Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 170

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 556.184 Cevap: 2.787
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
23 Temmuz 2007       Mesaj #1691
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Ne zaman kimi vuracagini asla bilemezsiniz.

Sponsorlu Bağlantılar
Gece yarisi aniden, dipten yukselen coskulu bir dalga gibi kabarir içinizde.

Toprak ayaginizin altindan kayiyor gibi olur ve en hazirliksiz oldugunuz anda bütün siddetiyle vurur.

Sarsilir, neye ugradiginizi sasirirsiniz.

Heyecan,korku, kararsizlik, cesaret, aci, ofke,huzun,merhamet, siddet kaplar bir anda dunyanizi. Es dost yardima kossa da kolay toparlanamazsin.

Bittiginde agir bir enkaz birakir geride.

Daha kotusu, "tamamen bitti" sandiginiz sarsinti, hafif bir siddette artci soklar halinde yillarca surebilir.

Kalbinizdeki kirik hat ara sira yoklar yeniden...

Can Dündar

RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
23 Temmuz 2007       Mesaj #1692
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
gece karanlikta gordugu golgeye asik olmustu , pesi sira kosmustu...
ama o her kostuguna golge'de onunde kacip gidiyordu...
Sponsorlu Bağlantılar
devamli uzaklasiyordu...
onu yakalamak icin daha hizli kosmaya basladi...
gunes yavastan kendini gostermeye baslamisti , fakat genc hala yetisememisti golgeye!
ve birden kaybediverdi onu , gunes dogmus ve golgesi yok olmus gidivermisti , ayni gokkusagi gibi , ayni yagmur gibi...

her gece golgesini kovalamak cocukta bilinmez bir arzu , istek haline gelmisti...
birgun mutlaka yakalayacak , ona sarilacakti...
her gece binbir telasla cikip disariya kosuyordu asla yetisemeyecegini bildigi golgesinin pesinden...
yani bir tutkuya tutulmustu , gerceklesmeyecegini bile bile...

golgesine vurulmustu , gunes dogana kadar onunla olacak
gun boyu acisini birakacak...

ve icinden bir kac sozcuk gecti.. pesinden gittigi ama ulasamadigi golge'ye...

sen golge'ydin ben kucukken dikkatlice suzdugum ,
ama hic ulasamadigim
birgun sana ulasmak istedim omrum boyunca,
ama olmadi , ulasamadim dedi....
sevgiydi golge....
ulastikca kaybedilen , kaybettikce aranilan...

sonsuzluga dair... FARUK KAYA..

_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
24 Temmuz 2007       Mesaj #1693
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Yaşayalım Ki - Can Yücel

Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.



Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.


Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte.


Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.


Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden.


Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız...


Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı \"herşeyde\".

Can Yücel
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
24 Temmuz 2007       Mesaj #1694
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Bana ölmedim de ne olur
Hasretinle yakarken esaretin bıraktığı acılarımı
Yorgunlaşan gözlerimi kapamadım
Susturmak istedim içimdeki ağlayan çocuğu
Kim bilir şimdi hangi ***** nehirlerde sürükleniyorsun
Yada hangi yalancı aşkların kollarında kıvranıyorsun
Bana ölmedim de ne olur

Benimse kirpiklerim kapanmıyor ve hala ıslak
Gururumu bırakıp sana gelmeliydim
Felç olmuş ayaklarıma inat.
Elini tutup seni getirmeliydim

Hangi aşkın ayrılığı bu kadar ağır ve uzun oldu
Cinayet akşamlarında sessiz kaldın aşkımız vurulurken
Bense patlamış volkan gibi yakıyordum katilleri
Haykırışım yetersiz kaldı
Ve sen gittin

Üstüme düşen koca dağları bile göz önüne aldım
Acıtmadım içimdeki seni
Gençliğimi bir cellatın halatına astım
Ve sen vurdun sandalyeye o kahrolası tekmeyi

Olsun senin elinden ölüm bile güzel olsa gerek
Her ne kadar sarmasan da derin yaralarımı
Ve her ne kadar da ısıtmasan içimi
Ben göz yaşlarımla ıslattım çatlayan dudaklarımı

Kana buladım dilimi
Kaç kereler ısırdım dudaklarımı
Adını anmamak için kaç kereler yemin ettim
Tutamadım, cehennem ateşi paklar ancak beni

Ben savaşın tam ortasındayım
Filistinli bir çocuk tutuyor elimi
Onun özgürlüğe umutla baktığı gibi seviyorum seni
Yada Afrika da aç kalmış insanların ekmeğe baktığı gibi


Şimdi şarkılar fısıldıyorum gök yüzüne
Notalarıma es koymadan ve durmadan söylüyorum seni
Sense son gidişinde ölüm çukurunu atmıştın beni
Yusuf un kuyusundaydım kurtarır elbet birileri

Hangi toprak kabullenir günahlarımı
Hangi deniz dalgalarıyla kapatır rezilliğimi
Hangi rüzgar savurur sana olan inatçılığımı
Ve hangi akşamlar kapatır yanaklarımdan süzülen göz yaşlarımı
Hangimiz bu aşkın katili kaydı tutulmamış cinayet defterinde
Sen mi kurşun sıktın acımasızca yüreğime
Sen mi kibrit çaktın ayrılığa
Yada ben mi sebep oldum bütün bunlara
Bana ölmedim de ne olur
Eylüle inat ölmedim de

Kara basan gecelere bıraktım küllerimi
Sensizliğin girdabında boğuldum
Her akşam, ama her akşam avuçlarımdaki dua oldun
Belki de ben basit bir kapı koluydum senin için

Her yanımı hastalıklar sarmış apansız
Ölümün beşiğinde sallanıyorum
Uykum geliyor
Ve yavaş, yavaş kapanıyor gözlerim
Azrail fısıldıyor kulağıma
Hadi kalk gidiyoruz…

selami çakır
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
24 Temmuz 2007       Mesaj #1695
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
şurada burada sıkılmış limon kesikleri
paslanmaya bırakılmış demir çubuklar
tertemiz kaynaklara atıksu tarifesi
taze sürgünlerin ince boyunlarında ağır kementler
henüz sıcaklığı soğumamış körpe cesetler

karanlıklar ortasında bir ışık adası gibi
talancıların gözünden nasılsa kaçmış çimenler
birkaç tomurcuk üç-beş yeşil yaprak

ıslak bir kağıt gibi yırtıp atmış
kentin dokusunu acımasız kasırgalar
arıtmıyor sabun çıkartmıyor sular
giysilerden yalnızlığın kokusunu

aşk mevsimi değil miydi bahar
elele tutuşmaktan korkan ürkek ceylanlar
hani nerede eşlerine kur yapan kumrular
kuş cıvıltılarına hasret kulaklar
denizler denli derin içezikliği

geleceksen sekizinci günde gel sevgilim
burada haftanın yedi gününde de
aşka geçit vermiyor yağmurlar

yalnızca bir ad yaraşabilir bu mevsime: “acı bahar”

Mustafa Yıldız
CyniX - avatarı
CyniX
Ziyaretçi
25 Temmuz 2007       Mesaj #1696
CyniX - avatarı
Ziyaretçi
Nereye baksam "gel beni bul" diye haykırıyor AŞK.
Takılıp gidiyorum ardından aşkın sesinin. Ulaşmaya çalışırken o sese,
yakalamaya çalışırken; tökezliyorum her defasında ona giden yolda
Düşüyorum...

Her düşüşten sonra, yamalı bir sevda daha bırakıyorum ardımda.

Ve anlıyorum her defasında neden hep kaçtığımı sevdalarımı yaşamaktan...

Ve anlıyorum her defasında neden hep yarım bıraktığımı aşklarımı..

Ve anlıyorum her defasında, kendime yasakladığım sevdalarım ve sevdayı
yaşamamışlıklarım, bitişleri görme cesareti yoksunluğundan başka birşey
değil...


"Sonsuz ve ölümsüz aşk yoktur"

Ama o ses...
Ahh o aşkın beni çağıran sesi yok mu?
Tıkayamıyorum kulaklarımı artık.
"Bulduğumda yaşayacağım bu sefer" kararlılığı ile koşuyorum hep.
Düşüyorum....

En ufak bir sendelemede hemen yeni bir arayışa itiliyor yüreğim, sonra bir
yeni arayışa daha, sonra bir yenisine daha.....
Bu öyle bir kısırdöngü ki, aynı anda çoğul sevdalar esiyor yüreğime;
eşzamanlı aşklar yaşıyorum..
Fırtınayı bekleyen ben, yetinmeye çalışıyorum rüzgârlarla..
Üselik çoğu rüzgâr bile değil ve aslında ben çoğunu en baştan anlıyorum,
kendimi kandırıyorum..
Ama gene de atıyorum aşkın ılık esen rüzgârlarına kendimi.
Sonu başından belli yarım yamalak sevdalar yaşıyorum.
Her yamalı aşktan sonra daha fazla artıyor açlığım, daha fazla artıyor kana
kana içme ihtiyacım..

Her biri için "acaba bu kez doğru kişi mi" diyerek eş zamanlı aşklar
yaşıyorum.
Ve ben, her defasında; daha da üşüyen bir yürekle başbaşa kalıyorum, daha da
yalnız bir yürekle..

Ahh!
Ama suç bende, salaklık bende..
Çok şey istiyorum ben!!!!
İnsan olmalı ruh ikizim olmalı, erkek olmadan önce...
Ruhumu soyabilmeli giysilerimden önce..
Zihinsel uyum "olmazsa olmaz" larımın başında geliyor..
Elleri bedenimden önce saçlarımda gezinebilmeli...
Ruhum ile sevişebilecek bir yüreğe sahip beden olmalı yatağımdaki..
Ve eğer mümkün ise..
Lütfen..
Birlikte uyuyup birlikte uyanabileceğim biri olsun bu sefer...

Görüyorsunuz ya; ne çok şey istiyorum. Üstelik bu kadar da değil, liste daha
uzuyor...

Tekrar aşkı yaşamayı yasaklasam kendime, eskisi gibi yarım bırakıp gitmeye
karar versem???...
mi acaba?

Ama hayır, ben artık gerekirse boğulmak istiyorum sevda denizinde.
Sonları da yaşamak istiyorum artık..

Şimdilerdekilerde değil ama, öncekiler, önceki sevdalarımda hep ışıl ışıl
gözler vardı...
sürekli düşünüldüğüm ve düşündüğüm, arandığım ve aradığım, çılgınca
özlediğim ve özlendiğim, bulutların üzerinde yaşıyormuşcasına yaşanan
sevdalardı benimkiler.
Hep öyle kalsınlar istediğim için yarım bırakıldılar zaten.
İstemedim o ışıl ışıl gözlerin donuklaşmasını..
İstemedim telefonumun nadiren çalmasını..
İstemedim paranoyalarımla başbaşa kalmayı..
Korktum hep bitişlerin acımasızlığından..

Sanırım aşk benden intikam alıyor.
Dolu dolu, dopdolu aşkları yaşamadım, yarım bıraktım.
"Madem öyle gel böye" diyor şimdi bana...
"Gel beni bul" diye haykırırken bir yandan, diğer yandan da "ohh canıma
değsin, sana sunduğum fırsatları geri teptin zamanında, kendi düşen ağlamaz"
diyor sanki..

Ey Aşk !
Af diliyorum senden işte...
Çıksana artık karşıma, savursana beni fırtınalarınla....
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
25 Temmuz 2007       Mesaj #1697
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
SONSUZA KADAR BEKLERİM

O günün hayatimin önemli günlerinden biri oldugunu sanki sabah kalkar kalkmaz anlamistim.Neseliydim,zaman geçiyordu ve ben, sevdigim insana kavusacagim güne yavas yavas yaklasiyordum.O çok uzak bir sehirde yatili olarak okuyordu.Benimse 6 ayim kalmisti.6 ay sonra onun bulundugu sehre yerlesecek ve onu tekrar görebilecektim.
Tanisali 8 ay olmustu,birbirimizi pek fazla tanimiyorduk.Birkaç hafta, gecelere kadar süren, uzun sohbetler beni ona asik etmekle kalmamis,hayatimi ona adamistim adeta.Beni unutmamasi ve beni önemsemesi için saat basi çaldiriyordum.Ama ufak bir nokta kalbimi içten içe kemiriyor ve beni gün geçtikçe üzüyordu.
Ben onun arkadasiydim.Beraber oldugumuz her dakika o bana bunu devamli hatirlatmisti.Ve hayatinda olgunlasincaya kadar bir kiz arkadas istemedigini irdelemisti.Beni sevemezdi.Ben onun gözünde bir arkadastan baska bir sey degildim.Günlerimi onun için fallar bakarak geçiriyor,rüyalarimi ona adiyor,kalbimi ona emanet ediyordum.
O güne kadar....Bir aydir bana ne çagri ne de mesaj atmisti.Beni çoktan unuttugunu sandigigim anda bir mesaj geldi;*cum seni çok özledim.Ne zaman buraya geliceksin?Biliyorum seni çok ihmal ediyorum ama derslerim çok yogun.Bana kizma ne olursun.Sen buraya gelince acisini çikartiriz bu uzun ayriligin.Gelecek yilda beraber olmamiz dilegiyle seni öpüyorum güzel kiz.
Bu mesaj kalbime büyük bir soru isareti birakmisti.Dostça bir yaklasim miydi yoksa gizli kalan bazi duygularini ortaya mi çikarmaya çalisiyordu.
Bir anlam verememistim.Hala da veremiyorum.Beni 1 haftadir aramiyor.Artik cep telefonunun ekraninda onu ismini görmeyi,yüzünü görmekten daha çok istiyorum.
Bekliyorum aramasini belkide sonsuza kadar bekleyecegim.Bilmeden dost mu sevgili mi oldugunu? BAHAR ERGİN
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
25 Temmuz 2007       Mesaj #1698
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
YİNE DE BEN TOPLARDIM YERLERDEN KALBİMİN KIRIKLARINI

en çok
senin yanında üşürdüm
sen beni her zaman üşütürdün de
haddimi aştığım zamanlarda
sana yaklaşmayı denediğim zamanlarda yani
en acımasız soğuğunu çarpardın üstüme
çok toydum
dayanamazdım
buz kesilirdim
ve son bir vuruşla
paramparça etmeyi de ihmal etmezdin
o buz kütlesini her seferinde


yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını


suya benzerdin
musluktan damlardın mesela
ben uykuya dalmadan hemen önce
uykumu bölmek için

yada durup dururken
bir salgın hastalık getirirdin uzaklardan
bana armağan ederdin

hiç bi şey yapmasan
ayakkabımın içine girerdin
tam da evden yeni çıkmışken ben



sen basbayağı suya benzerdin
ne zaman kötü hissetsen
kötü hissettirmek için
yokuş aşağı akmaya başlardın bütün gücünle
tabi ki ben olurdum yokuşun altında
ve her zaman hazırdı savunman;
yokuş yukarı nasıl akacaktın
ve tabi ki gövdemi parçalardın
sen benim gövdemi parçalardın da
yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını


sen suya benzerdin ya
sensiz olmazdı
olduğu kadar da olmazdı
yani ben bir hiç kimseydim
ama yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını
sırf ayaklarına batmasın diye...
Tiglon - avatarı
Tiglon
Ziyaretçi
25 Temmuz 2007       Mesaj #1699
Tiglon - avatarı
Ziyaretçi
elveda bitanem


Sen gittin.. Bir zifiri karanlık, bir zından yalnızlığı, ağır bir boşluk bıraktın geride. Gittin ve dönmeyeceksin bir daha. Haklısın gidişinde, bu aşkı bitirmekte haklısın. Tek söz söyleyemedim. Yüzüne bakamadım. Karşında ağlamadım. Eridim, tükendim, bittim. Sonsuzlukta bir insan nasıl olur.. sesi soluğu nasıl duyulur?

Elveda aşkım.. Elveda sevgilim. Sen kendini hiç böyle gereksiz, böyle değersiz, böyle yapayalnız hissettin mi? Ayrılık ölüm kadar acı ve soğuk.Aynalara bakıyorum. Aynada gördüğüm ben değilim. Gözlerim cehennem ateşi.. dudaklarım mühürlenmiş. Ellerim titriyor. Yüreğim kızgın demirlerle dağlandı. Yokluğunun bedeli çok ağır sevgilim.

Sevinçlerim, hayallerim, umutlarım, renkli dünyam elveda.. Elveda yaşamak.. Yaşamın anlamı elveda. Kimse farkında değil yokluğunun. Sensiz ne hallerde olduğumu kimse bilmiyor. Anlamıyor yitip giden bir aşkın kederini.

Düne kadar en yücesini yaşadım mutluluğun, ayaklarımın altından kayıp gidiyordu toprak, denizlerin ovaların üstünde uçuyordum. Güneş kadar yakındı bana aşk. Güneş kadar sıcak ve parlak. Bıraktın birdenbire, kanatlarım kesildi. Hızla çakıldım yere, boşluğun içindeyim, şimdi hiçbir şeyim.Oysa dünyanın en zenginiydim. Bütün çiçekler bizim için açardı, bizim için ballanırdı meyveler, ekinler bizim için bereketli, sular bizim için çağlardı. Şimdi toz duman içinde kızgın bir çöldeyim. Yönümü yolumu şaşırdım. Sam rüzgarlarına bıraktım gövdemi, sürüklenmekteyim.

Sen bensiz nasılsın, bilmiyorum. Rahat mısın, mutlu musun, bu kadar çabuk beni unutur musun?.. Nasıl birden mazi olursun?

Düne kadar gözlerinden aşkı içtiğim, dudaklarında yüreğimi erittiğim, uğruna bıçaklar çekip dünyaya meydan okuduğum ey sevgili nerdesin? Kimlesin?.. kimlerlesin?.. Kimlerle oynaşır gönül eğlersin? Ben burada, terk edip gittiğin yerdeyim.

Elveda aşkım.. Elveda birtanem.. Elveda sevgilim! Elveda sana
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
25 Temmuz 2007       Mesaj #1700
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
mm spacer


mm spacer

SONSUZ ŞİİR Sana ne yazacağım bu gece
Karar vermedim
Ey sonsuz şiir
Ey bitmeyen şiir
Başlayabilseydim şöyle kenarından, usulca
Zor olmayacaktı bu kadar anlatmak uzun uzadıya
Sonra
Belki düşünmeyecektim virgülü nereye koyacağımı
Ya da nerede bitirip nerede başlayacağımı
Ey başlayamadığım için bitmeyen şiir
Şiire şiir yazacağım, şair değilim ben, şiir yazacağım sadece şiir

Geç mi kaldım acaba?
Yoksa çok mu erken?
Geç?
Erken?
Bir insan bir insanın gönlünde yaşamazsa başka nerede yaşar ki?
Evet soruyorum tabii:
Sen nerdesin?
Sen, bir firar projesinin Şiir Atı
Sen, bir güzden arta kalan yürek yangını
Sen ey son suzluk!
Sen nerdesin?

erkenden uyanmak ve akşamı terk etmek için
çok geç
çok geç artık çocuklar büyümüyor
kuşlar
o sonsuz bahçelerde o sonsuz kanatlarıyla
ne yapsak geçmiyor kabuğa kesmiş yara
ne yapsak bitmiyor içimizin o ıssız, o derin…
söyle bana!
söylersen kendini ben şimdi şaşırırım
kuşlar
o sonsuz bahçelerden uçuverir bu ifşayla elbirlik
elbirlik: güzel türkçemizin güzel kelimesi
ve kafa karışıklığı, asit yağmuru, uzak ülkelerin işgali
sonsuz şiir. sonsuz şiir. sonsuz şiir.
sen bir truva atı olsan, ben bir rûzigâr

Rüzgar yazdı bunları ben değil
Harfleri de biliyor, ünlemi de
Bir esti mi fırtına, kar, boran yazıyor
Bazen yeni doğan bebeği anlatıyor
İşte şimdi böyle geldi geçti
Nereye gitti? Kime gitti? Ne zaman gelecek?
Rüzgar mı bana esiyor yoksa ben mi rüzgara?

Yüzüne açıkça söyleyemediğim
sözlerden
kaçıramıyorum dilimi
içime akıyor zehir
Bu yüzden üstüme
üstüme geliyor kelimeler
ki müebbede mahkumlar
ölü şair masasında

Bir tükenmez kaleme aldım
o fikir ki semavi
o duygular ise ulvi
o dilekler dualar
ve niyetler
sonsuz şiirdedir artık

Nüanslar dokundukça
ta mektuptan uzanıp yalnızlığıma
canımı yakar sabaha karşı
göz yaşımı tutamam satır aralırnda
Yüzünü görürsem
ne mutlu gençliğime
ne mutlu yetişkinliğime
ve yaşlılığıma görebilirsem..
Ne mutlu yaşadım ben
Ne mutlu öldüm herkes gibi

Sormasanız da söyleyeyim ben
Sonsuz hayata doğrudur yönü zamanın
ve umut koluna girip bu ebedi sesin
geçerek ölüm kapısından
bulur anlamını bir bir yaşadıklarımın

Sıyrıl ey akıl karanlıklardan
bir gücün varsa bir yön
bul delikanlıca
bir fikri sev yürek dolusu

Bir elim kadın bedeninde
para kasasında olsa bir elim de
koşarak gel
soluk soluğa kalbim
yolları tozutarak dağları
ve bütün arzı geç

Yalnızlıktan çıkınca
varırsın yanına canhıraş
Yüzünü görürsün artık
Görmek bir yana, hayal kurmayı bile özlüyor insan
Hayalini özlemişim
Yüzünü görmek istiyorum sakındığım sen
Teninin kokusuna hasret bu beden
Savrulduk mu uzaklara ? Yoksa yan yana mıyız hala...
Bunu biz bile bilmiyoruz. El ele tutuşmasak da, göz göze bakamasak da İlle kavuşmak mıdır sevda ? Kavuşabilir miyiz sence
Bu şiir gibi sonsuz mu olur sevda, ya da yaşam bu şiir gibi, sonsuzluk olsaydı ?

Gözlerini kapa
Tam karşıdadır
Karanlıkta
Cesur esmerliği yüzümün

Hayal kursan da fark etmez
Gözlerime baksan da
Hasret iki uçludur
Öteki uçtayım ben sürekli

Sessiz gizli sevdayı
Görme eyleminde mi tartıyorsun
Gören ile görüleni bir tutan terazide
Ateş mi ölçü birimlerin de

Kağıta yüzümü çizmek mi tek derdin
Ten ölür gözönünde tutsan da
Tutmasan da al canımı helal olsun sana
Ayrılık olmasın yeter ki

Sakın beni gözünden bile
Sesinle sar şarkılarla üşütme
Sar sarmala erit yiteyim yüreğinde
Sakla izlerimi süpür bilinç altına anıları da

Teninin kokusuna mı hasret denir
Canın sıcaklığına mı
Kalbin titrerse fark ederim hemen
Nefesini tutsan da tutmasan da

Şehvet bahar taşkınıdır
Gençliğin hayal yatağından
Ulaşır boz
Bulanık çağrısı bedenin

Kitabı dişlerinle parçala
Savrulsun elinden karanlık sayfalar
Dağılsın peşim sıra
Uzaklara saçılsın kelimeler

Ayrılık meydanı değil mi
Karanlık koca bir yalnızlık
Bu kara sevdada
Müebbede mi mahkum olur iki can

Kavuşabilir mi sence
Bu iki uçurumdan tabutla
Mezara akan iki yarım gençlik
Parlak ten rengi zamanın

Yan yana iki göz müyüz yoksa
Aynı yüzünde hayatın
Işıkları sönmüş
İki yıldız kararmış korkudan

Bir dizede ateşli kelimeler miyiz hala...
Okunaksız alın yazısında
Neden parmaklardan bağlıyız böyle pamuk ipliğiyle de olsa
Bir çift söz müyüz ufka asılı

Sevdayı biz bile bilmiyoruz şikayet ediyoruz
Yer gök inliyor feryat figandan
Ne önemi var sürgünün ayrılığın
Kalpler buluştuktan sonra

El ele tutuşabilir
Heyecanlı kelimelerimiz aldırmadan eleştirilere
Tutuşmayabilir de utanarak örtündüğü karanlıktan
Üstündeki kirli anlamlardan

Göz göze bakabilir de iki ayrı kafeste
Bakmayabilir de iki yaralı kuş
Buluşamamak değil midir sevda
Soğumuş küllerinde arzunun

Sevda olunca acısı da güzel oluyor, arzusu da
Yaşamayacağın şeyi hissetmek oluyor
Kafesteyiz, külleri bile kalmıyor ateşin kuvvetinden

Gözlerimi kapadım karşımdasın
Yaşananları attım bilinç altıma sakladım
Sende hasret kalacaksın

Hasret çözemediğin soru
En güzel sevda
Nefes alıyorum yaşamak için

Nefes alıyorum sevmek için
Her nefeste sevdiğim diyor bu kalp
Saklayıp içine çekiyor

Kelimeler anlamsız kalıyor
Attım kara sayfaları karanlığa
Sevdan uzak olsa da sevdan aydınlık geliyor bana

Seni sevdim ben
Sen olmasan da yalnız hissetmedim ben
Acı çektim ama bu kalbin benim olduğumu bildim ben

Karşı karşıyayız
bakıyoruz hep aslında
Görüyoruz, biliyoruz, yaşıyoruz sevdamızı

Sen aynaya bakınca seni görüyorsun ya
İşte o benim bunu da biliyorsun sen
Bizi kavuşturamayan nedenler, uzaklara itti

Kavuşuyoruz aslıda biz
İki kefen iki emanet tabut
Son an yaşayacağız eşitliği,

Artık beni, sonsuzluğun ardındaki ulaşılmazlıkta ara.
Ben, görme şansının olmayacağı yerdeyim.
Beni, henüz olmayan bir evrenin girişinde bekle
Ve anla yitirdiğin aşkın uçuşunu.
Bedelsiz bir sevgiyi tepmenin ağır bedelini.
Bulutlardan ağlama, iste kendin için
Geçmişte kalan mutlu günleri an
Ve bir daha geri iste o günleri
Gelmeyeceğini bile bile...
Susadıkça geçmişe,
Yüreğindeki pişmanlık pınarından iç,
Uykusuz gecelerine yeni karanlıklar ekle.
Gülmeyi unutmak varmış, sevinmeyi anamamak...
Acıyı yutkunmak varmış, sevgiliyi anlamamak...
Sen kendine yetmeyeceksin, biliyorum.
Ben olmadıkça sen hep var olacaksın
Ve var olduğun yerde ben olmayacağım.
Yok olmayı istemek varmış, hayatı aşmak.
Canı salıvermek varmış, zamanı taşmak...
Susmak varmış, sessizce bir serzeniş
Ve haykırmak varmış, sonsuza bir sesleniş SUNAY KINAY...

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik