Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 168

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 555.394 Cevap: 2.787
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
18 Temmuz 2007       Mesaj #1671
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Gece oldu yandım
Tepeden tırnağa donandım
Sponsorlu Bağlantılar
İndim şehre pırıl pırıl
Geçtim ışıklar içinden
Işıklar ışıklar ışıklar içinden
Işıklar içinde

Oktay Rıfat

RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
19 Temmuz 2007       Mesaj #1672
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Genç kız feci bir hastalığın pençesinde kıvranıyordu. Yaralı kalbi artık bu dünyaya daha fazla dayanamamaya baslamıştı. Çok zengin olan ailesi tüm gazetelere, kalp nakli için ilan vermişlerdi... Canını feda edecek birini arıyorlardı... Genç kız ise hergün hastahane odasında biraz daha solmaktaydı.

Sponsorlu Bağlantılar
Yine yalnızdı odasında, gözü yaşlı, boynu bükük ölümü bekliyordu... Gözlerini kapadı, bu küçük odada gözyaşı dökmekten bıkmıştı... Yinede engel olamadı pınar gibi çağlayan gözyaşlarına. Sevdiği geldi aklına, fakir ama onu seven sevgilisi... Hergün aynı şeyleri düşünüyor, anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu... " Param yok ama sana verebileceğim sevgi dolu bir kalbim var" demişti delikanlı... Genç kızda zaten başka birşey istemiyordu...Sevgiye muhtaç biri, sevdiğinin sevgisinden başka ne isteyebilirdi ki... Ama olmamıştı işte, dünyalar kadar olan sevgilerinin arasına, o lanet olasıca para girmeyi bilmiş, onları ayırmıştı... İşte paranın geçmediği zamanlara gelmişlerdi.. Ne önemi vardı artık ? Şu son günlerinde, sevdiği yanında olsa yeterdi..

Ayrılıklarından bu yana 5 bitmeyen, çile dolu yıl geçmişti...Her günü zehir, her günü hüsran...Ama genç kız hep sevgisini yüreğinde taşımış, kalbini kimseyle paylaşmamştı. Sevdiğini düşündü işte o an.. Acaba o neler yapmıştı bu kadar sene boyunca.. Kimbilir kiminle evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştı...

Gözlerinden bir damla yaş daha damladı kurumuş, bitmiş ellerine. Ellerine baktı, bir zamanlar ellerinin, ellerini tuttuğunu hayal edip, her gün saatlerce ellerini seyrederdi... En çokta saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş, koklamıştı onları. Her bir tanesi koptuğunda, kalbine bir ok daha saplanıyordu. Kalbi yine sızlamaya başlamıştı.. Belki sevdiği yanında olsa, kalbi bu kadar yorulup, veda etmezdi yaşama...

Zaten artık ölüm umrunda değildi genç kızın. Sevdiğinden ayrı yaşamanın ölümden ne farkı vardı ki.. Tekrar o geldi aklına... Keşke keşke yanımda olsa dedi. Son bir kez elini tutsa yeterdi. Gözlerini son bir kez öpse, rahatça ebediyen gözlerini kapatabilirdi artık... Gözleri pınar gibi çağlamaya başladı. Sevdiğini son bir kez göremeden ölmek istemiyordu.. Ufakta olsa ondan bir hatırasını almadan bu dünyadan göçmek istemiyordu... Oysa sevdiği, kimbilir kiminle beraberdi... Kendi sevgi dolu kalbinin kimseyle paylaşmayı düşünmemişti bile, ama acaba o paylaşmış mıydı ? Onun sevgisini silmiş atmış mıydı acaba kalbinden ? İçi birden nefretle doldu. Üstüne büyük bir ağırlık çöktü.

Onu düşündükçe her dakikasının zehir olması artık çok daha ağır geliyordu genç kıza... Ölmek istedi, artık yaşamak istemiyordu bu dünyada.. Ama sevdiğinden bir hatıra almadan ölmeyeceğine and içmişti. Tekrar gözlerini açtı. Kimbilir belkide sevdiği onu unutmuştu.. Bu düşünceler içinde derinliğe daldı...

Birden babası girdi odaya, kızına kalp nakli için bir gönüllü bulduklarını müjdeleyecekti. Fakat genç kız çoktan uykuya dalmıştı.. Bir meleği andıran masum yüzü, sevdiğinin özleminden sırılsıklamdı... O gece biri gözlerini dünyaya kapadı, genç kız ameliyata alındı. Tekleyen ve görevini yerine getirmeyen kalbi değiştirilmişti. 1 hafta sonra tekrar gözlerini açtı dünyaya genç kız. Ama dünya daha farklı geldi ona. Sanki birşeyler eksikti...

Aradan aylar geçmiş genç kız artık iyice iyileşmişti. Ama içindeki burukluğu bir türlü atamıyordu. Sevdiği aklına gelince kalbi eskisinden daha çok sızlıyordu.. Bir kere, bir kere görebilsem diye mırıldandı... Kalbi yine sızlamaya başlamıştı. Yeni kalbi onu iyileştirmişti ama nedense her gece aniden hızlanıyor, onu uykusundan uyandırıyor ve sanki yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlıyordu...

Genç kız bir anlam veremediği bu durumu doktora anlamış, ama ameliyat kolay değil, bir aydan geçer demişti doktor. Aylar geçmişti ama hala aynıydı durum. Çiçeklerinin yanına gitti. Hergün onlarla saatlerce dertleşiyor, zaman zaman ağlıyordu onlarla.. En çokta kan kırmızısı gülünü seviyordu. Çünkü kırmızı gülün onun için yeri apayrı idi. Oda genç kızla beraber gülüyor, onunla beraber ağlıyordu. Onu sevdiği gibi görüyordu genç kız. Ve gülünü sevdiğini ilk gördüğünde ona hediye edeceğine dair yemin etmişti. Başka türlü paylaşamazdı gülünü kimseyle...

Kapı çaldı aniden. Kapıyı açtı ama kimse yoktu. Gözü yerdeki beyaz zarfa ilişti. Yavasça eğilip zarfı yerden aldı. Birden kalbi deli gibi atmaya başladı. Ne olduğunu anlayamıyordu. Zarfın üzerinde ne bir isim, ne bir adres vardı. Zarfı açtı, içinden beyaz bir kağıda yazılmış bir mektup çıktı. Kalbi daha hızlı atmaya başladı. Onun kokusu vardı kağıtta. Evet, onun kokusu vardı. Yılar yılı özlemini çektiği, yanında olabilmek için canını bile verebileceği sevdiğinin kokusu vardı mektupta..

Başı dönmeye başladı. Koltuğuna geçip oturdu yavasça...Kağıdı açtı. Ve elleri titreyerek okumaya başladı. " Sevgilim, senden ayrıldıktan sonra, bir kalbe 2 sevginin sığmayacağını bildiğimden dolayı, ne bir kimseyi sevebildim, nede kimseye bakabildim... Her günüm diğerinden daha zor geçti, çünkü her gün özlemin dahada artıyordu.. Sana kitapları dolduracak kadar şiirler yazdım. Her biri diğerinden dahada hüzünlüydü. Yazdım, okudum, ağladım... Hergün yazdım, her gün okudum, senelerce ağladım... Her gece seni düşündüm sabahlara kadar, her gece senin yanında olmayı istedim. Ve her gece sensizliğe lanet ettim, uykuları haram ettim kendime, sensiz olmanın acısını gözlerimden çıkardım...

Ve bir gün herşeyi değiştirecek bir fırsat çıktı önüme. Bu fırsatı değerlendirmeyip, kendime haksızlık edemezdim... Ve değerlendirdim... Senden çok uzaklara gittim, belki seni unuturum diye..Ama tam tersi oldu. Seni daha çok özlüyorum artık... Senden çok uzaklardayım belki, ama yinede seni görmek için uzaklardan gelebiliyorum. Hemde her gece...

Seni seviyor, seyrediyor ve eğilip sen uyurken yanağına bir öpücük konduruyorum.. Bazen gözlerini açıp bakıyorsun, geldiğimi bildiğimi sanıyorum ama yine o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Yarın birbirimizi sevmemizin 6. senesi...

Hep ben geldim şimdiye kadar senin yanına, yarında sen gel olur mu sevgilim.. Ha, unutmadan, sana hep sözünü ettiğim, kalbime iyi bak olur mu ? Çünkü gözyaşlarımla, adını yazdım ona... Seni senden bile çok seven bir sevgi var kalbinin içinde... Unutma, kırmızı gülüde unutma olur mu ??... Seni Seviyorum, Yanıma Gelinceye Kadarda Seveceğim... Sevgilin..."

__________________Yaşanmış hikaye...


Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
19 Temmuz 2007       Mesaj #1673
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sesimi biriktirmiyorum artık ağlama
ne kadar gelişmiş olsa da acı üretimi
yüzbinlerce kuş uçurdum hüzünden arınmış
sen ki zehirlerini soydun sevdanın ve zamanın
sesimi biriktirmiyorum artık ağlama
kalbimde özlemi yok imkansız baharların

Refik Durbaş
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
19 Temmuz 2007       Mesaj #1674
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Göklerdeki binlerce melek kutsarlardı aşkımızı kanatlarıyla,
gaia ana sulardı ruhumuzu nehirlerdeki gözyaşlarıyla,
tanrı bile kıyamazdı bize sevgiyle bile dokunmaya
sevimli iki ruhtuk biz aşklarıyla birleşmiş...

yaşamıştık yüzlerce asırı birlikte elele
ve o eller görmüştü nice 'el' gibi görünen kardeşler
rol almıştık binlerce sahnede el'lerle elele
selamlamıştık evreni perde inince gülümsemekle

hiç kimse ayıramazdı bizi, zaten bilmiyorduk ayrılık nedir ki
ellerimizi bırakmadık hiç, kaybetmek nedir bilmiyorduk ki
gözlerimizin içindeki evren yetiyordu bize, ihtiyaç nedir bilmiyorduk ki
sarılıp bizi yaşıyorduk, bizden başka ne olabilirdi ki

birgün karar verdik biraz değişiklik yapmaya
aşkımızı geliştirip 'sonsuz' kereler kutsamaya
ayrılmayı deneyecektik, öğrenecektik kaybetmeyi, aramayı
ayrıldıktan sonra kaybettiğini arayıp bulmayı...

ve başladı bizim aşk dolu oyunumuz böylece
tüm evren oyun alanımız oldu bir kez daha gönlümüzce
daha önce yüzlerce kez gelmiştik, 'evet'
ama bu sefer ki daha farklıydı, daha cesurcaydı elbet

melekler, ruhlar, tanrılar heyecanlandılar katılmak için bize
rol almak için sıralandılar oyun alanının gişesinde
gişenin tabelasında yazıyordu en önemli hatırlatma altın sözlerle
aşk sonsuz bir oyun... girişi olur da çıkışını kimse bulmak istemez

herkes bir kere daha gülümsedi adımını atmadan önce içeriye
melekler çıkardılar kanatlarını, ruhlar girdiler bedenlere, tanrılar terkettiler tahtlarını
ve imzaladılar "ben artık aşk'ım" kontratını gönül sözleriyle
o sözle vazgeçtiler kimliklerinden katılmak için bize

biz yaratmıştık aşkı, yaşatmıştık evrene
imrenmişti ruhlar, tanrılar, melekler öğrenmek istediler bunu hevesle
onun gözlerine baktım son kez ve attım içeri adımımı oyun evrenine
artık ben kimdim, o kimdi, biz kimdik bilmiyorduk bakıyorduk şaşkın çevremize

çevremde yüzlerce kişi gördüm onların kim olduğunu bilmezken,
onlar da bana şaşkın gözlerle baktılar, sanki daha önce hiç yaşamamış gibiydik bunu
halbuki her birimiz inmiştik defalarca oyun alanına binlerce farklı rolde
ama bu sefer ki farklıydı billiyorduk kalbimizde...

Sonsuz aşkımızı kutsayacaktık bir kere daha sonsuz aşkımla elele
Ve ruhlar, tanrılar, melekler de tadacaktı bu şarabın kutsanmasını; kutsayan hep onlar olmuşken önce
Onlar da bilecekti artık neyi kutsadıklarını ruhlarında, hissederken bu eşsiz anları yüreklerinde
Ve belki de vazgeçeceklerdi tüm kimliklerinden sonsuza kadar, bulmak istemeyeceklerdi çıkışı yazdığı gibi gişede

Unutmuştuk ama unutmak demek değildi 'o artık yok' içimde
Aşkımız öyle güçlüydi ki, 'güç' çocuk oyuncağı gibi kalırdı içersinde
İçimde bir ses "hmm, ayrılık böyle oluyormuş demek" diye yineliyordu kendince
Öğrenmem için öyle unutmuştum ki kendimi, anlamıyordum neydi bu içimdeki ses delice

Oyun alanı çok büyüktü oyundaki bedenlerimize göre
Ama hiçbir oyun alanı yeterince büyük değildi, büyüklükleri ufaltan kalbimize göre
En uzakta başlasak bile hissetmiştim onu içimde gözlerimiz görmese de
Koşmaya başladım hemen, ulaşmak istiyordum ona yine acele edip biran önce

Ama oyuna girmemize gerek yoktu hemen kavuşmamız gerekli olsaydı diye hissetti içim
Dışım acı içinde salyalar saçıp, deliler gibi koşarken dağlarda denizde çölde
İçim gülümsüyordu huzurla, dışım kaptırmıştı kendini oyuna
Oyun hemen bitsin istiyordu dışım, eksik hissediyordu kendini kimsesiz ve yalnız

Zaman ilerledi ve halen bulamamıştım onu hiçbiryerde
Girmişti hayatıma binlerce ruh, tanrı, melek yaşamıştık bir sürü şey bu evrende
Oyunumda eşlik ediyorlardı bana, kendi senaryolarını yazarken
Ve senaryolarının başlığını "Sonsuz Aşk" diye atarken

Sonra birden buldum onu karşımda, gözlerimiz kilitlendi
Tanıdık birbirimizi o anda, ruhlarımız tekrar alevlendi
Biliyordu dışlarımız "işte aradığım hep o'ydu"
İçlemiz kutsuyordu o anı; sesimizi ruhlar, melekler, tanrılar duydu

Bir an uyandım uykudan karşımda "Sonsuz Aşk"ı buldum
Birbirimize tekrar sarıldık sanki gitmiş gibi bir yere
Aslında oyun alanında sanırken kendimizi kapatmıştık gözlerimizi ellerimizle
Onca mesafe var sanırken aramızda vardı aslında sadece bir karış mesafe
Ve o mesafeyi aşıp kavuştuğumuzu sanmıştık, aslında esas oyun buydu

Sonra çevirdik gözlerimizi evrene baktık çevremizde gözlerini elleriyle kapatmış binlerceyi
Kanatları, bedenleri, tahtları duran binlerce ruhu, tanrıyı, meleği
Alkışlayıp kutsadık cesaretlerini, o cesaretler ki yaşamak içindi 'sonsuz aşk'ı
Aşkı yaşadıkça görüyorduk yokoluyordu tahtları, bedenleri, kanatları..

Artık biliyorduk biz neden biz'iz de bizden farklı birşey değiliz
Neden tüm evren bizi kutsar, sınırsızca seviliriz
Bizim 'sonsuz aşk'ımızdır bu evreni renklendiren
'sonsuz aşk' ulaşılmaz birşey değildir yaşanır, artık biliyor bunu tüm evren

büyük cesaret isterdi atmak adımı oyun alanına
kimse çıkışı bulmak istemez kolay kolay yazıyordu kapısında
hince gülümsedik ne yapacağımızı anladığımızda sonsuz aşkımla
sarılıp birbirimize kapattık gözlerimizi ellerimizle dönmüştük yine alana

'sonsuz aşk' olur mu diyen kalbini lütfen bir kez daha sorgula ey umudunu kaybetmiş ruh
hiç yaşamamış gibi davranma, o bir adım ötende bu yazı hatırlatmaktadır sana
senin inanmadığın şeyi yaşamak için tanrılar bile vazgeçiyor tanrılıklarından
sen 'sonsuz aşk'ken sanki yokmuşsun gibi davranmasana

sadece ilahi bir aşk değil anlatmak istediğim lütfen karıştırma
ilahi aşk bile kutsanabilir sevgilinin elini tutmakla
evet, onu dışarıda değil içinde aramak lazım bunu bilirim
ama içinde aramak değildir ki dışındakilerle yaşamayacaksın 'sonsuz aşk'ı anlasana

sana son sözlerimi söylüyorum bu son kıtada bir daha
gözlerini açacaksın ve onu göreceksin en yakınında
oyun alanında yalnız değilsin, bu aşkı yaşayacaksın hem de bu hayatında
sarıl bir kere de benim için, kutsa 'sonsuz aşk'ı onunla gözlerini açınca... NERMİN ŞADOĞLU...

My Love For You - avatarı
My Love For You
Ziyaretçi
19 Temmuz 2007       Mesaj #1675
My Love For You - avatarı
Ziyaretçi
SONSUZ AŞK
Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga,
Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya.
Dalga, seven - kıyı, sevilendir.
Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga
Ve döner hep geriye
Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya
Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca
İşte, ben de seni böyle severim yar.

Yar, bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini?
Bilirler görünmeyeceklerini...
Sevilmeyeceklerini...
Koklanmayacaklarını...
Okşanmayacaklarını...
Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle.
Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını
İşte, ben de seni böyle beklerim yar.

Yar, ipek böceğini bilir misin?
Onun kozasının içinde ördüğü o ipliğe olan aşkını
Bilir o, ördüğü ipliğin kendisinin ölümü olacağını
Ama aşkına feda eder kendini.
Öyle verir kendini yarenine korkusuzca
İşte, ben de kendimi böyle veririm sana yar.

Yar, ağaç ile meyvesinin aşkını bilir misin ?
Meyvesini vermelidir ağaç yeniden doğmak için
Öyle zorludur ki ayrılmaları
Verir meyvesini ağaç
meyve tohum olur, tohum kök olur
Ve yeniden doğar ağaç kendi meyvesinden
İşte bende böyle
yar;
Yok olmayı göze aldım, tekrar sende doğmak icin.


Gassan Satar

RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
20 Temmuz 2007       Mesaj #1676
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Kavşaktan dönüp otobana girmişti.Vites değiştirip gaza bastı tekrar.Artık kendini tamamen kaybetmişti.Ruhu bedeninden ayrılmak ister gibi çırpınıyordu.Gözünün önünde tek bir görüntü,kulaklarında yankılanan seslerle sabitlenmiş bakışları,o gidiyordu.Gidiyordu işte tıpkı kendisinden istendiği gibi.Yaşama dair her şey silinmişti artık.Nefes aldıgını bile hissetmekte zorlanıyordu.Gözleri doluyor ama bir türlü akmıyordu gözyaşları.Sanki gözyaşları bir yerlerde kilitlenmiş kalmıştı ve kalbine hançerler saplanırken o aglayamıyordu bile.Bu nasıl dayanılmaz bir acıydı.

Virajlı yola girdiğini gösteren tabelanın yanından geçti.Hız ibresi bile onun duygu seline kapılmış,kontrolden çıkmıştı tıpkı ruhu gibi.Boyut değiştirmiş ,tanımlayamadıgı bir virdaba girmiş gibiydi.Zaman,mekan,kimlik kavramlarını yitirmiş sadece gidiyordu.Gözlerini kapattı.Gözyaşlarının akmasına öyle ihtiyacı vardı ki o an.Yaşların yanaklarına süzülmesini ister gibi yutkundu.Sag elini karnındaki bebeginin üstüne koydu.Öylece kalmak istedi bir an,bebegine sarılır gibi.

Kullanmakta oldugu araba durdu aniden.Arabasının direksiyonunda oldugunu tam da bu sırada fark edebilmişti.Ama çok emindi,firene basmamıştı ki.Bir şaşkınlık halinde gözlerini açtı.Otobanın ortasında durmuştu gerçekten.Camın kenarındaki silueti fark etti ardından.Gözlerine inanamıyordu.Sevdiği adam arabanın yanında dikilmiş,el kol hareketleriyle kapıyı açmasını işaret ediyordu.Bebeğinin yanından alıp elini,bugulanmış gözlerini sildi.O şaşkınlık ve heyecanla eli ayagına dolaşmıştı.Sevdiği adama ulaşmak ister gibi kapıya dogru egildi.Kapıyı açmaya zorladı.Sıkışmıştı.Açılmıyordu.Böylesi bir anda tam da sırasıydı.Zorladı arabanın kapısını bir süre.Uzun bir ugraştan sonra nihayet kapıyı açtı.

“Sen…” diyebildi ardından,gözlerinde kayboldugu erkeğin bakışlarıyla karşılaştıgında.

“Sen…Burada..Ama…” kekeleyebilmişti sadece,bir araya getiremediği kelimeleriyle.

“Evet,bebeğim”dedi sevdiği adam.

“Bebeğim” derken öyle içten,öyle sıcak söylemişti ki sanki vucüdu buz kesmiş ve tek kelimeyle eriyip,ruhu sevdiği adamın ayaklarına serilivermişti.

“Senden özür dilemeye geldim,bitanem.”
“Lütfen,affet beni…”

Bu bir rüya olmalıydı.Yok,yok,hayır…Asla rüya olmamalıydı. “Nolur ,tüm bunlar gerçek olsun” diye geçirdi içinden.

Ama daha dakikalar önce,o sözleri haykıran adam…Şimdi…Sahi ne kadar olmuştu yanından ayrılalı,zaman kavramı karışmıştı.Nerden çıkıp gelmişti?Nasıl bulmuştu onu?Sorular bulandı zihninde.

“Ne önemi var” dedi kendi kendine.Seviyordu işte!Gelmişti.Ona gelmişti.Tuhaf bir heyecana kapıldı.Sevinmeli miydi her şeyi unutup?

“Ama..Sen bebegimin,bebeğimizin senden olduguna bile inanmayıp benden gitmemi istemiştin,hayatından çıkmamı istemiştin.Sensin gerçekten bu ,değil mi?Gerçeksin sen, değil mi?” dedi ardından gözyaşları içinde.

Elini gözlerine götürdü sevdiği adam tüm içtenliğiyle.

“Özür dilerim, her şeyim.Özür dilerim, ay yüzlüm.Ben tam bir eşeğim hem de tam manasıyla.Nolur affet beni” dedi sevdiği adam, titreyen sesiyle.

Duyduklarına inanamıyordu.Peki neden dakikalar önce o sözleri söylemişti?Üstelik kendisine inanmamıştı.Halbuki onu, kalbini söküp avuçlarına bırakacak kadar çok sevdiğini bilmiyor muydu?Hayatındaki ilk erkekti ve son erkek olması için Kuran’a el bastırıp yemin ettirmemiş miydi?O hiç kıyamadıgı sevdiğini nasıl basit bir kız,basit bir kadın gibi aşagılayabilmişti?Ya da nasıl bir başkasına dokunabilecegini,dokunmaktan öte birlikte olabilecegini aklına getirmişti.Nasıl yapabilirdi ki böyle bir şeyi,ruhunu ona kenetlemişken?Onsuz bir hayatı aklına bile getirmeye deli gibi korkarken nasıl ihanet edebilirdi,tenine sinmiş kokusuna.

Gözyaşlarına boguldu tekrar.

“Neden yaptın,her şeyim.Neden…Seni çılgınlar gibi severken sana ihanet edebilecegimi nasıl düşündün?” .Hıçkırıklarına boguluyordu sesi.

“Bilmiyorum,bitanem” diye kekeledi adam. “İnan bilmiyorum.Sana kendimi nasıl affettirebilecegimi de bilmiyorum.Sadece seni çok seviyorum”.Gözleri dolu dolu olmuştu erkeğinin,başını önüne egerken pişmanlık okunan yüzünde.

Gözlerindeki bir damla yaşa nasıl kıyardı ki?Vucüdü titremeye başlamıştı.Ölümle yaşam arasında bir yere kilitlenmiş hissetti ruhunu.Uzanıp gözyaşlarını silmek istedi sevdiği adamın.Başaramadı.Kolunu kaldıramayacak kadar bitkin kalmıştı bedeni.

“Lütfen sarıl bana” dedi.
“Lütfen…”.

Gözyaşlarına hakim olamıyordu artık.Kalp atışlarının yavaşladıgını hissediyordu sanki.Gözkapakları kapanmak için direniyordu.

Sevdiği adam kollarının arasına aldı onu. “Gidiyoruz” dedi ardından.
“Nereye?...” diyebildi,kısılmaya başlayan sesiyle.

“Hiç bırakmayacagım artık seni,bitanem.Sana yaptıgım hatayı telafi edecegim ve seni sonsuza dek sevmek için yaşayacagım bu dünyayı.Senin için.Bebebgim için.Bebegimiz için…”

Karnında sevdiği adamın bebeğini taşıyordu gerçekten.Sevdiğinden bir parça onunla nefes alıyordu.Kanındaydı tamamen sevdiği.
“Duyuyor musun, bebeğim” dedi.
“Baban artık bize döndü.İkimizi de seviyor.Artık hiç gitmeyecek.Aile olacagız üçümüz.Baban yanımızda.”

Ruhundan bedenine bir huzur yayılmaya başlamıştı.Kanının damarlarına aktıgını hissedebiliyordu artık.Güçülükle gülümsedi.Yorgun gözlerinde ufak bir tebessüm belirdi.Tüm gücüyle sarılmayı denedi sevdiğine ama hala çok güçsüzdü.

“Her şey düzelecek,bitanem.” dedi erkeği daha güçlü bir sesle. “Şimdi gidiyoruz sonsuzum.Sonsuz mutlulugumuza gidiyoruz.Hep seninle olacagım yere sonsuzlugumuza gidiyoruz.”

Yaşadıgı tüm kötü anları unutmuş,sevdiğinin sıcaklıgına bırakmıştı artık kendini.Öyle huzur dolmuştu ki bedeni.Peri masalında gibi hissetti kendini.Güvendeydi artık ve kapattı gözlerini,yaşanabilecek en harika huzurla.Bebeğine sarılmak ister gibi elini karnına götürdü ardından.Bir ıslaklık degdi parmak uçlarına.Telaşla açtı gözlerini.

Sevdiği adam nerdeydi?Bu insanlar kimdi?

“Kalp atışları hızlandı” dedi hemşire.
“Gözlerini açtı” dedi bir başkası ve ona dönerek “Sakin olun hanfendi” dedi.

Nasıl sakin olabilirdi ki?Noldugunu anlamaya çalışan bir telaş ve endişeyle zar zor başını kaldırıp parmak uçlarına baktı.Kan..Hayır,kan..Gözlerinden yaşlar boşlamaya başlamıştı.

“Bebeğim..” diyebildi gözyaşlarına bogulan hıçkırıkları arasında. “Bebeğim..”.Sevdiği erkegin tek parçası.

“Çok kan kaybediyor” diyen bir başka ses yankılandı odada.

Artık anlamsızlaşmıştı dünyası.Ya az önce yaşadıkları.Gerçek değil miydi?Sevdiği adam yoktu işte yanında.Hepsini kendi mi uydurmuştu?Hepsi bir hayalden ibaretti demek ki.Sevdiği adam ona inanmamıştı.Dünyasından çıkarıp atmıştı gerçek olan buydu.Gitmesini istemişti,hayatından çıkıp gitmesini.

Odada yankılanan insan sesleri arasında onun kulaklarında sadece sevdiği erkeğin sesi “ artık seni istemiyorum.Nerden bileyim bebeğin benden oldugunu.Sevmiyorum artık seni.Sevgim bitti,tükendi..” diyordu sürekli.

Artık bebeği yoktu.Kendi eliyle öldürmüştü,vucudundaki sevdiğin erkeğin parçası.Böyle bir acıya katlanılabilir miydi?Düşünenemeye başladı zihni.Odadaki sesler,zihnindekiler silinmeye başlamıştı.Herşey bulanıklaşmıştı.Gitgide siliniyordu hayatı.Karanlık çökmeye başlamıştı sanki,sonu görünmeyen bir karanlık.

Odada tam bir telaş havası hakimdi.

“Kaybediyoruz..”
“Şok..Şok uygulayın”
“…………..”
Tüm sesler durakladı bir an.Sessizlik sardı odayı.
“Kalp atışları durdu,Vural Bey.”
“Üzgünüm,kaybettik” dedi Vural Bey. “Çok genç bir bayandı,gerçekten çok üzgünüm” diye ekledi ardından Vural Bey,alnındaki teri önlüğüyle silerek,kaybedilmiş bir mücadelenin yenikliğiyle.

Artık gitmişti sonsuz aşkına,sonsuz aşkının bir bar ortamında kahkahalar boguldugu bir sırada.Sessizce gitmişti,erkegine son bir kez daha dokunamadan,bebeginin ilk aglamasını duyamadan.
O sonsuz bir rüyaya daldı o gece,hiç uyanmamak üzere,çok sevdiği erkek için.Sevdiği erkekse umarsızca başka bir tende,uykuya büründü.

Ve o gitti tıpkı gitmesi istendiği gibi… NESLİHAN TÜREL...
My Love For You - avatarı
My Love For You
Ziyaretçi
20 Temmuz 2007       Mesaj #1677
My Love For You - avatarı
Ziyaretçi
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum

Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....

RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
21 Temmuz 2007       Mesaj #1678
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
ikimiz de birer kır çiçeğiydik
kırık bir ayna parçasının yansımasında
aşktık biz
aşk baharlarıydık
hasretle kokan bir gül dalında tomurcuklanmıştı sevdamız
ikimizde masum çocuklar gibiydik,
hiçbir şeyden anlamayan
ve her şeyden bir anlam çıkarmaya çalışan
masum ürkek çocuklar gibi..

biz dalından koparılamayan gül yapraklarıydık,
bahar ile açan, bir başka bahar ile solan..

kızgınlığımız vardı bizim hayata dair
alışılmışa gelmeyen benliğimiz,
şöyle bir düşünürdük,
önümüzdeki ayrılığa baka baka
keşke hiç ayrılmasak
keşke hiç kopmasak bu birliktelikten..

ikimizde hasret çeken birer sevdalıydık,
öyle bir alışmışız ki birbirimize,
aramızda yatan uzaklığa inat
birbirimizde benzerdik
hep birbirimiz olurduk,

aslında seni bana
beni de sana bağlayan şey
birbirimize olan bu benzerliğimizdi,
sen bana benzerdin, ben sen olurdum
ben sende gün olurdum, güneş olurdum
birbirine susayan aşklar gibi
sevdalar gibi
destan gibi
roman gibi

sen bana benzerdin
ben sen olurdum
sen kokardım

sen bana benzerdin
ben yağmur olup yağardım
kar damlalarına karışır hayal olurdum
rüzgar olur saçlarını okşardım
yaş olur gözlerinden akardım
toprak olur güneşin hasretini çekerdim
sen güneşim olurdun
ben sana hasret yanardım
sen denizim olurdun
ben kıyıda dalgana hasret kum tanesi
sen bana benzerdin
ben aşk olup sana doğardım.

ikimizde savaş sonrası her şeyini yitirmiş öksüz çocuklar gibiydik
neyi ne yapacağını bilmeyen öksüz çocuklar gibi
şaşkın
korkak
ve aşklarda olağanca acemiydik.
usta olduğumuz bir şey vardı
ikimizde birbirimizi tamamlar
birbirimiz olurduk..

ikimizde yuvasız kuşlar gibiydik
ne yana uçacağını bilmeyen
boşluğa kanat çırpan kuşlar gibi

biz bizsiz kalmıştık..
dalgasız deniz gibi
susuz yaz gibi
güneşsiz toprak gibi
aysız gece gibi
elleri tutmaz gibi
gözleri görmez gibi
felçliymiş gibi
seni sonsuza kadar seveceğim canım sevgilim ...tıpkı ölmeyecek gibi... SEYHAN DAR
My Love For You - avatarı
My Love For You
Ziyaretçi
21 Temmuz 2007       Mesaj #1679
My Love For You - avatarı
Ziyaretçi
Sonsuz Sevda

Güzellikler de güzeli, o güzeller de güzelim gördüm.
O can-ı ten değil, o canandaki ruh da sevdayı buldum.
Sen ki karanlıkta Zühre yıldızı gibi ufkuma doğdun
Sevgi içinde sevdayı, sevda içinde ummana daldım

Mevsimlerde baharı, bahar gözlerinde sevdayı gördüm,
Çiçekler içinde gülü, o güller içinde gülüm buldum,
Güldeki bülbülü, bülbüldeki figanı sevdayı duydum,
Sevgi içinde sevdaya, sevda içinde ummana daldım.

Hayatı, hayat içinde yaşanan güzellikleri gördüm.
Beden içindeki ruhu, o ruh da ki enginliği buldum.
O nasıl bir sevda ki canda ateşi kor ile kavruldum
Sevgi içinde sevdaya, sevda içinde ummana daldım

Sevgiyi, sevgide sevdayı, sevda da sonsuzluğu gördüm
O büyük sevdayı Sahrayı çölde Leyla, Mecnuna sordum
O nasıl müthiş bir sevda ki zerreyi kütlemle savruldum
Öz can’ ım cana, canandaki sevda içinde ummana daldım


Bilal ÖZCAN
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
21 Temmuz 2007       Mesaj #1680
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Seviyorum seni,
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
yokluğun,
hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
sabahları seni okşayarak başlamaları
akşamları her işi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''git artık'' demek
''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa''
demek sana ne de zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karşılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek.... CAN YÜCEL.. .


Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik