Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 702

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.168.743 Cevap: 8.002
MaRCeLLCaT - avatarı
MaRCeLLCaT
Ziyaretçi
20 Ocak 2009       Mesaj #7011
MaRCeLLCaT - avatarı
Ziyaretçi
Birine Bağlanmak
...Br insanı bir başka insana kuvvetle bağlayan bağ nedir? İbrişim görünümlü çelik bir yumak gibi insanı ilk bakışta görüp anlayabilirmiyiz
Sponsorlu Bağlantılar
...Neye bağlandığımızı biliyormuyduk
bize birisine niye bağlandığımızı sorduklarında, 'çünkü güzel' diyorduk, 'yakışıklı, zeki, güçlü, yetenekli'; bir insanın sevilmesi için geçerli olduğunu kabul ettiğimiz nedenleri sıralıyorduk.
Ama belkidegüçsüzlüklere, zayıflıklara, çarpıklıklara bağlanıyorduk.
Biz 'bağlanmayı' hep zirvelere doğru bir uçuş olarak anlatmaya çalışırken belki de bağlılık, ölümün, deliliğin, kuşkunun, bencilliğin, bozulmanın karanlık uçurumlarına doğru bir kendini bırakıştı.
Bağlandıklarımızda, her zaman başkalarının görmediği bir 'acınacak' yan bulmuyor muyduk, bize en çok acı çektirenlere bile daima bizde şefkat uyandıracak bir kırılganlığı görmüyormuyduk?
Bağlandığımız insanlar, başkalarına ne kadar güçlü, akıllı, güzel, yetenekli görünürlerse görünsünler, biz onların başlarına saflıklarından, çocukluklarından, güçsüzlüklerinden dolayı kötü bir şey geleceğinden tedirgin olup onları korumaya çalışmıyor muyduk?
Bir insana bağlanmak bizi ne kadar zayıf ve çaresiz kılarsa kılsın
canımızı ne kadar yakarsa yaksın, biz genede bağlandığımız insana kendimizinkinden daha zayıf ve çaresiz bir yan sezmiyormuyduk?
Genellikle bu sezdiklerimiz doğru değil miydi?
Sanırım kuvvetli bağları, bağlandıklarımızdaki büyük zayıflıklar güçlendiriyor.
Büyük aşkların, büyük bağlılıkların içinde daima biraz acımada bulunuyor, bizi üzdüklerinde, bize ihanet ettiklerinde bile bu yaptıklarının onların zayıflığından kaynaklandığını düşünüp içinde çırpndığımız derin kedere rağmen onlar için endişe ediyoruz.kendimize dahi açıklamadan onların öleceğinden yalnız kalacağından hastalanacağından bizi çeken o karanlık zayıflıklarının içinde bizsiz yok olacaklarından korkuyoruz.
Başkaları onların en parlak yablarını görürken biz en karanlık yanlarını görüyoruz.
O parıltıyla, o zifiri karanlığın birlikte oluşturduğu tuhaf girdap çekiyor bizi içine; PARILTILARINA GELİYOR YALNIZLIKLARINDA KAYBOLUYORUZ.
...Birine bağlanmadan önce'bağlandığımda
acı çekermiyim' diye korkarken
bağlandıktan sonra 'acaba o acı çekecek mi'diye korkmaya başlarız; kendi acılarımız bize tahamül edilebilir gözükürken, kendimiz her acıya dayanabilecek gibi hissederken onların hiçbir acıyı taşıyamayacaklarından kendi acılarının altında ezileceklerinden çekiniriz.
...Bir insan bir insana neden bağlanır?
Niye bağlandığımızı kendimiz bilirmiyiz?
Akıllı nedenler buluruz duygularımıza, ama asıl neden aklın sızmadığı kutuluklarda gizlidir.
O gizli kutuluklarda ki zayıflıklar niye çeker bizi?
kendi zayıflığımızdan mı? yoksa bağlanan, kendi bağlandığından daha sağlam mı görür, kendi çektiklerine bağlandığı insanın dayanamayacağına mı inanır; bağlanmak bir güçsüzlük gibi görünürken acaba bağlanan kendi gücünü mü hisseder bu bağlılıkta?
Güzel güçlü bir zayıflık Karanlığı ışıklı bir siyahlıktan oluşan bir uçurum gibi çeker bizi, bir kere eğilip baktıktan sonra gözlerinizi almak kolay değildir.
Karanlıklara bağlanırız ama parlak ve alevli olanlara.
böylesine parlak karanlıklar ise ancak ölümde, derinlikte, ihanette, yalnızlıkta bulunur.
Ve başkaları onların parlaklığına hayranolurken biz karanlığa acır ve esir düşeriz.
Onun için bağlanmak ayrırır bizi diğer insanlardan.
diğerlerinin meyveleri toplayıp yediği bir bahçede, o meyvelerin bozulmasından elde edilmiş lezzetli ve yakıcı içkileri içmenin sarhoşluğuna, o içkiyi keşfetmiş olmanın ve kalabalıklardan ayrılmanın hazzıyla bırakırız kendimizi.
'niye bağlanırız bir insana' diye sorulduğunda' içkileri meyvelerden çok sevdiğimiz için'deriz.
Ahmet Altan

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
20 Ocak 2009       Mesaj #7012
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Dökülen yaprakların kurumuş dallarında,
Tut ellerimden çiçekleri açsın baharda.
Sponsorlu Bağlantılar
Batan güneşin süzülmüş akşamında,
Bitsin bu ayrılık otur yanıma.
O mahmur gözlerin durgun bakışlarında,
Nice duygular saklı sen anlatmasanda.

Ela gözlüm yüzünde gülücükler coşarken
Saçlarını rüzgara dalga dalga salarken
Bir tomurcuk misali pembe pembe açarken
Tertemiz duyguların kirlenmesin gül yüzlüm.

Esen rüzgar beni okşar sen gibi
Ay dolanır etrafımda sen gibi
Başucumda açan gül,güzel kokar sen gibi
Şu ovada çiçekler beni sarar sen gibi.

Gonca gülünde öten bülbülüm
Mis kokarsın nefesimde gül yüzlüm
Senin kollarında tükensin ömrüm
Sen akarsın gel gönlüme gül yüzlüm.


15/01/2009

Necati Öztürk

Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Nisyan-ı Bâtın
Ziyaretçi
21 Ocak 2009       Mesaj #7013
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Ziyaretçi
Yokluğunda ne ateşleri hasretinle yaktım da
Bir seni yakamadım,beni yaktığın gibi
Çölde su,mah****a gün,oruçta Ekmek gibi bekledim seni.
Sense araya korkular koydun
Yasaklar koydun
Şimdi neredesin diye sorma!
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?
Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,
Yağmurlu havalara,kasvetli akşamlara
Sen varken,
Bakıp iç çekmezdim tren istasyonlarına,
Otobüs duraklarına
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım.
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere küsmezdim,kalanlara acımazdım
Sen varken böyle üşümezdim,titremezdim.
Masumdum,çocuklar gibi
Böyle delirmezdim,küfretmezdim
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim
Şimdi soruyorum sana
Adı sevmekse bu cehennemin,
Sen yaktın da ben yanmadım mı?
Biliyorsun,
Bütün acılarına "yeşil ışık" yaktım olmadı,
Bütün korkularına "arka çıktım" olmadı,
Dağlara merdiven dayadım, olmadı.
Haziran´da kar oldum yağdım avuçlarına,olmadı.
Sevdim olmadı,yandım olmadı,taptım olmadı
Artık benden pes!
Bu aşkın biletini istediğin gibi kes!
Nasılsa gidiyorsun
Biliyorum,git!
Ama ardında,
Ağlayan bir çift göz,
Paramparça bir yürek,
Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan;
Çek silahını daya sırtıma!
Titrersem namerdim
SEN VURDUN DA BEN ÖLMEDİM Mİ?
MaRCeLLCaT - avatarı
MaRCeLLCaT
Ziyaretçi
21 Ocak 2009       Mesaj #7014
MaRCeLLCaT - avatarı
Ziyaretçi
AŞK MÖNÜSÜ
Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
sen ülkemin yaz geceleri gibisin
saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
beni unutma
ah! saklı gülüm
sen hem zor hem güzelsin
şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
sen memleketim kadar güzelsin
ve güzel kal

NAZIM HİKMET
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
21 Ocak 2009       Mesaj #7015
ener - avatarı
Ziyaretçi
Kendimden yoruldum..
Sürekli maske takmaktan,

İçim kan ağlarken,
İnsanlara gülmekten yoruldum...


Çok sinirliyken bile,
Sakin olma zorunluluğundan yoruldum.
Hüzün çizgileri sarmışken yüzümü,
Gamzelerimi göstermekten yoruldum..
Bağıra bağıra ağlamak isterken,
Gözyaşımı içime akıtmaktan yoruldum.
İçimde deli gibi çağlayan aşk varken..
Dağlara taşlara haykırmak varken
Sesimi içime çekip,
Susmaktan yoruldum..



Gözlerinin mavisinde sana bulanmak isterken
Siyahın esiri olmaktan yoruldum..
Kendimden yoruldum
Hep güçlü olmak ne kadar zordur;
Hep sorumluluk sahibi olmak,
Çocukken genç olmak ,
Gençken olgun olmak
Kimlik değiştmekten yoruldum..
Çabuk tükettim
Umutlarımı
Yarınlarımı
Duygularımı..


Geri dönüşü olmayan bir tüneldeyim
Yine kurulmuş sahne
Başrolde ben
Yardımcı oyuncular ;hüzün, acı maske
Konu;herşeye rağmen mutlu olma sanatı
Ha bide
Oyunun adı var ;Hayat
Gülüyorum yine zorunluluktan..
Bu kaçıncı rol alışım bu filmde
Alışılmış senaryolar bunlar..
Acemi mi sandın beni hayat!!
Ben her gece bu sahnenin müdaviniyim
Hadi bırak mutlu olma tasasını
Yapışmış alnımıza Hayatın kavgası
Düş yakamdan hayat!!!..
Oyunumu oynarım
Sahnemi kapatırım
Ölümdür sonuma yakışan
Bilmezmisin!...
En çok ölülerdir alkışlanan..


Alıntı
ÖmÜrCeK - avatarı
ÖmÜrCeK
Ziyaretçi
21 Ocak 2009       Mesaj #7016
ÖmÜrCeK - avatarı
Ziyaretçi
sor bir:
neden bu suskunluğum...
neden bu yorgunluğum...
neden bu boşluğum...

cevabı bilinen soruları sormaya gerek olmadığını unutmuşum!

boşver!

duyma

şiirler
, mısralar, sözler, mektuplar, yazılar... ve daha birçok şey... sevgilinin yokluğunda sevgili içindir.

o hep, ona karalanır. uslanmadan karalanır. ve uslanılmaz da yanıtsızlıktan. zaten cevap beklenilse, yazılmaz.

belki bekleyenler de vardır, ben beklemeyenlerden bahsediyorum.

düşlerken, düşlenmeyi beklemeyenlerden, en çok da benden...

beceremediğim tek şey durdurabilmek ve tüketebilme kalemimi. gerçi çabam da yok ya... her an, her şekilde, yazar buluyorum kendimi:

bazen parmağımın değdiği tuştan kelimeler türüyor...

bazen kenarları boş kalmış çalışma sayfalarına mısralar dökülüyor...

kırılmışsa ucum, diyorum kodla beynine, kaybolmasın, bir zaman paylaşırsın...

yazıyorum işte...

satırlar uzadıkça ömrüm mü kısalıyor,
yıllar mı çürüyor,
nefesim mi eksiliyor...
yaşlanıyor muyum...

bak, soru işaretleri yok artık.
hep üç noktalar var. bilinmezliğine çıktığım yolculuğunda, iki noktalara, açıklamalar ihtiyacım yok. ben cevaplarımı kendim veririm. beceremediğimde ise, sorları çizerim...

satırlar uzadıkça ömrüm mü kısalıyor...
yıllar mı çürüyor...
nefesim mi eksiliyor...
yaşlanıyor muyum...

uzattım ve bir yere varamadık yine...

ama susmuyorum...
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
21 Ocak 2009       Mesaj #7017
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Belki Yine Gelirim..

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa, yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler

Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artık
ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların

Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluksoluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün

Ahmet Telli
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
21 Ocak 2009       Mesaj #7018
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Beni Unutamazsın

Beni unutamazsın bilirim, beni unutamazsın
Denizin durgunluğu, gözlerimi
Coşkunluğu, saçlarımı hatırlatır
Kulaklarını tırmalar sesim, hayatından silemezsin
Beni unutamazsın bilirim.

Parkın tozlu yollarında yalnız dolaşacaksın
Mutsuz gökyüzünde bir-iki yıldız, ışık tutacak karanlığına
Delikanlının biri uzanacak ellerine ansızın
Çaresizliğine, yalnızlığına irkileceksin
Ve daha sonra tarakta kalan saçlardan anlayacaksın ihtiyarladığını
Dudaklarının pembeliği solacak
Cilâsı çıkmış bir mobilya gibi eskiyecek güzelliğin
Kahrolacaksın!
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak

Ama sen yine de sözlerime aldırma.
Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin..

Ahmet Selçuk İlkan
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
21 Ocak 2009       Mesaj #7019
ener - avatarı
Ziyaretçi
Vur Diyor Vur


Bugünlerde canım çok sıkılıyor nedense,

İçimden bir ses bana vur diyor vur kendini,
Hangi şarkıyı duysam ki aşktan bahsedense,
İçimden bir ses bana vur diyor vur kendini...


Hasretinin önünde pes ettim diz çökerek,
Sanki beni kendimden alıp gittin sökerek,
Daha fazla bekleme koy boynunu bükerek,
İçimden bir ses bana vur diyor vur kendini...


Ne öncen ne de sonran yaşadığım tek ansın,
Var mı ötesi bilmem bedende akan kansın,
Gittin söyle ardında gün mü kaldı yaşansın,
İçimden bir ses bana vur diyor vur kendini...


Külü bile yok ömrün neyi neyle yakayım,
Hani sevdan nerde aşk nehir olup akayım,
Ne bıraktın ardında şöyle dönüp bakayım,
İçimden bir ses bana vur diyor vur kendini...


Kuruyuverip kalmış yaprak yaprak dallarım,
Denizlerin dibini boylamış tüm sallarım,
Düne gün göstermiyor bile artık fallarım,
İçimden bir ses bana vur diyor vur kendini...


Nefes almak imkansız gönül özleme doydu,
Mutsuzluk yüreğimi sanki en başa koydu,
Bu sevda oyununda sanırım rolüm buydu,
İçimden bir ses bana vur diyor vur kendini...

Alıntı
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
21 Ocak 2009       Mesaj #7020
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Beni Ömrünün Başucuna Koy!



Bana ellerini ver,
Kana kana su içer gibi sevmeliyim seni,
Gecenin günahı yok,
Sessizce kalbimi izle,
Doğduğum topraklara benziyor kokun.

Ardımızda bırakalım,
Öksüz büyüyen kardelenleri.
Anlayacaksın,
Boyun eğmek değilmiş aşk.

Güzel günler vaat ediyor gözlerin
Beni ömrünün başucuna koy.


Devrim Yalçın

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya