Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 251

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.171.639 Cevap: 8.002
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #2501
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Fakirliğin Sevdası

Sponsorlu Bağlantılar
sen var ya hani şu sabah ezanında
halk ekmek sıralarında beklediğim
hani şu apti bakkalın kireç gibi peynirini yediğim
gecenin bir vakti aylardan da temmuz ya
teybe bir ferdi baba koyup da
sonra bir sigara efkar dağıttığım zamanların aşkısın
sen benim fakirliğimin sevdasısın
zengin olunca terk ettiğim
ama ben zengin olunca duygularımı kaybettim

sen var ya hani şu sabahın kör karanlığında
işe gitmek için ayaklandığım
beklerken gençliğimi eskittiğim
yirmidört numaranın
ve yine işe geç kalıp da patrondan tekdir aldığım
zamanların aşkısın
sen benim fakirliğimin sevdasısın
zengin olunca terk ettiğim
ama ben zengin olunca duygularımı kaybettim

sen var ya hani şu pazar günleri
hasan abilerle top oynadığım
sonra kahvede pişpiriğe daldığım
ve hep ağladığım zamanların aşkısın
sen benim fakirliğimin sevdasısın

sen var ya hani şu senin için
mahallenin demir başlarıyla kavga ettiğim
lisenin önünde gelişini beklediğim
hani şu kadir abiden alıp da
ümit yaşarın şiirlerini ezberlediğim
ve her gece sana söylediğim zamanların aşkısın
sen benim fakirliğimin sevdasısın
zengin olunca terk ettiğim
ama ben zengin olunca duygularımı kaybettim

sen var ya hani şu bir pantolon bir gömlek
yabanlığımın olduğu
hani şu giyerken yamalı yamalı
gözlerime yaş dolduğu
ve sonra utancımdan o yaşların hep kuruduğu
zamanların aşkısın
sen benim fakirliğimin sevdasısın

sen var ya hani şu stada girdiğimiz son onbeş dakika
ve sonra elimizde bayrak gezdiğimiz sokaklarda
ve bağırdığımız rerere rarara
sen, sen benim o takımı tuttuğum zamanların aşkısın
sen benim fakirliğimin sevdasısın
zengin olunca terk ettiğim
ama ben zengin olunca duygularımı kaybettim.


Fatih Çınar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #2502
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Susma Sevgili..

Sponsorlu Bağlantılar

Beni uçurumlarda ağlıyor bulmuşken
Susma!..
Alevle yakılmış kelimelerinin biri bitmeden,
Diğeri saplasın ciğerlerime..
Her kelimen ayrı bir hançer acısı versin yüreğime..
Yüreğinde yara bağlamasın çıplak öfkelerin,
İçinde kalmasın en gariz küfürlerin..
İşte bedenim burda,
Dilinin ucunda ne varsa say sayabildiğin kadar....


Boynumu yalnızlığın ayak ucuna bükmüşken,
Beni " bende " bu kadar zayıf yakalamışken,
Ez, ezebildiğin kadar..
Öfkelerini kus avuçlarıma..
Ölüm fermanlarını sun yaralı canıma..
Kendim düşmüşken uçurumlara,
Kendi yarınlarımı kendim hançerlemişken,
Bir de sen vur, vurabildiğin kadar...


Tek bir kelime etmeden vur boynumu..
Hayatında biriktirdiğin öfkelerin hesabını..
Fütursuzca benden kes sevgili!..
Mahşere kalmasın hesabın..
Hançeri al, gözlerime sun..
Giderken son hediyen olsun kanlı hançerin..
Vur vurabildiğin kadar Sevgili!..


Hakkın varsa eğer hesabın mahşere kalsın sevgili!..
Yok kalmasın diyorsan;
Bana gelen yolu,
Ve yüreğimin adresini biliyorsun..
Öfkelerini beline kuşanıp çık karşıma!.
Doğrulttuğun namluya,
Yüreğimi usulca sürmezsem namerdim..


Susma Sevgili!..





İsmail Sarıgene

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #2503
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Köy




başında çelgisiyle geçtiğinde
baktım, gözlerinde yaban yaseminleri
ben bir adını soracaktım
sadece nasıl çağrıldığını
vişneçürüğü entarisini soracaktım
manastırdan yaşlı kızlar ilahiler okuyordu
ben orada, çok dingin ve çok çekkin
tirşe renkli bir dağın altındaydım

bir anda kurbağalar korkuyla kaçıştı
baktım, gökte çığlık çığlığa şeytankuşları
zeytin ağacının gölgesine sığındım
öyle melankolik öyle yalnız
kızarmış kiklalarla dolu bir masada
gradosu yüksek erik şarabıyla oynaştım
kesmedi, üstüne bir de Üçbudak tütünü sardım

sonra odama çekildim bir başıma
dışarıda ürkünç kara köpüklü dalgalar
yatağımın yanında giden bir pavurya
baktım, pencerede yalgın bir suret
umarsız bakan bir yalvaç mı ne
gümüllerden buğday kokuları
ötelerden bir oynak gırnata
belli ki köyde akşam çengüçegane

oysa ben, “gitme” diyecektim
bir adını soracaktım…


Fadıl OKTAY
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #2504
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
BAZEN SENİ İZLEMEK İSTERİM

Bazen seni izlemek ister seni canım
Senli beni/bizi
İşte o zaman çekilirim köşeme
Ve aralarım anıların kapısını

Kırpma nöbeti başıboşluğa düşer kirpiklerimin

Yakarım sigaramı
Yaslanırım sensizliğin duvarına
İç geçişrişlerimdir tek şahidi yaşadığımın

Damarlarımda yol alan gemi çıkar
Marmara burnundan
O an ki gibi merhaba uçuşları yapar
Kanadı kırık yüreğim

Ah beklemelerim
Hasrete demirleyen yalnızlığım
Dile kolay
Her biri üç yüz altmışbeş günden
Tam beş yıl

Kekemoz tutmuş bacaklarıyla yaşlı iskele
Pikede ki martı avcılar
Ve aklı bir karış havada gençliğim şahittir
Özlem prangalı voltalarıma

Hatırlıyorum da
Yaşadığımız son gecelerden biriydi
Penceremin altında sabahlayışın
Sigaranın ışığıyla
Seni seviyorum yazışın

Cesaretimiz aydınlatıyordu sokağı
Sahile vuran dalgaların sesiydi şarkımız
Taki
Erketen rüzgarın
Islıklayarak zamanı hatırlatmasına dek
Yakamoz ışıltılı gözlerimize

Ve işte yine
Mecburluğumuzdu başımızı eğen
Yaklaşan ayrılık saatlerine.
.....................................
Figen Yarar
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #2505
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sana Büyük Bir Sır Söyleyeceğim

Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Zaman sensin
Zaman kadındır ister ki hep okşansın
Diz çökülsün hep
Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına.
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi.
Zaman sensin, uyuyan sen
Şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi...
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu mavi çanaklarda kan gibi
Durdurulmuş zamanın işkencesi
Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler
Asıl demek istediğim bu.

Hazzın ötesinde sevgim
Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün
Sevgim
Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın.
......

Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan
Korkuyorum senden.

Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim.

Aragon
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #2506
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ne olur bu gece uykumu bölme
Var git düşlerimden, var git bu akşam
Tam unuttum derken aklıma düşme
Var git hayalimden, var git bu akşam

Yağmur istiyorsan gözyaşıma bak
Yangın istiyorsan yüreğime bak
Ne olursun beni benimle bırak
Var git gözlerimden, var git bu akşam

Nasıl unutulur böyle sevgiler
Neler yaşamıştık bir düşün neler
Her köşede durur senden gölgeler
Var git gözlerimden, var git bu akşam

Aldığım her nefes seni fısıldar
Gelir ta kalbimden vurur şarkılar
Sana mı sözlenmiş bütün akşamlar
Var git anılardan, var git bu akşam

AHMET SELÇUK İLKAN
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #2507
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sana Geliyorum

Sana geliyorum
Başı hep dumanlı yüce bir dağın
Zirve yakınındaki kaya dibinde
Hoyrat rüzgarların yaladığı
Kavurucu ateşlerin alazladığı
Bir yapışkanlıktan sıyrılıp, usulca
Olmuş, pişmiş, yanmış gönlümü
Ve ham bedenimi
Sana doğru sürüklüyorum
Ulaşacağım, biliyorum
Sana geliyorum

Sana geliyorum
Farkındayım, mesafe çok uzun
Geri koyacağım evvela
Kavruk çamları, ulu köknarları
Ensesi kalın kurtların uluması
Ürkek tavşanların sıçramasıyla
Zarif bir ceylan toynağı gözümü çizecek belki
Yağmurun yuvarladığı dallara tutunacağım
Bendleri yıkan, bayırları yırtan sel gibi
Ordan oraya savrulacağım
Ulaşamazsam, zaten ölüyorum
Sana geliyorum

Sana geliyorum
Kar erimiş suyun buz soğuğu olacak sırtımda
Mayıs ılığının çiçek tozu
Ekin tarlalarının bereketi dolu yüreğim
Mübarek olan ne varsa taşıyacağım
Alabildiğimce alıyorum
Sana geliyorum

Sana geliyorum
Uçsuz bucaksız bir serilmişlikte
Tek dal kımıldamaz sahra tenbelliğinden
Çarşaf çarşaf yaygın kokmuş sularda
Karabatak gagalarından kurtuluyorum
Pırıl pırıl bir berraklıkta
Işıklar oynaşır, inip söğüt dalları arasından
Cıvıl cıvıl kuş kanatlarına ritim tutarak
Ümit yüklü sevinçlerle gülüyorum
Sana geliyorum

Sana geliyorum
Medeniyetin diktiği duvar çıkar önüme
Bir yol bulur ve aşarım mutlaka,
Öte yana
Hani demişler ya;
Belanın gah altından gah üstünden
Dünya kurulalı beri sular varmış denize
Koşarak, yürüyerek, sürünerek
Varıp, kavuşacağım
Seviyorum, istiyorum, diliyorum
Sana geliyorum

Hünkar Dağlı
maipoem - avatarı
maipoem
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #2508
maipoem - avatarı
Ziyaretçi
SANA GELİYORUM
I.
Benim sabah keyfim
Yeni açmis bir gülü
İnsanlarin gülücüklerine yerlestirmektir.

II.
Sana karli bir günde geleyim
Saçımın beyazlığı ve paltomun ıslaklığıyla
Üşüyen dudaklarımı ısıt, tenimi kurula
Uzun bir şarkıda susalım farkında olmadan
Sobanın çıtırtılarına dalalım
Sana küçük törenlerimizde şarkı söyleyeyim
İçki içelim güneşle başbaşa
Saçlarına dokunan tarağın hışırtısını dinleyeyim
Gözlerinin titreşimini yansıtsın aynalar
Bir gece şelalesi gibi
Damarlarıma akıp yankılan yüreğimde.

III.
Sana yağmurlu bir günde geleyim
Parkta ıslanalım birlikte
Gürültüler toprağın kokusunda erisin
Kentin görüntüsü değişirken bulutlarla
Duraksamadan parlayan gözlerin
Ve ıslaklığınla sar beni
En koyu kızıllığında dudaklarının
Kıralım demir parmaklı pencereleri
Önlerine ortanca saksıları yerleştirelim
Ağız dolusu sobe diyelim dudaklarımıza.

IV.
Sana günesli bir günde geleyim
Işıklı yollara halılar serelim
Birlikte aşkınlığa yükselelim,
Okyanus sularının ortasında altın kumsallarıyla
Mücevher gibi parlayan adada,
Ben hep iskeleye demir atmış
Beyaz bir yelkenlinin düşünü gördüm
Tuzlu dudaklarını yakmak için
Sana kendi yaptığım güneşleri getireyim...


A.Kadir Bilgin
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #2509
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ayrılan

Aşkı doğuran şey nedir;
O yakınlığı, iki can arasında?
Ve kopuş ne zaman baslar?
Ne zaman biter bir sevda?

Bir kurt gibi içten içe
Gelişip büyür çürüme
Bir an gelir ki aynı mekandasınızdır
Ayrı duygusal zamanlarda

Ataol Behramoğlu
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
29 Mart 2007       Mesaj #2510
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Sana Ölmelerimin Üstü Kalsın Sevgili
İsmail Sarıgene

Şiir Nehri -2- [Arşiv]
Gözlerinde unutulmuş hatıra iken ,
Kelimelerini yutkunup susma ne olur.
Gülüşlerinde tozlanmış,
Siyah- beyaz fotoğraf iken,
Yaşanmışlıkları susturup
Dudaklarında adımı bir kez bile anma ne olur.

Beni zamana gömüp
Unut hadi her şeyi.
Bana dair tek bir hatıra kalmasın senden..
Sen beni yaşarken öldürmüşken,
Ben seni sensizlikte yaşatacak kadar sevdim…
Sen üzülme diye
İsyanlarımı dizlerime büküp
Ömür boyu sana susacak kadar sevdim..

Hadi git ne olur.
Bir mevsim bile yaşanmayan
Hatıralarımızı gözyaşlarında boğup
Tek kelime unut hadi.
Beni sevdiğine pişman ise sevgili,
Yollarına feda olsun sevgim.
Olur da susmalarım acıtırsa seni,
Sana ölmelerimin üstü kalsın sevgili.
Bol keseden harcasan da hatıralarımı
Unutsan da sana yüreğimi adadığımı,
Unutsan da adımı,
Sensizlikte bile
Adın dudaklarımda,
Sevdan ise yüreğimde yaşayacak sevgili.

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya