Arama

Medya Haber - Sayfa 184

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 660.202 Cevap: 1.864
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
10 Ocak 2013       Mesaj #1831
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Redhack YÖK'ü Hackledi, Yolsuzluk Ortaya Çıktı!

Sponsorlu Bağlantılar
YÖK'ün internet sitesini hackleyen RedHack, bazı üniversitelerle ilgili yürütülen yolsuzluk soruşturmalarına ait belgeleri yayımladı.

YÖK'ün Elektronik Paylaşım Sistemi ebys.yok.gov.tr'i hackleyen korsan RedHack grubu, aralarında gizli ibaresi bulunan üniversitelere ait 60 bin belgeyi ele geçirdi.

YÖK'e yapılan ihbarlar ve üniversitelerin yaptığı ihalelere kadar pek çok belgelerde, öğrenci harç paraları karşılığında bankaların rektörlere lüks otomobil aldığı iddiası da var.

Toplam 60 bin belgenin ellerinde bulunduğunu açıklayan Redhack, bazı soruşturma dokümanlarını Twitter'da paylaştı.

BELGELERDEN BAZILARI

Giresun Üniversitesi'ne ilişkin; bir makine alımında henüz kurulum yapılmadan 664 bin 340 TL'nin neden ödendiği, Uludağ Üniversitesi'ne ilişkin; temizlik ihalesinde fiyatın çok yüksek tutulduğu ve yaklaşık 3 milyon TL'lik kamu zararına yol açıldığı, Kastamonu Üniversitesi'ne ilişkin; sahte diplomalı bir kişinin bir öğretim görevliliğine kabulü, bölüm başkanı yapılması ve evraktaki sahteciliğin tespit edilememesi...

En dikkat çeken belge ise Fırat Üniversitesi'ne ilişkin belge. Promosyon bedeli olarak elde edilmesi gereken paranın üniversite hesabına 162 bin 164 lira eksik yatırıldığı, üniversitenin faiz geliri kaybının bir milyon 884 bin 335 TL olduğu belirlendiği, bankanın hibe ettiği Audi-A8 Long 3.0 TDİ QUAT model otomobil dışındaki promosyon bedellerinin üniversite muhasebe kayıtlarında görünmediği...

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
17 Ocak 2013       Mesaj #1832
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin vatandaşlardan gelen yoğun talep üzerine Bursa-İstanbul arasında deniz ulaşımının sağlanması amacıyla kurduğu Bursa Deniz Otobüsleri İşletmesi, seferlere 24 Ocak’ta başlıyor.

Sponsorlu Bağlantılar



Bursa’yı her açıdan ulaşılabilir bir kent haline getirmek amacıyla yeni yollar açmaktan raylı sisteme kadar her alanda önemli yatırımları hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, vatandaşlardan gelen yoğun talepler üzerine deniz taşımacılığını da başlatıyor. İDO’da özelleştirmenin ardından yaşanan dinamik fiyatuygulamaları, sefer saatlerindeki değişiklikler gibi birçok konudan şikayetçi olan vatandaşların talebi üzerine Burulaş bünyesinde Bursa Deniz Otobüsleri İşletmesi’ni (BUDO) kuran Büyükşehir Belediyesi, iki gemininyolcu taşımaya hazır hale getirilmesinin ardından 24 Ocak’ta ilk seferi başlatıyor. Mudanya’dan saat 07.00 ve 15.30, İstanbul Kabataş’tan da saat 10.30 ve 18.30 olmak üzere günde iki kez yapılacak seferlerin biletleri de 18 Ocak Cuma gününden itibaren satışa çıkarılıyor. Yolcu ücretleri bir kişi 18 lira ve öğrenci 14 lira olarak belirlenirken, İstanbul’a ulaşım için BUDO’yu tercih eden vatandaşlar, biletlerini www.burulaş.com.tr adresliinternet sitesi üzerinden, Mudanya ve Kabataş İskelelerinden ve Bursaray’ın Şehreküstü ve Üniversiteİstasyonlarından alabilecek.

"BURSALILARDAN KENDİ GEMİLERİNE SAHİP ÇIKMALARINI BEKLİYORUZ"

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Mudanya İskelesi’nde yolcu taşımaya hazır olarak bekleyen Hüdavendigar gemisi ile iskele binasını gezdi. Burulaş Genel Müdürü Levent Fidansoy’dan son hazırlıklar hakkında bilg alan Başkan Altepe, üç gemi satın aldıklarını, bir gemiyi de kiraladıklarını belirterek, dört gemi ile yolcu taşımacılığını başlattıklarını söyledi. İki geminin Mudanya’ya geldiğini, iki geminin bakımlarının da yurt dışında devam ettiğini dile getiren Altepe, ilk seferin 24 Ocak Perşembe günü sabah 07.00’de Mudanya’dan başlatılacağını kaydetti. İlk etapta karşılıklı iki seferle ulaşımın sağlanacağını ve talep doğrultusunda sefer sayılarının artırılabileceğini kaydeden Altepe, "Deniz seferleri konusunda halkımızdan büyük talep geldi. Halkımız istedi, biz yaptık. Halkımızın Bursa-İstanbul arasında sağlıklı, kaliteli ve hizmetin öne çıktığı bir yolculuk yapması için her türlü fedakarlığı yaptık. Yolcuların iskeleye gelmesi, iskeleden kent merkezine ulaşım, gemi içi servis hizmetleri gibi konularla ilgili tüm hazırlıklarımızı yaptık. Gemi içindeki büfeleri BESAŞ işletecek. Bizim tek hedefimiz var, o da en uygun fiyatlarla en kaliteli hizmeti vermek. Bu noktada özellikle Bursalılardan kendi gemilerine sahip çıkmalarını bekliyoruz” diye konuştu.

kaynak
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Baragyal - avatarı
Baragyal
VIP Siner, Siz’û ve Mâze
17 Ocak 2013       Mesaj #1833
Baragyal - avatarı
VIP Siner, Siz’û ve Mâze
Size katılmamak mümkün değil.Yelpazeyi genişletirsek esasında ülkemizle ilgili bir çok konuda yasaklamalar yerine DÜZENlemelerin derhal başlaması ve kararlılıkla her alanda devam ettirilmesi gereklidir.Aynı kaynaktan beslenmemize karşılık ,uç noktalarda cahilce gezinmemizden ve her işin erbabıyız,bileniyiz kibriyle toplumca düştüğümüz durumun izahı ne yazık ki yok.Çünkü detaylarda kayboluyor asıl amacımızı ve ne olmamız gerektiğini unutuyoruz.Bu yazıma başlamamdaki en büyük neden size sormak istediğim bir sorunun cevabını merakımdır. Yazınızı ilkkez okumakla beraber vakit darlığından diğer yazılarınızı daha sonra okuyacağımı ve sonrakileride takip edeceğimi bilmenizi isterim.
Sorum,yurt içinde veya yurt dışında sizler gibi olaylara bakış açısı pozitif olan ve çözümü görebilen ve bunu paylaşma cesaretini gösterebilen o kadar çok vatandaşımızın olmasına rağmen;ülkemizin gerek sosyo-politik gerekse ekonomik durumunun hali,tabandan tavana doğudan batıya bunca ayrışık bir yapının olması ve ortak paydalarımızı görerek birarada olamayışımızın ve bunu geleceğimize geçmişimizden kopmadan ve değiştirmeden taşıyamamızın sebeplerini çok merak ediyorum.Yani sizin gibi okumuş ve güngörmüşler varken halen neden ülkemiz ve bizler bu haldeyiz.?Teşekkür ederim..
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Korkma ! Bilesinki, Atın İyisine Doru Yiğidin İyisine Deli Derler.. ŞEYH EDEP ALİ....
adsız - avatarı
adsız
VIP VIP Üye
17 Ocak 2013       Mesaj #1834
adsız - avatarı
VIP VIP Üye


Sürücülere ceza yağdı


İstanbul polisi, trafik kurallarını ihlal eden sürücüleri tek tek tespit etti. Yeni yılın ilk iki haftasında, 70 bin kişiye toplam 7 milyon lira para cezası uygulandı. Cezaların büyük bölümünün nedeni ise, emniyet şeridi ihlalleri.



trafs




İstanbul polisi, sıkı denetimlerle trafik kurallarını ihlal edenlere göz açtırmıyor.

Özellikle emniyet şeritlerinde sabah ve akşam saatlerinde polisler nöbette.

İKİ HAFTADA 70 BİN SÜRÜCÜYE, 7 MİLYON LİRA CEZA

Yeni yılın ilk 2 haftasında, trafikte hata yapan 70 bin sürücüye tam 7 milyon lira para cezası kesildi.

12 bin ceza ise sadece emniyet şeridini ihlal eden ya da tepe lambası gibi malzemeler kullanan sürücülere kesildi.

Emniyet Amiri Tülay Işık, ''Emniyet şeridine girmek, kurallara uyan diğer sürücülere yapılmış en büyük saygısızlık ve haksızlık. Çünkü emniyet şeridini kullanarak, acil müdahale hizmeti götüren itfaiye, ambulans veya emniyet aracının hizmetine bir gün hepimizin ihtiyacı olabilir'' diye konuştu.

İstanbul polisi, trafik kurallarını ihlal eden sürücleri tek tek tespit etti. Tam 12 bin ceza sadece emniyet şeridini ihlal eden ya da tepe lambası gibi malzemeler kullanan sürücülere kesildi.

'GİRMEMELİYDİM AMA ACELEM VARDI'

Yeni yılla birlikte para cezaları da arttı. Emniyet şeridi ihlalinin cezası 77 lira.

Emniyet şeridine giren ve ceza kesilen sürücüler ise kendilerini, ''Araba sıkıştırınca girmek zorunda kaldım ama yapmamalıydım. Girmemeliydim ama acelem vardı'' gibi sözlerle savundu.

POLİS EKİPLERİ GÖZ AÇTIRMIYOR

Işık, yaya geçidi, tramvay ve emniyet şeritlerini denetleyen Elektronik Denetleme Sistemi kameralarına her gün ortalama 1470 kural ihlali yapan sürücü yakalanıyor.

Tüm bu tespitler titizlikle yapılıyor.

Polis ekipleri, radyolardan yapılan trafik yayınlarını takip ediyor, kaza olan ya da trafik ihlali yapılan yerler tespit edilerek ekip gönderiliyor.

Ayrıca hız limitini aşan sürücüler de sık sık seyyar radarlara yakalanıyor.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
ömr-ü bahar
Baragyal - avatarı
Baragyal
VIP Siner, Siz’û ve Mâze
17 Ocak 2013       Mesaj #1835
Baragyal - avatarı
VIP Siner, Siz’û ve Mâze
Alıntı
Blue Blood adlı kullanıcıdan alıntı

Bu ülkede herhangi bir hükümet içki yasağı getirebilir mi? Cevap çok net: Hayır. Bu kadar net cevabın arkasında ne hükümetlerin zaafı vardır ne de içki yasağına karşı gösterilen tepkilerin gücü.

Sistemin temel felsefesi, böyle bir yasağın karşısında duran en büyük engel. Demokratik sistem içinde devlet, insanların şahsî tercihlerine özgürlük tanımak zorunda. Bugün içkiye müdahale eden, yarın başka tercihlere de müdahale eder. Hükümetten hükümete dünya görüşü değişeceğine göre birinin yasakladığını diğeri kutsayabilir. Böyle bir durumda sadece yasama ve yürütmenin değil, toplumun da kafası karışır. Kaotik bir yönetim tarzının faturası sanıldığından da ağır olur ve toplumsal ayrışmalar, kamplaşmalar meydana gelir... Bu tür handikaplar düşünüldüğünde devlet eliyle içki yasağının olamayacağı söylenebilir.
O zaman başka bir kritik soru çıkar karşımıza: İçki konusunda bazı düzenlemeler getirilebilir mi? Cevap çok net: Evet. Tıpkı sigara içilmesine bazı düzenlemeler getirildiği gibi, eğlence yerlerine standartlar getirildiği gibi, işyerleri ve konutlara çevre şartları dikkate alınarak sistem getirildiği gibi; içki konusunda da bazı düzenlemeler getirilebilir. Yeter ki niyet yasaklamak değil, düzenlemek olsun.
Yasaklama değil düzenleme
Tam bu noktada küçük bir hatıramı nakletmek istiyorum. Boston’da bulunduğum yıllarda bir aile dostumuzun çocuğu geldi yanıma. Ailesi, çocuklarının dil kursuna gitmesini; mümkünse bir Amerikan üniversitesinde okumasını istiyor. Liseyi daha yeni bitirmiş bir gence aile yakınları sahip çıkar diye düşünmüş olmalılar. Ali ile beraber Boston’un en güzel mekânlarından birine gittik. Prudential binasının bilmem kaçıncı katında oturduk. Boston ayaklarımızın altında. İki kahve rica ettik garsondan. Kibar bir dille Ali’ye dönüp “Kimliğinizi görebilir miyim?” demez mi; şaşırıp kalmıştım. Biraz da sinirlenmiştim. “Kahve içmek için kimlik mi gösterilir?” dedim. Sükûnetini hiç bozmadan, “Efendim, bu tür kahvelerimizde bir miktar alkol bulunuyor. Bunu servis edebilmem için bu gencin 21 yaşında olması gerekiyor.” deyiverdi. Şoke olmuştum. Sonraları öğrendim ki sigara almak isteyen bir genç de kimlik göstermek zorunda; çünkü belli bir yaşın altında kalan insanlar için düzenleyici bir yasa var. O günden sonra fark ettim ki sokakta, parkta yaşayan Amerikalılar bile köprü altında açıktan içki içemiyor. Ve gördüm ki evsiz yurtsuz adamlar onca bağımlılıklarına rağmen bir kesekâğıdına ya da gazeteye sarmadan içki içemiyor. “İçse n’olur?” diye sordum. Yıllardır orada yaşayan bir dostum “Polis müdahale eder.” dedi.
Herkesin malumudur, tek bir Amerika yok; dolayısıyla bir konuda tek tip bir uygulama da yok. Üstelik dünyanın bir ucunda yapılan düzenlemenin bir başka ülkeye bire bir devşirilmesi de mümkün değildir. Ancak her ülkede toplum hayatını ilgilendiren konularda birtakım düzenlemeler yapılabilir. “Hayır, hiçbir düzenleme yapılamaz” demek, başıboşluğu, serkeşliği; hatta kanunsuzluğu ve keyfîliği savunmak demektir. Meseleyi güncel tartışmaya getirecek olursak; şu gerçeği görmek zorundayız: Türkiye genelinde hükümetin bir içki yasağı gündemi olamaz; olmamalı. Hükümet, çatışmalara neden olacak konulardan ziyade, halkın daha huzurlu ve daha mutlu bir hayat standardına kavuşması için gayret göstermeli. Ülkenin işsizlikle, yolsuzlukla boğuştuğu bir ortamda ve üstelik sağlıkta, eğitimde, ekonomide yapılacak onca icraat ortada dururken, hükümetin enerjisini yasaklar üzerine odaklaması yanlış olur. Halkın beklentisi de budur zaten. Sosyal refahın en üst düzeye getirilmesi uğruna atılacak her adımda rüzgâr hükümetin arkasından esmekte. Şu ana kadar hükümet, çok önemli adımlar attı. Enflasyon tarihî bir düşüşte, özelleştirmeden elde edilen gelir rekor seviyelere ulaştı... Böyle bir pozitif hava yakalamışken hırgür çıkarmak isteyenlere fırsat vermemek gerekir...
Hırgür çıkaranlara fırsat verilmemeli Medyanın belediye belediye dolaşıp, “burada da yasak var, şurada da yasak var” demesi de hoş bir görüntü değil. Hükümet, bu konuda genel bir uygulama olmadığını açıkça ifade etti. Bu saatten sonra bu konunun hükümet ve medya tarafından ısrarla kaşınması doğru olmaz; çünkü bu mesele hem gereksiz bir gerilime yol açıyor hem de Türkiye’yi dünya nezdinde küçük düşürüyor. Kapatılmış bir tek meyhane bile yok ortada; olamaz da. Yeni açılacak içkili mekânlar için bir düzenleme gerekiyorsa bunun da önünde durmak bazı yanlışlara sebep olabilir. Bu işlerin sıkıntısını, çekmeyen bilemez. Evlerin arasındaki sarhoş naralarının, cenaze yanında horon tepenlerin, çocukları özendirecek kadar içki tüketiminin bazı hukukî düzenlemelere tabi tutulması gerekmiyor mu? Meseleye keşke ideolojik açıdan; hatta inanç açısından bakılmasa, daha kolay çözümler bulunacak. Çünkü halk paylaşım kültürünün esnek ve şefkatli açılımlarıyla bu meseleyi önemli bir oranda çözmüş. Problem belki de yöneticilerin kafasında... Düşünen insanlar, kafa kafaya verip bu ülkeye çağ atlatacağına nelerle uğraşıyor bakar mısınız?

İlhan Selçuk yanlış yapıyor
Hasan Cemal’in “Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim” kitabı büyük yankı uyandırdı. Normaldir. 19 sene Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışmış, yıllarca genel yayın yönetmenliği yapmış bir insanın tarihe ışık tutacak hatıralarını nakletmesi; üstelik bu nakiller sırasında gazetenin emektar ağabeyine “cuntacı, takiyyeci” gibi suçlamalarda bulunması, bu gazetenin itibarını bir hayli sarsar; nitekim sarsmıştır.
İlhan Selçuk’un suçlu insan psikolojisiyle sağa sola saldırmasını da anlamak mümkün; ancak söylediklerinde bazen ne insaf ölçüsü kalıyor ne de akıl. Aydın Doğan’a yüklendi önce; fakat konuştukça battı. Mesela Hasan Cemal’i şikâyet etti patronuna. Sonra hızını alamadı “Niye Zaman’ı dağıtıyorsunuz?” gibi kendisine yakışmayacak bir itirazda bulundu. Ertuğrul Özkök’ün yazısı şamar gibi şaklayınca suratında, adeta “pardon” deyip ricat etti ve sözü “Zaman bedava dağıtılıyor”a kadar getirdi. Üstelik histerik bir halet-i ruhiye ile ha bire Said Nursi’ye ve Fethullah Gülen’e saldırıyor. İnsan çaresiz kalır; ama bu kadar açık etmez ki “İlhan Ağabey”, belki bilmiyorsun, Said Nursi 1960’ta vefat etti. Fethullah Gülen 7 yıldır bu ülkede değil; sebep olan vefasızların kulakları çınlasın! Hasan Cemal’e kitabı bu insanlar mı yazdırdı ki bu kadar acımasız, bu kadar insafsız bir yola girdin? Doğan-Zaman ittifakı gibi akla hayale gelmedik bir hikâye kurgulayıp sonra onu mutlak gerçekmiş gibi yazmak, yılların “İlhan Ağabey’ine yakışmıyor. Arşivlere bakan Akşam’da, Star’da, Vatan’da, Yeni Şafak’ta ve daha nice gazetede bu kitap hakkında haber yapıldığını, yorum yazıldığını görecek. Ayıp ki ne ayıp! YÖK, indirimli ve kütüphane destekli Cumhuriyet, 50 binin üstüne çıkamıyorsa başkasına iftira etmek, “bedava dağıtılıyor” gibi bir yalana başvurmak hangi mantıkla açıklanır? Sanırım psikolojik harp teknikleri dedikleri bu olsa gerek; Hasan Cemal’in hatıralarına göz gezdirince insan bu fikre kapılıyor. Keşke ısmarlama yazılar ile nefes tüketeceğine “İlhan Ağabey”, hatıralarda geçen olaylara açıklık getirse! Belki o zaman hadiseler biraz daha netleşir...

Zaman dünyaya açılıyor
Geçen hafta Hollanda’daydım. Zaman’ın yeni bürosunu açmak için Rotterdam’a gittim. Oradaki arkadaşlar aylar boyu çalışmış, emek vermiş ve Zaman’ın isim hakkını kullanmak için üç katlı şık bir büro açmış. Bu kadar güzel bir çalışma yapılır da bu gayret alkışlanmaz mı? Gazetemiz adına bu güzel çalışmada emeği geçenleri tebrik etmek istedik. Orada gördüğümüz manzarayı haberlerimizde okumuşsunuzdur; gerçekten gurur duyulacak bir yol haritası çiziyor Zaman. Açılış törenine Hollanda Başbakanı Balkenende de geldi. Bu duruma sadece gazetemiz değil Türkiye adına da sevinmek gerekiyor. Türklerin bir ülkedeki durumu, orada oynadığı yapıcı ve katılımcı rol, ülke yönetiminin de dikkatini çekiyor. Salonda bulunan Türk milletvekillerini, Hollanda siyasetinde oynadıkları rol ve bir Türk gazetesine verdikleri destekten dolayı takdir etmek şart. Zaten Balkenende de konuşmasında toplumlararası diyalogdan bahsetti ve medyanın bu tarihî vazifede üstlendiği sorumluluğun altını çizdi. Görüyorsunuz, Zaman hızla büyüyor, mesafe alıyor; bir yandan Türk toplumuna elini uzatıyor diğer yandan gittiği ülkedeki insanlar ile Türk insanı arasında köprü oluyor. Ve kazanan Türkiye’miz oluyor, dünyamız oluyor...

Size katılmamak mümkün değil.Yelpazeyi genişletirsek esasında ülkemizle ilgili bir çok konuda yasaklamalar yerine DÜZENlemelerin derhal başlaması ve kararlılıkla her alanda devam ettirilmesi gereklidir.Aynı kaynaktan beslenmemize karşılık ,uç noktalarda cahilce gezinmemizden ve her işin erbabıyız,bileniyiz kibriyle toplumca düştüğümüz durumun izahı ne yazık ki yok.Çünkü detaylarda kayboluyor asıl amacımızı ve ne olmamız gerektiğini unutuyoruz.Bu yazıma başlamamdaki en büyük neden size sormak istediğim bir sorunun cevabını merakımdır. Yazınızı ilkkez okumakla beraber vakit darlığından diğer yazılarınızı daha sonra okuyacağımı ve sonrakileride takip edeceğimi bilmenizi isterim.
Sorum,yurt içinde veya yurt dışında sizler gibi olaylara bakış açısı pozitif olan ve çözümü görebilen ve bunu paylaşma cesaretini gösterebilen o kadar çok vatandaşımızın olmasına rağmen;ülkemizin gerek sosyo-politik gerekse ekonomik durumunun hali,tabandan tavana doğudan batıya bunca ayrışık bir yapının olması ve ortak paydalarımızı görerek birarada olamayışımızın ve bunu geleceğimize geçmişimizden kopmadan ve değiştirmeden taşıyamamızın sebeplerini çok merak ediyorum.Yani sizin gibi okumuş ve güngörmüşler varken halen neden ülkemiz ve bizler bu haldeyiz.?Teşekkür ederim..


_




---------- Mesaj tarihi 22:01 ---------- Önceki mesaj tarihi 21:47 ----------

Alıntı
Blue Blood adlı kullanıcıdan alıntı

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1943 yılından beri çıkartılan yaklaşık 34 ciltlik ‘Türk Ansiklopedisi’nde son Osmanlı padişahı Vahdettin’in anlatıldığı herhangi bir madde yok.
Hayvanlar, böcekler, otlar, giysiler, takılarla ilgili detaylı maddeler içeren oldukça hacimli ansiklopedide Osmanlı’nın son padişahına ilişkin madde bulunmaması ilginç bulundu. Konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, Türk Ansiklopedisi’nde bazı eksiklerin fark edilmesi üzerine 1980’li yıllarda bazı çalışmalar yapıldığını, Vahdettin’in bu arada unutulmuş olabileceğini ifade ettiler. Ciltlerde güncelliğini kaybetmiş birçok madde ve bilginin bulunduğunu belirten yetkililer, 1990’lı yıllarda, dönemin bakanlık yetkililerince ansiklopedinin yenilenmesi çalışmasının başlatılmak istendiğini; ancak bunun sonuçsuz kaldığını, şimdi ise yeniden basma ve eksiklerin tamamlanması gibi bir gündemleri olmadığını anlattılar.
Türk tarihi, kültürü, edebiyatı, siyaseti gibi bütün konuların yer bulduğu Türk Ansiklopedisi’nde Vahdettin’in bulunmayışını daha da ilginç kılıp soru işareti bırakan yönler bulunuyor. 33. ciltte Vahdettin maddesine gelince, altında sadece ‘Mehmet’e bakınız’ kaydı düşülmüş. ‘Mehmet’ maddesine gidildiğinde ise ‘Vahdettin’e bakınız’ deniliyor.
Türklükle ilgili birçok detay, konu ve varlıkları bile içeren, böylelikle önemli bir kültür, dil, tarih, demografi, siyaset vb. misyonu üstlenen Türk Ansiklopedisi, Hasan Âli Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde yayımlanmaya başlandı. 1941 yılında bakanlık bünyesinde Ansiklopedi Bürosu kuruldu. Bu büro, 1943 yılından itibaren Türk Ansiklopedisi’ni yayımladı. Ansiklopedinin 1951 yılına kadar basılan ciltleri ‘İnönü Ansiklopedisi’ adını taşıyordu. Demokrat Parti’nin iktidarı devralmasıyla birlikte o zamana kadar yayımlanan ciltler yeniden ‘Türk Ansiklopedisi’ adıyla basıldı, ilerleyen yıllarda üzerine sürekli yeni ciltler eklendi. En son 33. cilt 1980’li yıllarda yayımlandı. Ansiklopediyi yayımlayan kurulun son başkanı Prof. Dr. Hasan Eren’di.

Zeynel Kozanoğlu fark etti
Danimarka Kopenhag’da yaşayan araştırmacı-yazar Zeynel Kozanoğlu, Osmanlı padişahlarıyla ilgili bir kitap yazmakta olduğunu, hazırlık aşamasında kaynakları incelerken Türk Ansiklopedisi’nde Vahdettin’in bulunmayışının oldukça dikkatini çektiğini belirterek; “Bu ansiklopediyi cilt cilt, madde madde inceledim, Vahdettin’e rastlayamadım. Uzman kişilere saygımdan ötürü ansiklopedinin içeriği konusunda laf etmiyorum. Osmanlı İmparatorluğu’nun son hükümdarı ya ansiklopediye alınacak değerde bulunmamış ya da unutulmuştur.” dedi. Ansiklopediye alınacak değerde bulunmaması ya da unutulması ihtimalinin yok denecek kadar az olduğunu belirten Kozanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kurtların, kuşların, sürüngenlerin, dağın, taşın bile yer bulabildiği bilimsel çalışma içinde birçok ülke devlet başkanının yer bulması mümkün. Bunca bilim adamının kırk yıl uğraşarak ortaya koyduğu böyle bir eser düzenlenirken koskoca Osmanlı padişahının unutulmuş olması bağışlanacak kusur değildir ve bu kusuru aslında hiç kimse üstüne almaz. Biz de böyle bir kusur icat edip de birilerine yüklemeye kalkışamayız. Kaldı ki, padişaha ansiklopedide yer verilmeyişinin unutkanlıkla ilgisi bulunmadığının kanıtı var. Mehmet maddesine gelindiğinde ‘Vahdettin’e bakınız’ denilmiş. ‘Vahdettin’ maddesine sıra gelince de ‘Mehmet’e bakınız’ kaydı düşülmüş. Kayırılmış da olabilir. Bu ihtimal üzerinde ayrıca durmamız gerekiyor. Çünkü Vahdettin’in özel bir durumu var. Hepimizin bildiği bir tavır bu. Ansiklopediyi hazırlayanlar, Vahdettin’e yıllar önce biçilen ‘vatan haini’ gömleğini giydirmemek için bunu yapmıştır.”



Aşağıda 1972 yılında Liseler'de tarih dersinde okutulan bir tarih kitabına Reddiye yazdım

Reddiye yazdığım kitap bu:
Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, lise III. Tarih kitabı, Yıl: 1972, sayfa;11
kitaptan aktarım

" İşgal karşısında Osmanlı Hükümeti : Osmanlı Devletinin başında bulunan, kendisini ve tahtını korumaktan başka bir şey düşünmeyen padişah ve etrafındaki devlet adamları, dar görüşleri, akılsızca hatta haince aldıkları tedbirler yüzünden düşmanın haraketlerini kolaylaştırmaktan başka bir şey yapmıyorlardı. "

Bu yazıya el cevap ( benden )

- Sadece kendini düşünen Vahdettin Han, neden kendini korumakla 700 eri, itilaf devletleri İstanbulu işgal ettiğinde, Ayasofya ya girip taşkınlık yapmasınlar ve hilali indirip haç dikmesinler diye Ayasofyayı korumakla görevlendirsin. Bu bilgiyi kuvvetlendirmek için tarihçi yazarın bir eserinden aynen alıyorum “Sultan Vahdettin, 1.Dünya savaşı akabinde İstanbul’un işgalinde, kendi güvenliği amacıyla bırakılmış 700 kişilik orduyu Ayasofya çevresine mevzilendirmiş ve şu emri vermiştir: “Benim hayatımı boş verin, eğer işgalciler İstanbul’un fetih sembolü olan Ayasofya’ya çan takmaya gelirlerse; benden emir beklemeden ateş açın ve son nefesinize kadar Ayasofya Camii için savaşın ( İsmail Çolak-”Son Osmanlı Vahdeddin”-Sayfa 42 )

-Haince tedbirler deniyor : peki soruyorum, M.Kemal’i Samsuna gönderen ve yanına keselerce altın veren, aynı zamanda Milli Mücadeleye silah ve mühimmat olarak gizli destek veren Vahdettin mi hainlik yapmıştır.

-Diğer bir soru: işgalcilerin işini kolaylaştırmış mıdır. ? Yoksa tüm tehlikeleri, üstüne çekerek ve İngilizlere gizli oyun oynayarak , Anadoluya gönderdiği komutanların işini mi kolaylaştırmıştır.
Bu bilgileri madem taraf tuttuğumuzu iddia edenler var. Ol vakt düşmanımız İngiltere’nin devlet arşivlerindeki bir raporu sizlere aktarıyorum.

“ 1921'de İstanbul'da bulunan İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold'un kaleme aldığı raporda Padişah Vahdettin'in Millî Mücadele'ye açıkça destek verdiği anlatılıyor. İstanbul'daki nazırlardan birinin bu süreçte Millî Mücadele güçlerine silah ve cephane tedarikinde bulunduğu belirtiliyor. Anadolu'ya asker, savaş malzemesi vs. göndermek için İstanbul'da örgütlerin kurulduğuna da dikkat çekiliyor. Ayrıca resmî tarihi sarsıcı şu tespitlere yer veriliyor: "İstanbul hükümeti, Yunanlılarla mücadelede Ankara'dan yana tavır koymuştur..."
söz konusu raporun kapsamlı ve soğukkanlı analizleri olduğunu , objektif veriler barındırdığını ve döneme ait bilgilerimizi zenginleştirdiğini söylemeliyim.

Bu yazıyı yazmamdaki amaç 1972 yılında tüm liselerde okutulan bir bilgiyi, kim bilir şu an 50 yaşını aşmış ne kadar insanımız inanarak bu bilgileri beynine yazmıştır. Tıpkı çoğu insanımızın bu bilgirle tarih konusunda cahil bırakılması gibi. Amaç gerçek tarihse kaynaklar konuşur. Tarihi tarihçlilere bırakmak elzemdir. Bizim ülkemizde herkes kendi idelojisine göre masalımsı bilgilerle tarih hakkında ahkam kesiyor. Bu yüzden tarihin tozlarını bir türlü temizleyemiyoruz.


Araştırmacı Yazar : Enes Demir


>>alıntı>>
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Korkma ! Bilesinki, Atın İyisine Doru Yiğidin İyisine Deli Derler.. ŞEYH EDEP ALİ....
SaKLI - avatarı
SaKLI
VIP VIP Üye
17 Ocak 2013       Mesaj #1836
SaKLI - avatarı
VIP VIP Üye
d9ffc5a040fb4e0c84119fd018b6e066

Kanal D Haber Grup Başkanı, Galatasaray Kulübü ve Galatasaray Sportif A.Ş. Denetim Komitesi üyesi, televizyon ve gazeteciliğin duayen ismi Mehmet Ali Birand'ın hayatını kaybetti,

Merhum Mehmet Ali Birand'a Allah'tan rahmet, ailesi ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz. msxlabs.org
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
..
croplatform - avatarı
croplatform
Ziyaretçi
26 Ocak 2013       Mesaj #1837
croplatform - avatarı
Ziyaretçi
İstanbul Ataköy’de bunan Airport Outlet Center, 25 Ocak - 10 Şubat günleri arasında dünyaca ünlü çizgi roman kahramanlarını Airport Outlet Center’da ağırlıyor


Airport Outlet Center sergi salonunda koleksiyoner Nurtap Emir’in koleksiyonunda özel olarak derlenen yüzlerce çizgi roman, 25 Ocak’ta sergilenmeye başlanacak. Sizi çocukluğunuza, çocuklarınızı bilmedikleri bambaşka bir dünyaya götürecek olan sergide Turhan Sekçuk’un ilk baskı Abdülcanbaz’ı, Karaoğlan, Tommiks, Zagor, Teksas, Thor, Tarzan, Kızılmaske, Mandrake, Tenten, Conan, Örümcek Adam, Gordon gibi çizgi romanlar, Doğan Kardeş, Milliyet Çocuk gibi çocuk dergileri, Gırgır, Hıbır, Dıgıl, Deli gibi mizah dergileri de sergilenecek. Airport Outlet Center’daki sergi 10 Şubat’a kadar ücretsiz olarak gezilebilecek.
2’nci Çocuk Kitapları Fuarı başlıyor
Airport Outlet Center yarıyıl etkinlikleri kapsamında 25 Ocak - 10 Şubat günleri arasında “Airport Outlet Center Çocuk Kitapları Fuarı” düzenleniyor. Türkiye’nin önde gelen çocuk yazarlarının ve yayın evlerin kitaplarının yer alacağı fuar 25 Ocak’ta Airport Outlet Center çocuk katında açılacak. Fuarda Doğan Egmont, İş Bankası Yayınları, Yapı Kredi Yayınları, Timaş Epsilon, Can Yayınları, Gün Işığı Yayınları gibi birçok yayınevinin çocuk kitapları fuara özel fiyatlar ile satışa sunulacak. Fuara Türkiye’nin en çok okunan çocuk yazarları imza günleri ile katılacak. Fuar, 10 Şubat’a kadar ücretsiz olarak gezilebilecek.
Karneyi getir, karikatürü götür
Airport Outlet Center, 25 Ocak - 10 Şubat günleri arasında karnesi ile birlikte Airport Outlet Center’a giden tüm öğrencilerin karikatürlerini ücretsiz çizerek hediye ediyor. Belirtilen günlerde AVM danışmasına 12.00 -18.00 saatleri arasında karnelerini, teşekkür veya takdir belgelerini gösteren tüm öğrencilerin karikatürleri usta çizerler tarafından ücretsiz olarak çizilerek, kendilerine hediye edilecek.
Maket Uçak Atölyesi
Airport Outlet Center ve THK Bakırköy Şubesi işbirliği yarıyıl tatilinde ayrıca Maket Uçak Atölyesi çalışması da yapılacak. Çocukları eğlendirirken el becerilerini de geliştirmeyi amaçlayan atölye çalışması 26-27 Ocak, 2-3 19-10 Şubat günleri arasında 14.00-19.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Ücretsiz olarak gerçekleştirilecek Maket Uçak Atölyesi etkinliğinde çocukların yapmış oldukları uçaklar kendilerine hediye olarak verilecek.
Kaynak - Perakende
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
croplatform - avatarı
croplatform
Ziyaretçi
15 Şubat 2013       Mesaj #1838
croplatform - avatarı
Ziyaretçi
Erdil Yaşaroğlu, Selçuk Erdem, Serkan Altuniğne, Özer Aydoğan dörtlüsü 16 Şubat, Cumartesi TÜYAP Kitap Fuarında imzada olacakmış, bizden söylemesi:

539784 10152384989995190 1469824239 n
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
adsız - avatarı
adsız
VIP VIP Üye
19 Şubat 2013       Mesaj #1839
adsız - avatarı
VIP VIP Üye



nestle



At eti skandalı Nestle'yi de vurdu

İsviçre merkezli şirket, testlerde at DNA'sına rastlanması nedeniyle İspanya ve İtalya'da süpermarketlere dağıttığı sığır etinden yapılmış makarna yemeklerini raflardan kaldırdı. Nestle, Türkiye'deki ürünlerde bir sorun olmadığını açıkladı.
Avrupa'yı haftalardır sarsan at eti skandalı dünyanın en büyük gıda şirketi Nestle'yi de vurdu.

İsviçre merkezli şirket, testlerde at DNA'sına rastlanması nedeniyle İspanya ve İtalya'da süpermarketlere dağıttığı sığır etinden yapılmış makarna yemeklerini raflardan kaldırdı.

Şirket Almanya'daki tedarikçisinden etli ürün almayı durdurdu. Nestle ürünlerinde at etine rastlanan büyük gıda şirketlerinden sonuncusu oldu.

Şirket sözcüsü at DNA'sı oranının düşük olduğunu ancak yüzde 1'den fazla olduğunu söyledi.

Nestle geçen hafta, ürünlerinde at eti olmadığınu duyurmuştu. Sözcü at etinin kaynağının Almanya'daki bir tedarikçi olduğunu belirtti.

Bazı uzmanlar skandalın gıda konusundaki mevzuatın yetersizliğini ortaya koyduğunu vurguluyor.

12 ÜLKE ETKİLENDİ

Şimdiye kadar en az 12 ülke at eti skandalından etkilendi. Skandal, geçen ay İrlandalı gıda denetçilerinin İngiltere'deki bazı süpermarketlerde de satılan hamburger köftelerinde at eti tespit etmesiyle oataya çıkmıştı.

Daha sonra İngiltere, Fransa ve İsveç'te sığır eti diye satılan bazı etlerin at eti olduğu tespit edilmişti.

Atların tedavisi için kullanılan ve insanlara zararlı olabilecek bir ilacın gıda zincirine karışmış olmasından korkuluyor.

NESTLE: TÜRKİYE'DE SORUN YOK

Öte yandan Nestle Türkiye'den yapılan açıklamada, "Söz konusu geri toplama, sadece İtalya, İspanya ve Fransa’da geçerli olup, Türkiye’deki Nestle ürünleriyle herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır" denildi.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
ömr-ü bahar
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
1 Mart 2013       Mesaj #1840
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Müslüm Gürses hayatını kaybetti

Geçirdiği by-pass ameliyatının ardından yoğun bakıma alınan sanatçı Müslüm Gürses hayatını kaybetti.
Medya Haber


01 Mart 2013

Geçirdiği by-pass ameliyatının ardından yoğun bakıma alınan sanatçı Müslüm Gürses hayatını kaybetti. Gürses, yaklaşık 4 aydır yoğun bakımdaydı.

Ünlü sanatçının menajeri Nevzat Takmaz ''Doktoru artık yapacak bi şey kalmadığını söylüyordu. Bir iki gün ancak yaşayacağını söylüyordu. Beyin fonksiyonlarının tamamen bittiği söylenmişti. Suni akciğere bağlı olarak yaşıyor. Müslüm Gürses'in bağlı olduğu suni solunum cihazının fişi çekilince her şey bitti demek olacak'' dedi.

''O halde artık size başınız sağolsun diyebilir miyiz?'' sorusuna Nevzat Takmaz, ''Evet artık diyebilirsiniz. Bitti her şey'' yanıtını verdi.

BAKANLARDAN MÜSLÜM GÜRSES TWEETLERİ

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki hesabında Gürses'i kaybettiğimizi yazdı.

Mehmet Müezzinoğlu
Müslüm Gürses'i kaybettik. Çok üzgünüm, başımız sağolsun. Ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Twitter'daki hesabında Müslüm Gürses'in ardından şunları yazdı:
Mehmet Şimsek
"İlkokulu bitirdim. Gerisi yok.." Bunu diyen Müslüm Gürses milyonların kalbine taht kurdu. Mütevazı, derinlik sahibi, mahcup ve sakindi
Yine milyonların kalbinden uğurlanacak, elbette unutulmayacak, hayırlı yad edilecek. Mekanı cennet olsun, Allah rahmet etsin..
Müslüm Baba!.. Mekanın cennet olsun Nur içinde yat Seni unutmayacağız..




Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww