Arama

Internet / Bilgisayar / Teknoloji Dünyası'ndan Haberler - Sayfa 22

Güncelleme: 8 Ekim 2017 Gösterim: 249.623 Cevap: 665
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
2 Nisan 2007       Mesaj #211
vain - avatarı
Ziyaretçi
Adobe'dan Creative Suite 3 Tanıtımı

Sponsorlu Bağlantılar
Dünyanın en büyük yazılım firmalarından biri olan Adobe, iş akışının her gereksinimi karşılayan ve pazar lideri olan tasarım ve geliştirme araçlarının biraraya geldiği, Adobe® Creative Suite® 3 ürün ailesinin duyurusunu gerçekleştirdi.

Adobe'nin yeni Creative Suite 3 ürün ailesi, Adobe ve Macromedia® ürünlerinin tüm özelliklerini biraraya getirerek, tasarımcıların ve uygulama geliştiricilerin basılı, web, mobil, interaktif ya da taşınabilir ve etkileşimli film ve video üretiminde yaratıcılık ihtiyaçlarına farklı seçenekler sunuyor. Adobe Creative Suite 3 ailesinde altı farklı paket bulunuyor. Adobe Creative Suite 3 Design Premium ve Design Standard paketleri, Adobe Creative Suite 3 Web Premium ile Web Standard paketleri ve Adobe Creative Suite 3 Production Premium paketi. Adobe Creative Suite Master Collection ise 12 adet yeni Adobe tasarım ve geliştirme aracını tek bir kutuda birleştiren pazardaki gelmiş geçmiş en bütünleşik yaratıcılık ortamı olarak kullanıcılarla buluşuyor.

Adobe Creative Suite 3 paketleri PowerPC ve Intel tabanlı Mac'ler ile çalışan Universal uygulamalar şeklinde ya da Microsoft® Windows® XP ve Windows Vista™ desteği ile geliyor.

Adobe CEO’su Bruce Chizen, Creative Suite 3 duyurusunu, "Adobe'nin 25 yıllık tarihindeki en büyük yazılım duyurusu ve yaratıcılık için gercek bir mihenk taşı " olarak nitelendirdi ve ekledi; “Bu duyuru, Adobe ve Macromedia ürünlerinin güçlü bütünleşmesinin ve bu ürünlerle tasarımcılar ile geliştiriciler arasındaki boşluğun nasıl doldurulacağının bir göstergesi. Ortak çalışmayı kolaylaştıran ve zengin içerik üretimini etkileyen yeni iş akıslari sayesinde, tasarımcı ve geliştiricilerin artık hemen her ortamda mesajlarını iletebilecekleri bir yaratıcı platformları var" dedi.

content below

Microsoft Office Ready Programı Başladı

Microsoft'un, 30 Ocak’ta piyasaya sürdüğü 2007 Microsoft Office sisteminden sonra Türkçe sürümü de, mart ayı başından itibaren raflardaki yerini almaya başladı.

Microsoft’un başlattığı “Office Ready” programı çerçevesinde 2007 Microsoft Office sistemi, Casper, Vestel, Beko, Exper, Aidata, Escort, Crea, Inselberg ve Pegasus marka yeni PC’lere 2 aylık deneme sürümü olarak önceden imaj halinde yüklenebiliyor. Böylelikle 2007 Microsoft Office sistemi almak isteyen kullanıcılar, yeni PC ile beraber artık 2007 Office yazılımını Medyasız Lisans Paketi (MLK) olarak alabiliyor.

Microsoft Office Ready programı kapsamında satıcılar, işletmelere yönelik 2007 Microsoft Office sistemi paketlerini tüm yeni kurumsal PC’lere yüklüyor. Küçük bir işletme yeni bir PC aldığında beraberinde 2007 Microsoft Office sistemi de geliyor. Kullanıcı sadece satın aldığı Medyasız Lisans Paketi’ndeki ürün şifresi ile ürünü aktive ediyor. Office Ready programı kapsamına ürünün Basic, Small Business veya Professional sürümlerinden birine sahip olunabiliyor. 2007 Microsoft Office sistemi paketini yeni PC’lerle almayı tercih etmeyen kullanıcılar ise 60 günlük bedava deneme sürümünden faydalanabiliyor. Bu kullanıcılar 60 gün sonunda isterlerse, Medyasız Lisans Paketi’ni alarak tam ürüne geçebiliyor.


Google, Microsoft'un Tekeline Son mu Verecek?

Google şirketi geleneksel olarak Microsoft Office tarafından domine edilegelmiş olan kurumsal pazarı hedef alan bir Internet tabanlı uygulamalar (hosted application) süitinin yani Google Apps Premier Edition’ın 22 Şubat’ta piyasaya sürülmesi ile Web-tabanlı uygulamalarını devler ligine taşıdı.

İşletmelere kullanıcı başına yıllık 50 Dolar’a mal olacak olan Google Apps Premier Edition’da, şirketin e-mail uygulaması olan Gmail ve Google Talk hızlı mesajlaşma servisinin yanı sıra Google Calendar (Google’ın takvim uygulaması) da yer alıyor. Süitte bu uygulamaların dışında, kullanıcılar arasındaki işbirliğini arttırmak üzere sözcük işleme ve elektronik çizelge uygulamaları olan Google Docs ve Spreadsheets de bulunuyor. Ayrıca Google’ın mobil e-mail uygulamalarına da artık BlackBerry markalı cihazlardan ulaşılabilecek.

Söz konusu süitte ayrıca kullanıcı başına 10 gigabyte hafıza, telefon desteği ve e-maillerin yüzde 99.9 oranında istenildiği an erişilebilir halde olacağına dair Google garantisi yer alıyor. Google bunlara ilaveten takvimler veya elektronik hesap cetvellerini işletme politikalarına adapte etmek isteyen yöneticiler için uygulama düzeyinde kontrol sağlıyor.

Google, Google Apps for Your Domain’in (Internet Alanınız için Google Uygulamaları) ücretsiz bir versiyonunu Ağustos ayında piyasaya sürmüş ve Kasım ayında internetnews.com’a yaptığı açıklamada 2007’nin ilk çeyreği içerisinde bu sürüm için ücretli bir üst versiyonu sunacaklarını açıklamıştı.

Aralık ayında Google, söz konusu ürüne Internet alanı kayıt servisi de eklemek üzere GoDaddy.com ve eNom ile bir ortaklık içerisine girdi.

Nucleus Research firması analizcilerinden Rebecca Wettemann internetnews.com’a Google’ın kurumsal düzeydeki 6 aylık bu girişiminin yakında meyvelerini vermeye başlayacağını söyledi. Wettemann “Tipik kullanıcı masaüstü desteğini etkin bir biçimde sunması” göz önüne alındığında, kullanıcı başına yıllık 50 Dolar’lık fiyatlandırmanın CIO’ların yani Şef Enformasyon Yetkililerinin göz ardı edemeyeceği kadar düşük olduğunu da sözlerine ekledi.

Bununla birlikte Wettemann, Microsoft’un PowerPoint’i gibi bir sunum uygulamasının eksikliğini ve kullanıcıların uygulama ve dökümanlara erişebilmeleri için on-line olmalarının gerekmesini de Premier Edition’daki zayıf yanlar olarak belirtti.

Google Apps Premier Edition’ın ürün müdürü Rajen Shepth ise internetnews.com’a yaptığı açıklamada Google’ın da bunu bir sorun olarak kabul ettiğini söyledi. Shepth "Bu da odak noktalarımızdan birisi – hep daha iyisini ve daha da iyisini yapmaya çalışmak," diyor.

Şimdilik Shepth kullanıcıların off-line uygulamalar ile yaratılan dökümanları Premium Edition’a aktarma özelliğinden yararlanmalarını salık veriyor.
Wettemann, Google’ın kısa zaman içerisinde “gedikleri tıkamasını” bekliyor. Diğer bir deyişle Microsoft’un kaçacak yeri kalmadı.

Ancak elbette ki bu konu Microsoft için henüz büyük bir sorun teşkil etmiyor. Hali hazırda 300.000 küçük işletme Microsoft’un geçtiğimiz Kasım ayında piyasaya sürdüğü Office Live adlı Internet tabanlı uygulama ürününü kullanıyor. Ve genel anlamda da Microsoft’un özellik seti Google’ınkine göre daha geniş. Maalesef Microsoft’tan bu konuda bir yorum edinemedik.

Örneğin Office Live’da Google’ın sunmadığı müşteri ilişkileri yönetim yazılımı da mevcut. Microsoft Office Live’ın üçüncü-şahıs geliştiriciler ile ilişkileri de Google App’in açık uygulama programlama arabirimlerine (open API) göre daha gelişmiş nitelikte.

Ayrıca Microsoft, 90’ların tarayıcı savaşlarındaki Netscape örneği gibi, daha önce de haddini aşarak Microsoft’un masa-üstündeki dominantlığını sonlandırmaya çalışan şirketlere karşı kapılarını sımsıkı kapatmasıyla tanınıyor.

Ancak bu kez Wettemann, Microsoft’un masa-üstü ile Google’ın yenilik seli arasına kurduğu barajda bir gedik bulunduğunu iddia ediyor: "arama". Wettemann "Kurumsal kullanıcıların yüzde 95’i masa-üstlerinde Google’a ait olan veya Microsoft’un olmayan bir arama aracı bulunduruyorlar," diyor.

"Microsoft 10 sene önce Netscape’i ezip geçmiş de olsa, artık bu oyunda aynı geniş sahaya sahip değiller."

Son düzenleyen vain; 2 Nisan 2007 09:35 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
3 Nisan 2007       Mesaj #212
vain - avatarı
Ziyaretçi
Bu kamera ile yüzünüz şifreniz

Sponsorlu Bağlantılar
Kanadalı Bioscrypt firması hem Webcam olarak hem de yüzü üç boyutta tarayan bir güvenlik sistemi olarak kullanılabilen yeni bir kamera ürününü duyurdu. Bioscrypt 3D DeskCam ürünlerinin endüstride bir ilk olduğunu vurguluyor. Kamera infrared ve lens ile yüzü 3 boyutta tarayabiliyorve kullanıcıların bilgisayara erişimini kontrol edebiliyor.

Firma'dan Ryan Zlockie "kamera kişinin alnına, göz yuvalarına, burun köprüsü gibi belirli yerler ile birlikte 40,000 tanım noktasına bakıyor" diyor ve yüz tanıma sisteminin bütün testleri geçtiğini söylüyor.

Bioscrypt'e göre 3D DeskCam online servislere girişte şifre, token veya akıllı kartların kullanımı ihtiyacını kaldıracak.

Ayrıca 3D özelliği ile kişinin kendisine benzeyen avatar lar yaratarak online oyunlarda veya hızlı mesajlaşma programlarında kullanabilecekler.

3D yüz tanıma çok hızlı ve iris taramadaki gibi çok yakınlaşmanız gerekmiyor. Kullanıcıların bir şeye dokunması gerekmediğinden parmak izi tanımadaki gibi yağlı parmak vb dertler de olmuyor.

Bu yılın ikinci yarısında çıkacak olan kameranın fiyatı $350 olacak fakat talebe göre $200 dolar civarına inebileceği tahmin ediliyor.

Microsoft Windows ANI başlığı hafıza taşması açığı


Henüz yaması çıkmamış olan Windows'un animated cursor dosyalarını işleyişindeki açık aktif olarak exploit ediliyor. Windows animated cursor dosyasının başlığında belirtilen boyut değerini doğru olarak kontrol etmiyor. Bu sayede uzaktan sistemde istenilen kodu çalıştırmak mümkün olabiliyor. Açıktan yaralanılabilmesi için kullanıcının bir bağlantı adresine tıklaması, özel hazırlanmış HTML epostayı okuması veya forward etmesi, veya bu tip dosya bulunduran bir klasöre erişmesi gerekiyor.

Çözüm:
Microsoft bu açık ile ilgili yamayı 10 nisan da çıkaracaktı fakat exploit kodunun kullanılması sebebi ile tarihi öne alarak yarın yama çıkaracaklarını duyurdu.
eEye da bu açık için bir yama çıkardı:
eEye Digital Security - Research
Aşağıdaki adresteki geçici çözüm önerileri uygulanabilir:
US-CERT Vulnerability Note VU#191609

Kaynak: US-CERT Technical Cyber Security Alert TA07-089A -- Microsoft Windows ANI header stack buffer overflow
Ref: http://www.microsoft.com/technet/security/advisory/935423.mspx
Computer Security Research - McAfee Avert Labs Blog
TROJ_ANICMOO.AX - Description and solution
http://www.determina.com/security.research/flash/ani.html
Etkilenen Sistemler

Etkilenenler:
Microsoft Windows 2000, XP, Server 2003, ve Vista etkileniyor.
Etkilenen uygulamalar:
* Microsoft Internet Explorer
* Microsoft Outlook
* Microsoft Outlook Express
* Microsoft Windows Mail
* Microsoft Windows Explorer

Kaspersky: Vista Windows XP'den daha güvensiz


Güvenlik firması Kaspersky'ye göre Vista'nın yönetici haklarının ayrılması sistemi Kullanıcı Hesabı Kontrolü (User Account Control - UAC) kullanıcıları bezdirecek ve kullanıcılar bu özelliği kapatacaklar. Natalya Kaspersky UAC olmadan Vista'nın Windows XP SP2'den daha güvensiz olacağını söyledi.

Kaspersky Microsoft'un ForeFront ürünündeki virüs tarama motorlarından birini sağlıyor.

Microsoft güvenlik ürünleri müdürü Arno Edelman Kaspersky'nin iddialarına şaşırdıklarını ifade etti. "Başarılı iş ortaklarımız var ve Kaspersky bizim en iyi ortaklarımızdan biri. Söylediklerini biraz tuhaf buluyorum çünkü Microsoft güvenlik ürünleri hakkında detaylı bilgi sahibiler".

Geçmişteki güvenlik stratejileri konusunda sert eleştiriler alan Microsoft bu konuya yaklaşımlarını geliştirmek konusunda pek çok çalışma yaptı ve Vista'yı en güvenli işletim sistemleri olarak duyurdu.

Fakat Kaspersky firması, analistlerinin UAC'ı atlatmak için beş adet yöntem keşfettiklerini ve kötü amaçlı kod geliştiricilerinin daha çok güvenlik açığı bulacaklarını belirtti.

Ayrıca, Kaspersky de Vista kernel'ini koruma amaçlı olan PatchGuard'ın güvenlik firmalarının çalışmalarını engellediği konusunda Symantec ve McAfee'ye katıldı.

Kaspersky firmasının kurucusu Eugene Kaspersky güvenlik yazılımı üreticisi firmaların Vista ile belirlenen yöntemlerle uğraşması gerekirken bilgisayar korsanlar için bu tip bir kısıtlamanın söz konusu olmadığını belirtti. "Vista lisanslaması siber suçluların umurunda değil. Kurallara uymaları ve Antivirüs yazılımı üreticileri gibi sertifika sahibi olmaları gerekmiyor".
Son düzenleyen vain; 3 Nisan 2007 09:26 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
4 Nisan 2007       Mesaj #213
vain - avatarı
Ziyaretçi
Nano Teknoloji Neler Getiriyor? Nano teknoloji son beş yıl içinde konuşulmaya başlayan en çok değişimi yaratacak potansiyeli taşıyan araştırma sahası. Bakalım gelecekte neler olacak?
İnsanlık Hubble teleskopu ile kâinatı gözlemlerken sahip olunan ileri teknoloji imkânları maddenin zerrelerini kurcalama olanağı yaratıyor. İnsanlığın son yirmi yıl içinde gerek dijital teknolojinin yarattığı olanaklar ve gerekse bütün bilim alanlarındaki sürüklenme yakın gelecekte çok anlamlı değişimlerin yaşanabileceği müjdesini veriyor. Nano teknoloji son beş yıl içinde konuşulmaya başlayan en çok değişimi yaratacak potansiyeli taşıyan araştırma sahası.
Geçenlerde televizyonda nano teknoloji uygulamalarından örnekler vardı. Islanmayan kumaş, buruşmayan pantolon gibi maddeye özellik katan değerler. Boyanın da kendi kendini temizleme özelliği katılırsa nano teknolojinin hayal dünyamızı ne kadar etkileyebileceği anlaşılmaktadır. Bu durumda biyo-teknoloji ile nano-teknolojinin ortak hareketi halinde sakat insan kalmayacağı bile düşünülebilir.


EZF nanotek

Nano teknoloji bugün ABD’de istihbarat amaçlı olarak da kullanılıyor. İnsanın düşünce sinyallerini okuyabilme olanağını sağlayan bu imkân, insanın doğruluğu ve düşünce yükünü keşfetme olanağı verecek.
İnsan ile toplum arasındaki bağı böylesi bir dengeye sokabilecek olan nano-teknoloji imkânları insan becerisinin ve doğanın olanaklarının ne denli ölçümsüz birer güç olduğunu ortaya koymaktadır. İnsanlık son 20 yıl içinde dünyada var olmaya başladığından bu yana biriktirdiği bilgiyi ikiye katlamış durumda. Yapılan hesaplamalar önümüzdeki 10 yıl içinde tekrar ikiye katlanacağını gösteriyor. Yirmi yıl önce bilgisayarın her evde bulunacağını söyleyenler bugün nasıl haklı çıkmışlarsa, nano teknoloji olanakları ile insanlığın bilgi denizini kullanabilir hale getirmesini de olası görüyorlar. Yani insanın kulağına takılacak bir küçük parça dünya bilgi bankası ile iletişim kurma olanağını sağlayacak demektir. Bugün insan psikolojisi üzerine varsayımlara dayalı değerlendirmelerle kurulmuş olan sosyal bilimlerin teorileri yakın gelecekte nano teknoloji olanaklarıyla daha anlamlı hale gelecektir. Böylece insan psikolojisi ve toplumsal varlıklar dengelenecek ve mükemmel insan ile mükemmel toplumlar yaratılabilecek.

Nano-teknolojinin sonrası var mı, bunu tahmin etmek zor. Kuantum teorisi bugün nasıl maddeyi daha iyi anlamamızı sağlamışsa bu teoriden sonrası maddenin zerrelerinin farklılığının olasılığı olacak herhalde. Böyle bir teori bize istenen maddeyi üretecek bilgi hazinesini açabilir. Sayısal teknolojinin kullanıma sunduğu zenginlikler elektron ve foton hareketliliğini kontrol edebilecek teknolojileri konuştuğumuzda ne kadar farklı boyut yaratacaklardır. Bugün bunları belki de teorik olarak anlatmaya çalışanlar vardır ama önümüzdeki 50 yıl olasılıkları çok etkileyecek potansiyele sahip görünüyor.
İnsanın düşünsel yetenekleri ile beyninin kullanılamayan bölümleri harekete geçirildiğinde dünyamız ne kadar farklı olacaktır kim bilir? Netice olarak nano-teknoloji maddenin atoma kadar dayalı yapılanmasını kontrol etme anlamına gelen bir çalışma sahası. Dünyamızı çok etkileyecek. Kendimizi bu olumlu yeniliklere hazırlamaya başlasak iyi olur.

Türk Ödeme Sistemleri Geliyor İnternet üzerinden ticaret yapmak kolaylaşıyor. Yurt dışındaki PayPal ve 2Checkout gibi ödeme sistemlerinin benzerleri artık Türkiye’de de var.
45 articlebig
Web üzerinden ticaret yapmanın kolaylığı herkesi kendine çekiyor. Bir dükkana ya da ofise ihtiyaç duymadan, internet üzerinden tüm işleri halledebilmek gerçekten de çok avantajlı. Web’de sergilediğiniz ürünler neredeyse yok denebilecek bir maliyetle sayısız müşterinin önüne serilmiş oluyor. Bu ticaret şeklinin tek büyük dezavantajı ise güven konusu. Ödemenin internet üzerinden kredi kartı ile yapılıyor olması güvenlik risklerini akla getirdiğinden müşterilerin sisteme güvenir hale gelmesi oldukça zaman aldı. Tabii Türk halkı da zaman içinde e-ticarete alıştı ve güvendi. Amerika merkezli Ebay’in Türkiye’deki muadili olarak tanımlayabileceğimiz Gittigidiyor’un yakaladığı başarı, şüphesiz e-ticaretin ülkemizde yerleşmesine önayak oldu. Başarılı açık artırma sitesi, uyguladığı kusursuz sistem sayesinde ziyaretçilerine güven vermeyi başardı.

Bizim şimdi üzerinde duracağımız konu ise alıştan çok satış yapmak isteyenleri ilgilendiriyor. Ülke olarak internetten alışveriş yapmaya alıştığımıza göre, internetteki satış fırsatlarını mercek altına almanın zamanı geldi. Üstelik artık işi yokuşa süren sanal POS zorunluluğu da ortadan kalkıyor.

Yolunuzu İnternetten Bulun “Camiden sola dön...” diye başlayan tarifleri bırakıp internetten yön bulma devrine adım atmanın zamanı sizce de gelmedi mi?

47 articlebigTeknoloji yalnızca hayatımızı kolaylaştırabildiği zaman anlamlı oluyor. Özellikle bilişim teknolojilerindeki gelişmeler, kullanıcıların hayatını değiştirmeye başladıkları ana kadar yalnızca birer haber olmaktan ileriye gidemiyor. Gelişmeler son kullanıcıya ulaştığında ise işler değişiyor. İnternet üzerinden yapılabilecekler her geçen gün artarken, bazı gelişmelerin Türkiye’ye gelmesi zaman alabiliyor. Web üzerinde çalışan haritalar da Türkiye’ye gelmekte biraz geciken hizmetlerden. Bu noktada ülkemizin teknolojide geldiği noktaya değil, Avrupa ülkelerine oranla yüksek sayılabilecek nüfusumuza şükretmeliyiz. 80 milyona yaklaşan ülke nüfusumuz her ne kadar internet penetrasyonu düşük olsa da muazzam bir reklam potansiyeline işaret ediyor. Tabii bu da Türk halkına yönelik hizmetlerin cazibesini artırıyor. Birçok dünya ülkesinden sonra artık Türkiye’de de internet üzerinden yönümüzü bulabiliyoruz. Özellikle Map24 gelecekte adından çokça söz ettirecek bir sistem sunuyor. Map24 - Rota planlayıcısı ve ÅŸehir planları Türkiye, Avrupa ve USA için adresindeki online uygulamayı sabit bir harita gibi kullanmanın dışında çok sayıda ek özellikten faydalanabiliyorsunuz.


Map24’le Seyahat Planı


Map24, ziyaretçilerine kullanışlı bir interaktif harita sunuyor. Burada ‘interaktif’ kelimesinin önemli bir anlamı var. Kullanıcıyla etkileşim içinde çalışan bir harita, kağıda basılan alışılagelmiş haritalardan çok daha yararlı olabiliyor. Map24’teki en önemli özellik de bu. Bir seyahat öncesinde gezintinizin başlangıç ve bitiş noktalarını harita üzerinde işaretleyerek Map24’ün size bir rota önermesini isteyebiliyorsunuz. Üstelik dahası da var: Map24’ü kullanarak yolunuzun üzerindeki benzin istasyonlarının ve dinlenme yerlerinin listesini görebiliyor ve onları yolculuk planınıza ekleyebiliyorsunuz. Örneğin İstanbul ile Ankara arasında bir yolculuk yapacaksanız nerede mola verebileceğinizi buradan öğrenebilirsiniz. Mola yerinizi seyahat planınıza ekledikten sonra başlangıç noktanızdan mola yerine olan uzaklığı ve mola yerinizden seyahatinizin bitiş noktasına olan uzaklığı da öğrenebiliyorsunuz.
Her iki şehirde de yolculuğun başladığı ve bittiği adresleri belirttiğiniz zaman Map24 size yolculuğun kısa bir öyküsünü çıkartıyor. Bu öyküde yer alan maddeler oldukça ayrıntılı. Yolculuk sırasında sola veya sağa dönmeniz gereken yerler listede yer alıyor. Sürüş hızınıza bağlı olarak tutarlılığını kaybedecekse de, süre hesabı da yapılıyor. Yaz tatiline çıktığınızda güneye doğru giderken yolda ilginizi çeken yerlere uğrayarak yapacağınız yolculuğu Map24’te planlayabilir ve kaç kilometre yol yapacağınızı belirleyebilirsiniz. Bu aynı zamanda yolculuk bütçenizi daha doğru ayarlamanızı da sağlayabilir.
EZA mappy
Yolculuğa çıkmadan önce Map24’e uğrayarak plan yapabilirsiniz.

Şaşırtıcı Ayrıntı


Map24’te görüntüyü büyüttükçe daracık ara sokakların bile ayrıntıya dahil edilmiş olduğunu görecek ve şaşıracaksınız. Örneğin evinizin bulunduğu yer araştırırken köşedeki pidecinin bile haritada yer aldığını görmeniz mümkün. Üstelik bu haritanın veritabanı günden güne geliştiriliyor. Avupa ve Amerkia’daki şehirlerin haritalarını incelerseniz çok daha fazla ayrıntı bulabiliyorsunuz. Binaların şekilleri bile haritada gösterilmiş durumda.
Kendi Haritanızı Kendiniz Yaratın

Diyelim ki, yolculuğa çıkmadan önce Map24 - Rota planlayıcısı ve ÅŸehir planları Türkiye, Avrupa ve USA için adresine uğrayarak seyahat planınızı yaptınız. Yol boyu internete ulaşamayacağınızı varsayarsak bu haritanın kağıda basılmış haline ihtiyacınız olacak. Bu işi de Java uygulamasında bulunan yazdırma özelliği ile çözebiliyorsunuz. Seyahat planınızı tamamladıktan sonra yazdırma düğmesine tıklayarak haritanızı yanınıza alabilirsiniz. Ayrıca Map24’ün sunduğu bu hizmeti ihtiyaç duyduğunuz diğer yerlerin haritasını basılı olarak elinizin altında bulundurmak için de kullanabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey haritasına sahip olmak istediğiniz yeri Map24’te bulmak ve yakınlaştırma ayarını yaptıktan sonra yazıcıdan çıkış almak.

Z62 tamekran
Benzin istasyonundan otoparka kadar aradığınız her şeyi Map24’te bulabilirsiniz.

Google Earth’ten Yol Tarifi


Google’ın başarılı yazılımı Google Earth artık her seviyeden bilgisayar kullanıcılarının masaüstündeki yerini garantilemiş durumda. Oturduğunuz yerden kuşbakışı dünya turu yapmanızı sağlayan programı artık yalnızca merak ettiğiniz yerlere bakmak yerine gideceğiniz şehr içi istikameti belirlemek ve uzaklığı ölçmek için de kullanmanın vakti geldi. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde yaşıyorsanız. Yazılımın sunucularındaki görüntü arşivinde küçük şehirlerimizin ayrıntılı görüntüleri bulunmadığından, küçük şehirlerde bunu yapmak mümkün değil.
Eğer büyük şehirlerden birindeyseniz öncelikle bulunduğunuz yeri, sonra da gideceğiniz yeri bularak işaretlemelisiniz. Google Earth’ün Measure özelliği uydu görüntüsü üzerinde istikametinizi çizerek ölçüm yapabilmenizi sağlıyor. Varsayılan ölçü birimi olarak Mil kullanılıyor olsa da, isterseniz ölçümü Kilometre cinsinden yaptırabiliyorsunuz. Özellikle İstanbul’da çok ayrıntılı görüntülere ulaşılabildiği için gidilecek mesafe de ayrıntılı olarak hesaplanabiliyor. Yolculuğunuz sırasında geçeceğiniz her bir sokağı çizerek rotanızı ayrıntılı şekilde belirleyebilirsiniz. Üstelik gideceğiniz istikamette farklı yolları kullanma şansınız varsa, hangi yolun daha kısa olduğunu belirleme şansınız da olmuş oluyor.



Google Earth’ten Daha Kolayı: Flash Earth


Google Earth’ü kullanmaya çok alıştıysanız yakınınızdaki bir bilgisayarda bu yazılımı bulamamak canınızı sıkabilir. İşte böyle bir durumun çaresine de web’den ulaşabiliyorsunuz. Flash Earth ...satellite and aerial imagery of the Earth in Flash adresinde Google Earth yazılımına ihtiyaç duymadan uydu görüntülerine ulaşmanızı sağlayabilen bir Flash uygulaması bulunuyor. Üstelik Flash Earth’ün kullanımı yazılımın orijinalini aratmayacak kadar kolay ve benzer. Flash Earth Google Earth’ün sunduğu işaretleme ve mesafe ölçümü gibi araçları içermese de temel fonksiyonları başarıyla yerine getirebiliyor. Uygulamanın güzel özelliklerinden biri de Google görüntüleri ile sınırlı kalmaması. Flash Earth Google Maps’in dışında Yahoo Maps, Microsoft ve NASA’nın sağladığı uydu görüntülerini de kullanabiliyor.
5DF flashearth
Elinizin altında Google Earth yoksa Flashearth.com'u deneyin.
NAVTURK Türkiye’ye Yol Gösteriyor

Yüzde yüz yerli sermaye ile genç Türk Mühendislerin kurduğu Navturk, Türkiye’nin ilk ve tek GPS navigasyon sistemini kullanıma sunmuş durumda. 15 yıl önce Türkiye’nin ilk sayısal harita sistemlerini kurarak yola çıkan dinamik ekip, Navturk GPS Navigasyon Sistemi Yol Kılavuzu’nu ilk olarak 2005 yılındaki Cebit Fuarı’nda tüketici ile buluşturmuştu. NavTurk Türkiye’de 35 ilin sokak detayı, 40 bin yerleşim merkezi, 70 bin km karayolu ve 100 bin bilinen yeri kullanıcılarına navigasyon sistemi içerisinde sunuyor. Sistem görüntülü olarak araçla ya da yürüyerek gitmek istediğiniz bir yere kolayca adres sormaya gerek kalmadan ulaşmanızı sağlıyor.
Son düzenleyen vain; 4 Nisan 2007 10:14 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
5 Nisan 2007       Mesaj #214
vain - avatarı
Ziyaretçi
Sabit Telefon Hattıyla Skype Hattı Birleşti

USRobotics, Skype ile uyumlu ürünlerine iki yeni ürün ekledi. Bu ürünler, Skype görüşmelerinin bilgisayara bağlı olmadan, telsiz telefon konforuyla yapılmasını sağlıyor.

USRobotics, Skype ile uyumlu ürünlerine iki yeni ürün ekledi. Bu ürünler, Skype görüşmelerinin bilgisayara bağlı olmadan, telsiz telefon konforuyla yapılmasını sağlıyor. Aynı ürünler, sabit telefon görüşmeleri için de kullanılabiliyor. Böylece, sabit telefon hattı görüşmeleri için ayrı, Skype görüşmeleri için ayrı cihaz kullanma gereği ortadan kalkıyor.

Tek baz istasyonuna, kendi ahizesine ek olarak 3 adede kadar ek ahize bağlanabiliyor. Baz istasyonunun bilgisayara bağlantısı ise USB girişi üzerinden yapılıyor. Ürünler, Windows 2000 ve XP işletim sistemleriyle kullanılabiliyor.

content below

Yahoo! Messenger AudioConf ActiveX Kontrolü güvenlik açığı

Güvenlik açığı Yahoo! Messenger kullanıcılarının sistemlerinde istenilen kodların çalıştırılmasına izin veriyor.ZDI Açık Yahoo! Messenger'ın bir bileşeni olan AudioConf ActiveX kontrolü yacscom.dll dosyasında bulunuyor. socksHostname ve hostName değerlerine aşırı uzun veriler girdikten sonra createAndJoinConference() metodu çağırıldığında stack-tabanlı bir hafıza taşması oluşturulabiliyor.
Açıktan başarılı şekilde yararlanıldığında kötü amaçlı web sitesini ziyaret eden kullanıcının sisteminde istenilen kod çalıştırılabiliyor.

Açığın 8.x sürümlerinde olduğu rapor edildi. Diğer sürümler de etkileniyor olabilir.

Çözüm:
En son sürüme güncelleyin.
Yahoo! Messenger - Chat, Instant message, SMS, PC Calls and More
Son düzenleyen vain; 5 Nisan 2007 11:09 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
GozDemNur - avatarı
GozDemNur
Ziyaretçi
6 Nisan 2007       Mesaj #215
GozDemNur - avatarı
Ziyaretçi
Google Otomatik Çeviriye Göz Dikti

Amaç istendiğinde 100 dilden eş zamanlı çeviri yapmak

Dünyanın en büyük internet arama motoru şirketi Google, otomatik çeviri alanına göz dikti.

'İstatistiksel otomatik çeviri' adı verilen mantığa göre, eskiden dil bilimcilerin çeviri yapılacak dillerin gramer kuralları ve sözlüklerini bilgisayarlara yüklemesinin yerine, iki dil arasında daha önce insanlar tarafından yapılan mümkün olduğu kadar çok çeviri bilgisayara yükleniyor.

Kullanılan programın kaynak metinde karşılaştığı cümleleri, bu cümlelerin eski çevirilerini bularak hedef dile çevirmesi bekleniyor.

Google'ın otomatik çeviri çalışmalarının yürütüldüğü laboratuvarların başındaki Alman asıllı mühendis Franz Och, sonuçta elde edilen çevirilerin kalitesi mükemmel olmasa da önceki otomatik çevirilere göre bir ilerleme sağlandığını söyledi.

Och, "Uzun zamandır otomatik çeviri işi içinde olan insanlar bizim Arapça-İngilizce çeviri çalışmalarımızı gördüklerinde, sonuçların 'şaşırtıcı' ve 'çığır açıcı' olduğunu söylediler" dedi.

Och'un açıklamalarına göre, otomatik çevirinin ne olduğunu bilmeyen başkaları ise yapılan çevirileri okuyunca "Burada, beşinci satırda hata var. İşe yarıyor görünmüyor, çünkü burada bir hata var" gibi itirazlarda bulunmuşlar.

Google'ın Rusça konuşan çalışanları ise İngilizceden ana dilleri Rusçaya yapılan otomatik çevirileri gördüklerini, bu çevirilerin "anlaşılır ama biraz garip olduğunu" belirtti.

2002'de Almanya'dan ABD'ye göç eden Och, Almanya, İngilizce ve biraz İtalyanca biliyor.

BM ve AB dokümanlarından aldıkları Arapça ve İngilizce metinleri bilgisayara yüklediklerini belirten Och, bilgisayarlara ne kadar çok çeviri metni yüklenirse otomatik çevirinin o kadar iyileştiğini belirtti.

Afrika dillerinde sorun

Bu nedenle kayda değer miktarda çevirileri olmayan, bazı Afrika dilleri gibi dillerde ise otomatik çeviri konusunda daha fazla sorun yaşanıyor.

Och, istatistiksel analiz yöntemini kullanan kendi çeviri programlarının bazı diplomatik gafları da önleyebileceğini belirtti.

Google'ın projesinde geçtiğimiz yıl boyunca çalışan Edinburg Üniversitesi'nden Prof. Miles Osborne, Google'ın otomatik çeviri çalışmalarını takdir ettiğini ama otomatik çevirinin hala sınırları olduğunu söyledi.

Osborne, "En iyi sistemler (örneğin Google'ınkiler), Arapça-İngilizce gibi dil çiftlerinde gerçekten çok iyi iş çıkarabilir. Ya da örneğin bir Japonca patent belgesine bakıp sizin aradığınız özelliklere uygun olup olmadığına karar verebilirsiniz" dedi.

Google Başkanı Eric Schmidt ise otomatik çeviri alanındaki gelişmelerin, siyasi sonuçları olabileceğini belirtti.

Google Başkanı Schmidt, "Çok çok sayıda toplum, dilin belirlediği, birbirlerini anlamayan topluluklar halinde yaşıyor ve dil engeli nedeniyle diğer insanların ne söylediğine gerçekten sempati duymuyorlar. Bu engeli aşmak üzereyiz ve bu gerçekten de muazzam birşey" dedi.
GozDemNur - avatarı
GozDemNur
Ziyaretçi
6 Nisan 2007       Mesaj #216
GozDemNur - avatarı
Ziyaretçi
Bilgisayar Ellerinizi Hasta Etmesin

Çalışırken bilek ve eli düz tutmak gerekiyor
Hamilelik döneminde de görülen 'Karpal Tünel Sendromu', bilgisayar kullanan veya elleri tekrarlı hareket eden kişileri tehdit ediyor.

Karpal Tünel Sendromu, 'median' adı verilen sinirin; bilekte, ön koldan ele doğru geçtiği 'karpal tünel' adlı dar geçit içinde yaralanmasından kaynaklanıyor.

Zira, sinir bu tünelde geçerken 'tekrarlanan zorlama yaralanması' veya aşırı kullanıma karşı duyarlı hale geliyor.

Eğer rahatsızlık tedavi edilmezse belirtiler elde, zamanla dirsek ve omuza da yayılan ısrarcı ağrılara dönüşüyor. Uzun vadede operasyon gerekebiliyor.

Hastalığın en erken bulgusu dokunulan yüzeylerdeki dokuların veya temasın hissedilememesi. Cisimlerin sıkı tutulamaması, belirgin güçsüzlük ve median sinir tarafından kontrol edilen kaslarda zayıflama ise ilerleyen aşamalarda görülüyor.

Bilgisayar ile sorun yaygınlaşıyor

Birçok kişi hastalığın bilgisayar klavyelerinin kullanılmaya başlamasıyla ortaya çıktığını düşünüyor. Karpal tünel ve diğer sinir geçitleri yaralanmaları çok uzun süredir gözleniyor, ancak bilgisayar klavyeleri üzerinde tüm parmakların yoğun şekilde çalışmasıyla sorun yaygınlaşıyor.

İster sistemik kaynaklı olsun ister tekrarlanan stresler sonucu oluşsun, karpal tünelin çoğu yaralanmaları önlenebiliyor ve erken teşhis edilirse tamamen tedavi edilebiliyor.

Hastanın, rahatsızlığı yaratan aktivitelerine son vermemesi veya değiştirmemesi ellerde, bileklerde veya vücudun çeşitli yerlerindeki kaslarda kalıcı ve geri dönüşü olmayan hasarlar doğuruyor.

Belirtiler nedir?


Elde, genellikle de baş parmak ve ilk üç parmakta karıncalanma ve uyuşukluk hissi
Bilek ve ön kolda, zaman zaman omuza, boyun ve gövdeye veya ayağa yayılabilen ani ağrılar
Yumruğu sıkmada veya küçük nesneleri tutmada güçlük

Korunmak İçin:

Elin doğal pozisyonu, birçok aktivitede, düz veya bilekten hafifçe büküktür, baş parmak ise az çok ön kol ile aynı doğrultudadır. Eli uzun süre boyunca ileri veya geri bükülü tutmak karpal sinirlere baskı yapar.
Çalışırken bileklerinizi ve ellerinizi mümkün olduğunca düz tutun
Eğer işiniz tekrarlayan el ve parmak hareketlerini gerektiriyorsa her saat başı ara verip ellerinize ve bileklerinize egzersiz yapın
Eğer bilgisayar klavyesi başında çalışıyorsanız, doğal olmayan bükülmeleri engellemek için bir bilek desteği kullanın
Masanız ile sandalyenizin yüksekliklerinin duruşunuza uygun olduğundan emin olun.

Hamilelikte ne yapmalı?

Hamilelikte ise karpal tünel sendromu oluşmasını engellemek için bazı önlemler almak yarar sağlıyor:

El bileğinin uzun süre aynı pozisyonda tutulmaması
Su tutulmasını azaltmak için tuz alımını kısıtlamak
Düzenli aralıklarla el bileğini dinlendirmek
Uzun süre tekrarlayıcı karekterde hareketler yapmamak
Obesite karpal tünel sendromu için bir risk faktörü olduğundan kilo verilmesi
Egzersiz
Son düzenleyen GozDemNur; 6 Nisan 2007 13:52 Sebep: :)
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
6 Nisan 2007       Mesaj #217
vain - avatarı
Ziyaretçi
Hücre içinde yolculuk (video)
Harvard Üniversitesi'nin hücre içi çekimler kullanılarak animasyon hazırlandı..

Internet / Bilgisayar / Teknoloji Dünyası'ndan Haberler



Dünyanın önde gelen eğitim kurumlarından Harvard Üniversitesi'nin hücre içinde yaptığı çekimler kullanılarak hazırlanan animasyon, başka bir dünyaya yolculuk gibi...

"The Inner Life of the Cell" (Hücre İçindeki Yaşam) başlığını taşıyan animasyonda; hücre içinde, belirli bir görevi yapmak üzere özelleşmiş ve zarla çevrilmiş yapılar olan "organel"ler anlatılıyor.


Görüntüleri izlemek için tıklayın


Internet / Bilgisayar / Teknoloji Dünyası'ndan Haberler
Fikir ve bilimsel içerik: Alain Viel ve Robert A. Lue
Animasyon: John Liebler / XVIVO
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
6 Nisan 2007       Mesaj #218
vain - avatarı
Ziyaretçi
Türk mühendislerden internet antikoru
Mersin'de bilişimci 3 Türk mühendisin geliştirdiği Antikor sistemi bilgisayar sistemlerini güvence altına alıyor.
Mersin'de bilişimci 3 Türk mühendisin "Ağ güvenliği ve ağ yönetimi" üzerine geliştirdiği "Antikor" sistemi, işletmelerin bilgisayar sistemlerini güvence altına alıyor.

Bilgisayar Mühendisleri Kutluhan Kibrit (36) ile Nasır Can Kırık (25) ve Elektrik Elektronik Mühendisi Özkan Kırık'ın (24), Mersin Teknoloji Geliştirme Bölgesi'ne (TeknoScope) "Antikor Projesi" ile başvurarak geliştirdikleri sistem sayesinde, bilişim sektöründe yurt dışına bağımlılığın azaltılması hedefleniyor.

Üretici şirketin genel müdürü Özkan Kırık, ürettikleri sistem ile savunmasız haldeki işletmelerin bilişim güvenliği ihtiyacına cevap veren ve ağ yönetimi sağlayan bir ürün ortaya koyduklarını söyledi.

Sistemin şu anda bir çok kurum ve kuruluşta kullanılmaya başlandığını ifade eden Kırık, "Antikor antivirüs geçidi, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) için geliştirilen ve internet hattının önüne monte edilerek ağda bulunan bilgisayarları internet ortamından gelen saldırılara karşı koruyan bir cihaz" diye konuştu
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
7 Nisan 2007       Mesaj #219
vain - avatarı
Ziyaretçi
‘Milyonlarca İklimzede’ Uyarısı
Brüksel’de biraraya gelen bilimadamları Cuma günü, küresel ısınma ve iklim değişiminin etkileri konusundaki en kapsamlı raporlarından birini açıklamaya hazırlanıyor.

Bilimadamlarını en çok endişelendiren konulardan biri, artan sıcaklık değerlerinin insanlar üzerinde yaratacağı etki. Yayımlanacak raporda, küresel ısınma nedeniyle bazı bölgelerde yaşam şartlarının çok zorlaşacağının ve çok sayıda kişinin yaşadıkları bölgeleri terketmek zorunda kalabileceklerinin vurgulanması bekleniyor.

Yardım kuruluşları, iklim değişiminden etkilenecek bölgelerde yaşayanların, bu sorunla nasıl başa çıkabilecekleri konusuna gereken önemin verilmediğinden şikayetçi.

Hükümetlerarası İklim Değişimi Paneli’nde yeralan bilimadamları, küresel ısınmanın yaratacağı sonuçların çok açık olduğu görüşünde: Çöller genişleyecek, su kaynakları azalacak, beklenmedik ve aşırı meteorolojik olaylarda artış görülecek.

Bu değişimin de en çok Asya ve Afrika’da hissedilmesi bekleniyor.

Yardım kuruluşları, küresel iklim değişiminden en çok etkilenecek bölgelerde yaşayan insanların durumuna gereken önemin verilmediği görüşünde.

Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Federasyonları’nın iklim değişimi merkezi başkanı Madeleen Helmer, gelişmiş ülkelerin iklim değişimiyle mücadele için gereken değişiklikleri yapma gücü olduğunu ancak diğer ülkelerin unutulduğunu söylüyor.

“Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş ve varlıklı ülkeler, sıcaklık dalgasına karşı hazırlanabilirler. Bu masraflı olur ancak yapılması mümkündür.” diyen Helmer, ama örneğin Hindistan gibi ülkelerde bu sürecin çok daha karmaşık olacağını, küresel ısınmadan en çok yoksul kesimlerin etkileneceğini vurguluyor.

Sıcaklık değerlerinin küresel çapta yükselmesinin önemli etkilerinden biri, pek çok ülkede tarım ürünlerini yetiştirmenin güçleşecek olması.

Hükümetlerarası İklim Değişimi Paneli bilimadamları, gıda sıkıntısı nedeniyle milyonlarca kişinin yaşadıkları yerden göç edeceklerini, “iklimzede” olacaklarını belirtiyorlar.

Hükümetlerarası İklim Değişimi Paneli’nin taslak raporunda önümüzdeki 20 yıl içinde su sıkıntısının baş göstereceği, iklim değişiminin bir diğer sonucu olarak ortaya çıkacak seller nedeniyle ise her yıl on milyonlarca kişinin göç etmek zorunda kalacağı vurgulanıyor.
(NTVMSNBC)
Tayland Kralı YouTube’u Yasakladı
Türkiye’de çok tartışılan popüler video sitesi YouTube son olarak Tayland’da yasaklandı. Tayland Kralı Bhumibol Adulyajed ile alay eden bir video yayınladığı gerekçesi ile siteye erişim engellendi.

Tayland hükümeti, ülkenin kralını aşağıladığı gerekçesiyle sitenin bir videoyu kaldırması istedi. YouTube’dan olumsuz yanıt alınca da siteye erişimi engelledi. Tayland Haberleşme Bakanı, halkın krallarına ilişkin videoun içeriğine çok kırıldığını ve kararı bu yüzden aldıklarını vurguladı.

Ancak YouTube yöneticileri, sitede ABD Başkanı George Bush’la ilgili daha alaycı bir video yer almasına rağmen onun da yayından kaldırılmadığını söyleyerek kendilerini savundu.

Tayland’da kralın foroğraflarının üzerine sprey boya sıkan bir İsveçli, önceki hafta 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.



Jabra BT500v`den Titreşim Özelliği
Kablosuz iletişim araçları sektörünün lider firması Jabra, dünyanın en çok satan kulak arkası Bluetooth kulaklık ürünlerinin son modeli olan Jabra BT500`ün bir üst versiyonunu çıkardı: Jabra BT500v.

Modern dizaynı, artırılmış ses kalitesi, ek fonksiyonları, çekici stili ve kolay kullanımı ile kategorisinde lider Jabra BT500v, titreşim özelliği ve siyah rengi ile dikkat çekiyor.

Jabra BT500v, 19 gramlık ağırlığı, ultra ince yapısı, yeni tasarlanmış krom mikrofonu, kulağa tam uyum sağlayan kıvrımları ile kullanıcılara tam konfor sağlıyor. 12 saatlik konuşma ve 300 saatlik bekleme süresi ile uzun görüşmelere imkan tanıyan Jabra BT500v`nin titreşim özelliği de bulunuyor.

Sektörün en ince ve performansı en yüksek kulak arkası ürünlerinden olan Jabra BT500`ün bir üst versiyonu olan Jabra BT500v, mute (sessiz) tuşu, Bluetooth ile kolay ve kopmayan bağlantı, USB kablosu ile kişisel bilgisayarlardan şarj edilebilme imkanı, AC Adaptörle şarj edilebilme imkanı, sesli arama, çağrı bekletme, çağrı reddetme ve aranan son numarayı tek tuşla tekrar arama özelliği dikkat çekiyor.

Bluetooth 1.2`yi de destekleyen Jabra BT500v, mobil telefon, akıllı telefon ve PC gibi sekiz farklı aygıtla bağlantı sağlayabiliyor. Jabra BT500v TeknoSA, Genpa, Kipa, Metro, Vatan Computer, "TESAN Burada" ve anlaşmalı cep telefonu satış noktalarında 89 Euro satış fiyatı ile tüketicilerin beğenisine sunuluyor.

Kısaca Jabra BT500vh19 gram ağırlık Tek tuşla Bluetooth bağlantısı Mute (sessiz) tuşu USB kablosu ile kişisel bilgisayardan şarj edilebilme imkanı Bluetooth bağlantısını ve şarj durumunu gösteren ışık 12 saatlik konuşma, 300 saatlik bekleme süresi Sesle arama, çağrı bekletme, çağrı reddetme ve son aranan numarayı tekrar arama özelliği Bluetooth 1.2 verisyonu ile çalışabilmesi Titreşim özelliği

Sabit Hattan Skype Kolaylığı

Internet / Bilgisayar / Teknoloji Dünyası'ndan Haberler
Telekom teknolojileri üreticisi USRobotics, Skype ile uyumlu ürünlerine iki yeni ürün ekledi. USR9630 baz istasyonu ve USR9631 model numaralı ahize, Skype görüşmelerinin bilgisayara bağlı olmadan, telsiz telefon konforuyla yapılmasını sağlıyor.

Aynı ürünler, sabit telefon görüşmeleri için de kullanılabiliyor. Böylece, sabit telefon hattı görüşmeleri için ayrı, Skype görüşmeleri için ayrı cihaz kullanma gereği ortadan kalkıyor. Tek baz istasyonuna, kendi ahizesine ek olarak 3 adede kadar ek ahize bağlanabiliyor. Baz istasyonunun bilgisayara bağlantısı ise USB girişi üzerinden yapılıyor. Ürünler, Windows 2000 ve XP işletim sistemleriyle kullanılabiliyor.

Teknik özellikler: · Güçlü DECT 6.0 teknolojisi sayesinde 802.11a/b/g kablosuz ağ, Bluetooth cihazları ve diğer elektronik cihaz frekanslarını bozmadan çalışma · Uzun süreli konuşma için tasarruflu enerji kullanımı · Kapalı alanda 50 metre, açık alanda 300 metre konuşma menzili · Ahizeye entegre hoparlör ile ahizeyi kullanmadan görüşme yapabilme · Kendinden aydınlatmalı LCD ekran · Batarya ömrü göstergesi ve menzil dışı uyarı sinyali · Arayan numarayı gösterme · Sesin yankılanmasını engelleme · Kurulum ve kullanım kolaylığı

Vücudu Yormayan Masaüstü Seti


Bilgisayar aksesuarları üreticisi Logitech`in yeni kablosuz masaüstü seti LX710 çok sayıda fonksiyonu ile hayatınızı kolaylaştırıyor.

Kablosuz klavye üzerinde yer alan tuşlar, Voip aramalarına, fotograf düzenleme ve müzik gibi multimedia uygulamaları kısa yoldan ulaşma imkanı sunuyor.

Kablosuz klavye ve kablosuz lazer fareden oluşan bu özel seti, alıcısını USB portuna takarak dizüstülerde da kullanmak mümkün. Vista uyumlu LX710 Kablosuz Masaüstü, özel yumuşak tuş takımı ile ayrı bir rahatlık sunuyor.

Bu yeni teknolojili ürün, Logitech`in lazer fare teknolojisini güçlü sayısal fotoğraf kontrolleri ile birleştirerek, resimlerin ve diğer görüntülerin düzenleme, görüntüleme ve paylaşımını oldukça kolaylaştırıyor. Lazer izleme teknolojisi ile kullanıcılar bu düzenlemeleri piksel hassasiyetinde gerçekleştirebiliyor. Klavyede bulunan özel tuşlar sayesinde kullanıcılar favori resim uygulamalarını başlatabilir, resimleri döndürebilir, büyütüp, küçültebilirler. Klavyenin ayrıca, etkin dijital müzik navigasyonu sağlayan kullanışlı bir medya paneli de bulunuyor.

Konforu en üst seviyeye çıkarmak üzere tasarlanan klavyenin aynı zamanda kullanıcılara tercih ettikleri klavye açısını sunan, üç kademeli katlanabilir ayakları mevcut. Ürünün satış fiyatı ise 95 dolar+KDV olarak duyuruldu.
Son düzenleyen vain; 7 Nisan 2007 11:08 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #220
vain - avatarı
Ziyaretçi
Microsoft'un Eski Mimarı Uzayda
Microsoft'un Word ve Excel yazılımlarının mimarı olarak bilinen Charles Simonyi'nin, 20 milyon $ ödediği uzay yolculuğuna Rus kozmonotlar Fyodor Yurchikhin ve Oleg Kotov ile birlikte gidiyor. Simonyi Uluslararası Uzay İstasyonu (International Space Station) olarak bilinen merkeze götürüldüğünde aynı zamanda yörüngeye yerleştirilen 450.ci insan olacak.

Simonyi'nin katıldığı uzay yolculukları Amerikan firması Space Adventures tarafından organize ediliyor ve son dönemde uzayı görmek isteyen zenginleri çekiyor. Bu yolla uzaya çıkan ilk kişi 2001 yılında Amerika'lı Dennis Tito idi. Eylül 2006'da da İran doğumlu Amerika'lı İşkadını Anousheh Ansari, ilk kadın uzay turisti olmuştu.

Simonyi, seyahat öncesi Rusya'da Star City'de bulunan Yuri Gagarin Kozmonot Eğitim Merkezi'nde eğitildi.

Simonyi seyahat sırasında Avrupa Uzay Ajansının sağlık denemelerini gerçekleştirecek. Ek olarak, Japon Uzay Keşfetme Ajansının yüksek çözünürlüklü kameralarını test edecek.

Dünya'ya 20 nisan da dönecek olan Dr. Simonyi'nin seyahatle ilgili bilgileri Charles in Space adresinden izlenebilecek.


Amerika'da H1-B Vizeleri, Çıktığı Gibi Tükendi
H1-B vize program sürecinin açılışından yalnızca bir gün sonra, 2008 için belirlenen 85,000 H1-B vize tahsisinin tamamı tükendi. Geçtiğimiz sene bu süreç bir ay sürmüştü.

ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri Bürosu (USCIS) sözcülerinden Chris Bentley, ABD firmalarının yabancı bilim adamlarına, mühendislere ve programcılara 6 yıl boyunca ABD’de çalışmaları için destek sağladıkları vize programı için kurumun 150,000’in üzerinde başvuruyu değerlendirdiğini söyledi. Bentley şu anda Birleşik Devletler’de H1-B vizesi ile çalışan yaklaşık 400,000 kişi olduğunu belirtti.

Teknoloji endüstrisi tarafından Amerikan teknoloji yeteneğinin eksikliğini gidermek iddiasıyla desteklenen ve tartışma yaratan bu tarz vizelerin sayısı gittikçe artıyor. Microsoft Başkanı Bill Gates Amerikan Kongresi’ni daha önce de defalarca H1-B vize seçimlerini kaldırması için uyarmıştı. Diğer yandan vizeye muhalefet edenler ise şirketlerin bu vizeyi ABD’li çalışanlar yerine piyasa fiyatlarının altında yetenekli işçileri bünyelerine katmak için kullandıklarını iddia ediyorlar.

Oracle’da hükümet ve toplumsal ilişkiler bölümü başkan yardımcısı olarak görev yapan ve aynı zamanda, Microsoft ve Intel’in de dahil olduğu H1-B vize reformunu savunan bir koalisyon olan Compete America’nın başkan yardımcısı olan Robert Hoffman şöyle diyor :

  • Keyfi vize tahsisleri nedeniyle her yıl binlerce dünyanın en önde gelen yenilikçilerini, mühendislerini ve bilim adamlarını mezun ediyor ve onlara Birleşik Devlet’lerde çalışamayacaklarını söylüyoruz.

Hoffman Avrupa Birliği’nin yabancı uyruklu yetenekleri işe almak konusunda şirketlerin işini ciddi anlamda kolaylaştırdığını söyledi :

  • İleri teknoloji için kırmızı halı seriyorlar. Yetenek konusunda global bir rekabet söz konusu.

Compete America ABD Kongresi’nin H1-B vize kapsamını 115.000’e çıkarmasını talep ediyor.

ABD Senatörlerinden Cumhuriyetçi Charles Grassley (R-Iowa) ve Demokrat Dick Durbin (D-Ill.) H1-B konusundaki teknoloji sektörünün argümanları karşısında ikna olmamış durumdalar. Bu ikili bu haftanın başlarında söz konusu vize programını Amerikan işçilerinin lehine kısıtlayacak ve H1-B vizelerini kötüye kullanan kişileri cezalandıracak olan yeni bir yasa tasarısı sundular.

Söz konusu yasa tasarısı, H1-B vizesi kapsamında işçi çalıştırmak isteyen işverenlerin önce eşdeğerde Amerikan işçilerini işe almak için iyi niyetli bir gayret sarf ettiklerini kanıtlamalarını ve H1-B vizesiyle çalışacak işçiler yüzünden hiç bir çalışanın işine son verilmemesini garanti etmelerini gerektiriyor.

Yine yasaya göre işverenler H1-B vizesiyle çalışanlara başvurmadan önce Amerika’daki İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun (Department of Labor) Web sitesinde 30 gün boyunca başvuruya açık bir ilan yayınlamalılar.

Grassley ve Durbin ayrıca ABD’deki işverenlerin H1-B vizesine sahip çalışanlara daha yüksek ücretler ödemelerini de dikte etmeye çalışıyorlar. Buna ek olarak, söz konusu yasa tasarısı H1-B programını kullanan her şirket için Amerika’daki İş ve İşçi Bulma Kurumu gözlemcilerini de yetki ve fon sahibi yapacak. Durbin Grassley ile ortaklaşa verdiği bir beyanda şöyle dediler :

  • Bizim göçmen politikamız ABD işgücümüzün yerini alan bir nitelikte değil tamamlayıcı nitelikte olmalıdır.

    Şimdiye dek bazı işverenler H1-B programını kalifiye Amerikan işçilerini görmezden gelebilmek üzere kötüye kullanmıştır. Bu yasa tasarısı Amerikan çalışanlar için bir güvenlik tedbiri görevi görecek ve ayrıca yasalara uymayan işverenlerin tespit edilmelerini ve cezalandırılmalarını sağlayacaktır.

Oracle'dan Hoffman ise senatörlerin yasa tasarısının çok yetenekli, yabancı uyruklu kolej mezunlarının ABD çalışanları ile rekabette olduğu gibi yanlış bir dayanak üzerine temellendiğini belirtti. Hoffman ayrıca Amerika’daki matematik ve bilim konularıyla ilgili işsizlik oranının sadece yüzde iki olduğunun da altını çizdi. Amerikan İş ve İşçi Bulma Kurumu rakamlarına göre mühendislik sahasındaki işsizlik oranı ise % 1.7. Hoffman şöyle diyor :

  • Buradaki fark bakış açısından kaynaklanmaktadır. ABD firmalarının yeni çalışan almasını zorlaştırmaya çalışıyorlar. Durumu ‘ne öyle/ne böyle’ şekline çevirmeye çalışıyorlar.

Hoffman hali hazırdaki yasaların zaten Amerikan işçilerini korumak için yürürlükte olduklarını ve H1-B vizelerini arttırmanın yasaları uygulamak için maddi destek sağlayacağını vurguladı. Sponsor şirketlerin için şu anda H1-B ödemeleri 1,500 Dolar ve bu ücretin 500 doları hilekarlığın tespiti ve önlenmesine ayrılmış durumda. Geri kalan 1,000 dolar ise A.B.D iş geliştirme fonu ve burslar için veya Ulusal Bilim Vakfı’nca yönetilen (National Science Foundation) matematik, mühendislik veya bilim programlarının desteklenmesinde kullanılıyor.

Hoffman ayrıca Oracle ve diğer Compete America üyelerinin "üst düzeyde veya diğer firmalara göre en yüksek maaşları" ödediği konusunda da ısrarcı bir tutum sergiledi.

Hoffman, Grassley-Durbin yasa tasarısının ABD şirketleri üzerinde H1-B vize programına katılmak konusundaki "külfetleri" daha da arttıracağı yönünde duyduğu endişeyi de dile getirdi. Hoffman şöyle diyor :

  • Programı daha iyi işler hale getirmek konusundaki tekliflere tamamıyla açığız ancak bu yasa tasarısı işverenler için de külfet getirmektedir.

Grassley ise söz konusu tasarının tamamen Amerikan işçilerini korumakla ilgili olduğunu söyledi. Grassley şunları belirtiyor :

İşverenleri, işçi alımlarında daha şeffaf olmaya zorlayarak yasalarda bulunan ve yıllardır sömürdükleri açıkları kapatıyoruz ve hile ve istismarı önlemek için bu vize programlarına daha sıkı bir gözetim getiriyoruz. Bu tasarıyla birlikte küçük bir parça gün ışığı Amerikan işçilerine yardım edebilmek için oldukça uzun bir mesafe kat edecektir.


Podloso - Linux çalıştıran iPod'lar için ilk virüs - Oslo Virus

Kaspersky Lab iPod taşınabilir medya aygıtları için tasarlanmış bir virüsü tespit ettiklerini duyurdu.
Podloso olarak adlandırılan virüs gerçek bir tehdit oluşturmayan, daha çok yapılabileceğinin kanıtı niteliğinde bir virüs. Virüsün çalışabilmesi için iPod'un linux kullanıyor olması gerekiyor. Virüs iPod'a bulaştığında programların demo sürümlerinin olduğu klasöre kendisini kopyalıyor. Virüs kullanıcının müdahelesi olmadan otomatik olarak çalışmıyor.
Çalıştırıldığında virüs cihazın disk sürücüsünü tarayarak tüm çalıştırılabilir .elf formatındaki dosyalara bulaşıyor. Bu dosyalardan biri çalıştırıldığında ekranda "You are infected with Oslo the first iPodLinux Virus" yazısını çıkartıyor.

Podloso tipik bir yapılabileceğinin-kanıtı türünde virüs. Bu tip virüsler spesifik bir platforma virüs bulaştırmanın mümkün olabildiğini gösterme amaçlı olarak yaratılıyorlar. Kötü amaçlı aktiviteler gerçekleştirmiyorlar. Ek olarak, Podloso yayılamıyor. Cihaza bulaşabilmesi için kullanıcının virüsü iPod hafızasına kaydetmesi gerekiyor.

Kaspersky ürünlerinde çeşitli güvenlik açıkları tespit edildi

Açıklar hakların yükseltilmesi, önemli bilgilerin sızdırılması ve servis kullanımı engelleme gibi sonuçlar doğurabiliyor. 1) AxKLSysInfo.dll ve AxKLProd60.dll ActiveX kontrollerindeki güvensiz metodlar (StartUploading() metodu) kötü amaçlı kişilerin kullanıcı sistemindeki dosyaları okuyabilmesine veya silebilmesine izin veriyor.
2) klif.sys _NtSetValueKey() için olan hook fonksiyonunda oluşan integer taşması sistemde yüksek haklarla istenilen kodun çalıştırılabilmesine izin veriyor.
3) klif.sys'de henüz tanımlanmamış olan bir hata yerel kullanıcıların Ring-0 hakları ile istedikleri kodu çalıştırabilmesine izin veriyor.
4) OnDemand Scanner arj.ppl modülündeki sınır kontrolü hatası özel hazırlanmış bir ARJ arşiv dosyası taranırken hafıza taşması ile sonuçlanabiliyor.

VMware ESX Server güvenlik açıkları

VMware kötü amaçlı kişilerin yüksek haklara sahip olması, önemli bilgilerin görüntülenmesi, servis kullanımının engellenmesi ve istenilen kodların çalıştırılabilmesi gibi işlemlere izin veren açıkları onayladı. Çözüm:
Yamaların geçilmesi gerekiyor:

-- VMware ESX 3.0.1 --
Download Patch ESX-2559638 for VMware ESX Server 3.0.1
Download Patch Bundle ESX-6431040 for VMware ESX Server 3.0.1
Download Patch ESX-9916286 for VMware ESX Server 3.0.1

-- VMware ESX 3.0.0 --
Download Patch ESX-55052 for VMware ESX Server 3.0.1
Download Patch ESX-1121906 for VMware ESX Server 3.0.1
Download Patch ESX-3616065 for VMware ESX Server 3.0.1
Download Patch Bundle ESX-5754280 for VMware ESX Server 3.0.1

Kaynak: VMware ESX Server Multiple Vulnerabilities - Advisories - Secunia
Referanslar:
View Document
View Document
View Document
View Document
View Document
View Document
View Document
SA15449:
zlib "inftrees.c" Buffer Overflow Vulnerability - Advisories - Secunia
SA15949:
GDB Integer Overflow and Insecure Initialisation File Handling - Advisories - Secunia
SA16137:
zlib Denial of Service Vulnerability - Advisories - Secunia
SA16816:
GNU Texinfo Multiple Vulnerabilities - Advisories - Secunia

Amerika Internet'in anahtarlarını istiyor



Amerikan Homeland Security departmanı internet'in alan adı sisteminin ana anahtarlarını almak istiyor. DNS'in yetersizlikleri yıllardır biliniyor fakat eskiye uyumluluk sağlarken milyonlarca bağlantı noktasına ölçeklenme gibi zorluklar yerine geçecek sistemleri yavaşlatıyor.
Domain Name System Security Extensions (DNSSEC), alan adı sorgularının dijital olarak imzalanmasını ve kimlik doğrulaması yapılmasını sağlayarak DNS verilerinde sahte işlem yapılmasını sağlıyor. Örneğin internet'te gezinenlere sahte web sitelerini gerçek gibi göstererek yönlendiren DNS cache posining saldırıları DNSSEC ile önlenebiliyor.

DNS kök sunucularının ana anahtarına sahip olmak Amerikalı yetkililere DNSSec takibini de sağlıyor. Anahtar imzalama anahtarına sahip olmak, Amerikalı yetkililere DNS sorguları üzerinde yönetici yetkileri sağlıyor. Bir süre önce Lizbon'da düzenlenen ICANN toplantısında Kanada Internet Kayıt Otoritesi başkanı Bernard Turcotte, ülke kayıt yöneticilerinin Amerika'ya internet kaynakları kontrolünde imtiyaz verilmesinden endişe duyduklarını belirtti.
Son düzenleyen vain; 9 Nisan 2007 11:06 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi

Benzer Konular

4 Aralık 2016 / gokhan404 Akademik
15 Mayıs 2019 / c0lin Oyunlar
1 Ekim 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap