Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 686

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.168.851 Cevap: 8.002
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Nisyan-ı Bâtın
Ziyaretçi
1 Ocak 2009       Mesaj #6851
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Ziyaretçi
TAHİR İLE ZÜHRE

Sponsorlu Bağlantılar
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte,
Yani yürekte..
Meselâ bir barikatta dövüşerek,
Meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken,
Meselâ denerken damarlarında bir serumu,
Ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da,
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin,
Ama o bunun farkında değildir.
Ayrılmak istemezsin dünyadan
Ama o senden ayrılacak.
Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık,
Yahut hiç sevmeseydi,
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da,
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil...

Nazım Hikmet Ran

ÖmÜrCeK - avatarı
ÖmÜrCeK
Ziyaretçi
1 Ocak 2009       Mesaj #6852
ÖmÜrCeK - avatarı
Ziyaretçi
Sustum!
.............
Sponsorlu Bağlantılar
yüzünle konuşuyorum şimdi!
bir beyaz hayal seriliyor çimenlerime;
papatyalara benziyor...(dönüyor sonra sarışın bir kuş sürüsüne..)
gözlerinde dokunuyorum güzelliğine..
seni özlüyorum anlamıyorsun
tutup öldürüyorum birini (sevgim kanıyor..)
gömüyorum sineme...

sustum!..
............
ellerini tutuyorum şimdi!
başak dolu bir ova nazlanıyor gözümde..
göçüyor harman yerlerine..(rüzgara direnen yaba gibi)
bir inip bir çıkıyorsun gene de,
sen duymuyorsun
samanların arınıyor tenimde
tanelerinde acıkıyorum...
parmaklarını yiyorum kimse görmüyor
benimdir onlar, vermem geriye...

sustum!..
............
saçlarını kokluyorum şimdi
tel tel güller doluyor bahçelerime..
kar mevsimini düşünmüyorum hiç!..(leylekler ağaç tepelerinde)
kim demiş!
doruklar beyaz değil!..beyaz değil işte....
sen görmüyorsun
yazdan kalma güneşle eğiliyorum
kırmızıların solmasın diye.

sustum!...
...........
uzaklığını ölçüyorum şimdi..
mesafeler artıyor içimde..
yollar büklüm büklüm..yollar dikine...(noktam derinleşiyor gitgide)
sen bilmiyorsun
kilometre taşlarını kaç kez saydım dersin...
bir tanesi bile yoktu
kapının önünde...

bir kürek kor ateş bulup
üfledim yüreğime...

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
1 Ocak 2009       Mesaj #6853
arwen - avatarı
Ziyaretçi

Bırak ellerini,sarayım gülüm
Tatlı dillerini,toprağa gömdüm
Seni canımdan çok seveyim dedim
Kara gözlerini,ararsa gönlüm

Kışın duman olur,bizim oralar
Yüreğimse kordur,aşkı yaralar
Seni arıyordur,gökte turnalar
Kara gözlerini,ararsa gönlüm
Bahattin Tonbul
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
2 Ocak 2009       Mesaj #6854
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
İnci Dakikalari
.
Sen bana yeni yilsin her dakika
Her dakika bir yasima daha giriyorum

Sen benim üstüne titredigim güzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin gözbebegi zamansin
Ben bin parçaya bölündüm her parçasinda
Her parçasindayim kirkayak sesli boguk arkadasligin
Çalkantisiz Üniversitenin yalnizligin ve aglamanin
Erkek aglar mi diyeceksin
Hayberin kapisi aglar mi erkek aglar mi
Ben yel gibi erkekler aglar diyorum
Bir dakika aglar yilbasi dakikasinda
Daha gözlerimin gerçek yaslari belirmeden
Aglamak diye bir sey yoktur diye bir sey
Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya
Çürük ve havada asili tahtalar üstünde
Hafif kedi ayaklariyla yürür gerçekten yürür ya
Sen benim aglamami erkekligime
Uyanan ölmeyen yenilenen
Azgin kislar içinde keskin baharlar bulan
Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekligime say

Bütün bir yil bütün bir yasama boyu
Gizli heybelere binbir gece esyasi doldurduguma say

Ben otomobilleri böylesine yankisiz sagir komam
Öyle bir isyan siiri var ki ben onu yakalayacagim
Bu yunan sehrinin düzenini öper ve yalvaririm
Sehrin ölümünü yanlis anlama
Gözleri kör oldu dogrudur ama o kadar
Ve sehrin gözlerini geri verme dakikalaridir bu yilgin çanlar

Senin odan günisigi en güzel müzik bana
Farkliliklar odasi
Giden tren buharlari içinde örümcek agi
Sen güzel örümcek agi yasamakla yasamamak
Dogdugumuz süpheyle öldügümüz süphe arasina gerilmis
Garip bulut farkli müzik güzel örümcek agi

Ben bir yabanci bugunun kokusunu aliyorum
Bu kokuyu aliyorsam onulmaz kiskançlik yaramdandir
Benim garipligime bakma benim kiskançligima bakma benim
Incilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
Bu inciler denizlerin en karanlik noktalarinda bile yoktur
Benim ak ve kara kayalar içinde buldugum inciler
Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Olduklari yerde bile
.
Sezai Karakoç
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Nisyan-ı Bâtın
Ziyaretçi
2 Ocak 2009       Mesaj #6855
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Ziyaretçi
Ne zaman eskiyor sevgiler
Ödenen bedellerin acısı geçince mi?

Yağmur yağıyor, mutfak camındayım
Nasıl üşüdüğümü bilemezsin
Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne
Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama
Şimdi telefon açsam sana
Sesini duymakta yetmiyor ki
Hep ayni cumleler.Babamlar nasil? Ilacini aldin mi? Nedenini bilmedigim bir aglamak var icimde
Bir yerlere sigdiramiyorum yuregimi
Bazen dalip giderdin mutfakta yemek yaparken, tahta kasikla tencerenin basinda oylece
Ne dusunurdun acaba?
Ozlemek cok fena anne, anlamak seni daha da...
Omuzlarim agriyarak uyaniyorum sabahlari
Benim kizimin omuzlarini ovmasina daha cok var
Gittikce sanami benziyorum ben?
Ya da 'annenin kaderi kiza' dedikleri dogru mu?
'Baban eskitir herseyi kizim, 'demistin bir kez
Anlamamisim meger, eskiyormus annecigim
Omzunu ovacak kalmiyormus meger ayni evin icinde
Şimdi duysan bunlari, ne uzulursun mutsuz mu kizim diye, coktan kendinden vazgecmis bir sesle
Mutsuz degilim de anne, yagmura ve mutfagimdaki kedere care bulamiyorum
Evimi topluyor, toz aliyor, patlican kizartiyor, televizyon seyrediyor, aksam calan kapiyi aciyorum
Actigimi goren olmuyor
Pisirdigim yeniyor da, guzel olmus denmiyor
Cay demleniyor demleniyor, demleniyor...
Kederim mutfagimın her yerine yerlesiyor
Ah nasil eskiyor hersey anne, nasil eskiyor
Eskilerimi de atmaya kiyamiyorum
Seni çok özlüyorum

Bana yasakladığın bahçeler sanada mı uzaktı hep Gidemeyişine ağladın mı sende
Ne zaman eskiyor sevgiler
Ödenen bedellerin acısı geçince mi?
İşte böyle kalbimde bir acı şarkılar seni söyler


İclal Aydın
Yağmur
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Nisyan-ı Bâtın
Ziyaretçi
2 Ocak 2009       Mesaj #6856
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Ziyaretçi
Rastgele

sonra bölün iyiden iyiye
dilime pranga demirleyin
kucağıma cansız bebek
dudağıma kimliksiz kadın
yelkenime ağustos ölüsü
ben soyunayım
siz bakın

sonra konuşuruz
ne deseniz düzgün olur
bu mizaç iyi gelir aydınlığa
korkarım ışık kaparsınız
mum üflesek başka
cezası yoktur
düş çalarsınız

sonra sevişiriz
içimizden çıkılmaz
üleşiriz -yarım yalnızlık düşer
gel ki kurulur sabah
kapı önü mayın
tüm mahal patlar
dağılırız

sonra neler olur neler
harikadır günlük gazeteler
yaşamak güzel -ah güzel işte!
sevinmek gerek ebeveyn ölülerine
özlemle kılınır namaz
dirilir mecaz
paylama bilmez musalla, gün böleriz
aydan çıkına otuz
ötesi bebeğe anılardır

sonra bakın bakalım
boş dam kuru sıkı çöker ya
onda dokuzu kaçmaktır yaşamın
babamız vurur vicdan sızlar
anamız doğurur (da kime ne?)
ha siz oluruz ha biz
bekleyelim ne olacak
belki hınzır saadet belki bitli önlük
kimlikleri emsalsiz vücutlar çoğalacak
sonrasını bilmem ne kadar bilmek gerek

ölmek için önce yaşamak gerek...

H.Sürsal
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
3 Ocak 2009       Mesaj #6857
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İntihar ettim, boynunu öptüğüm yerde.

Boynunda derin boşluk, dudaklarımı orada kaybettim,
Ellerimin şarkısı, nakaratını terk etti bu sırada
Sen iki büklüm bir kadın gölgesi oldun
Ben aşk kelimesinin bütün harfleriyle seviştim
Senin karanlıklarına sızdığımda
Bir çığlık koptu aramızdan, ben sustum ama
Dağlar, bir çiçeğin gövdesinden damladı kanayarak.


İntihar ettim, boynunu öptüğüm yerde.

Boynun, derin bir şehir çizgisi gibi inceldi,inceldi,inceldi
Gözle görülecek bir düşten kopardım tenini
Tenine, bulutlar sürdüm sonra, soğuk.
Yangın içten bir izdi kimsenin görmediği
Yağmurları ısıttım yalancı dilinde.
Gözlerinin ucu kirlendi
Küllerinden bir ilkbahar bıraktım
Sessiz sedasız.
Ama ben ölürken
Sen idam ağaçları yeşerttin
bütün mevsimlerinde.

İntihar ettim boynunu öptüğüm yerde.
Ve boynundan ayrıldım ilk.


Emrah ÇETİNKAYA
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Nisyan-ı Bâtın
Ziyaretçi
3 Ocak 2009       Mesaj #6858
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Ziyaretçi
Ten Susturur Ayazı

Gönül yanlışlarının matem turlarında
Tütsü kokusu sarar sevda esaretlerini

Düşer faslı eftelya serpil umutlara
Köşede afroz keser yekte bıçkını küheylan
Galataya karşı serper umutlarını seher
Derinden bir nağmeye bürünür sevda

Vakit yıldız kaymalarına dem tutuşundayken
Keramet sanar gölge oynaşmalarını haspa

İlk defa gülüştü sabahla rüzgar
Kağıttan helvalar dizildi dünden güne
Döküldü hatıralar Leica öbeklerinden
Ömür enstantanelerinde sarıldı siyahla beyaz
Merdiven aralığına sinik tahayyüller
Suslarında khpe soylu bir geceyi siler
İhtimal vaki insel nağmelerinde tazenin

Aşk yanar kaminetosunda
Düşselinde ten susturur ayazı

I.Ergüney
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
4 Ocak 2009       Mesaj #6859
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Dalga dalga üstüme yıkıverdin bu şehri.
Batan güneş bir daha doğmayacak gibi.
Eser kalmadı o eski halimden,
Dilimden düşen her kelime girift,
Ne desem belli ki anlaşılmazım.

Sensiz her anım kahır mı kahır.
Bu gitmeler sana yakışır.

Demek; Veda etmeden gideceksin.
Vay be…
Durma git!
Benim gözümde artık bir hiçsin.

Gün gelir seninde güneşin düşer dağlar ardına.
Tel tel aklar düştükçe saçlarına.
Madem gideceksin, hiç dönüp arkana bakma.
Kim bilir, kaç seven yenik düştü bu inadına.

Bu gidişin anlaşılmaz değil, yakındır anlaşılır.
Böyle gitmeler ancak sana yakışır.

Demek; bir kalemde silip gideceksin.
Vay be…
Durma git!
Benim gözümde artık bir hiçsin.

Hangi acıyı çekemez ki insan, bir acıda sen kat.
Nasıl olsa çok sürmez, bitecek bu hayat.
Yapmadığın şey mi, beni de sil hayatından at.
Kurtulurum belki ağlamaktan, her gece her saat.

Adını anarsam ********im, yıkmaz beni bu dert, bu kahır.
Bu gitmeler ancak sana yakışır.

Demek utanmadan çekip gideceksin.
Vay be…
Durma git!
Benim gözümde artık bir hiçsin.

Ne kadar gözümde büyütmüşüm değmezmişsin.
Bazen aşılmaz karlı dağlar gibiydin.
Bazen içinde kaybolduğum okyanus.
Bu kentin her sokağında, her simada seni arardım.

Zaten yoktun, hiç olmayacaksın, canım yokluğuna da alışır.
Bu gitmeler ancak sana yakışır.

Demek buracıkta bırakıp gideceksin.
Vay be…
Durma git!
Benim gözümde artık bir hiçsin.

Sorarım, hangi acı üstüne mutluluk kurulmuş?
Hangi kin, hangi nefret aşka yakışmış?
Hani aşkı, sevgiyi dokurdun şiirde nakış nakış.
Şimdi benim hayatım son bahar, seninki kara kış.

bil ki ahım gölgen olur peşinde dolaşır.
Bu gitmeler ancak sana yakışır.

Demek yüz üstü bırakıp gideceksin.
Vay be…
Durma git!
Benim gözümde artık bir hiçsin.

şefik aydemir

Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Nisyan-ı Bâtın
Ziyaretçi
4 Ocak 2009       Mesaj #6860
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Ziyaretçi
Eğer

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!

CAN YÜCEL



Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya