Arama

Hayata Dair - Sayfa 88

Güncelleme: 2 Ekim 2013 Gösterim: 268.608 Cevap: 1.657
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Ağustos 2007       Mesaj #871
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Hangi çığlık bir çığ gibi yarıyorsa
gecenin gerilmiş karnını bu saatte
Sponsorlu Bağlantılar
acı tükenip bitmiştir orada artık
çırılçıplaktır tarihin bu sayfası

Fiziğin armağan ettiği bu teller
keçeleştirirken cinsel organımı
haykırıyorum insan olduğumu
ve çatlatıyor alnımın en gergin teli

Ahmet Telli

RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
6 Ağustos 2007       Mesaj #872
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Bu gün dünyayı istediğin bir renge boya.
Rengârenk batan günü al karşına.
Sponsorlu Bağlantılar
Bir renk, de kendinden kat.
Çocuklar gibi saf, temiz ve berrak.
Kapat gözlerini bir hikâye yarat.
Vazgeçme hissedilir biraz, da sıcaklığını kat.
Kalbinde, ki elleri bırakma sıkıca tut.
Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt.
Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama.
Birikmiş sevginden, herkese bir parça ver.
Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana.
Mutlu yıllar, mutlu yıllar sana.......

Derin Öger


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ağustos 2007       Mesaj #873
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Keşkeleri Çıkardım HayatımdanKeşkeleri çıkardım hayatımdan
eyvallahlar bana göre değil artık
bana göre değil pişmanlıklar
keşkeleri çıkardım hayatımdan.
ben seni unuturum sevdiğim
ela gözlerini bir bardak rakıya gömerim
anıları içime
yıllar önce bir temmuz gecesinde
zamansız bir yağmur altında başlayan
o zamansız aşkımızı unuturum
ben seni unuturum sevdiğim
zaten hayat bir yalan.
gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha
üzerimde eskiden kalma bir sevdanın yorgunluğu
yüreğimin kara kaplı defterinde
sararmış sayfaların arasında
bir adamın yıllar arkasında kalmış
suskunluğu var
ve küskünlüğü hayata
o ki kapanmış bir kapı umutlarıma
çaresizliğe bir geçit
durma hadi gözlerimden de çekip git
çek git gecelerimden
bir daha girme düşlerime
kanıma girme artık
yeter git.
kimseler bilmez geceden başka yine yalnızım
sokaklar dolusu insan içinde
bir ben bir ben yalnızım.
gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha
ne fırtınalar kopar yine içimde
bu sevda yakar yüreğimi
yıkar derinden
susar içimdeki ağıtlar
geceler inadına susar
ben susarım.
an gelir
zamanlar dolusu ağlarım
ağlarım çocuk gibi
ihanet karası gecelerde
kıvrandırır bir sancı
***** bir kurşun gibi
arkadan vurur yalnızlık
sabahlara kadar ağlarım
ağlarım ölesiye.
neden içi karanlıktı bu kadar gecelerin
neden geceler umut taşımaz sabaha
ve neden ağlatır beni bu uzun yolculuklar
yeter artık yeter
buraya kadar
keşkeleri çıkardım hayatımdan
eyvallahlar bana göre değil
bana göre değil yerli yersiz ağlamak
madem ki bir kez yaşanıyor bu hayat
kılıcımı çektim kınından
kuşandım cesareti
ve bitirdim esareti
gömdüm denizlere.
keşkeleri çıkardım hayatımdan
eyvallahlar bana göre değil artık
anladım ki insan her an sevebilir
mevsimsiz açan bir çiçek gibi
dirilir yeniden
keşkeleri çıkardım hayatımdan.
geleceksen bugün gel
yarın çok geç olabilir.
Şebnem Kısaparmak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ağustos 2007       Mesaj #874
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AYDINLIK NEYİN OLUYOR SENİN?
503bar

aydınlık neyin oluyor senin
gökyüzü akraban filan mı
beni bulur bulmaz gözlerin
şimşek çakıyorum yalan mı
yüzünde yalazını gezdirdiğin
saçlarından tutuşmuş orman mı
akla ziyan bir şey elektriğin

ayışığı mavisi dudaklarından mı
o ışık zenginliği mi giyindiğin
uzay tozları mı yıldızlardan mı
elime dokunduğu an elin
güneşler açıyorum sahi ondan mı
aydınlık neyin oluyor senin


atilla ilhan
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ağustos 2007       Mesaj #875
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
HAYAT SENİ KABULLENMİYORUM

EYY hayat seni kabullenmiyorum
hiç seni yaşıyamıyorum,
EYY hayat hep senden bahsettiler,
ama hiç göremedim seni hayat,
hiç seni hissetmedim hayat,
hayat sen yaşamak degilmisin,
ama kimseye inandıramıyorum,
hayat ben hep seni aradım,
ama hayat sen yerine hep zulümle karşılaştım,
eyy hayat haklı degilmiyim,

ertin türk
Tiglon - avatarı
Tiglon
Ziyaretçi
8 Ağustos 2007       Mesaj #876
Tiglon - avatarı
Ziyaretçi
Hayat

Kimine Göre Aşktır,Gün Olur Arzudur.
Tutkudur Bazen; Olasıya Ulaşılmaz,
Anlamsız Ve Bi Okadar Eğlenceli...

Hayat Düşüncedir,Kişiliğe Göre Yaşanır.
Duygulardır; Işık Gibi Yön Bulduran,
Mazerettir Ölüm Ve Bi Okadar Ürkütücü...

Bulutlar Üzerindedir Hayat, Bazen Yer Altında.
Kısaca Güzel Olan Herşeydir Hayat
Ve Aynı Şekilde Karamsardır Bi Okadar...

Düşmanlardır Kimini Yaşatan,
Aynı Şekilde Dostlarıdır Kimine Son Bulduran
Hayat'a Yol Bulduran, Düşüncedir...

Derttir Kimini Bezdiren,
Kimene Tutkudur,
Erişmek İçin Caba Harcanan.

Hayat Düşüncelerle Yol Bulan Bir Araçtır
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
9 Ağustos 2007       Mesaj #877
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Kural 1: Asla kendinden suphe etme... Sen ne hissediyorsan o her
zaman dogrudur. Dunyadaki butun insanlar toplansa ve sana aksini soylese bile senin hissettiklerin senin icin dogrudur. Onlar farkli hissedebilir,farkli dusunebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlis oldugunu
gostermez, sadece onlardan farkli oldugunu gosterir.
Kural 2: Asla farkli oldugun icin utanma. Eger cevrende senin gibi
dusunen, seni anlayan insanlar yoksa, o zaman cirkin ordek yavrusu
hikayesini hatirla... Muhtemelen sen yanlis yerde, yanlis insanlarla
birlikte oldugun icin seni anlamiyorlardir. O halde hedefin ait oldugun
yeri bulmak olmalidir. Asla muhtesem bir kugu oldugun gercegini unutma ve ordek olmak icin ugrasma.
Kural 3: Gecmiste yaptiklarin icin pismanlik duyma ve ozur dileme....
Yasadiklarinin senin icin onemli bir ders oldugunu kendine hatirlat. Bu
tecrube ile aldigin bilgiyi ozenle incele, olayda yaptigin hatalari ve
yeniden ayni durumda olsan nasil davranacagini iyice dusun ve gelecek
olaylar icin kendini hazirla. Kirilan vazo tamir edilemez ama gelecekte
baska vazolarin kirilmasi onlenebilir
Kural 4: Mumkun oldugunca kimsenin senin adina karar vermesine izin
verme ama baskalarinin hakli olabilecegini de unutma. Bu hayat senin ve
istedigin gibi yasamaya hakkin var, fakat baskalarini dinle ve onlarin
bakis acisini anlamaya calis.
Kural 5: Ailen disindaki insanlarla iliskilerinde asla kendi
ihtiyaclarini ikinci plana atma ve kendini hayallerle kandirma. Her zaman
ama her zaman once sen gelmelisin. Asla baska insanlar uzulmesin diye
kendini uzmeyi tercih etme. Sen kaldirabiliyorsan, onlarda kaldirabilir.
Karsindaki insan senin mutlulugunu dusunmuyorsa ve senin uzulmene yol
aciyorsa, o zaman o insan sana deger vermiyor demektir. Bu kisileri
degistirecegini yada sana zamanla onem verecegini dusunme. Sana
karsiliksiz sevgi veren ve senin icin her seyi goze alabilecek tek
insanlar ailendir.
Kural 6: Asla kaybetmekten korkarak, sirf inanmak istedigin icin
karsindaki insanin sevgi sozcuklerine inanma. Sevgi insanin kalbindedir,
gozlerindedir,davranislarindadir, ses tonundadir, sana verdigi onemde ve degerdedir, senin icin yaptigi fedakarliklardadir. Insanlar cok kisa zamanda sevgi sozcuklerini umarsizca dagitmaya baslarlar. Bunlari dinle ama gercek sevgiyi >karsindakinin davranislarina bakarak bul. Inanmak istedigin icin degil gercek oldugu icin karsindaki insanin sozlerine inan...
Kural 7: Her zaman ama her zaman, mutlaka kalbini dinle. Hayatta senin
icin neyin dogru oldugunu bir tek icindeki ses soyleyebilir. Dolayisiyla
icindeki sesle konusmayi ogren. Her gun kendinle kalmak icin zaman ayir ve kalbini dinle. Baska sekilde hissetmek icin ikna etmeye degil, gercekten
ne hissettigini bulabilmek icin dinlemeye calis. Bazen icindeki ses sana
cok zor geleni yapmani soyleyebilir yada duymak istemediklerini soyleyebilir Korkma... ve icindeki sesi dinlemeye devam et...
Kural 8: Her zaman ama her zaman, mutlaka kendine iyi davran. Kendini
sev, sefkatle yaklas. Yanlis yaptiginda acimasizca kendini elestirip
uzme... Aksine basini oksa, kendini kucakla ve her seyin gececegini soyle.
Uzgun oldugunda, kirildiginda, aci cektiginde, mutsuz hissettiginde
kendine ozen goster, tipki hasta bakar gibi kendine bakim uygula.
Yapmaktan hoslandigin aktivitelerle mesgul ol ve bu durumdan cikarak
kimsenin seni incitmesine, uzmesine izin vermeyecegini goster.
Kural 9: Hayatta her seyin bir bedeli oldugunu asla unutma ve bedel
odemekten istemedigin icin kendini boslukta birakma. Ornegin bir insani
incitmissen, odeyecegin bedel o insanin guvenini yitirmektir. Eger seni
sevmeyen biriyle birlikteysen, yalniz kalmaktan korkup iliskide kalma,
cunku kalmanin bedeli sevgisiz bir hapiste yasamaktir. Eger farkli olmaktan korkuyorsan ve baska insanlari taklit edip onlar gibi olmaya calisiyorsan,odeyecegin bedel kendine olan saygini yitirmek olacaktir. Diger taraftan bazen kendin gibi olmanin bedelinin de yalniz kalmak oldugunu unutma. O halde yasamda her zaman bir bedel odeyecegini hatirla. Bir adim atmadan once mutlaka odeyecegin bedeli bil ve kazanacaklarina degip degmedine bakarak kararlarini ver.
Kural 10: Insanlara karsi nazik ve sevecen ol, ne olursa olsun asla
bir baska insani kirmak icin konusma, bilincli olarak uzmeye calisma ve
kendi acini hafifletmek icin bir baskasini yaralama.
Kural 11: Hayatta en buyuk dostun sen olabilecegin gibi hayattaki en
buyuk dusmanin gene sen olabilirsin. Secimini yap ve kendin icin dostu mu
yoksa dusmani mi olacagina karar ver. Yasamdaki tum acilari
atlatabilirsin, her seye ragmen mutlu olmayi basarabilirsin, istersen kotu
aliskanliklarini birakabilir ve her zaman yeniden baslayabilirsin.
Istersen kendine yeni bir hayat kurabilirsin. Eger kendinin dostu
olabilirsen.
Kural 12: Asla tecrube kazanmaktan kacma Ne kadar zor olursa olsun,
yeniden ayaga kalk ve yola devam et. Hayati ogrenmek icin o tecrubelere
ihtiyacin var. Kalbin ask acisi ile yaralanmis ise, sonsuza kadar kendini
aska kapatma. Ruhun insanlarin acimasizligi ile incinmis ise, hayata kusup
kendini karanlik bir dunyada yasamaya zorlama. Bedenin cok buyuk acilar
cekmisse, kendini uyusturup birakma. Unutma bilge insan hayati yasayandir.Cesur insan korkusuzca devam edebilendir. Kahraman insan tum acilarina ragmen yenilmeyendir
Tiglon - avatarı
Tiglon
Ziyaretçi
9 Ağustos 2007       Mesaj #878
Tiglon - avatarı
Ziyaretçi
Hayat İşte.

Şimdi suçlarım siyah bir deniz
Senin ayaklarının altından akan

Ölüm gülümsetiyor beni
Ya ben değiştim ya da bu ölüm denileni

Bir eylemse diyorum utanmak
Utanmalı bu şiir hem de hemen şimdi

Bir yerlerim ağrıyor diyorum doktor bey
Mesela buram ama buradan da daha içeri

Bişeyler olmalı
Mesela babamın sakalları uzamalı yine avuçlarımda
Annemin şefkati konuk olmalı odama...

Bir çocuk getirdi masadaki çayı
Her şeye yeniden başlayabilseydim eğer dedim
Acıyla yıkamazdım elimdekileri...

Gülümsüyorum hüzünlü kalemime
Ah diyorum şimdi olmak istemez miydin
şen şakrak bir elde?

Berfin.
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
9 Ağustos 2007       Mesaj #879
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerini açmak için büyük mücadele etmesine rağmen henüz gözlerini açamıyordu. Nerede olduğunu ve kendini görmek istiyordu. Vücudu yeni şekillenmiş, artık bir bebeğe benzemeye başlamıştı. O dünyaya gelmeye hazırlanan, annesinin karnında mutlu mesut büyüyen bir cenindi. Kızdı ve isminin ne olacağını çok merak ediyordu. Arada bir ellerini hareket ettiriyor, bacaklarıyla neler yapabileceğini hesap etmeye çalışıyordu. En çok içinde bulunduğu yeri merak ediyordu. Kimi zaman sesler duyuyor, kulak kabartıp bu anlamadığı seslerin ne olduğunu dinliyordu. Acaba nasıl bir yerdeydi, ah gözlerini bir açabilseydi görebilecekti.

Yavaş yavaş sıkılmaya başlıyordu bulunduğu yerden. Henüz ismi koyulmamış minik kız bebeği bir an önce dışarı çıkmak istiyordu. O seslerin sahibini, annesini görmek istiyordu. Bazı zamanlar bulunduğu yerin üzerinde gezen birşey farkediyordu. Herhalde annesinin eli olmalıydı. Onu farkettiği anda heyecanlanıyor, henüz yeni çalışmaya başlayan kalbi küt küt atıyordu. Farklı birşeyler hissediyordu, sanki bir tutku, sanki değişik duyguların karışımı vardı annesinde.. Ah annesini bir görebilseydi..

Yavaş yavaş ilerlemeye başladı. Anlaşılan artık zamanı gelmişti. Sonunda son zamanlarda oldukça fazla sıkıcı olan bu mekandan kurtuluyordu. Sonunda annesine kavuşabilecek, gözlerini açabilecek ve onu görebilecekti. Feryatlar eşliğinde bulunduğu yerden biraz daha ilerledi. Sert iki el onu bacaklarından tutup hızlıca çekti. Annesi öylesine bağırıyordu ki, kulakları acıdı. Ne olduğunu bile anlayamadan soğuk bir alana çıkmıştı. Sıkıcı yerde onu saran sıcak su bile yoktu. Sert eller hızla poposuna vurup, onu salladılar. Halen gözlerini açamamıştı, sadece bağıran annesini ve sert elli bir kadını hissedebiliyordu. Daha fazla dayanamayıp ağzını açarak oda " Anne ağlama.. Lütfen ağlama.. " diye bağırmaya başladı.

Üşümüş ve dinlenmiş bir halde kendine geldi. Kollarını ve ayaklarını oynatamıyordu. Anlayamadığı birşeye onu sımsıkı sarmışlardı. Aniden iki el bulunduğu yerden isimsiz miniği aldı ve kucağına yerleştirdi. Yüreği yine küt küt atmaya başlamıştı. Bir zamanlar sadece hissedebildiği o sevgi dolu, tutkulu eller onu alıp yumuşacık bir yere yerleştirmişti. Kendini alan kişinin annesi olduğunu çok iyi biliyordu. Annesini mutlaka görmeliydi.. Yavaşça gözkapaklarını kaldırmaya çalıştı. Koyu lacivert gözleri ufacık açılmıştı. Sislerin çekilmesinden sonra hayal meyal annesini gördü. Yaşlı gözlerle kendisine bakıyordu. "Acaba annem neden ağlıyor ?" diye düşündü. Herhalde kendisinin geldiğine çok sevinmiş olmalıydı. Soğuk nedeniyle annesinin göğüslerine başını yasladı. Annesinin kalbide tıpkı onunki gibi hızlı hızlı atıyordu. " Canım annem, biricik annem " diyerek tekrar bağırmaya başladı. Annesi yavaş ve şefkat dolu hareketlerle minik bebeğinin ağzına göğsünü verdi. Sonra uyumasını bekledi..

Sırtına giren buzdan bıçaklarla uyandı isimsiz minik bebek. Üşüyor ve titriyordu. Fakat hala annesinin kollarındaydı. Başını annesinin göğsüne iyice yasladı. Annesi bu soğukta nereye yürüyordu acaba ? Bir beşikte sallanırcasına, annesinin kucağında ilerlemeye devam etti. Çok uykusu vardı, eğer soğuk canını yakmasaydı bu şefkat dolu sıcak kollarda hemen uyuyabilirdi. Asla burdan ayrılmayacağım diye düşündü. O büyüyüp, abla oluncaya kadar hep annesinin kucağında kalacaktı. Böylesine sevgi dolu sıcacık yerden kim ayrılırdı ki.. Öylesine seviyordu ki annesini, konuşmayı öğrendiğinde ilk onun adını söyleyecekti. Şimdiye kadar görmediğine göre, galiba zaten babası yoktu, yada onu merak etmemişti. Hiç önemli değil diye düşündü, bu sıcak kucağa sahip, gözüyaşlı annesi onun için yeterdi..

Annesi durdu. İsimsiz bebek gözlerini açıp etrafa baktı. Ama heryer karanlık olduğundan hiç bir yeri göremedi. Neden durdu acaba annem diye düşünürken, yüzüne garip duygularla dansetmiş, ılık ve tuzlu bir damla düştü. Annesi, gözlerinden minik bebeğin yanağına damlalar damlatıyordu. Neler olduğunu anlayamıyordu, annesi neden ağlıyordu? Gözlerini kapattı. Göğsüne bir kağıt parçası sıkıştırıldı. Yanaklarında annesinin dudaklarını hissetti. Soğuktan çatlamış olmasına rağmen, tutku ve sevgi kokan dudaklar, isimsiz minik kızın yanaklarından yumuşakca öptü. Bu öpücüğü asla unutmayacaktı. Yaşadığı günlerde hissettiği en güzel duyguydu. İtinayla ve yavaşça yere bırakıldığını farkettti. " Hayır , hayır anne bırakma beni kucağından " diye haykırmaya başladı. Sıcacık ve sevgi dolu kucaktan, soğuk ve sert mermet bir zemine koyulmuştu. Hala haykırıyordu. Annesinin kucağından inmek istemiyordu, üstelik çok üşüyordu. Annesi arkasını döndü, bir kaç adım attı. " Anne, ne olur gitme, anneciğim lütfen beni bırakma! " diye son sesiyle tekrar haykırmaya başladı. Annesi durakladı. Geri döndü. İsimsiz bebek yavaşça sustu. Gelip tekrar kollarına almasını bekliyordu. Fakat annesi gelmedi, tekrar arkasına dönüp, feryatlar arasında hızlıca uzaklaşarak, gecenin, soğuğun ve merhametsizliğin karanlığında kayboldu..

Ne kadar ağlayıp haykırdığını bilmiyordu. Tek hissettiği soğuktu. İliklerine kadar üşüyor ve bir taraftanda belki gelir diye annesini çağırıyordu. Hareket etmeye çalıştı, belki kalkıp annesinin arkasından koşmalıydı. Fakat kollarını ve ayaklarını sıkıca bağlayan beyaz bezden dolayı hareket edemiyordu. Hareket etse bile koşmayı bilmiyordu ki.. Ama annesi için hemen öğrenebilirdi belki ? Soğuğun etkisiyle ayaklarını hissetmemeye başladı. Çırpınmaya çalışan kollarıda yavaş yavaş kayboluyordu. " Anneee.. " diye tekrar haykırdı. " Anneciğim neden beni bırakıp gittin, anneciğim yok oluyorum.. anneciğim lütfen gel beni al.. " haykırmaları boşunaydı. Gecenin ilerleyen saatlerinde haykırmalarına sadece sokak köpekleri yanıt veriyordu. Artık kollarınıda kaybetmişti. Ayaklarım, kollarım ve göğsüm neden kayboldu acaba diye düşündü. Annesizlikten olsa gerekti. Annesi onu bıraktığı için yavaş yavaş kayboluyordu. Yok olacağını, soğuk çenesine ilerleyince farketti. Artık hiç birşeyin anlamı kalmamıştı. Doğru düzgün düşünemiyordu bile. Neden buraya bırakılmış, neden terkedilmişti ? Henüz ismi bile koyulmadan, ne günah işlemişti ki ölüm cezasına çarptırılmıştı ?..

İsimsiz minik kız bebeğinin bırakıldığı cami avlusunda, sabah ezanları çınlamaya başladı. Bir bebeğin annesine " Geri dön anne " haykırmalarının, ınga sesine dönüştüğü yürek parçalayıcı serenat, Allahu Ekber seslerine karıştı. Martılar, sokak köpekleri, hiçbiri bu sahneye dayanamamış, son sesleriyle ağlıyorlardı. Minik bebek gözlerini kapattı. İki damla çıktı gözlerinden. Biri gözpınarının hemen yanında, diğeri ise yanağında donmuştu. Gözlerini son kez kapattı. Bir daha görmek istemiyordu. Ezanla beraber, miniğin seside kesildi. Bir mum alevi gibi yavaşça sönmüştü. O artık ruhları sıkan ve dünyanın sonunu hazırlayan siyah renkteki merhametsizliklere lanet eden, vicdansızlığa tutsak edilmiş bir melekti..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ağustos 2007       Mesaj #880
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Adı Hayatİzin verme
Ruhunu zincirlere vurmalarına
Ağlamanı görmelerine
İzin verme
Bırak en yakın dostun
Dilsiz duvarlar olsun
Sen yine palyaço maskeni takıp çık sahneye
Her zamanki rolünü oyna
Şu herkesin oynadığını
Sonra sen de hüznünü yaşa
Herkes gibi
Elvan Elmas

Benzer Konular

27 Kasım 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
20 Temmuz 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri