Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 197

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.166.206 Cevap: 8.002
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #1961
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
SABIR

Sponsorlu Bağlantılar
Yangın yerine döndü üçbuçuk zaman
Beklentiler yerini hüzüne bıraktı
Kırıldı çatladı orta yerinden sabır taşı.
Gittin sen benden
Ben gittim senden
Gittik birbirimizden
Muammalarla dolarken zaman ve mekan
Kırıldı çatladı orta yerinden sabır taşı
Gelsen bana
Gelsem sana
Gelsek birbirimize yeniden
O ait olduğumuz zaman ve mekana
Zaman yok ağlamaya
Zaman yok ağıt yakmaya
Dayan can dayan yürek
Az kaldı
Az kaldı
Sevdaya umuda ve yarına
Dayan be can.

Öner Polat

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #1962
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ISLAK GÖLGE...

Sponsorlu Bağlantılar
Sağ selamet git yorulmasın düşlerin
Ben burada seni aşka boğan el duygularının bedduasını okumaya niyetliyim.



Sevsem seni içimde körelesi bir isyan.
İfadesizliğimi bağışla.
Seni zamansız sarasım var
Gece şelalesi gibi akışın şimdi gözlerimden
Ansızın notalarında susmuşluğum bu ilk değil
Adı aşk gibi
Kendime bu kiralık ifadesizlik
Beni bekleme
Sobe de tam kaçarken
Seni deli gibi sevip, ağlayasım var.

Gün gibi başla yeniden içimde
Kimse kanıtlayamamış ki yokluğunu
Bir aşılmazlık var yurdundan yurduma
Anlasana
Yürekliliğim yalnızlıktan
Baş edilmez bir deniz üstüme üstüme bu gelen
Adı nedir
Nasıl sünger çekilir
Sarmalandım mahpus gibi kırık raylarını aşıp sana
Kuş olup uçasım var

İki pencere arası baksam
Seni ararım
içimden her an gelen tüm manzaralarda
Sen denince
Sokak arası kayıp hep bizde
Ölesiye asansörlü düşler
Bir aşağı
Bir yukarı
Sallantıda şimdi aşkta tüm basamaklar
Şairliği reklam
Kendisi haram
İdam seyirlik yüzüm var sonrasına
İçimde bir sen suskunluğu
Yasak edip kendimi aşka
Seni öldüresiye kıyılarıma hapsedesim var

Korkma
Büyülü bir gizdir
Deli gibi bayram
Kökünden sökülen tüm aşk yollarından adı çıkan “sen”
Toprağa ölüm kokusu mu sindi..
Ölülermi toprağa girdi..Kıyamet mi geldi desem
Değirmene dönmüş yüzüm
Elinin hamuruyla şekillendiren beni sen
İçimde on kavga on aşk üstüne
Dönmedolap gibi
Dönüp dönüp sana koşasım var...

Shera... / Yağmurun Kızı

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #1963
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KOPARDIN

Bir hicran çölüne bıraktın beni
Kalbine girdiğim yolu kopardın
Yaydın üzerime yalan gölgeni
Adını andığı dili kopardın

İçimden boşluğa savruldu külün
Hüznün ateşiyle yandı kakülün
Yıllardır ruhumda öten bülbülün
Her seher konduğu dalı kopardın

Uzattıkça sana boş ellerimi
Birer birer yıktın hayallerimi
Bilmem, ölü müyüm, yoksa diri mi
Saçımdan son siyah teli kopardın

Gönlümde aşkınla hergün yeşeren
Göğü yıldız yıldız önüme seren
O güzel, bembeyaz gülü kopardın

NURULLAH GENÇ
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #1964
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
EĞER

Neler yazar kalemler,
Sen yazmak istersen eğer,
Nelere şahit olur kağıtlar
Anlatmak istersen eğer
Hüzünler bile güzeldir,
Sevinçlerini görebilirsen eğer,
Çözümsüz değildir bilmeceler
Çözmek istersen eğer,
Yaşamak güzeldir,seversen
Ellerini uzat bana sende
Seversen eğer....

Nesli Tezcan
blood_lovee - avatarı
blood_lovee
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #1965
blood_lovee - avatarı
Ziyaretçi
Saklı Geçmiş

Uzun süreli istirahatgahından bir adam,
Sessizliğini bozup yüzyılların ardından
Kalktı artık tanımadığı bir dünyada ayağa!

İlk gördüğüne yapıştı ve söylenmeye başladı,
Dinleyen yaşlı bir adamdı, anlamadı, sıyrıldı kaçtı.
İkinci adamı yakaladı ve genç adama
kendi dilinden elverdiğince,
Dokunaklı bir türküyle yakardı.

Çaresiz o da “kim bu deli” diyerek kaçtı!
Bir güzel gördü, gönlünün bahçelerinde ki
Tüm çiçekleri terennüm etti, anlaşılmadı!

Çocukları gördü en sonunda, yaklaştı,
Ne söylediyse alay edip kaçıverdiler.
Biri kaçmamıştı ve yeni
yürümeyi öğrenmiş gibiydi.

Adamın aklına ninni söylemek geldi
Ve derinden söylemeye başladı ninniyi!
Çocuk o güzel bebek ifadesiyle gülümsedi,
Anlamlı anlamlı büyülenmiş gibi bakakalmıştı!

Uzunca bir süre söyledi adam
Bir hortlaktan
beklenmeyecek kadar duygulu,
Kendi diliyle söylediğinden midir nedir?
Ninniyle sanki can suyunu yürüttü
tersinden!

Çocuksa masmavi gözlerle,
Gök gözlerle ninninin
çekilmişti bir kez içine!
Artık bilmediği o dili anlar gibi
Başlamıştı mırıl mırıl mırıldanmaya!

“Ay day dalalay! ”

***

Birgün öldüğünde kimse,
Kendisiyle beraber mezara
Bir dili de taşıdığını nereden bilebilir ki?
Bilse ölmek o kadar kolay
Gelebilir mi ki?

***

Birgün rüyasında bir taş kaldırır genç,
O taşın altında geçmişi saklıdır onun,
Geçmişin üstünde bir yazıt:
“İşte burada sen yatıyorsun! ”


Semih Seyyid
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #1966
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
IHLAMURLAR ÇİÇEK AÇTIĞI ZAMAN


Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırır beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadîm Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Bilirsin ki burda değilim artık
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …
Gelir benim yüreğimde toplanır,
Dağların üstünden sıyrılan duman.
Bir yanım mosmordur, bir yanım beyaz,
Bir yanım karakış, bir yanım ilk yaz.
Can evime bakışların saplanır;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …Ihlamurlar çiçek açtığı zaman;
Ne sen gurbetçisin, ne ben sılacı.
Senden gayrısına bakmam mümkün mü;
Gözlerimi esir alan dağlardan.
Kapımı üç defa çalan postacı
Adresinde yok! Diye notlar düşer,
Eski adresimde bir hüzün eser;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …Eski adresimse kurumuş bir gül,
Gizemli bir ıtır, domur domur kan,
Yaba yaba yelde savrulur gönül,
Firkatli turnalar geçer uzaktan.
Dalgınlığım debimetre tanımaz,
Başım çarpar bir gemi bordasına
Düşerim bir girdabın ortasına
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …
Birden bezeklenir sevda haritam,
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman…
Lâleler toplarım ben tutam tutam,
Bizim için çalar kıvrak bir keman.
Gök papatya, yer ise lâle bahçesi,
Aşka ışık dokur kuşların sesi.
Seninle hep aynı yerde oluruz;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …
Kumaşı eprimiş üç mevsim geçer,
İlkyazla uyanır derin uyuyan.
Tan sesine cıvıldaşır serçeler,
Sevdadır anlıma namlu dayayan.
Havuzuma ay ışığı dökülür.
Bilirsin ki burda değilim artık,
Ruhum yağmur yağmur göğe çekilir;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …
Gülde çiy damlası… Buzum sırçayım;
Güneşe çarpınca param parçayım.
Bir gün Emirgândayım, bir Kanlıcada,
Üsküdarda, Beykozda, Çamlıcada.
Şehir bir hançerken kan burgacında.
Mekâna sığar mı bu deli yürek?
Bir sevda çeşmesi, bu deli yürek.
Baylanır, beklerken baygın düşerim;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …
Saçlarına pütür pütür yapışmış,
Gözlerinin rengi ile sıvanmış
Bir avuç kuru çiçek topladım.
Kırılıp dökülmesinler diye
Sevgiyle, özenle tek tek topladım.
Yürek fideledim zamana ve mekâna,
Hasat vakti geldi yürek topladım.
Belli ki bu yıl da vuslat gecikecek
Aşıdır, serumdur, besindir her umut,
Ey sevgili umudunu diri tut! …
Bedenim hür değil, mühlet ver bana,
Er veya geç çıkıp geleceğim sana;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …Mevsimi geçiyormuş, geçsin varsın,
Hep böyle dönüyor zaman tekeri.
Biri gider, biri gelir mevsimlerin,
Sonsuzluğu, diri aşklarla kucaklarsın.
Acılardan damıtırsın şekeri,
Sabrı da güzel olur çeyizi hazır kızların.
En ışıltılı çağında yıldızların
Kaç bıldır öteden göz kırpar bana,
Her umut bir yoldaş, her dert âşina.
Sorma ıhlamurlar ne zaman çiçek açar? …
Beni güneşin ortasına atsalar da
Yanarım, pişerim, gelirim sana;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …

BAHAETTİN KARAKOÇ
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #1967
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Efsane

Yıldızlar uzaktan bakarlar,
Hayatın akış tarzına,
Güneş ise dinlemekle yetinir,
Yüreklere fısıldanan şarkılara..

Efsanelere inanır mısın bilmem!
İnanmak önemli değil aslında,
Mühim olan efsaneyi yaşamak,
Az da olsa birşeyler yakalamak.

Efsaneye göre,
Yıldızlar sevenleri anlarmış,
Her zaman yanlarındaymış.
Güneş ise sevgilileri yanına alırmış,
Onların arası soğumasın diye..

Peki sen ne dersin?
Güneşin yanına varmaya
Yıldızların yanında olmaya!!

2001
Fuat Polat
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #1968
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
BİR KARINCANIN AYAK SESİ


bana ‘ben’ değil
bana ‘Sen’, bana ‘biz’
bana ölümsüz ‘giz’ gerekçok aldandım kendime
bir hardal tanesi gibi savrulurken yeryüzüne
hiç düşünmeden yasak meyvayı yerken
kaybettim mukaddes emaneti
ve kaybetmeden bir karıncanın
kalbindeki merhameti
bana ‘ben’ lazım değil
kudret helvasını istemiyorum
bıldırcın etini istemiyorum
istemiyorum cennetin üzümünü, narını
hurmasını, hûrisini
düşmeden nâr-ı cehenneme; yani karanlığın diline
el ele yürürken, geçerken köprülerden
tut kırık elimizden
her daim ‘sen’ lazımsın bize
dayanma gücü ver bize
bize sabır, bize metanet ver Allah’ım!
bir yağmur tanesi gibi
düşmeden susak ve çorak çöllerine dünyanın
bize vahayı, bize vahyini göster
her şey senden, senden
bu Nûr, bu ölümsüz huzur…
toprağa düşen yağmur yerine
denizde bir kaya olmayı öğretirken bize
‘biz’deki ‘ben’e bir daha düşürme
sır aradık, sır verdik, sırra düştük
sırra kadem bastı yediler
içimde hasretler can verir yediler şehrine
üç arkadaş, üç civanmert yoldaş
yüklenirken ağırlığını yeryüzünün
bir anda yok’u var, var’ı yok eder Allah
nerde içimdeki ‘ben’
sus, dinle! bir uğultudur gelen
kimine yakın, kimine uzak
kimine kendi hazırladığı tuzak…
şimdi sana doğru gelen bir karıncanın
ayak sesini işitiyor musun!


Zafer ŞIK
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #1969
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sen vardın bir zamanlar ikimizi bağlayan sen
Bir Eylül akşamında başlamıştı aşkımız
Yaprakların dökülüp uçuştuğu yolda el ele yürümüştük
Ben seni seviyorum demiştim sende bende demiştin

Bir eylül akşamıydı hiç unutmuyorum hava hafif soğuktu
Seni seviyordum ve artık biliyordun sen vardın yalnız sen
Aşkımız vardı güller vardı ve papatya sen papatyayı çok severdin ben seni
Beni sevdiğini bilmek de güzeldi dedim ya aşkımız vardı artık

Sahilde gezerken elini tutmak da güzeldi üşüdüğümüzde sarılmak
Eylül çok soğuk değildi ama sarılmak için bahanemizdi üşümek
Sen olan her şey güzeldi aşkımızda tıpkı sen gibi güzel

Nargile içmeyi de çok severdik birlikte sen elmalı içerdin ben sade
Yanında Türk kahvesi ve yarım bardak su ile
Tavla oynardık sen beni yener hep kızdırırdın bilemezdin ki bilerek yenildiğimi
Seni öyle mutlu görmek bir yana beni kızdırman hoşuma giderdi

Seni çok seviyorum ve senle olmayı çok istiyorum
Yıllar sonra yine bir eylül akşamında aynı sokaklarda gezmek istiyorum
Hep beraber olmak istiyorum senle ömrümüz birlikte olsun istiyorum
Dedim ya sen ben ve aşkımız birde bizi birleştiren EYLÜL


yusuf balcı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #1970
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
9232485bgxnicjgjdph3pu

--- Nezaman sevdimse ---
Kaç kere yaşadım ben bu romanı
Ne zaman sevdimse ayrılık vardı
Hep kendim kuruttum gözyaşlarımı
Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı

Sen de git bırak git beni düşünme
Kader de, hayat de boşver üzülme
Alıştım hasretin her türlüsüne
Ne zaman sevdimse ayrılık vardı
Alıştım kaderin her cilvesine
Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı

Yaşamadım gitti gönül tadında
Nelerden vazgeçtim senin uğrunda
Seni de kaybettim yol ortasında
Ne zaman sevdimse karanlık vardı
Ne zaman sevdimse pişmanlık vardı


Ahmet Selçuk İlkan

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya