Arama

Dünyada ve Türkiye'de Ekonomi Gündemi, Güncel Haberler - Sayfa 20

Güncelleme: 15 Ağustos 2018 Gösterim: 243.859 Cevap: 685
MARLON - avatarı
MARLON
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #191
MARLON - avatarı
Ziyaretçi
ABD Ekonomisinin baskısı altında iç dinamiklerden yoksun vaziyette durumu seyretmeye devam ediyoruz...piyasaların yaşadığı sıkışıklığı giderebilecek tek konu abd verileri olunca!!!!!!seyre devam.....özellikle belirsizliği sevmeyen borsalar adına koşullar pekte içaçıcı değil.......

Sponsorlu Bağlantılar
dikkatinizi çekmek istediğim nokta şudurki,,,abd verileri her seferinde farklı şekilde tablolar içeriyor buda sağlıklı bir ekonomik tahmini engellliyor,,bu engelde istikrarlı bir piyasanın oluşması adına uzun bir zamana ihtiyaç olduğunu gösteriyor....
kolay değil kolayı kolayca bulmak.zor olanı zorla.anladıklarını kolay.anlayamadıklarınıda zor diye alğılama.
DİKKAT! Burada yer alan her türlü bilgi, haber ve yorum sadece bilgi paylaşımından ibaret olup, YATIRIM DANIŞMANLIĞI kapsamında değildir!
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #192
AreX - avatarı
Ziyaretçi
08 Kasım 2006

Sponsorlu Bağlantılar
EN KÖTÜ ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN ÖNLENMESİ PROJESİ... ÇALIŞMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRÜ DEMİRCAN: -''TÜRKİYE'NİN İMZALADIĞI SÖZLEŞME GEREĞİ 2015 YILINA KADAR EN KÖTÜ ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ SONLANDIRMAYI HEDEFLİYORUZ'' -''AB'DE USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİ YOKTUR. BİR MESLEK SAHİBİYSENİZ, BUNU SERTİFİKAYLA GÖSTERMENİZ GEREKİYOR''

(A.A) - Çalışma ve Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü İbrahim Demircan, Türkiye'nin imzaladığı sözleşme gereği 2015 yılına kadar en kötü çocuk işçiliğini sonlandırmayı hedeflediklerini söyledi.

Demircan, ''En kötü çocuk işçiliğinin önlenmesi projesi'' konusunda düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de çocukların ağırlıkla tarım, sanayi ve sokakta çalıştıklarını söyledi.

Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) Türkiye'yi çocuk işçiliğiyle mücadelede örnek gösterdiğini, projeler aracılığıyla modeller oluşturmaya çalıştıklarını, ikinci aşama olarak modeli Türkiye geneline yayarak, en kötü çocuk işçiliğini ortadan kaldırmayı amaçladıklarını belirten Demircan, ''Türkiye'nin imzaladığı sözleşme gereği 2015 yılına kadar en kötü çocuk işçiliğini sonlandırmayı hedefliyoruz'' dedi.

Proje kapsamında ulaştıkları çocukların çalışma hayatlarını iyileştirmeyi, şartlarını hafifleştirmeyi, bir yandan da bu çocukları eğitime kazandırmayı ön gördüklerini ifade eden Demircan, şöyle konuştu:

''Proje kapsamında özellikle tarım, sanayi ve sokakta çalışan çocuklara ulaşacağız. Sanayide çalışan çocuğun çalışma şartlarını iyileştirirken, bir yandan da mesleki eğitim almasını, tarımda çalışan çocuğun ailesiyle birlikte yaptığı seyahatlerden etkilenmemesini, bu seyahatlere katılmamasını sağlayacağız.''

-AB'DE DE USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİ YOK-

Yaptıkları araştırmalarda küçük sanayi sitelerindeki iş verenlerin, ''Ben de küçükken çalışmaya başladım şimdi yanımda adam çalışıyor'' dediğini ifade eden Demircan, ''Biz çocukları üretimden çekmeyecek, şartlarını iyileştirip, bu yönde eğitim almalarını sağlayacağız. AB'de usta-çırak ilişkisi yoktur. Bir meslek sahibiyseniz, bunu sertifikayla göstermeniz gerekiyor. Bizim de bu yönde olmamız lazım'' dedi.

Toplumda insanların söylediği, ''Ben küçükken ayakkabı boyadım, koyun güttüm'' gibi sözlerin kötü örnek olduğunu belirten Demircan, konuyla ilgili özellikle toplumsal duyarlılık oluşmasını, aileye çocuğunun çalıştığı ortamda karşı karşıya olduğu riski anlatmak istediklerini söyledi.

Suça bulaşmış çocukların tümümün sokakta çalışmaya, daha sonra sokakta yaşamaya başladığını vurgulayan Demircan, ''Proje aracılığıyla sokakta çalışan çocukların varlığını tüm kurum ve toplumun gündemine sokmak istiyoruz. Sokakta çalışan çocuk, ilerledikçe bir şekilde suça bulaşıyor. O zaman sorunu çözmek daha da zorlaşıyor'' diye konuştu.

Demircan, Bakanlığın, sanatsal faaliyetlerde bulunan çocukların psikolojileri bozulmadan, eğitimlerini aksatmayacak şekilde çalışmaları için izin ve denetleme mekanizmalarını içeren yasal düzenleme yaptığını da sözlerine ekledi.

08 Kasım 2006

AB KOMİSYONU İLERLEME RAPORUNU AÇIKLADI

Brüksel - Türkiye İlerleme Raporu'nu yayımlayan AB Komisyonu, imzalanan Ek Protokol'e (Ankara Anlaşması) karşın limanların ve havaalanlarının Kıbrıs Rum kesiminin kullanımına açılmadığı tespitinde bulunarak, AB'nin gelişmeleri yakından izlemeyi sürdüreceğini ve 2006 yılı bitmeden değerlendirme yapılacağını bildirdi.

Geçen yıl 140 sayfalık rapor yayımlayan, bu yılki raporunu 75 sayfada tutan AB Komisyonu, Türkiye'nin AB'ye üyelik hazırlığını hem siyasi ve ekonomik açıdan, hem de fasıllar itibariyle inceleyerek son 1 yılda bu doğrultuda kaydedilen gelişmelere değindi.

Türkiye'de reform sürecinin yavaşladığından bahsedilen ve halen çalışmaları süren 9'uncu reform paketinin bu rapor dönemine yetiştirilemediği anlatılan İlerleme Raporu'nda, Ombudsmanlık müessesesinin getirilmesinden övgüyle söz edildi.

Sivil-asker ilişkileri kapsamında Türkiye'nin AB standartlarını yakalama yolunda bazı ilerlemeler sağladığı, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önüne geçildiği belirtilen raporda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin siyaseti önemli oranda etkilemeyi sürdürdüğüne vurgu yapıldı.

Yargı alanında Türkiye'nin yaptığı düzenlemelere ve yargı mensuplarının eğitilmesine rağmen, özellikle Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesinin şiddet içermeyen fikirlerin ifadesini kısıtlamaya yönelik kullanılmasından şikayet edilen raporda, Şemdinli olayları örnek gösterilerek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun işleyişinin şüphe uyandırdığı ifade edildi.

İlerleme Raporu'nda, Türkiye'nin imzaladığı Ek Protokol (Ankara Anlaşması) uyarınca Kıbrıs Rum kesimi dahil 10 yeni AB üyesi için ulaşım üzerindeki kısıtlamalar dahil, malların serbest dolaşımını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilerek, "AB bunu yakından izlemeyi sürdürecek ve 2006 yılı içinde tam uygulama yapılıp yapılmadığını değerlendirecek" ifadesine yer verildi.

Raporda, Türkiye'nin Ek Protokol'ü tam olarak uygulamadığı ve limanlarını Kıbrıs Rum kesimi bayraklı gemilere açmamayı sürdürdüğü tespitleri yapılarak, bunun malların serbest dolaşımını kısıtladığı ve Gümrük Birliği anlaşmasının ihlali anlamına geldiği iddia edildi.

Raporda, Ek Protokol'ün uygulanmasının Türkiye'nin yasal yükümlülüğü olduğu ileri sürüldü.

AB Komisyonu İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin Kıbrıs için "Eylem Planından" da bahsedildi.

Raporda, Türkiye'nin Kıbrıs Rum kesiminin OECD gibi uluslararası örgütlere katılımını veto etmeyi sürdürdüğü de dile getirildi.

Son düzenleyen AreX; 8 Kasım 2006 15:34 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #193
AreX - avatarı
Ziyaretçi
08 Kasım 2006

BİNEK OTO VE TİCARİ ARAÇ PAZARI GERİLEDİ... -ODD VERİLERİNE GÖRE EKİM AYINDA SATIŞLARDA, GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE BİNEK ARAÇLARDA YÜZDE 39,2 HAFİF TİCARİ ARAÇLARDA İSE YÜZDE 31,1 DÜŞÜŞ GÖRÜLDÜ

(A.A) - Türkiye'de 2006 yılı Ekim ayında satışlarda, geçen yılın aynı dönemine oranla binek araçlarda yüzde 39,2, hafif ticari araçlarda ise yüzde 31,1 düşüş gerçekleşti. Toplamda ise yüzde 36,1 azalma yaşandı.

Otomotiv Distribütörleri Derneğinin (ODD) Ekim ayı verilerine göre, 2006 yılı binek otomobil ve hafif ticari araç satışları Ekim sonunda 489 bin 198 adete ulaştı.

550 bin 628 adet olan aynı dönem 2005 yılı toplam pazarına göre yüzde 11,6 düşüş gösterdi.

2006 yılı toplam pazarda 2005 yılına göre binek araç satışlarında yüzde 11,6, hafif ticari araç satışlarında ise yüzde 10,5 azalma yaşandı.

2006 yılı Ekim ayında, geçen yılın aynı dönemine göre binek araçlarda yüzde 39,2, hafif ticari araçlarda ise yüzde 31,1 düşüş görüldü. Toplamda ise yüzde 36,1 azalma yaşandı.

Otomotiv pazarında bir önceki ay olan Eylül 2006'ya göre binek otomobil satışlarında yüzde 22,8, hafif ticari araç satışlarında ise yüzde 20,7 düşüş görüldü. Toplamda ise yüzde 20,7 düşüş oldu.

-DÜŞÜK VERGİLİ ARAÇLARA TALEP YÜKSEK-

2006 yılında da özellikle 1600 cc üzerindeki araçlara uygulanan yüksek vergiler nedeniyle bu araçların yer aldığı D,E ve F kategorilerinde yer alan araçların pazar oranının yüzde 15 ile sınırlı kaldığına dikkat çekilen raporda, daha ucuz olarak değerlendirilebilecek A,B ve C kategorilerinde yer alan araçların satışlarının ise toplam satışların yüzde 85'ini oluşturduğu bildirildi.

Kasa tiplerine göre değerlendirme yapıldığında da 2006 yılında 2005 yılına göre en hızlı düşüş yüzde 38'lik oranla S/W araçlarda olurken yalnızca SUV araçlarda yüzde 2'lik bir artış görüldüğü kaydedildi.

Raporda, binek otomobil pazarının motor hacmi bazında incelendiğinde Ekim sonu itibariyle en yüksek paya 1600cc altındaki düşük vergili araçların sahip olduğu, bu grubun toplam otomobil pazarı içindeki payının yüzde 78 seviyesinde gerçekleştiği bildirildi.

2006 yılında toplam satışlar içerisindeki dizel araç satışlarındaki artış trendinin devam ettiği, Ekim sonu itibariyle toplamda geçen yılın aynı dönemine oranlar dizel araç satışlarındaki artışın yüzde 19 oranında olduğu kaydedildi.

Toplam pazarda Ekim sonu itibariyle otomatik şanzımanlı araç satışlarının 2005 yılına oranla yüzde 7 düşüş kaydettiği belirtildi.

-EKİM AYINDA 2 ADET FERRARİ SATILDI-

Ekim ayı satışlarına göre, toplamda 6 bin 499 adetle Ford ilk sırada yer alırken, Ford'u 5 bin 319 adet ile Renault, 3 bin 762 adet ile Volkswagen takip etti.

Binek satışlarında ise 3 bin 670 adet ile Renault birinci, 2 bin 1 adet ile Ford ikinci, 1885 adet ile de Toyota üçüncü sırada yer aldı.

Geçtiğimiz ay 2 adet Ferrari, 85 adet Jaguar, 1 adet Maserati, 17 adet Porsche marka otomobil satıldı.

Ocak-Ekim döneminde ise toplamda 84 bin 788 adet Ford, 64 bin 832 adet Renault, 57 bin 777 adet Fiat satıldı.

Aynı dönemde binek satışlarında ise Renault 44 bin 509 adet ile ilk sırada yer aldı. Renault'u 31 bin 711 adet ile Ford, 27 bin 617 adet ile de Fiat takip etti.

Yılın 10 aylık döneminde 19 adet Ferrari, 189 adet Porsche, 15 adet Maserati satıldı.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #194
AreX - avatarı
Ziyaretçi
08 Kasım 2006

TBMM İÇİŞLERİ KOMİSYONU...

Komisyonda, Emniyet Genel Müdürlüğüne 2007 yılı ve sonrası için 20 bin yeni polis kadrosu verilmesini öngören kanun tasarısı benimsendi.

TBMM İçişleri Komisyonunda, Emniyet Genel Müdürlüğüne 2007 yılı ve sonrası için 20 bin yeni polis kadrosu verilmesini öngören kanun tasarısı benimsendi.

İçişleri Komisyonu, Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerin, Emniyet Genel Müdürlüğüne Ait Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısını, tali komisyon olarak görüştü. İçişleri Komisyonu, Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatına 2007 yılı ve sonrası için
20 bin polis kadrosu ihdas edilmesini öngören tasarıyı kabul etti.

5. KEZ YER DEĞİŞTİRME

İçişleri Komisyonu, Çoruh Nehri üzerinde inşa edilecek baraj dolayısıyla Artvin'in Yusufeli ilçe merkezinin başka yere nakledilmesine ilişkin tasarıyı ise esas komisyon olarak benimsedi.

Hükümet adına toplantıya katılan İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Alim Barut, Yusufeli'nde 1984-1986 yıllarında kaymakamlık yaptığını ifade ederek, ''Hafızam beni yanıltmıyorsa, Yusufeli'nin merkezi 1876 yılından bu yana, daha önce 4 kez değişmiş. Bu, 5. kez olacak'' diye konuştu.

Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısını da tali komisyon olarak ele alan İçişleri Komisyonu, tasarıyı kabul etti.



08 Kasım 2006

10'UNCU ULUSLARARASI İŞ FORUMU KONGRESİ... -MÜSİAD TARAFINDAN, 22-25 KASIM ARASINDA KONGRE, 23-26 KASIM TARİHLERİ ARASINDA DA FUAR DÜZENLENECEK -İSTANBUL'DAKİ ORGANİZASYONA 50 ÜLKEDEN 1.500 YABANCI İŞ ADAMI VE 2700 MÜSİAD ÜYESİ KATILACAK

(A.A) - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenecek ''10'uncu Uluslararası İş Forumu (IBF) Kongresi'' 22-25 Kasım, ''11'inci MÜSİAD Uluslararası Fuarı'' da 23-26 Kasım tarihleri arasında İstanbul'da yapılacak.

CNR Expo Center Fuar Merkezi ve Grand Cevahir Otelde eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek ve İpek Yolunun tarihi misyonunun günümüze taşınacağı uluslararası iki organizasyona, 50 ülkeden 1.500 civarında yabancı iş adamı ve devlet adamı ile 2 bin 700 MÜSİAD üyesi katılacak.

Açılışını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yapmasının beklendiği kongre ve fuara, İslam Ticaret ve Sanayi Odası, İslam Kalkınma Bankası ve İKÖ başkanlarının yanı sıra Suriye, Mısır, Kuveyt, BAE, Suudi Arabistan, Cezayir, Fas, İran, Pakistan, Kazakistan, G. Afrika, Avustralya ve Singapur'dan bakanlar ve oda başkanlarının katılımı bekleniyor.

''Afro-Avrasya'nın Ticaret ve Yatırım Arenası'' olarak nitelendirilen IBF'nin bu yılki ana teması ''İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Üyeleri Arasındaki Yatırım Ortaklıkları'' olarak belirlendi.

Forumda, İKÖ üyesi 57 ülkenin ekonomik işbirliği ve ortak yatırımların önündeki engellerin nasıl kaldırılabileceği konuşulacak.

İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun da özel davetli olarak katılacağı forumun, petrol zengini Körfez sermayesi ile Anadolu Kaplanları arasındaki ortak yatırımları tetiklemesi bekleniyor.
Bu yıl, ''21. Yüzyılın İpek Yolu'' konseptiyle tasarlanan fuar ise 23-26 Kasım tarihleri arasında CNR Expo'da 4 bine yakın yerli ve yabancı iş adamını buluşturacak. Ana teması ''Rekabetin İtici Gücü Yenilikçilik'' olarak belirlenen Afro-Avrasya'nın en büyük referans fuarını Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen açacak.

27 bin metrekarelik kapalı alanda 350 firmanın katılımıyla gerçekleşecek fuarı bu yıl 150 bini aşkın kişinin ziyaret etmesi bekleniyor.

-REEL EKONOMİYE 2 MİLYAR DOLAR KATKI-

MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, organizasyonun ilk ayağını, 50'si yabancı 350 firmanın katılacağı ''Uluslararası Güç Birliği Fuarı''nın, ikinci ayağını ise 15 ülkeden başbakan ve bakanların katılımının beklendiği uluslararası iş forumunun oluşturduğunu belirtti.

Fuar ve forumun; İslam Konferansı Örgütü (İKÖ), ve İslam Kalkınma Bankasının (İKB) yanı sıra DTM, KOSGEB, İTO, İBB ve THY'nin desteğiyle gerçekleştirileceğini bildiren Bolat, organizasyonla hem ülke tanıtımına hem de yapılacak ticaret ve yatırım bağlantılarıyla reel ekonomiye en az 2 milyar dolarlık katkı sağlanacağını vurguladı.

-SURİYE PARTNER ÜLKE-

MÜSİAD Başkanı, Türkiye'ye her yıl 8-10 milyar dolar Körfez sermayesi çekmenin mümkün olduğunu, 10. IBF Kongresi'nin, son yıllarda rotasını Türkiye'ye çeviren petrol zengini Körfez sermayesi ile küresel pazarları zorlamaya başlayan Anadolu Kaplanları arasındaki ortak yatırımları tetikleyeceğini belirtti.

Bolat, IBF kongresinde Türkiye'nin yabancı sanayi ve portföy yatırımlarını çekebilmesi için ticari avantajlarına ilişkin sunumlar ve ikili görüşmeler yapılacağını vurguladı.

Her yıl fuar öncesinde bir ''partner ülke'' seçildiğini hatırlatan Ömer Bolat, 2006'nın ''partner ülke''sinin Suriye olduğunu kaydetti.

Ömer Bolat, Suriye Başbakan Yardımcısı Dr. Abdullah Dardari'nin 100 iş adamıyla katılacağı fuarda 400 metrekarelik alanda ''Şam Ticaret Köyü'' kurulacağını, ülkeye has ürün ve hizmetlerin sergileneceğini bildirdi.
Son düzenleyen AreX; 8 Kasım 2006 18:14 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
9 Kasım 2006       Mesaj #195
AreX - avatarı
Ziyaretçi
09 Kasım 2006


BDT ÜLKELERİ, YILIN 9 AYINDA ORTALAMA YÜZDE 6 BÜYÜDÜ

(AA) - 09.11.2006 - Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerindeki ekonomik büyüme, yılın 9 ayında yüzde 6 oldu.

BDT Devletlerarası İstatistik Komitesinden yapılan açıklamada, bu dönem içinde BDT ülkelerindeki en fazla büyümenin yüzde 34 ile Azerbaycan?da, en düşük büyümenin ise yüzde 3.2 ile Kırgızistan?da gerçekleştiği bildirildi.

Açıklamada, bu dönemde Ermenistan?da yüzde 12.5, Belarus?ta yüzde 9.6, Gürcistan?da yüzde 7.8, Tacikistan?da yüzde 7.6, Özbekistan?da yüzde 6.6, Ukrayna?da yüzde 6.2, Rusya?da yüzde 5.7, Moldavya?da yüzde 5 büyüme gerçekleştiği ifade edildi.

Bu dönem içerisinde BDT ülkelerindeki en yüksek enflasyonun yüzde 12.2 ile Moldavya?da, en düşük enflasyonun ise yüzde 5.8 ile Kırgızistan?da meydana geldiği kaydedildi.

Açıklamada, bu yılın 9 ayında enflasyonun Tacikistan?da yüzde 10.8, Rusya?da yüzde 9.9, Gürcistan?da yüzde 9, Kazakistan?da yüzde 8.7, Azerbaycan?da yüzde 7.3, Ukrayna?da yüzde 5.9 olarak hesaplandığı belirtildi.

Açıklamada, Türkmenistan?la ilgili istatistik verilerinin BDT Devletlerarası İstatistik Komitesine ulaşmadığı kaydedildi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Kasım 2006       Mesaj #196
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Geçici vergi beyanname süresi uzatıldıMaliye Bakanlığı geçici vergi beyanname verme süresini 13 Kasım'a kadar uzattı.

09.11.2006 10:25borsa1 Maliye Bakanlığı yayımladığı bir sirkülerle, 10 Kasım olan Temmuz-Ağustos-Eylül 2006 dönemine ait üçüncü üç aylık geçici gemir ve kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme süresini 13 Kasım Pazartesi gününe kadar uzattı. Tahakkuk eden verginin ise 17 Kasım akşamına kadar ödenmesi gerektiği hatırlatıldı.
ANKA

IMF: Cari açık alarm vermiyorHugh Bredenkamp: Cari açığın 30 milyar doları geçmesinin ’alarm’ göstergesi değil

09.11.2006 11:05imfhughIMF Türkiye Temsilcisi Hugh Bredenkamp, cari açığın 30 milyar doları geçmesinin ’alarm’ göstergesi olmayacağını savunarak, "Cari açıklar her zaman yanlış olacak diye bir şey yok. Türkiye gibi ülkelerin hızlı büyüme dönemlerinde cari açık vermesi doğal sonuç olabilir. Türkiye’de cari açığın finansmanı açısından iyi bir ortam var. Doğrudan yabancı yatırımlarda artış var" dedi.
ULUSLARARASI Para Fonu (IMF) Türkiye Temsilcisi Hugh Bredenkamp, bu yıl GSYH’nin yüzde 8’i civarında gerçekleşmesi beklenen cari açıktan korkulmaması gerektiği mesajını vererek, "Cari açıklar her zaman yanlış olacak diye bir şey yok. Türkiye ve benzeri ülkelerin hızlı büyüme dönemlerinde cari açık vermesi doğal sonuç olabilir. Yurt içi mevduatın da bu anlamda dikkate alınması gerekiyor" dedi. Bu yıl sonunda cari açığın 30 milyar doları geçmesinin bir alarm göstergesi olmayacağını da vurgulayan Bredenkamp, "Cari açık alarm vermiyor, çünkü cari açığın finansmanı açısından Türkiye’de iyi bir ortam bulunuyor. Doğrudan yabancı yatırımlarda artış var. Geçen yıl da kısa vadeli finansmandan uzun vadeli finansmana bir geçiş oldu. Böylelikle borç stokunda artış olmadı. Türkiye’de nefes alınabilecek bir boşluk bulunuyor. Bu da politikaların güçlendirilmesi, yapısal reformların devamı anlamında zaman tanıyor" diye konuştu.
YABANCI SERMAYE BAĞIMLILIĞI: Stratejik Teknik Ekonomik Araştırmalar Merkezi’nin (STEAM) tarafından İstanbul’da düzenlenen "Uluslararası Finans Arenası: Küresel İlişkiler ve Risk Yönetimi" konferansındaa konuşan Hugh Bredenkamp, 1998-2000 arası Türkiye’de GSYH’nin yüzde 2.15 oranında büyüdüğünü, bunun yanı sıra ekonomide bazı riskler ortaya çıktığını söyledi. Cari açık gibi risklerin iyi yönetilmesi gerektiğini anlatan Bredenkamp, risk yönetiminin yolunun da makroekonomik reformların sürdürülmesinden geçtiğini kaydetti. Bredenkamp, "Cari açığın uzun vadeli çözümü için makroekonomik politikaların yanı sıra orta vadede ekonomideki rekabeti ve verimliliği artıracak yapısal reformlara devam edilmeli. İşgücü piyasasının serbestleştirilmesine yönelik önlemler olabilir. Ayrıca yabancı sermayeye bağımlılığı azaltacak olan yurtiçi tasarrufların geliştirilmesinin yanı sıra daha uygun bir tahvil sistemi de iyi olabilir" dedi.
DALGALANMA TABİİ Kİ ŞOKTU: Cari açığa bakıldığında Türkiye açısından bir takım sorunlu alanlar olduğunu belirten Bredenkamp, şöyle konuştu: "Ancak mayıs-haziran döneminde dalga tüm yükselen piyasaları etkileyen bir şoktu. Bu süreçte Türkiye için iki tane burgu gördü. Özellikle piyasa, politikaların sıkıştırılması açısından kendini çabuk toparladı. Şimdiye kadar kredi kalitesiyle ilgili herhangi bir kötüleşme göstermedi. Konut sektöründeki dalgalanmalar dışında çok fazla etkisi olmadı. Bu direnç risk yönetiminin iyi bir şekilde uygulandığını gösteriyor. Ekonomi için risk yönetimi önemli, bu da olumsuz etkileri geri çekti."
EN FAZLA TÜRKİYE ETKİLENDİ: Bredenkamp, dalgalanmadan Türkiye’nin diğer yükselen pazarlara göre daha fazla etkilendiğine dikkat çekerek, "Türkiye özellikle döviz piyasası açısından ciddi etkilendi. Hisse senedi piyasası, yerel iç borçlanma kağıtları piyasası da aynı etkiyi gördü. Nisan ayında Türkiye, Brezilya ile aynı değeri gösterirken, daha sonra bir açıklık meydana geldi. Bu açık, toparlanma döneminde de devam etti" diye konuştu. Dalgalanma sürecinde Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflerinin sağlamlaştırılması gerektiğini vurguladığını, döviz kurlarının sıkı bir şekilde korunması gerektiğini ortaya koyduğunu anlatan Bredenkamp, böyle süreçlerde güvenilir bir para politikası ve bütçe politikalarının uygulanması gerektiğini kaydetti.
Krizde IMF’yi suçlayanlar oldu ekonomi 5 yılda cevabını verdi
GLOBAL finans sisteminin bir parçası olmak isteyen her ülkenin kendi risklerini değerlendirme ve yönetme yetkisine sahip olması gerektiğini anlatan Hugh Bredenkamp, şunları söyledi: "Türkiye ekonomisi son 5 yıl içerisinde önemli cevaplar verdi. Çok fazla kriz yaşandığında bu krizin bizim yüzümüzden olduğunu söyleyen insanlar olmuştu. Aslında ekonomide birtakım ayarlamaların yapılması ve bu politikalara devam edilmesi gerektiğini söylemiştik. Savunma mekanizmaların geliştirilmesi gerektiğini Türkiye ekonomisine söyledik. Bunlar da Türkiye’yi dünya ekonomisine entegre olmasını sağlayacaktır."
Son düzenleyen Blue Blood; 9 Kasım 2006 12:37 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
9 Kasım 2006       Mesaj #197
AreX - avatarı
Ziyaretçi
09 kasım 2006

DEVLET BAKANI BABACAN: (2) -''BİZ AB ZİRVESİNDE, ÇOK KÖTÜ BİR SENARYO BEKLEMİYORUZ VE 15 ARALIK'TAN SONRA, AB İLE MÜZAKERELERİN ASKIYA ALINMASINI ÇOK OLASI GÖRMÜYORUZ'' -''RASYONALİTE, TÜRKİYE'NİN AB SÜRECİNİN CİDDİ BİR SIKINTIYA UĞRAMAMASINI GEREKTİRİYOR'' -''TÜRKİYE'NİN AB SÜRECİNİN TIKANMASININ OLUMSUZ SONUÇLARI, HEM AB'Yİ HEM DE DOĞU-BATI İLİŞKİLERİNİ ETKİLER. ZATEN RUMLAR VE YUNANİSTAN DAHİL HİÇ KİMSE ÇOK CİDDİ BİR TIKANIKLIK İSTEMİYOR''

(A.A) - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Aralık ayında yapılacak AB Liderler Zirvesinde, çök kötü bir senaryo beklemediklerini, böyle bir senaryonun gerçekleşme ihtimalinin zayıf olduğunu söyledi.

Babacan, CNN TÜRK televizyonundaki ''Manşet'' programında yaptığı açıklamada, AB Liderler Zirvesi'nin ardından Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin askıya alınmasını çok olası görmediklerini vurguladı.

Kıbrıs konusunda, AB'nin KKKTC'deki izolasyonları kaldırma taahhüdünü henüz yerine getirmediğini belirten Babacan, bu nedenle, Kıbrıs konusunun çözümünde, AB yerine, daha objektif olduğunu düşündükleri BM'yi geniş kapsamlı ve nihai bir çözüm için tercih ettiklerini ifade etti.

-RUMLAR, GÜCÜ KÖTÜYE KULLANIYOR...-

Rumların yaptığını, ''üye olmanın verdiği gücü kötüye kullanma'' olarak ifade eden Babacan, AB üyelerinin de Rumların tutumlarından memnun olmadığını vurguladı.

Kıbrıs konusu üzerindeki görüşmelerin Finlandiya tarafından öne sürülen fikirler dizisi üzerinde ikili görüşmeler şeklinde devam ettiğini hatırlatan Babacan, izolasyonların, verilen taahhütler çerçevesinde kaldırılmasını istediklerini, ancak AB'nin sözünü yerine getirmesi halinde, havaalanları ve limanlarını açabileceklerini kaydetti.

Finlilerin çabalarıyla ilgili beklentileri yükseltmemek gerektiğini, ikili görüşmelerin devam ettiğini, Finlandiya'nın önerilerini halen yazılı hale getirmediğini belirten Babacan, ''Finliler açık, dürüst insanlar ama tüm muhataplarını öyle zannediyorlar'' dedi. Babacan, Finlilerin, Kıbrıs ile ilgili tarafların tarihlerini de inceleyerek, biraz daha iyi anlamaları gerektiğini söyledi.

Ali Babacan, AB'nin 25 üyesinden birinin Rumlar olduğunu, bu nedenle AB'in Kıbrıs ile ilgili konularda artık objektif olamadığını belirterek, ''biz de bunu anlayışla karşılamalıyız'' dedi.

AB'nin Birlik olarak üyelerinden birini eleştiren bir tutum içine giremeyeceğini belirten Babacan, ''Kıbrıs Sorunu, sorunlu bir adanın çözüm bulunmadan tek taraflı olarak AB'ye üye yapılmasıdır'' şeklinde konuştu.

-TANIMA ŞARTI...-

Ali Babacan, ''BM zemininde, karşılıklı uzlaşmayla kapsamlı bir çözüm olmadan Türkiye, Kıbrıs'ı tanımayacaktır'' dedi.

Üye ülkelerin, Liderler Zirvesi'nde ortaya çıkacak olan tavsiyelerini henüz yapmadıklarını belirten çünkü Kıbrıs konusundaki görüşmelerin halen devam ettiğini belirten Babacan, AB'nin bir uzlaşma kültürü olduğunu ve bu nedenle uzun bir süre olarak değerlendirdiği Liderler Zirvesi'ne kadar bir çözümün bulunabileceğini, son günü kadar ümidin kaybedilmemesi gerektiğini işaret etti.

AB Komisyonu, Kıbrıs konusunda bir sonuca ulaşılamaması halinde, Aralık ayında yapılacak liderler zirvesinde tavsiye kararı alacak.

''Rasyonalite, Türkiye'nin AB sürecinin ciddi bir sıkıntıya uğramamasını gerektiriyor'' diyen Babacan, ''Türkiye'nin AB sürecinin tıkanmasının olumsuz sonuçları, hem AB'yi hem de doğu-batı ilişkilerini etkiler, zaten Rumlar ve Yunanistan dahil hiç kimse çok ciddi bir tıkanıklık istemiyor'' şeklinde konuştu.

-REFORMLAR YAVAŞLADI İDDİASI...-

Babacan, AB sürecindeki reformların yavaşladığına ilişkin iddiaların bulunduğunu, reformlarda bir yavaşlamanın olmadığını, ancak bazı uygulamaların yavaş gittiğini söyledi.

TBMM'nin son dört yılda tarihinde çıkartmadığı kadar reform yasası çıkarttığını hatırlatan Babacan, sadece uygulamalar için biraz zaman gerektiğini vurguladı.

-HÜKÜMET, STK'LARDAN 301. MADDE İÇİN ÖNERİ BEKLİYOR...-

301. madde konusunda son günlerde bir gelişme yaşandığını hatırlatan Babacan, Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK), Başbakan ile görüşerek bu maddenin değiştirilmesi konusunda toplu irade beyanında bulunduklarını söyledi.

STK'ların, 301. madde konusunda ortak bir görüş oluşturarak Hükümete sunmalarını istediklerini, birkaç güne kadar STK temsilcileriyle yeniden görüşebileceklerini belirten Babacan, STK'ların bu konudaki ortak önerilerini birkaç gün içinde sunabileceklerini de vurguladı.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
9 Kasım 2006       Mesaj #198
AreX - avatarı
Ziyaretçi
09 Kasım 2006

TARIM ve KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU KURULUYOR

Avrupa Birliği (AB) ve uluslararası kuruluşlardan sağlanacak kaynakları kapsayacak şekilde, kırsal kalkınma programlarının uygulanmasına yönelik faaliyetleri gerçekleştirmek üzere Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu kurulmasını öngören tasarı, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda kabul edildi.

TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda Tarım ve Kırsal Kakınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı kabul edildi.

Kabul edilen tasarıya göre, kurum; ulusal kalkınma plan, program ve stratejilerindeki ilke ve hedefler çerçevesinde, AB ve uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynakları da kapsayacak şekilde, kırsal kalkınma programlarının uygulanmasına yönelik faaliyetleri gerçekleştirecek. Kurum, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli olacak.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının ilgili kuruluşu olacak Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, desteklerden yararlanabilinmesi amacıyla tanıtım, eğitim, danışmanlık ve yönlendirme faaliyetlerini yürütecek. Kurum, proje ve faaliyet başvurularını alacak, ön incelemeleriyle yerinde kontrollerini yapacak. Proje ve faaliyetleri, başvuru şartlarını, değerlendirme ve seçim kriterlerine göre değerlendirecek.

Desteklenecek proje ve faaliyetleri belirleyecek, uygulama sözleşmelerini hazırlayacak ve başvurusu uygun görülenler ile sözleşme imzalayacak olan kurum, merkez ve taşra teşkilatından oluşacak. Kurum, görevleriyle ilgili konularda tüzel ve gerçek kişiler ile sivil toplum örgütleri, Avrupa Komisyonu ve uluslararası kuruluşlarla gerekli işbirliği ve koordinasyonu sağlayacak.

İZLEME VE YÖNLENDİRME KOMİTESİ

Oluşturulan İzleme ve Yönlendirme Komitesi, kırsal alandaki gelişmelerle kırsal kalkınma program ve desteklerinin ulusal politika ve stratejilere uygun, birbirleriyle tutarlı, uyumlu ve etkin bir şekilde uygulanması amacıyla; proje ve faaliyet başvuru şartları, seçim ve değerlendirme kriterlerinin kırsal kalkınma hedeflerine uygunluğu konusunda görüş oluşturacak. Proje Değerlendirme ve Seçim Komisyonu ise program kapsamında desteklenecek proje ve faaliyet listelerini ve bunlara ilişkin raporları görüşecek ve desteklenecek projeleri onaylayacak.

Kırsal kalkınma program ve destekleme uygulamaları başlatılmadan, yapılanma süreci de dikkate alınarak, illerde il koordinatörlüğü kurulacak. İl koordinatörlükleri, ilde duyuru ve tanıtımlar yapacak. Kurumun merkez teşkilatında 150'den fazla kişi istihdam edilemeyecek.

AB tarafından kırsal kalkınma için sağlanan mali kaynakların programlanması, kullanılması ve mali yönetimine ilişkin usul ve esaslar ile kurumun yetki ve sorumlulukları, AB ile imzalanan anlaşmalar çerçevesinde belirlenecek.

Kurumun dış denetimi, AB ile yapılan anlaşmalarda belirlenen hükümlerin dışında Sayıştay tarafından yapılacak. Kurumun nitelikli personel ihtiyacının karşılanması amacıyla 1 yıl süreyle istihdam edilen personelde yabancı dil şartı aranmayacak, ancak merkez ve il koordinatörlüğünde istihdam edilecek personelin KPDS'de belirli bir düzeyde puan almaları istenecek.

AK PARTİ'LİLERİN ÖNERGESİ

Bu arada AK Parti milletvekillerinin ''Kurumun gelir ve giderlerle ilgili bütün işlemlerin Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü, Devlet İhale Kanunu, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümlerine tabi tutulmaması'' yönündeki önergesi tartışma yarattı.


Devlet Planlama Teşkilatı, Maliye ve Hazine uzmanları, böyle bir düzenlemenin AB tarafından da eleştirileceğini dile getirerek, önerge aleyhinde görüş belirtti. Uzmanlar, AB kaynaklarından tahsis edilecek fonları birliğin kendisinin denetlediğini dile getirerek, böyle bir maddenin sadece kurumun hizmet alımlarıyla ilgili olduğunu kaydetti.

CHP Şanlıurfa Milletvekili Vedat Melik, Avrupa Komisyonu tarafından sağlanacak 750 milyon Avro'luk bir kaynağın kullanımı konusunda bir düzenleme yapıldığını hatırlatarak, kontrolsüz iş olamayacağını, paranın olduğu her yerde sorun yaşanacağını söyledi.

Komisyon Başkanı AK Parti Adana Milletvekili Vahit Kirişçi, verilen aranın ardından AK Parti'li milletvekillerinin önergelerini geri aldığını açıkladı. CHP milletvekilleri bu davranışlarından dolayı AK Parti'li milletvekillerini tebrik ettiklerini, ancak kanun tasarısı hakkında muhalefet şerhlerinin süreceğini belirtti.

AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
10 Kasım 2006       Mesaj #199
AreX - avatarı
Ziyaretçi
10 Kasım 2006

ÇİN'İN YILLIK İHRACATI 1 TRİLYON DOLAR SINIRINA DAYANDI

(A.A) - ''Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi'' unvanını yıllardır kimseye kaptırmayan Çin'in yıllık ihracatı 1 trilyon dolar sınırına yaklaştı.

Ticaret bakanlığının açıklamasında, Çin'in bu yılki ihracat gelirinin 960 milyar dolar olmasının beklendiği bildirildi.

Açıklamada, Çin'in bu yıl 150 milyar dolarlık dış ticaret fazlası vereceği de belirtildi.

Çin'in, ''küresel dengeleri bozduğu'' gerekçesiyle, başta ABD olmak üzere büyük dünya ekonomilerinin tepkisini çeken ve azaltılması için önlemler alınması istenen dış ticaret fazlası, geçen yıl 102 milyar dolar olmuştu.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
10 Kasım 2006       Mesaj #200
AreX - avatarı
Ziyaretçi
10 Kasım 2006

ÖZBEKİSTAN'DA, DOKUZ AYLIK ÖZELLEŞTİRME GELİRİ 44.8 MİLYON DOLAR

Özbekistan'da, yılın dokuz ayında, özelleştirme faaliyetleri sonucu 44 milyon 800 bin dolar gelir sağlandı.

Devlet Mülk Komitesinin açıklamasına göre, bu yılın Ocak-Eylül döneminde kamu işletmelerindeki özelleştirmelerden 44 milyon 800 bin dolar gelir elde edildi ve bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1.2'lik artışı ifade ediyor.

Özelleştirme gelirinin 31 milyon 700 bin dolarlık kısmını 13 işletmeyi alan yabancılardan sağlandı.

Özelleştirme şartlarına göre alıcılar ayrıca toplam 50 milyon 500 bin dolarlık yatırım yapmayı da üstleniyor.

Özbekistan hükümeti, geçen yıl yapılan özelleştirmeler sonucu yaklaşık 65 milyon 300 bin dolarlık gelir elde ederken, alıcılara da yaklaşık 51 milyon 900 bin dolarlık yatırım şartı getirmişti.

A.A.

Benzer Konular

1 Haziran 2007 / virtuecat Ekonomi
27 Ekim 2015 / Misafir Soru-Cevap
18 Ağustos 2013 / Hi-LaL Meslekler
13 Haziran 2008 / Bia Turizm