Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 781

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.164.954 Cevap: 8.002
fenerli cadı - avatarı
fenerli cadı
Ziyaretçi
2 Eylül 2009       Mesaj #7801
fenerli cadı - avatarı
Ziyaretçi
Birgün öLürsem
sakın korkma başka sevgiden,
Sponsorlu Bağlantılar
İnan üzülürüm eksik olursa mutluluk yüzünden.
Sen bilmeden, seni her gördüğüm de gülmüyorsan,
Ben de gülmem hep ağlarım gittiğim yerden.

Eğer birgün ölürsem sakın unutma beni.
Unutma sesimi, sevsen de başka birini.
Biliyorum unutmazsın gözlerimi,
Öldükten sonra bile izlerken seni.

Eğer birgün ölürsem hatırlama bana kızdığın anları
İstemeden yaptığım, seni üzdüğüm anıları.
Beni hep hatırla sana gülerken, söylerken aşkımı,
Hatırla hep sana adamak istediğim canımı.

Eğer birgün ölürsem bir öpücük yolla yeter ardımdan.
Sakın bir parça kopmasın canından, ayrılmak zor gelse de cananından
Son soluğum eğer çıkarsa yanımda sen olmadan
Bil ki son sözüm sana veda, ne kadar çok sevdiğimi söylerken


aLıntı..


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
3 Eylül 2009       Mesaj #7802
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
KAHROLASI YÜREĞİM!

Sponsorlu Bağlantılar
Senin neyine idi, be kahrolası yüreğim!
Dağlarla boy ölçüşmek sevdaların adına,
Sana mı kalmıştı nehirlerle yarışmak?
Bir nebze aydınlık için karanlıklarla boğuşmak.

Senin neyine idi, be kahrolası yüreğim!
Alın yazını silmeye yoldaş aramak...
Her güzeli adam sanıp elini uzatmak,
Sana mı kalmıştı dünyanın dikenlerini budamak.

Senin neyine idi, be kahrolası yüreğim!
Bu ***** düzenin kalleşlerine kafa tutmak,
Eğrileri doğruların arasında çıkartmaya çalışmak!
Sana mı kalmıştı sevmeyi beceremeyenlere öğretmek.

Senin neyine idi, be kahrolası yüreğim!
Yüzüne her gülene güvenip sırtını dönmek,
Sana mı kalmıştı el yerine dizlerini dövmek!
Bak da gör bundan sonra nasılmış yaşarken ölmek?

BİLAL COŞKUN

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
3 Eylül 2009       Mesaj #7803
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Boşluğun Gibi

Tüm toyluğumla
Ölmeyi bilmediğime göre
Gelemezdim sana
Bir Mısırlı emeğini damlattı
Avcundaki tanrıların altınına
Beyaz mermer çoktandır önümde
Adak olsam süt kesiği
Güneş kızıla kesse
Böyle biçimlemezdi beni
Boşluğun gibi..

Ece A. Günel
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
5 Eylül 2009       Mesaj #7804
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
BIRAK BE GÖNÜL SABRET

Sabret gönül ihanetlere sabret
Gün ışığı olur elbet
Yut tükürüğünü, sık dişini
Bırak aksın damarlarındaki kan
Bırak kus kinini nefretini onlara
Bırak güneş doğmayı unutsun

Sabret gönül vefasızlara sabret
Gün gelir hatırlar elbet
Yum gözünü, sık yumruğunu
Bırak unutsun dostların seni
Bırak anımsamasın sırdaşlığını
Bırak ayda unutsun geceyi aydınlatmayı

Sabret gönül hırsızlara sabret
Gün gelir verir elbet yüreğini
Yak ateşleri, külleri savrulsun kumsala
Bırak çalsın çalan yüreğini
Bırak vermesin sahte bendini
Bırak açmasın goncasında çiçekler

Sabret gönül yalancılara sabret
Gün olur mum yanmaz bir daha
Yok et o nefesleri, tüket bedenleri
Bırak vursun böylelerini silah
Bırak çeksin tetik, ellerin titremeden
Bırak doğan bebekler yine ağlasın

Bırak be gönül, sabret, sabret, sabret!..

Kuzgun
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Eylül 2009       Mesaj #7805
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BAŞKA TÜRLÜ BİR ŞEY

Başka türlü bir şey benim istediğim
Ne ağaca benzer, ne de buluta
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz,
Havası ayrı hava..

Bir başka yolculuk dalından düşmek yere
Yaşadığından uzun

Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
Ağacın yüksekliğince
Dalın yüksekliğince rüzgarda
Ve bir yeni ömür
Vardığın çimen yeşilliğince

Nerde gördüklerim
Nerde o beklediğim
Rengi başka
Tadı başka..

C. Yücel
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
7 Eylül 2009       Mesaj #7806
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Unutması Zor Olmuştur Beni






Mutlaka görmüştür bana benzeyen birisini.
Rüyasında da illa ki görmüştür.
Olmuşumdur mutlaka kâbusu.
Sarılmak istemiş; elleri mutlaka boşa düşmüştür.
Saçlarını okşayışımı,
Sabaha kadar sevişmelerimizi mutlaka arzulamıştır.
Gözlerinin önünde canlanmıştır hayalim mutlaka.
Mutlaka gölgem peşinde dolanmıştır.
Tek bana ait değil; mutlaka duymuştur ismimden.
Diline de takılmıştır mutlaka.
Buluştuğumuz durakta otobüs beklemiştir mutlaka.
Ben sanmıştır mutlaka yanında oturan adamı.
Ve kokumun aynısını sürmüştür mutlaka birisi.
Mutlaka gitmiştir el ele gezdiğimiz parka.
Görmüştür iki aşık.
Tıpkı kendisi ve ben gibi.
Hatırlamıştır mutlaka maziyi.
Nostalji de olsa çalacaktır mutlaka şarkımız radyoda.
Mutlaka rumuzunu duyacaktır istek şarkılarda.
Ve aklındadır mutlaka dj olduğum.
Bir sigara yakacaktır markası benim içtiğimden.
Sevdiğim tarhana çorbası mutlaka vardır mutfağında.
Her fıstıklı baklava yiyişinde;
Antep’li olduğum mutlaka aklına gelmiştir.
Kulağına gelmiştir mutlaka fıstık içi diye çağırmalarım.
Hatırlamıştır doğum gününde iyi ki doğdun aşkım deyişim.
Mumları beraber üfleyişimiz.
Dans edişimiz, öpüşmelerimiz.
Gözleri takılmıştır mutlaka aldığım entariye.
Mutlaka giymiştir, ağlayarak geri çıkartmıştır kahredip.
Dostlarımı mutlaka görmüştür.
Sokakta, pastanede, hastanede, konserler de.
Mutlaka yaşadığı şehre gelmiştir.
Sevdiğim film ve de şarkıcı.
Mutlaka sormuştur beni.
Dostları, komşuları, bakkal, kasap, esnaflardan bir kaçı.
İzlemiştir mutlaka tuttuğumuz Fenerbahçe maçını.
Ve şimdi şu an;
Mutlaka okuyordur şiirlerimi gazete köşelerinde.
Gözlerinde yaş.
Elleri titreye titreye.
Nihat İlikcioğlu
ik_ra - avatarı
ik_ra
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #7807
ik_ra - avatarı
Ziyaretçi
Sakın gelme!
Ah bilsen bir bilsen duygularımı
Sanki bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden ve;

Nehirler boşalacak bir anda içerimden
Sakın bilme!
Anlatsam duyarım bütün güzellikleri
Erir dağlarımın başındaki kar
Sussan içerimdeki kıyamet kopar
Sakın konuşma!
Ha küreğe mahkum olmak, prangaya vurulmak
Ha görmemek gözlerini ikisi de bir
Bütün kördüğümleri çözecek gözlerindir
Sakın bakma!
Bir haberin gelse iki satırlık ,
Yüreğim birdenbire kanatlanır, yücelir
Bir martı gelir çıkar kapına gelir
SaKın bakma!
Çıkıp gittiğinden beri sessiz sedasız
Başıboş kalan esir, zindanda yatan hürüm
Dönmesen çaresiz kalır ölürüm,
Sakın gelme!
İşte dağlar, taşlar şahidim olsun
Yüzüme bakma, konuşma , yazma istemiyorum,
Dipsiz karanlıklara bağırıp duruyorum
Sakın işitme!


Alıntı
reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #7808
reyan - avatarı
Ziyaretçi
Gece..
Ayaza çekmiş bir yürek..
Sustuklarım ve konuştuklarım
Çok konuşan bela bulur derler ya
Susuyorum..
Sustuklarımı yaralarıma sürüyorum
Geçer mi?
Sustukça büyür mü hüznüm?
Hüznüm büyüdükçe içimdeki çocuk büyür mü?
Kocaman olur
Sığmaz mı buralara?
Korkusundan saklanan düşlerim
Çıkarmı ortaya?
Bağırsam yıkılırmı
Korkumdan beslenmiş hayallerim..

Biraz uyusam diyorum,
Yağmur yağsa
Ama
Bana değmese
Ağlasam,
Gözlerim hiç ıslanmasa..
Gökkuşağı çıksa
Ve
Ben her renkten şekerler alsam
Ama hiç bitmezse..
Biraz ölsem
Ruhum çıksa
Ama
Bedenim gitmese..
Yenilere dirilsem
Başucumdaki sen olsan
Meleklerin var olduğuna senle inansam..
Bunlar fazla bu hikaye'ye
Ben
Ölsem
Ölsem
Ölsem
Sonra
Mavi sabahların
Hiç bitmeyecek masallarına
Gömülsem..

OZNUR DICLE OZ
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #7809
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Yağmuru özleyen bulut gibiyim
Bende seni beklerim bir tanem
Fırtına öncesi sessizliğim
Yüreğimde kabaran med cezirimsin

Hadi artık yağmur olup yağsan
Şü kara bulutları dağıtsan
İliklerime kadar ıslatsan
Seni sımsıkı boynuma sarsam

Baharda açan güller gibisin
Bakmaya doyamadığım hasretimsin
Sen benim kanatsız meleğimsin
Bir çare ömrümün tek gülüsün
Kemal Özdemir
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #7810
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Temizlik yaptım bugün...
Hem de tüm benliğimde

Bütün kaslarımı, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı bile temizledim.


Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce.
Görmenizi isterdim.
Nasıl da çok yer kaplıyorlarmış,inanmazsınız.
Bağışlamayı yerleştirdim yerine özenle.
Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarını.
Her yere, görebildiğim, göremediğim her yere serptim.
Atarken kırgınlıklarımı, bakmadım neydi onlar diye.
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanası.
Bakmadım, merak da etmedim.
Bağışlamayı ekerken tekrar kırılmaktan korkuyordum belki.
Kıskançlığımı çıkardım.
Meğer ben ne az kıskançmışım.
Çok kolay oldu.
Sevindim.
Sanki kaybetmiş bir eşyamı bulmuş gibi oldum.
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde.
Nasıl temizlerdim hiç bilmiyorum.
Sıra korkularıma gelmişti.
Çıkarmaya bile korktum önce.
Ne de çok alışmışım onlarla yaşamaya.
Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır,
İçten içe bir sevgi nasıl duyulur anlayamadım.
Yerini,toprağını sevmiş mor bir menekşeydiler.
E... ne de olsa iyi bakmıştım onlara.
Her gün yeni yeni korkular ekleyip,endişelerimle sulamıştım.
Mutluluklarımı, ümitlerimi ne de çok ihmal ettiğimi anladım o an.
Bu ilgiyi onlara verseydim, her gün onları düşünüp birer umut daha ekseydim; almadan verip, beklemeden sevseydim.
Her şeyden önce içimdeki gücün ve sevginin daha fazla farkında olsaydım, böyle bahar temizliklerine ihtiyacım kalmazdı.
Çok zorlandım korkularımla.
Birbirlerinin içine halkalar misali girmişlerdi.
Kenetlenmişlerdi adeta.
Ama onları da sevgiyle çıkardım.. ve onları yaşamaktan,hem de bir zamanlar bir kabus gibi yaşamaktan, pişmanlık duymadan çıkardım..
Kızsaydım onlara, bağırıp çağırsaydım. yine dönüp dolaşıp geleceklerini biliyordum.


Temizlik yaptım bugün..
Bahar temizliği.
Neşe ektim, hoşgörü, güven, sevgi ektim..
Almadan vermeyi, sevilmeden de sevmeyi, paylaşmayı ektim..
Korkusuzlukları ektim alabildiğine...
Saatlerce ektim korkusuzluğu...
Mutluluk ektim, doğallık.
Sonsuzluk...
Bağışlama ektim.
Sevgi ektim her hücreme.
Coşku, heyecan, sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim.
Baş eğme değil.
Olduğu gibi kabullenme...

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya