Arama

Dünyada ve Türkiye'de Ekonomi Gündemi, Güncel Haberler - Sayfa 28

Güncelleme: 15 Ağustos 2018 Gösterim: 244.013 Cevap: 685
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
9 Aralık 2006       Mesaj #271
AreX - avatarı
Ziyaretçi
09 Aralık 2006

Sponsorlu Bağlantılar
PETROL STOKU İÇİN 'ULUSAL AJANS' KURULUYOR... -ULUSAL PETROL STOK AJANSI KURULMASINA İLİŞKİN KANUN TASLAĞI ÇALIŞMALARINDA SON AŞAMAYA GELİNDİ -TASLAĞA GÖRE, KAMUNUN YANI SIRA ÖZEL SEKTÖRÜN ELİNDEKİ MEVCUT PETROL STOKU, KURULACAK ULUSAL STOK AJANSINA DEVREDİLEREK ''KAMU MALI'' SAYILACAK -BÖYLELİKLE ZORUNLU 90 GÜNLÜK PETROL STOKU, STOK AJANSI VASITASIYLA TUTULURKEN, ÖZEL SEKTÖRÜN AYRICA YARATACAĞI KAPASİTEYLE DAHA YÜKSEK STOKA ULAŞILMIŞ OLACAK -UYGULAMAYLA ÖZEL SEKTÖRÜN STOK MALİYETİ DE DÜŞECEK -ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI MÜSTEŞARI DEMİRBİLEK: -''KARIŞIK BİR PETROL STOKU TUTMAK YERİNE, ULUSAL STOKLARIN KAMU MALI OLARAK TUTULMASINI AMAÇLIYORUZ'' -''ÖZEL SEKTÖRÜN KENDİ TİCARİ AMACINA DÖNÜK TUTACAĞI PETROL STOKLARI DA, BİZİM EK GÜVENCEMİZ OLACAK''

(A.A) - Petrol piyasasında arz güvenliğinin sağlanması ve ulusal petrol stok sisteminin daha etkin işlemesini teminen, kamu ve özel sektörün elindeki mevcut petrol stoklarını birleştirmeye dönük ''Ulusal Petrol Stok Ajansı'' kuruluyor.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Ulusal Petrol Stok Ajansının kurulmasına ilişkin kanun taslağı çalışmalarında son aşamaya gelindi.

Taslağa göre, kamunun yanı sıra özel sektörün elindeki mevcut petrol stoku, kurulacak ulusal stok ajansına devredilerek 'kamu malı' sayılacak.

Böylelikle mevzuat gereği zorunlu 90 günlük petrol stoku, Stok Ajansı vasıtasıyla tutulurken, özel sektörün ayrıca yaratacağı kapasiteyle birlikte daha yüksek stoka ulaşılmış olacak.

Uygulamayla özel sektörün stok maliyeti de düşecek.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının hazırladığı taslakla, Türkiye'de Ulusal Petrol Stok Ajansının kurularak, petrolün ''kamu malı'' olarak stoklanması amaçlanıyor.

-STOK KOMİSYONU, STOK AJANSINA DÖNÜŞÜYOR

Bakanlığın 2007 yılı programında da yer alan Ulusal Stok Ajansının kurulmasıyla, mevcut durumda komisyon alarak görevini ifa etmekte olan Ulusal Stok Komisyonu, ''Stok Ajansı'' olarak yeni bir kurumsal yapıya kavuşturulacak.

Taslak çalışmalarının önümüzdeki günlerde tamamlanarak, özel sektörün görüşlerine açılması bekleniyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Sami Demirbilek, taslağa ilişkin soruları yanıtlarken, mevcut yapıda petrol stoklarının özel sektöre getirdiği finansal yükün, ticareti de etkilediğini, bu düşünceyle karışık bir stok tutmak yerine ulusal stokların 'kamu malı' olarak tutulmasının yolunu açmaya çalıştıklarını bildirdi.

Petrol stoklarının tamamen kamu malı olmasına kadar, özel sektörle birlikte bir geçiş süreci yaşanacağını ifade eden Demirbilek, ''ne zaman ulusal stokları Stok Ajansı vasıtasıyla tamamen kamu malı olarak tuttuğumuzda, özel sektörün kendi ticari amaçlı tutacağı stoklar da, bizim ek güvencemiz olacak'' dedi.

Taslak ne kadar erken yasalaşırsa, Ajansın da o kadar çabuk faaliyete başlayabileceğini anlatan Demirbilek, Petrol Piyasası Kanunu gereği elde edilen gelirin Stok Ajansının emrine verilmesiyle, kamu malı olarak stokların tutulmasına hemen başlanabileceğini kaydetti.

-''SEKTÖR DE AJANSIN KURULMASINA OLUMLU BAKIYOR''-

Sektör temsilcilerinin de Ulusal Stok Ajansının kurulmasına olumlu baktıklarını ifade eden Demirbilek, ajansın, sektörün üzerindeki finansal maliyetleri azaltacağını, böylelikle daha etkin bir rekabetin sağlanacağını söyledi.

Demirbilek, Ulusal Stok Ajansıyla kamunun ''satın alma ya da sahiplenme'' şeklinde stok geliştireceğini, dağıtıcı şirketlerin de kendi ticari stoklarını tutacağını ve sadece bunun maliyeti olacağını anlattı.

-MEVCUT İŞLEYİŞ NASIL?-

Mevcut Petrol Piyasası Kanunu, piyasada sürekliliğin sağlanması, kriz veya olağanüstü hallerde risklerin önlenmesi ve uluslararası anlaşmalar gereği olağanüstü hal petrol stokları ile ilgili yükümlülüklerin ifası amaçlarıyla, ''bir önceki yıl günlük ortalama kullanımının içindeki net ithalatın en az 90 günlük miktarı'' kadar petrol stokunun tutulmasını zorunlu kılıyor.

Ulusal petrol stoku, rafineri, akaryakıt ve likit petrol gazı (LPG) dağıtıcı lisansı sahiplerinin ikmal ettiği günlük ortalama ürün miktarının ''minimum 20 katını kendi depolarında veya lisanslı depolama tesislerinde topluca veya statülerine göre ayrı ayrı bulundurma'' yükümlülüğü ile sağlanıyor.

Rafinerilere ve depolara boşaltılmak üzere karasularında bulunan yüklü tankerler ile rafinerilerdeki ham petrol ve yarı mamul ürünler, ürüne tahvil edilerek ulusal stok mükellefiyetine sayılıyor.

Ulusal petrol stokunun tamamlayıcı kısmı rafinericiler tarafından tutuluyor ve tamamlayıcı kısmın edinilmesi nedeniyle oluşabilecek kaynak ihtiyacı, finansman giderleri ve bu kısım stokların depolama ve idame maliyeti, tüketici fiyatlarına ilâve edilen ve rafinericilerin kullanımında kalan gelirler ile karşılanıyor.

Ulusal petrol stokunun esas gün sayısının belirlenmesi, artırılması, yönetimi, getirilebilecek yükümlülükler, ulusal petrol stokunun temin süresi, ulusal petrol stokunun cinsi, miktarı ve stoklama yerinin belirlenmesi, ulusal petrol stokuna dair petrol ve

hizmet alımları, stok ve stoklamaya ilişkin diğer kararlar ile tedbirlerin alınması, ulusal petrol stoklarından olağanüstü hallerde satış yapılması ile Bakanlar Kuruluna sunulacak tekliflerin hazırlanması gibi konularda karar vermek üzere ve bu Kanuna göre oluşturulan Komisyonun çalışmasına ait usul ve esasların belirlenmesinde Bakanlar Kurulu yetkili bulunuyor.

Komisyon ise Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında, Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ve Kurum temsilcilerinden oluşuyor.
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
10 Aralık 2006       Mesaj #272
kambis - avatarı
Ziyaretçi
TC kimlik numarasında hata 10 Aralık 2006

Sponsorlu Bağlantılar

ANKARA(ANKA)

Türkiye’nin en büyük e-devlet projesi olan 22 yılın emeği MERNİS (Merkezi Nüfus İşletim Sistemi) adeta çöktü. 130 milyon kaydın yer aldığı ve yaklaşık 30 milyon dolara mal olan sistemde bulunan kayıtların yüzde 25’ten fazlası hata veriyor.

Skandal, Mersin’de meydana gelen sahtekarlık olayı ile ortaya çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarına da giren skandala konu olan ilde nüfus müdürlüğünde görevli bir personelin, hazırladığı nüfus kağıdına rahatlıkla TC Kimlik Numarası girebildiği ve bunu resmileştirebildiği fark edildi.

Yaşanan kimlik sahteciliğinin üstü bir anda kapatılırken, bir kişinin kayıtlarının nasıl bu kadar rahat düzenlenebildiği Emniyet Genel Müdürlüğü’nce soruldu. Sözlü yapılan görüşmede, bu kayıtların merkezdeki bilgisayarla eş zamanlı olarak güncellenebildiğini ifade eden Nüfus Genel Müdürlüğü yetkilileri, “kötü niyetli memurların girdiği kayıtlar, otomatik olarak tüm Türkiye’de güncellenmiş” dediler.

Ancak skandalın büyüklüğü Sağlık Bakanlığı’nda yaşanan terfi ve atamalarda açığa çıktı. Geçtiğimiz ay yapılan düzenlemede personelin verdiği TC Kimlik Numaraları ile internet üzerinden çıkan kayıtları karşılaştıran bakanlık yetkilileri, hataları görerek Nüfus Genel Müdürlüğü’nden yardım istediler.

ÖZEL BÜRO KURDULAR

Nüfus Genel Müdürlüğü’nde yaşanan MERNİS skandalının en önemli yönü ise kayıtlardan hangilerinin hatalı olduğunun tam olarak belirlenememesinden kaynaklanıyor. Konuyla ilgili başvuruların 2004 yılından itibaren hızla artması üzerine harekete geçen İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri’nin yaptığı inceleme de felaketin boyutlarını resmen ortaya koydu.

Müfettişlerin 2004 Ekim’inde hazırladığı raporda, yapılan incelemede aynı TC kimlik numarasına sahip 77 bin 756 kişi tespit ederek, “bunlardan 58 bin 558 tanesi halen yaşayan kişilerdir” denildi. Aynı T.C kimlik numarası almış kişilerin yarısının aslında aynı kişiler olduğunu ve bunların kadın olduğunu belirleyen müfettişler, “boşanma ve vatandaşlık işlemleri sırasında ortaya çıkan kayıtların işlenmesinde hatalar yapılmıştır” dediler.

Müfettişler, 28 Ekim 2000’de ilk kez vatandaşlara TC kimlik numarası verilirken, merkez ile taşra arasındaki data bağlantılarında zaman zaman yaşanan sıkıntıların tüm sisteme yansıdığının da altını çizdi. Raporda, “Programın T.C Kimlik Numarası üzerkinde güncelleme yapılabilmesine olanak sağlamasının en önemli sorun olduğu görülmüştür” denildi.

MALİYETİ 30 MİLYON DOLARI AŞTI

Dünya Bankası’nın MERNİS Projesi Özelleştirme ve Sosyal Güvenlik Ağı (PİAL) kapsamında açtığı 5.5 milyon dolarlık kredinin, 3.5 milyon dolarlık kısmının kullanıyla başlatılan projede, kağıt üzerinde bulunan 122 milyon 145 bin 860 nüfus hareketi elektronik ortama taşınmış, ardından da 2000 yılının sonunda, bu kayıtlara TC Kimlik Numarası verilmeye başlanmıştı.

1984 yılından günümüze Nüfus Vakfı ve devletin aktardığı paralarla 30 milyon doların üzerinde para yiyen sistemde, Dünya Bankasından alınan kredinin 1 milyon 100 bin doları alt yapı, 400 bini ise MERNİS’in çalıştıran yazılım için kullanıldı.

HATA, HATAYI DOĞURDU

İçişleri Bakanlığı’nın sır gibi sakladığı skandala, Nüfus Genel Müdürlüğü’ndeki merkezi sisteme online giriş yapabilen 943 ilçe nüfus müdürlüklerinin neden olduğu düşünülürken, aynı TC Kimlik numarasına sahip birden fazla kişi ve birden fazla TC Kimlik Numarası’na sahip pekçok kişinin bulunduğu müfettişlerce tespit edildi.

70 milyonu yaşayan, 5 milyonu yurtdışında, 24 milyonu ölü, 23 milyonu ise evlenme, boşanma ve vatandaşlığa geçme gibi kayıtlardan oluşan toplam 130 milyonu aşkın TC kimlik numarası kayıtlarındaki hataları gidermek için kolları sıvayan Nüfus Genel Müdürlüğü, ilk olarak hatalı çıkan kayıtları ilçelerden istedi.

Bu kayıtların 2005 yılında düzeltilmesinin ardından, beklenenin aksine sistem kendi kendine yaşanan her nüfus hareketinde hata üretmeye devam etti. Bugün gelinen noktada hatalı TC Kimlik Numarası oranının yüzde 25’i aştığını farkeden İçişleri Bakanlığı yetkilileri, olaya müdahale ederek sistemin 2007 yılından itibaren Maliye ve Çalışma Bakanlığı ile ortak çalışacağını hatırlatarak, “kesin çözüm neyse tespit edin ve hemen gerçekleştirin” emrini Nüfus Genel Müdürlüğü’ne verdi.

ÖDÜLLÜ PROJE

Başbakan Erdoğan’ın Eylül 2006’da Bürokratik İşlem ve Süreçlerin Azaltılarak Vatandaşlarla İlgili İşlemleri Basitleştirdiği” gerekçesiyle ödüllendirdiği Nüfus Genel Müdürlüğü, skandalı ortadan kaldırabilmek için, gizlice yürütülen bir çalışmayla, bu konuda uzman olan Koç-Meteksan grubunun MERNİS’i incelemesi istendi. Ancak, sistemi inceleyen şirket yetkilileri hataların onarılmasının mümkün olmadığını belirterek, “Programın yeniden yapılması ve yeni yazılımla işletilmesi” gerektiğini, bunun da devlete 8.5 milyon dolara mal olacağını ifade etti.

İHALEYE ÇIKILAMADI

Tüm hatanın data hatlarının zaman zaman kesintiye uğraması ve 943 ilçedeki bilgisayarların kayıt güncelleme yetkisiyle, merkez bilgisayar kayıtlarında hatalara neden olmasından kaynaklandığını ifade eden uzmanların önerisini kabul eden bakanlık, olayın duyulmaması için yapılacak işin bir “geliştirme-işin devamı” gibi gösterilmesine karar verdi.

Böylece 400 bin dolara mal olan MERNİS’in yazılımının düzeltilmesi işi, 6 yıl sonra 8.5 milyon dolara ihalesiz şekilde iki firmaya verildi. Sır gibi saklanan şartnamede firma yetkilileri, tüm işlemlerin merkezden yapılacağı bir sistem oluşturacağını kayda alırken, nüfus müdürlüklerindeki bilgisayarların güncelle yetkisini aldı. Çalışmaları 3 aydır devam eden yeni sistemin 2007’de MERNİS’e entegrasyonunun sağlanacağı öğrenilirken, bu işlem yapılırken mecburen tüm Türkiye’deki nüfus işlemlerinin de zaman zaman kesintiye uğrayacağının altını çizdiler.

Hürriyet
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #273
kambis - avatarı
Ziyaretçi
‘Mernis veritabanı çökmedi’
İçişleri Bakanlığı, “MERNİS veritabanının çökmesi ve kayıtların yüzde 25’inden fazlasının hatalı olduğu” iddiasının “tamamen hayal ürünü” olduğunu, gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi bulunmadığını bildirdi.


NTV-MSNBC VE AJANSLAR
Güncelleme: 19:04 TSİ 10 Aralık 2006 PazarANKARA - İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, özel bir haber ajansı tarafından “MERNİS Skandalı” başlığıyla haber servise konulduğu belirtildi.


Açıklamada, MERNİS Projesi kapsamında verilen Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası ile vatandaşın yaşamını kolaylaştırmak, bürokrasiyi en aza indirgemek ve işlemlerde sürat ve etkinliği sağlamanın temel ilke olarak amaçlandığı ifade edildi.

Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numaralarının hayata geçirilmesinin, kamu kurum ve kuruluşlarının, kişi kayıtlarını nüfus kütük kayıtlarına uygun olarak tutmaları ve üzerine düşen görevi eksiksiz yapmalarına bağlı olduğu belirtilen açıklamada, MERNİS Projesi kapsamında uygulamaya konulan kimlik numarasının kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarındaki hata ve eksikliklerin belirlenmesine de katkı sağladığı kaydedildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Kamu kurum ve kuruluşlarının kullandıkları farklı numara sistemleri yerine, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarasını uygulamaya koymaları ve kayıtlarındaki yanlışlıkların düzeltilmesi için yapılacak çalışmaların, iş hacimlerinin büyümesine ve zaman kaybına neden olsa da bu düzeltmeleri yapmaları ve uygulamalarında, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numaralarını esas almaları, kamu hizmetinin sağlıklı ve isabetli yürütülmesi bakımından zaruridir. MERNİS kapsamında, 923 nüfus idaresinin çevrim içi olarak hizmet yürüttüğü MERNİS veritabanının çökmesi ve kayıtların yüzde 25’inden fazlasının hatalı olduğu iddiası tamamen hayal ürünüdür, gerçeklerle uzaktan yakından ilgili bulunmamaktadır.”

“OKS VE SON ÖSS’DE SORUN YAŞANMADI”
Açıklamada, 2005 yılından itibaren OKS ve son ÖSS sınavlarında yaklaşık 3 milyon kişiyi ilgilendiren bütün verilerin, kimlik paylaşım üzerinden alındığı ve kullanıldığı ifade edilen açıklamada, bu konuda hiçbir sorun yaşanmadığı ifade edildi.

Söz konusu haberde yer alan, “kimlik sahteciliğinin üstünün kapatıldığı” iddiasının da “doğru olmadığı” kaydedilen açıklamada, “Mersin İlçe Nüfus Müdürlüklerinde görevli hiçbir personelin sahte kimlik düzenlemesinin söz konusu olmadığı” bildirildi.

Ancak, geçtiğimiz ay, “Adana ili Yüreğir ilçesinde görevli bir personelin sahte nüfus cüzdanı düzenlediğinin tespit edildiği” anımsatılan açıklamada, söz konusu personel hakkında adli ve idari soruşturmanın sürdürüldüğü, bu konunun 9 Kasım 2006 tarihli bazı basın yayın organlarında yer aldığı belirtildi.

Açıklamada, İçişleri Bakanlığının, “herhangi bir suça karışmış personeli koruması ve herhangi bir suç unsurunu örtbas etmesinin söz konusu olamayacağı” vurgulandı.

“65 MİLYON KİŞİNİN CÜZDANI DEĞİŞTİRİLDİ”
Açıklamada, 1998 yılından bugüne kadar, gerek kurumca yapılan yazılımlar vasıtasıyla gerekse vatandaşların nüfus cüzdanı değiştirmeleri veya nüfus kayıt örneği talepleri sırasında tespit edilen “münferit hataların nüfus idarelerince süratle düzeltildiği” belirtildi.

Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının verildiği 28 Ekim 2000 tarihinden bugüne kadar yaklaşık 65 milyon kişinin nüfus cüzdanının yenisiyle değiştirilmesinin sağlandığı bildirilen açıklamada, bu rakamın nüfusun yaklaşık yüzde 90’ının nüfus cüzdanının değiştiğini gösterdiği belirtildi. Açıklamada, “Bu durum, MERNİS kayıtlarının yüzde 25’inin hatalı olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu açıkça göstermektedir” denildi.

evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
11 Aralık 2006       Mesaj #274
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
AÇLIK SINIRI 800 YTL 52 YKr


yoksuldede


ANKARA - Türkiye Kamu-Sen'in araştırmasına göre, Kasım ayında tek kişinin yoksulluk sınırı bin 49 YTL'ye yükselirken, 4 kişilik bir ailenin asgari geçim haddi 2 bin 86 YTL olarak belirlendi. Araştırmaya göre, açlık sınırının ise 800 YTL 52 YKr olduğu belirtildi.
Türkiye Kamu-Sen'in, Türkiye İstatistik Kurumu'nun resmi verilerinden yararlanılarak yaptığı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının Kasım ayı sonuçları açıklandı.
4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması 451 YTL 5 YKr olarak belirlenirken, gıda ve barınma harcamaları toplamı 790 YTL 93 YKr, ailenin asgari geçim haddi ise 2 bin 86 YTL 74 YKr olarak saptandı.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #275
AreX - avatarı
Ziyaretçi
11 Aralık 2006

HSBC'DEN MİKRO KREDİYE 5 MİLYON DOLAR KAYNAK... -5 YIL İÇİN 5 MİLYON DOLAR AYIRDIĞI ''MİKRO KREDİ İLE TOPLUMA DESTEK PROJESİ'' KAPSAMINDA TOPLUM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI İLE PROTOKOL İMZALAYAN BANKA, BU SÜRE İÇİNDE 80-90 BİN KİŞİYE ULAŞMAYI HEDEFLİYOR -TOPLUM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI BAŞKANI İBRAHİM BETİL: ''ÖNCELİK KADINLAR VE GENÇLERDE''

HSBC Bank AŞ, 5 yıl için 5 milyon dolar ayırdığı ''Mikro Kredi ile Topluma Destek Projesi'' kapsamında Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile protokol imzaladı.

Proje kapsamında, HSBC'nin sağladığı kaynaklarla ilk etapta pilot bölge olarak belirlenen yerlerde yoksul kişilere kredi desteği verilecek.

HSBC Bank AŞ Genel Müdürü Piraye Antika, düzenlediği basın toplantısında, yoksul insanlara onurlu bir gelecek sunmayı amaçlayan proje ile 5 yılda 5 milyon dolar hatta bunun da üzerinde bir kaynağı sivil toplum örgütlerinin aracılığıyla destek vermek üzere bilançolarından ayırdıklarını bildirdi.

Antika, bu kaynağı kırsal, büyük kentlerdeki yoksul yöreler ve üniversiteden yeni mezun girişimcilere eşit oranlarda paylaştıracaklarını, üzerinde bir yıldır çalıştıkları projeyi bir iş değil sosyal sorumluluk olarak gördüklerini vurguladı.

TOG ile yaptıkları protokolü gelecekte, mikro kredi desteği veren İsrafı Önleme Vakfı ile de gerçekleştirebileceklerini kaydeden Antika, birlikte çalışacakları sivil toplum örgütlerinde, şeffaflık, denetimden geçmiş olması ve proje geliştirebilecek altyapıya sahip olması gibi kriterler aradıklarını belirtti.

-''FAİZLER, MİNİMUM PİYASA KOŞULLARINDA''-

Piraye Antika, sorular üzerine de bu tür kredilerde önceliğin kadınlara verildiğini, ancak bunun, mikro krediden sadece kadınların yararlanacağı şeklinde algılanmaması gerektiğini ifade ederek, yapılan çalışmalarda kadınların parayı geri dönüşü olacak şekilde ailenin kalkınmasına yönelik harcadığı, erkeklerin ise kumar, eğlence gibi alanlarda israf ettikleri yönünde bir gözlemin söz konusu olduğunu söyledi. Antika, TOG'un kaynağı ''çarçur'' etmeme konusunda çok titiz davrandığını vurguladı.

Verilen mikro kredinin kesinlikle bir bağış olmadığına işaret eden Antika, işbirliği fikrinin, TOG Başkanı İbrahim Betil'in bankaya kütüphane projesi için geldiği bir sırada, bankanın mikro kredi çalışmalarından bahsetmeleri üzerine doğduğunu anlattı.

Mikro kredi için kadınlardan aile içi şiddete karşı tekvando kursu gibi çok ilginç projeler geldiğini kaydeden Antika, toplam 5 bin 100 banka çalışanının yüzde 95'inin HSBC gönüllüsü olduğunu, dünyada destek verdiği bu tür bir proje bulunmayan bankanın, söz konusu çalışma sayesinde Türkiye'ye bir model olarak bakabileceğini ifade etti.

Antika, verilecek mikro kredinin faiz oranlarının minimum piyasa koşullarına göre olacağını bildirdi.

Türkiye'de 2,5 milyon kişinin yoksulluk sınırında yaşadığını ifade eden Antika, ''Biz aslında göle atılmış bir taşın yarattığı dalga gibi olmak istiyoruz. Projeyle 5 yılda 80-90 bin kişiye ulaşmayı hedefliyoruz. Bu kişilerin, aileleri göz önüne alındığında, desteğin ulaştığı kişi sayısı 400-450 bin kişi olur'' diye konuştu.

-''İLK PİLOT BÖLGE SAMSUN''-

TOG Başkanı İbrahim Betil de, Bangladeş'de kurduğu banka ile yoksullara yardım eden Nobel barış ödülü sahibi Muhammed Yunus'un çalışmaları ile bu ülkede mikro kredi çalışmaları yürüten Brac'a değindi.

Türkiye'de bu alanda çalışan İsrafı Önleme Vakfı ve Maya'nın bulunduğunu hatırlatan Betil, şu bilgiyi verdi:

''Biz biraz farklı olacağız. Bizim 10 bine yakın toplum gönüllüsü gencimiz var ve bunlar yılda 250-300 proje üretiyor. Mikro kredi bunlardan biri. Gönüllü gençlerimiz mikro kredinin dağıtılması, yönlendirilmesinde görev alacaklar. Sorumlu gençlerimiz, bu sorunun bileğini bükmeye kararlı oldukları sürece başarı elde edilecektir.''

Betil, projede ilk pilot bölgenin Samsun olduğunu ve 19 Mayıs Üniversitesinde 50'nin üzerinde gencin bu proje üzerinde çalıştığını belirterek, Engiz bölgesi için vali, belediye başkanı, muhtar, imam, hoca gibi toplumun tüm sorumlu kesimiyle koordinasyon içinde olacaklarını söyledi.

HSBC'nin projede ilk başta büyük rakam önerdiğini aktaran Betil, ''Ancak çok dikkatli ve temkinli olmak zorundayız. Küçük rakamlarla başlayarak destek vermek istedik. Geriye dönüşleri gördükten sonra arkasından yine gerekirse destek veririz. Bankacı olarak risk alırken biraz hesaplı risk alıyoruz'' dedi.

-''TOPLUMUN İÇ ENERJİSİNİ HAREKETE GEÇİRECEK''-

Projeyi yardım ya da hayırseverlik olarak değil, toplumun iç enerjisini harekete geçirecek bir çalışma olarak tanımladıklarını ifade eden Betil, kısa bir süre sonra proje yöneticilerinin Bangladeş'e gideceğini, ayrıca Diyarbakır ve Kağıthane gibi mikro kredinin uygulandığı bölgelerde yakından inceleme yapılacağını kaydetti.

İbrahim Betil, mikro krediyi düzenli bir geliri, barınağı bulunmayan ve üç öğün yiyecek şekilde düzenli beslenmeye sahip olmayan kişilere vereceklerini, önceliğin kadınlar ve gençler olduğu bu projede kadınların eşlerinin onayı olmadan işin sağlıklı yürüyemeyeceğini söyledi. Betil, ''Bu nedenle yöre insanlarıyla el sıkışarak bu işi götürmeyi düşünüyoruz'' dedi.

-''GERİ DÖNÜŞ YÜZDE 95-97 ARASINDA''-

Yanlış yapmak istemedikleri için ikisi HSBC'den ikisi TOG'dan oluşan dört kişilik değerlendirme kurulu oluşturulduğunu aktaran Betil, böylelikle kaynakların heba edilmeden doğru alanlara gitme sorumluluğunu tam olarak yerine getireceklerini vurguladı.

Mikro kredide geri dönüş oranlarına da işaret eden Betil, dünyada uygulamanın gerçekleştirildiği ABD dahil 100 ülkede geri dönüşün yüzde 95-97 arasında olduğunu belirterek, ''Bankalar eğer kurumsal sosyal sorumluluk projesi yapacaksa, bunu yoksullara mikro kredi vererek yapabilirler. Burada sosyal sorumluluk ön planda olduğu için karlılık biraz göz ardı edilecektir'' diye konuştu.

Betil, yurt dışında bazı hayırsever kişilerin mevduatlarını mikro kredi şeklinde kullandırdıklarını anlatarak, ''Mesela bankada 3 milyon doları olan bir kişi, (bunun 2 milyon dolarını mikro kredi olarak kullandırın) diyebiliyor. Duyarlı vatandaşlar da bankayı yönlendirebiliyor'' dedi.

HSBC'nin kaynak ayırmanın yanı sıra proje için 40 bin YTL'lik bağış yaptığını kaydeden Betil, mikro kredilerde geri ödemenin 1 ay ödemesiz, 13-14 ay taksit şeklinde olacağını, projeye göre bu sürelerin uzatılabileceğini söyledi.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #276
AreX - avatarı
Ziyaretçi
11 Aralık 2006

DIŞ BORÇ GERİ ÖDEMESİ... -HAZİNE BU HAFTA 294,8 MİLYON DOLAR DIŞ BORÇ SERVİSİ YAPACAK

A.A) - Hazine bu hafta 294,8 milyon dolar genel bütçe ve hazine garantili dış borç servisi yapacak

Hazine haftanın en büyük dış borç geri ödemesini 216,9 milyon dolar ile 13 Aralık Çarşamba gününde yerine getirecek. Hazine, bugün 4,9 milyon dolar, yarın 0,04 milyon dolar, 14 Aralık'ta 29,5 milyon dolar, 15 Aralık'ta 43,5 milyon dolar dış borç geri ödemesi gerçekleştirecek.

Ocak ayında, 883,6 milyon dolar, Şubat'ta 2 milyar 391,9 milyon dolar, Mart'ta 703,9 milyon dolar, Nisan'da 1 milyar 564,1 milyon dolar, Mayıs'da 2 milyar 62,5 milyon dolar, Haziran'da 848,6 milyon dolar, Temmuz'da 862,5 milyon dolar, Ağustos'ta 2 milyar 89 milyon dolar, Eylül'de 667,3 milyon dolar, Ekim'de 1 milyar 362,2 milyon dolar, Kasım ayında 3 milyar 799,7 milyon dolar ve Aralık ayının ilk 10 gününde 122,1 milyon dolar dış borç ödedi.

Böylelikle Hazine'nin bugüne kadar ödediği dış borç tutarı 17 milyar 327,9 milyon doları buldu.

Hazine, 2002 yılında 9 milyar 567,9 milyon dolar, 2003'de 11 milyar 498,3 milyon dolar, 2004'de 11 milyar 749 milyon dolar ve 2005 yılında da 16 milyar 23,4 milyon dolar dış borç geri ödemesi yapmıştı.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
12 Aralık 2006       Mesaj #277
AreX - avatarı
Ziyaretçi
12 Aralık 2006

AMBALAJ ENDÜSTRİSİ FUARI... -13-17 ARALIK TARİHLERİ ARASINDA İSTANBUL'DA YAPILACAK FUARA, BİN 260 FİRMA VE FİRMA MÜMESSİLLİĞİ KATILACAK

İSTANBUL (A.A) - İstanbul Ambalaj Endüstrisi Fuarı, 13-17 Aralık tarihleri arasında Beylikdüzü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilecek.

Bu yıl 12'ncisi düzenlenecek fuara, 36 ülkeden bin 260 firma ve firma mümessilliği katılacak.

60 bin metre kare alanda düzenlenecek ve 40 binden fazla ziyaretçinin beklendiği fuarın açılışında; Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) Başkanı Keith Pearson bir konuşma yapacak.

Fuarda, Ambalaj Dernekleri Federasyonunun kuruluş imza töreni de yapılacak ve 2005 yılına ait Türkiye Ambalaj Sektörü Raporu açıklanacak.

Avrupa'nın her yıl düzenlenen ambalaj fuarları arasında en büyüğü olma özelliğini taşıyan İstanbul Ambalaj Endüstrisi Fuarında, ambalaj ham maddeleri ambalaj ve ambalajlama işlemlerine yönelik mürekkep ve boyar maddeler, ambalaj makineleri sergilenecek.

Verilen bilgiye göre, 2005 yılında 1,35 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, 2009 yılı 2,5 milyar dolar ihracat hedefliyor.

60-85 bin dolayında istihdam yaratan sektörde 2 bin 500 firma faaliyet gösteriyor.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
12 Aralık 2006       Mesaj #278
AreX - avatarı
Ziyaretçi
12 Aralık 2006

BTC HATTI 200 MİLYON DOLARA KOŞUYOR... -CEYHAN'DAKİ HAYDAR ALİYEV DENİZ TERMİNALİNDEN BUGÜNE KADAR 47 MİLYON VARİL HAM PETROL YÜKLENDİ -SEVKIYAT VE VERGİLERDEN ELDE EDİLEN GELİR İSE 200 MİLYON DOLARA YAKLAŞTI

ADANA (A.A) - Yüzyılın projesi olarak gösterilen ve resmi açılışı 13 Temmuz 2006'da yapılan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattından bugüne kadar 47 milyon varil ham petrol yüklendiği, sevkıyat ve vergilerden elde edilen gelirin ise 200 milyon dolara yaklaştığı bildirildi.

AA muhabirinin BTC yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Hazar petrollerini Türkiye üzerinden uluslararası piyasaya taşıyan ve Adana'nın Ceyhan ilçesini dünyaya açan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattında petrol yüklemeleri sorunsuz devam ediyor.

1076 kilometresi Türkiye, 260 kilometresi Gürcistan, 440 kilometresi de Azerbaycan sınırları içinde olmak üzere, toplam 1776 kilometre uzunluğundaki BTC Ham Petrol Boru Hattının çıkış noktası olan Ceyhan'daki Haydar Aliyev Deniz Terminalinden bugüne kadar 65 gemiye yükleme yapıldı.

İtalya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin yanı sıra İsrail, ABD ve Hindistan yoğunluklu olarak yapılan sevkıyatta, 47 milyon varil yükleme gerçekleşti.

Bunun yanı sıra sahadaki tanklarda 3,16 milyon varil petrol stoklandı. Türkiye'nin sevkıyat ve vergilerden elde ettiği gelir ise 200 milyon dolara yaklaştı.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
12 Aralık 2006       Mesaj #279
AreX - avatarı
Ziyaretçi
12 Aralık 2006

BAŞBAKAN YARDIMCISI ŞENER: (1) -''BU YILKİ BÜYÜME ORANININ YÜZDE 5'İN ÜZERİNDE GERÇEKLEŞECEĞİ, ANCAK YÜZDE 6'NIN BİRAZ ALTINDA KALACAĞI ANLAŞILDI'' -''CARİ DENGE KONUSUNDA İSE YIL SONU İTİBARİYLE ÖNGÖRÜLMEYEN BİR GELİŞME SÖZ KONUSU DEĞİL''

ANKARA (A.A) - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, bu yıl sonu itibariyle büyüme rakamının ''yüzde 5'in üzerinde, yüzde 6'nın da altında'' olacağının anlaşıldığını söyledi.

Türkiye-Yeni Zelanda 4. Dönem Karma Ekonomik Komisyon (KEK) Toplantısından sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Şener, yıl sonu cari açık rakamı konusunda da öngörülmeyen bir durum olmadığını ifade etti.

Dün, Ocak-Ekim dönemi cari açık verileri ile 3. çeyreğe ilişkin büyüme oranlarının açıklandığını hatırlatan Şener, yılın ilk yarısındaki büyüme oranlarının yüksekliği nedeniyle yıl sonu itibariyle büyümenin ne olacağına ilişkin tahminler yapıldığını, ancak yüzde 5 olarak açıklanan hedefte bir değişikliğe gidilmediğini hatırlattı.

Buna karşın yıl sonu büyüme rakamının yüzde 6 olabileceğinin ifade edildiğini kaydeden Şener, ''3. çeyreğe ilişkin büyüme rakamları değerlendirildiğinde, büyüme oranının yüzde 5'in üzerinde gerçekleşeceği ve yüzde 6'nın altında kalacağı anlaşıldı'' dedi.

Bakan Şener, cari açığa ilişkin soru üzerine de, yıl sonu itibariyle 30 milyar dolar düzeyinde bir cari açığın ifade edildiğini, Ekim ayı verilerinin de bu öngörüyü doğruladığını söyledi.

Cari açığın bir çok aktörle birlikte ele alınması gerektiğini belirten Şener, ''2006 rakamlarında öngörülmeyen bir gelişme söz konusu değil'' diye konuştu.

Basın mensuplarının 30,7 milyar dolarlık bir cari açık öngörüldüğünü hatırlatmaları üzerine Bakan Şener, bu konuda kesin bir rakam verilemeyeceğini ifade etti.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
12 Aralık 2006       Mesaj #280
AreX - avatarı
Ziyaretçi
12 Aralık 2006

TOBB Sanayi Odaları Konsey Toplantısı Ortak Bildirisi

ANKARA, TOBB Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sanayi Odaları Konsey Toplantısı, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde, Sanayi Odaları Konsey Başkanı Tanıl Küçük’ün başkanlığında, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un katılımıyla gerçekleştirildi.


Gümrük Müsteşarı Mehmet Şahin, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Adem Şahin, TOBB Yönetim Kurulu Üyeleri ile Konsey üyelerinin de hazır bulunduğu Sanayi Odaları Konsey Toplantısı’nda, Dış Ticarette karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri detaylı bir biçimde görüşülerek, aşağıdaki hususların kamuoyuna duyurulması kararlaştırılmıştır.

1- Gümrük beyannamelerinin tasdik edilmesindeki bürokratik işlemlerin azaltılması için, gümrük beyannameleri fatura tasdikleri ile birlikte Odalarımız tarafından tasdik edilmelidir.

2- Gümrük işlemlerinin hızlı biçimde sonuçlandırılabilmesi için tüm gümrüklerde BİLGE sisteminin teknik altyapısı güçlendirilmeli ve personele gereken eğitim verilmelidir.

Gümrüklerde artan iş hacmine bağlı olarak personel sayısı artırılmalı, gümrük memurlarının mevcut vardiya saatleri yeniden düzenlenerek, işlemlerin yönetmeliğe uygunluğu denetlenmelidir.

3- Dahilde işleme izin belgelerinin süresi eskiden olduğu gibi bir yıla çıkarılmalıdır.

İhracatçılar kapatma yazılarını almalarına rağmen ilgili gümrük idarelerine müracaat ettiklerinde, tekrar ihracat yapılan gümrüklere yazı yazılarak teyit istenmektedir. Gümrük teyidine gerek kalmadan DTM’den alınan kapatma yazısı yeterli olmalıdır.

Yeni Dahilde İşleme İzin Belgesi tanzimi için gerçekleşme oranlarına bakılmaktadır. Bazen ihracatçılarımız aynı anda 4–5 bölgeden ihale alabilmektedir. DİİB müracaatları ihracatçıların geçmiş yıl performansına bakılarak değerlendirilmelidir.

4- Yurt dışı fuarlara katılım teşvikleri yeniden düzenlenerek, yurt içi fuarlara izin verilmesi ve fuar şirketlerine yetki belgesi verilmesi yetkisinin TOBB’ye verildiği gibi, yurt dışı fuarlara katılım desteğinin koordinasyon yetkisi de TOBB’ye verilmelidir.

5- MERCOSUR Birliği’nin Türkiye’ye uyguladığı % 20’lik verginin kaldırılması yönünde çalışmalar yapılmalıdır.

AB’nin Cezayir ve Meksika ile Serbest Ticaret Anlaşması yapması sonucu AB malları bu ülkelere sıfır gümrük ile girmektedir. Bu ülke pazarlarının kaybedilmemesi için Cezayir ve Meksika ile Serbest Ticaret Anlaşması yapılmalıdır.

Benzer Konular

1 Haziran 2007 / virtuecat Ekonomi
27 Ekim 2015 / Misafir Soru-Cevap
18 Ağustos 2013 / Hi-LaL Meslekler
13 Haziran 2008 / Bia Turizm