Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 2

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 505.671 Cevap: 2.787
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Şubat 2006       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.

Sponsorlu Bağlantılar
Her şeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lâzım olur.
Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden
Bahsetmeliyim; kendimden.
Evet, onca zaman tanıdığını sandığın benden.
Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir çocuk muşum ki.
Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan?
Sanırım, düşünmedin.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri de.
Aslında çok şey var sevdiğim,
Kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun vedalaşma anları,
İsterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep vurgun
Saatlerinde geldin, yada sen vurdun.
Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin boşluğumla,
Denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,
Sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza.
Kadınlar, erkekler, çocuklar ve şehirler tanıdım, çoğunu da sevdim.
Aşklarım da oldu, hem de uğruna ölebileceğim aşklar, ama en çok seni sevdim.
Ve şimdi gidiyorsun, evet git içimdeki melek sana dua edecek.
Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban öldü mü?
Bu gidiş ölümden beter olamaz.
Hangisi doğru bilmiyorum,
Seni uğurlayıp öylece kalmak mı?
Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz sabaha uyanmam mı?
Bence şimdi git, hayır gitme!
Yani git de önce üstümü ört, ben uzanayım söyle, ışığı kapat ve git.
Hayır hayır gitme!
Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da!
Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.
Üstümü de örtme bu şefkat de fazla, ışıkların hepsi açık olsun.
İçim burkuluyor sen nasıl gidersen git.
Dur, burayı iyi dinle; bir kez daha söylüyorum ve son kez.
Seni seviyorum.
Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı bu' diye.
Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın bilmiyorum...

Son düzenleyen YoLGeZeR; 6 Şubat 2006 20:12
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Şubat 2006       Mesaj #12
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Aşk Hikayesi

Sponsorlu Bağlantılar
Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece..O kadar yakındılar..
Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını, fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi daha hissetti. Uzun zamandan beri maçı değil, o güzel kızı izlediğini.. Kız servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kız gülümsedi..
Delikanlı, çok popülerdi o yıllarda.. Kız onu tanımış olmalıydı. Kim bilir, belki kız da ondan hoşlanmıştı.. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği için ona öyle gelmişti.. Set değişip, takım karşıya gidince, delikanlı da yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette tekrar eski yerine döndü.. Kız da gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir defa daha gülümsedi. Manidar.."anladım" der gibi bir gülümseyişti bu...
Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar günü, sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı, ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için..
Delikanlı artık kızın hiçbir maçını kaçırmıyordu.. Dahası.. Ankara Koleji'nin her dağılış saatinde, okul civarında oluyordu, onu bir kez daha görmek için.. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı.. Bir defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü.. O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılışı kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlamış, sonra arka sokaklara dalıp, yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı. Kız bu defa, iyice gülmüştü.. Karşısında, sözüm ona ağır ağır yürüyen, ama nefes nefese delikanlıyı görünce..
Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı, kaptana açıldı.. O kızdan fena halde hoşlanıyordu. Galiba kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir şekilde tanışmaları gerekiyordu.. O zamanlar, bu işler böyle oluyordu çünkü.. Kaptan "tabi" dedi.. "bu hafta sonu güzel bir konser var. Biz onunla gitmeye karar vermiştik zaten. Sen de gel. Hem konseri birlikte izleriz, hem de tanışırsınız.."

"Mutluluk işte bu olmalı" diye düşündü delikanlı.. "Mutluluk işte bu!.."

Ve konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı.. Konser gününü de hiç ama hiç unutmadı.. O ne heyecandı öyle.. Konserin verildiği sinemanın kapısında tanıştılar.. El sıkıştılar.. O güzel ele dokunduğu anı da hiç unutmadı delikanlı.. Kaptan, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar şirini kız yanyana düştüler.İnanamıyordu delikanlı.. Onunla nihayet yanyana oturduğuna, onun sıcaklığını hissettiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu.. Biraz önce tanışırken tuttuğu el, bir karış ötesinde öylesine duruyor, delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı söylenirken –o an dünyanın bütün şarkıları dünyanın en romantik şarkısıydı ya- o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki içinde.. Ama uzatamıyordu işte elini.. Her şey böyle iyi giderken, yanlış bir hareketle, onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki..
Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, uzandı..Kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu.. Kızın omzuna değil.. Koltuğun üzerine.. Sonra kız arkaya yaslandı.. Bir kaç saç teli, delikanlının elinin üzerine dokundu.. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu artık genç adamın.. Dünyalar şirini kızın saçları eline dokunuyordu çünkü.. Konserden çıkarken, kız, şakalaştı.. "Sizi her maçımızda görüyoruz. Alıştık nerdeyse.. Yarın Adana'da da maçımız var.. Gözlerimiz sizi arayacak.."
Hayır, aramayacaktı. Delikanlı o anda kararını vermişti çünkü.. Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de Adana kebap yedirecek kadar para vardı.. Gece yarısı kalkan otobüse bindi.. Sabah erkenden Adana'ya indi. Maç saatine kadar başı boş dolaştı. Salona erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu.. Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci oydu. Maç falan değildi sebep tabii.. İlk sette kız farkında bile değildi onun.. Nerden olsundu ki.. İkinci sette öbür tarafa gittiler.. Döndüklerinde, ügüncü sette kız fark etti delikanlıyı..Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz mutluluk, biraz da gurur vardı sanki.. Ankara'nın hele Kolejde çok popüler bu delikanlısının onun için ta oralara geldiğini bilmenin gururu..
Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garaja gitti. Tek kelime konuşmadan.. Konuşmaya gelmemişti ki.. Kız "keşke orada olsaydın" demişti. O da olmuştu işte.. Hepsi o.. Ona o kadar çok şey söylemek istiyordu ki aslında..
Bir gün üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladı. Daha doğrusu bir şiirden alınmış bir dörtlüğe.. Söylemek istediği her şey bu dört satırda vardı sanki.. Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı.. Öğleden sonrayı zor etti, Kolejin önüne gitmek için.. Kızın karşıdan geldiğini gördü. Koşarak yanına gitti. "Bu sana" diye kartı eline tutuşturdu ve kayboldu ortadan.. Kız, Necip Fazıl'ın dört satırını okurken..
"Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar...
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar!.."
Ertesi gün öğleden sonra, tarif edilemez heyecanlar içinde Kolejin önündeydi gene.. Kız karşıdan geliyordu.. Bu defa yanında arkadaşları yoktu. Yalnızdı.. Yaklaştığında işaret etti delikanlıya.. Gözlerine inanamadı genç adam.. Onu yanına mı çağırıyordu yoksa.. Evet, çağırıyordu işte.. Kalbinin duracağını sandı yaklaşırken.. "Sana bir şeyler söylemek istiyorum" dedi kız.. O da heyecanlıydı, belli.. "Bak iyi dinle.. Dünkü satırlar için çok teşekkürler.. Herhalde hissettin, ben de senden hoşlanıyorum. Ama senden evvel tanıdığım birisi daha var. Ondan da hoşlanıyorum ve henüz karar veremedim, hanginizden daha çok hoşlandığıma.. Ve de şu anda, onu terk etmem için bir sebep yok.."
"O zaman karar verdiğinde ve de eğer seçtiğin ben olursam, hayatında başka kimse olmazsa, ara beni!" dedi, delikanlı ikiletmeden.. Ayrıldı kızın yanından.. Bir daha voleybol maçına gitmeden, bir daha okul yolunda önüne çıkmadan.. Bir daha onu hiç görmeden..
Yıllarca sonra Levent Yüksel'in söyleyeceği şarkıdaki Sezen Aksu'nun sözlerini o zaman biliyordu sanki. Aşk "onurlu" olmalıydı.. Günlerce, haftalarca, aylarca bekledi.. Tıpkı, kıza verdiği o dörtlükteki gibi bekledi.. Hastanın sabahı, şeytanın günahı beklediği gibi bekledi.. Heyecanla bekledi. Hırsla, arzuyla bekledi. Umutla, umutsuzlukla bekledi. Bazen öfkeyle bekledi.. Ama bekledi.. Başka hiç kimseye bakmadan, başka hiç kimseyi bulmadan bekledi. Bir gün bir şiir antolojisinde şiirin tamamını buldu.. İki dörtlüktü şiir.. İlki kıza verdiğiydi.. Bir ikinci dörtlük daha vardı orada.. O dörtlüğü de bir kartın arkasına dikkatle yazdı.. Cebine koydu..
Bekleyiş sürüyor, sürüyordu.. Okullar kapandı, açıldı.. Aylar, aylar geçti..Bir gün delikanlı kızı aniden karşısında gördü.. "Günlerdir seni arıyorum" dedi kız. "Günlerdir seni arıyorum. İşte sana haber.. Artık hayatımda hiç kimse yok!.."
"Yaa" dedi delikanlı.. "Yaa" dedi sadece.. Kalbi heyecandan ölesiye çarparken, aylardır ölesiye beklediği an gelip çatmışken, ağzından sadece bu ses çıkmıştı: "Yaaa!.."
Cebindeki artık iyice eskimiş kartı uzattı kıza.. "Sana bir şiirin ilk dörtlüğünü vermiştim ya bir gün.." dedi. "Bu da sonu onun..."
Sonra yürüdü gitti, arkasına bile bakmadan.. Kız ikinci dörtlüğü oracıkta okurken..
"Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni.
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık neye yarar!.."
Aradan yıllar, çok ama çok uzun yıllar geçti. Delikanlı bugün hala düşünüyor.. O uzun, çok uzun bekleyiş mi öldürmüştü aşkını? Ya da beklerken, ölesiye beklerken hayalinde öylesine bir sevgili yaratmıştı ki, artık yaşayan hiç kimse bu hayali dolduramazdı.. O sevgilinin kendisi bile.. Hayalindekini canlı tutmak için mi, canlısını silmişti yani?.. Ya da.. Ya da.. Bir şiirin romantizmine mi kapılmış, bir delikanlılık jesti uğruna, mutluluğunun üzerinden öylece yürüyüp mü gitmişti acaba?
Delikanlı bu soruların cevabını bugün hala bilmiyor.. Bilmediğini de en iyi ben biliyorum.. Çünkü, o delikanlı, bendim!...

Yazar : Hıncal Uluç

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Şubat 2006       Mesaj #13
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AYRI SABAHLARDA FILIZLENEN ASK

Sabah oldu sevdigim
Iste uyaniyorsun
Guzelim gozlerini aciyorsun gun isigina
Aklina geliyorum degil mi
Ilk dusunce sevdan oluyor yuregini isitan
Bende senin gibiyim
Ilk sen aklima geliyorsun
Boylesi hosuma gidiyor belki
Gune sicak bir duygu ile uyanmak mutlu ediyor belki de
Bak sevdamiz isitan yureklerimizi
Ama dusun sevgili ayni gune merhaba demiyoruz
Ayni yatakta karsilamiyoruz sabahi
Oysa ne guzel soyluyor bir turku
`Odam kirec tutmuyor kumunu katmayinca`
`Sevda bastan gitmiyor sarilip yatmayinca`
Oysa dusun sevgili
Ayriligin yureginde buyutuyoruz sevgimizi
Sen ne demistin hatirliyor musun
`Ozlem olsun birak`
`Biraz hasret olsun`
`Birlesmemiz bir kasirga gibi olsun o zaman`
Hatirliyormusun
Bir buse kondurmustun dudaklarima
`Al` demistin
`Al bu busemin sicakliginda yasat beni`
Bazi sevdalar boyle yasanmak zorunda degil mi
Bazen ayriliklarin kirac topraklarinda yeseriyor sevda
Dusundun mu hic
Ayni yataklarda sabaha merhaba diyen iyi yuregi
Biter miydi ask
Soner miydi heyecan
Boylesine buyur muydu bu ask
Dusunuyorum sevgili simdi
Boyle yasanmali bu sevda belki de
Uzulmuyorum o zaman
Kayboluyor huznun golgesi yuregimden
Acitmiyor ayriligin o zaman
Yuregime ektim seni
Guzellik ektim simdi yuregime
Seni
Ve askini biciyorum
Belki ayni yatakta gune merhaba demiyoruz
Belki kollarin gogsumde vermiyorsun kendini gun isigina
Ama biliyorum ki
Ayri sabahlarda
Ve ayri gundogumlarinda
Ayni sevdayi
Ayni sevinci yasiyoruz
Ayni dusu kuruyor
Ayni ozlemi yasatiyoruz
Bazi asklar ayriligin topraginda filizlenirmis
Ayriligina sarildim bu yuzden
Ayriligini dost edindim bu yuzden
Bir anlik calinmis zamana sigindim bu yuzden
Bir anlik mutluluga sigindim
Bir anlik mutlulugu her anima yaydim
Bak bir sabah yine seni dusunuyorum bu yuzden
Seni dusunmelerin mutlulugunu avuclamak icin
Senin guzelligini yasamima yaymak icin

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Şubat 2006       Mesaj #14
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
"Belkide sonsuz bir açlıktı aşk'ın adı

Kimse sesini çıkarmıyor.
herşey herkes aynı.
birşeyler eksik biliyorum.
küf kokan sokaklar
kandırmak istiyor ruhumu.
aşk'tan yana ne varsa
korkuyorum.
korkuyorum belkide
aşkın taze renklerinden.
korkuyorum belkide
"sonsuz bir aşk lekesini yüreğim de taşımaktan..."

uyandım, mutsuzdum.
biri gelip
"düşlerini ışıklarla boya" dedi.
uyudum.
gözümün önüne boyalarım geldi
tualim dans etti
ışıklarımla boyadım düşlerimi
uyandım mutluydum.


eski bir kapının kilidi
paslanmış
zorlasam biraz kırılacak
tıp kı
yeni bir aşk-a açılamayacak
kadar hassas kalbim gibi...


şarkısını söyledi.
güzeldi.
ama ağladı.
elleri titredi.
sonra baktı bana...
seviyorum dedi
ve gitti..


yine bir başlangıç gibi
telşalarına sarılan insanlar
sokaklar soğuk..
ışıklı evlerin karanlık ruhları..
kopuk, yitik anılar.
bir başlangıç.
zaman akıyor.
ve susuyor tüm yürekler.


aynalar kırıldı.
yerlere saçıldı parçalar.
ölüm geldi.
aldı kalbimin yarısını.
sonra dirildim.
bir parçam yitik.
sonra bir çığlık.
karanlık bir kuyu.
dibindeyim.
çırpınıyorum.
yaralarım artıyor.
kanıyorum.
çıplaklığım geliyor aklıma.
sarılıyorum kendime.
aynalar kırılıyor.
cam parçaları değiyor bedenime.
ve yine kanıyorum.
kesiklerime bastırıyorum.
bir çığlık , bir çığlık daha
biri geliyor.
"dayanamıyorum"diyorum.
"peki" diyor.
diğer yarımı da alıyor.
ölüyorum...

"Belkide sonsuz bir açlıktı aşk'ın adı. Ve o'nu doyurabilmek için hep kanamak gerekiyordu"
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Şubat 2006       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bütün şiirlerde kendimden bişi buldum hepinize ayrı ayrı tşk etmicem çünkü toplu şekilde tşk etcem elinize sağlık
onLy - avatarı
onLy
Ziyaretçi
9 Şubat 2006       Mesaj #16
onLy - avatarı
Ziyaretçi
Bu ara herkesin dilinde tek Bir laf var :

“ sevmeden de olur şekerim , sevgi dediğin iki aspirine Bakar ,
önemli olan sosyal,kültürel yapı.”

pardon ! nasıl yani ! herkes Bu kadar mı materyalist olmuş?! herkes
Bu kadar mı korkmuş aşktan? ne yaptı ki size aşk ? azıcık canınızı ,
gururunuzu mu incitti ? tüh! oysa size pemBe pancurlu ev vaat
etmişti , değil mi? ama siz zaten Bilmiyor muydunuz ki , aşk
gösterir de vermez , acıtır hani...hiçBir aşk mutluluk Bilmez , size
söylememişler miydi ?

o zaman gidip size Bu Bilgiyi vermeyenlere kızın , neden aşkı
suçluyorsunuz ki...her aşktan canı yanan aşktan vazgeçecek olsa , Bu
dünyada yaşanmaya ve hatta uğrunda ölmeye değer ne kalacak ki ? siz
Bu kadar mı kolay satılığa çıkardınız ruhunuzu? saygı peki de,
sadece “uygun” diye Bir gönüle nasıl Bağlanır ki ruh ? o zaman nasıl
dokunacaksınız, nasıl seveceksiniz gözlerinizle , tenine
dokunduğunuzda yanmaz ki o zaman gönül...yanmayan gönlü Boşuna neden
işgal eden Birileri var ki ?! Bu ara her yerde kiralık ilanları var
fark ettiniz mi? satılık ilanları ne az değil mi? siz de mi sadece
kiralamayı seçtiniz , hani gelen ağam giden paşam...Bu kadar mı
kolay kiralıyorsunuz ruhlarınızı? emlakçınız kim?

Bu kadar mı korkuyorsunuz acı çekmekten ? veya ardından gidip ,
ağlayıp, yalvarmaktan ! ne menem Bir şeymiş gururunuz Be kardeşim.
kıyamadınız yüzyıllardır onu ardınızda Bırakmaya! ve Bunun uğruna ne
güzel ruhlar feda ettiniz gökyüzünde amaçsızca dolaşan.

aşk sizi kızdırdığında , ne çaBuk yokmuş giBi davrandınız...ne kolay
BakaBildiniz Başka gözlere...İnandınız mı Bari o’ nu
sevmediğinize...sırf kokusunu unutmak için , Başka tenlere
sokuldunuz da , çok mu Beğendiniz ? Bir daha şöyle derin derin ,
içesine koklayasınız mı geldi ? gece uyandığınızda , aklınıza
geldiğinde neden üstüste onlarca sigara içiyorsunuz peki? neden Bir haBer var mı diye kulağınız fısıltı gazetesinde , Bir Bakışına
rastlamak için neden aynı yerlerde dolaşıyorsunuz ? ve neden
gözlerinizde Bir damla yaş Belirdiğinde , hemen kanalı
değiştiriyorsunuz ? kendinize dürüst olduğunuz tek ve yegane anda o
telefona sarılıp :

“ tamam , lanet olsun , Bitti Biliyorum , ama Ben yine de seni ,
yalnız seni , Bir tek seni seviyorum “ demiyorsunuz ?!

aşka kızıp , neden kendi ruhunuzdan vazgeçiyorsunuz ki ?!

sevdiginizle ve sevgilinizle olun....tüm melekler sizinle ve
sevdiklerinizle olsun


Buzdum,İncİtİldİm su oldum...sen bende yÜzerken ben sende boĞuluyordum...suyum,Şİmdİ sana susuyorum...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Şubat 2006       Mesaj #17
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Pardon! Acaba sizi sevebilir miyim?
Neden?
Neden olacak, korkuyorum!
Korkuyor musun?
Evet ya, korkuyorum.
Cunku seni seversem hemen huyun suyun degisecek.
Sende sevdigim seyler farklilasacak.
Simaracaksin. Begenmez olacaksin artik beni.
Cunku ben artik muhtac olmus olacagim sana, senin gozunde.
Oyle degil mi?
Bilmez misin?
Muhtac olmak acizliktir.
Simdi seni sevdigim icin cezalandiracaksin beni biliyorum!
Hor goreceksin.
Bekleteceksin.
Aramayacaksin.
Menfaatlerin on plana cikacak.
Sayet menfaatlerinide sevmezsem beni sileceksin.
Yalan mi? Sileceksin iste!
Sonra her gun benden azar azar uzaklasacagini seyredip kahrolacagim.
Yahu ben bir seven'im. Yani seni sevgimle onurlandirmis bir insan.
Dunyayi ayakta tutacak insan kudretinin adidir Sevgi...
Simdi ben sevdim diye, bu kudrete ve cesarete sahip oldum diye sen beni nasil ve ne hakla cezalandirabilirsin?
Aklim almiyor. Zeka seviyem de. insanligim da. Yuregim de.
Yok! 'Seni seviyorum' cumlesini cok sarfetme eskir!
Yok! Herkese 'seni seviyorum' deme, sadece asik olunca kullan!
Yok! 'Seni seviyorum' demeden once binbir hokkabazlik yap ve sirin gorun ki sevdigin sevildigi icin kendini dev aynasinda gormesin, onu inlet, surundur, aklini basina getirt, mahvet!
Neden?
Cunku, bu makbul..
Kac....sevsen de sevmesen de kac!
Neden?
Cunku kacan kovalanir aptal! Kacan kovalanir...
iyi de, neden sevdigim icin kaciyorum ki? Ben kacacak ne yaptim?
Kacarak daha mi makbul olacagim? Kacarsam daha mi kiymetim anlasilacak?
Sevmek utanc verici birsey mi ki kacmam gerek? !
Anlayamiyorum...
Oysa ben zaten sevdigimi severek devlestirmisimdir.
Onun dev aynasinda kendisini yeniden devlesmesine ne gerek var ki?
Bir gorebilse benim gozlerimle kendini, eminim kiskanacaktir bendeki kendisini...
Yok ama yok!
Bilmez sevgililer sevilmenin essizligini, bilmez...
Ondandir bol keseden sevgiyi boyle tuketisleri...
Ben hic simarmayan, degismeyen, yozlasmayan, ucup gitmeyen, tukenmeyen sevgi gormedim.
Artik cenaze torenleri iki turlu yapilmali. Biri bedenler icin, Digeri zorla oldurulen sevgiler icin! ...
Ne demis Yilmaz Erdogan, ' Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim'
Anlayin artik varliklari degil, ihtimalleri sever olduk...
Neden?
Cunku ihtimaller hayallerimizdir.
Sevmekse hayatin bir gercegi.
Hayallerimizde sevgilimiz hic degismez.
hatta 'seni seviyorum' dedikce ya gozleriyle, ya elleriyle ya da tatli diliyle ' beni sevdigin icin tesekkur ederim askim ' der...
Tesekkur etmek? ! Beni sevdigin icin...
Evet ya... Bir onurdur, bir oduldur, bir serefdir sevmek ve sevilmek.
Ozgurlugumuzdur. Cesaretimizdir. insanligimizdir.
Ayricaligimizdir.
Ama ne yazik ki birde butun bunlari farkinda olamayisimizdir sevmek...
Korkuyorum. Hep sevdigim icin cezalandirildim.
Artik 'seni seviyorum' derken bana tuhaf tuhaf bakmayacak varliklari daha cok sevmeye niyetliyim... Bir cicek gibi... Bir hayvan gibi... Bir dag manzarasi gibi...
Bir su damlacigi gibi...
Bir kucuk tomurcuk gibi henuz dogmakta olan...
Cunku hepsinin insanlarda var olan bir buyuk silahdan arindirilmisligi var.
Yani dilleri yok, dilleri! Konusamazlar...
Sadece dinlerler...
Sevginizi anlayarak hissederek dinlerler.
Onlara 'Pardon! Acaba sizi sevebilir miyim? ' demeniz gerekmez.
Direkt soylersiniz sevginizi hesapsizca, umarsizca...
Saymadan...
Ve sevgimi ifade edecek her turlu cilginligi hesapsizca yapmak istiyorum.
Gurur denilen sozcugu sozluklerden cikartmak, sevdigim icin sevilerek odullendirilmek istiyorum...
Son düzenleyen Blue Blood; 10 Şubat 2006 14:19
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Şubat 2006       Mesaj #18
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ISTE SONSUZ ASKMsn Heart

Olay İngiltere'de geçiyor:
Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin kendisine çarpması ile yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış.
Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, adamcağızın yarasına pansuman yapmışlar, ama
'biraz beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir kırık
veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler.
Yaşlı bey huzursuzlanmış, acelesi olduğunu ve röntgen
çektirmek için beklemek istemediğini' söylemiş.
Hemşireler merakla acelesinin sebebini sormuş.
Adamcağız da karım huzur evinde kalıyor her sabah onunla kahvaltı etmeye giderim,geç kalmak istemiyorum'demiş.
Karınızın, siz gecikince merak edeceğini düşünüyorsunuz
herhalde'demiş hemşire. Adam üzgün bir ifade ile 'ne yazık ki karım Alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bilmiyor'demiş. Hemşireler hayretle 'madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz' demişler. Adam buruk bir sesle

'ama ben onun kim olduğunu biliyorum' demiş
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Şubat 2006       Mesaj #19
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AŞk...
sesini duydugunuz anda avuclariniz terlemeye kalbiniz deli gibi carpmaya
başlıyorsa... bu aşk degil hoŞlanmaktir
ellerinizi ondan cekemiyor surekli dokunmak sarilmak istiyorsaniz..
bu aşk degil arzulamaktir
yaninizda bir tek o oldugu icin onu istiyorsaniz....
bu aşk degil yalnizliktir

herkes onunla olmanizi bekledigi icin onunlaysaniz...
bu aşk degil sadakattir

size sicak, yakin davrandigi icin onunlaysaniz...
bu aşk degil kendine guvensizliktir

uzulmesini istemediginiz icin onunlaysaniz...
bu aşk degil acimaktir

ona deger verdiginiz icin hatalarini hoşgoruyorsaniz..
bu aşk degil arkadaŞliktir

butun gun ondan başka hicbirşey duşunmediginizi soyluyorsaniz..
bu aşk degil koca bir yalandir

onun iyiligi icin kendinizden cok şey feda edebiliyorsaniz...
bu aşk degil yardimseverliktir

o uzgunken sizin de kalbiniz aciyorsa...
işte bu aŞktir

tarif edemediginiz bir cekim yuzunden ondan bir turlu kopamadiginizi
duşunuyorsaniz..
işte bu aŞktir
o herkese guclu gorunmesine ragmen icindeki zayifligi hissedebiliyorsaniz..
işte bu aŞktir

başkalarini da cekici bulmaniza ragmen hic pişmanlik duymadan onunla
kalmaya devam edebiliyorsaniz..
işte bu aŞktir..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2006       Mesaj #20
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

sayki........

Şimdi git..
Say ki, seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik..
Say ki, gece mektuplarını, en güzel aşk şiirlerini beraber ezberlemedik..
Say ki, sevda trenini çağırdığım durakta bir süre beraber beklemedik..

Sen git..
Ben gelemem bu yürekle..
Ya da kal..
Eylül yağmurlarını bekle..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Saçlarıma ak düşmemis halimle..
Sen yaslardayken..
Onsekizimde, yirmimde..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Kaldirimlarin islak ve temiz haliyle..
Yaşli yüzüm delikanli yüreğimle..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Aşksız geçen onca yılı yakacağim..
Sevda alevinde kendi ellerimle...
Simdi git..
Say ki, seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik..
Say ki, oturup konustuğun yaşlı ve yabanci bir kadındı...
Ve sevdadan hiç söz etmedik..
Say ki, hiç gülmedik..
Ayni seyleri sevmedik..
Ve yagmurdan sonra beraber yürümedik..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Kimse bilmeyecek, herkesten gizleyecegim..
Yagmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada..
Seninle gökkusağinin altından geçecegim..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Ve seni sevdigimi kimseye söylemeyeceğim..
Belki bu dünya gözüyle gördüğüm son yagmur olacak..
Islak kaldırımlarda sırılsıklam yürüyeceğim..
Ben seni yagmurdan sonra seveceğim..
Ve bir gün ölürsem kara gözlerinde ölecegim.....


Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik