claus Madsen tarafından kaleme alınan, ikinci bir tarih kitabı takip edecek.

*2012’de her ayın ilk Haftanın Görüntüsü, ESO yerleşkelerinin geçmişini ve bugününü karşılaştıran özel bir Önce ve Sonra özelliği ile yayınlanacak.

*ESO’nun tarihi yolcuğuna şahitlik eden içeriden çalışan kişiler ya da yerleşkelere ziyaretçi olarak gelenler için ESO Görüntüleriniz Flickr Grubu’nu tarihi görüntüleri de içerecek şekilde genişlettik. “Geçmişten kartpostallar” (ann12001)

“VLT ve VLTI, ALMA ve E-ELT ve gelecek nesil öncü projeleri sayesinde şüphesiz düşlerimizin ötesinde, bizlere çığır açıcı bilimsel yenilikler sunacak olan ESO’nun gelecekteki 50 yıllarını sabırsızlıkla bekliyorum. ESO çalışanlarının kendilerini işlerine adaması, tutkuları ve profesyonellikleri sayesinde, bugün ESO yer-temelli gökbilimde lider konumundadır. Nice 50. yıllara dileklerimle!,” Tim de Zeeuw.

Notlar:

[1] Aslında İngiltere'de, Anlaşmayı imzaladığı için altı ülke vardı. Daha sonra imzasını geri çekti ve ESO'ya 10. Üye Ülke olarak 2002 yılında katıldı.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Kurumsal Bülten(05 Ocak 2012)


Benzer Konular

4 Aralık 2014 / Misafir Uzay Bilimleri
16 Eylül 2008 / virtuecat Coğrafya
27 Nisan 2009 / HipHopRocK Siyasal Bilimler
27 Nisan 2009 / HipHopRocK Siyasal Bilimler