Dijital Dünyanın Sayısal Geleceği
Bilgi altyapısına yönelik çözümler konusunda çalışan EMC Corporation tarafından IDC`ye yaptırılan, dijital dünyanın geleceğine ilişkin araştırma çarpıcı sonuçları ortaya koydu.
Çalışma, zengin medya ve kullanıcıların oluşturduğu ana yönlendiriciler tarafından belirlenen içerikler ve 1.6 Milyar internet kullanıcısı üzerinde yapılan araştırmayla ortaya çıkan çalışma, dünya çapında bireyler ve ticari kurumlar tarafından yaratılan ve kopyalanan dijital bilgilerin miktarını ve çeşitlerini ilk kez ölçen ve öngören bir proje olma özelliğini taşıyor.
"Büyüyen Dijital Dünya: 2010 Yılına Kadar Dünya Çapında Beklenen Büyüme" başlıklı çalışma dünyanın belirli bir senede yarattığı ve kopyaladığı bilgi miktarını ortaya çıkarıyor. 2010 senesine kadar tüm "dijital dünya"yla ilgili tahminlerde bulunuyor ve büyüyen dijital dünyaya katkıda bulunan belirli bilgi çeşitleri ve coğrafyaları tanımlıyor. Raporda elde edilen bulguların bireyler, ticari kurumlar ve toplum için çok önemli sonuçları bulunuyor.
Bilgi okyanusu büyüyor
- 2006 senesinde dijital dünyanın boyutu 161 milyar gigabitti. (161 exabit) - IDC, 2006 senesinden 2010 senesine kadar yıllık bilgi büyüme oranının 6 katına çıkmasını öngörüyor. - 2010 yılına gelindiğinde, dijital dünyanın yaklaşık %70`i bireyler tarafından yaratılacak ve dijital dünyanın en az %85`inin güvenlik, gizlilik, güvenilirlik ve uyumluluğundan kurumlar sorumlu olacak.
2006 senesinde 161 exabitlik dijital bilgi yaratıldı, kopyalandı ve böylece de veri miktarındaki benzersiz büyüme devam etti. Bu dijital dünya, dünyada basılmış olan tüm kitaplardaki bilgilerin yaklaşık üç milyon katına ya da bir diğer deyişle, dünyadan güneşe uzanabilen, 93 milyon mil uzunluğunda toplam 12 kitap yığınına eşittir. IDC`ye göre, 2010 senesinde yaratılacak ve kopyalanacak bilgi miktarı 988 exabit`in altı katı oranında olacak. Bu da yıllık %57`lik bir büyümeye tekabül ediyor.
2010 senesinde dijital dünyanın yaklaşık %70`inin bireyler tarafından yaratılacak olmasına rağmen, yaratılacak içeriklerin çoğuna, ağ üzerinde, veri merkezlerinde, sunucu sitelerinde, telefon, internet anahtarlarında ya da yedekleme sisteminde, kurumların eli bir şekilde değecek. Dijital dünyanın en az %85`inin güvenlik, gizlilik, güvenilirlik ve uyumluluğundan her boyutta işletme, ajans, hükümet ve derneklerin de dahil olduğu kurumlar sorumlu olacak.
Her tür medyaya yer var
- Görseller - Dünyadaki dijital kameralar, kameralı cep telefonları, tıbbi tarama cihazları, güvenlik kameraları gibi 1 milyardan fazla cihaz tarafından çekilen görseller, dijital dünyanın en büyük bölümünü oluşturuyor.
- Dijital Kameralar - 2006 senesinde sabit dijital kameraların çektiği görsel sayısı dünya çapında 150 milyarı aştı. Kameralı cep telefonları ile çekilen görsel sayısı ise yaklaşık 100 milyardı. IDC, 2010 senesinde çekilecek görsel sayısının 500 milyarı aşacağını öngörüyor.
- Video Kameraları - Günümüzden 2010 senesine kadar video kameraların kullanımı dakika bazında iki katına çıkacaktır.
- E-posta - 1998 senesinde 253 milyon olan e-posta hesap sayısı, 2006 senesinde yaklaşık 1.6 milyara ulaştı. Aynı süre içerisinde, yollanan
e-posta sayısı, e-posta yollayan insan sayısından üç kat hızlı büyüdü. 2006 senesinde, yalnızca iki kişi arasındaki e-posta trafiği spam posta hariç, 6 exabit`ti.
- Hızlı Mesajlaşma - 2010 senesine kadar hızlı mesajlaşma hesap sayısı 250 milyona ulaşacak. Bu rakama bireylerin işle ilgili yollayacakları hızlı mesajlar da dahil olacak.
- Genişbant - Bugün, Internet kullanıcılarının %60`I, evlerinden, iş yerlerinden ya da okullarından, geniş bant çevrimlerine erişebiliyor.
- Internet - 1996 senesinde, Internet`i düzenli olarak kullanan yalnızca 48 milyon insan vardı. O sene, World Wide Web - www yalnızca iki yaşındaydı. 2006 senesinde Internet kullanan 1.1 milyar insan vardı. IDC bu rakamın 2010 senesinde, 1.6 milyara ulaşmasını bekliyor.
- Yapılandırılmamış Bilgi - Dijital dünyanın %95`ten fazlası yapılandırılmamış bilgilerden oluşuyor. Kurumlarda, yapılandırılmamış bilgiler tüm verilerin %80`inden fazlasını oluşturuyor.
-o Uyumluluk ve Güvenlik - Bugün, dijital dünyanın %20`si uyumluluk kurallarına ve standartlarına tabiidir ve %30`u da yakın gelecekte güvenlik uygulamalarına tabii olacaktır.
- Sınıflandırma - IDC bugün, organizasyon bilgilerinin %10`dan daha azının değerlerine göre sınıflandırıldığını ya da derecelendirildiğini öngörmektedir. IDC sınıflandırılmış veri miktarının yıllık büyüme oranının %50`den fazla olmasını beklemektedir. o Gelişen Ekonomiler - Gelişmekte olan ekonomiler dijital dünyanın %10`unu oluşturmaktadır. Bu oran gelişmiş ekonomilerden %30-40 oranında daha hızlı büyüyecektir.
Çalışmanın tamamına emc.com/about/destination/digital_universe internet sitesinden ulaşılabilir.
Trendler, tarihçe ve koruma ile ilgili daha fazla bilgi için emc.com/about/destination internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Google+yahoo ya rakip geliyor!
Dünyanın bazı büyük telefon şirketlerinin, Google ve Yahoo'ya rakip olabilecek büyük bir arama motoru kurmak niyetinde oldukları bildirildi.Sunday Telegraph gazetesinin haberinde, Vodafone, France Telecom, Telefonica, Deutsche Telekom, Hutchinson Whampoa, Telecom Italia ve Cingular telefon şirketlerinin üst düzey yetkililerinin gelecek hafta Barcelona'da bir araya gelerek gizli bir görüşme yapacakları belirtildi.Haberde, bu şirketlerin müşterilerinin gitgide daha fazlasının cep telefonlarından internete girmeye başladığı ve bu nedenle şirketlerin aramalardan elde edilecek reklam gelirlerinden kendilerine daha fazla pay ayırmak için kendi arama motorlarını kurmak istedikleri kaydedildi. Şirketlerin kendi arama motorlarını kuramayabileceğini belirten uzmanlar, telefon şirketlerinin bunun yerine Google ya da Yahoo ile anlaşma imzalayabileceğini de belirtiyor. Şu anda Google'ın Vodafone, T-Mobile ve China Mobile'ın da aralarında bulunduğu birçok şirketle anlaşması bulunuyor.
Cepler için 8 GB flash bellek hazır
Cepler için 8 GB flash bellek hazır
Samsung, cep telefonlarında kullanılmak üzere dünyanın ilk 8 GB kapasiteli flash bellek kartlarını üretti. Samsung tarafından yapılan açıklamada, "moviNAND" adlı yeni ürünün piyasadaki bellek kartlarının iki katı saklama kapasitesine sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda iki katı hızda çalıştığı ifade edildi.
Seri üretimine bu yılın ikinci yarısında başlanacak olan yeni bellek kartları, yaklaşık 2 bin şarkı saklayabilecek. Yeni bellek kartı, dahili bellek kartı olarak kullanılmak üzere tasarlandığından cep telefonlarının daha da küçülmesini sağlayacak. Bunun nedeni, harici kartlar cep telefonlarına takılırken kullanılana benzer bir kart yuvasına gerek kalmamış olması. 14 adımda oyun bilgisayarı
Bilgisayar satın almak, özellikle dizüstü bilgisayarların ağırlık kazanmasının ardından bilgisayar toplamanın büyüsü yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Ancak iş, performans gerektiren oyun bilgisayarlarına gelince bu söz geçersizleşiyor. Doğru bir yol izlendiğinde, istenen özelliklere sahip bir oyun bilgisayarına ulaşmak çok güç değil. Bunun için 14 doğru adım atmanız yeterli.
1. Grafik Kartı: Bir oyun bilgisayarı oluştururken seçimine en çok önem verilmesi gereken parça grafik kartı. Grafik kartı uygun seçildikten sonra diğer parçaların seçimi çok daha kolay olur. Piyasada şu anda bulunan Nvidia GeForce 8800 serisi en çok tercih edilen grafik kartı seçeneğini oluşturuyor. Bu seride bulunan GeForce 8800 GTX, yapabildikleri ile aklımızı çelerken, fiyatı ile de bütçemiziaynı oranda sarsmaya aday. Aynı aileden, GTX'in genç kardeşi GeForce 8800 GTS işimizi görürü.
Şu anda piyasada bulunan tüm oyunları oynatabilecek olan GeForce 8800 GTS, Windows Vista ile gelen Directx 10 ile beraber kullanıldığında grafik kartını çok daha ucuza mal etmenizi sağlıyor. Bu noktada önemli olan, GTS 8800 seçimi yapıldığında, grafik kartının tümleşik soğutma ünitesi için anakart üzerinde de fazladan bir genişleme yuvası gereksinimi oluştuğunu akılda tutmak.. Bu özellik, sonraki aşamalarda anakart seçimi yapılacağı zaman önemli olacak.
2. İşlemci: Sıra işlemci seçimine geldiğinde kaçınılmaz soru yine karşımıza çıkıyor. İntel mi? AMD mi? Geçmiş deneyimlerin büyük etkisi olan bu kararı verirken; Intel'in Core 2 Duo mimarisinin gelecekte çıkacak oyunlar için hedef platform olduğunu ve bu işlemcinin daha uzun süre ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğini aklınızda tutun.
Dört çekirdekli bir işlemci düşüncesinin yanından dahi geçmiyoruz, keza teknolojinin yeni olması, çok pahalı olmayan bir oyun bilgisayarı için ayrılan bütçeyi daha ilk kalemde aşmamıza neden olabilir. 2.4GHz Core 2 Duo E6600, hem performansı hem de seçmiş olduğumuz grafik kartı ile gayet uyumlu bir çift oluşturuyor. Aynı zamanda bu işlemci LGA 775 soket için tasarlandığından, sıradaki parça olan anakart için oldukça önemli bir anlam taşıyor.
Artık Dil Bilmeye Gerek Yok
Las Vegas'taki elektronik fuarında, yıllar önce bilim kurgu yazarlarının hayal ettiği anında sesli tercüme yapabilen yazılımı sunuldu. "Compadre İnteract" adı verilen yazılım, bilgisayarla konuşma imkanı veriyor. Siz söylüyorsunuz, bilgisayar bunu gerçek zamanlı olarak birçok dile tercüme ediyor.
Program, konuşma metnini yazılı olarak da sunabiliyor. Şirket, bunun şimdiye kadar geliştirilen en iyi tercüme programı olduğunu iddia etti.
Kullanıcı, duymak istediği sesin erkek ya da kadın sesi olmasını seçebildiği gibi, programı ses komutuyla açıp kapatabiliyor.
Piyasada kullanılmakta olan sesli tercüme programları ise belli cümle kalıplarıyla sınırlı ve klavyeyi kullanmayı gerektiriyor. Robot Dexter Yürümeyi Öğreniyor
İnsansı robot Dexter, üretildiği California`daki araştırma laboratuvarında kendi kendine yürümeyi öğreniyor.ABD`de üç mühendisin kurduğu bağımsız bir araştırma grubu olan Anybots`un 6 yıllık çalışmasının ürünü olan Dexter, ticari öncüllerinin tersine yürümeyi hatalarından ders alarak öğreniyor. İlk kez ayağa nasıl kalkacağını keşfettikten sadece birkaç gün sonra ilk adımlarını atmaya başlayan Dexter, verilen bilgileri analiz ederek hareketlerini buna göre ayarlıyor. Araştırma laboratuvarının kurucusu Trevor Blackwell, Dexter`ın ilk başta yürümenin nasıl bir şey olduğu hakkında çok genel bir fikri bulunduğunu belirterek, "İlk denediğinde hemen düştü" dedi. Blackwell, eklemlerin durumu, ayağa uygulanan güç ve vücudun eğildiği yön gibi 200 değişik bilgiyi saniyede 100 kez kaydettiklerini, Dexter`ın sonra bunları harekete halinde uygulamayı başardığını belirtiyor.
Dexter`ın, hareketlerinin önceden programlanmasından ötürü Honda`nın Asimo gibi piyasadaki yürüyen robotlardan ayrıldığını belirten Dr. Blackwell, amaçlarının, özel programlanmıştan ziyade insanın yaptığı gibi değişik çevre ve rollere uyum sağlayabilen robotlar tasarlamak olduğunu kaydediyor.
Blackwell, eklemleri havayla doldurulmuş robotun, çalışmaya hazır olmadan önce bir çocuk gibi "tatlı dille kendine olan güveninin" sağlanması gerektiğini söylüyor.
Anybots mühendisleri, Dexter`ın birkaç hafta içinde koşmayı öğrenmesini bekliyor.
Bu Farenin Bilgisayarda Yuvası Var

HP, fareyi baştan yarattı. İlk görenlerin fare olduğunu anlamakta zorluk çektikleri Bluetooth bağlantılı bu yeni ürün, kablosuz bir optik farenin bütün avantajlarını üstün bir tasarımla birleştiriyor. Fareyi, bir sunum yaparken uzaktan kumanda cihazı olarak da kullanabiliyorsunuz. Fareyle işiniz bittiğinde, HP kurumsal dizüstü bilgisayarınızın ilgili yuvasına koyuyorsunuz. Burada kendi kendine şarj oluyor. Tek şarjla 10 saat çalışabiliyor. Etkili menzili 10 metre olan fare, 500 dpi çözünürlüğü ile de son derece performanslı bir kullanım sunuyor. Fareyi, bir sunum yaparken uzaktan kumanda cihazı olarak da kullanabiliyorsunuz. 10 metrelik menziliyle fare, slaytları ilerletmekte sunum yapan kişiye büyük kolaylık sağlıyor.
Geleceğin Teknolojisi Nano Teknoloji
Kozmetik, tıp, enerji ve savunma sanayi başta olmak üzere bütün alanlarda kullanılan malzemelerin yapımın yeni bir boyut getiren nanoteknoloji, bilim dünyasında çığır açıyor.Bu teknolojiyle yapılan cep telefonları, güzellik kremleri, kıyafetler, kameralar ve gözlükler, teknolojinin sonsuzluğunu gözler önüne seriyor. AB`nin de 3.5 milyar euroluk bütçesi ile en büyük 4`üncü alan olarak kaynak
ayırdığı nanoteknoloji, mikroteknolojiden sonraki en önemli teknolojik gelişme olarak değerlendiriliyor. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekmel Özbay, `nano` kelimesinin Yunanca`da `cüce` anlamına geldiğini, nanoteknolojinin atomik seviyedeki teknolojilerle çalıştığını anlattı. Nanoteknoloji üzerine çalışmalarının 10-15 yıl öncesine dayandığını aktaran Özbay, üzerinde değişiklik yapılamayan pek çok maddenin özelliklerinin nanoteknoloji ile değiştirilmeye başlandığını belirtti.
Özbay, cep telefonlarının, güzellik kremlerinin, kıyafetlerin, kameraların ve gözlüklerin nanoteknoloji ile yeni bir boyut kazanacağını, bu teknolojiyle üretilen ürünlerin yakın gelecekte vitrinlerde yerini alacağını anlattı.
Her teknolojinin malzemeye dayandığını ifade eden Özbay, nanoteknolojinin malzemelerin boyutunu önemli ölçüde küçülteceğini belirtti.
Özbay, ``Boğaziçi Köprüsünün halatlarının kalınlığı 1 metre civarında, epeyce büyük. Nanoteknoloji ile bu 1 santimetreye kadar indirilebilir. Halatlar, küçük olması ile beraber aynı zamanda sağlamlığı da yüksek olan malzemelerden yapılabilir`` diye konuştu.
Tungsten lambalar tarihe karışacak
Nanoteknoloji alanında yaptıkları çalışmalardan söz eden Özbay, aydınlatmada kullanılan ve `tungsten` diye isimlendirilen lambaların kullanımının nanoteknolojide gelişmeler nedeniyle yakında tarihe karışacağını söyledi.
Nanoteknolojiyle yüksek verimliliğe sahip ışık kaynağı elde etmeyi amaçladıklarını ifade eden Özbay, yeni lambaların daha az elektrik tüketerek daha fazla aydınlatma sağlayacağını söyledi.
Nanoteknoloji ürünü elektronik aletlerin elektrik tasarrufu sağlayacağına işaret eden Özbay, dizüstü bilgisayarların enerjisinin büyük bölümünün ekran aydınlatmasında harcandığını, nanoteknolojiyle batarya ömrünün uzayacağını, dolayısıyla elektrikten tasarruf edileceğini söyledi.
Türkiye`nin nanoteknoloji alanında yapacağı çalışmalar sayesinde, enerji tasarrufunda önemli aşama kaydedeceğini vurgulayan Özbay, ``Bir anlamda, şu anki elektrik tüketimini arttırmadan, yeni doğalgaz kaynakları ya da yeni nükleer enerji kaynakları kullanmadan, enerji daha verimli kullanıldığından aynı aydınlatma çok daha ucuza ve az elektrik tüketilerek elde edilecek`` dedi.
Kozmetik ve tıpta nanoteknoloji
Özbay, nanoteknolojinin en çok kozmetik sektöründe kullanıldığını ancak gelecekte kullanım alanının hemen her alana yayılacağını bildirdi.
Kırışıklık kremlerinin nano kapsüller içine konulduğunda cildin tamamına uygulanabildiğine dikkati çeken Özbay, pek çok kozmetik firmasının bu teknolojiyi kullanmaya başladığını kaydetti.
Nanoteknolojinin kanser tedavisine de çok büyük katkılar yapacağını kaydeden Özbay, kanser ilaçlarının nano kapsüllere yükleneceğini anlattı.
Bu ilaçların vücuda verilmesinin ardından, nano tabancalarla yalnızca istenen bölgelerde patlatılacağını söyleyen Özbay, ilacın sadece tedavi edilecek noktada uygulanacağını ve tedavide yan etkilerin ortadan kalkacağını söyledi.
Özbay, bu teknolojinin kanser tedavisinde kullanılması için 3 yıllık bir sürenin öngörüldüğünü, başlatılan bir projede Gazi Üniversitesi ve Eczacıbaşı firmasıyla çalıştıklarını bildirdi.
Cep Telefonları Küçülecek
Nano malzemelerin kullanıldığı tıbbi görüntüleme sistemlerinin çözümlemelerinin daha da artacağına dikkati çeken Özbay, DVD kapasitelerinin artırılabileceğini, bilişim teknolojisinde de büyük bir çığır açılmış olacağını söyledi.
Nanoteknolojinin termal kameraların gece görüş sistemleri açısından da yenilikler getirdiğini anlatan Özbay, nanoteknoloji ürünü termal kameraların çok daha uzaktan görüntü alabileceğini belirtti.
Nanoteknolojinin günlük yaşamın vazgeçilmez ürünü olan cep telefonlarının küçültülmesine de olanak sağlayacağını kaydeden Özbay, nano malzemelerle yapıldığında cep telefonların boyutlarının bugün kullanılanlara göre 100 kat küçültülebileceğini ifade etti.
Ücretsiz Web 2.0 Geliştirme Aracı
Software AG, Crossvision Application Designer çözümünün ücretsiz versiyonunu piyasaya sunduğunu duyurdu. Crossvision Application Designer, ileri düzey bir Web 2.0 uygulama tasarımı ve çalıştırma ortamı. Şirket içinde geliştirilen mevcut uygulamalar ile Web uygulamalarını birleştirerek yeni uygulamaların hızlı ve kolay bir biçimde uygulanmasını sağlıyor. Ücretsiz versiyon, ticari olmayan
ullanımlar için online olarak sunuluyor ve ticari versiyonla aynı işlevselliğe sahip bulunuyor. Crossvision Application Designer, Servis Odaklı Mimari içinde kullanılmak üzere birleşik uygulamalar geliştirmek isteyen işletmelere yönelik bir ürün. Bu ücretsiz topluluk versiyonu, özellikle eğitim kurumları açısından önem taşıyor; çünkü, öğrencilerin en yeni yazılım geliştirme teknolojilerine erişimlerini sağlamak için uygun maliyetli bir çözüm sunuyor.
Crossvision Application Designer, Software AG`nin, şirketlerin mevcut BT altyapılarını yeni ve yenilikçi yollarla kullanmalarını destekleme stratejisine hizmet ediyor. Software AG, müşterilerine, mevcut uygulamalarını geliştirme ve genişletme, bunları modern BT ortamlarında kullanmaya devam etme, bir yandan da geliştirme ve bakım maliyetlerini azaltma imkanı veriyor.
Software AG`nin Crossvision Application Designer çözümü, Zengin İnternet Uygulamaları’nın (RIA) AJAX (Asynchronous JavaScript + XML) ile tasarlanmasını ve uygulanmasını hem hızlandırıyor, hem de kolaylaştırıyor. Application Designer ile, masaüstüne benzer yetenekler tarayıcı için sunulabiliyor ve bu konuda geliştirme uzmanlarının karmaşık JavaScript, HTML ya da CSS (Cascading Style Sheets) kodlamaları gerekmiyor.
Application Designer kullanılarak yaratılan uygulamalar bir kez tasarlanıp test edildikten sonra, Tomcat, JBoss, IBM WebSphere, BEA WebLogic gibi çeşitli Java uygulama sunucularında hızla yaygınlaştırılabiliyor. Her uygulamaya, tarayıcılar ve bir Java SWT (Standard Widget Toolkit) istemci üzerinden anında erişilebiliyor.
Software AG, standartlara dayalı bir yaklaşımla, müşterilerine Servis Odaklı Mimariler oluşturma konusunda yardımcı oluyor. Şirket, hem misyonu AJAX teknolojisinin daha çok benimsenmesi olan OpenAJAX Alliance kuruluşunun, hem de Eclipse Foundation adlı örgütün bir üyesi.