Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 47

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 555.266 Cevap: 2.787
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2006       Mesaj #461
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Unutmuşum
Gözlerine dönmeyi
Sponsorlu Bağlantılar
Kar gözlerimi kapatmış
Görmedim ey sevgili
Yüreğime hoş geldin

Hoş geldin
bildin mi beni!
ben sevgilin...

Dokunamam bakışına
Ayaz da yaşaran gözlerim senin...

Sevmeyi anlattın gözlerime
Anladım... sımsıcak...

sımsıcak bakışlara saklarlar
aşıklar ellerini
Haziran da titremeleri heyecandan
kavuşmaları var
candan... candan...

İklim uymuyor günümüze
iyi bak sevgimize,ben tipideyim
ey sevdiğim
gül biraz benim de yerime
bileyim ki
Ölmemiş titremelerimiz
..
dal titrerdi akşamdan
ağaç gövdesin de sızıntı
göz yaşımı dersin sen aşk'a
bırak öyle kalsın şarabi yaprakta
İklimine uysun aşklar
sıcacık bir bakışta...

Sevmeyi anlattın gözlerime
Anladım... sımsıcak

Blue BooL - avatarı
Blue BooL
Ziyaretçi
7 Kasım 2006       Mesaj #462
Blue BooL - avatarı
Ziyaretçi
Bir telefon bekliyorum, sevgilim diye başlayan, seni seviyorum diye biten. Bir telefon bekliyorum, dün gelmesi gereken ve bugün hala gelmeyen...
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2006       Mesaj #463
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Yıldız Çaldım Karanlık Geceden
Yüzün kadar parlak
Gecenin tüm sırlarını aydınlatan
Ve etrafına sonsuz ışık saçan
Bir yıldız çaldım karanlık geceden
Olur da bir gece yıldızsız kalırsan karanlıgın ortasında
Geceden caldıgım yıldızı ait oldugu yere
Gözbebeklerinin icine bırakıp
Yeniden etrafına ısık saçman icin
Bir yıldız çaldım karanlık geceden

Yüregimde yasana sevdanın tüm renkleriyle
Hasretinde koyulasan aşkın mürekkebiyle
Bir siir yazdım her satırında seni anlatan
Olur da bir gün yalnız kalırsan dört duvarın arasında
Her hecesinde kendini bulup yeniden beni sevmen icin
Bir siir yazdım her satırında seni anlatan
Bazen hasretinde gözyaşlarımla ıslandı tüm hecelerim
Bazen mutluluklarınla şenlendi senin adınla biten cümlelerim
Bazen de umutlarımla renklenip güzellesti son kafiyelerim

Dalgaların sesinde huzurun bulunduğu
Günesin, sabah ilk oraya doğmak icin koşuşturduğu
Kır menekşelerinin sadece orda her bahar ciceklerini acmak istediği
Düşlerimin yeşerdiği yamactan bir yer satın aldım
Olur da bir gün koca şehirde yorulursan
Huzuru kendi icinde kesfedip yeniden hayata sarılmak icin
Düşlerimin yeşerdiği yamactan bir yer satın aldım

Azgın Karadeniz dalgalarına bile karsı koyacak kadar sağlam
Sevdamızın büyüklüğünü taşıyabilecek kadar geniş
El emeginin sevginin gücüyle birlesip
İsmini verdigim bir tekne yaptım
Olur da bir gün koca şehir sevgimizi taşıyamaz olup
Omuzlarından silkerse bizi
Hoyrat rüzgarla beraber mutlulukları ayrı kentlerde yasayabilmek icin
Kendi ellerimle mutluluk teknesi yaptım

Utandığında kızaran yüzünün güzelligini güllerin bile kıskandığı
Tatlı gülüşlerinin her bahar ciceklerin arasında dilden dile anlatıldığı
Baharı andıran o gül yüzünden bir tebessüm ödünc aldım
Olur da bir gün omuzlarına hüznün yükleri agır gelip
Gözbebeklerine ıslak gözyaşları eklenirse
Yeniden gülümseyip gülleri kıskandırmak icin
Gül yüzünde en güzel baharları yasayabilmek icin
Baharı andıran o gül yüzünden bir tebessüm ödünc aldım

Renk renk acıp tomurcuklarında insanlara sevgiyi anlatan
Hayatın en güzel mutluluklarına saçılan
Bahar tazeligindeki her cicekten bir dal kopardım
Olur da bir gün yalnızlık cölünde kalırsan
Her cicekte yeniden hayata merhaba demen icin
Yeniden sevdayı bende yaşaman icin
Bahar tazeligindeki her cicekten bir dal kopardım

Hayatın yorgun kaldırımlarında nefesim daralırsa
Bir gün Azrail beni ölüme ansızın çağırırsa
Nefesinden bir nefes caldım bu canıma
Olur da bir gün ucurumun kenarında
Tutanacagım son dal senin nefesin olursa
Hayata sımsıkı sarılıp yeniden sevmek icin
En güzel mutlulukları kalbinde yasamak icin
Nefesinden bir nefes caldım bu canıma
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #464
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Korkunun olduğu yerde aşk yoktur.
Cesarettir sevmek.
Düzenlere,oyunlara,kötülüklere meydan okumaktır.
Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan,
bencilliği hiçe saymaktır.
Bir başka açıdanda inanmaktır sevmek.
Gerçekten inanmaktır, tümden inanmaktır.
İnsan sevince;
sevdiğine bütün varlığı ile teslim olmamışsa,
yeteri derecede sevmemiş demektir.
Ve ona kayıtsız şartsız inanmıyorsa,
sevgiden bahsetmeye bile hakkı yoktur.
Kıskançlık inancımızın bütünlüğü ölçüsünde besler aşkı.
Şüpheyse öldürür.Şüphenin olduğu yerde inancın yeri olmaz.
Sevgiden bahsedilemez orada.
Kıskançlıksa; kutsal bir duadır,dudağında sevenlerin.
Sevmek; var olmaktır bir bakıma,
derinden bakılınca yokluğa benzer.
Sevmek bütünlenmektir.
Çok seven eksildiğini zanneder,
oysa artmaktadır sevmek,çoğalmaktır.
Çevrenin gözlerimizden silinmesi,
önce bir eksilme hissi verir insana.
Fakat o her şeyimizi varlığı ile doldurdukça arttığımızı anlarız.
O bir tek kazanç,bütün kayıplarımıza bedeldir.
Bir an gelir; her şeyi onunla değerlendirmeye başlarız.
O bugün mutluysa yaşamak güzeldir.
Kabımıza sığmayız.
Şarkılar söylemek gelir içimizden.
O kederliyse,gözlerimizde herşey kederlidir artık.
Bütün güzellikler bir bir yitirirler anlamlarını.
O anlarda ölümü düşünürde,
yine ölemeyiz kurtulamamak için.
Yanmaktır,tutuşmaktır sevmek ve yaşadıkça hiç sönmemektir.
Dinle sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce.
Ne olduğunu sonra anlayacaksın.
Dinle, sevmek alış veriş değildir.
Geometri değildir,aritmetik değildir.
En değerli şeydir belki,ama karşılığında hiçbir şey alınmaz.
Karşılıksız bir çeke atılmış kuru bir imza değildir sevmek.
İskambil kağıdı değildir,zar değildir,
bir dilim değildir,hesap pusulası değildir sevmek.
Sevginin bedeli yine sevgiyle ödenir,altınla değil.
Sevilmekse; sevmenin mükafatıdır ancak,karşılığı değil.
Bir sevgiye eş bir başka sevgi olamaz.
Çünkü her sevgi birbirinden büyüktür.
Sevgi tartılamaz, sevgi ölçülemez.
Sevgi; gram değildir, mesafe değildir.
Derinlik sanırsınız,yüksekliktir o.
Sevgi; dudak değildir,göz değildir,saç değildir.
Sandalye değildir sevgi,yatak değildir, çarşaf değildir.
İçki değildir,içemezsiniz fakat herşeyden güzeldir sarhoşluğu.
Geçip karşısına seyredemezsiniz,
manzara değildir,tablo değildir,heykel değildir.
Okuyamazsınız kitap değildir.
Bilmece değildir,çözemezsiniz.
İstesenizde içinizden atamazsınız.
Kan değildir,kesip damarınızı akıtamazsınız.
Siz ağladıkca o güçlenir içinizde.
Akmaz, gözyaşı değildir.
Kuş değildir uçmaz,
çiçek değildir koklanmaz.
Bitmez çile değildir.
Ne desen o değildir sevmek.
SEVGİYİ TARİF ETMEYE KALKSAM,
SENİ ANLATIRDIM DÜNYAYA...
featherÜmit Yaşar OĞUZCAN

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #465
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Seni Öyle Çok Seviyorumki...

Şu anda cok uzaktasın, beni düşünüyor musun, bilmiyorum? Ama ben hep seni düşündüm bugün, hiç aklımdan çıkmadın, attığım her adımda, yaktığım her sigaramdaydın....
Seni öyle cok özlüyorum ki, zaten cok uzaklardaydın, bugün klevyeme dokunan parmaklarım bile sana kavuşamadı...Bugün bir başka hüzün çöktü yüreğime, ne yapsam ,ne etsem silinip atılamadı.

Seni şimdiden öyle çok özledim ki...İçim acıyor, sanki anlamsız bir keder çöreklendi yüreğime, gitmek bilmiyor...
Seni öyle çok seviyorum ki, istersen sor bugün benimle olan yüreğime akan gözyaşlarıma sor istersen, yüreğime sor, giderken yanına aldığın yüreğime sor, anlatsın seni ne çok sevdiğimi....ne cok özlediğimi...
Seni öyle çok özledim ki, sanki bugün yine ankara benimle ağladı...Gözyaşlarım yağmurun kilere karıştı....hava kasvetli, ben bir büyük acı.. senden başka kim bilebilir, çektiğim bu sancıyı?
Yürüdüm yağmur da, ellerim üşüdü yine....

Gözyaşlarım, yağmura karıştı....Yüreğim ise sıcaktı, Giderken yanında götürdüğün için o hep ılık bir sevda sıcaklığındaydı.....
Biliyor musun? ne zaman biri bana canım dese, senin seslenişin kulaklarımda çınlıyor, irkiliyorum, mutsuz musun gene? Gene yüreğin mi acıyor diye düşünüyorum...Ne zaman yalnız birini görsem, senin suliyetin sanıyorum, ne zaman bir ayak izine takılsa gözlerim, yüreğime geldiğin günler de bıraktığın ayak izleri aklıma geliyor, ürperiyorum.....
Yokluğunda neleri yitirdim... sen yoksan, gül güzel kokmuyor eskisi gibi, ne de güneş içimi isitiyor, ne de yağmurdan sonra toprak kokusu geliyor burnuma, buram buram...
Yokluğunda neleri yitirdim, sen yoksan artık gülüşüm bile içten değil, şen kahkahalar atanlara imreniyorum hanidir...sen yoksan, ipekler bile dalıyor bedenimi, sakin yanlış anlama.. sitemin sana değil bebeğim, sitemim aşka...

Sana aşık olmasam, sensiz günlerde böyle mutsuz olmazdım, sen, sen diye yakarıp, sabahlara kadar yıldızları saymazdım...Görüyor musun yokluğunda neleri yitirdim..ama sitemim sana degil...sitemim AŞKA!!!
SANA NASIL SiTEM EDEBİLİRİM? BEN SADECE SENİ SEVMESİNİ BİLİRİM....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #466
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Güneş gibi sıcak, toprak gibi bereketliydi yüzün...Öylesine bir bereketliydi ki gülüşlerin ; gülümsediğinde karlı dağlarımda efil deyen rüzgarlara inat kınalı cicekler filizlenirdi...Farkında mıydın bilmiyorum ama sıcak iklimlerin bestelenmiş düşler vardı kirpiklerinde.. Yokluğunu çekerken gecenin avuçlarında, saçlarını koklardım rüzgardan bana miras kalanlarıyla...Yağmur kokardı saçların..Bozkırımda yıllarca bereket damlalarına hasretin üstüne değdi mi ellerin, kirpiklerimden yağmurlar başlardı vakitli vakitsiz... Yalnızlığıma ağladığım günlere inat, mavi okyanuslarda umut diye seviyorum seni.Her gülüşünde topraklarımdan düşleri kanatlandırıyorum bilmediğim fakir iklimlere...
Hatırlar mısın seninle göz göze geldiğimiz zifiri karanlığı? Senin gözlerinden yaralı ırmaklar dökülürken; ben yıldızları topluyordum satırlarımdan. Aşkımıza dupduru sularda yıkanan yıldızlar şahitti...Yakasında güllerle gözlerimize düşen gecede sevdik birbirimizi. Bilmediğimiz bir coğrafyanın içinde sevdaya yol aldık seninle..Kangren gecelerde ıslandı birbirimize söylediğimiz aşk kelimeleri..Biliyorum, uzun ve bir o kadar sevdaya gülümseyen yolculuğun peşinde gidiyoruz..Sevdayı azık diye gönül heybemizde taşıyacağız. Bir bekleyişi anlatacak dudaklarımızdaki nakaratlar..Hep türkülerde anacağız hasretin yanıklığını..Sevdayı utangaç yanakların kızıllığında fidelenen tohumlarda arayacağız
Biz seninle ; birbirini hiç görmemiş kentin sokaklarında sevdaya esen rüzgardık. Yüreğimizde büyüttüğümüz varlığımızı, hep uzaklardan sevdik v sonsuza kadar da seveceğiz.Adlarımızı hep suskunluğun harfleriyle ıslattık..Andığımız her mutluluk cümlesinin sonunda sevdamızı bıraktık.Özlemleri, yağmurlarla; acılarımızı umutlarımızla erittik..Biz seninle umuda gülümseyen yetim çocukların ıslak yüreği idik...Hasretin içinde aynı sevdayı anlatan iki kelimeydik...
Seninle acıya nasırlanmış ellerin- beyaz tuvallere bırakılan umuda gülümseyen çizgileriydik..Bozkır yalnızlığında yağmura hasretini gözyaşlarıyla anlatan topraktık...Biz acıları konuşmaktan öte sonra dilsiz sevdaların iki kuluyduk...Acının suratına ayazların tokat gibi indiği zamanlarda, şakaklarımızda ezmedik mi içimizde biriktirdiğimiz hasreti ? Bıkmayacağız kum saatinden akmayan saat dilimlerine..İsyana değil, sevdanın avuçlarında büyüyecek yüreklerimiz... Biz seninle avuç içlerimizdeki kavuşma anındaki terin nasıl olduğunu bilmeden, Cennet kokulu terimizle kaç kez yıkadık vuslata giden yolları.
Biz seninle, severken bile birbirine hasretle susayan, yokluklarda ise sevdaya yanan iki yürektik işte..Yazgının avuçlarına ömür kaleminden damlayan iki damlaydık..Mutluluğa hasret, acıya müebbet iki ömürdük seninle....Sevda ırmağında birbirine akan iki gözyaşıydık..Zemheri artığı umutlarla gecenin dudaklarına yapışan bir sevda..Varlığını en büyük mutluluk bilen iki yürek bizimkisi...Baharlara veda busesini değil de, mutlulukların karanfil kokan öpüşlerini yapıştıracak iki kulduk biz seninle...
Korkma ey yâr; gözyaşlarını güllerin yüreğine serdiğim için . Aldırma ne olur karanlıkların elem kokan bakışlarından..Gözyaşlarımız, mayası olsa da yaşanmamış hikayelerin; Ahiretin vuslatlarına şulelerini yakmadık mi yüreklerimizde ? Bu gönül mahpusluğun sonunda gözlerimizle sevdayı öpmek yok mu ey yar. ? Bırak; kavuşmalarımız hep yüreklerimizde saklı bir düş kalsın..Gökyüzümüze kangren gece sonrası intihar kokan şafaklar serilsin.Aldırmayacağız gönül bahçemize sürgün edilen ayazlara..Ayazlar koparsa da çiçeklerimizi üzülme ne olur..Yüzümüzün bozkırlarındaki kardelenleri, menekşeleri kim koparabilirdi ki Yaradan`dan öte..İliklerimize kadar bir ömür hasret yağmurlarıyla ıslanacağız..Ömür şemsiyesini açsak da hasretinin hafakan çığlıklarında üşüyecek yüreklerimiz..Üşüsek bir serce edalı yangınlarda ısıtacağız düşlerimizi..Bu dünya` ya hasreti ekip, Ahirette yüreklerimize ektiğimiz sevdayı biçeceğiz...
feather

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #467
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
'beni yalnızlığımda vurdular o gece
kalbimi suyla oydular gece vakti
öldüğümü bile söylemediler...'-A.Erhan-
ben şu kısa boylu hayatta
uzun boylu kederlerle acırım
yorar şu telaş, şu karmaşa
bir sığınak aranırken şu uğultuda
bir aşk gelir bir yara
bir yara...bir yara daha!

eski bir aşk
yeni bir ayrılıktır her zaman
bunu kuşlar sorar yıldızlar da anlatır
kimse bilmez he canım
bir yara bir ömrü hergün nasıl kanatır...

ben seni hep ayrılıkla anmışım
titreyen ellerimle günlerin buğusuna
adını...hep adını yazmışım
bir aşk gelmiş bir yara
bir yara...bir yara daha!

eski bir aşk
yeni bir ayrılıktır her zaman
bunu kuşlar sorar yıldızlar da anlatır
kimse bilmez he canım
bir yara bir ömrü her gün nasıl kanatır.
MARLON - avatarı
MARLON
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #468
MARLON - avatarı
Ziyaretçi
2001 yılında bir arkadaşım tanıştırdı bizleri, tamamen ısmarlama oldu aslında. Süreceğine bile inancım yoktu. Günübirlik ilişkiler kolleksiyonuma bir yenisi geldi diye düşündüm. Tanışmamızın haftasında ilk defa evime gelecekti, ona yemek hazırladım beyaz şarapla yedik. Mutlu oluyordum onu gördükçe ve özlüyordum ayrı kaldıkça. İlk defa, doğru dürüst bir beraberliğim olacağımı hissettim. Ona aldığım en güzel hediye ne altın yüzük ne peluş ördek, nede matruşka. Bir beyaz atkıyla bereydi el örmesi. Bir insana bu kadarmı yakışır, hatta otobüste giderken yaşlıca bir teyze bunu görmüş atkılı bereli haliyle ve demişki, gel kızım bakiyim bir sana ne kadar güzel olmuşsun sen böyle diye.

2 Yıl sürdü ilişkimiz, kısa süreli ayrılıklarda yaşadık deliler gibi sabahlara kadarda seviştik. Zamanla bir kusuru olduğu hissettim, çok saftı, çok temizdi ve hayat karşı hırsları yoktu motivasyonu düşüktü hep. Bende onu zorladım, gelişsin diye, bastırsın, tuttuğunu koparsın diye. Olmadı, o değişmedi. Her yolu denedim bunun üstüne, kavga ettim onu böyle hırs yapabileceği olaylara sürükledim, destekledim ama ne yaptıysam fayda etmedi.
Beraberliğimizin ilk yılına sevişerek girmiştik ve bütün bir yıl seviştik, ertesi yıl ise kavga ederek girdik ve bütün bir yıl kavga ettik. İşlerin iyi gitmesinide kötü gitmesinide kabul edebiliyordum ama onun by kadar saf ve düşük motivasyonla olmasını pek kaldıramaz oldum. Düşünüyorumda neler yaşamadıkki mesela arabam sele kapıldı arabada mahsur kaldık, sonra şehrin en sosyetik kızlarının olduğu bir toplantıda bunların hareketleriyle dalga geçerken gülmekten ölecektik. Bir pazar sabahı üzerimde bir ağırlıkla uyandığımda bir baktımki erkenden kalkmış bana gelmiş, kahvaltıyı hazırlamış birde üzerime yatmış. Cebimdeki son paramla ona kitap aldığımı hiç unutmam, istedimki böyle yüksek lisans yapsın iş aramayla uğraşmasın bir süre daha. Ancak onun ne iş aramaya nede yüksek lisans yapmaya niyeti yoktu. Çok durağandı ve o dönemde yaşadığımız kavgalar neticesinde ayrıldık.

Ayrılık bana çok zor olmadı, ama onun zorlandığını biliyordum, beni arıyordu zaman zaman, ben ise kaçıyordum ondan, atlatabilsin diye. Yaz gelmişti, şehirden kaçtım döndüğümde bir baktımki değişmişti, tam istediğim gibiydi, hırslıydı üstelik tekrar benimle olmak istiyordu neden bilmiyorum belki evlenmekten korkmaktan belkide özgürlüğün tadını almış olmaktan ona evet diyemedim. Onu sevdiğimi biliyordu, oda beni seviyordu ve beni bekleyebileceğini söyledi, değiştiğinide göstermeye çalışıyordu ancak ben değişiminede tam inanmamıştım zaten ve temelli ayrıldık.

2 yıl sonra birde gördümki internette msn de online, konuştuk biraz. İstanbulda bankacı olmuş, Bir düzen kurmuş. İşi ve arkadaşları iyiymiş. Bana beni unutamadığını ve ayrı bile olsak beni hep sevdiğini söyledi. Anlattığına göre benden sonra hiç bir ilişkisi olmamış. O anlatırken farkettimki, ben onu azat etmemişim, çıkaramayacağı kadar kalbine yapışmışım, içine işlemişim. İnternet görüşmelerimizde Senden ayrılmakla yanlış yapmışım dedim özür diledim. Sanmayınki tekrar ilişkimizin olabileceğine inandığımdan. Beni kalbinden silebilsin diye. İşte o an sıyırabildi beni kalbinden, onu hala seviyordum ve onunla ilgilendiğimi belli ettim , beni kalbinden sileceğini bile bile. Derken benimle aşağılar gibi konuştu, kötü konuştuğunu söylesemde bana istediğin bu değilmiydi dedi. Sonra düşündüm ve anladım İstediğim bu değilmiş. Bir daha onu görmek istemediğimi anladım, belkide hayatta bulabileceğim en temiz en mükemmel insanı kendi ellerimle canavar yapmışım. Beni kalbinden silmiş olmanın verdiği cesaretle gelirimle dalga geçti, hatta kredi kartı extremi incelemiş filan. Oysa o dönem hatırlıyorumda ben çalışıyordum sadece ve gelirim tüm istediklerimizi karşılıyordu ona hediyeler alıyor bara sinemaya her yere gidebiliyorduk. Şimdi ise aşağılanacak bir gelirim varmış sanırım.

Nefret etmiyorum ondan, o güzel günlerimizi arıyorum. Ancak çıkaramayacağım kadar denizin dibine gitmiş işte herşey.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #469
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Kalbimsin



Uykusuz bir geceyi taşıyor kirpiklerim
Gözlerim ufuklara çiziyor hayalini
İçince sonbaharın derin sessizliğini
Yine bir ney üflüyor ta içerime seni
Biliyor musun belki ilk kez fena iyiyim
Seni nefesliyorum kalbim duyuyor musun?

Bir uzun esarette hasretlenen yaşlarım
Özgürlüğe akıyor elâ gözelerinden
Bir hüzünlü şarkıyı besteleyerek sana
Yataksız ırmak gibi arıyorken sesini
Gülüşün susturuyor hıçkıran sözlerimi
Susuyor musun şimdi?
Kalbim susuyor musun?

Gecikmiş bir baharın cilveli esintisi
Nefesinden karanfil kokusu getiriyor
Ruhumu sağaltıyor kokunla azar azar
Bulutlar uçuşuyor üstümüzde hülyalı
Hepsi de sana tutkun
Hepsi sana sevdalı
Hepsi de aşk yağıyor
Kalbim kuruyor musun?

Yağmurlar ıslatmıyor artık beni bir damla
Ateşli bir deryâya kendimi kilitledim
Bir zamanlar karşında tutuşan orman bendim!
De bana, hangi ölüm böyle büyük şenlikli?
Bir ara dön de üfle yığılan küllerimi
Yangınlar başkentini
Kalbim görüyor musun?

Kurtarmaya yetmiyor gerçekler beni senden
Dün bitirdiğim portren birden bire canlandı
Çapkınca gülümsedin kırmızı tuvalimden
Hercai rengim benim!
Karanlık kokan mavim!
Beni bitirecekse bir sevdâ bitirecek!
Seninle bittiğimi kalbim biliyor musun?

Damarsız yaprak gibi savruluyorum şimdi
Ve kendini açıyor kilitlenen kapılar
Senle cehennemde kar, cennette kor âteşim
Seninle her tarafta, sensiz hiçbir yerdeyim
Sana savursa zaman, n'olur orada dursa?
Duruyor musun yoksa?
Kalbim duruyor musun?
AriThmetiCs - avatarı
AriThmetiCs
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #470
AriThmetiCs - avatarı
Ziyaretçi
Bıraktım bir cam kenarında kendimi
Bir deniz kenarında, bir yolculukta, bir yoklukta belki
Bıraktım kendimi bilmediğim bir yerde
Yazıyorum sana bu şiiri.

Yağmur damlaları yerleşmiş camlara bu sabah
Her şeyin sessizliği ve çocukluğu vurmuş sanki -duydum ve hissettim içimde-
Şu an senin duymadığın her şey benim ağlamaya yakınlığım
Gözyaşlarıma yakınlığım, sevince yakınlığım, bir denize yakınlığım
Yağmur, damlaları. Yalnızlık? O benim hep hatırladığım.

Bir cam kenarında bıraktım yalnızlığımı
Yağmura bıraktım, cama çizdim, camda kaldım
İki tek yağmur damlası
Biri sen, biri ben
Yanyana getirdiğim, elele tutuşturduğum, ağlattığım.

An gelir ağlarım
Tıpkı sağanak bir yağmur gibi
Yağmur? O hep benim yalnızlığım
Ve hep birsürü gözyaşı
Biri sen, biri ben.

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik