Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 37

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 554.831 Cevap: 2.787
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
6 Ekim 2006       Mesaj #361
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Güz'üm Gül'ümgeldi geçti,koskoca güz
ederek arkasındaki herşeyi,dümdüz
Sponsorlu Bağlantılar
çiçeklerden kardelen kalmış kaçak
ağaçlar yine çırılçıplak

sen geldin geçtin benden
bi ben geçemedim senden
bi hayalin kaldı bende
kalbim,kalbim o da sende

mevsim ayaz şimdi buralarda
örtüsü beyaz,yerdeki karda
saatim yaza üç var
takvimler mi? onlara sorarsan
bu kar daha çok yağar

senin mevsimin ne şimdi? yaz mı? ayaz mı?
sevdiğin renk hala mavi mi? beyaz mı?
herşey değişir,mevsimler gibi
anılar kalır geriye,güz ve gül tabi
bazen gözyaşı,bazen tebessüm sebebi.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
6 Ekim 2006       Mesaj #362
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Aşka ve Terke Dair

Sponsorlu Bağlantılar
Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz. Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında...

En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişlerinizin sebebi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur.

Göz yaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak...

Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz; "Ölmek var, dönmek yok"tur.

Lakin gün gelir anlarsınız içten içe bir şeyin kanadığını...

Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya... Şurasından burasından eleştirmeye koyulursunuz: "Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..."

Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız.

Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya..." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirilerin kapısı; açıldıkça bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından.

Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz.

O, sevgisizliğinize yorar bunu. İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.

"Ya sev böyle ya da terk et" diye gürler...

Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya,bir kabusa dönüşür birden... Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size... Hoyrattır, bakmaz yüzünüze...

Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar, mahkum eder.

Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden...

"İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşayamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz.

İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz...

"Madem öyle"nin çağı başlar ondan sonra...

Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde günah sizden gitmiştir.

Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece...

Daha özgür olacağınız limanlara demirlersiniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni. Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini...

Gurur duyar onlarla, koynunda besler gözünü oysunlar diye...

Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla... "Bana ne... Kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre. Ama sonra... Ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da bir kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden...

Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz, türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi...

Karşı nehrin kıyısından hasret şiirler haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye...

Dönüp "Seni hâlâ seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden... Dönemezsiniz. Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.

Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz... Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu...

Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.

Sürünür gidersiniz.

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
6 Ekim 2006       Mesaj #363
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sen düşünselliğimin sevgilisi
Sen, gönlümüm krizantem çiçeği
Sen, sen özlemimin yüzsüz kraliçesi
Seni ben gibi seviyorum inanmıyor musun?
O zaman,
Bir paslı bıçak alıp
Söküp al kalbimi yerinden.
Ve bir leş niyetine at akbabaların önüne.
Dirhem dirhem yesinler kalbimi.
Ama göreceksin ki
Kalbimin her dirheminde sen varsın.
Pişman olup döndüğünde
Çok geç olmuş olacak.
Çünkü
Kimbilir hangi akbabanın midesinde
Kimbilir hangi dağın zirvesinde
Adını yazıyor olacağım...
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
6 Ekim 2006       Mesaj #364
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
**Gönlüm Suskun**

Sorsan kalbime susar hic konusmaz
Kalbime kilit vurmusum anahtari bulunmaz
feryat etsem sesimi kimsecikler duymaz
yüregim bu aciya artik dayanmaz
öyle bir bela varki basimda kimse anlamaz
anlasalada zaten aldirmaz
ya sensizlikten kurtulmak icin
canima kiyip geride göz yaslari birakacagim
ya da ask belasindan kurtulmak icin
Anahtari birakip icerde
Kapiyi üstüne cekecegim kalbimin
arkama bakmadan bir yola gidecegim
bu yolun hesabi sorulmaz
öyle bir yol ki bu
kimsecikler beni bulamaz
kaybolan kentin sokaklarinda
bu gidisin artik dönüsü olmaz...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ekim 2006       Mesaj #365
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SEV KÜL

çaldın mı gönlümü
amansızca dökülürsün şiirime
deniz mavisini soyunur
yeşile bürünür sessizce
kuşlar pencereden seslenir
çiçekler güzellikle sevişir
rüzgarın serinliğinde büyüyen
gönlümdeki şu ateş
çaresiz uykularımın kaderidir
ve bu yangından kurtuluş yoksa eğer
rüyalarım bir tek senin esirindir
beni öyle sevindir ve öyle küllendir
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
7 Ekim 2006       Mesaj #366
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sabahtan Uğradım Ben Bir Güzele

Sabahtan uğradım ben bir güzele
Ağlatmadı güzel güldürdü beni
Ben güzelden böyle vefa ummazdım
Ak göğsü üstüne kondurdu beni

Şahin gibi yükseğinden uçarken
Keklik gibi engininden geçerken
Ab-ı kevser ırmağından içerken
Susuz pınarlardan kandırdı beni

Ben de bir kuş idim geldim ötmeye
Yarin bahçesinde mesken tutmaya
Göz kaldırdım cemaline bakmaya
Ak gerdanda benler öldürdü beni

Üç güzel de aştı şimdi pınarı
Taramış zülfünü vermiş tımarı
Ak gerdanın altı zemzem pınarı
Ağzımı verdim de kandırdı beni

Karac'oğlan der ki koyun gütmeğe
Bozulmuş bağlara seyran etmeğe
Yönümü döndürdüm inip gitmeğe
Sarıldı boynuma döndürdü beni
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ekim 2006       Mesaj #367
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Islanıyorum,denizin üzerinde martılar uçuşuyor . Küle batırılmış tenlerinde yağmur kokusu.
Dalgaların kat kat yükseldiği bir ummanla boğuşuyorum . Bulutların makyajı akıyor içime , ve ben yüzümü ayrılıkla yıkıyorum.
Yolların saçlarına yapraklar yapışıyor , karıştırıyorum geceyi suskunluğun ertesinde , ufkadalıyorum.
Bastığım kumsalda deniz iyot karıştırıyor ruhuma.
Acılarıma ayaklanıyorum.
Seninle başlıyorum zamanın diğer yarısına.Kapıların ardında yanan ışıklardan bir hüzme oluyorum dudaklarına.
Sadece izi bulunmayan bir hasret kalıyor bana , ucu yanık elektronik postaların köşelerinden.
Dalıp gidiyorum yosunların kimsesizliğine . Sanki hiç olmamış gibi balık oluyorum.
Yüzgeçlerimde oksijen baloncukları dans ediyor . Yeryüzünü göremiyorum . O masmavi rengi , sanki artık hiç tanımıyorum.

Ne okuyorum sonrasında , nede yazabiliyorum aşkı sana. Sen anlatıyorsun bana , ben iki elimi bırakıp yangın yerinde , yani yüreğimde hiç yazmayan bir kalemin
alışılmadık gölgesinde , sana çoğalan düşlerimle seni dinliyorum.
Sevmeliyim diyorum seni aklıma zıpkın gibi girdiğin uzaklardan . Görmeliyim diyorum . Daha çok içime çekebilmeliyim seni . Derken ucu bucağı sınırsız bir okyanus
sessizliğinde seni buluyorum . Sor beni yalnızlığa diyorum . Daha önce yazdığım gibi . Anlatsın kaç iklimi sırtımda taşıdığımı sana . Bilmezsin biliyorum.
İlmek ilmek saçlarına dolanan yıldızlara bakıyorum . Göz kırpıyorum belkide sana . Bir yanda yankısı vücuduma mimlenen derin bir sabrı tırnaklıyor gözlerin,
diğer yandan uğultusu başımdan hiç eksik olmayan rüzgarlarına tutunuyor ellerin.
Hiç bulut olurken gördünmü sen beni.
Güne uyanan sevinçlerini kumlara bıraktınmı yakamoz parıltılarının peşisıra.
İskele ayaklarına yaslanıp çaresizliğe verdinmi yüreğini.
Denize karşı,
Hiç deniz oldunmu sen benim gibi.

Günün en sakin zamanlarında hoyrat bir alışkanlığa terkettiğim hatıralarımı çalıyorum aşktan yana . Serenad öykünmelerinde paranoya kurgularına gömülüyor tutkularım . Bir varım bir yokum . Yokluğunun çoğuluyum.
Özlemek sol yanımda ağrısı dinmeyen bir yarayı deşiyor hesapsızca. Çekip vursalar beni bu saatten sonra , yinede illaki sen diyorum.

Dalgalar yüzümde yıkıyor suskunluğun kalelerini . En olmadık anda tutuyorum kendi ellerimden sana geliyorum.
Varmısın diyorum , varmısın yalınayak koşmaya hayata . Cam kırıkları ile kaplanıyor hayallerim . Varmadan daha sabaha.
Eski bir evin çatı arasında tozlanıyor ışığın avcundaki silüetler.
Kitaplar bir kaldırılıyor , bir çıkarılıyor aşk adına . Şiirler bir yazılıyor bir siliniyor sevdaya infaz edilen uykularına.
Nefes nefese kalıyor yüreğim . Neon ışıkları altında tenime bırakılan suskunluğun peşindeyim.
Yeryüzünü terkediyor gençliğim ve denizde balık olmayı bekliyor sendeki düşlerim.
Külbastı bir martıya yem olmadan,
Belkide bu son dileğim.
Blue BooL - avatarı
Blue BooL
Ziyaretçi
7 Ekim 2006       Mesaj #368
Blue BooL - avatarı
Ziyaretçi
KARA SEVDA

Baş başa kalırım hayalinle dost,
Güneş mor dağları aştığı zaman.
Debreşir içimde seher özlemi,
Kuşlar yuvasında sustuğu zaman.

Savur saçlarını ela gözlü yar,
Al deli gönlümü tellerine sar,
Gurbetten sılaya bükülür yollar,
Seher ılgıt ılgıt estiği zaman.

Örter örtüsünü toprağa bahar,
Güneşle oynaşır doruklarda kar,
Ab-ı hayat olur köpüklü sular,
Kaynağına sevgin düştüğü zaman.

Sevda dedikleri bir ilahi nur,
Doğar yüreğime dolunay olur,
Her gece mehtapta sana yol bulur,
Gönül aşka gelip coştuğu zaman.

İplik iplik aşkın sırrını çözdüm,
Gönül defterine adını yazdım,
Türkülere kattım maniler dizdim,
Gurbet yollarımı kestiği zaman.

Ömrümü verdiğim sevdiğim güzel,
Bir anlık vuslatın bin asra bedel,
Ecel şerbetini yudumlarken gel,
Gel toprak sırrımı deştiği zaman.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
8 Ekim 2006       Mesaj #369
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ben Hep Seni Düşünürüm

Sen uyurken rahat, gevşek
Ben hep seni düşünürüm
Sarar seni yorgan, döşek
Ben hep seni düşünürüm

Duru sular gibi yüzün
Karanlıkla gelir hüzün
Gece boyu ve gündüzün
Ben hep seni düşünürüm

Aş başında, iş başında
Yaz biterken kış başında
Unutulmak telaşında
Ben hep seni düşünürüm

İftar etsem orucumu
Ovalarım avucumu
Dama atıp pabucumu
Ben hep seni düşünürüm

Yağmur yağıp ıslanırken
Bir ağaca yaslanırken
Türkülerle seslenirken
Ben hep seni düşünürüm

Sıra beklerken durakta
Parklardaki oturakta
Daldan düşen her yaprakta
Ben hep seni düşünürüm

Düzde gezsem, yokuş çıksam
Bir şey yapsam veya yıksam
Üşüyüp de ateş yaksam
Ben hep seni düşünürüm

Işık görsem pencerede
Hicran sarsa perde perde
Kayalar´ın o derede
Ben hep seni düşünürüm

Çay, kahve, kola içerken
Bayiden bilet seçerken
Site´den gelip geçerken
Ben hep seni düşünürüm

Girer çıkarım Ruşen´e
Girer gibi bir gülşene
Ne zaman uğrasam Şen´e
Ben hep seni düşünürüm

Güçsüzlerin Bahçesi´nde
Yersizliğin pençesinde
Emel´in şakrak sesinde
Ben hep seni düşünürüm

Çiçeklerden gülü görsem
Sonu olmaz yolu görsem
Benim gibi deli görsem
Ben hep seni düşünürüm

Yaklaşır bana mezarım
Taşına şiir yazarım
Senden yanadır nazarım
Ben hep seni düşünürüm
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ekim 2006       Mesaj #370
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben Ve Gecelerim Hep Seveceğiz Seni
Daha kaç geceler böyle sessiz, böyle sensiz yaşayacağım?..
Bilmiyor musun ki ey yar, beni ne çok mahvediyor uzaklığın, ne çok bölüyor kalbimi kalbin... Bir gece daha başlıyor...
Önümde upuzun yaşayacağım bir gecem, bir karanlığım daha var.
Saatlere, saniyelere gireceğin; damarımdaki kanıma kadar işleyeceğin bir gecem daha başlıyor...
Bir gecem, bir sevdam daha başlıyor ama yazık ki gözyaşları ma giren olmayacaksın yinede.
Beni artık acılarımla baş başa bıraktı ağlamalarım. Göz yaşlarım bile beni terk etti.
Sen geldiğinden, sen olduğundan beri tüm her şey beni terk etti. Ben de tükettim onları zaten.
Evet artık geceleri uyuyamıyorum. Karanlıklar başlar başlamaz başlıyor kalbimin ağlamaları.
Önceleri onları dinlemeye, onlara ses vermeye çalışıyordum. Fark etmiyormuşum gibi davranıyordum.
Sırf o karanlık geceyle yüz yüze gelmemek için.
Biliyordum o yalnızlığı yaşamam gerekiyordu. Bir insan arıyordum yanımda, geceyi bana unutturacak.
Onun iyi, güzel ve çirkin olması da önem taşımıyordu. Yeter ki olsun yanımda.Olsun ki gece üzerime üzerime gelmesin.
Yanımda birini görüp vazgeçsin benden.Veya yanımda birileri olsun da unutayım istiyordum SENİ.
Biliyordum ki geceyle yüz yüze kaldığım zaman “Sevda” dışında bir şey olmayacaktım.Sonra, sonra bu dönem de kayboldu.
Yalnızlığı arayan, yalnızlığa özlem duyan oldum.O karanlık gecelerin ıssızlığına gömülmekten kaçamaz oldum.
Çünkü onlar da seni buluyordum. Çünkü bana gündüzlerin veremediğini veriyordu geceler SENİ...
Gündüzlerde yoktun, aydınlarda yanımda yürüyen değildin. Ama geceleri öylemiydi?...
Geceleri yüreğimde yürüyordun ve ben adımlarında yaşayandım. Artık uyuyamıyorum.
Hem de hiç mi hiç Ne kadar çabalasam da olmuyor.
Bir garip ağırlıkla kah seni bekleyerek kah gelmeyeceğinden emin olarak geçiriyordum saatleri.
Seni yaşıyordum. Gecelerde yüz yüze kalıyorduk seninle.
Gece vefalı, fedakar bir anne gibi kucağına alıyor beni sabaha kadar götürüyordu.
Zaman akıyor muydu, geçi yor muydu bilen değilim. Hiçbir zaman da bilen olmadım.
Bu yaralarla, bu kanıma işleyen aşk yangınlarıyla sabaha nasıl kül olmadan varabiliyordum? Bilmiyorum gerçekten.
Yanmaktan ateş olduğum bu gecelerde beni tüketmeyen neydi?Sevgin mi? Beni evirip çevirip kora getiren söndürmeyen neydi?
Bağrımdaki yangından neden yok olmuyordum? Beni sabaha vardıran geceler miydi yoksa? Geceler Benim gecelerim......
Senin gecelerin... Seni yaşadığım Geceler. Gönlümde bir derin yarasın sen!
Bu gecelerde de çok şey istedim bir şeyler yapabilmeyi. Elime çoğu kez kalem kağıt alıp seni yazmayı istedim. Olmadı ama.
Kalbim seninle öylesine doluydu ki her hareketim sönük kalıyordu.Ben çaresizliği kapılıp gidiyordum.
Ne yaptığımı bilmiyordum. Saatlerce, saatlerce oturup seni düşünüyordum.
Kalbimde bastırmaya çalıştığım duygularıma ilk olarak geceleri yaşama hakkı veriyordum.
Herkesten gizlemeye çalıştığım o korları gecelere çıkartıyordum sanki. Gecelerden saklamıyordum hiçbir şeyi.
Gecelerle paylaşıyordum, ve geceler sarıyordu beni.
Beni alıp sensizliğin okyanusunda boğmuyordu.Beni sensizliğin zirvesinde, en uç noktasında aşkın sonsuzluğuna götürüyordu.
Artık bu geceleri sevmeye başlıyorum. Bana seni getiren geceler.....
“Benim gecelerim onlar.... Benim senlerim benim yalnızlıklarım, benim aşklarım diyebildiğim gecelerim.”
Evet artık uyuyamayan, ağlayamayan gözlerime ağlamıyorum. Gecelerimi de feda ediyorum sana.
Gündüzlerde söyleyemediklerimi gecelerde haykırıyorum. Ve uçsuz bucaksız seviyorum seviyorum SEVİYORUM.
Artık uyuyamıyorum, evet. Uykular haram oldu bana senden sonra. Hem nasıl uyuyabilirim ki?
Gözlerin var artık gecelerimde, senin gözlerin senin karanlık gözlerin.. Hiç görmediğim gözlerin....
Sanıyorum ki artık sana yalnız ben değil, geceler de vurgun!
Beni böylesine koynuna alışı, karanlığında bunca aydınlatması neden?
Evet sen öyle güzel, öyle güzelsin ki, geceler de seni sevdi.
Öyle ki sana ihanet edip de seni yaşamıyormuşçasına uyumaya,
gözlerimi yummaya çalıştığım zaman hemen giriveriyorlar içime ve seni getiriyorlar bana.
Gözlerimi öyle bir açıyorlar ki bir dahasına kapayamıyorum bile.... Ve ağlayabilmeyi diliyorum bazı geceler.
Bunu gecelerden sonsuza diliyorum.
Ağlasam, doyasıya hıçkırırcasına ağlasam belki seni bir parçacık olsa unutur
ve kendi içime gömülür birazcık gözlerimi yumabilirim diye düşünüyorum.
Sabahları uykuda yakalayan olmaktan çıkıp, sabahları uykuda bulunan olmak istiyorum. Bunun için istiyorum ağlayabilmeyi.
Sana olan özlemimi, içimde bir dağ kadar ululaşmış hasretini belki bir parça dindirebilirim diye düşünüyorum.
Belki seni birazcık gömebilirim de yüreğime, rahatlarım diye umuyorum olmuyor.
Ağlamaya çalışıyorum, ağlamalarım bana isyanlar ediyor. Geceler bana bu isteğimi vermiyor.
Ne zaman ağlasam yalnızca ve yalnızca bir iki gözyaşı olup kalıyorsun gözlerimde.
Gözlerimde donan birkaç damla yaş oluyorsun, o yaşları da sarıyor geceler. O yaşlarla birlikte alıyor yanına geceler beni...
Geceler unutmamı istemiyor seni, geceler bana ihanet ediyor. Geceler senden yana sevdiğim, geceler seni yaşamamı istiyor.
Sözümü dinlemiyor..... Güneşi özlediğim oluyor arada bir. Yeter diyorum bunca yıldızla arkadaş olduğum.
Seni unutup da yıldızları gördüğüm anlar olursa tabii. Beni böyle gördükleri zaman anlamıyor insanlar.
Nasıl böyle saatlerce kalabildiğimi sorup duruyorlar.
Böyle tüm dünya uyku içindeyken benim nasıl karanlığın içinde bakışlarımı dayattığımın sırrını anlamıyorlar.
Ve onlar bilmiyorlar ki içim bir kordur...
Tüm dünya, tüm tabiat susmalarda ve uykulardadır belki ama benim yüreğimde gizlenmektedir tüm dünya...
Ben içime tüm insanları,,, tüm milyarları almışım. Farkında değiller. Herkesi ve her şeyleri sığdırmışım içime.
Bir sen sığmıyorsun, bir seni sığdıramıyorum kalbime, bilmiyorlar...Ve senin uzaklığın, ve senin gece kadar olan uzaklığın...
Bana öyle uzak öyle yabancısın ki sevdiğim, seni senden istemeye korkuyorum. Geceleri bu yüzden seviyorum.
Seni sevmeme engel olmuyor, seni bana getiriyor... ve seni gecenin karanlığında buluşumdandır seni gündüzleri istemeyişim.
Evet sevdiğim bana her şeyden ve herkesten uzaksın. Herkesin yaşamına giriyor, her şeyi paylaşıyorsun insanlarla...
Ama bana gelmiyorsun. Ama ama sitem bile etmiyorum... Sana söyleyecek söz bulamıyorum.
Söyleyecek bir şeyler arasam ve bulsam biliyorum geceler alır onu elimden, dilimden de.
Sana söyleyeceklerimin hesabını yapsam sabahlar buna izin vermez. Ve ben seni yaşıyorum.
Olsa olsa sana “BU SEVGİYİ YAŞA” diyebilirim. “Gel birlikte yaşayalım” demeye dilim varmaz.
Geceler bunu bırakmaz yanına. Kaybettiğim değilsin. Ben seni hiç yitirmedim. Çünkü içimde taşıdığımdın hep.
Benden bir parça oldun sen. Ben kendimi yitirmediğim sürece sen de kaybolmayacaksın.
Evet, seni anlamakla, seni yaşamakla, seni sevmekle geçirdiğim bu gecelerde, sabahladığım bu gecelerde,
benden çok uzaklarda bulunan sana uykularında bir rahatlık veriyorsa sevdam, ne mutlu bana.
Gecelerim...“Sarın yaralarımı geceler” demiş bir şair.. Beni bu geceler mahvetti desem haksızlık mı ederim onlara.
Beni sen mahvettim desem yalan olur bu. Ama beni bu geceler, geceleri de bana musallat eden sensin.
Senin sevdanla başladı gecelere sevda yazmam. Sevda masalı okumam bundandı. Ben bu gecelerde tüm karanlıkları dağıtabilirim.
Bana hüzünlerini, bana acılarını ver sevdiğim. Ver ki senin acılarını da ortak edeyim gecelerime.
Ver ki gecelerle kavgalı olayım.Şimdi seni getirdikleri için onlara ses bile çıkarmıyorum.
Sen yaşadığımsın, yaşatanımsın. Sevdamsın sen...Belki ben anlatamıyorum ama geceler bu sevdaya şahittir.
Çünkü artık onlarda bu aşka ortak oldular. Belki benden bile çok seviyorlar seni. Ben seni hiç mi hiç gözlerimle bitirmek istemedim.
Ve gecelerin içinde, gecelerle birlikte hep sevdim seni...VE HEP SEVECEĞİM...
Ne kadar birlikte olamayacağımızı bilsem de Ben ve Gecelerim Hep seveceğiz seni...

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik