Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 504

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.167.378 Cevap: 8.002
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
26 Eylül 2007       Mesaj #5031
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sen gençliğini yaşadın,
Elele yürüdün bu sokaklar da,
Sponsorlu Bağlantılar
Bahçe demirlerine yaslandın,
Meraklı komşulara inat,
Loş ışıklı kuytularda koklaştın,
Titrek yürekli o kızla..
Hatırlasana,
Ayakları yere değmezdi,
Sana koşarken...
Bir kırmızı karanfi,
Takmıştın kulak arkasına,
Saçları karanfi kokmuştu aylarca...
Titrerdi elleri, kızarırdı gül yanakları,
Buğulanırdı, o bakmaya doyamadığın,
Badem gözleri...
Hatırlasana...
Sen gençliğini bırakıp o sokaklarda,
Olgunlaşmamış duygularla,
Olgunlar arasına kattın kendini,
O titrek yürekli kızı,
Gözleri yollarda beklettin,
Selamsız geçip gittin sokağından,
Unuttun parfüm kokulu tenlerde,
Olgunluğu yaşarken...
Şimdi bu şehir de,
Deli divane dolanıyorsan,
Yitik sevdana ağıtlar yakıyorsan,
Suç sende...
Onun gibi sevebilseydin,
Badem gözlerindeki,
Sensizlik acısını görebilseydin,
Terketmezdi sevda seni...
Avuçlarına kuru bir karanfil,
Ve loş sokaklardaki anıları...bırakmazdı.
Şaşkın, bakakaldın arkasından,
Elveda derken,
Yutkunamadın,
Pişmanım diyemedin.
Ne suçu var şehirlerin,
Suç sen de...
Bir gün bekleyenin,
Beklemekten usanıp,
Sensizliğe alışacağını
Düşünemedin...
Düşünemedin...


selma güneş

anelya - avatarı
anelya
Ziyaretçi
26 Eylül 2007       Mesaj #5032
anelya - avatarı
Ziyaretçi
foretssmall2
GİT
Sponsorlu Bağlantılar
Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Git de şen şakrak geçen günlerime gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar

Madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
Oysa ki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

Sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez.

Her darbene tehammül edecektir bedenim,
Gururum mani olur perişanıma benim.

Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

Madem aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm,
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum.

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

CEMAL SÜREYYA

resim 6
YAŞAMAYA DAİR


Yaşamak şakaya gelmez
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde
hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.


Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için... NAZIM HİKMET

Son düzenleyen anelya; 26 Eylül 2007 03:01 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
26 Eylül 2007       Mesaj #5033
arwen - avatarı
Ziyaretçi
seni senle anlatmak mümkün
çiçeklerden,ağaçlardan medet umdum,olmadı
ay,güneş,yıldızlar kifayetsiz
seni senle anlatmak mümkün
var olanların en güzeli
evrende sana benzetilmeyi hak eden yok

nasıl anlatılabilir,gözlerindeki sonsuzluk duygusu
nasıl anlatılabilir gülüşü çiçek özlüm
gülüşünde çiçeklerin kokusu
nasıl anlatılabilir teninin dokusu

sesinin tınısında çağlayanlar akarken
gülüşünde yüzüşümü anlatsam kim inanır
süzülüp yürüyüşüne gözlerimi banarken
beynimdeki müziği dinletsem kim inanır

seni senle anlatmak mümkün
kalpten daha derinde izdüşümün
algılarımın radar merkezindesin
gündüzümün rengi,gecemin süsü
en nadide parçasısın düşümün


ismet hayri
Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
26 Eylül 2007       Mesaj #5034
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
Firavun Sarhoşluğu

savrulur…
kum fırtınası düşünceler
babilin semalarına doğru.
güç… tutkuları kamçılar
çılgınlık firavun sarhoşluğu
kara dumanlarda kazanılmış
kanlı zafer.
yapmacık duruyor
kırmızı kutularda prinç metal.
siyah altına yeşil kâğıt lejyoner.
hannibal…
yüzüğünde zehir taşırmış meğer
içebilir misin şiddeti?
viski şişesi değil ki bu tövbekâr…
yalanların üzerinde kir ve pas
vahşet
yenilgi
çöküş
acımasız ihtiras,
zorbalığın keskin şehveti
soluk benizli adamdan miras…


Fatih Yavuz Çiçek


Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
26 Eylül 2007       Mesaj #5035
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
Üşüyen yüreğimizdi,bedenlerimiz değil...

Üşüyen yüreğimizdi,bedenlerimiz değil
Yoksunduk bir yudum sevgiden
Ve tamamlayıcı yarım değildin sen
Aksine her geçen gün eksilten...
Tutamadım ellerini sevgi dolu
Zaten sende hiç uzatmadın
Ve ben dokunamadım yüreğine defalarca denesem de
Yolunda gitmeyen hayat değildi;bizdik
Oysa hiç 'BİZ'olamadık seninle
İki yabancıydık adını aşk koymak istedik gereksizce
Şimdi beklenen sondayız işte
Etkisiz elemanı oynadık birbirimizin hayat kümesinde
Nasıl ki sıfırın yanına başka bir rakam gelmeyince
Yaramıyorsa işe
İkimizde sıfırdık anlam kazanamadık böylece
Hiç bir şey katamıcakken birbirimize
Ve zıt kutuplardayken düşüncelerimiz bile
Yine de adım attık gelecek diye
Üşüyen yüreğimizdi;bedenlerimiz değil
Ve fazlalıktık birbirimize eksiklik değil....


Gülseri CANSEVER...
Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
26 Eylül 2007       Mesaj #5036
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
Şiir Nehri -2- [Arşiv]

Ömrüm Canım Senin Olsun

Ömür her an imtihanla geçiyor.
Acılarsa yaşanmakla bitmiyor.
Sevdiğinde yüreğinde ki yara,
Onsuzlukta kapanmak bilmiyor.
Ağlama yavrum ağlama artık.
Bir gün seninde yüzün gülecek,
Hüzünler geride, solmayan sayfalar,
Hep sen de yeşerecek.


Aşk bu, sevda bu, hayat buysa eğer,
Çekilen çilelerle ne yapayım baharı, yazı.
Gönlümde isyan kol gezerken,
İstemem kışı, hâzanı.
Dilimde feryat, figan ederse,
Yokluğunla geçen ömre yazık değil mi.
Ellerim seni bu kadar özlerken,
Gecelerde kalan yalnızlığa, günah değil mi.


Can da canan da sensin gönlümde,
Coşup gelsen bahar seli gibi yüreğime,
Aksan ruhuma, dolsan sevdanla bedenime,
Pınar gibi çağlasan, o güzel sesinle,
Şiirler okusan hiç bitmese dizelerde.
Şarkılar söylesen bakıp gözlerimin içine,
Aşk biter mi sevgi söner mi söylesene,
Söyle bebeğim, aşkımızın şarkısını hep söyle.


Esen yel, kavak yeli olmasın başında,
Rüzgarların söylediği türküler kalsın sazında.
Ağıt yakma artık aşk süslesin şarkılarımızı,
Sevda yaksın, hasret bitirsin bizde ki ahı,
Doğ gönlüme yeniden, gökyüzündeki ay gibi,
Sil hatıraları at bir kenara, öylece gel bana.
Seni seven bu yürek, hep aşık sana,
Ömrüm, canım senin olsun yeter ki gel bana.

Menekşe Gülay

nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
26 Eylül 2007       Mesaj #5037
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Yeter Ki Gel

Üzülme her hafta gelemem diye
Haftada olmazsa ayda gel canım.
Üçyüzaltmışbeşi böl onikiye
Sırala otuzu say da gel canım.

Bekletme geciken müddet ziyandır
Güzel kin, öfke, hiddet ziyandır
Varsa gurur, kibir, şiddet ziyandır
Onları orada koy da gel canım.

Kitap aşak, masal der, yıkar bırakmaz ?
Akıl "tedbir al" der çöker bırakmaz
Korku "gitme kal" der çeker bırakmaz
Sen gönül sözüne uy da gel canım.

Yazı, güzü, kışı bahar zamanı
Yaşadın bilirsin ki her zamanı
Dinle rüzgarları seher zamanı
Uzaktan sesimi duy da gel canım.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Eylül 2007       Mesaj #5038
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şimdi

Akın etti şehre, köyü, bucağı,
Yaylalar, obalar bitiyor şimdi.
Almıyor, kentlerin doldu kucağı,
Geleni kenara itiyor şimdi.

Heryerde aynıdır hayatın zoru,
Anladı şehirde atınca turu,
Anası yollamış unu, bulguru,
Köyünden geleni yutuyor şimdi.

Kahvede geçiyor günü yarısı,
Öğleyi bulmadan kalkmaz karısı,
Şehirli ya, mühim değil gerisi,
Böbürlenip çalım satıyor şimdi.

Tavukta, çullukta kalmış hevesi,
Getirdi balkona kurdu kümesi,
Şehire ayarlı horozun sesi,
Aklına estikçe ötüyor şimdi.

Çayırın, harmanın epey uzağı,
Bodrumda, inekle yatar buzağı,
Doldurur sobaya, yakar tezeği,
Doğal gazdan güzel tütüyor şimdi.

Oğlunun yolları, yolun sapası,
Kulakta sallanır altın küpesi,
Bağırır kızına, atmış tepesi,
Önüne gelene çatıyor şimdi.

Doğduğu köyünü gözü tutmadı,
Şehirde kalmaya gücü yetmedi,
Rasim'in denecek sözü bitmedi,
Bu günlük bu kadar yetiyor şimdi.

isimsiz kral
Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
26 Eylül 2007       Mesaj #5039
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
Kayı Aşklar...

Yakınlaştıkça uzaklaşıyordun aslında,
En çok derin çizikli yaralardan ağladım..
Bitmez gibi duran şu ayrılık faslında,
Kalbimi artık ağır hüzünlere bağladım..

Aynalarda artık eskilerden kalan bir giz,
Gittiğin yerlerde yüzler maskesiz değil..
İçeride kalır acıyla yontulan soğuk iz,
Yalancı aşklar çabuk biter bunu böyle bil..

Alıntıdır...
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
26 Eylül 2007       Mesaj #5040
nünü - avatarı
Ziyaretçi
batarken ufukta bir akşam güneşi
bırakıp gitmiştin beni sen sevgilim
yıllar yılı oldu hala dönmedin geri
ne olur dön bana
bak batıyor yine akşam güneşi
akşam güneşi

aşkımı dillerde, gözümü yollarda
kimsesiz bıraktın şu gurbet ellerde
sanki kara bulut seni saklıyor benden
ne olur, ne olur, dön bana
yine gölgelendi akşam güneşi
akşam güneşi

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya