Çocukluğumuzun üstündeki tebeşir tozlarını sıyırdım;
Geleceğe yuvarladığımız rengarenk bilyelerimize,
Sarı saçlarından hayata asıldığımız bebeklerimize
Yeniden baktım...
Beyaz kağıtlardan uçak yapmaya bayılırdık çocukluğumuzda.
Kalitesi artmış o beyaz kağıtlara,
Aşkımızı anlattık genç olduğumuzda;
Yüreğimizdekini anlatmaya kafi gelmeyen,
Sözcük dağarcığımızla...
Gençliğimiz hayal kırıklıklarıyla örülmüştü.
Yıldızların kaymaktan vazgeçtiği bir dünyada,
Dilek tutmuştuk aşklarımıza...
İdeallerimiz için ağaçlara bez bağlamamıştık
Kapılar yüzümüze kapandığında da hiç ağlamamıştık...
Şarkıları daha yavaş söylemiştik,
Anlaşılmak için...
Çok zaman...Peşinde koşmaktan zevk alırdık
Koca bir hiçin...
Kimi zaman riyaya, yalana saplandık...
Kırk hamam yaptık
Arınamadık...
Yoksulluğa kesilmiş biletlerle,
Zihnimizde açtığımız dev ekranlarda
Hayallerimize alkış tutardık...
Kimi zaman isyan etmek gelirdi içimizden,
Söylemezdik hiçbir şey, tüm kızgınlığımızı yutardık...
Her şeye rağmen büyüklerimizden korkardık
Onların öğütleriyle, kendimizi yontardık.
Biz girdiğimiz nice gül bahçesinden,
Gülleri sulayarak değil
Kendimizi bularak ayrıldık...
Biz çocuktuk...
Çizdiğimiz tüm resimleri,
Annemizin rengine boyardık...
Onun siyah saçları gelirdi aklımıza,
Güneşi kapkara yapardık...
Biz genç olduk sonra...
Değer verdiğimiz her şeyi sarıyorduk pamuklara,
Sevmediklerimizi de atıyorduk diken dolu torbalara...
Gerçekleşmemiş tüm beklentilerimizi yırtıp,
Sıfırdan başlıyorduk...
Çocuk olduk...
Genç olduk...
Ama rüyalarımız hep griydi...
Mavi görsek, hayra yormazdık!?
Gün oldu...Tüm rüyalarımızı,
Bir çift göze çaldırdık!