Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 780

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.164.875 Cevap: 8.002
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
29 Ağustos 2009       Mesaj #7791
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Artık sana inanmıyorum..

Sponsorlu Bağlantılar
Hayatın anlamı kalmadı bende
Ne gerçekte güldüm nede hayalde
Dünya dedikleri beyaz bir perde
Artık seyretmekten usanıyorum.

Artist olmuş insanlar anlamıyorsun
Gerçekmi yalanmı bilemiyorsun
Sevmek istesende sevemiyorsun
Seni sevdiğime utanıyorum


Her günün başında ayrı bir film
Seyretmekten usandın,bıktım be gülüm
Her sahne alışında değişik yorum
Artık dinlemekten usanıyorum

Perdeden düşünce sahne alırsın
Sen kendini sanatçı artist mi sanırsın
Sanma ki hep dört ayak üstü kalırsın
Artık söylemekten usanıyorum

Sanmaki bu hayat hep böyle lak lak
Aklın başına gelir birgün muhakkak
Temizleyemez seni ölsende toprak
Artık sana ben inanmıyorum..

Erdinç Sert

ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
30 Ağustos 2009       Mesaj #7792
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Bir Anlık...

Sponsorlu Bağlantılar

Saatlere bakmaksızın yazıyorum
Karalıyorum gördüğüm herşeyi
Bir çizgi üzerinde buluyorum kendimi
Sarhoşluğum başımda tepiniyor
Ağır yükler düşüyor omuzlarıma
Doğrulamıyorum düştüğüm yerden
Sızıp kalıyorum ayrılıkların yol ayrımında
Kimseler kaçıyor benden
Ardına bakmaksızın
Yakıp yıkıyorlar viraneleri
Susuyorum
Susmak düşüyor bu saatlerde payıma
Ve susarak konuşuyorum
Ve sen duymamazlığa yoruyorsun kendini
Dilim acıyor seviyorum diyememekten
Yorgunum
Bırak usulca uzanıvereyim şurada
Boşver bugün en mutlu günüm değil
En umutsuz günüm olsun

Ayrılığın kelepçelerini taşıyorum kollarımda
Ki gözükmesin istiyorum
Bilmesinler beni yaralı ve mahsun
Oysa ben dağları ayaklarımın altında bilirdim
Ama bir avuç topraktan ibaretmişim

Sen önüne düşen yolları izle
Ne de olsa benden uzaklara kaçıracaktır seni
Ağlamalarıma inanma
Seviniyorum içimden gidişine
Bakma yüzüme düşen sadece bir perdelik hüzün
Bir sonra ki perdede elbet güler yüzüm

Sen gidiyorsun
Tarihlere işlenecek bu sıradışı gidişin
En mutlu günüme denk gelmiş
Oysa ben hüzünleri bir sonraki durakta bırakırım
Ve bugünden seni elbetde siler giderim...


Özgür Havuz
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
30 Ağustos 2009       Mesaj #7793
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Bir Anlık...


Saatlere bakmaksızın yazıyorum
Karalıyorum gördüğüm herşeyi
Bir çizgi üzerinde buluyorum kendimi
Sarhoşluğum başımda tepiniyor
Ağır yükler düşüyor omuzlarıma
Doğrulamıyorum düştüğüm yerden
Sızıp kalıyorum ayrılıkların yol ayrımında
Kimseler kaçıyor benden
Ardına bakmaksızın
Yakıp yıkıyorlar viraneleri
Susuyorum
Susmak düşüyor bu saatlerde payıma
Ve susarak konuşuyorum
Ve sen duymamazlığa yoruyorsun kendini
Dilim acıyor seviyorum diyememekten
Yorgunum
Bırak usulca uzanıvereyim şurada
Boşver bugün en mutlu günüm değil
En umutsuz günüm olsun

Ayrılığın kelepçelerini taşıyorum kollarımda
Ki gözükmesin istiyorum
Bilmesinler beni yaralı ve mahsun
Oysa ben dağları ayaklarımın altında bilirdim
Ama bir avuç topraktan ibaretmişim

Sen önüne düşen yolları izle
Ne de olsa benden uzaklara kaçıracaktır seni
Ağlamalarıma inanma
Seviniyorum içimden gidişine
Bakma yüzüme düşen sadece bir perdelik hüzün
Bir sonra ki perdede elbet güler yüzüm

Sen gidiyorsun
Tarihlere işlenecek bu sıradışı gidişin
En mutlu günüme denk gelmiş
Oysa ben hüzünleri bir sonraki durakta bırakırım
Ve bugünden seni elbetde siler giderim...


Özgür Havuz
CaNaRY - avatarı
CaNaRY
Ziyaretçi
30 Ağustos 2009       Mesaj #7794
CaNaRY - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerin geçiyordu
Doğum günü sancılarımın dayanılmazlığından
Gözlerin; geceye yakılan bir mumun alevinde
Titrek ve üryan…
Ve sen gidiyordun
Adın parmaklarımın ucunda şiir olduğu zaman!
Kendini aynalarda arama gülüm!
Senin yüzündür seyyar acılardan devşirdiğim bu ben
Düş kırığı yitik sevişlerden
Ağız dolusu isyan seslerinden belliydi böyle olacağı
Aşk yangını sürgünlüklerin infaz vaktinde
Gözlerinde çarmıha germişken kendimi
Dizlerine düşen sefil bir İstanbul telaşıyla
Alıp başını gidecektin…
Her geç kalış bir özlemi resmedecekti
Tren garlarının asık yüzlü saatlerine
Düşlerime basıp geçen her gidiş bir martı çığlığı
Ve satır sonlarında yokluğuna semah dönecekti kelimeler..
Biliyordum kimse anlamayacaktı beni
Ve ben hiç kimsesi olacaktım tanıdığım herkesin
Herkes koyu karanlık huzmelerin tanyeri geçişlerinde
Üryan uykular halesinden soyunacaktı kendini
Gözlerime çizilen her terk ediliş bildik bir intiharken
Ve kanıyorken gitmeler bileklerimde
Yollarıma dizilen her şehir doğurgan bir kadın rolünde
Yitikliğimi taşıyacaktı rahminde
Ve ben tüm kimsesizliklerde kendimi aramaya koyulmuşken
Sen en kalabalık hüzünleri bırakıp avuçlarıma
Gidecektin öylece
Henüz yazılmış bir şiirin ıslak ve ter kokan dizelerinde…
“Her şeyin bir sonu var
Her masalın bir sonu…
Yaşanır ve sırrı yalnızca yaşayanlarda kalır”
Dedin ve gittin!
Şimdi düşleri çamura bulanmış küskün çocukların
Yorgun ve çıplak dillerinde
Ölüme kesmiş bir ses olur gökyüzü
Şimdi azap ırmaklarında yıkanır yalnızlığım
Akıp gider annemin yoksul parmaklarında
Bizanslı bir kızın zülfünde çoğalır İstanbul
-En çok zindana benzer-
“Akşam erken iner mahpushaneye
İner yedi kol demiri yedi kapıya
Kürdün gelinini söyler maltada biri”
Ve bir şair ölür ranzanın dibinde
Yedikule’de duvarlar üşür
Yedi tepesinde yedi yetim karanfil
Soldukça büyür ihanet
Soludukça uzar sensizlik…
Kaçak tütün kokan türküler eşliğinde
Dudağımda tutuşmuşken ismin
Ve geçerken yüreğimden dumana sarmış kirpiklerin
Mecburi bir göç telaşesinde
Siyah ve bulanık bir ülkeye uyanır gözlerim…
Bir yanım metruk bir kaldırım ürkekliği
Bir yanım ceset ceset ölüm kokusu
Mülteci bir söylemdir artık yaşamak
“İyi ki doğdun” mukabilinden
Ve bir kadın geçer gecenin içinden
Yarınları ikiye bölünür kalbimin
Ve yaşamak kadar nasırlı elleri annemin
Ve yanar şiirler beklemenin senciliğinde
Beklemek ki bir aşkın son demidir
Sonbahar kadar intihara müsait
Ki küflü bir şiir çiziğinde hayatı eritir bileklerimde
Oysa bir ayak sesi…
Ama kırık ama dökük…
Öyle bir ses işte
Bir ses
-siz
-lik…
Hani şah damarımda ölüm gibi..
Ve fakat susar şimdi
Saçlarında yağmur büyütüp
Gözlerinden eylül dökülen;
O uçurumlara yazgı kardelenler gibi kırılgan
O üstü başı sen kokan
Boynu bükük talan şehirler
Ve çocuk yüzlerde ömre bedel gülüşler…
Susar zindanda duvar sürgünde Nazım
Maltada “kürdün gelini”
Voltada ranza dibinde Ahmed Arif
Ve Hasan ve Hüseyin
Ve yaşamak kadar nasırlı elleri annemin
Hepsi susar şimdi
Suskunluk olup düşerim lâl gecelere
-Sol yanımda yokluğunun sancısı-
Ve bilirim gecelerce kâbus kusar yüreğim ellerime
Darağacı güllerince adını kanarım
Hep adını yazarım sessizliğin parantez içlerine
Susar harflerin boynunda urgan
Bileğimde kan
Ve kanla karışık bir haziran
Sözlerimin tam çaprazında
***** dilli ağızlar nazarına yutkunurken kendini
Zamana uyup zamansızca susar bir adam
Ve ben yastık altına iliştirilmiş şiirler gibi
Keder içerken hayatın elinden
Eylül hazanı kentlerde yaban kalırım kendime
Ve üstüme kapanır yeryüzü
Gökyüzü ölüm ağlar
Bilemezsin yokluğun ne demek
Nasıl yangın nasıl alev nasıl kor (?)
Ve inan güzelim
Haziranda ölmek kadar doğmak da zor!
Bugün doğum günüm gülüm!
Bugün dün gibi özledim seni
Ve şimdi tanıdık bir mezarın başında
Yas tutar annemin gözleri
Oysa dedim ya
Hani bir ayak sesi
Ama kırık ama dökük…
Sadece bir ses…
Hani şah damarımda ölüm gibi
Hani geleydin; yeniden dirilirdi belki
Düş yatağı gecelerin toprak kokusunda
Tükenmez bir aşkın uçuk maviliği…
Gelmedin…
Gel…
Gel ki gör; ölürken bile seviyorum seni!
“Seviyorum -yaşıyoruz çok şükür- der gibi...”




Doğan Araz…
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
30 Ağustos 2009       Mesaj #7795
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Adalara Doğru

Yüreğinle havalandı dalgalar
Pervane ardında soluk soluğa
Martılar öyle şaşkın
Köpürdükçe beyaz kanatları
Senden önce bulutlara karışır
Sevgili güzel insan
Bakmasan da olur derine
Güneşli bir sevinç maviliğin

Ece Arabul Günel


Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
30 Ağustos 2009       Mesaj #7796
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Ağır Delikanlı

Kanatlarını havalandırır,
Bir efe türküsünde.
Deniz derini gözlerini kapar,
Sahile vuran dalga seslerine.
Serinmiş duymaz,
Dağların oğlu.
Islakmış ayakları,
İnceymiş sırtı,
Attı mı üç tek rakısını,
Perçeminden ozlem damlar.

Ece Arabul Günel
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
30 Ağustos 2009       Mesaj #7797
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Akdeniz

Tuzun karışır mı tenime..
Mavilikte mercan balık
Oltalarda yakamoz olsam
Akdeniz beni de al
Dönemem
Sarı bozkır ağır geldi
Dağlanmadı henüz yaram

Ece Arabul Günel



Aşk

Kırıktı sertti saçları
Bakışları acı yeşil..

Ece Arabul Günel
reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
31 Ağustos 2009       Mesaj #7798
reyan - avatarı
Ziyaretçi
Senden Sonra Çok Durmadım Kendimde

Parmak uçlarıma vuruyor yokluğun,
yine sen düşüyorsun satırlarıma,
bak yine seni çiziyorum şiir dolusu,
sonra geçip karşısına iyiki varsın diyorum,
ağlıyorum.
hançerlerle kazıyorum göz yaşlarımı yanağımdan,
akan kanın üzerine yeminler ediyorum,
bir daha ağlamak yok diyorum,
sonra bozup tövbemi günahlarıma bir yenisini ekliyorum.

senden sonra çok durmadım kendimde,
sahipsiz bedenimi bırakıp tenha bir köşede,
eksik bir canla düştüm peşine,
hadi yine çık karşıma,
önce yalan sevginle seviyorum de,
sonrada elvedalar bırak yüreğime bütün gerçekliğinle,
bende bu acıyla bir dize daha ekliyeyim şiirime,
ve kokunu süreyim satırlarıma hiç koklamamak üzere.

terketmek sana terkedilmek bana kolay nasıl olsa,
tek tanesine inanmam ela gözlerin yaşla dolsa,
sende inanmamıştın hatırla,
sana gitme diye haykıran,
titreyen feryadıma,
yalnızlığı bırakıp avuçlarıma yol almıştın,
adresi meçhul bir diyara,
aldırma sen bana yalnızlıkta yakıştı yanıma.

soğuk bir gecenin kıyısından sensizliğe bakıyorum,
hasretinin ummanına dalıyor bakışlarım,
çığlıklar yağdırıyorum kör karanlığa,
umutlarımı bağlayıp bir taşa,
sebepsizce bırakıyorum sonsuzluğun sonuna,
bütün dönüş yollarına mayınlar döşüyorum,
kapatıyorum kendimi sessizliğe,
ve yine konuşmamak üzere susuyorum,
farkındayım çok sürmez suskunluğum,
çünkü hayalin vurdukça gönül sahiline,
kalemimi batırıp yüreğime,
firari bir şiire suretini işliyorum,
ve yine geçip karşısına dön diye haykırıyorum,
bu yüzden uzun sürmez suskunluğum,
ben sadece kendimi kandırıyorum,
döşediğim bütün mayınlara bir bir kendim basıyorum,
ama inan sensizlik kadar ölmüyorum ölemiyorum...


alintidir
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
2 Eylül 2009       Mesaj #7799
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Seninle tattım ben her mutluluğu

Bırakıp gidersen bil ki yaşayamam

Ömrümden canımdan ne istersen al

Gülü susuz seni aşksız bırakmam



Üşüdüm diyorsan güneş olurum

Yanarım sevginle ateş olurum

Dolarım havaya nefes olurum

Gülü susuz seni aşksız bırakmam



Gönlümdeki derdi siler atarım

Ümit pınarından coşar akarım

Kış göstermem sana ben hep baharım

Gülü susuz seni aşksız bırakmam

Alıntı
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
2 Eylül 2009       Mesaj #7800
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
kalp Hiç kimseyi Senin Kadar Sevmedim kalp


Seneler geçti ah, mevsimler geçti
Bir sen değişmedin bende sevdiğim
Sevdalar değişti, aşklar değişti
Bir sen değişmedin bende sevdiğim

Bilmem ki hangi yol sana ulaşır
Hangi rüzgarlarda kokun dolaşır
Her gece gözümde gözlerin ışır
Ay mı güneş misin bende bilemedim

Sen gideli gökyüzü de değişti
Çağlayanlar denizlere erişti
Günler geçti, aylar geçti, yıl geçti
Her durakta hayalini bekledim

Özleminle geçti aylar seneler
Hicranla tükendi günler geceler
Benim kadar sevemezki kimseler
Her çiçeğe gül kokunu işledim

Duygu çiçekleri boyun büktükçe
Ümit bahçeleri hazan döktükçe
Baktığım yollara duman çöktükçe
Hep seni özledim seni istedim

Gözyaşlarım yağmur olup aksa da
Ayrılıklar yüreğimı yaksa da
Bu vefasız kahrolası dünyada
Hiç kimseyi senin kadar sevmedim

Alıntı

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya