Arama

Ağıtlar - Sayfa 4

Güncelleme: 4 Ocak 2012 Gösterim: 43.586 Cevap: 73
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2007       Mesaj #31
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kaşık Atmam Aşına

Sponsorlu Bağlantılar
Bana yanlış yaparsan
Seni asla affetmem
Yakarım yüreğimi
Seni tekrar sevdirtmem

Sığınsan da yanımda
Bir saniye oturtmam
Sürünsende kapımda
Bakıp elinden tutmam

Yalvarıp yakarsan da
Gözyaşını kurutmam
Her şeyi unutsam da
Yaptığını unutmam

Bana yanlış yaparsan
Seni ele bırakmam
Kül ederim sevdanı
Bir daha asla yakmam

Tek başına kalırsın
Kaşık atmam aşına
Ne gece ne de gündüz
Bakmam gözün yaşına

Beklersin yollarımı
Kapına tak tak yapmam
Varıp başka biriyle
Yaşasan da yaşatmam..

isimsiz kral
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
1 Ekim 2007       Mesaj #32
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Yurt yuva kıldığın tenli mereği

Sponsorlu Bağlantılar
Yurt yuva kıldığın tenli mereği
Düzüp koşmak idin tepir eleği
Şu kavdan yaptığın tecir tereği
Divan-ı Bâri’ye yadigâr götür

Elinde ördüğün çöpür ağını
Kâhan eylediğin kelem bağını
Şu kabal biçtiğin sap orağını
Al ulu Tanrı’ya bergüzar götür

Yetim gömleğini diken iğneyi
Her gün yal verdiğin topal ineği
Ayran topladığın şu ak küleği
Mahşer yığnağına sakla, sar götür

Üç kot arpa, beş kot çavdar ekerdik
Kesmik ekmeğine hasret çekerdik
Namertlere ağı merde şekerdik
Sözünü tekrar et iftihar götür

İle kısmet balsa bize pay taştı
Yokluktan derdimiz deryalar aştı
Açlıkla uğraşmak hayli savaştı
Çektiğin mihnetten ah ü zâr götür

Yetim kalmış idin emzik tavında
Gamınla kardeştin gençlik çağında
Bir gül yeşertmedi vuslat bağında
Gönül yaraların hep berat götür

De ki Kadir Mevlâm bize ilişme
Dünyada sızıyan çıbanı deşme
Celâli Baba’dan sorma, söyleşme
Bu dertli çobandan bir selam götür
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2007       Mesaj #33
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Küçük AğıtSadece, altı aylık adını biliyorum
Düşüncemin ar damarı çatlıyor
Eyyyyy çocuk...

Sarı suların içinde doru atları
Dolu dizgin sürmenin özlemini duyarım
Bir yanım yıkık
Bir yanım yangınları içinde
Sustukça susarım
Susmak neyi, neleri alıp götürdü
Ağladıkça bilirim

Benden
Altı yıl sonra dünyaya geldin
Altı ay kalıp göçtün
Bir kelebek kanadının inceliğinde
Bu dünyanın neyini beğenmedin
Be kardeş, soruyorum

Bir tomurcuk gül idin,
Bağımızdan açmadan soldun, canım
Anamın gözyaşlarını akıtarak sel gibi
Yuydun bedenini akladın gittin
Gidiş o gidiş
Kara gözlerini anımsıyorum

Adını Faik koymuştu dedem
Ömrünü Allah versin demişti
Kulağına ezanlar okumuştu
Kızıl çizgiler içinde,ninnilere doymadın
Yahut ben öyle biliyorum
Ana sütü helal derler
Ömrün boyunca helal süt emdin
Daldın derin uykulara bir daha uyanmadın
Kayıtlarda adın yok
Doğumun ölümün bilinmedi
Bir ses gibi, geldin dünyamıza
Kuşlar gibi, uçup gittin
Eyyy çocuk

Yanar gözlerim yanar kavrulur
Ağlayamam
Özlem duymuyorum desem yalan
Özlüyorum,yüreğimin nar çiçeği
Gönlümün sevda gerçeği
Kardeşim benim
Toprağın bol olsun
Rahat uyu...
Orhan Bahçıvan
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
1 Ekim 2007       Mesaj #34
nünü - avatarı
Ziyaretçi
ATATÜRK'E AĞIT

Sana diyom sana Mustafa Kemal
Riyâkâr kulların yalandan yanar
Bu dünyada senin başına döner

Saraya gel Gazi baba saraya
Sen düşürdün bir soğukluk araya

Işık dünya başımıza dar geldi
Gazi baba hepisinden zor geldi

Saraya gel Gazi baba saraya
Sen düşürdün bir soğukluk araya

İstanbul'dan Ankara'ya yürüdü tren
Moskof'un kralı salına duran

Saraya gel Gazi baba saraya
Sen düşürdün bir soğukluk araya

Paşalar içinde Gazi'dir süslü
İresmi geçitte de milleti yaslı
Sarayın içinde kılıcı paslı

Saraya gel Gazi baba saraya
Sen düşürdün bir soğukluk araya

İsmet kondu sarayına yurduna
Ağladı askerin düştü ardına
Anan kızı olsayıdı yanarıdı derdine

Saraya gel Gazi baba saraya
Sen düşürdün bir soğukluk araya

İstanbul'un etirafı denizden avlu
Ne bir kızı kalmış nede bir oğlu
Saraydan eğlenmez Paşa'nın göynü

Saraya gel Gazi baba saraya
Sen düşürdün bir soğukluk araya
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2007       Mesaj #35
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnsanlara Ağıt

Mavi kanlı insanlarımıydı yeryüzünde yaşayan.
Başka dünyalardan gelenler miydi,
Dünyanın başka yerlerinde de yaşayanlar.
Hayvanlar kadarda mı değeri yok.küçücük gözleri ile bakan
Gözünde korku çığlıkları ,o küçük çocuğun.
Anası,babası uzanmış cansız yatarken yerde.
Nasılsa sağ kalmış istememede.
Bilmem kaçıncı kez bombalanışı,bir ülkenin değil! dünyanın.
Sonumu geldi ne yeryüzünde yaşamın.
Ölürken binlerce insan ikiz kulelerde,
Nasıl ağladımsa öyle ağlıyorum bombalar altında ölenlere de.
Dünyanın her yerinde yok etmek için beşeriyeti.
Başka bir beşer,
Beşer ,on beşer bombalar yağdırıyor bir küçük ülkeye.
Dünyanın bir başka yerinde,altında yada üzerinde,
Hala atom denemeleri yapılıyor,bilinçsizce.
Afrika'da aç insanlar ölüyor bir lokma ekmek uğruna.
Doğa kendini yok ediyor öç almak için insanlardan.
Siyah kanlı Alman, mavi kanlı Amerikalı,
Kırmızı kanlı Türk, Beyaz kanlı Arap.
Mübarekler insan değil de sanki bukalemun sürüsü.
Vura vura kendilerini.
Tüketiyorlar bilinçsizce insan özgürlüğünü.
Tek bir Allah.
Allah yolunda kavga.
Müslüman’la, hırıstiyanla bir haçlı seferi.
Sanki herkes Allah neferi.
Amerikalı diyor ki:Tanrı Amerika’yı korusun.
Öbürü diyor:Allah için cihada.
Yalvarın Allah'a biraz daha,
Yalvarın ki başınıza yıksın dünyayı.
Görürsünüz o zaman Afganistan'ı ,Amerika’yı.
Siz savaşa durun efendiler,görmez misiniz eneyiler.
Almanya'yı ,Çin'i ,Rusya'yı.
Nasılda bekliyorlar paylaşmak için,
Dünya üzerinde küçücük bir arsayı.
Savaşa ,savaşa yok ediyorsunuz dünyayı.
Nasılsa Amerika fethetti uzayı.
Neptün'ü , Mars'ı ;Uranüs'ü.Yok edin dünyayı.
Gidersiniz Mars'a
Alırsınız arsa,
Orda yaşarsınız kolaysa,
Birazda ******z sıkıyorsa,
Arkanızda bırakırsınız Âdem’le, Havva’yı.
Terk edersiniz dünyayı.
Belki o zaman yeşerir nesli tükenen ağaçlar.
Belki tekrar doğar yok olan tabiat.
Dostça ,kardeşçe paylaşmasını bilen,
Siyah ,beyaz, kızıl, sarı.
Sanki hepsi bir elmanın yarısı.
Anlarlar ki yok birbirlerinden farkı.
Anlarlar ki kan hepsinde kırmızı.
Dünyanın bir yarısında insanlar ölmez açlıktan.
Diğer yarısında düşmez olur bombalar.
Siyah beyaza elini uzatır,Hıristiyan Müslüman.
Silahlar kalem olur,savaşlar sanat.
Dolarlar ekmek olur iş olur,silaha inat.
Çöller buğday olur, başak olur,
Yeşerir umutlar bir baştan bir başa.
İnsanlık filiz olur ,duygular aşk.
Gelişir ,büyür ,büyür de içinizde.
Sevgi olur , dostluk olur,barış olur siz istememenizde.
Sınırlar kalkar ,mayınlar temizlenir,
Devler cüce olur ,cüceler dev.
Yollar çiçek olur ,yollar barış
Gezer insanlar dünyayı karış ,karış.
Ne pasaport ne vize,
Kapılar açılır barışa doğru ,dostluk yeter bize.
Küçük çocuğun gözlerindeki korku biter
Yüreğinde yeşerince ümitler.
Topraktan fışkırınca barış denen filiz.
Yürürüz yeni bir dünyaya doğru
Sen. ben .o , hepimiz.
Dünya hepimize yeter.
Dünya bizim gezegenimiz.

Dilaver Övüç
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
1 Ekim 2007       Mesaj #36
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Hucûm demiş Alamanın zabiti,
Yavrumun kefeni asker kabutu,
Salına girmeye yoktur tabutu,
Yoksa yavrum seni vurdular m'ola,
Kefensiz gabire goydular m'ola.

Topun dumanı da ağmış havaya,
Gözlerim yavrumu dönmez sılaya,
Goltuğuna girmiş çifte sıhhıya,
Yoksa yavrum seni vurdular m'ola,
Kefensiz gabire goydular m'ola.

Çanakkale nerde, Suvermez nerde?
Her ana dayanmaz bu zalim derde,
Ahmed'in babasız eğlenmez evde,
Yoksa yavrum seni vurdular m'ola,
Kefensiz gabire goydular m'ola

Derinimiş Çanakkale deresi,
Goygunumuş şehidimin yarası,
Acıya dayanamaz garip garısı,
Yoksa yavrum seni vurdular m'ola,
Kefensiz gabire goydular m'ola.

Senin yavrum beşik ile belede,
Yâdigarın galdı yavrum geride,
Bir gelin eğlenmez ıssız bir evde,
Yoksa yavrum seni vurdular m'ola,
Kefensiz gabire goydular m'ola.

Bir günüm doğarda bir günüm batmaz,
Şu ıssız evlerde bir gelin yatmaz,
Oğlumun yerini kimseler tutmaz,
Yoksa yavrum seni vurdular m'ola,
Kefensiz gabire goydular m'ola.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ekim 2007       Mesaj #37
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ağıtoğul sana söyle nasıl kıydılar?
yüreğime ateşleri koydular
kim çıkardı yıkılası töreyi?
Kabil gibi kör şeytana uydular

bahar_ı ömrümü talanlar vurdu
şu yanık içimi bir yara sardı
dağlar hani benim kuzum nerdedir?
niye saklarsınız aç gözlü kurdu?

benim oğlum daha yirmi yaşında
kurşun izi kaldı yiğit döşünde
bir hazan sabahı yağmur yağarken
pusuya yattılar çeşme başında

kışlara rast geldi sarardı bağlar
ölenler öldüde düşmanmış sağlar
gözlerime damla damla yaş indi
benimle beraber ağlayın dağlar

Ömer Kara
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
2 Ekim 2007       Mesaj #38
nünü - avatarı
Ziyaretçi
PİLOTLARIN AĞIDI

Zabitlerin gözünd(e) olur gözlüğü
Yanmış tayyaresi kalmış tozluğu
Tükenmiş mi yiğitlerin azığı

Dumanlı dağlardan geçemedin mi?
Kırıldı kanadın uçamadın mı?

Hava sisli görmemiş yolunu
Kapmışda koyvermiş direksiyonu
Bunlar ölmüş ölümlerin zorunu

Dumanlı dağlardan geçemedin mi?
Kırıldı kanadın uçamadın mı?

Kanadım kırıldı "uçamam" demiş
Dumanlı dağları "aşamam" demiş
"Vay anam" demiş de yanmış can vermiş

Dumanlı dağlardan geçemedin mi?
Kırıldı kanadın uçamadın mı?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ekim 2007       Mesaj #39
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ağıt

Böyle mi vermiştik bin bir umutla,
Tartsalar vermezdik altın yakutla,
Canından bezmiş de küsmüş hayatla,
Feleğin elinde solan Zeynebim.

Sır küpü misali susmuş kuluna,
Dert üstüne derdi takmış koluna,
Sabırla koruk,dolmuş yoluna,
Üzümü dallarda kalan Zeynebim.

Yılları peşinden koşturup durdun,
Ne çileyi kovdun, ne hesap sordun,
Gördüğün rüyayı hep hayra yordun,
Bu gerçek dünyada yalan Zeynebim.

Kader deyip geçsem yüreğim yanar,
Yuvanda hak dili hep seni arar,
Bülbül gitti artık baykuşlar konar,
Özledim ne olur dolan Zeynebim.

Yandım ateşine dumanım tütmez,
İnan ki yürekten hayalin gitmez,
Gözümden sel gibi yaşlarım bitmez,
Gönlüme kefeni salan Zeynebim.

Bir diğer adında sabırlı melek,
Dönülmez yollara savurdu felek
Uçamaz olmuşsun kanadın gerek,
Kara topraklara dalan Zeynebim.

Gönlüme kefeni salan Zeynebim.
Kara topraklara dalan Zeynebim.
Zeynebim, Zeynebim, şahan Zeynebim,
Bu gerçek dünyada yalan Zeynebim.

Sergül Vural
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
3 Ekim 2007       Mesaj #40
nünü - avatarı
Ziyaretçi
AĞIT


Gönlümde yazdığım bu son ağıta
Nazire yaparak coşan dalgalar!
Hastası olup da geç vakit hekim
Arayanlar gibi koşan dalgalar!

Sizin de elbette var ki bir sızınız,
Bundan mı geliyor korkunç hızınız?
Beni de beraber alır mısınız
Kederle kabarıp şişen dalgalar?

Sizinle paylaşssak bu korkunç gamı;
Bitmiyor bu sonsuz ecel akyamı.
Bilmem ki bundan mı titriyor gemi
Ey dalgakıranı aşan dalgalar?

Hey Atsız! Çöküyor eski bir direk.
Baksan da dünyaya titremeyerek
Hepimiz beraber haykırsak gerek
Ey bela dehrinde pişen dalgalar!..

Hüseyin Nihal Atsız