Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 335

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.175.650 Cevap: 8.002
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #3341
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yitirilen

Sponsorlu Bağlantılar
Ola ki Yürürüm Bir Başka Aşka
Ya da Yürürüm Mavi Olmayan Bir Gülüşe
Unutma ki Tek Ask Olduğum Sensin
Aşık Olduğum Değil

Karanlıkla Süzülüyor İçime Yıkım
Dur Diyorum Yıkılıyorum
Uçurumları Bas Ucuma Koyuyorum Sonra
Okşuyorum Rüzgarda Saçlarını
Sıcak İlik Bir Koku Siniyor Yüreğime
Gitme Diyorum Düşüyorum
Sonra Beni Soruyorlar Bana
Tanımıyorum Diyorum
Daha Hiç Karşılaşmadık
Aynı Çizgide Bile Susuşumu Dinliyorlar
Ben Sustukça
Yazık, Bir Çığlığın Doğusu Gibi Ölüyorlar;
Önce Bir Bir, Sonra Hepsi
Sonra Bir Uçurumlar Kalıyor Birde Yıkımlar
Verilen Her şey Borçmuş Gibi Alınıyor
Önce Bir Bir Sonra Hepsi
Sonra Bir Ben Kalıyorum, Birde Yalnızlık
Uçurumlar, Yıkımlar, Ben Ve Yalnızlık
Zorlu Bir Savaşın Unutulmuş Cesetleri Gibi
Yatıyoruz Yan Yana
Öpüşüyoruz, Sevişiyoruz Da Hatta....
Her Şey Oyun Yasaklarına Uygun
Bir Günah Oluyor Sonra
Tek Umudumuzu Göye Gelin Ediyoruz
Telli, Kanlı Düğün İste
Üşüyor Sacların Biliyorum Dargın mısın?
Bu Baharda Mayısa Bıraktığım
Gibi Misin Hala?
Vurulmuş Çocuk Gibi Büyümemiş
Yüreğinde ki Hüzün
Hala Kaçıyor musun Zamansız
Gözlerini Bırakarak Birilerinden
Hala Ellerinden Tutup Sevgileri
Hala Öyle Soğuk Bir Gök
Hala Öyle Yerini Yurdunu Bulamamış Bir Mavi
Dipsiz Kuyuya Salıyor musun Ağlıyarak
Küçücük Bir Dokunuşla Son Sevilen
Olabiliyor musun?

Kendim Kadar Aklımdasın
Ve Askını Şaşırmış Bir Tanrı
Çoğalan Sızısıyla Mutlu Bir Yara
Öyle Misin Mavi Gözlü Sari Saçlı Yoldaşım
Öyle Bıraktığım Gibi misin
Gerçeği Yakmada Hala Usta mısın
Yoksa Çırak mı Yanerken Yollarda
Saçlarıma Dolanan Aydınlığımsın
Somutlaştıramadığım Tek İmgensin
Şiirde Anlattıkça Eksilen Tek Anlam
Hala Bıraktığım Gibi misin
Yoksa Beni Bıraktığın Gibi Mi
Kaç Mevsimsiz Kar Düştü Toprağıma
Hala Bıraktığım Gibi Misin

Şiir: Umut Altınçağ

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #3342
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var

Sponsorlu Bağlantılar
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana


Ataol Behramoğlu

NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #3343
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
CANIN SAĞ OLSUN


Sen beni sevmeyi ar gördün demek
Çekilir giderim canın sağ olsun
Gönlüne elleri yar gördün demek
Yıkılır giderim canın sağ olsun

Gelmesin tek ışık perdeleri çek
Kimseleri sevmem tâ ölene dek
Buz gibi dört duvar arasına tek
Tıkılır giderim canın sağ olsun.

Mâdem ki değerim biçilmiş hiçe
Girsin dertlerimin tümü iç içe
Çektiğim acıyla ikiye üçe
Bükülür giderim canın sağ olsun


Hani koparılır yavru sütünden
Hani bölünür ya parça bütünden
Nasıl ayrılırsa tırnak etinden
Sökülür giderim canın sağ olsun

Gönlümü dinlerim bülbül zârında
Avunurum belki umut yârında
Aşkının sönmeyi bilmez nârında
Yakılır giderim canın sağ olsun

Nereye götürür hangi noktaya
Sensizlik ne yapar çıkar ortaya
Kaderin attığı zalim oltaya
Takılır giderim canın sağ olsun

Savrulur giderim bugünde dünde
Rüzgârın önünde meçhul bir yönde
Kuru yaprak gibi an gelir ben de
Dökülür giderim canın sağ olsun

Yeşili soldurur güz vurur bağa
O vakit Hasan’ı bırakmaz sağa
Zamanı gelince kara toprağa
Ekilir giderim canın sağ olsun.


Hasan Hüseyin YILMAZ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #3344
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Her Şey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar inansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...


Can Yücel
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #3345
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Ah'ım Kalacak


Topladım gönlünde her neyim varsa
Yola düşeceğim güneş doğmadan
Biletim cebimde nasip olursa
Gideceğim acın beni boğmadan

Seni yanağından ya da sırtından
Öpüp koklamadan hiç dokunmadan
Hasret gemisine binip rıhtımdan
Gideceğim geri dönüp bakmadan

Hatıran izimi sürmesin diye
Gideceğim tek bir ışık yanmadan
Bir ah'ım kalacak sana hediye
Gideceğim işte sabah olmadan

Koca bir geçmişi o an unutup
Ne resim ne çiçek ne bir mektup
Kalbimi halının altına koyup
Gideceğim hemde hiç ağlamadan

Sevginin anlamı savaştı sende
Bitsin daha fazla yaralanmadan
Herşey sana kalsın ihanetin de
Gideceğim fazla karalanmadan


Metin Özturan
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #3346
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben Seni Sevdim mi

Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne
Tuttum, ta içime oturttum seni
Aldım, okşadım saçlarını, öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini

Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette
Bendeydi özlemlerin en korkuncu
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,
Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu

Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu
Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim
Biri vardı ağlayan gecelerce
Biri vardı sana tutkun; o bendim

Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük
En solmayan güller açtı içimde
Ömrümü değerli kılan bir şeydin
Sen benim boz bulanık gençliğimde

Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya
Bir çizgiye vardım seninle beraber
Ve bir gün orada yitirdim seni
Ben seni sevdim mi? Sevdim....


Ümit Yaşar Oğuzcan
scanner_11 - avatarı
scanner_11
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #3347
scanner_11 - avatarı
Ziyaretçi
ACILARA TUTUNMAK

Kavuşmak özgürlükse
Özgürdük ikimiz de
Elleri çığlık çığlık
Yanyana iki dünya

İkimiz iki dağdan
İki hırçın su gibi
Akıp gelmiştik
Buluşmuştuk bir kavşakta
Unutmuştuk ayrılığı
Yok saymıştık özlemeyi
Şarkımıza dalmıştık
Mutluluk mavi çocuk
Oynardı bahçemizde

Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimiz de
O yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya

O dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere

Aramakmış oysa sevmek
Özlemekmiş oysa sevmek
Bulup bulup yitirmekmiş
Düşsel bir oyuncağı

Yalanmış hepsi yalan
Yalanmış hepsi yalan
Sevmek diye birşey vardı
Sevmek diye birşey yokmuş

Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konutlukta
Deprem kargaşasında

Yaşadım birkaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimiz de

Acılardan arta kalan
İşte bu bakışlarmış
Kuğu diye gözlerimde
Gün batımı bulutlarmış

Yalanmış hepsi yalan
Yalanmış hepsi yalan
Savrulup gitmek varmış
Ayrı yörüngelerde


Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #3348
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Hakkındır yaramazlık.
Dik duvarlara tırman
yüksek ağaçlara çık.
Usta bir kaplan
gibi kullansın elin
yerde yıldırım gibi giden bisikletini..
Ve din dersleri hocasının resmini yapan
kurşunkaleminle yık
Mızraklı İlmihalin
yeşil sarıklı iskeletini..
Sen kendi cennetini
kara toprağın üstünde kur.
Coğrafya kitabıyla sustur,
seni «Hilkati Âdem»le aldatanı..
Sen sade toprağı tanı
toprağa inan.
Ayırdetme öz anandan
toprak *****.
Toprağı sev
anan kadar...
Nazım Hikmet
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #3349
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
İstanbul u Dolaştım

İstanbul u dolaştım bu gece
Sen gibi, yuvarladı kaldırımları beni
Hiç bir sokağın sonu gelmedi
Kapı numaranı aradım, sokak-sokak
Işıkları sönmüş tüm evlerin
Safari de, yaşlı aslan düşündüm kendimi
Tarihin gibi eskimişim, kim ne yapsın beni
Bulan sevinmez, kaybeden hiç üzülmez
İçinde kimleri barındırmadın ki İstanbul
Koçları Sabancıları, Uzanları
Koskoca deniz leri bile havuz yaptın
Yalnız bana, bir bana kapını açmadın
Neydi beni sana bağlayan İstanbul
Sevgimi ömrümü, sen gurbetimi aldın
Tarihin gibi eskimişim, kim ne yapsın beni
Bulan sevinmez, kaybeden hiç üzülmez


hasan çam |
scanner_11 - avatarı
scanner_11
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #3350
scanner_11 - avatarı
Ziyaretçi
Açıklarda

Bir ağızdan çalınan düdükler, kalın kalın,
Boşlukta tos vuracak nokta arayan çığlık.
Koşup, yılanlar gibi üzerinden suların,
Arıyor teknemizi oturacak bir sığlık.

Omuz omza şahlanan dalgalar, büyük büyük,
Bir ses işitip ürkmüş, sürülerle canavar.
Gözlerinde kıvılcım, ağızlarında köpük,
Birbirinin üstünden atlayıp geliyorlar.

Gittikçe boşluklara düşmekteyiz enginde;
Arkadaki sahilse, fosfor bir iz halinde,
Her ân bir parça daha uzaklaşıyor bizden.

Deniz, bu yerde ölüm korkusu kadar derin;
Kocaman bir kuş gibi geliyor peşimizden,
Ruhu, bu kapkaranlık suda can verenlerin...



Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya