Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 782

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.164.811 Cevap: 8.002
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #7811
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Yürümeliydik denizlerin üstünde
Bütün ışıkları süzüp gözlerimizle
Sponsorlu Bağlantılar
En derin kuytularda
Söndürmeliydik
Olsun güzelim
Olsun
Benim göz yaşım
Bu bitmez yağmurlar olsun
Oysa ne çok sevdim seni
Ne çok özledim
Ne çok kızdım
Şimdi bütün yollarım tuzak
Ve sana hasret gözlerim korkak
Sırtımda hançerin
Ellerim
Ellerim senden uzak...
Ulaş Işık

fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #7812
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Kayıp şehirlerin
Karanlık sokaklarında çaresiz kaldım
Sponsorlu Bağlantılar
Ayaklarımda umudumun ağır prangaları
Ellerimde yokluğunun kelepçeleri
Kimselerin bulamayacağı bir yerdeyim
Sendeyim
Sana en az pencerene gelen bir serçe
Yolda gördüğün bir çocuk
Sahilde tek başına oturduğun bir bank
Gizli gizli ağladığını gören bir ayna
Ellerinden dudaklarına değen bir sigara
Üzerine alelacele giydiğin bir elbise
Uyumak için
Ellerinle bir sevgiliyi sardığın gibi sardığın bir yastık
Gözlerine düşen uykusuzluk
Okuduğun bir kitap
Canını sıkan bir insan
Öpülesi dudaklarınla ısırdığın bir erik
Ve hep beklediğin
Hayallerini süslediğin o sevgili kadar yakın olmak istedim
Biliyorum ben sana dokunamadan
Avuçlarında bir hayatı tadamayacağım
Biliyorum
Sensizliğin karanlıklarında şiirler yazıp
Her şeye rağmen içimde yaşayacaksın
Senin yerin orası biliyorum
Alıntı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #7813
Misafir - avatarı
Ziyaretçi



?
Ne zaman yüzüne baksam
yalnızlığın o mutlu gerilimi

O öksüz göl hızla derinleşir
biliyorum, acılarım hiç bitmeyecek, bu öyle bir
yeşil

Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum
ikimizi de aşar, o kapının ardındaki masal
bense yüreğimin bu hallerinden korkar, kalırım
bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi
geçip giden yüzlerine bakar kalırım

Ömrün kısalığı çarpar camlara
ateş hızla yayılır içerilere

Akşam olur, evler dolar boşalır
acıyla erir, yüzüne aşık çocuk

Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum
İkimizi de aşar, o kapının ardındaki masal.

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Eylül 2009       Mesaj #7814
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerine Bakarken




Gözlerine bakarken,
Güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
Bir buğday tarlasında,
Ekinlerin içinde kayboluyorum..
Yeşil pırıltılarla
Uçsuz bucaksız bir uçurum,
Durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi
Gözlerin,
Sırrını hergün bir parça veren
Fakat hiçbir zaman
Büsbütün
Teslim olmayacak olan..
Volkan Tekin
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
9 Eylül 2009       Mesaj #7815
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Yüreğim sızladığı zaman
Gece yarılarından sonra,şafaktan önce
Bilmediğim bir istasyondan,bilmediğim bir müzik geliyor kulağıma:
Uzak
vahşi
Karanlık...
Gece denizleri gibi bir müzik,
Batık gemilerli gece denizleri gibi bir müzik,
Çağırıyor,çağırıyor beni durmadan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Duvarları banka afişli çok eski bir şehrin Cumhuriyet Caddesi'nde iki tüfek bir kelepçe,
Tüfekler garip garip
Kelepçe garip...
Öyle beter
Öyle çamur
Bir yaprak döne yuvarlana,
Bir akarsu bata çıka...
Koşuyor koşuyor bir kadın kelepçenin ardından
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Bir kara tank çıkıyor bir ağıttan,bir filmden,bir savaş romanından çıkıp yürüyor sevgilerin,özlemlerin üzerinden.
Aşkların,umutların,oyuncakların,küçük emeklerin,büyük kaygıların üzerinden geçip gidiyor.
Su gibi ilerliyor yangın
İşliyor kıtlık karanlığı
Ölüler birden bire şarkılaşıp
Virüsler bakteriler
Bütün dilleri birden konuşuyor herşey.
Çırpınıyor yerde bir damla kan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Kör bir çeşme başında kör bir kadın geliyor gözlerimin önüne
Bütün iplikleri bütün iğnelere takıyor da
Ne iplikler bitiyor,ne de iğneler.
Götürülmüş oğluna mı
kaçırılmış kızına mı
Geçen günlerine mi
Unutmuş neye ağladığını
Ağlıyor,aranıyor
Aranıyor,
Bıkmadan
Bilmeden
usanmadan.
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Ciğerlerime çekerken kötülüğü,
Ellerimle dokunurken kötülüğe,
Ayaklarıma dolaşırken kötülük,
Şu taşı şurdan alıp şuraya koymamanın pis bunaltısı geçiriyor tırnaklarını gırtlağıma.
Kokuyor işyerleri
Kokuyor günaydınlar.
Ne varsa verilmemiş,
Alınmamış ne varsa;
Edilmemiş söz,
Patlamamış öfke,
Uyutulmuş ne varsa
Ne varsa kokuyor birden bire
Ve kayıyor bir şey parmaklarımdan,
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yani ben dört mevsime bölerek bu yürek sızısını,
Günlere,saatlere bölerek bu yürek sızısını,
Sokağım,kentim,vatanım sanarak bu yürek sızısını,
Bir yaprağı durmadan işliyorum bu ölümsüz ağaca.

Günlere,saatlere bölerek bu yürek sızısını...

Hasan Hüseyin Korkmazgil
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Eylül 2009       Mesaj #7816
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Tutkulu dudaklarının
Beni yavaşça büyüleyen
Yakan, o tatlı-ürkek sıcaklığında

Öpüşlerinin ıslak ateşini duyarım
Hayal ettikçe, düşündükçe seni hâlâ

Gökkuşağı renkli, kalleş düşlerimin
Yitip gidiveren o yalan dudaklarında
Nizamettin Esen Haymanalı
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
10 Eylül 2009       Mesaj #7817
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Seni O Sandım




Bir yerlerde durmuş
Beni gözlemektesin..

Sevilmek güzel şey,
Öyle değil mi?

Benden her an
Bunu beklemektesin...

Karşılıksız aşk
Kalbe gömülür oysa,

Kalan sadece sevgidir,
Bunu bilesin....

Aşk bitti,
Sevgi kaldı bende...

Biraz düş,
Biraz ümit,
Hepsi sona erdi..
Tükendin bedende....

Bir anlık nefse daldım,
Sonunda uyandım.

Asıl aşk O'naymış,
O'nu sen sandım.....
Nil Yıldırım
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
11 Eylül 2009       Mesaj #7818
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
BİR FOTOĞRAFA...
Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.

Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.

Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi...
Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
"Önemli olan
'zamana bırakmak' değil,
'zamanla bırakmamak'tır..."
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır.

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...
Alıntı
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
11 Eylül 2009       Mesaj #7819
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Nasıl Dolmasın Gözlerim



Gözlerim doldu yine
Açılmak üzere musluklar
Tutamıyorum kendimi
Gördükçe acı manzara resimlerini
Doğuda kardeşlerim şehit olmuş
Hainler kalleş pusu kormuş
Baba ocaklarına matem koymuş
Ağlıyor analar ağlıyor babalar
Yükseliyor feryat figanlar
Nasıl dolmasın gözlerim
Musluklar nasıl açılmasın
Ölenler benim kardeşlerim

Bu akşam hüzün doluyum
Sağ yanım acı çekiyor
Sol yanım ağlıyor
Nasıl rahat uyuyayım ben
Türk evladı kardeşlerim şehit olmuş
Yüreklerimiz yanıyor


Hüseyin Önder
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
11 Eylül 2009       Mesaj #7820
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
**Adı duyulmamış çiçekler**
Bir şiir yazılsın sayfalara
Farklı olsun
Kelimeleri, hayalleri
Bir başka dünyaya
Sarsın, götürsün

Sızsın yüreğimin derinlerine
Tazelesin umut çiçeklerini
Defnetsin kapkara renkleri
Büyütsün gönlümde
Adı duyulmamış çiçekleri

Gözyaşları inci saçsın
Kelimeleri harf harf
Melekleri yumuşatsın
Bir şiir yazılsın sayfalara
Dünya sarılsın cana

Hayallerinin farkıyla
Zarif üslubuyla
Can katsın cana
Farklı olsun ki
Gerdanlık yapayım boynuma.

Veda ediyorum, hiç duyulmamış küfürlerle!
veda ediyorum
yıldız düşmeyen zeytin kokulu gecelere
zifiri karanlık sarılı
yolunu kaybetmiş talihsiz ay dedeye..

acımadan toprağa saplanmış diğren misali
yapışıyorum
küf kokulu kavak dalına
uzanıp gidiyorum birlikte
veda ediyorum
daha dün tohumlandığım
kırılgan köklerime..

onluk çivilerle çakılıyor dört bir yanım
acıyor kazınmış budaklarım
hızar gürültüsünde çalınıyor şarkılarım
yontuluyorum
maharetli bir marangoz çırağının ellerinde
mengeneyle sıkılıyorum..
veda ediyorum
çekiç gürültüleri arasında
sırtıma vurulan ah dolu darbelere..

çarpışıyor birbiriyle bulutlarım
dağılıyor gökyüzünde damlalarım
terkedilmiş sevgilinin saçlarını ıslatıyorum
siliniyorum
elinin tersiyle fırlatılıp atılıyorum
veda ediyorum
gök gürültüleri sonrasında
kopan kızılca kıyametin tam ortasında..

iki el arasında rahmetle yerimi alıyorum
merhametle sıvazlanıyor yüzüm
üstüme atılan tonlarca toprak altında
titriyorum
umutsuz bakışlarıma
son bir duayla yalvarıyorum
veda ediyorum
gözlerinden yansıyan ay ışığında
söyleyecek tek bir söz bulamıyorum..

veda ediyorum
dilime doladığım hiç duyulmamış küfürlerle..
lambaları sönmüş sokak başlarında
bağıra çağıra beddua ediyorum..

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya