Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 772

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.164.175 Cevap: 8.002
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
23 Temmuz 2009       Mesaj #7711
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Konuşamıyorum

Sponsorlu Bağlantılar
Sazlıklardan havalanan bir ördek gibi sesin
Ürkek şaşkın kararsız duyuyorum
Ve sen bir gökkusağı kadar güzelsin
Rengarenk ve az sonra gidecek görüyorum
Ve ben yağmurlar altında bir yolcu
Islak yorgun tutkulu yürüyorum
Sensiz ben yolumu bulamam
Haykırmak istiyorum
Konuşamıyorum konuşamıyorum konuşamıyorum
Konuşursam gözyaşlarım beni boğacak
Biliyorum duyuyorum görüyorum konuşamıyorum

Bu ayrılık akşamında sen sustuğuma bakma
Konuşmaya gücüm yok beni anla
Söyleyemediklerimi bak gözlerimden anla
Herzaman yanımda kal hiç bırakma
Sensiz ben yolumu bulamam
Haykırmak istiyorum
Konuşamıyorum konuşamıyorum konuşamıyorum
Konuşursam gözyaşlarım beni boğacak
Biliyorum duyuyorum görüyorum konuşamıyorum


İlhan İrem

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
23 Temmuz 2009       Mesaj #7712
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Bir Yolculuk Üstüne

Sponsorlu Bağlantılar
Açıyoruz kapıları,
Kapıyoruz kapıları,
Geçiyoruz kapılardan
Ve biricik yolculuğun sonunda
Ne şehir,
Ne liman

Tren yoldan çıkıyor,
Batıyor gemi
Düşüyor uçak.
Harita çizilmiş buzun üstüne
Elimde olsaydı bu yolculuğa
Başlayıp başlamamak
Başlardım yine .


Nazım Hikmet Ran

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
23 Temmuz 2009       Mesaj #7713
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Mendilimde Kan Sesleri

Her yere yetişir
Hiçbir şeye geç kalınmaz

Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abı sen de bagisla.

Boynu bukuk duruyorsam eğer
içimden böyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet Abım benim
insan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antedin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denizine benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşe başlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alim-satımına belki)
Ve bir gün birinin bir adres sormasına benzer
Sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cidara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anisi issizliktir
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abı.
Bir güzel kadeh tutusun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
-- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
Cidara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenleri
Ve bir kasın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da simdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.

Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abı
Biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kil gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini islerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abı
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim su ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki simdi
Hayalsiz yasıyoruz nemdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
İsçiler
Almanya yolcusu isçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abım benim
Gördün mu bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor simdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
iste o kadar.

Ahmet Abı, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.


Edip Cansever
KIRLANGIC - avatarı
KIRLANGIC
Ziyaretçi
23 Temmuz 2009       Mesaj #7714
KIRLANGIC - avatarı
Ziyaretçi

INSAN KALBINE MEKTUP YAZAMIYOR
Yazma diyorlar bana,
yazarken canın acıyor,
ağlıyorsun..
ve gelemiyorsun kendine uzun bir süre..
yazma diyor,beni tanıyanlar..
yazarsan kurtulamazsın bu aşktan...!


Yapamıyorum,
yazmamayı beceremiyorum...
oysa sussam bir süre..
dinlense kelimeler..
Ben sussam sen yazarsın belki..
İkimizin yerine konuşmaktan yoruldum artık...



Ben yazmazsam belki yeni anlamlar yüklenir alfabeye..
Bir harfini aldım oysa onun ben..
28 harf kaldı geriye..
Artık seni tanıyanlar,
bilemeyecekler hiç..
Adının başında hangi harfin olduğunu..


Kolay değil böyle sevilmek eminim..
Hiç seni sevdiğim kadar sevilmemiş olsamda..eminim işte..
Benim nefes almamı engelleyen bu aşk,
seni de yaşatmaz,bilirim..


Bulmacaların içindeyim,
ama ne olur çözme beni..
gidersen birgün dayanamaz kalbim..
bırak sırlarla kalayım..sen hep başucumda kal..
Bana hiç "gelmemiş"olsaydın..
korkmazdım elbet "bir gün gidecek"olman düşüncesinden..
Ama geldin bana,
Ne de iyi ettin...!




Susamıyorum..Ne zaman susmak gelse içimde..
Gözyaşlarımla yıkıyorum yüzümü..
Çok ağlıyorum...
Diyor ki bir şarkı;
-ben denizden bir damlayım,o yüzden tuzludur gözyaşlarım..
Denizden doğduğum doğru..
ama artık eminim,
Doğduğum yerde ölmeyeceğim...!



Ağlatmak istemezdim kimseyi..
ve sen hiç ağladın mı,bilmiyorum..
Hayatının neresindeyim
ve yokluğumun büyüklügü ne kadar yer tutarsa
bedelini ödemeye razıyım..
Bırak gideyim..



"Tutmuyorum zaten"diyebilirsin..
doğru..
ellerinle bağlamadın ellerimi..
Dillerinle söylemedin "gitmeleri"..
Kalbimden kalbine bağlanan o kalın ilmiği sen atmadın..
Habersiz değildin ama...Sadece uyarmadın..


Bazen oturup sana mektup yazmak geliyor içimden..
Sayfalarca..renk renk..
Saçlarımı boyadığım gibi boyamak istiyorum kelimeleri..
Oturuyorum..yazamıyorum..
Boya kalemleri elimde kalıyor..
Gidip masum çocuk yüzlerini boyuyorum..
Gülüyorlar..
Birilerini mutlu etmeyi becerebiliyorum..
Az da olsa..


Kötü olabilseydim..senin için,sana karşı..
Nefret edebilseydin benden..
Denemedim mi sanıyorsun,seni sevmemeyi..
benden nefret etmeyi sana öğretmeyi..
olmadı..
ne zaman bir adım atsam senden geriye..
yüzlerce kere koştum ileriye..
Ardıma döndüğümde sen hep aynı yerdeydin..
Uzaklığımız bundandır..


Neden boğaz köprüsü var burada biliyor musun...
ben mi uydurdum yoksa bu bir hikaye miydi,hatırlamıyorum..
Ama bir şehir aşık olunca diğer şehre..kuruvermişler araya köprüyü işte..
Şehirlerin dilleri yok,anlatamazlar sevdalarını..
Benim dilim var..
Ama şehir kadar saklayamam sevdamı..
Salıverirsem birgün içimden bu aşkı..
yıkılacak bu köprü..
Hiç bir seven kavuşmasın diye....!


Olmuyor..olmuyor..
Bir mektup yazsam diyorum sana..
İnsan kalbine mektup yazamıyor...!
reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
23 Temmuz 2009       Mesaj #7715
reyan - avatarı
Ziyaretçi
—bilmiyorsun değil mi?
Huzurun yüreğinde attığını…

…daha dündü!
Karınca gibi, kırıklarımı topluyordun,
Ne iyi yapıyordun…

…şimdi içimdeki sevgini topluyorsun,
Hiç mi farkında değilsin;
Sensiz kırıklarımın çoğaldığından…

—bilmiyorsun değil mi?
İnsan, mutluluğu herkeste göremiyor-nedense-

…ey sevgilim!
Kadınım/ yüreğinde kendimi sakladığım,
Sensiz! Yokluğuna nasıl kan damlamam…

…anlıyor musun?
Yapamıyorum/ hayata tutunamıyorum!
Kaldırım taşlarının altındayım, seni sayıklıyorum…

—bilmiyorsun değil mi?
İlk kez aşkın tarifini yapıyorum… Yani seni(n)

…yüreğime en yakın, yârim!
Varlığınla dertlerimi eskittiğim,
Söyle bize ne oldu da sustuk!

…hani kader bile bizden yanaydı;
İnan hiç pişman değilim seninle üzülmekten,
Yüz kere dirilsem; yine seni severim… Yine seni!

Şimdi soruyorum sana:
İnsan, hiç sevdiğini üzgün görmek ister mi?
Bilmiyorsun değil mi? Evet! Bilmiyorsun…

Bazen bir söz sevgidir; bazen de sevdiğinle üzülmek…
Bilsen de bilmesen de, seni sevmek bana huzur veriyor…


Emre onbey
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
23 Temmuz 2009       Mesaj #7716
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Güzel Havalar

Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum.
Eve ekmekle tuz götürmeyi;
Böyle havalarda unuttum.
Şiir yazma hastalığım;
Hep böyle havalarda nüksetti.
Beni bu güzel havalar mahvetti.

Orhan Veli Kanık
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Temmuz 2009       Mesaj #7717
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Seni Bekleyişimin Adı Yok

Aslında bir kibrit kâfi gündüzleri tutuşturup,
Gecenin gerdanına dizi dizi yıldızlar yapmaya.
Hani sabahın boyu yetişse uzanıp öpecek alnından Ay'ı
Bir de hep geç kalınmış ömrün son deminde gelmese ölüm,
Belki böylesi dar gelmez giyindiğimiz mutluluklar

Mevsimlerin peşine takılıp ta,
Hüznü oradan oraya taşıyan yağmurlar gibiyim..
Sıcak avuçlarda buhar olup göğe karışan
Soğuk bakışlarda buz kesip anlamdan alabildiğine uzaklaşan,

Seni bekleyişimin adı yok,

Hasreti çeke çeke uzaklara götüren çok vagonlu trenlerin de.
Hani giden gider de, geçmişi kalır ya geride,
Onu hep yaşlı gözlerle bekleyen.
Zamanla dilindeki özlemi kırıverir zaman, en hassas yerinden…

Çok geçmeden, çok geçiyor yokluğunun üzerinden,
Haram saatler diziliyor boğazıma uzadıkça ,
Tenhasına sere serpe uzandığım düşler de yetmiyor
Yorgun arzularımı kışkırtmaya
Verdiğim sözlere saklanmış militan kılıklı yalanlar yakayı ele veriyor bir bir
Tutuklayıp aynalara hapsediyorum
Sonra vicdanım delil yetersizliğinden serbest bırakıyor

Seni bekleyişimin adı yok



Dursun diye duvarlara çivilediğim zamanın da
Payıma düşen yalnızlığın zirvesinde,
Saçlarımla gizlice siyahını paylaşıyor gece.
O zaman, bu şehir bir kez daha düşüyor gözümden
Kalabalık kaldırımlarında adım adım eziliyor günahlarımın gölgesi,

Sanki ben değildim külçe külçe acıların sahibi
Ağır korkuların ezip yel değirmelerine verdiği
Savrulmuş bedenimin, rüzgarında ölmeden dirildiği
Sanki sen değildin bırakıp giden
Üstüne üstlük hiç gelmemişken

Seni bekleyişimin adı yok..

Kurulmamış köprülerden geçmeye çalışan benliğimin de
Şiirlerim şahit olsun ki
İki satır arasına sığmıyor yalnızlığım
Ne nokta anlatabiliyor kararsızlığımı
Ne de virgül koyabiliyorum yılların ardına
Yenik düştü keşkelerim oynadığın oyunlara
Yine de teslim olmadım
Ama sen, namluda hüzün
Beni tam on ikiden vurdun
Seni bekleyişimin adı yok

gelmeyisinin de!!!

Alıntı

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Temmuz 2009       Mesaj #7718
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hadi GiT

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.

Her darbene tahammül edecektir bedenim,
Gururum mani olur perişanıma benim.

Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!


Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!


Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...

Cemal Safi

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
24 Temmuz 2009       Mesaj #7719
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Eğer, gözyaşlarını tebessüme döndürüp
Felaketlerinde bile gülümseyebiliyorsan,
Hayatın tokadını yiyip,
Ayakta dimdik durabiliyorsan,
Yıkılan bir hayatı yeniden kurup,
Kaybolan yıllarını geri döndürebiliyorsan,
İlerlemiş yaşına rağmen hala çekici kalabiliyorsan,
Bütün çirkinliklerin arasından,
Güzellikleri yakalayabiliyorsan
Yüreğinde esen fırtınaları dindirip
Başını yastığa koyduğunda rahat uyuyabiliyorsan
Alın terinle, emeğinle geçinip,
Daima dürüstlüğün fazilet olduğuna inanıyorsan,
Eğer; kaderini değiştirebiliyor ve
Yaşadıklarından bir ders çıkarabiliyorsan,
Yine de her şeye rağmen, hayata dört elle sarılıyorsan
Yaşam senin avuçlarındadır artık
Ona sımsıkı sarıl.
Sema Zincir
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
24 Temmuz 2009       Mesaj #7720
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Bir Beyaz Sayfada Sana Bakmak

Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla
Uçak örneğin
Uçurtma mesela
Altına konabilir biri ötekilerden
Kısa olduğu için sallanan bir masanın
Veya şiir yazılabilir
Süresi ötekilerden kısa bir ömrün üzerine

Bir beyaz kağıda her şey yazılabilir
Senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden
Bir gülden, bir ilk, bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi
Senin bir güle bu kadar benzemenin
Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan
Ama anlayamam
Toprağın güneşle konuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz çok
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden ,açan solan, bere budak yok
Bir şiir istersin
İçinde benzetmeler olan
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar
Güzel bir şey yok

Uzun bir yoldan geldim
Tedariksiz,katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Her şeyi anlattım
Olan olmayan, acıtan sancıtan
Bilsem ki sana varmak içindi
Bütün mola sancıları
Bütün stabilize arkadaşlıklar
Daha hızlı koşardım
Sever adım gelirdim
Gözlerinin mercan maviliğine

Sana bakmak, suya bakmaktır
Sana bakmak, bir mucizeyi anlatmaktır
Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem
Yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam olmuyor;çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar,
Bahçıvanlar değil,tüccarlardır.
Sen öyle göz,sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen teninde cennet kayganlığı iken
Sana şiir yazmak ahmaklıktır.

Bir tek söz kalır dişlerimin arasında
Ben sana gülüm derim ,gülün ömrü uzamaya başlar
Verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim ,gül sana benzediği için ölümsüz
Yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz

Sana bakmak,bir beyaz kağıda bakmaktır
Her şey olmaya hazır
Sana bakmak,suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak,bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi
Anlatmaktır
Sana bakmak,Allah a inanmaktır.

alıntı.

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya