Arama

Felsefe Nedir? - Sayfa 6

Güncelleme: 7 Mart 2020 Gösterim: 73.924 Cevap: 56
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
7 Ocak 2012       Mesaj #51
Avatarı yok
Yasaklı
Genel Bilim Felsefe/Felsefenin Kapsamı/Bilim Felsefesi

Sponsorlu Bağlantılar
Genel olarak varlıkların, prensiplerin ve sebeplerin genel bilimi şeklinde tarif edilen bilim. Yunanca filos (dost) ve sofia (bilim) kelimelerinden meydana gelmiştir. Bilim sevgisi ve hikmet dostluğu anlamına gelir. Eflâtun, felsefeyi, varlığın sebeplerini anlatan bir bilim olarak görmüştür. Aristo ve Orta çağ filozofları da Prensiplerin ve sebeplerin bilimi olarak tarif etmişlerdir.

Her bilim, kendi konusu içindeki gerçekleri araştırdığı halde, felsefe ilk ve genel olan sebeplere ulaşabilmek için bütün varlığı tetkik eder ve bu bakımdan öbür bilimlerden ayrılır. Felsefe, bu âlemin değişmez bir prensiple açıklanıp açıklanmayacağını?, bu âleminin neden meydana geldiğini?, varlığın şekil ve özelliğinin neden ibaret olduğunu?, bu alemin niçin var olduğunu?, insan da dahil olduğu halde bu alemin sonunun ne olacağını?, nereden gelinip nereye gidileceğini? inceler.

Böylece, bu soruların cevabının verilebilmesi için insan bilgisinin sınırını tayin eder. Bilgilerimizin değerini inceler.

Felsefe, bu çalışmaları ile birlikte, bilginin kaynağı meselesini de kendisine konu olarak almıştır. Bu iki esas meseleden başka felsefe, insan hareketleri ile ilgili meselelere de cevap vermeğe çalışır.Felsefe, bu çalışması ile, bir genel bilim özelliği taşır. Böyle olmakla beraber her bilimin kendine mahsus bir felsefesi vardır : Tarih Felsefesi, Eğitim Felsefesi,Bilim Felsefesi,Uzay Felsefesi,Matematik felsefesi,Metafizik(Fizikötesi) gibi.

Bugün itibariyle Felsefe; Psikoloji, Mantık, Ahlâk, Estetik, Fizikötesi (Metafizik),Bilim Felsefesi(Uzay,Matematik, Kimya,Tarih, Biyoloji,Fizik...vs gibi) olmak üzere çeşitli kısımlar altında okutulmaktadır; Bunlar ayrı birer bilimdirler ve felsefenin başlangıcı ve vasıtası özelliğindedirler.

Felsefenin Gelişmesi

Felsefenin başlangıcı, M.Ö. 600 yılına kadar Thales, ilk filozof olarak kabul edilmektedir. İyon felsefe okulundan olan Thales'in ve bu yolda gelmiş ilk filozoflar, dünyanın neden yapıldığı konusunda cevap bulmaya çalışmışlardır. Bundan sonra gelen Sofistler, ileri sürülen fikirlerin çokluğu ve değişikliği karşısında, Nereden biliyorsunuz?sorusunu sormuşlardır. Fakat, Sofistlerin bu sorularını da, bunlardan sonra gelen ve ahlâkçı bir filozof olarak bilinen Socrates yetersiz bulmuş, her şeyden önce Neye yarar? sorusunun sorulmasını gerekli görmüştür. Eflâtun ve Aristo, Socrates'ten sonra, ahlâk felsefesini, felsefenin temeli haline getirmişler ve uzun yüzyıllar, filozofları etkilemişlerdir.

Romalılar, uzun süre felsefe meşalelerini, Yunandan almışlardır. Ancak, ilk yüzyılda Plotinus, Eflâtun'un felsefesinde bazı değişiklikler ileri sürmüştür.

İslâm felsefesi de. Yunan felsefesinin büyük etkisi altında kalmıştır. Fakat, bu felsefeye, her şeyden önce, Allah, evrenin hayat kaynağıdır; kavramı esas olmuş, İslâm felsefesinin temeli olan tasavvuf görüşü doğmuştur. Farabî, İbnî Sina, bu yolda yetişmiş büyük İslâm filozoflarıdır. Gazali ise, Aristo felsefesine hücum etmiş, Kelâm denilen İslâm felsefesinin temsilcisi olmuştur.Hıristiyanlığın yayılması üzerine, bu yolda gelen ilk filozoflar, Eflâtun'un ve Plotinus'un izleri üzerinde yürümüşler. Ortaçağ'da ise. Hıristiyan filozoflar, Aristo'nun felsefesini benimsemişlerdir. Böylece, Skolâstik felsefe meydana gelmiştir.

İngiliz filozofu Francis Bacon île Fransız filozofu Rene Descartes, bugünkü felsefenin kurucuları olmuşlardır. İki filozof da, felsefenin metodu üzerinde önemli fikirler ileri sürmüşler, böylece bu ilkeler, bugünkü bilimlerde güdülen metoda temel olmuştur.

Metafizik(FizikÖtesi)

İlk sebeplerin, ilk prensiplerin bilgisi. Yunanca fizikten sonra anlamındadır. Fizikötesi genel ve özel olmak üzere iki bölüme ayrılır. Birincisi, varlık bilim ya da İlk felsefe denilen bölümdür. İkinci de, maddenin hakikatinden, Yaratıcının varlığından söz eder. Bir bakıma asıl felsefe, fizikötesidir ve felsefenin en güç, en genel meselelerine bu ad verilir.


Kaynak:Bilimnet

Ecrin - avatarı
Ecrin
Ziyaretçi
7 Mart 2012       Mesaj #52
Ecrin - avatarı
Ziyaretçi
waLLa ßenCe FeLSefe Tek KeLimeyLe < Soru Sorma SanatıDır > ...
Sponsorlu Bağlantılar
pusula - avatarı
pusula
Ziyaretçi
7 Mart 2012       Mesaj #53
pusula - avatarı
Ziyaretçi
En genel anlamı içinde, soru sormanın sonucu olan ve insan­la, insan yaşamıyla ilgili problemlere karşı ilginin gelişmesiyle başlayan düşünce türü.

Buna göre, felsefe zor ve çözülemeyen yaşam problemleriyle karşılaşmaktan, bu problemlerle uğraşmaktan korkmayan bir yaklaşım, düşünsel bir tavır olmak duru­mundadır. Felsefe insan yaşamının anlamıy­la, varlık, bilgi ve değerle ilgili sorulara bir yanıt getirmeye, bu konularda ortaya çıkan problemleri çözümlemeye çalışırken, işe sı­fırdan başlamayıp, belli bir bilgi birikimine sahip olunduğunu varsayarak çözüm getir­meye çalışır. Çünkü insanların yaşamlarında neyin önemli olduğunu değerlendirebilme­leri için, hayatla ilgili bazı deneyimlere sahip olmaları gerekir. Demek ki, felsefe insan yaşamının anlamıyla ilgili sorulara yanıt verirken, başka bilgi türleri tarafından sağlanan bilgilerden yararlanarak, genel, bü­tüncül ve kuşatıcı yanıtlar getirmeye çalışır.

Bununla birlikte, felsefeyi felsefe yapan şey, insan yaşamının anlamıyla ilgili sorula­ra yanıt vermekten çok, sorular sormak, problem görebilmektir. Zira, insan için önemli olan, yalnızca felsefe okumak ve fel­sefeyi bilmek değildir, felsefe yapmaktır, felsefi davranabilmektir. Felsefe yapmak ise, felsefi hissetmeyi ve felsefi düşünmeyi gerektirir. Felsefe yapmak varlığı ve bilgiyi bir bütün, insan yaşamıyla ilgili olay ve problemleri çok boyutlu olarak görmek ve her yönüyle kavramaya çalışmak anlamına gelir.

Felsefi düşünce, araştırmaya ve eleştirel bir tavra dayanan bir düşüncedir. Yani, fel­sefi düşünce, kendisine veri olarak aldığı her tür malzemeyi aklın eleştirici süzgecin­den geçirir. Her şeyi olduğu gibi kabul eden, merak etmeyen ve kendisine sunulanla yeti­nen bir insan için felsefe söz konusu ola­maz. Felsefi düşünce, şeylerin niçin olduk­ları gibi olduklarını merak eden, hayatı bütün boyutlarıyla görmeyi, yaşamın bütün boyutlarını göz önünde bulundurmayı bilen, açık ve sorgulayan bir zihnin ürünüdür.

Felsefi düşünce, akıl temelli soruşturma ve refleksif bir düşünme yönteminin sonucu olan bir düşüncedir. Felsefede söz konusu olan düşünce, kendi üzerine dönmüş olan ve kendisini konu alan bir düşüncedir. Buna göre, felsefeci, doğrudan doğruya doğa, tarih, toplum üzerinde eleştirici bir bakış açısıyla düşünebileceği gibi, çeşitli bilimler tarafından sağlanan malzeme üzerine de düşünebilir. Yine, o bir problemi yalnızca bir bakış açısından, bir bakımdan ele alan diğer disiplinlerin, bilgi türlerinin tersine, bir problemi bütün yönleriyle ele almayı içerir. Felsefi düşünce, ayrıca çözümleyici ve kurucu bir düşüncedir. Yani, felsefi düşün­cenin analiz ve sentez gibi işlevleri söz konusudur. Analiz söz konusu olduğunda, fi­lozof, kendisinin de içinde bulunduğu ve bir parçasını teşkil eniği dünyayı anlamak ve kavramak için kendisine sunulan her türlü bilgi, deney, algı ve sezgi sonuçlarından oluşan düşünceyi analiz eder, açıklığa kavuşturur. Fakat filozof, bununla yetinmez, yani dünyayı parçalanmış bir halde bırakmaz; analize koşut olan başka bir düşünme tarzı ile, üzerinde düşünülmüş, çözümlenmiş, aydınlığa kavuşturulmuş malzemeden hareketle dünyayı yeniden inşa eder, bir birlik ve bütünlüğe kavuşturur. Nihayet, felsefi düşünce evrenseldir, çünkü insan yaşantısına giren her şey felsefeye konu oluşturabilir. En basit bir algı öğesinden (örneğin, dokunduğum masanın sertliği) en karmaşık bir düşünme sistemine (örneğin, Einstein’ın genel rölativite teorisi) kadar her şey felsefeye inceleme konusu olabilir. Öte yandan, felsefede söz konusu olan insan yaşantısı, şu ya da bu insanın değil, genel olarak insanın yaşantısıdır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
Sinem12 - avatarı
Sinem12
Ziyaretçi
3 Kasım 2012       Mesaj #54
Sinem12 - avatarı
Ziyaretçi
Felsefe Nedir

Felsefe kelimesi Yunanca´da phileo(sev-gi) ve sophia (bilgelik) kelimelerinin yan yana gelmesinden oluşuyor... fhilosophia (bilgelik sev-gisi). Yunanlı düşünürler için "Bilgiyi sevmek, bilginin peşinden koşmak" anlamını taşır...

Yani Felsefe sadece bilgiyi sevmek mi oluyor?
Bu konuyu bir örnekle anlatayım, sen hiç dünyanın neden 365 gün ve altı saatte bir tur tamamladığını yani bir yıl diye niye bu hareketi tanımladığımızı merak ettin mi?, etmişsindir mutlaka. İşte bunun gibi bilmediğin, öğrenmek istediğin bir sürü konu var. Aslında filozoflarda böyle şeyler düşünüyorlar. Bunların nasıl olabileceğini, nelerin bunlara yol açtığını öğrenmeye çalışıyorlar... Öylesine derin düşünüyorlar ki bu konuları, anlamaya, yorumlamaya ve yaşamı anlamlandırmaya çalışıyorlar... Belli anlamlar bulduklarına inandıklarında da "Felsefe Sistemleri"ni oluşturmuş oluyorlar...

O halde felsefe, yaşamı bir şekilde anlamlandırabilme çabası mı oluyor?
Evet, yaşamı ve yaşamda varolan her şeyi... Filozof, soru sorar, merak eder ve öğrenmeye çalışır... Bilgi onun için ulaşılması gereken bir şeydir ve ona ulaşmak için habire koşar... Tam ulaştığını sandığı anda da yeni sorularla karşılaşır... Bak Ünlü filozoflardan Platon´un bir sözü var: "Felsefe, doğruyu bulma yolunda, düşünsel bir çalışmadır." diyor. Yalnız, burada ortaya çıkan sadece yeni bilgiler değildir, filozofun ürünü, bir ahlak anlayışını, yaşama biçimini doğurur... Örneğin, dünyayı idealardan oluşmuş, (yani sadece düşüncelerden, ve bu düşüncelerin görünüşlerinden) bir yapı olarak algılayan bir felsefe öğretisi, yaşama ilişkin tüm yargılarını da ona göre oluşturur.


Felsefe İçin Ne Dediler

Birde filozoflara bakalım neler diyorlar felsefe için:

"Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir."
Karl JASPERS
"Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir."
SOKRATES
"Doğruyu bulma yolunda, düşünsel (İdealist) bir çalışmadır."
PLATON
"İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe."
ARİSTOTELES
"Mutlu bir yaşam sağlamak için, tutarlı eylemsel bir sistemdir."
EPİKUROS
"Felsefe tanrıyı bilmektir ve gerçek felsefeyle, gerçek din özdeştir."
AUGUSTİNUS
"İnanılanı anlamaya çalışmaktır."
ANSELMUS
"İnanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır."
ABAELARDUS
"Tanrıdır konusu, tanrının tanıtlanmasıdır."
A. THOMAS
"Eleştiridir."
CAMPENELLA
"Deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerinde düşünmektir."
F. BACON
"Felsefe yapmak doğru düşünmektir."
T. HOBBES
"Felsefe bir bilimdir ve geometrik yöntemi metafiziğe uygulamak gerekir, felsefeyi kesin bir bilim yapmak için."
DESCARTES

Sonuç olarak;
Felsefe Yaşamdır...



- Johannes Heinrich Abicht kimdir? - Luc Irigaray kimdir?
- Bathlı Adelhard kimdir? - İbn-i Sina kimdir?
- Max Adler kimdir? - Acontius Jacobus kimdir?
- Theodor Adorno kimdir? - Benjamin Franklin kimdir?
- Anaksagoras kimdir? - Jamblichos kimdir?
- Alfred Adler kimdir? - Martin Luther kimdir?
- Anaksimandros kimdir? - William James kimdir?
- Thomas Aquinas kimdir? - Wilhelm Reich kimdir?
- Anaksimenes kimdir? - Pierre Simon Laplace kimdir?
- Arkesilaos kimdir? - Immanuel Kant kimdir?
- Auguste Comte kimdir? - Karpokrates kimdir?
- Aristoteles kimdir? - Karneades kimdir?
- Archimedes kimdir? - Kierkegaard kimdir?
- Anselmus kimdir? - Gottfried Leibniz kimdir?
- Agrippa kimdir? - John Locke kimdir?
- Antisthenes kimdir? - Hermann von Helmholtz kimdir?
- Aristippos kimdir? - George Edward Moode kimdir?
- Jean Piaget kimdir? - John Stuart Mill kimdir?
- Aristoksenos kimdir? - Daniel Schleiermacher kimdir?
- Athenagoras kimdir? - Erich Fromm kimdir?
- Francis Bacon kimdir? - Lukianos kimdir?
- Roger Bacon kimdir? - Gaston Bachelard kimdir?
- Jose Ortega y Gasset kimdir? - Pierre Gassendi kimdir?
- Wilhelm Wildelband kimdir? - Ernst Bloch kimdir?
- Heinrich Rickert kimdir? - Alain Badiou kimdir?
- Oswald Spengler kimdir? - La Mettrie kimdir?
- Arnold Joseph Toynbee kimdir? - Wilhelm Wundt kimdir?
- Georg Lukacs kimdir? - Granville Stanley Hall kimdir?
- Ludwig von Mises kimdir? - Jean Francois Lyotard kimdir?
- George Berkeley kimdir? - Nicola Malebranche kimdir?
- Desiderius Erasmus kimdir? - Machiavelli kimdir?
- Hermann Ebbinghaus kimdir? - Menippos kimdir?
- Paul Gerhard Natorp kimdir? - Albertus Magnus kimdir?
- Walter Benjamin kimdir? - James Mill kimdir?
- James Beattie kimdir? - Karl Marx kimdir?
- Jeremy Bentham kimdir? - Charles Montesquieu kimdir?
- Moritz Schlick kimdir? - Isaac Asimov kimdir?
- Henry Bergson kimdir? - Moses Maimuni kimdir?
- Emile Durkheim kimdir? - Johann Gregor Mendel kimdir?
- Bernhard Bolzano kimdir? - Friedrich Nietzsche kimdir?
- Bonstetten kimdir? - Nermi Uygur kimdir?
- Galileo Galilei kimdir? - Numenios kimdir?
- Jean Bodin kimdir? - Ernst Cassirer kimdir?
- Albert Camus kimdir? - Georg Simmel kimdir?
- Clemens kimdir? - Isaac Newton kimdir?
- Cerinthe kimdir? - Origenes kimdir?
- Peter Alekseyeviç Kropotkin kimdir? - Albert Schweitzer kimdir?
- Benedetto Croce kimdir? - Maurice Ponty kimdir?
- Wilhelm Dilthey kimdir? - Pythagoras kimdir?
- Marcus Tulius Cicero kimdir? - Panaitios kimdir?
- İbn-i Rüşd kimdir? - Karl Raimund Popper kimdir?
- Maimenides kimdir? - Poseidonios kimdir?
- Aquinalı Thomas kimdir? - Paracelsus kimdir?
- Nicolas Copernicus kimdir? - Protagoras kimdir?
- Conring kimdir? - Proteus kimdir?
- Andrea Cesalpino kimdir? - Pierre Bayle kimdir?
- Gilles Deleuze kimdir? - Parmenides kimdir?
- Arthur Coleman Danto kimdir? - Platon kimdir?
- Denis Diderot kimdir? - Plotinos kimdir?
- Demokritos kimdir? - Georges Politzer kimdir?
- Dupuis kimdir? - Blaise Pascal kimdir?
- William James Durant kimdir? - Gilbert de la Porree kimdir?
- Jacques Derrida kimdir? - Paulus kimdir?
- Rene Descartes kimdir? - Proklos kimdir?
- John Dewey kimdir? - Philon kimdir?
- Eugen Dühring kimdir? - John Rawls kimdir?
- Charles Darwin kimdir? - Max Horkheimer kimdir?
- Friedrich Albert Lange kimdir? - Jean Jacques Rousseau kimdir?
- Diogenes Kimdir? - Novalis kimdir?
- Elealı Zenon kimdir? - Bertrand Russell kimdir?
- Sigmund Freud kimdir? - Roscelinus kimdir?
- Robert Anson Heinlein kimdir? - El Razi kimdir?
- Johannes Eriugena kimdir? - Schelling kimdir?
- Empedokles kimdir? - Straton kimdir?
- El Kindi kimdir? - Duns Scotus kimdir?
- Epictetus kimdir? - Adam Smith kimdir?
- Epicuros kimdir? - Speusippos kimdir?
- Euclides kimdir? - Saint Simon kimdir?
- Albert Einstein kimdir? - Friedrich Schiller kimdir?
- Farabi kimdir? - Arthur Schopenhauer kimdir?
- Fabricius kimdir? - Lucius Annaeus Seneca kimdir?
- Fhavorinus kimdir? - Sokrates kimdir?
- Abauzit Firmin kimdir? - Baruch Spinoza kimdir?
- Michel Foucault kimdir? - Hippias kimdir?
- Gottlob Frege kimdir? - Keoslu Prodikos kimdir?
- Johann Gottlieb Fichte kimdir? - Jean Paul Sartre kimdir?
- Gabriel Acosta kimdir? - Max Ferdinand Scheler kimdir?
- Hans Georg Gadamer kimdir? - Thales kimdir?
- Giambattista Vico kimdir? - Theopheras kimdir?
- Gorgias kimdir? - Tertullian kimdir?
- Louis Althusser kimdir? - Thrasyllos kimdir?
- Felix Gouattari kimdir? - Friedrich Engels kimdir?
- Antonio Gramsci kimdir? - Thukydides kimdir?
- Arnold Geulincx kimdir? - Hesiod kimdir?
- David Hume kimdir? - Thomas More kimdir?
- Nicolai Hartmann kimdir? - Archytas kimdir?
- Paul Henri Thiry Holbach kimdir? - Alexander von Humboldt kimdir?
- Georg Wilhelm Friedrich Hegel kimdir? - Wilhelm von Humboldt kimdir?
- Herbert Marcuse kimdir? - Leopold von Ranke kimdir?
- Friedrich August von Hayek kimdir? - Phrrhon kimdir?
- Pierre Joseph Proudhon kimdir? - Timon kimdir?
- Lucretius kimdir? - Aleksandros kimdir?
- Ferdinand de Saussure kimdir? - Ainesidemos kimdir?
- Martin Heidegger kimdir? - Burrhus Skinner kimdir?
- Herakleitos kimdir? - Johann Gottfried Herder kimdir?
- William McDougall kimdir? - Marie Voltaire kimdir?
- James McKeen Cattell kimdir? - Andreas Vesalius kimdir?
- Ludwig Andreas Feuerbach kimdir? - Xenon (Zenon) kimdir?
- Mihail Bakunin kimdir? - Ockhamlı William kimdir?
- Edmund Husserl kimdir? - Ludwig Wittgenstein kimdir?
- Jürgen Habermas kimdir? - Johannes Scottus Erigena kimdir?
- Augustinus kimdir? - Xenophanes kimdir?
- Homeros kimdir? - Hipokrat kimdir?
- George Santayana kimdir? - Alexander Gottlieb Baumgarten kimdir?
- Leukippos kimdir? - Jean Buridan kimdir?
- Condillac kimdir? - Lucien Lévy-Bruhl kimdir?
- Jules Henri Poincaré kimdir? - Jean le Rond d'Alembert kimdir?
- Richard Avenarius kimdir? - Ernst Mach kimdir?
- Johann Friedrich Herbart kimdir? - Antiphon kimdir?
- Giordano Bruno kimdir? - Jean-Baptiste-René Robinet kimdir?
- Edward Burnett Tylor kimdir? - Herbert Spencer kimdir?
- Lykophron (Lycophron) kimdir? - Kallikles (Callicles) kimdir?
- Kritias (Critias) kimdir? - Simonides kimdir?
- Thomas Henry Huxley kimdir? - Jean Genet kimdir?
- Thomas Hobbes kimdir? - Hugo Grotius kimdir?

Felsefe konusunda ünlü olan felsefeciler ve hayatlarını ve araştırma yapmak için bulabilirsiniz kolay gelsin ...
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
26 Ocak 2013       Mesaj #55
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Felsefe Nedir ?

Felsefe varlık ve düşünmeyi oluşturan ilkeler, gerçeklik ve nedenselliğin araştırılmasıdır. Çoğunlukla büyük filozofların çalışmalarının toplamına denilir. Filozoflar tarafından ortaya atılmış çeşitli soruların cevaplarının aranması anlamına gelir. Bir diğer tanımı bir tür kritik, yaratıcı düşünmedir. Bu anlamların herhangi biri ayrı olarak düşünülemez.

Kaynak:
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
16 Aralık 2014       Mesaj #56
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Felsefe Nedir? Felsefe Tarihi
MsXLabs.org

Ad:  Felsefe.jpg
Gösterim: 659
Boyut:  38.3 KB

Felsefe; evreni bütünlükle açıklama, olayları tümel olarak anlatma yolunda insan aklının gösterdiği çabaların tümüdür. Yunanca sevgi anlamındaki philia ile bilgi ve akla uygun anlamlarını içeren sophia sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Evrendeki olayları açıklama konusunda bilimler de uzmanca çalışmalar sürdürür, belli yasalara ulaşır, yeni sorun yumaklarıyla karşılaşarak yeni araştırmalara girişirler. Felsefe ise bilimlerdeki gibi sınırlı bir anlamda değil, tüm bilimsel çaba ve çalışmaların üstünde tümel bir açıklama denemesidir.
Evrene ilişkin Sistemli sorular, ilk kez İÖ 6. yüzyılda Batı Anadolu’daki İonia kentlerinde başladı. Buradaki ilk denemelerden sonra felsefi düşünce gittikçe gelişti. Yunan düşüncesi dışardan aldığı ve daha çok pratiğe ilişkin düşünceleri yeni bir potada kuram (theoria) düzeyinde işlerken, felsefe de aynı düzeyde ele alındı. Bu yüzden ortaya çıkan felsefeci (filozof) tipine bilgi işlerini din adamlarının çekip çevirdikleri Mısır, Babil’de ve Doğu’da rastlanmaz. Filozof; varlıkların özü, özvarlığı üstünde düşünen, doğruyu, gerçeği araştıran, aynı zamanda gerçek ve doğru olana göre yaşayan tam bir bilge kişidir.

İlkçağ felsefesinin temel sorunu, tüm evrenin yapısını değişimleriyle kuran Arkhe’dir (ana madde). İonia felsefesi doğanın temel öğesini araştıran bir doğa felsefesidir. Her şeyin kendisinden türediği ve sonra yine ona döndüğü ana maddeye su diyordu İonialı Thales (İÖ 625-545). Thales’in öğrencisi, Miletoslu Anaksimandros (İÖ 615-547) ise ana maddenin “apeiron” (sonsuz olan) olduğunu savundu, Anaksi-mandros’un öğrencisi Miletoslu Anaksimenes (İÖ 550-480) ise bunu hava olarak belirledi. Felsefe, İonia Okulu’ndan sonra Efesli Harekleitos (İÖ 535-475) ile büyük bir atılım kazandı. Filozof adını ilk kez kulanan Herakleitos’a göre ateş, evrenin hem ana maddesi, hem de oluşunu sağlayan güçtür; evrende her şey değişim içindedir; her şey akar ve her şey evrensel bir hareket içindedir. Bu süreç bir düzen içinde olur. İnsanın da bu düzen içinde bulunması en iyi yaşamdır. Böylece Herakleitos ile insan da ele alınmaya başlandı. Elealı Parmenides (İÖ 540-?) yalnız “bir varlığın” bulunduğunu, değişmenin duyulardan kaynaklanan yanılsama olduğunu savunurken, öğrencisi Zenon (İÖ 490-430) ise hareketi tümüyle yadsır. Kendisinden sonraki dönemleri en çok etkileyen Pythagoras (İÖ 580-500) ve felsefesi oldu. Ana madde olarak sayıyı alan Pythagorascılar, matematikten müziğe ve astronomiye kadar ele aldıkları konular üstüne ikirci (düalist) bir tutumla düşündüler. Ana madde ve oluş sorununa yanıt arayan Empedokles ve Anaksagoras, gibi felsefecilerde giderek bilime ilişkin çalışmalar yaptılar, insan sorunu daha ağırlıklı olarak kendini göstermeye başladı. Yurttaşların iyi birer insan olarak eğitilmeleri gereğini savunan Sofistler için insan her şeyin merkezidir. Yararlı olan iyidir anlayışından yola çıkan Sofisteler arasında Protagoras, Gorgias, Hippias gibileri en ünlüleriydi. Sofistler düşünmenin insana dönmesini sağlayarak işlevlerini tamamladılar; Sokrates (İÖ 470-339) Sofistler karşısında genel geçer olan bir tümel doğruyu savunarak insanın yaşamında gerçek bilgilerle eylemde olmasının gerekliliğini ileri sürerek insanlar arasında ortak olan doğrunun varlığını ve bunun akılla bulunabileceğini savundu. Öğrencisi Platon (İÖ 427-347) ile onun öğrencisi, Aristoteles (İÖ 384-322) ilkçağ felsefesinin en önemli temsilcileri oldu. İskender İmparatorluğu ile birlikte Hellenistik felsefe doğdu. Hellenizm, Yunan felsefesi gibi özgün değildir. İskender’in fetih hareketleriyle Akdeniz havzasına yayılan Yunan felsefesi, Doğu kültürleriyle karşılaşıp kaynaştı. Kısa süreli olan Makedonya İmparatorluğu’nun ardından kurulup gelişen Roma İmparatorluğu dönemindede felsefede büyük ve özgün atılımlar olmadı; kuramsal çalışmalar yerine günlük yaşam pratiğine dönük çalışmalar arttı. Bu dönemin başlıca okul ve düşünürleri; bilgi sorununa yönelen Kuşkucu (Septik) Okul’dan Pyrrhon ve Timon oldu. Akademia kuşkuculuğunu Roma’ da Marcus Tullius Cicero (İÖ 106-43) yaşattı. Daha sonra İskenderiye’de Yeni Pyrrhonculuk olarak ortaya çıktı ve Ainesidemos, Agrippa, Menodotos ve Sextos Epmeirikos tarafından sürdürüldü. Roma’da yaşam felsefesi bağlamında Epikuros ve Epikurosçuluk doğdu. Bu dönemin en büyük okulu Stoa felsefesi ile Plotinos’un kurduğu Yeni Platonculuk oldu. İÖ 3. yüzyılda Kıbrıslı Zenon’un kurduğu ve değişik zamanlarda güncellik kazanarak Roma’ya dek sürüp gelen stoa felsefesi Seneca, Epiktetos, Marcus Aurelius Antoninus ile Roma stoasında önemli temsilcilerini buldu. Yeni Platoncu Okul ise Platon felsefesini temel almasına karşın Aristoteles stoa ve Hint düşüncesinden de etkilendi. Okulun, kurucusu Plotinos’tan sonra Porphyrios, İambiklos gibi temsilcileri oldu.

Hiristiyan dinini Antik Çağ’ın felsefe birikimiyle temellendirme çabasından doğan ve yaklaşık 1000 yıl süren ortaçağ felsefesi, kendi içinde birbirine bağlı olarak gelişen aşamalar gösterir. 2. ve 6. yüzyıllar arasındaki dönemde daha çok Hıristiyanlığın dinsel öğretisinin kurulma çabalarıyla karşılaşılır. Bu görevi “Kilise Babaları” üstlenmiş olduklarından, bu dönem felsefesi Patristik Felsefe adını alır. Patristik felsefedeki bu gelişmeler Augustinus’ta (354-430) doruğa ulaşır. Augustinus Hıristiyan inancının kavramsal biçimini kurdu. Hıristiyan Kilisesi onun temellerini attığı Hıristiyan Felsefesi doğrultusunda gelişerek skolastik felsefe adı altında Batı Ortaçağ Felsefesi’ nin yeni bir aşamasını oluşturdu. İS 800-1500 arasında egemen olan skolastik felsefe, din adamı yetiştiren okullarda doğup geliştiği için bu adı alır. Skolastik felsefenin ilk döneminde Johannes Scottus, Anselmus, Roscelinus, Petrus Abelardus gibi düşünürler yer alır. Skolastik felsefedeki bu ilk dönemin gelişmeleri Arap felsefe ve biliminden de etkilenmelerle gelişerek “yükseliş dönemi”ne girdi. Bu dönemde Albertus Magnus, Aquinolu Thomas gibi düşünürler ortaçağda Batı felsefesinin büyük adları oldular. Skolastik felsefenin Duns Scotus, Ockhamlı William, Roger Bacon gibi düşünürlerle karşılaştığımız son dönemde ise artık yeni bir dünya görüşü ve yaşam anlayışı ortaya çıktı. Rönesans felsefesiyle deneye ve olgulara yönelen, doğaya açılan, gözleme önem veren bi anlayış gelişti. Yeni Doğa Bilimi Anlayışı’nın ilk adımları da bu dönemde atıldı: Aristoteles fiziği, Ptolemaios astronomisi ve Kutsal Kitap’tan alınan tasarımlara dayanan ortaçağın evren tablosu değişti. Yeryüzü evrenin merkezi olmaktan çıkarken tüm evrenin insan için yaratıldığı anlayışı da değişti. Böylece durağan, olmuş bitmiş bir evren yerine, dinamik, gerçek olan bir evren koyuldu. Rönesans’a geçişte karşılaşılan ilk düşünür Nicolaus Cusatius’tur (1401-1464). Bernardius Telesius (1508-1588), evren anlayışında bugüne kadar süregelen pek çok temeli belirleyen Nikolay Kopernik (1473-1543) ve onun görüşünün tutarlı savunucusu Giordano Bruno (1548-1600), matematiksel doğabilimi ya da fiziğin kuruluşunda en keskin adımları atan Johannes Kepler (1571-1630) önemli araştırmacı ve düşünürlerdir. Dönemin doğa anlayışını en iyi dile getiren Ga-lileo Galilei’dir (1564-1642). İnsancılık (hümanizm) akımı doğdu. Doğa ve evren anlayışı yanında insan anlayışı da (hümanizm) Francesco Petrarca, Giovanni Boccaccio, Michel de Mon-taigne tarafından işlendi. 1.000 yıllık süreçte pek çok yönden yozlaşmış olan kiliseye karşı tepkiler arttı, dinde yenileşmeyle “Reformasyon Hareketi” başladı. Alman din adamı Martin Luther’in öncülüğünde başlayan eylemle Katolik ve Ortodoks mezhepleri yanında, yeni bir mezhep ortaya çıktı: Protestanlık. Dinden ve din adamlarının otoritesinden bağımsız, özerk bir devlet anlayışı gelişti. Güce dayalı “ulusal devlet” düşüncesinin ilk büyük temsilcisi Niccolo Macchiavelli (1469-1527) oldu. Macchiavelli’nin karşısında “doğa hukuku”nu savunan Jean Bodin (1530-1596) ve doğal hukuku devletin temeli yapan Hollandalı Hugo Grotius (1583-1645) yer aldı. İngiliz Thomas Morus ve Francis Bacon ile İtalyan Tommaso Campanella ütopya (düşülküsel) ile ideal devleti anlattılar.

Rönesans’ın atılımları 17. yüzyıl felsefesinde durularak birlikli bir bütünlüğe ulaştı, genel çizgileriyle aklın egemen olduğu usçu (akılcı/rasyonalist) bir çağ oldu. Kepler, Kopernik, Galilei, Giordano Bruno doğanın matematik kavramlarla açıklanabileceğini, doğayla matematik arasındaki uygunluğu gösterip kanıtlamışlardı. Matematik ve fizik bu çağda da bilginin ülküsü oldu. Felsefe çalışmalarının büyük bölümünü yöntem sorununa ayıran ve 17. yüzyıla damgasını vuran düşünür Rene Descartes (1596-1650) oldu. Descartes’i kalkış noktası alanlar Blaise Pascal, Arnold Geulincx, Nicola Malebranche, Baruch Spinoza’dır. 17. yüzyılın genel çizgisinde değişiklikler gösteren düşünür ise Thomas Hobbes oldu (1588-1679). 17. yüzyılın bir başka önemli filozofu da çok yönlü kişiliğini felsefesine de yansıtan Gottfried Wilhelm Leibniz’dir (1646-1716). Aydınlanma Çağı olarak da adlandırılan 18. yüzyılda aklın insan yaşamının her yönünde, kültür dünyasında işbaşına getirilerek bu dünyada sonsuzca olabilecek bir gelişmenin sağlanması amaçlandı. Böylece insan kendi yaşamını kendisi kuracak, akım yönetimindeki dinle, eğitimle, devlet yönetimiyle tüm insanlar daha mutlu olacak, insanlar arası çatışmalar kaldırılacak, insanlık ülküsü altında tüm insanlar birleşecektir. Aydınlanma Çağı’nın başlıca düşünürleri arasında, bu çağın kurucusu sayılabilecek İngiliz düşünürü John Locke (1632-1704); onun açtığı yolda tinselci (spiritualist) çizgide geliştirdiği görüşlerini sonunda idealist dünya görüşüne vardıran George Berkeley (1685-1753); Kant’ın “Beni dogmatik uykularımdan uyandırdı” dediği, İngiltere’de ampirist anlayışı sonuna kadar götürmüş olan David Hume (1711-1776); Locke’un etkisiyle yola çıkan ve her şeyin deneyden türetilebileceği savının en köktenci temsilcisi olan Fransız düşünürü Etienne Bonnot de Condillac (1715-1780); İngiliz aydınlanmasının Fransa’da gelişmesi için çalışan François Marie Voltaire (1694-1778) ile birlikte Fransız aydınlanmasının ilginç başarısı olan ansiklopediyi ve ansiklopedici akımı yaratan Deniş Diderot (1713-1784); Jean Jacques Rousseau (1712-1778); Jean d’Alembert sayılabilir. Aydınlanma felsefesi Almanya’da Christian Thomasius (1655-1728) ile ilk kıvılcımlarını gösterir ve Christian Wolff (1679-1754) ile genişler. Bütün bu gelişmeler doruk noktasına felsefede ve bilimde yepyeni atılımların başlayacağı İmmanuel Kant’a (1724-1804) kadar uzandı. İmmanuel Kant, Aydınlanma içinde gelişen ve sonra onu aşan görüşüyle 20. yüzyıla kadar etkileri süren bir filozoftur. Ondan sonra, onun etkisiyle 19. yüzyıl Alman düşüncesine damgasını vuran bir felsefe gelişti: Alman idealist felsefesi ya da kısaca Alman idealizmi, Johann Gottlieb Fichte (1762-1814); Friedrich Wilhelm Schelling (1775-1854), Georg Wilhelm Friedrich Hegel (1770-1831), Friedrich Schleiermacher (1768-1834) Alman idealist felsefesinin en büyük temsilcileridir.

19. yüzyılda Almanya’da Hegel’in etkilerinin sona ermesi yeni felsefe arayışlarına yol açtı. Din ve toplumla ilgili konularda görüş ayrılığına düşen Hegelciler, yanıtlarda ayrıldılar. Bunlardan, gelişen doğa bilimlerinin de etkisiyle Hegel’e karşı çıkanlar Maddecilik (Materyalizm) akımını oluşturdular. Ludwig Büchner (1824-1899) Alman maddeci felsefesinin ilk yönlendirilerindendir. O çizgide Ludwig Feuer-bach, David Friedrich Strauss ve Karl Marx görüldü. Aynı yıllarda Fransa’da, İngiliz felsefesinin etkisinde gelişen E.B. Condillac ile önemli temsilcisini bulan deneycilik 19. yüzyılda olguculuk (Pozitivizm) olarak canlandı. İnsanın tüm yaşamında dayanması gereken pozitif bilimlerin doğruladığı, kanıtladığı tasarımlar olmalıdır. Fransa’da 19. yüzyılda olguculuğun iki önemli temsilcisi Saint Simon (1760-1825) ile toplumbilimin kurucusu Auguste Comte oldu (1798-1857). İngiltere’de ise J. Locke (1632-1704) ile başlayan gelişme 19. yüzyılda John Stuart Mill (1806-1873) ile gelişti. Mill, bilgi anlayışında Locke’a, ahlak görüşündeyse bir başka İngiliz Jerey Bentham’ın görüşlerine dayandı. Böylece yararcı (utilitarist) ahlak anlayışı İngiltere’de iki önemli kurucu ve temsilci buldu. 20. yüzyıla girerken İngiltere’de bir başka anlayış kendini gösterdi: Evrim (evolution). Charles Darwin (1809-1882), Türlerin Kökeni adlı kitabını 1859’da yayımladıktan sonra başlayan tartışma sürüp giderken felsefede, özellikle gelişme kavramı yeni bir boyut kazanarak yeniden ele alındı. Darwin’in canlılar dünyasında gördüğü evrim, doğaya egemen en yüksek yasa olarak felsefenin en temel kavramlarından biri oldu. Başlangıçları önceki yüzyılda bulunan, gelişmesi ve etkileri asıl 20. yüzyılda olan “yaşam felsefesi”, ilginç felsefe anlayışlarından biridir. Bu görüşün maddeci çizgideki filozofu Friedrich Nietzsche’nin (1844-1900) tüm felsefesi temelde bir karşı çıkıştır. Nietzsche’nin olgucu-doğacı yaşam anlayışı, biyolojik yaşamı daha değerli sayışının karşısına Wilhelm Dilthey’de (1833-1911) çıkar; onun için en değerli ve en güçlü olan tinsel (manevi) yaşamdır. İdealist yaşam felsefesinin Dilthey’den başka iki önemli temsilcisi; Henri Bergson ve dirimselciliğin (vitalizm) kurucusu Hans Driesch’dir.
20. yüzyıl; bilimsel bulgular, teknoloji yenilikleri, düşüncelerin, görüşlerin çokluğu hızlı ve sürekli değişmelerle sarsılan bir yüzyıldır. İnsan ise değişimin ve çalkalanmanın içinde kendini bulmak zorundadır. İşte bu gereksinim, felsefede insan ve yaşamını odak noktası olarak alan bir akımın, varoluşçu felsefenin doğmasına neden oldu. Bu çağ felsefelerinin bir özelliği de bilimsel gelişmelerden kaynaklanmak oldu. Bilimdeki ilerlemeler metafiziğe karşı Bilimsel Felsefe Anlayışının doğmasına yol açtı, metafizik ile bilimsel savlı felsefenin çatışması başladı. 20. yüzyılda belirli merkezlerde odaklanmış olan felsefe anlayışları giderek kendilerini dışa kapamadılar. Bunun sonucunda da birbirini yadsıyan, birbiriyle bağlantısız değişik felsefeler oluştu. 20. yüzyılın başlıca felsefe akımlarından görüngübilim (Fenomenoloji). Almanya’da yayıldı. Bu akımın önde gelenleri: Edmund Husserl, Husserl’in de hocası olan Franz Brentano ve Max Scheler’dir. Almanya’da 20. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan bir felsefe akımı da oldu. Görüngübilim (Fenomenoloji) gibi etkileri yurdumuza kadar gelmiş olan Yeni Ontoloji’nin kurucusu Nicolai Hartman’dır (1882-1950). En önemli sorun insanın varoluşunun anlamıdır diye varoluşçu felsefe 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra büyük bir hızla yayıldı, moda felsefe haline geldi. Varoluşçu felsefenin ustaları arasında önceki yüzyıldan Sören-Kirkegaard ve çağımızdan Karl Jaspers, Martin Heidegger, Jean Paul Sartre, Albert Camus, Merleua-Ponty vb anılabilir.
Bilimsel felsefe, köklerini Ernst Mach’ ın olguculuğunda bulur. Sorun alanını bilimlere ilişkin sorunsallıkta bulan bilimsel felsefenin en önemli dayanağı matematik ve modern mantıktır. Bu felsefenin başlangıcı Viyana Yöresi Okulu’dur. Moritz Schlick, Rudolf Carnap, Ludwig Wittgenstein’ın kurucusu ve başlıca temsilcileri olduğu Viyana Yöresi Okulu’nun düşünceleri kısa zamada yaygınlaştı ve özellikle İngiltere’de, sonra da ABD’de yankılar buldu. Bu gelişme çizgisinde yer alanlar; Karl Poper, B. Russell ve felsefedeki ilk evresiyle Alfred North Weitehead’dir.

Kaynak: nkfu.com/
🌘 🚀
Pcderen - avatarı
Pcderen
Kayıtlı Üye
7 Mart 2020       Mesaj #57
Pcderen - avatarı
Kayıtlı Üye
Felsefe, etimolojik olarak Yunanca “seviyorum”, “ardından gidiyorum”, “arıyorum” gibi anlamlara gelen “phileo” sözcüğü ve “bilgi”, “bilgelik” anlamlarına gelen “sophia” sözcüğünün birleşiminden oluşan bir sözcüktür ve felsefenin sözcük anlamı, “bilgelik sevgisi” ya da “bilgi sevgisi”dir.

Benzer Konular

21 Temmuz 2014 / Misafir Felsefe
20 Kasım 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Kasım 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Haziran 2009 / careless_WhispeR X-Sözlük
4 Mart 2011 / Misafir Taslak Konular