Arama

Dünyada ve Türkiye'de Ekonomi Gündemi, Güncel Haberler - Sayfa 12

Güncelleme: 15 Ağustos 2018 Gösterim: 243.833 Cevap: 685
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #111
AreX - avatarı
Ziyaretçi
03 Ekim 2006
T.C.
BAŞBAKANLIK
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI

30.06.2006 İTİBARİYLE DIŞ BORÇ STOKU

Sponsorlu Bağlantılar
1996 – 2006 yılın ikinci üç aylık dönemine ait resmi dış borç istatistikleri geçici verileri kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır.

Toplam Dış Borç Stokundaki Gelişmeler:

Toplam dış borç stoku, 2006 Haziran sonu itibariyle 193,6 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Özel sektör borçlarının toplam dış borç stoku içerisindeki payı 110,9 milyar dolar ile yüzde 57,3 ve kamu kesimi borçlarının payı 66,9 milyar dolar ile yüzde 34,6’dır.

T.C. Merkez Bankası borçlarının toplam borç stoku içerisindeki payı ise 15,8 milyar dolar 1. Kamu Kesimi Dış Borçları: Kamu kesimi dış borçlarının tamamı orta-uzun vadeli dış borçlardan oluşmaktadır.

1.1 Merkezi Yönetim Borçları: Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli I, II ve III sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinden oluşan Merkezi Yönetim dış borç stoku, 2006 Haziran sonu itibariyle 64,2 milyar ABD Doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu miktarın 33,9 milyar ABD Dolar tutarındaki kısmı uluslararası finansal piyasalarda gerçekleştirilen tahvil ihraçları stokundan
1.2 Diğer Kamu Kuruluşlarının Borçları: Merkezi yönetim dışında kalan mahalli idareler, fonlar, kamu bankaları, KİT'ler ve diğer finansal olmayan kamu kuruluşlarının toplam dış borçları, 2006 Haziran sonu itibariyle 2,7 milyar ABD Doları tutarında gerçekleşmiştir.

2. Özel Sektör Dış Borçları:

2.1 Kısa Vadeli Özel Sektör Dış Borçları: 2006 Haziran sonu itibarıyla kısa vadeli özel sektör dış borcu 40,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu tutar içinde en büyük payı 20,8 milyar dolar ile bankaların dış borç stoku 2.2 Orta-Uzun Vadeli Özel Sektör Dış Borçları: Özel sektörün 2006 ikinci çeyreği itibarıyla orta-uzun vadeli dış borçları 70 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Finansal olmayan kuruluşlar 49,7 milyar dolar ile orta-uzun vadeli özel sektör dış borç stoku içinde en büyük paya sahip olmuştur.

3. T.C. Merkez Bankası Borçları: Orta uzun vadeli TCMB dış borçları, 2006 yılı Haziran sonunda 12,9 milyar ABD Doları tutarında gerçekleşmiştir.

4. Kur etkisi: Bilindiği gibi dış borç istatistiklerinde uluslararası standart, büyüklüklerin ABD Doları cinsinden ifade edilmesidir. Bu durum, yayınlanan istatistiklerdeki dış borç büyüklüklerinin çapraz kurlarda gerçekleşen hareketlerden etkilenmesine yol açmaktadır.

Bu çerçevede, 2005 Aralık – 2006 Haziran döneminde dış borç stoku, döviz kuru değişikliklerinden dolayı yaklaşık 3,7 milyar ABD Doları tutarında artış göstermiştir. Bu değişimdeki en büyük etken, 2006 Haziran sonu itibariyle 2005 yıl sonuna göre ABD Doları’nın Avro ve SDR karşısında değer kaybetmesidir.

Kamuoyuna duyurulur.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #112
AreX - avatarı
Ziyaretçi
03 Ekim 2006

Sponsorlu Bağlantılar
UİB'DEN 12.3 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT...
-YILIN 9 AYINDA YÜZDE 15 ORANINDA ARTAN İHRACAT, 12 MİLYAR 326 MİLYON DOLARA ULAŞTI

Üyelerinin büyük bölümünü otomotiv ve tekstil firmalarının oluşturduğu Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) kanalıyla yılın 9 ayında yapılan ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 oranında artarak 12 milyar 326 milyon dolara ulaştı.

AA muhabirinin UİB verilerinden derlediği bilgiye göre, eylül ayında yüzde
15'lik artışla 1 milyar 479 milyon 746 bin dolara yükselen ihracat, geçen yılın
aynı ayında 1 milyar 288 milyon 328 bin dolarda kalmıştı.
Ocak-Eylül döneminde ise yüzde 15'lik artışla 12 milyar 326 milyon 832 bin
dolara yükselen ihracat, geçen yılın aynı döneminde 10 milyar 728 milyon 243 bin
dolar olmuştu.

İhracat kalemleri arasında, taşıt araçları ve yan sanayi, 10 milyar 601
milyon 626 bin dolar ile ilk sırada yer alırken, bunu tekstil ile hazır giyim ve
konfeksiyon sektörleri izledi.

UİB Genel Sekreteri İbrahim Okur, ihracat rakamlarını değerlendirirken, cari
açığın daha çok dış ticaret açığından kaynaklandığını belirterek, ihracatı
artırıcı önlemlere şiddetle ihtiyaç olduğunu, döviz kurunda mayıs ve haziran
aylarında başlayan ve halen devam eden artışın, ihracat rakamlarına olumlu yönde
yansıdığını kaydetti.

AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #113
AreX - avatarı
Ziyaretçi
03 Ekim 2006

BANKALAR BİRLİĞİNDEN SEKTÖR DEĞERLENDİRMESİ... -HAZİRAN İTİBARİYLE SEKTÖRDE ŞUBE VE PERSONEL SAYISI İLE AKTİF BÜYÜKLÜKTE ARTIŞ EĞİLİMİ GÖZLENDİ -284 MİLYAR 12 MİLYON DOLARLIK AKTİF BÜYÜKLÜK TOPLAMINDA YABANCI BANKALARIN 17 MİLYAR 98 MİLYON DOLARLIK PAYI BULUNUYOR

İSTANBUL (A.A) - Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Bankacılık Alt Çalışma Grubunun Haziran 2006 itibarıyla yaptığı değerlendirmede, sektörde şube ve personel sayısı ile aktif büyüklükte artış eğilimi olduğu belirtildi.

TBB'nin web sitesinde yer alan değerlendirmede, 47 bankanın faaliyet gösterdiği Türk bankacılık sektöründe 6 bin 451'i mevduat bankalarına, 22'si kalkınma ve yatırım bankalarına ait olmak üzere toplam şube sayısının 6 bin 473, toplam personel sayısının da 138 bin 666 olduğu kaydedildi.

Haziran 2006'da bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 284 milyar 12 milyon dolar olurken, bu aktif büyüklükte yabancı bankaların 17 milyar 98 milyon dolarlık payı bulunduğu bildirildi.

Değerlendirmeye göre, Haziran itibariyle bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün Gayri Safi Milli Hasılaya oranı yüzde 84 seviyesinde gerçekleşti.

Bu dönemde sektördeki ilk 10 bankanın aktif büyüklüğü yoğunlaşması yüzde 84, ilk 5 bankanınki yüzde 60 seviyesinde, kredi büyüklüğü yoğunlaşması sırasıyla yüzde 80 ve yüzde 56, mevduat büyüklüğü yoğunlaşması ise yüzde 88 ve yüzde 63 oldu.

Bankacılık sektöründe Haziran itibarıyla ortalama ihale faiz oranları yüzde 14,5, menkul değerler portföyü ise yüzde 35 seviyesinde gerçekleşti.

-''YURT DIŞI KREDİLERDEKİ ARTIŞ DİKKAT ÇEKİYOR''-

Değerlendirmede, 2001 krizi sonrası sektörde yaşanan yeniden yapılanmaya bağlı olarak azalan banka sayısının mevcut düzeyini koruduğu, şube ve personel sayısında kriz etkilerinin sona ermesine bağlı olarak artış eğilimi görüldüğü vurgulandı.

Ekonomide kaydedilen iyileşmelere paralel olarak sektörün aktif büyüklüğünün artma eğiliminde olduğu, aktif, kredi, mevduat büyüklüklerindeki yoğunlaşmanın devam ettiği ve özellikle son 3 yıllık dönemde kısmen stabilite yakalandığı belirtildi.

Ekonomideki iyileşmelere paralel olarak bankaların aktif yapısının değiştiğine ve kredilerin aktif içindeki payının arttığına işaret edilen değerlendirmede, pasifin yapısının aktife oranla görece kısıtlı olarak değiştiği, mevduatın ağırlığının devam ettiği, ancak yurt dışından sağlanan kredilerdeki artışın dikkat çektiği aktarıldı.

-''ULUSLARARASINDA ÖZ KAYNAK KARLILIĞI DÜŞÜK''-

Türkiye Bankalar Birliği Bankacılık Alt Çalışma Grubunun değerlendirmesinde, faiz gelirlerinin kompozisyonunda değişim görüldüğü, menkul değerlerden alınan faizlerin oranı azalırken kredilerden alınan faizlerin oranının arttığı, faiz giderleri içinde en yüksek paya sahip olan mevduata verilen faizlerin mevcut yapısını devam ettirdiği vurgulandı.

Değerlendirmede, faiz gelirlerinin faiz giderlerine oranının son dönemde az miktarda da olsa gerileme gösterdiği kaydedilerek, bankaların net ücret ve komisyon gelirlerini artırma çabalarının devam ettiği belirtildi.

Ekonomide yaşanan değişimlere kısa sürede uyum sağlanmasına paralel olarak Türk bankacılık sektörünün karlılığında son yıllarda görece istikrar yakalandığı aktarılan değerlendirmede, öz kaynak karlılığının ise uluslararası karşılaştırmalar itibarıyla düşük seviyede olduğunun gözlendiğine dikkat çekildi.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #114
AreX - avatarı
Ziyaretçi
03 Ekim 2006

''AB MÜZAKERE SÜRECİNDE SENDİKAL HAKLAR'' SEMPOZYUMU -ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI BAŞESGİOĞLU: -''TÜRKİYE'NİN AB'YE YÖNELİK BÜTÜN GAYRETLERİNİN TEK HEDEFİ TAM ÜYELİKTİR. AYRICALIKLI ORTAKLIK YOLCUSU DEĞİLİZ'' -''YENİ SOSYAL MODELİMİZ HEM İŞLETMELERİMİZİN KÜRESEL REKABETTE AYAKTA KALMALARINA İMKAN VERECEK, HEM DE ÇALIŞANLARIN BUGÜNE KADARKİ KAZANIMLARINI KORUYACAK BİR DENGE ANLAYIŞI İÇİNDE TASARLANACAK''

ANKARA (A.A) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Türkiye'nin AB'ye yönelik bütün gayretlerinin tek hedefinin tam üyelik olduğunu belirterek, ''Ayrıcalıklı ortaklık yolcusu değiliz'' dedi.

Başesgioğlu, Türk-İş ve Finlandiya İşçi Sendikaları Konfederasyonu (SAK) tarafından Dedeman Oteli'nde düzenlenen ''AB Müzakere Sürecinde Avrupa Sosyal Modeli ve Sendikal Haklar'' konulu sempozyuma katıldı.

Başesgioğlu, burada yaptığı konuşmada, küreselleşme süreciyle birlikte Avrupa ülkelerinin ''Liberal Avrupa mı, yoksa sosyal Avrupa mı'' konusunu tartışmaya başladıklarını ifade etti.

Dünyadaki gelişmelerden bağımsız olarak sosyal politikaların yapılmasının mümkün olmadığını ifade eden Başesgioğlu, ''Yeni sosyal modelimiz hem işletmelerimizin küresel rekabette ayakta kalmalarına imkan verecek, hem de çalışanların bugüne kadarki kazanımlarını koruyacak bir denge anlayışı içinde tasarlanacak'' dedi.

Dünyada endüstriyel ilişkilerde yaşanan değişimler dolayısıyla sendikal hareketin gücünün azaldığını anlatan Başesgioğlu, Türk sendikacılığının da bu gelişmelerden nasibini aldığını söyledi.

Sendikal hareketin önündeki engellerin kaldırılması için sendikal mevzuatta değişiklik öngören yasa tasarıları hazırladıklarını belirten Başesgioğlu, bu konuda işçi ve işverenin uzlaşmalarının ardından taslakları yasalaştıracaklarını bildirdi.

Başesgioğlu, ancak sendikal hareketin gelişmesi için sadece yasal düzenlemelerin yetmediğini, sendikal kültürün de benimsenmesi gerektiğini söyledi. Özel sektörde sendikalaşmaya karşı büyük bir direnç olduğunu ifade eden Başesgioğlu, geçmişte sendikacılık adına yapılan olumsuz hareketlerin bedelinin bugün ödendiğini söyledi.

-ULUSLARARASI STANDARTLARA UYUM-

Başesgioğlu, Türk çalışma hayatının uluslararası standartlara ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerine uyumu noktasında bazı sıkıntılar bulunduğu belirtti.

Türkiye'nin, ülkelerin çalışma hayatındaki olumsuzluklarının görüşüldüğü ILO Aplikasyon Komitesine son 20 yılda sadece 4 kez girmediğini kaydeden Başesgioğlu, bunun 3 yılının kendi hükümetleri döneminde olmasının, uluslararası sözleşmelere uyum konusundaki hassasiyetlerini gösterdiğini söyledi.

Başesgioğlu, memur sendikacılığı konusunda Türkiye'nin atması gereken adımlar olduğunu kaydederek, bunun için kamu personel rejiminde yapılacak değişikliklerin beklendiğini dile getirdi. Türkiye'nin AB yolunda eksiklerini gelecek süreçte tamamlamaya devam edeceğini belirten Başesgioğlu, Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanununun TBMM'de kabul edildiğini ve revize edilmiş Avrupa Sosyal Şartının bazı maddelerine çekince konularak onaylandığını anlattı.

AB üyesi ülkelerden yalnızca Fransa'nın Avrupa Sosyal Şartını çekincesiz onayladığını hatırlatan Başesgioğlu, şunları söyledi:
''Temennimiz, şartın çekincesiz olarak hayata geçmesidir. Nihai hedefimiz budur. Ama bu bir imkan meselesidir. Sözleşmeye imza atmakla mesele bitmiyor. Bunun uygulanıp uygulanmadığını sorgulayan mekanizmalar var. Ülkeyi taahhüt altına sokup gereklerini yerine getirmemenin bir bedeli, maliyeti var. Onun için en azından bugünün şartları içinde karşılama imkanımız olmayan maddelerde çekincelerimiz devam etmektedir.''

-''AVRUPA TRENİNDE BİRİNCİ SINIF MEVKİ''-

Başesgioğlu, Türkiye'nin AB'ye yönelik gayretlerinin tek hedefinin tam üyelik olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Ama eğer Türkiye'ye bu sürecin sonunda ayrıcalıklı ortaklık gibi AB'nin felsefesiyle örtüşmeyen bir formül zihinlerde varsa, bugünden 'hayır' diyoruz. Ayrıcalıklı ortaklık yolcusu değiliz. Bu, Türkiye'ye Avrupa treninde birinci sınıf mevkide bilet aldırıp, bunun maliyetini ödetip, üçüncü sınıf mevkide yolculuk etmesini tavsiye etmeye benzer. Hayır, ben binmek istediğim mevkinin biletini kendim seçmek istiyorum. Benim binmek istediğim mevki birinci sınıf mevkidir.''

Türkiye'nin tanıdığı azınlık kavramının Lozan Barış Antlaşmasında yazılı olduğunu hatırlatan Başesgioğlu, bunun dışında hiç bir azınlık kavramını kabul etmediklerini ifade etti. Başesgioğlu, ''Bu ülkenin asli unsurlarını azınlık olarak tanımlayan görüşlere asla itibar etmiyoruz'' diye konuştu.

Kıbrıs konusuna da değinen Başesgioğlu, KKTC'ye verilen sözlerin gereğinin yerine getirilmesini istedi.

Başesgioğlu, Brüksel'in Türkiye'ye ''ortalama Türk insanının gözünden'' bakması gerektiğini kaydederek, ''Türkiye'den gelen sesleri Brüksel'de dinlerken Türkiye'deki ortalama fikre dikkat etmek gerekiyor'' dedi.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #115
AreX - avatarı
Ziyaretçi
03 Ekim 2006

HAZİNENİN DEĞİŞİM İHALESİ... -HAZİNE, DEĞİŞİM İHALESİNDE TOPLAM 1 MİLYAR 877,3 MİLYON YTL TUTARINDA ALIM YAPARKEN, 2 MİLYAR 591 MİLYON YTL TUTARINDA KAĞIT SATTI

Hazine, bugün düzenlediği iki değişim ihalesinde, toplam nominal 1 milyar 877,3 milyon YTL tutarında kağıt geri alırken, toplam nominal 2 milyar 591 milyon YTL tutarında kağıt sattı.

Değişim ihalesinde 24 Ocak 2007 ve 7 Mart 2007 vadeli kağıtları geri alırken, 13 Ağustos 2008 vadeli YTL cinsi iskontolu Devlet Tahvilini ihraç etti.

Değişim ihalesine toplam 1 milyar 881,1 milyon YTL tutarında teklif geldi. Bu teklifin 723,8 milyon YTL'si 24 Ocak vadeli tahvile, 1 milyar 157,3 milyon YTL'si de 7 Mart vadeli tahvile oldu.

13 Ağustos 2008 vadeli kağıttan ise toplam 2 milyar 591 milyon YTL tutarında satış yapıldı.

İhalede, 24 Ocak 2007 vadeli kağıdın geri alım tutarı 722,1 milyon YTL, 7 Mart 2007 vadeli kağıdın da 1 milyar 155,2 milyon YTL olmak üzere, toplam 1 milyar 877,3 milyon YTL olarak belirlendi.

İhalede 24 Ocak vadesinde en düşük değişim fiyatı 95.500 YTL, ortalama 95.383 YTL, 7 Mart vadesinde de en düşük fiyat 93.810 YTL, ortalama fiyat da 93.764 YTL oldu.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #116
AreX - avatarı
Ziyaretçi
03 Ekim 2006

TÜRKİYE-IMF... -IMF HEYETİ, 5. GÖZDEN GEÇİRME İÇİN ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA TÜRKİYE'YE GELECEK -HEYETİN 5. GÖZDEN GEÇİRME ÇALIŞMALARINI, RAMAZAN BAYRAMINA KADAR TAMAMLAMASI BEKLENİYOR

ANKARA (A.A) - Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti, beşinci gözden geçirme görüşmeleri için gelecek hafta Türkiye'ye gelecek.

A.A muhabirinin aldığı bilgiye göre, Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni başkanlığındaki IMF heyetinin gelecek hafta Türkiye'ye gelmesi beklenirken, bir grup IMF uzmanının da İstanbul'da çalışmalarda bulunması öngörülüyor.

IMF heyetinin, 5. Gözden Geçirme görüşmelerinin Ramazan Bayramına tamamlanması beklenirken, görüşmelerin uzaması halinde, çalışmaların Bayramdan sonra da devam edeceği kaydediliyor.

5. Gözden Geçirmenin, Kasım ayında, İcra Direktörleri Kurulu tarafından onaylanarak tamamlanması bekleniyor.

IMF heyetiyle yapılacak görüşmelerde, Gelir Politikaları, 2007 Bütçesi, enflasyondaki gelişmeler, enflasyon hedeflemesi, para ve maliye politikası, mali sektör ve bankacılıktaki gelişmeler kamu bankalarının yeniden yapılandırılması, 2006 yılının bütününe ilişkin gelişmeler gibi konular ele alınacak.

Sosyal güvenlik reformu ile Gelir Vergisi reformuna ilişkin yapısal gelişmeler ile dış ticaret, ödemeler dengesi ve Cari İşlemler Açığı gibi konuların da görüşmelerde ele alınması bekleniyor.

IMF ile yürütülen Stand-by programına göre, toplam 10 Gözden Geçirme programı çerçevesinde, bu yıl sonuna kadar 6.Gözden Geçirme'in de yapılması öngörülüyor.

Gelecek yıl üç Gözden Geçirme, 2008 yılında da son Gözden Geçirme'nin yapılması planlanıyordu. Bazı Gözden Geçirmelerin, 3.ve 4.Gözden Geçirmede olduğu gibi birleştirilebileceği de belirtiliyor.

-4. MADDE KONSÜLTASYON ÇALIŞMASI...-

Bu arada IMF'nin, Türkiye'ye yönelik 4.madde konsültasyon çalışmasının ise bu ay içinde yapılıp yapılmayacağı henüz kesinleşmedi.
Daha önceden, 5. Gözden Geçirmeye paralel yürütüleceği belirtilen 4. Madde çalışmalarının, bu yıl sonuna kadar yapılacağı, ancak bu ay içinde mi yoksa daha sonra mı başlayıp başlamayacağının ise henüz kesinleşmediği vurgulanıyor.

IMF'nin, üye ülkelerde, gelişmiş ya da gelişmemiş ülke ayrımı yapmadan düzenli olarak gerçekleştirdiği 4. Madde Konsültasyon çalışmalarında, Türkiye'nin orta ve uzun vadeli ekonomi politikaları, yapısal reformları değerlendirilecek.

4. Madde Konsültasyon Çalışmalarında Türkiye ekonomisinin, orta ve uzun vadeli genel manzarasına bakılırken, Avrupa Birliği yolundaki ekonomik uyum politikaları da gözden geçirilecek.

4. Madde Konsültasyon çalışmasına, üst düzey bir IMF yetkilisinin de katılabileceği belirtiliyor.

-4. MADDE KONSÜLTASYON ÇALIŞMASI NEDİR?...

IMF, üye ülkelerin ekonomi yönetimlerine yol gösterici olmak ve uluslararası finansal sistem üzerindeki gözetim görevini yerine getirmek amacıyla, her bir üye ülkenin ekonomik gelişmelerine ilişkin olarak (genellikle yılda bir kere) ayrıntılı gözden geçirme çalışmalarında bulunuyor.

Bu çalışmalara, IMF'nin 4. Maddesi kapsamında gerçekleştirildiğinden, 4. Madde Konsültasyon Çalışmaları ismi veriliyor.

Görüşmeler çerçevesinde ilk olarak, IMF uzmanlarından oluşan bir heyet, ekonomik verileri toplamak için ilgili ülkeyi ziyaret ederek, Hükümet ve Merkez Bankası yetkilileriyle görüşmelerde bulunuyorlar.

IMF Heyeti bu çalışmada, ülkenin makro ekonomik politikalarını gözden geçirirken, finansal sistemin sağlamlığını, makro ekonomik politikaları ve bunları etkileyebilecek sosyal, endüstriyel, idari ve diğer sorunları inceliyor.

IMF Heyeti, gerekli analizleri yaptıktan sonra, tespitlerini özetleyen bir rapor hazırlıyor ve bu rapor, İcra Direktörleri Kurulu tarafından tartışılıp, onaylanıyor.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
4 Ekim 2006       Mesaj #117
AreX - avatarı
Ziyaretçi
04 Ekim 2006

TETAŞ ZAMMI RESMİ GAZETE'DE... -EPDK'NIN, TETAŞ'IN TEDAŞ'A BAĞLI 20 ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETİNE SATTIĞI ELEKTRİĞE YÜZDE 23,7 CİVARINDA YAPTIĞI ZAMMA İLİŞKİN ONAY KARARI RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANDI -SÖZ KONUSU ZAM, BU AŞAMADA NİHAİ TÜKETİCİYİ ETKİLEMEYECEK

ANKARA (A.A) - Türkiye Elektrik Ticaret A.Ş.nin (TETAŞ), Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.nin yeniden yapılanması sonucu oluşan 20 dağıtım şirketine sattığı elektriğe yüzde 23,7 civarında zam yapmasına ilişkin onay kararı, bugünkü Resmi Gazete'de yayımlandı.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) onay kararına göre, TETAŞ'ın 1 Eylül-31 Aralık 2006 tarihleri arasında uygulacağı toptan satış fiyatı, 20 elektrik dağıtım şirketi için aktif enerjide kilovatsaatte ortalama 10,69 YKr'ye yükseltildi.

Üç zamanlı aktif enerji fiyatları da gündüz 10,70 YKr/kWh, gece 10,31 YKr/kWh olarak belirlendi. Elektrik talebinin en yüksek olduğu dönemi gösteren ''puant'' fiyatı ise 11,26 YKr/kWh oldu.

Bu arada söz konusu zam, bu aşamada nihai tüketiciyi etkilemeyecek.

-İLETİM SİSTEMİNE DOĞRUDAN BAĞLI OLAN TÜKETİCİLER-

TETAŞ'ın iletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciye uygulayacağı yeni fiyatlar ise çift terimli-sanayi için uygulanacak fiyatlar gece tarifesi 4,71 YKr/kWh, gündüz tarifesi 8,40 YKr/kWh olarak belirlenirken, talebin en yüksek olduğu saatlerde uygulanacak fiyat ise 14,31 YKr/kWh oldu.

Tek terimli-sanayi için ise gece fiyatları 4,71 YKr/kWh, gündüz 9,21 YKr/kWh, talebin en yüksek olduğu saatler için ise 16,41 YKr/kWh olarak yeniden düzenlendi.

TETAŞ, Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş.'ye uygulayacağı tarifeyi mevcut sözleşme koşullarına göre ayrıca belirleyecek. Bu fiyatlar 31 Aralık 2006 tarihine kadar geçerli olacak.

2007 yılı toptan elektrik satışına ilişkin fiyatlar ise yeniden belirlenerek EPDK'nın onayına sunulacak.

TETAŞ'ın 20 dağıtım bölgesine yüzde 23,7 civarında yaptığı zam, geçtiğimiz hafta sonu Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından onaylanırken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, bu zammın nihai tüketiciyi etkilemeyeceğini bildirmişti.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
4 Ekim 2006       Mesaj #118
AreX - avatarı
Ziyaretçi
04 Ekim 2006

ÇELİKTE ÜRETİM ARTIŞI, DÜNYA ORTALAMASININ ÜSTÜNDE...-TÜRKİYE'NİN ÇELİK ÜRETİMİ BU YILIN 8 AYINDA, YÜZDE 9,4'LÜK DÜNYA ORTALAMASININ ÜZERİNDE YÜZDE 11,1 ARTARAK, 15,3 MİLYON TONA ULAŞTI -BÖYLELİKLE DÜNYANIN EN BÜYÜK 11. ÇELİK ÜRETİCİSİ KONUMUNDA OLAN TÜRKİYE, İLK 15 ÜLKE İÇERİSİNDE, ÇİN VE HİNDİSTAN'DAN SONRA ÜRETİMİNİ EN FAZLA ARTTIRAN ÜLKE OLDU

Türkiye'nin ham çelik üretimi bu yılın 8 ayında, yüzde 9,4'lük dünya ortalamasının üzerinde yüzde 11,1 oranında artarak 15,3 milyon tona ulaştı.

Böylelikle dünyanın en büyük 11. çelik üreticisi konumunu sürdüren Türkiye,
ilk 15 ülke içerisinde, Çin ve Hindistan'dan sonra üretimini en fazla arttıran
ülke oldu.

AA muhabirinin Demir Çelik Üreticileri Derneğinin 2006 yılının 8 aylık
döneminde ilişkin çelik raporundan derlediği bilgilere göre, Ocak-Ağustos
döneminde, Türkiye'nin ham çelik üretimindeki artış, yüzde 9,4 seviyesinde
gerçekleşen dünya ortalamasının üzerinde bir performans gösterdi.

Rapora göre, bu yılın Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine
göre yüzde 12,2 oranında artışla 12 milyon 928 ton uzun, yüzde 2,6 oranında
artışla 2 milyon 90 bin ton yassı, yüzde 21,7 oranında artışla da 305 bin ton
vasıflı olmak üzere toplam 15 milyon 323 bin ton çelik üretildi.

Geçen yılın aynı döneminde, söz konusu üretim 13 milyon 798 bin ton
düzeyindeydi.

Toplam 15,3 milyon tonluk üretiminde de 11 milyon 64 bin tonu elektrik arklı
ocaklı (EAO) tesislerde, 4 milyon 259 bin tonu da oksijen üflemeli fırınlarda
(BOF) üretildi.

Çelik üretimi 8 aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,1
oranında artan ve dünyanın en büyük 11. çelik üreticisi konumunda olan Türkiye,
dünya sıralamasında ilk 15 ülke içerisinde, üretim artışı yüzde 18,8 olan Çin ve
yüzde 15,3 olan Hindistan'dan sonra üretimini en fazla arttıran ülke oldu.

-İÇ PİYASAYA YÖNELME EĞİLİMİ GÜÇLENİYOR-

Rapora göre, bu yılın Ocak-Haziran döneminde, büyük ölçüde iç talepteki
canlılığın etkisiyle, üreticilerin satışlarını iç piyasaya yönlendirmeleri
sonucunda, yüzde 3,3 seviyesinde kalan demir çelik ürünleri ihracatındaki artış,
Mayıs ayının sonlarından itibaren döviz kurlarında gözlenen yükselişin, başta
inşaat endüstrisi olmak üzere, iç talepte daralmaya yol açmış olması sebebiyle
Temmuz ayında canlanma gösterdi.

Temmuz ayında toplam demir çelik ürünleri ihracatı, birikmiş siparişlerin de
etkisi ile arızi bir şekilde yüzde 69,4 oranında artışla, 1,1 milyon ton
seviyesinde gerçekleşti. İç talepteki daralmadan kaynaklanan yüksek oranlı
ihracat artışı, Ocak-Temmuz dönemi itibariyle, sektörün ihracatındaki artışın
yüzde 10 seviyesine çıkmasına imkân sağlarken, Temmuz ayında kur artışından
kaynaklanan iç talepteki ani daralma da sektörü ertelenmiş ihraç satışlarını
gerçekleştirmeye yöneltti.

Demir çelik sektörü, talep durumuna göre, gerektiğinde iç piyasaya
gerektiğinde ihraç piyasalarına yönelebilen dinamik bir yapı sergilediğine işaret
edilen raporda, şöyle denildi:
''Özellikle uzun ürünlerdeki yüksek oranlı tüketim artışı, 2005 yılında
inşaat sektöründe yaşanan canlanmanın, 2006 yılının ilk yarısında da devam
ettiğini göstermektedir. Yıl sonuna kadar Türkiye ekonomisi ve global ekonomide
yeni bir mali kriz yaşanmaması ve piyasaların dengeli bir seyir izlemesi halinde,
iç talebin yeniden kademeli olarak yükselmeye başlayacağı ve buna paralel olarak,
yılın ikinci yarısından itibaren ihraç piyasalara yönelmeye başlayan Türk çelik
ürünlerinin, yeniden iç piyasaya yönelme eğiliminin güçleneceği tahmin
edilmektedir.''

-''ELEKTRİK MALİYETLERİ REKABETİ ZORLAŞTIRIYOR''-

Global çelik sektöründe hız kazanan konsolidasyon çalışmaları ile Çin'in her
geçen artan etkisinin, uluslararası piyasalarda rekabeti arttırmakta ve uzun
ürünlerde önemli bir ihracatçı olan Türk çelik sektörünün, iç ve dış piyasalarda
varlığını sürdürebilmesi için rekabet gücünü arttırmasını zorunlu hale getirdiği
belirtilen raporda, artan elektrik enerjisi maliyetlerinin sektörün rekabet
etmesini zorlaştırdığı ve ihracat üzerinde de olumsuz bir etki yarattığı iddia
edildi.

Raporda, ''sektör, devletten herhangi bir destek beklememekte, girmeye
çalıştığımız AB'deki şartların, Türk çelik sektörü için de geçerli kılınmasını,
başka bir ifade ile, hurda ve katı yakıt ithalâtında fon uygulamasına son
verilmesini ve sanayi kesimine uygulanan elektrik enerjisi fiyatlarının, AB
ülkelerinde olduğu gibi, kullanım miktarına göre, küçük, orta, büyük ve çok büyük
ölçekli tüketici şeklinde tarifelendirilmesini talep etmektedir'' denildi.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
4 Ekim 2006       Mesaj #119
AreX - avatarı
Ziyaretçi
04 Ekim 2006

DOĞU KARADENİZ'DEN İHRACATTA DÜŞÜŞ... -DKİB'E BAĞLI 3 İLDEN, BU YILIN 9 AYINDA YAPILAN İHRACAT, GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE YÜZDE 10 DÜŞTÜ -DKİB YÖNETİM KURULU BAŞKANI GÜRDOĞAN: ''DÜŞÜŞÜN ANA NEDENİ, ÖNCEKİ YILLARA ORANLA YURTDIŞI PİYASALARDA FINDIK FİYATLARINDA YAŞANAN BELİRGİN DÜŞÜŞ''

TRABZON (A.A) - Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliğine (DKİB) bağlı 3 ilden, bu yılın 9 ayında yapılan ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 düştü.

DKİB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, yaptığı yazılı açıklamada, yetki alanlarında bulunan Artvin, Rize ve Trabzon'dan, bu yılın Ocak-Eylül döneminde 728 milyon 179 bin 483 dolarlık ihracat yapıldığını bildirdi.

Geçen yılın aynı dönemindeki ihracat rakamının 805 milyon 357 bin 627 dolar olduğunu ifade eden Gürdoğan, bu yılın 9 ayındaki ihracatta, 2005 yılının aynı dönemine göre yüzde 10 düşüş yaşandığını kaydetti.

Gürdoğan, ihracatın 509 milyon 99 bin 969 dolarlık bölümünün Trabzon, 197 milyon 887 bin 587 dolarlık bölümünün Rize, 21 milyon 191 bin 928 dolarlık bölümünün Artvin'den yapıldığını, en çok ihracat gerçekleştirilen sektörleri ise sırasıyla fındık ve mamulleri, madencilik ürünleri ile yaş meyve ve sebzenin oluşturduğunu belirtti.

Bölge ihracatı ve özellikle Trabzon'un ihracatında yaşanan düşüşün ana nedeninin, önceki yıllara oranla yurtdışı piyasalarda fındık fiyatlarında yaşanan belirgin düşüşten kaynaklandığına dikkati çeken Gürdoğan, şöyle devam etti:

''Bu durum karşısında da bölge ihracatı içinde yüzde 75 oranında paya sahip olan fındık ve mamulleri ihracatındaki fiyat düşüşü, bölge ihracatına da olumsuz yönünde etki etmiştir. Özellikle Trabzon'un ihracatında fındık ve mamulleri ihracatı düşüldükten sonra diğer ürünlerin ihracatında yüzde 50 oranında artış yaşanmıştır.''

Bu dönemde 70 ülkeye ihracat yapıldığını kaydeden Gürdoğan, en çok ihracat yapılan ülke grubu sıralamasında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin birinci, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinin ikinci sırada yer aldığını vurguladı.

-''İHRACATÇILAR DESTEKLENMELİ...''-

Gürdoğan, Türkiye genelinde ihracatta artış görülmesine rağmen, özellikle cari açığın ürkütücü boyutlara ulaşması, döviz kurlarında yaşanan istikrarsızlık, yüksek girdi maliyetleri ve yüksek faiz oranlarının, ekonomi ve ihracatın önündeki en büyük sorunlar olduğunu belirterek, bunun bölgesel bazda olumsuz yansımalarının da Doğu Karadeniz bölgesi ekonomisini derinden etkilediğini kaydetti.

İhracatı teşvik ve sanayi politikalarının bölgeler arası gelişmişlik ve olumsuzluklar dikkate alınmadan uygulandığını savunan Gürdoğan, şunları kaydetti:

''İhracatçıların rakip ülke eşdeğerinde desteklenmemesi, merkezi idarenin bölge şartlarını dikkate almadan uygulamaya koyduğu mevzuat nedeniyle bürokrasiden kaynaklanan sorunlar bölge ihracatının önündeki en büyük tehditler arasındadır. Bu gerçekler hala görmezden gelinerek uygulamalara devam edilmesi ülke gerçekleri, menfaatleri ve potansiyellerine uygun politika geliştirilemediğini göstermektedir. Bunların üstüne de Doğu Karadeniz tarımının destekten mahrum bırakılarak adeta yok edilmesine yönelik politikaların uygulamaya konulması, bölge ekonomisini durma noktasına getirmiştir.''
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
4 Ekim 2006       Mesaj #120
AreX - avatarı
Ziyaretçi
04 Ekim 2006

PETROLDE DÜŞÜŞ SÜRÜYOR... -BRENT TÜRÜ HAM PETROLÜN VARİL FİYATI, SON ÜÇ AYIN EN DÜŞÜK DÜZEYİ OLAN 58,08 DOLARA GERİLEDİ

LONDRA (A.A) - Uluslararası ham petrol fiyatlarındaki düşüş sürüyor.
Brent türü Kuzey denizi ham petrolünün varil fiyatı, son üç ayın en düşük düzeyi olan 58,08 dolara geriledi.

Aynı şekilde ABD Ham Petrolünün varil fiyatı da 58,30 dolar düzeyinde seyrediyor.
Petrol fiyatlarının gerilemesinde, ABD'deki yüksek petrol stokları ile Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC'in petrol üretimini kısmaması etki oldu.

Benzer Konular

1 Haziran 2007 / virtuecat Ekonomi
27 Ekim 2015 / Misafir Soru-Cevap
18 Ağustos 2013 / Hi-LaL Meslekler
13 Haziran 2008 / Bia Turizm