Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 119

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.169.336 Cevap: 8.002
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #1181
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Rakımlar Güzelim

Sponsorlu Bağlantılar
Sen karşıma çıktığında, bir Temmuz gecesiydi.
Yıldızların dans ettiği, bir Toros zirvesiydi.
Sanki aynı zaman tunelinden geçip de gelmiştik
Gözlerimdeki çizgiler ayak izlerindi.

Toroslar ve sen.
Kaç yıllık özlemimdi
bir bilebilsen
Gördüklerim, düş değil,
bir gençlik ahımdı.
Buzlarımın çözüldüğü,
gözlerimin yeşerdiği
Toroslar, Hira Dağı’mdı

Sen indin yüreğime
türkülerle,
şiirlerle
ayet, ayet.
Bir yirmi yıl daha sürer,
bitmezdi bu hasret
O temmuz gecesi
yıldızları toplayıp
sen yüreğime inmeseydin şayet.

Ağlara düşmüş balıklar gibi naçar,
kurşun yemiş ceylanlar gibi kaçardım.
Yollarım yolsuzdu
varamazdım ben
Dillerim dilsizdi,
soramazdım ben
Kollarım kolsuzdu,
saramazdım ben

Ekebilseydim yüreğini
kardelenler boy atardı
Martılar karışırdı,
turna sürülerine
ellerin, ellerime değebilseydi.

Büyüdün sonra gözlerimde.
yellere savurduğum
duygularım gibi büyüdün.
Göz bebeklerim,
çocuklarım gibi büyüdün.
Dağlara sevdalı,
sol yanım gibi büyüdün.

Büyüdün sonra gözlerimde,
gençliğimi ektiğim,
ve de tükettiğim,
virane varoşlar gibi büyüdün.
Büyüdün gözlerimde,
düşlerime sığmayan,
Toroslar gibi büyüdün.

Seninle kök saldım
en çorak dağlara.
Gamzelerinde içtim sularımı
kana, kana.
Rüzgarlarla sevişen saçlarını,
kara bulutlara gölge ederdim.
İzlerin kutsaldı,
yorgun ayaklarımı ellerime alıp,
kanatlanan yüreğimle,
yüreğine giderdim.

Sis basardı tepeleri kimi gün,
göz gözü görmezken
kapalı gözlerimle seni görürdüm.
Sen, sekerken kayalarda
meri keklikler gibi,
bir gönül avcısıydım
amaçsız, silahsız
ardından yürürdüm.

Kaybolmayı özledim hep.
Fırlatıp kimliğimi bu kentin çöplüğüne
yüreğine gizlenip kaybolmayı özledim.
Dört duvarı, temelden yıkıp
dört kitabın, dördünü de yakıp
dört iklimi, saçlarına takıp
yüreğine gizlenip kaybolmayı özledim.

Kaybolmayı özledim hep
yaralı bir turna gibi göçüp gitmeyi
yaralı bir turna gibi her şeyi terk etmeyi.
Kaf Dağları’nı özledim,
gece masallarını.
Duygularım yalansa
yalanları özledim.
Kendimi özledim,
kendimi aradım insansız kentlerde
dillerim laldı
gürültülerin sessizliğinde.
Dağlara vurdum izlerimi
izlerine karışmıştı.
dağlarımı özledim.

Sonra da seni buldum
bir temmuz gecesinde.
Yıldızların dans ettiği
bir Toros zirvesinde.
Sonra da seni buldum
yönlerin tükendiği,
ağıtların dindiği,
halayların saçlarına indiği,
bir Temmuz gecesinde.

Biliyorum,
"ne yaşadık ki seninle,
ne çok abartmışsın,
Bu platonik bir aşka benziyor
çok şeyler katmışsın" diyeceksin.
Oysa, dedim ya güzelim,
aynı zaman tünelinden geçip de gelmiştik
gözlerimdeki çizgiler ayak izlerindi.
Cemre yeni düşerken buzul yüreğime,
sevdalarımı yükleyip turna kanatlarına
ben seni bir eylül fırtınasında kaybetmiştim.

Bir eylül fırtınasıydı,
gençlik yıllarımızı kasıp kavuran.
Bir eylül fırtınasıydı,
dağ gibi umutlarımızı dağlara savuran.
Eylüller sancılı,
eylüller gebe,
eylüller, kan kokan kızıl bir şafaktı
Gözlerin gizlenirken göz bebeklerimde
ellerin yıldızlar kadar uzaktı.

Sonrası sürgündü,
sonrası vurgundu,
sonrası sönmüş volkanlar gibi durgundu.
Sonrasını demeye ne gerek vardı
her şey aşikardı.
Eylüllerden, Toroslara uzanan
bitmeyen bir ah-u zardı.
Sonrası yaşanmamış kopuk bir zamandı.
berisi neresiydi
ötesi neydi
İzlerimiz gölgeli,
sözlerimiz virandı.

O günden beridir güzelim,
o günden beri.
Bir avucumda kavgam,
bir avucumda sevdam,
ve yüreğimde yaram,
hep seni aradım
bir dağdan, bir dağa.

Oy benim rakımlar güzelim oy
darbeler vurgunum,
varoşlar sürgünüm,
kavgalar yorgunum.
Kaçamak düşlerimin firari perisi,
kopuk yüreğimin öte yarısı
Biliyor musun
bir dağlara sevdalandım,
bir de sana.
Bir de ikiniz gelince yan yana
yaşamaya sevdalandım
ölesiye.

Ey benim dört mevsimim ey
zemheri yüzlüm
ağustos gözlüm
karakış izlim
Biliyor musun
gözlerine gizleyip zamanı
Dokuz ayı devirdim
Toroslardan bu yana
Bir de şiir doğurdum sana,
her mısrası, bin desen.
Görsen inanamazsın,
tıpkı sen.
Bir şiirime babalık yaptın
dağlarımın anası,
yüreğimin yarası
Bir şiirime babalık yaptın
zina suçlum,
gönül borçlum,
toprak avuçlum.
Al kucağına, al
dizelerim üşüyor,
okşa,
sev biraz.

Oy benim rakımlar güzelim oy
Darbeler kaçkını
firari ceylanım.
Beynimi çökerten
Toroslar heyelanım.
Dilimde türkümsün
sazımda süssün
Düşlerimde yedi renk,
soframda aşsın.
Fırlat yüreğini,
dağlara fırlat
yüreğime düşsün.

Ey benim rakımlar güzelim ey
Eylüller ezelim,
fırtınalar gazelim ey
Biliyor musun
seninle güzelleşiyor
seninle olan her şey...

Hıdır Çam |

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #1182
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Arsızın Günlüğünden- II

Sponsorlu Bağlantılar
4.Gün…

/Sensiz açan bir karanfil vakti../

Anladım ki
Çok şey değişmiyor hayatta
Yine meteliksiz kalıyorsun mesela
Eksik olmuyor ağzından tütün kokusu
Gözlerinde hep aynı kalıyor hüzün
Ve yüzün
Üşüyen parmaklarımda bir güz eskisi…

Çok şey değişmiyor inan
Yine sabah oluyor
Güneşin koynunda bulut yazgısı
Yağmur sesinde telaşsız zaman
Anlatan, dinleten, ağlatan…

Canın sıkılıyor
Sigara yakıyorsun
İzmarit kokan uykularda
Duman altı bir düş sönüyor içinde…
Ne bileyim
Çaya biraz şeker, biraz özlem katıyorsun
Sonra oturup şiir yazıyorsun
Kırık bir kalem ezgisinde
Cam kesiği harfler yüreğine batıyor
Sessizce kanıyorsun…

Çok şey değişmiyor inan
Aynı kalıyor yastıkta kokun
Ve tek bir saç telinde
İnadına çoğalıyor yokluğun…
Pencereye hep aynı ismi yazıyorsun
Aynı resme bakıyorsun duvarda
Her sabah Aynada kalıyor yüzün
Sözün demir kelepçe. yüreğin darda
Dağılıyorsun…



5. Gün…

/ Yarsız, yaralanmalar…/

Bir çocuğun yüzünde
Ağladım…

Avuçlarında parmaklarım kesildi
Koptu göğümün mavi uçurtması
Tutamadım…

Ve korktum büyümekten
Durmadı dizlerimde
O Eylül kanaması
Sıktım dişimi, susmak istedim
Susamadım…

Sonra eksilmeyi öğrendim
Her kavgada amansızca yenilmeyi
Vurduğum her bedende
Vurulmayı, kanamayı, düşmeyi…

Bir de sevişmeyi
Göğüs uçlarında –dik başlı kavgalarım-
Islak ve kaygan teninde
Yormayı, yorulmayı, sevmeyi…
O bahar kokunu ciğerlerime çekerken
***** yaz akşamlarında
Sırtıma doğrulan namluya gülüp geçmeyi…

Bu gün
Bir kadının gözlerinde ağladım…

Sermaye bakışlarında
Bir pula sattığı hayat
Dudaklarında yorgun şehvet
Soyunmuş vücudunda
O baştan çıkaran davet

Eğildim, yaklaştım
Dokunamadım…

Sonra gitmeyi öğrendim
Gittiğim yolda
Vakitsiz bir molada
Sana rastlamayı…

Seni bilmeyi, seni bulmayı
Yokluğuna seni anlatmayı…

Ayazdı, kimseler yoktu yanımda
Peşime düşmüştü siyah elbiseliler
Bir çığlık gibi üzerime üşüştüler
Namlu sesleri…

Korkmadım…





6. Gün…

/ Hiç kimseden arta kalan yalnızlık…/


Çoğalsın içimde köşe başları
Her dönüşte sızın çarpsın yüzüme
Sözüme katli ferman bakışları
Merhem yaparım…

Sen koynunda bensizlik büyüt
Sensiz kasırgalar yürüt mevsimlerime
Kırıp talan ettiğin bütün dalları
Ayazında biriktirir, yakarım…

Esir et gölgemi sokaklarına
Göz yaşın dokunsun ayak sesime
Bana diktiğin tüm duvarları
Bakarsın gün gelir, yıkarım…

Hiç kimseden sermaye sürgün vakitler
Koca bir kalabalık karışır nefesime
Enseme dayadığın soğuk akşamları
Kim bilir belki kovarım bu şehirden…



Deniz ÜLKEGÜL

tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #1183
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
ARTIK SOKAĞA ÇIKABİLİRSİN

Artık sokağa çıkabilirsin
Evine çağırdın ilk yaz sevinçlerini
Çocukluğuna
Yırtıldı gözlerin,içine hayat doldu
O karanlık ışık...
Yükün yok
Artık her sabah hoyrat bir özgürlük uyandırıyor seni...

Kalbinde herşey eşitlendi
Haz ve sıkıntı
Boşlul ve güven
Hasret ve ölüm
Gözlerine hastalıklı bir güzellik geldi

Şimdi acı çeken yanınla bile alay ediyorsun...

Kalbine çağırdın herkesi
Kendini bile
Artık sokağa çokabilirsin
Ömründen düştün kendini

Cezmi Ersöz
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #1184
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
İki Bıçak

İki bıçak seç kendine
Biri yaralamak için
Biri öldürmek
Pusu kur gözleri
Karanlık gölgesine
Biri sevmek için
Biri ihanet
İki yürek seç kendine
Biri yaşamak için
Biri gizlenmek
Bir korkak, bir kaçak, bir firar

Kaç kişisin sen sevdiğim, çocuk
İçimdeki bıçak bir kere daha dönüyor
Olduğu yerde
Kalırsan sel basar yataklarımı
Gidersen uçurum çiçekleri açar kalbimde
Kimi zamanlar olur sevgilim
İki bıçak bile yetmez bir tek ölüme

Murathan Mungan





profilepic435483ad0

SEN GÜL YÜREKLİM...... AKAN BU İNCİ TANELERİNİ HİÇ GÖRMEDİN......
BİR GÜN... ELİNDE İNCİ BİR TESBİH OLUR BELKİ..... İNCİDEN....
İÇİ KIRIK DÖKÜK AMA DIŞI PIRIL PIRIL BİR İNCİDEN.....
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #1185
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
BU ŞİİR DE GİDECEĞİ YERİ BİLİYOR.....




Sevdalar Böyle Başlar


Önce dünyama sesin girdi özlemli, kısık
Bir mutluluk muştusu gibi ta uzaklardan
Çok sonrası öptüğüm o gül dudaklarından
Önce sesindi çağıran beni gür ve aydınlık

Önce küçük ellerin kondu avuçlarıma
Yolunu sasırmış bir kus gibi, ürkek
Alıştım herseline, her yerine giderek
Saplandın iğnelerce parmak uçlarıma


Önce bir aksamdı gelen seninle dopdolu
İnanılmaz, doyulmaz, anlatılmaz, kanılmaz
Bir aksamdı sevgiden, apaydınlık, bembeyaz
Bir aksamdı, alev istekli, duygulu

Her şey gerçekti, öylesine güzel, yalansız
Ağladım sensiz geçen ve geçecek günlere
Sende ölümsüzlüğün çağrısını duydum önce
Sonra tutuşup, yandım ben, sevdalandım apansız.


Ümit Yaşar Oğuzcan
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #1186
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Bafra Tütünü

Ciğerlerime çekiyorum
Bafra tütünüm usulca seni
Sen yanarken için için
bilsen deli kız, bir bilsen
Döktüğüm yaşlar kim için
Başlı başına bir sanatmış yaşamak
Yaşamak düşmelerle kalkmalarla,
Hakkıyla, layıkıyla icrası için
Kah tufanları beslesin
Kah yangınları söndürsün gözlerim, gözlerin
Hey derdi aşkımdan büyük sevdiğim,
Ağır ağır ciğerime çektiğim Bafra tütünüm,
Ağla sellercesine yangın büyümesin
Sil gözlerin, taneler bağrımı delmesin
Ve yanasın için için, ben de yanarım sen için...

Özcan Günergök |
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #1187
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Arsızın Günlüğünden- III

7. Gün...

/Ay ışığında kırık bir adam /



İçimde uzak bir kadın
Hüznüm kadar taze bakışları
Yalnızlığım kadar yakın…

Sakın söyleme
Bilirim duvarların
Aşılmaz olduğunu
Ve küçük bir pencerede
-Kan revan gün batımı-
Mavinin kaybolduğunu…

Solduğunu saksımda gülün
Bakkal Osman’ın ansızın öldüğünü
Kemal Sunal’ın mezarda bile
Beni nasıl güldürdüğünü…

Sürdüğünü
Yine de akıp gittiğini hayatın
Söyleme…

Gözlerime
Bir sus bıraktın
Bilirim duvarların aşılmaz olduğunu…

Bilirim…

Yaşamaktın…




8. Gün…

/Soluğumu kesiyor bedenin
Ne yana dönsem kanıyorum…/

Hani sevişmek bazen
Biraz insan biraz hoyrat biraz sen
Telaşlı, düş yorgunu
Saçların hala ıslak
Ter içinde avuçların
Gözlerin kadar yengi hayat
Gözlerin kadar kadın…

****** voltaların
Pazarlıksız sürgünü
Tenimde ayaz dokunmalar
Gözlerimin neminde ıslanan dudakların
Dudakların saat başı yüreğimi sorgular
Sorgularda sır gibi tuttuğum adın…

Anladın…

Bu akşam, yine istedim seni
Bu yüzden hüznüme batıyor tırnakların…





9. Gün…

/Meteliksiz akşamlarda
İhtimal bakışlı köşe hayali…/

Şimdi şu köşeden
Dönünce karşıma çıksan
Çakılıp kalsan gözlerime
Ellerin titrese düşer gibi olsan
Tutsam parmak uçlarından hayatı
Yeniden…

Neden
Diye sormadan
Ve hatta hiç konuşmadan
Dokunsak…

Ağır aksak
Belki sıradan
Yorulsak…

Yasak koyduğumuz
Hani kaybolduğumuz
Ürktüğümüz, kaçtığımız, korktuğumuz
Bu talan şehirde
Çocuklar gibi koşup oynasak…

Küçülsek sonra
Bulamasalar bizi
Kaldırsalar
Tren garlarında asılan
Sevdalı yasak resmimizi…

Kaybolsak

Düş/izi…

Deniz ÜLKEGÜL..

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #1188
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
menekşe soyunur rengini
mavi çatlar dudağımda
küllenirim...


ömür kırılır tan eşiğinde
düşer sancım toprağa
düğümlenirim...


güneş filizlenir ege'de
açar bursa sabahına
dillenirim...


büyüt beni


bir intihar dönüşü
geceye salıncak
çizebilirim...






Ferhat Gülsün
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #1189
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
YOLUN KENARI

devamlı yolda olan / yolun kenarına bakarmış...




bir bordör taşıydı

......................... yolun kenarında

döndü başı

...................dönen tekerleklere bakmaktan

ve

o seyrederken evleri

........................toprak düşecek yaşı

................................................. özlemle bekledi

ve

göz kırptı

................ yolun kenarındaki

.............................. günebakanlar

savurdu saçlarını mısırlar

ve

bir kanal geçer karşıdan

............................içinde hayat

sağında bir söğüt

..............................salkım saçak



solundaki kavak

........belli ki güneşe ulaşacak



ve

göz göze geldiler

...................yolun kenarında

................................iki mavi çocuk

haydi gidelim

...........uzat elini

görmezmisin ki

.....................yollar uzun

ve

yolun ortasında

..............bir tarla faresi

....................gülümser öylece hayata

Sefer YEŞİLYURT...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
16 Şubat 2007       Mesaj #1190
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Bir şarkı duyacaksın bir gün,
Çok eski zamanlardan gelen.
Kim bilir hangi duyguyla bestelenen.
Kendinden bir şeyler bulacaksın,dinlerken belki de
Düşünürmüsün acaba,şimdi onlar nerelerde.

Kısacık ömründe sevmiş,sevilmiş,
Hangi şaiirin kaleminden
Kimbilir neler hissettide yazdı derinden.
Hangi dost meclisinde,
Hangi kemanın sesinde.
Söylendi nice sevdalı dudaklarda
Düşünürmüsün acaba.

Bir şarkı duyacaksın bir gün,
Çok eski zamanlardan gelen.
Belki de selvi tepelerinde,
Şimdi rüzgarlarla söylenen


cansın erol

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya