Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 149

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.166.013 Cevap: 8.002
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Şubat 2007       Mesaj #1481
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşk Mevsimi

Sponsorlu Bağlantılar
Bahar dallara konmuş
Aşk bülbülleri öter seherlerde
Deniz, masmavi nemli gözleriyle bakar
Dalga dalga sevdâ vurur rıhtımlara
Güneşin ışıkları şefkâtle okşar bulutların
bembeyaz kabaran saçlarını
Aşk mevsiminin esen yelleri yalar dağların yamaçlarını
Tabiat, çiçek desenli elbisesini giyer rengârenk
Ağaçlar yemyeşil bir renge bürünür
Kuşlar aşk nâğmelerini yayar etrâfa binbir âhenk
Nehirler sarmaş dolaş olur sevgiyle köpürerek
Gözlerim, gözlerinde yeşerir aşkına kanarak
Sevdâna bulanır yüreğimin dört bir yanı
Aşkı ben gözlerinden içerim yudum yudum
Buluşur ellerimiz bir çift güvercin misâli
Kanatlanır sevgimiz, bir kuş gibi yükselir göklere
Sevdâ yağmurları yağar alev alev tutuşan çöllere
Aşkınla yanar kavrulurum, karışırım küllere

(16 Ocak 2007/ İstanbul)

Timur İlikan
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
23 Şubat 2007       Mesaj #1482
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İtiraf ettim kendime dün gece
Gösterişli kelimeler kullanmadan
Sponsorlu Bağlantılar
Sözümü kesmeden dinledim sessizce
Sustum soru sormadan

Kendimi seviyorum dedim önce
Özür diledim ardından
Üzdüğüm için günlerce
Unuttum dedim hepsini
Bir defa gülünce


caner yatan

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Şubat 2007       Mesaj #1483
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Garip Türkü

Yolun yarısına geldim
Hem ağladım hem de güldüm
Gonca oldum gül açıldım
Hazan vurdu erken soldum

Ağla kara gözlüm ağla
Al üstüne kara bağla
Gelmez isem bağrın dağla
Gurbet elde garip oldum

Bülbül gibi düştüm zara
Bu yarayı kimler sara
Var git kabristanda ara
Anla ki ben bugün öldüm

Ömür geçiyor durmadan
Halimden haber sormadan
Düşümü hayra yormadan
Ölümü hakikat buldum

Latif Öz
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
23 Şubat 2007       Mesaj #1484
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Bir kalem olsam! ...
Seni yazardım deryalara
Yıldızlara, güneşe ve aya
Koşardık seninle
Yelken açardık sevdalara
Bir kalem olsam! ...
Seni yazardım unutulmaz sevdalara

Bir defter olsam! ...
Seni çizerdim tüm sayfalara
Okyanusa, bulutlara, yeşil ağaçlara
El ele binerdik aşk gemisine
Açılırdık sonsuzluğa
Bir defter olsam! ...
Seni çizerdim sevdalı yüreklere

Bir güvercin olsam! ...
Kanat çırpardım yüreğine
Sevgine, aşk dolu sözlerine
Diz dize otururduk hasret pınarına
Akardık su misali yanan yüreklere
Bir güvercin olsam! ...
Sana uçardım tüm sevgimle

Bir güneş olsam! ...
Sana doğardım hasretimle
Özleminle, yanan yüreğimle
Seni ısıtırdım dünyanın yerine
Çiçekler yerine sana hayat verirdim
Sımsıcak nefesimle
Bir güneş olsam! ...
Sana gülerdim dim tüm sevgimle

Ama ben........
Ne kalem, ne defter, Nede güvercinim
Nede dünyaya hayat veren güneşim
Bir garip Morpheu'um sana tapan
Aldım yüreğimi elime
Sana geliyorum
Belki aşk dolu kalbine
Kabul edersin diye........


mustafa yiğit
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Şubat 2007       Mesaj #1485
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Angelir Ölürüm Bende

an gelir
ölürüm bende
kalmaz bakışlarımdaki
manada manasızlıkta
silinir ismim hatıralardan
gecenin kör bir yerinde
an gelir
ölürüm bende
dostların aklına düşerim bazen
anar geçerler
bir fısıltı olurum kaldırımlarda
sabahın ıssız seherinde
an gelir
ölürüm bende
ardımda kalanları
dağıtırlar fakire fukaraya
sanki günahlarıma
bedel olacakmış gibi
ne seviştiğim ******ler
ne onların kokusu
bir tek yazdıklarım kalır geriye
an gelir
ölürüm bende
iyi adamdı derler
yada içlerinden küfrederler
rüzgar olur eserim
bir çift ağacın gölgesinde
an gelir
ölürüm bende
aşıktı derler
sevmişti derler
lakin fayda etmez
sevgide aşkta
ölüme
an gelir
ölürüm bende
kaybolurum
azrailin
kan kırmızı pençesinde

Fatih Çınar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Şubat 2007       Mesaj #1486
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gidelim

gidelim

gidiyorum ben bir cevherli yola
gelin gardas hep beraber gidelim
olurya belki kabede veririz mola
gelin dostlar biz bu yola gidelim

soyle bak etrafina alemde gark ol
sevgi sevkat merhametle ask dol
bir daha gecmez ele bu kiymetli yol
gelin canlar biz bu yola gidelim

istedigi sadece dogruluktur bizden
vaz geciyor tovbeyle her kotu izden
hic birsey istemiyor hak teala sizden
gelin gardaslar hep beraber gidelim

yasar kulun canim feda senin yoluna
allahim merhamet et aci kuluna
sesleniyorum evlisine duluna
gelin gardas hep beraber gidelim

neden bakmaz o kor gozler gunese aya
hadi onlari gormedin bak akan su caya
pisman olup kalirsin bak sonra yaya
gelin canlar biz bu yola gidelim

daha ne beklersin kitabullah yeter
daha ne beklersin habibullah yeter
daha ne beklersin yuce allah yeter
gelin kullar biz bu yola gidelim


13-12-2005 yasar gurlek
rotterdam hollanda

Yasar Gurlek
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Şubat 2007       Mesaj #1487
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sis ve portakal mevsimi

omuzlarında yanan ateşi körükler izzetiyle
gözlerinde emr-i bil maruf kuşları
portakal mevsimine uçar elleri

körlük aptallığın senedine yazılmış tarihtir
şaklar kırbacı şırak şırak şırak
mevsimler bilindik öykülerdir
elbet zarına sarılmış solucanlar anlatacak
seçilen bir sistir zaman
susacak susacak ve uyanacak


kirletme ellerimi ey duyulmayan ses
bu nehirler durdurulamaz akacak ve akacak
yatağımda saklı dilleriyle yılanlar
göğsüme dayayacaklar ağızlarını tıslayarak
oklanacak şefkât allamasıyla kaldırımlar
başlarında kısalan gölgelere afyon ve efsun

hatırla denilecek bir sabah kulağına
karartma ayinlerinde sesin duyulacak
bu nehirler durdurulamaz
akacak
ve …

A.Baki...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
24 Şubat 2007       Mesaj #1488
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Hüzün bulutlarını sil at gözlerinden
Kanat aç mutluluğa, uç badem gözlüm
Sitem kırıntılarını kopar yüreğinden
Aşk deryasına yelken, aç badem gözlüm

Derdi kederi hep mazide bırak
Mutsuzluk yüreğine olsun ırak
Tüm kötü anılara beraber kuralım tuzak
Sevinçlerle geleceğe, bak badem gözlüm

Izdırap kartalının kır kanatlarını
Gönül güvercinine ver sevdalarını
Daldır aşk denizine doldur yüreğini
Sevda sarayımda bir ömür, kal badem gözlüm

Ayrılık şahinini salalım dağlara
Binelim aşk vapuruna açılalım deryalara
Bir ömür beraber kalalım baş başa
Hüzün dolu gözyaşlarını, sil badem gözlüm

Neden bu hüzün, bu ızdırap, bu sitem
Ömrün hep acılarlamı geçecek bitanem
Gönül kapından girmeden gitmem
Aç kollarını Morpheus'a, koş badem gözlüm


mustafa yiğit
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
24 Şubat 2007       Mesaj #1489
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Belki Yine Gelirim

Cemile Çakır hocaya

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa, yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler

Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artık
ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların

Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluksoluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün

Ahmet Telli
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Şubat 2007       Mesaj #1490
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hüzün Devi
Kanayan yarama dert merhemi sürülür.
Neşteriyle hüzün devi tabibim olmuş.
Şu divane gönlüm gamdan gama sürülür.
Vurmuş o gözlerin, ecel sebebim olmuş.



Necmi Ünsal

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya