Arama

Hayvanlar Hakkında Detaylı Bilgi Merkezi - Sayfa 16

Güncelleme: 4 Aralık 2016 Gösterim: 226.896 Cevap: 177
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
27 Ocak 2014       Mesaj #151
Avatarı yok
Yasaklı
En Eski Kanser Genomu 11 Bin Yaşında

Sponsorlu Bağlantılar


Slovakya'nın Dovovali bölgesinde bir Husky. (AFP)

Bilim insanları, binlerce yıldır köpeklerde kansere neden olan bir genomun orijini keşfetti. Köpekler arasında cinsel yolla bulaşan kanserin, bilinen en uzun süre hayatta kalan kanser türü olduğu belirtildi.İnsanların aksine köpeklere özgü olan ve cinsel yolla bulaşan bir kanser türünün, ilk olarak 11 bin yıl önce ortaya çıktığı anlaşıldı. Dünyanın dört bir yanındaki köpekleri etkileyen ve hayvanların cinsel organında tümör oluşumuna neden olan kanserin, tek bir köpekte belirdiği ve cinsel yolla bulaşarak hayatta kalmaya devam ettiği ifade edildi.

Science dergisinde yayımlanan araştırmada yer alan Cambridge Üniversitesi'nden Dr. Elizabeth Murchison, "Binlerce yıl hayatta kalmayı başaran genom, uygun şartlar oluştuktan sonra kanserin milyonlarca mutasyona rağmen hayatta kalabileceğine işaret etti" dedi. Bulaşıcı kanserin halen ilk ortaya çıktığı köpeğin genetik çeşitliliğinde yer aldığını ifade eden bilim insanları, bu çeşitlilikleri analiz ederek söz konusu köpeğin Alaska Malamutu veya Sibirya Kurdu (Husky) olabileceğini belirtti. Tek renk, gri, siyah veya kahverengi postu olduğu düşünülen köpeğin genomu, cinsiyetini ele vermiyor.

Son 500 Yılda Yayıldı

Murchison, 'söz konusu spesifik türün nasıl bulaşıcı bir kanser türü geliştirdiğini bilmediklerini ancak antik köpek genomları üzerinde bugün bu sırrı çözmeye çalışmanın çok etkileyici olduğunu' söyledi. Antik genom dizilimini inceleyen araştırmacılar, dünya genelinde köpeklerde sıkça rastlanan kanser türünün nasıl yayıldığına dair de yeni bilgiler elde etti. Murchison, "Farklı kıtalardaki genetik çeşitliliğin izleri, kanserin çok uzun süre boyunca tek bir köpek populasyonunda sınırlı kaldığını gösterdi" dedi. Kanser, insanlarla beraber yeni kıta ve bölgelerin keşfinde yer alan köpeklerin aracılığıyla son 500 yılda tüm dünyaya yayıldı.


Kaynak: Science / Ntvmsnbc (24 Ocak 2014, 13:02)

Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:29
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
3 Nisan 2014       Mesaj #152
Avatarı yok
Yasaklı
Zebra Çizgilerinin Sırrı

Sponsorlu Bağlantılar

Bilim insanları ‘zebraların neden çizgileri var?’ sorusunun gizemini çözdü. Çizgilerin nedeninin sineklerden korunmak için olduğu açıklandı.

Bir grup biyolog, zebraların vücudunu kaplayan çizgilerin gizemini çözdüğünü öne sürdü. Bilim insanları 20 farklı zebra türünün coğrafi dağılımını ve bu ayrı bölgede yaşayan zebraların vücut çizgilerinin kalınlıkları ve sıklıklarını derledi. Bir sonraki adım ise bu farklı bölgelerdeki hava durumu, diğer yırtıcı hayvanlar, çeçe ve diğer sinek türlerinin yoğunluğu ve bitki örtüsünü incelemek oldu. Araştırmacılar, tüm verileri topladıktan sonra çizgilerin bölgedeki sinek yoğunluğuyla ilişkili olduğu sonucuna ulaştı. Zebraların sinek ısırıklarından korunabilmek için çizgili bir kamuflaj geliştirdiği belirlendi. Vücutlarındaki kısa tüyler nedeniyle ısırıklara karşı hassas olan zebraların, Afrika’da diğer canlıların aksine çizgileri geliştirdiği düşünülüyor.

Kaynak: Nature Communcation / Ntvmsnbc (02 Nisan 2014, 14:36)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
3 Mayıs 2014       Mesaj #153
Avatarı yok
Yasaklı
En Hızlı Kara Canlısı Bir Kene



Bilim insanları en hızlı kara canlısının sanılanın aksine kaplan böceği değil bir susam tanesi büyüklüğündeki kene olduğunu belirledi.

ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Pomona Collega’da yürütülen bir araştırma, 3 milimetre büyüklüğündeki bir kene türünün en hızlı hareket eden kara canlısı olduğunu ortaya çıkardı. Çalışmada, canlıların boyutlarına göre aldıkları hız esas alındı. Paratarsotomus macropalpis olarak anılan ‘hızlı kene’, saniyede kendi boyunun 322 katı hıza ulaşıyor. Bir insanla kıyaslandığında kene, bir saatte 2 bin kilometre koşabiliyor. Daha önce en hızlı hara canlısı olarak belirlenen Avustralya’da yaşayan kaplan böceği, saniyede kendi boyunun 171 katı hıza çıkıyor. Çita ise 16 katına çıkabiliyor.Güney Kaliforniya’da yaşayan bu kene türünün çıplak gözle sadece ayaklarını görebilmek mümkün.

Kaynak: Ntvmsnbc (01 Mayıs 2014,14:56)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:29
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
20 Mayıs 2014       Mesaj #154
Avatarı yok
Yasaklı
Parlayan 3 Fare



Kuantum noktaları enjekte edilmiş fareler, nanoparçacıkların vücutta nasıl dağıldığını anlamak için bilim adamlarına yardımcı oluyor. © Edward A. Sykes & Qin Dai

Bu parlayan fareler, nanoparçacıkların vücutta nerede sonlandığını anlamak üzere bilim adamlarına yardımcı oluyor. Farelere kuantum noktaları enjekte ediliyor, böylece UV ışığı altında parlıyorlar ve bu yöntem, basit bir şekilde insanların nanoparçacıklara maruz kalma biçimini gösterebilir.Kanada’daki Toronto Üniversitesi’nde Warren Chan tarafından yönetilen araştırma grubu, farelere altın nanoparçacıklar ve çinko sülfür “şapkalarına” sahip kadmiyum selenyum sülfür kuantum noktaları enjekte etti. Araştırma ekibi, nanoparçacıkların birikmesi için derinin önemli bir bölge olduğunu gösterdi ve altın nanoparçacıklar ile derinin maviye döndüğü gözlendi.

İndüktif eşleşmeli plazma kullanan atomik emisyon spektroskopisi (ICP-AES) ile araştırma ekibi fare derisindeki nanoparçacık miktarının aşağı yukarı karaciğer ve dalakta bulunan miktarlar ile uyum içinde olduğunu buldu. Bu da, bir kişinin vücudunda nanoparçacık birikmesini bulmak için deri biyopsilerinin basit bir yöntem olarak değerlendirilebileceğini gösteriyor. Ancak, yazarlara göre yüzey kimyasal özelliklerinin, boyutların ve diğer faktörlerin yaşayan organizmalarda nanoparçacıkların nasıl ve nerede biriktiğini görmek için başka deneyler yapılması gerekiyor.


Kaynak: RSC (16 Mayıs 2014)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:29
d_n_z - avatarı
d_n_z
VIP VIP Üye
20 Mayıs 2014       Mesaj #155
d_n_z - avatarı
VIP VIP Üye
Hayvanlar Hakkında İlginç Bilgiler

KARINCALARIN İLGİNÇ ÖZELLİKLERİ

Temnothorax rugatulus- Koloni üyelerinin ilişkisi, labaratuvarda inceleniyor.

Sphecomyrma freyi-100 milyon yıllık karınca fosili, (Harvard Üniversitesi zooloji müzesi).

Bugün yaşayan tüm karıncaların, toplam ağırlığı, yaşayan tüm insanların ağırlığından daha fazladır.
Karıncalar, kendi vücut ağırlıklarının 20 katını kaldırabilirler. 35 kg. ağırlığında ve 10 yaşındaki bir çocuğun; bir karınca kadar güçlü olabilmesi için, 700 kg. kaldırması gerekir.
Dünya üzerinde, 35 bin karınca türü mevcuttur.
Çoğu karınca türü, sıcak iklimlerde yaşar.
Yaklaşık 9. 500 karınca türü bilinmektedir. Bilim adamları, bunun yaklaşık iki katının, henüz keşfedilmeyi beklediğine inanmaktadır.
Tüm böcekler arasında, en büyük beyin karıncanınkidir.
Bir karıncanın ortalama ömrü, 45 ila 60 gündür.
Bir karıncanın beyninde, yaklaşık 250 bin beyin hücresi bulunur. Bir insanın beyninde 10 bin milyon beyin hücresi mevcuttur. Dolayısıyla, 40 bin karıncalık bir koloninin beyin hücresi toplamı, bir insanınkine denktir.
Bazı karıncalar, günde yedi saat uyur.
Bir karıncanın dışı, sert kabuktandır, buna dış iskelet adı da verilir.
En büyük karıncanın uzunluğu, 2,54 cm dir.
En küçük karınca, 0.1 mm dir.
Bir karınca kolonisinin nüfusu, yüz binlerden, milyarlara varabilir.
Karıncalar, sadece dokunmak değil, koku almak için de antenlerini kullanırlar.
Karıncaların, akciğeri yoktur. Oksijen, vücutlarına tüm bedene yayılmış küçük deliklerden girer; karbondioksit de, aynı deliklerden çıkar.
Tüm böcekler gibi, karıncaların da altı bacağı vardır.
Karıncalar, gri, kırmızı, kahverengi, siyah, sarı, mavi ya da mor olabilirler.
Karıncanın vücudu, üç bölümden oluşur: Kafa, göğüs(gövde), ve karın (kuyruk kısmı).
Karıncalar, koloni denen büyük gruplar hâlinde yaşarlar. Her karıncanın, kolonide belirli bir görevi vardır.
İşçi karıncalar, yuvadan çöpü alıp, dışarıya, özel çöplüğe taşımakla görevlidirler.
İşçi karıncalar, dişidir. Koloninin çoğunluğunu, dişi karıncalar oluşturur.
Köle-Yapıcı karıncalar, başka karıncaların yuvalarına saldırır ve yumurtalarını çalar. Bu yumurtalar kırılıp, yavru karıncalar çıktığında kolonide köle olarak çalışırlar.
Kraliçe karıncaların, doğduklarında kanatları vardır. Başka koloniler kurmak için uçup giderler; sonra kanatları düşer.
Kraliçe karınca, 15 yıla kadar yaşayabilir ve bir kez çiftleşmesi gerekir.
Her karınca kolonisinin, en az bir, bazen de birden fazla Kraliçe'si vardır.
Ahşap karıncaları, önemli yırtıcı böceklerdir ve geniş bir koloni oldukları takdirde, günde binlerce böcek toplayabilirler.
Ahşap karıncaları, düşmanını, ağzını açarak tehdit ederler.
Normal şartlarda, Marangoz karıncalar canlı ya da ölü ağaçlarda yuva yapıp, kütükleri ya da ağaç gövdelerini çürütürler. Öte yandan, yuvalarını evlere, telefon direklerine ve diğer insan elinden çıkma ahşap yapılara da yapabilirler.
Yaprak-kesen karıncalar, yağmur yağarken yaprak kesmezler, ve keserken şiddetli yağmura maruz kalırlarsa, yaprakları genellikle yuvanın dışında bırakırlar.
Petek karıncaları, çorak mevsimlerde hayatta kalmak için, kayda değer yöntemler geliştirmişlerdir. Yağmurlar sırasında, bu karıncalar, işçilerini, su ve nektarla beslerler. Bu işçiler, yiyecek fazlasını, sindirim sistemlerinin, kursak denen bölümünde depolarlar.
Karıncaların başlıca düşmanı, insanlardır. Yuvalarını ve yaşam ortamlarını yok edip, böcek ilaçlarıyla onları öldürüyor, hatta bazı yerlerde onları yiyor.
Karıncalar, 100 milyon yıldan uzun süredir, Dünya üzerinde yaşamaktadır ve gezegenin her yerine yayılmış durumdadırlar.
Dünya'nın bilinen 100 milyon yıllık, en yaşlı karıncası, bir amberin içinde korunmuş şekilde bulunmuştur. Adı Sphecomyrma freyi olan ve eşek arısına benzeyen bu karınca, Harvard Üniversitesi, Zooloji müzesinde, sergilenmektedir.
Pompei de ölen Roma generali ve bilgin Plinius(MS 23-79)(Pliny'nin amcası), Doğa Tarihi adlı ansiklopedisinde, karıncaların, insanlardaki şeker hastalığını teşhis ettiğini yazıyor: "İnsanlar, idrarlarını, karınca yuvasına bırakıyorlar ve karıncaların, idrarı, yuvalarına taşıyıp taşımadıklarını gözlüyorlar. Eğer karıncalar, idrarı yuvalarına taşıyorlarsa, kandaki şeker seviyesinin yüksek olduğu anlaşılıyor."
Güney Amerika'da yapılan antropoloji ve etnobiyoloji çalışmalarında, yağmur ormanlarında yaşayan ilkel kabilelerin, şeker hastalığını, hala karıncalarla test ettikleri, rapor ediliyor.




SU SAMURU
Su samurları uyurken el ele tutuşurlar. Nedeni ise uyurken akıntıya kapıldıklarında sürüklenseler bile birbirlerini asla kaybetmemeleridir.
iLKiMimmmMsn Angel
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Haziran 2014       Mesaj #156
Avatarı yok
Yasaklı
Fareler de Pişman Oluyor


Yaptığı tercihlerden daha sonra pişman olan tek canlı insan değil. Farelerin de geriye dönüp değişiklik yapmak istediği anlaşıldı.

Farelerin, daha önce insan dışında hiçbir memelide rastlanmayan biçimde, pişmanlık hissine sahip oldukları ortaya çıktı. Araştırmacıların ’restoran sırası’’ adını verdiği test, farelerin yemeklerine ulaşmak için beklediği sürenin, tercihlerini ve daha sonra bu tercihlerle ilgili davranış farklılıklarını belirledi. Minnesota Üniversitesi Profesörü David Redish’in BBC Nature News’e yaptığı açıklamaya göre, test bir restorantta sırada beklemeye benzetiliyor.Fareler bazı durumlarda güzel yemekler sunulan, fakat beklemesi zaman alan taraftan vazgeçip daha az lezzetli yiyeceklerin olduğu tarafı tercih ediyorlar.

Fakat bu durumda sık sık geriye dönüp önceki restorana baktıkları gözlemleniyor. Lezzetli yiyecekler için beklemeye daha meyilli oldukları anlaşılan farelerin bu hareketi, onların bireysel tercihlerinin olduğunu gösteriyor. Profesör Redish’e göre, bu testte önemli olan nokta pişmanlık ile hayal kırıklığını birbirinden ayırmak. Bunu yapmanın yolu ise farelerin bireysel tercihlerini yapmalarına izin vermek.

Tercihlerin gözlenmesi iyi ile kötü seçimler arasındaki ayrımı da ortaya çıkarıyor. Farelerin bazen iyi olanı atladıkları ve kötü tercihlerle yüzleştikleri farkediliyor. Nature Neuroscience’ta yayımlanan bu araştırma, pişmanlığın sadece insana has bir duygu olmadığını gözler önüne seriyor. İnsan beyninin orbitofrontal korteks adlı parçasının pişmanlık sırasında aktif olduğunu söyleyen Profesör Redish, bir hata yaptıklarını farkettiklerinde farelerin beyinlerindeki aynı bölgenin de uyarıldığını söylüyor.


Kaynak : BBC / Nature Neuroscience (09 Haziran 2014, 13:02)
d_n_z - avatarı
d_n_z
VIP VIP Üye
10 Haziran 2014       Mesaj #157
d_n_z - avatarı
VIP VIP Üye
Hayvanlar Hakkında İlginç Bilgiler
MsXLabs.org

-Kaptanlar gemileri hareket halindeyken bir yunus gördüklerinde yavaşlarlar. Çünkü yaygın inanışa göre çok duygusal olan bir yunus gemiyle girdiği yarışı kaybederse intihar edebilir.

-Ala karga banyo yapacak su bulamadığında bir karınca yuvasının üzerine oturur. Karıncaların davetsiz misafirlerim üzerine salgıladıkları asit, ala karganın tüylerini temizler ve tüyleri arasında gezen parazitleri öldürür.

-Kuşların tüyleri elektriği geçirmediği için, yıldırım çarpması riski taşımazlar.

-Fillerin öldükten sonra da dört ayakları üzerinde kalabilirler.

-Uzaya ilk gönderilen hayvan bir maymundur. Roket onu uzaya bıraktıktan sonra bir dakika boyunca el sallamıştır.

-Genel kanının aksine zebralar siyah ve beyaz çizgilere sahip değildirler. Aslında beyaz derilerinin üzerinde siyah çizgiler yer alır.

-Aslanlar ormanlarda değil açık, otlak arazilerde yaşarlar.

-Bir kartal yavrusu bir geyiği öldürüp onunla beraber uçabilir.

-Köpekbalıkları ömürleri boyunca yüzmek zorundadırlar, çünkü dururlarsa batarlar.

-Bir akrep tarafından sokulma ihtimaliniz 2 milyonda 1’dir.

-Hızından dolayı birçok çizgi filme konu olmuş Roadrunner saate 34 km hızla koşabilirken, devekuşu satte 70 km hıza ulaşabilir.

-Yunuslar insanlar gibi otomatikman nefes almazlar ve uyumazlar. Eğer bilinçlerini kaybederlerse denizin dibine batar ve nefes almayı beceremeyecekleri için boğulurlar.

-Filler asla unutmaz.

-Penguenler bir yürümeye başlarken, bir de durmak için enerji harcarlar. Bu yüzden kilometrelerce yorulmadan yürüyebilirler.

-Bir köpeğin burnu o kadar hassastır ki, bir kova dolusu su ile, içinde bir çay kaşığı tuz karıştırılmış bir kova dolusu suyun kokusunu ayırt edebilir.

-Sivrisineklerin yaydıkları hastalıktan ölen insanların sayısı şimdiye kadar yapılmış tüm savaşlarda ölen insanların sayısından daha fazladır.

-Yunuslar uyurken daireler çizer, dairenin dışına bakan gözleri avcıları gözlemek için açık durmaktadır. Belli bir süre sonra yan dönüp aksi yöne daireler çizmeye devam eder ve diğer gözlerini açarlar.

-Kaz ve bazı diğer kuşlar sürü halindeyken "V" biçiminde uçarlar. Lider kuşun oluşturduğu pervane, arkadaki kuşa bir itme gücü verir. Böylece lider hariç her kuş, öndekinden yardım alarak uçarken daha az yorulur.

-Yarım kilo bal elde etmek için 37 bin arının 37 bin kere çiçeklerden öz toplaması gerekmektedir. Arıların böyle bir uğraş için kat ettikleri toplam mesafe yaklaşık 80 bin kilometredir.

-Bir mavi balinanın dilinin ağırlığı, bir filin ağırlığı kadardır.

-Kırkayak türünün aslında 20 ile 6000 arasında değişen ayak sayısı vardır. Bu türe sadece Türkler "kırkayak" der. Fransızlar ise "binayak" der.

-Salyangozların uykuları 12 yılı bulabilir.

-Tavuk yumurtanın kabuğunu, besinlerden aldığı kalsiyum ile oluşturur. Eğer tavuk yeterince kalsiyum alamamışsa bu eksiği kendi kemiklerinden karşılar. Bir tavuk, yumurtaları için gerekli kalsiyumu sağlayabilmek için bir günde tüm kemiklerinin %10'unu kullanabilir.

-Bir köpekbalığı 100 milyon damla deniz suyu içindeki, 1 damla kanı ayırt edebilir.

-Bir karınca ağırlığının 50 katını taşıyabilir.

-Pazar günü doğmuş olan bir yeşil sinek, Çarşamba günü dede olacaktır.

-Kuşlar yuvalarında zaman zaman dinlenirler fakat başka yerlerde uyurlar.

-Yarasalar bir mağaraya girdiklerinde önce sola dönerler.

-Erişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.

-Fil, dünyada 4 dizi bulunan tek hayvandır.

-750 bin arı arka arkaya dizilseler uzunlukları 9 kilometreyi bulur. Toplam ağırlıkları ise ancak 75 kg'ya ulaşır.

Son düzenleyen _Yağmur_; 24 Haziran 2014 09:32 Sebep: sayfa düzeni + kaynak
iLKiMimmmMsn Angel
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
30 Haziran 2014       Mesaj #158
Avatarı yok
Yasaklı
Çelik Zırhtan Kuvvetli Örümcek Ağı



Araştırmalar, bilinen en sağlam doğal fiber olan örümcek ağının çelikten daha güçlü olduğunu ortaya koyuyor. Amaç askeri zırh yapımı ve gündemde ipek böceklerinden örümcek ağı elde edilmesi var.

Örümcek ağının askeri zırh olarak kullanılması için çalışmalar devam ediyor.Esnek ve hafif yapısı olan örümcek ağı, ağırlığına göre yüksek kaliteli çelikten daha sağlam.Çok güçlü bir yapıya ve en sağlam doğal liflere sahip olan örümcek ağının, askerleri, kurşun ve savaş ortamındaki diğer tehditlere karşı koruyabileceği düşünülüyor.Cerrahi sütür (damar ve deri gibi dokuların bütünlüğünün sağlanması ve iyileşmenin hızlanması için kullanılan maddeler) olarak değerlendirilen örümcek ağının, sanayide daha geniş alanlarda kullanılması için çalışmalar sürüyor.

Şimdilik en önemli engel ise, örümcek ağının ticari olarak kullanılacak miktarda üretilmesi.Livescience'da yer alan araştırmaya göre, Michigan merkezli Kraig Biocraft Laboratuvarı, genetik çalışmalar yaparak örümcek ağı elde etmek için ipek böcekleri üzerinde çalışmalar yürütüyor.Verilen bilgilere göre ise firma, yakında test amaçlı eldivenler üretecek.


Kaynak: Ntvmsnbc / Livescience (30 Haziran 2014, 09:22)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:30
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Temmuz 2014       Mesaj #159
Avatarı yok
Yasaklı
Afrika Ciklet Balığı Sanılandan Daha Zeki



Bilim adamları popüler bir akvaryum balığı olan Afrika ciklet balıklarının gizli derinliklere sahip olduğunu ve onların düşündüğümüzden daha zeki olabileceklerini ortaya koydu. Yapılan araştırmaya göre, bu balıklar algıladıkları bilgileri yaklaşık iki haftaya kadar hatırlayabiliyor.

Balıkların üç saniyelik hafızaları olduğu inancı Afrika ciklet balığı ile yıkıldı.Bilim adamları popüler bir akvaryum balığı olan Afrika ciklet balıklarını bulundukları kapların bir bölümünde yemek yemeleri konusunda eğitti. Eğitimin ardından balıkların 2 hafta sonrasında aynı yere geri döndükleri gözlemlendi.Gözlemler sonrasında balıkların düşünüldüğünün aksine oldukça zeki oldukları belirtildi.

Deneyi gerçekleştiren MacEwan Üniversitesi'nden Doktor Trever Hamilton ciklet balıklarının sahip oldukları hafızanın diğer türler üzerinde avantaj sağlayabileceğini söyledi.''Yemeğin nerde olduğunu hatırlayan balığın hatırlayamayan üzerinde büyük bir avantajı var'' diyen Hamilton ''Balıklar yırtıcı bir hayvan tehdidi altında olmadıkları sürece yemeğin yerini hatırlıyorlarsa, oraya geri dönüyorlar'' şeklinde konuştu.

Yapılan testlerde her balık beslenebilmek için akvaryumun belli bir bölgesine yerleştirildi.Eğitim süresi boyunca her balık 20 dakikadan 3 gün boyunca kendi alanındaki yemlerini yedi.3 günün ardından balıklara hareketlerinin gözlemlenebilmesi için 12 günlük dinlenme süresi verildi. Hareket izleme yazılımı yardımıyla kayıt altında olan balıkların beslendikleri yere geri döndükleri görüldü.Deneysel Biyoloji Derneği'nin raporuna göre, araştırmacılar şimdi de balıkların hafızalarının çevre koşullarından etkilenip etkilenmediğini araştırıyor.


Kaynak: Ntvmsnbc / Deneysel Biyoloji Derneği (02 Temmuz 2014, 13:44)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:30
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Temmuz 2014       Mesaj #160
Avatarı yok
Yasaklı
Şempanzelerin Dili Çözüldü


Bilim adamları, şempanzelerin iletişim kurmak için yaptığı hareket ve çıkardıkları seslerin anlamını tercüme etti. Şempanzeler, yapraklardan küçük ısırıklar alıyorsa, bu aşkını ilan ediyor anlamı taşıyor.

Bilim adamları, Uganda’da 5000 şempanze üzerinde araştırma yaptı. Araştırma, anlamlı iletişim kurma özelliğinin sadece insana özgü olmadığını ortaya koydu. Şempanzeler 66 adet vücut hareketiyle, iletişime geçtikleri hem cinslerine "anlamlı" 19 mesaj verme yeteneğine sahip. "Current Biology" dergisinde yayımlanan araştırmanın yöneticisi doktor Catherina Hobaiter, şempanzelerin vücut hareketleri ve çıkardığı seslerle kurdukları iletişimin hayvanlar aleminde bir istisna olduğunu söyledi. Hobaiter'e göre bu yetenek sadece insan ve vahşi şempanzelerde var.

Daha önceki araştırmalar da, maymunların farklı bir türden gelen karmaşık bilgileri anlayabildiklerini açığa çıkarmıştı. Fakat birçok maymun türü çıkardıkları sesleri belli bir amaca yönelik iletişim için kullanmıyor. Şempanzeler ise, vücut hareketleriyle karşısındakine bir şey anlatmak istiyor. Araştırmaya göre, şempanzelerin yaprakların ucundan küçük ısırıklar alması, karşı cinse mesaj niteliği taşıyor ve ilgi duyduğunu gösteriyor.

Şempanzelerin yaptıkları bazı hareketler ise, birden fazla anlama gelebiliyor. Karşısındakinin elinde olan şeyi kapmak, şempanze dilinde bazen "kes şunu, yapma" bazen de, "defol git" anlamı taşıyor. Vücut dilinin anlamı hemen göze çarpmasa da, bazılarının anlamı oldukça açık. Kaydedilen görüntülerden birinde anne şempanzenin sızlayan çocuklarına ayağını uzatması, üzerime tırmanın anlamı taşıyor.

Anne şempanze böylece insanlar gibi ağlayan çocuklarını kucağına alıyor. Doktor Catherina Hobaiter, ‘’Bu çalışmanın en büyük mesajı, dışarda insan dışında anlamlı şekilde iletişim kurabilen başka bir tür mevcut. Şempanzeler maymunlara kıyasla bizimle çok daha benzer özelliklere sahipler’’ dedi. Manchester Üniversitesi Biyoloji bölümünden doktor Shultz’a göre, insan dilinin gelişimini anlayabilmek için bu sonuçlar henüz yeterli değil.

Kaynak: Current Biology / Ntvmsnbc (04 Temmuz 2014, 11:21)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:30

Benzer Konular

9 Aralık 2016 / ipek kılıç Cevaplanmış
28 Kasım 2012 / STeFLo Soru-Cevap
10 Nisan 2015 / Misafir Cevaplanmış