Arama

Sokak Çocukları (Bizim Çocuklarımız) - Sayfa 5

Güncelleme: 13 Nisan 2011 Gösterim: 55.949 Cevap: 67
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
4 Ağustos 2007       Mesaj #41
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Soguk Sokagin Sicak Elleri....

Sponsorlu Bağlantılar
Aslinda sokak cocuklari derken bile yüregimin acidigini hissedebiliyorum… insanların size süpheyle bakmasi ve 'Bunlar sokak cocuklari 'demesi.Kimi zamanda hic tanimadiginiz gaddar birinden tokat yemek ne aci degil mi? Bazen bir bankta yatarken görüyorum onlari bazen de minicik ellerinin arasina aldiklari torbanin icindeki tineri tertemiz yüreklerine cekerken... Korku dolu gözlerle etrafi süzüyorlar öylece saf ve temiz… Bazen lokantalarin önünde yutkunurken... Tek istedikleri bir parca kuru ekmek. Bazen düsünüyorum hepsini bir yere götürüp burunlarindan gelene kadar yedirsem doyarlar mi diye ama kafam da hep bir soru isareti kaliyor ve karar veriyorum doyamayacaklarina… Asil ac olan yerleri karinlari değil kalpleri diye düsünüyorum... Onlar sevgiye ac... Sicak bir gülümsemeye. Soguktan donmus minik ellerinin öpülmesine ve en önemlisi aile sevkatine... Ancak böyle doyarlar diyorum icimden... Onlarin mutluluk diye adlandirdiklari sey bir parca ekmek, bir torba tiner, sildikleri camdan tasidiklari pazar arabalarindan ve boyadiklari ayakkabilardan aldiklari para belkide kimbilir... Ben üsenmedim karsilastiklarima durdurup sordum mutluluk kelimesinin anlamini…
Cevremde ki cocuklara sordum önce aileleri olan karinlari doyan cocuklara.. Bana bir sey söylemediler, sadece aptalmisim gibi suratima baktilar… Daha sonra önüme gelen her sokak cocugunu durdurdum ve ayni soruyu onlara da sordum... İlk kücük bir erkek cocuguna sordum sadece gülümsedi ve hızla kacti benden.. belki de bunu hic yasamasa da mutluluk kelimesini duyunca gülümsemesi icinde bir umudun sakli oldugunu gösterir dedim…? gülümsedim bende..Daha sonra bir boyaciya sordum.O kücük degil bir delikanliydi...Yanindan yasitlari kiz arkadaslariyla güle oynaya gecerken o kafasini yere egiyordu... İlk önce beni bir müsteri zannetti ben de bozuntuya
Vermedim... Ayakkabilarimi boyattim ve ardindan ona sence mutluluk nedir dedim.. İlk önce sasirdi. Daha sonra 'Bizlerin asla yasayamayacagi bir seydir be abla' dedi. Öylece dona kaldim orada. Belli ki icinde bir umudu da yoktu bu delikanlinin... $öyle söyledim ardindan kulagina egilerek:'Hayir mutluluk sizleri hor görüp calistiran yeri geldiginde döven ve sizlere adeta bir hayvanmiscasina bakan gözlere sahip insanlarin asla yasayamayacagi bir seydir…. Gülümsedi delikanlı ama bunun aci bir gülümseme oldugu cok acikti. Benim de gözlerim dolmustu zaten tesekkür edip uzaklastim oradan. Hani derler ya acilar insani daha cabuk olgunlastirir diye gercekten cok dogru. Onun yasinda ki delikanlilar aileleri markali ayakkabi almadi diye surat asarken bu delikanli yillar önce aldigi ayakkabiyi defalarca diktirip giyiyordu belki… Ne aci degil mi? Ve üstelik asil kendi hakki olan mutlulugu yasayamadan umudunu bile kaybetmesi ne aci…
Sokaktaki rüzgarin sesi beni bile korkutuyordu. Hava gercekten cok soguktu ama bu sogukta bir parca ekmek icin oradan oraya
kosturan sicak eller üsümemi her zaman engelledi. Eger sizler de o simsicak ellere dokuna bilirseniz sanırım hic üsümezsiniz.....

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ağustos 2007       Mesaj #42
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
resimcocuk2 1Onlar için akşam hep soğuk
Yağmur onların arkadaşı kar ise yoldaşı
Sponsorlu Bağlantılar
Çamurla yoğrulan bir küçük heykel
Küçücük parmakların tir tir titrediği
Karanlık, soğuk, çekilmez geceler
Onlar için ağlamak yok
Kendileri küçük ama
Yürekleri büyük
Dünyaları küçük ama
Sevgileri büyük
Arkadaş acize
Arkadaş güçsüze
Arkadaş sokaklara
Bu çocuklara
Kıymayın, vurmayın
Dokunmayın artık
Onların sıcak bir çorbaya
Onların sıcak bir yatağa
Onların sıcak bir ortama
Sevgiye, ilgiye, şefkate
İhtiyaçları var
Dışlanmak zaten onlara
Horlanmak zaten onlara
Sınıfı bile belli olmayan muamele
Zaten onlara yabancı değil
Yıllarca tattılar ve ağladılar
Adaletin kapıyı bile çalmadığı
Anahtarsız bir kilitti hayatları
Herkesin mışıl mışıl saatlerinde
Onlar bizden çok farklıydı
Herkesin her öğün yemeğinde
Onlar sadece koklamakla yetiniyor
Camlara abone
Zevki sefaya şahit oluyorlar
Bir çocuk düşünün
Yediği önünde yemediği ardında
Bir çocuk ise
Bir kuru ekmeğin peşinde
Hadi artık uyanın kalkın yatağınızdan
Unutmayın bazıları sizin gibi kalkmıyor
Onlar bizim,
Onlar hepimizin evlatları
Bunu unutmayın
Bari bunlara, bu çocuklara
Kucak açın
Bu çocuklar aç
Bu çocuklar her şeye ama her şeye aç
Aynı bazılarının sevgiye açlığı gibi
İnsanlığa açlığı gibi...

RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
4 Ağustos 2007       Mesaj #43
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
O çocuksun sen...
Gözyaşları yağmura karışan,
Umutsuzca etrafına bakınan,
Sıcaklığa hasret çocuksun...
Hayatın en ağır yükünü yüklemişler sırtına,
Yalnızlığı...
Ezilmemek için bu yükün altında,
Sarılmışsın kendine sımsıkı...
Gelip geçenler görmemişler seni.
Şemsiyelerinin altında,kalın paltolarının içinde
Üşüyerek gitmişler evlerine...
Sıcacık evlerinde,
Televizyon izlerken görmüşler seni.
Kameranın ışığıyla kamaşan
Umutsuz gözlerinin manasıanlaşılmadan,
Bitirmişler haberi...
Tek şey söylemişler haberin sonunda senin için,
Sokak çocuğu...
Gözlerindeki umudun hırsızı sokakmış gibi,
Sanki tek suçlu oymuş gibi,
Hep suçladılar onu...
Kimsenin aklına gelmedi sana bir palto almak,
Islanma diye kimse çağırmadı seni
Şemsiyesinin altına...
Kimse düşünemedi senin de üşüyor olabileceğini...
Ertesi gün gazetenin küçük bir köşesinde gördüler seni,
´BİR SOKAK ÇOCUĞU DONARAK ÖLDÜ!´ başlığı ile...

Seda Karslıoğlu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ağustos 2007       Mesaj #44
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
umutcocuklari 1115022605umut cocuklarikopy
İner kalbine insan olanın
Sertliği karşısında manzaranın
Bir çocuk, elinde kuru ekmek
Revamı bilmem ona,bu derdi çektirmek
Yatalım biz rahat uykumuza
Çekilelim leş kokan kuytumuza
Çektirelim bu dertleri ona, utanmayarak
Çektirelim ekran karşısında uyuklayarak
Düşünmeyelim hiç,onun yerinde olmayı
Gecenin karanlığıyla baş başa kalmayı
Sade ve ucuz cümleler kurarak
Ortak olalım dertlerine, utanmayarak
Çare aramayı düşünmeyelim
Acizliğimizi unutarak eğlenelim
Ama bilmeliyiz ki onlar mavi
Çektikleri verilmiş semavi
Bizimse rengimiz siyah
Çünkü hesap sorar yüce Alllah

arkadaşlar şiiri yazanın adını veremiyorum sayipsiz bir şiir.
saygılarımla
Son düzenleyen Blue Blood; 5 Ağustos 2007 16:04 Sebep: düzeltme
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
7 Ağustos 2007       Mesaj #45
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
bir ruh bir beden
zamansız emekledi
adı:hayat
bir soluk bir adım
ve bir dilim ekmekle
yaşanır aslanlar ağızlar içinde.

içinde kan gözlerinde yaş pıhtılaşır
alnında ter burunda sümük
küflenir dudak küflenir diş küflenir düş
küf yer büyür çocuk
yürür hayata
hayat hileli çileli çaresiz

amansız arsız güneşler büyür
tepesinde rüzgârlar
bükülür kalır omuzlarda o çocuk
o dev koyun
sevgiye aç
tıfıl boyun sevgisiz
tarla bağ topraktır
bir kazma bir kürek
payına düşen tek oyun

bir yaz bir kış
on iki ölmüş çocuk kendisiz büyümüş
hırka yok ayak yalın
sefalet içinde sefalete gebe çocuk

yazıldığı mektebe
yaşam çantası ağır
yaşam önlüğü kalın
deftersiz kalemsiz sessiz yürümüş

zamansız çalmış hayat zili

biri on beş biri on altı
duvaksız halaysız kınasız
“halay başı kim çeker
bir edasız yar çeker”
kimsede suç aramayın
çilesi kaderde olan çeker

elde var bir
avuçta yok
gerisini
gün çeker tesbih tesbih
günler ah çeker...
günler günsüzlüğünü gülsüzlüğünü çeker...

ABDULLAH KIR
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ağustos 2007       Mesaj #46
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sokak Çocukları

Öyle hor gözle bakma,
Sana mendil uzatana
Öyle hemen kızma
Birkerede olsa düşün
Kimler neler getirmiş
O’nu buralara.
Kimbilir ne umutları vardı,
Işıldayan gözlerinde
Ne beklentileri vardı,
Buralara düşmeden önce…
Küçücük yüreğinde
Ne büyük acılar
Küçücük bedeninde
Taşınması zor yükler
Yine de sözlerinde
O çocuksu beklentiler…
Gitmeden bir düşün;
Yattığı yer var mı?
Yaptığı bir tiyatro mu?
Yoksa gerçekten bir lokmaya muhtaç mı?
Öyle hor gözle bakma,
Belkide yoktur onu sevecek bir anası,
Koruyacak ona kanat gerecek bir babası
Belkide hiç olmadı mutlu bir dünyası
Baliçiler olmuş tek arkadaşı
Köprü altları O’nun sıcak yuvası.
Birgün değişirmi acaba kaderi
O’nun da gercek olurmu hayalleri,
Yağsız, kirsiz uzanır mı?
Kalem tutar mı elleri,
Sıcacık bir evi, gülen bir eşi
Yada da onu muhtaç etmeyecek bir işi
O istermiydi ona atılan tekmeyi
İstermiydi el açıp dilenmeyi,
İtilip kakılıp hor görülmeyi
Elinde olsa değiştirmezmiydi bu kötü Kaderini..


Nesli Tezcan
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
9 Ağustos 2007       Mesaj #47
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Köprü altında uyuşup yatan

Çamurlara düşüp batan

Kitap ve gazete satan

Kimsesiz bir çocuk

Adı çıkmış sokak çocuğuna MUSTAFA YİĞİT
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Ağustos 2007       Mesaj #48
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şehrin Öksüzlerine
Elleriniz de karanfil kokuları yok
Umutlarınız dağılmış
Bir cam bardağının yere düşüp
dağılması gibi
Kimse fark etmiyor sizi
Ya da fark etmek istemiyor nedense
Kırılgan bir bakışla bakıyorsunuz
Şehrin eğlenen yüzüne
Şehrin caddeleri sizin
Kuytu bir köşe son uyuklama yeriniz
Şehrin öksüzleri
Hiçliğe mahkum sanki varlığınız
Bir boş vermişliğiniz var
Hayattan ve hayalden yana
Şehrin soğuk kaldırımları ve gece
Bir Anne şefkatiyle
Sarıyor mu sizi
Sahi sizin Annenize ne oldu
Elbiseleriniz de insanlığın
yok oluşunun son izi
Sahi nasıl oldu da oldu
Hayat acımasızca vurdu sizi.


Muammer Ertem Karakaya
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
13 Ağustos 2007       Mesaj #49
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Kimisi öksüz
Kimisi terk edilmiş
bazısının içinde özlem
bazısının içinde hasret var
bazıları ise
onları terk eden ailelerine
kin tutuyor,nefret kusuyorlar
gidiyorlar bir yolda
bir amaçları yok aslında
tek istekleri
karınlarını doyuracak
üç kuruş para
ve ilerliyorlar sonu belli olmayan
uçsuz bucaksız boşlukta...
Ebru Şahin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Ağustos 2007       Mesaj #50
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yetim ÇocukZamanların çarkında küçülen ve sönen yıllar
Sislerin perdesinde kaybolan ve solan yıllar
Hatıralarım da hep yer edinen acı sahneler
Mahzun ve mazlum duruşuyla zihnimin duvarına yapışan

Ne zaman, nerde görsem mahzundu
Herkes şad, o ise durgundu
Meçhullere yüzen sala benziyordu
Babasını yitirmişti küçük yaşında bu çocuk

Bir anacığı vardı, birde gelinlik çağında ablası
Anacığını, ablasını hasret demleri ile kaynatarak
Küçük göz oda ve bir avuç toprağından koparak
Gurbetin yapraklarıyla İstanbul'un ensesine kapanarak
Sancıların terleriyle yoğrulmuş,
Elleri ve alnı nasırlı olan.
Maişet temininin gayretiyle köşelere sığınmış yetim çocuk

Kimi yerde boynunda şeker kutusu çıngıraklı
Dolaşırdı sokaklarca: "şekerci keskin naneli, şekerci "
Kimi yerde ayaklı tezgah: simit - poça satar dururdu
İstanbul'da kimseleri yoktu, kimsesizliğe gömülmüş
Kaldığı yer ise nem kokulu,
Duvarı yosunlu bekar odasıydı.

Öksüz çocuk ellerini kafasına sıkıştırmış
Saatlerce öylece durup saklanırdı kendinden
Duman... duman üstünde efkarlı duruşu
Boynu bükük ve ürkek bakışlarıyla inilticiydi

Öksüz çocuk gözleri İstanbul aynasında yağmurluydu
Dertlerin kabuğunda bedenini sarsarak ağlardı
Hayatın ağırlığını taşımaya çalışan çocuk azimliydi de
Daha delikanlılığın baharında... on yedi yaşında olan çocuk

Sılanın bağrında tam ondurt ay olmuştu
Hicranın çilesi yüreğini kanatmaya başlamıştı
Anacığının ve ablasının özlemleri kanatlanmış
Uykusunu bölen rüyalardan sonra kalbine inmişti
Gurbet hapsinden koparak dönüşe karar verdi
Kurban bayramına da sayılı günler kalmıştı

Akşamın ılık serinliğinde sokaklarca süzüldü
Cebinde parası, hülyaların kıskacında dalıp durdu
Bir gün sonra köyümün gözlerimde bulutluğu dağılacak
Birkaç gün sonra tarlamızın başında bulunacak
Birkaç yıl sonra askere uğurlanacak
Ondan sonraki yıllarda evlenecek
Ondan sonra... Daha sonra, diye düşünüp duruyordu
Fakat Rabbimizin kader defterinden habersiz
Biraz sonra ruhunu uçuracak sonundan habersiz

Karanlığın içinde iki çift yırtıcı gözler izinde
Takip ederler insana benzeyen eşkıyalar
Loş ışığın altında önünü kestiler öksüz çocuğun
"Para, parayı ver çabuk "... Çıkar haydi
Öksüz çocuk irkildi, gözleri büyüdü ve haykırdı
"Hayır, vermem paramla memleketime gideceğim"
Eşkıyanın suratsızlığına patlayan yumruk
Ve... Diğer hain keskin bıçağı sapladı. Yetimin kalbine
Çocuk kesik " hı " diyebildi. Oracıkta yere kapaklandı
Eşkıyalar ise karanlığın bağrında uzaklaşmıştı
Kurban bayramına yakın, üç kuruş için kurban edilmişti...
Özkan Karaca

Benzer Konular

11 Mayıs 2010 / ahmetseydi Taslak Konular