Arama

Sahipsiz Mektup'lar - Sayfa 16

Güncelleme: 2 Haziran 2012 Gösterim: 265.931 Cevap: 628
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ekim 2006       Mesaj #151
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
...gönül uyandı derin uykusundan
baktı yok kimsecikler
Sponsorlu Bağlantılar
gelmedi baharım

kışın arkasından
zaten şaşırdı artık mevsimler...


Merhabalar üçüncü kişi,
Sana yazmayı biraz geciktirdim biliyorum. Belli bir zamandır düşüncelere daldım gitmekteyim. Öylesine elle tutulur, dille tarif edilir cinsten değil. "Hayali Gerçekler" diyebilirim mesela ben bunlara. Aslına bakarsan galiba kafamı karıştıran şu an yaptığım gibi yazmak. Ne dersin biraz biraz bıkıyor muyum? "Havan ve su" muhabbetine mi dönüşüyor yazdıklarım. Efendim! "bırak!" deme hemen. Hemen çekil köşene deme, bir dinle! Bugün sabah bir serçe yavrusu düştü yuvasından bahçeme. Önce şaşırdım, sonra acıdım, sonra düşündüm. Üç noktada çok benzettim kendimi ona. Birincisi, o da benim gibi hayatın acemisi idi, yuvada durmayı bile beceremedi ve annesinin yemek bulmak için gittiği bir anda düştü yuvadan (düştüm). İkincisi, düşmek bile bir maharet ister (ki düşerken bir yerini kırmayasın), ama o bunu da beceremedi ve kırıldı kolu kanadı (kırıldım). Üçüncüsü geldiğini ve yaşadığını bile anlamadığı dünyadan yerde biraz kan ve biraz et parçası olarak öldü ve ayrıldı( öleceğim).
Üçüncü kişi, ellerim kalemden soğuyor yavaş yavaş galiba. Galiba duygu kuyumun suyunda kuruma belirtileri başladı. Yılgın değilim ama kırgınım kıymet bilmezlere.

...aynı gök altında aynı suyu içmekteyim
aynı hayali kurmakta gönlüm

bir saat mi desem bir gün mü
geldi, geçiyor ve bitiyor ömrüm...


Üçüncü kişi beni bu işten vazgeçirsene.
İkna et beni... ben yoruldum.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #152
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hiç yaşamak istemediğin olmuş muydu senin?

Sponsorlu Bağlantılar

Hiçbir güne ağlamaktan sırılsıklam olmuş yastığında uyandın mı?
Hiç güneşli günlere sırtını dönüp perdelerini kapadın mı?
İnsanlar seni anlamadığında ne yapmayı tercih ettin?
Sustun mu, yoksa anlatmaya çalışmayı denedin mi ?
Yüreğindeki bir insanı kaybettin mi ?
O, hayatından gittiğinde ne yaptın peki ?
Nasıl böyle güçlü kaldın?
Bu sorularla ne kadar da yalnızım
Daha yürümeye yeni başlayan bir çocuk gibi bende sanki dünyayla tanışıyorum...
İnsanların gerçek yüzünü görmeye başladım, sonra şaşırdım, ben hiç onlara benzemiyordum.
Kendime kızdım iyi niyetime, saflığıma
Hiç beklemezken sevgi çalıverdi kapıyı..
Önce içeri aldım, sonra bağrıma bastım onu..
Çünkü sen sevginin ta kendisiydin...Sevgide sendin benim için...
Hep siyah,beyaz ve monoton olan hayatıma binlerce rengi, heyecanı sen kattın.
Her gün binlerce rol içinde girdin hayatıma
Sarılırken sevgilim oldun, dertleşirken can dostum
Yanlış yaptığım zamanlarda bana kızarken babama benzettim seni...
Bana bir şey olmasın diye, beni her şeyden sakınırken koruyucu meleğim oluverdin...
Ne zaman üzülsem senin kucağında ağlamaya alıştım artık...
Nereye gitsen yanımda seni de götürüyorum...
Sevdamı anlatacak kelime bile bulamıyorum.
Sana baktığımda öylece kalıyorum
Ne bir alışkanlık oldun ne de bir sevgili
Adını hala koyamadım.
İçimde böylesine büyümüşken, bu sevdayı ölesiye yaşarken, seni kaybetme korkusuyla geçen geceler boyu içimi bir telaş aldı..
Ya bu rüya biterse, ya beceremezsek?
İşte sevgili, sana bu soruları sormamda ki neden sadece buydu
Sen her şeyi benden daha iyi bilirsin..
Eğer sen gidersen yaşamak istermiyim sence..
Sabahları yastıklarım kuru kalır mı hiç?
Herkes tek kişilik hayatlarına döndüğünde omuzlarımdaki yitik sevdayı taşıyabilir miyim?
Benim yüreğim kaybetmenin ne demek olduğunu bilmiyor....!

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
22 Ekim 2006       Mesaj #153
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Masal anlatılırdı eskilerde bizlere, büyüdükçe hikayeler okumaya başladık. Masal okuduğumuzda çocuk musun diye alay edilmeye başlandı. Büyümek; çok içten anlatılırdı. Her sözde büyüyünce ne olacaksın? Denilirdi de bir şey hep unutulurdu. Büyüdük ne acı? Masal yaşanamazmış oysa hikayeler yaşanırmış. Masallar ondan olsa gerek hep güzeldir. Çocukken bunların en azından bir kısmı yaşanır derdin ama olmadı. Ben çabuk büyüdüm galiba (!) hikayeler, romanlar okurdum. Feride Kamuran'dan ayrılmış, Kamuran onu aldatmış, Ya Sarah'ı zorla evlendirmeleri, bir de Mori'den öğrendim hayatın gerçeklerini... Ürperdim, yaşadıklarım daha kötüyken, bunlar beni bu kadar ürkmemeliydi. Demek ki yaşadıkça idrak ediliyor bazı şeyler, sineye çekiliyor. Feride aldatılmıştı da sanki aldatılmamış mıydım. Sevgimi kandıramadı yarim, öyle bir dürüstlükle bekledim ki; ne zaman döneceği belli değilken, bir gün ansızın döndüğünde dünyalar benim olmuştu. En çok güvendiğim insan aldatarak vermişti bana dürüstlüğün karşılığını, o bile inanamadı bu kadar büyük aşka, kaldıramadı... Sevenlerin kavuştuğu romanlarda varmış, mutlulukla biten hayatlarda sevenlerin kavuştuğu romanlar da varmış. Herhalde ben bulamadım ya da bulduğumda onu da diğerleri gibi zannedip umursamadan fırlattım.

Bir avukat olmak istemiştim ama vazgeçtim. Bu kadar iyi oynayan insanları savunamazdım, onlara kızıp kendimi kaybederdim. Sosyolog olmayı düşündüm. Sonra merak ettim insanlara neleri, niçin yapıyorlar? Onları kendimle endeksleyip mi varacaktım olayın köküne... Sadece Mori'nin yerinde olmak istedim bu kadar romanın arasında... Bir insan hayatın acılarına nasıl bu kadar iyimser bakabilirdi? Nasıl kendini bu kadar sevdiklerine adayabilirdi bilinmez. O öyle bir insan ki; bir gün als gibi bir hastalığa yakalanıp, bu hastalığın en sonunda onun en çok sevdiği şeyi mesleğini alacağını bile bile o hayata gülüyor ve onla alay ediyordu. Nasıl bir hastalıktı ki bu vücut bütün işlevini kaybediyordu gün geçtikçe!! Ve Mori eks olmuştu ama o bunu önceden bilmesine rağmen çok mutluydu. Kaç kişi onun gibi olabilir acaba? Kaç kişi "Bu kültür bana uymuyorsa, ben ona hiç uymam" diyebilir. Hayatın gerçekleri, o kadar sıradışı olmuş ki şu zamanda, bilinmezlik içinde kaç kişi neler yaşıyor bilinmez. Aslında hayatımız bir hikaye dahi olmadı. Bunun yeni bir adı var ad bulamıyorum. Oysa şimdi kıymetini bilmediğimiz, kaybettiğimiz yazarlarımız olsaydı çok şey söylerdi bunun üzerine...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ekim 2006       Mesaj #154
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hapsolmuş duygularım vardı sana dair.
Yok olmak üzereyken sıkıştırıp köşeye yakaladığım ve senden habersiz benliğime sakladığım…
Senden ve herkesten sakındığım…

Hapsolmuş sevmelerim vardı sana dair, yüreğimin en ücra köşesine bilinçsizce attığım.
Her gece bir boşluk bulup açığa çıkan ve bir şekilde yine yakalanıp esir olan düşlerim vardı beni yalnız bırakmayan…
Beni yalnız bırakamayan…

Senli sensiz düşler kurardım; gözümden akan bir damla yaşa tutsak olan ve yanağımda bütün gece yol alıp tenime esir düşerek kaybolan usulca..Usulca gömülen karanlığa, düşlerim vardı çaresiz kalışlar arasında sıkışıp yok olan…

Tutsaklıkları ömür boyu biçilmiş yokluklar(ım) vardı…
Yokluklarının arasına sıkıştırdığım sevdanın hapsettiği hüzün işlerdi her gece bir bir seni.
Sensizlik esir olurdu bana,ben yıldızlara atardım sebepsiz sensizliği…

Suçlu duygularım vardı benim…
En büyük suçları seninle dolu olmalarıydı…
Cezaları…
Cezaları,ömür boyu hatırlatmalarıydı,
Cezaları senli sensizlik yaşatmalarıydı bana…

Tutsaklıklarım vardı…
Tutsaklığım sanaydı…
Cezam..
Unutamamaktı…

Hapsolmuş duygularım bekçi kesilmişti başıma,
Senli sensizlikteki çırpınışlarımda balta kürek oyarlardı içimi…
Cezaları hüznü işlemekti benliğime…
Cezaları seni bende esir tutmaktı bir ömür…

Tutsaklığım sanaydı..
En büyük cezam…
Hapsolmuş duygularımdı…


Hapsolmuş duygularım vardı sana dair.
Yok olmak üzereyken sıkıştırıp köşeye yakaladığım ve senden habersiz benliğime sakladığım…
Senden ve herkesten sakındığım…
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
24 Ekim 2006       Mesaj #155
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
“ Sen üzülme diye satır aralarına ördüm yokluğunun sancılarını. Duyup ağlama diye bir saçak altına sığınıp şimşek gürültülerinde yutkundum sensizliğin çığlıklarını. “


Yüreğinde bir bahar göremeden, kanayan yaralarımı iyileştirmeden çekip gittin. Gitmeliydin, hiçbir zaman dönmeyecek şekilde yüreğimde sana dair ne varsa alıp gittin. Gittin diyorum hiçbir zaman yüreğime gelmemiştin sen. Evet, bu cümleyi kurmamak için ne savaşlar verdim yüreğimin hücrelerinde bir bilsen. Seni üzmemek için acılarımda demlenmiş bu cümleyi hep erteledim dudaklarımdan. Yalnızlığında depreşen yaralarımı görme diye kalemi kırdım, ismini anan dudaklarıma kilit vurdum seni üzecek tek bir kelime söylemesin diye. Sen varken taze tomurcuklar açan kelimelerim yokluğunda paslansın istedim. Sen benim canımdın. Sana ve gözyaşlarına kıyamadım işte. Sana acı vermemek için yüreğimdeki “ senden ” kaçtım. Senin olduğun her yerden uzaklaştım. Hayattan, bu satırlardan kısacası her şeyden kaçtım unutmak için değil senin gidişini kendimden gizlemek için. Gitmelerini erteledim yüreğimin kıyılarında. Bitkisel hayata girmiş varlığını kendi soluğumla yaşatmak istedim. Soluğu tükenmiş bir cana “ canımı “ verircesine yokluğuna anlatan kelimelerden kaçtım..Canımdan canımı koparıp biraz daha varlığında gülümseyebilmek için kendimi seni hatırlatan kelimelerle avuttum. Kendimi “ yalnızlığımla “ aldattım. Gidişlerine kaç kuyruklu yalan uydurdum. Kaç kez kaçınılmaz bu gerçekle aynalarda yüzleşmekten korktum. Hiçbir zaman dillendiremedim senin gidişini hatırlatan kelimelerle. Ama yutkunamadım, dudaklarıma kilit vuramadım işte .” Hiçbir zaman yüreğime gelmemiştin sen. “. Gece olup herkes evine döndüğünde anladım senin bir daha dönmeyecek şekilde gittiğini. Gittin, hiçbir zaman geri gelmeyecektin….


Varlığındayken her gece aradığın vakitlerde ben hala sen ararsın diye seni bekledim sen kokan köşelerde. Seni bekledim hep. Seni beklerken karanlıklarla oyalandım biraz. Körebe oynadım zamanla. Kovalayan yalnızlıktı ben ise sana ve varlığına kaçan oldum. Hep yokluğuna ebe oldum bilmediğim oyunlarda.. Gözyaşlarımı avuç içlerimde saklayıp seni bekledim işte zamanın kör saatlerinde. Seni götüren tarihi alnımın ortasında bir mıh gibi çaktım. Ve hala gittiğin günde hala bıraktığın yerdeyim…Bir gün gelecekmişsin gibi seni bekliyorum sen kokan köşelerde….


Hatırlar mısın bilmiyorum. Senden önceki terk edişlerimi yazdım sana. Acılarımı katık yapıp aynı sofrada paylaşmadık mı seninle. Hüznün içinde umutsuz kaldığımda “ Pes etmeler bize göre değil, yılmakta öyle. Şimdi hadi tut ellerimden. Gir hadi yüreğimden içeri böyle hüzünlü olduğun zamanlar. Orada cennetten bir köşe var senin için. Kuşlar, çiçekler, kelebekler. Orada biraz mutluluk doldur yüreğine, huzur doldur. Sığınağın olsun orası, sığındığın. İçinde akan derede yıkan ve sıyrıl tüm acılarından. “ satırları geliyor dilimin ucuna. Yüreğim ise her satırında seni arıyor. Susup bakakalıyorum senden kalan tek hatıra bu satırlara..Huzur arıyorum gözlerindeki mutluluk ülkelerinin baharlarında. Sığınak arıyorum yalnızlığın ayazlarından kaçıp yüreğimi ısıtabileceğim. Seni arıyorum lakin yüreğimde bulamıyorum. Ruhum gitti derken yüreğim kabullenmiyor gidişine.. Ruhumla kalbim arasında tek başıma kaldım. Gittin mi yoksa giden sadece mevsimler miydi bilemiyorum. Bildiğim tek bir şey var ; yalnızlığında yetim, karanlıklarda sensiz kaldım…


Bu satırları yazarken annem ile kız kardeşim yan odada ben ise sessizce gözyaşlarımla sana akıyordum senin sırtınmış gibi yokluğunu hatırlatan duvarlara yaslanarak. Hiçbir zaman gelmeyecek olsan da imkânsızlığına bırakıyordum fakir kelimelerimi. Ağlıyordum, sesimi kimseler duymasın diye ağzımı ellerimle kapatıp ağlıyordum. Yüreğim gözyaşlarını giyinip sana ve yalnızlığa akıyordu kirpiklerimden. Biliyorum ki bu gözyaşlarım senin için. Kirpiklerimden akan her gözyaşına bir dua ekledim canım. “ Benim her ıslak gözyaşım sana umut dolu bir gülücük olarak dönsün “ duasını dudaklarıma ilmekleyip sana bıraktım ıslak gözyaşlarımı..Ve mektubu okurken ağlarsan dokunma gözyaşlarına, bırak aksın yüreğin satırlara, toprağa. Aksın ki ; susuz kalmış ceylanlar gözyaşlarınla beslensin.


Sen bu satırları okurken ben tek hayalimiz olan kızımıza “ sonbahar mektupları “ yazıyor olacağım. Gittiğin günün tarihini kaderime mühürleyip yalnızlığın demli çayından sensizliğini yudumlayacağım. Seni anacağım yıldızların karanlıklarla dansını izlerken. Ve yağmur yağarken yüreğine dokunacağım usulca.. Bir gün kavuşmamızın ahiretin güneşinde olacağını düşünerek ismini anacağım imkânsızlığın kör saatlerinde. Elinde yıldızlar, yüreğinde beni alarak gelmeyecek olsan da her zamanki gibi gecenin en dar vaktinde seni bekliyor olacağım..
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
30 Ekim 2006       Mesaj #156
kambis - avatarı
Ziyaretçi
Sevgiliye
İlk hissedilen duygular asla yalan olamaz, bende olmadığı gibi, sevdim gerçekten sevdim.
Ama sevilmekte önemli... Aslında mektup yazmasını sevmediğim gibi bilmediğimde gerçektir. Bu mektup eline geçmeyecek ama olsun belki sana anlatamadığımı kendime anlatırım. Yalanlar yalanlar yalanlar...! Gerçekleri bile olumsuz kılacak kadar güçlü, soğuk ve itici bir durumdur. Aşkım sevgilim seni çok seviyorum dediğim anlar yalan değildi.
Yalan olan kavuşmamızın en başta senin ve bazı olumsuzlukların olduğu ve beni istemeyeceğin gerçeğidir. Ben mutlu olayım diye, verdiğin karşılık şimdi bana acı veriyor. Hayaller kurdum savaştım savaştım,. 3.kasım Pazar günü hayata yeniden gözlerimi açtığımı sandığım. Çok güzel ve o kadar da beni üzen ve kıran tarihtir..1 ay ,15 gün ,1 gün derken ve o gün yaklaşmıştı, heyecanlıydım koşa koşa geldim. Belki bir çiçek bile sunamadığımın burukluğu vardı içimde ama telafi ederim düşüncesindeydim. Ama kavuşmaz olsaydık sarılırsın diye beklerken, artık görüşemeyeceğiz demen her şeyi belirleyen bir kelime idi. Kazandığım savaşın renkli buğusuna çok kaptırmışım demek ki kendimi.... Sana söyleyecek bir kelime bulamıyordum. Kelimeler boğazımda düğümlenmişti sanki, nerdeyse ağlayacaktım.
Bu mektubu kendimi toparlarım diye geldiğim o yerde yazıyorum gecenin bu saatinde seni düşünmek ne güzel, düşünülmesemde olsun farketmez. Soğuk bir hava, senin sıcaklığınla duygu doluyum, ama yazdıklarımdan bende bir şey anlamıyorum. Neyse zaten eline geçmeyecek bu...... Sen yoksun sevgilim olmayacak mısın?.. İçimde bir korku var, sanki bir şey olacakmış hissine kapılıyorum. Bugün yola çıkacağım sabahın ilk ışıklarında biletimi almış olacağım. Korkular işte, hiç bırakmıyor peşimi, Şuan zaten çok kötü bir durumdayım. Yalan işte, adını beyaz yalan koyalım... Seni alacak götürecek meçhule beni istemen artık hiç önemli değil. En azından aileni ve kendini düşün, bak ben ne haldeyim. Beni düşünen var mı? sende düşünme boşver. Artık rahatsız edilmeyeceksin. Hayatına girmeyeceğim. Beni öldü bil, ben öldüm varsay. Ama şunu unutma!.. Seni çok ama çok seviyorum. Şu andan itibaren gönlüme kilit vuruyorum. Sevda yasak bana,
artık sevmeyeceğim. Kendinle birlikte beni de öldürdün, son nefesimi veriyorum hissine kapıldım dedim ya, şuan gözlerimden yaşlar boşalıyor bir görsen ahhhh!!!...
Dayanamazsın ama acınmaktan nefret ederim. Boş ver görme bilme, ben mutluyum seni unuttum, aldattım varsay, ve sende kendini düşün sadece... Yaa baksana denizler bile beni anlamıyor surat asmış bana çok soğuk davranıyor tıpkı senin gibi.. Aşkım sevgilim, aramızda olumsuz olan şeyleri bir kenara fırlatsan, hep yanında olsam, başını yaslayabileceğin güveneceğin birdost, bir arkadaş, bir sevgili olsam sana, ne olurdu be, canım yanıyor, aşkım yüreğim yanıyor, sevgilim ama sen hissetmiyorsun. Çünkü belki birgün ben öldüm haberini alırsın. O zaman beni anlarsın, kaybettiğine ağlarsın...Ne o ağlıyormusun? seni üzenler mi var. Ben yanındayım sevgilim, sen yoksun.Yine kayboldun, nerdesin gel yanıma, çok korkuyorum aşkım, Neden neden, diye sormak istiyorum.
Yine hüzün...ben sevdim yine eller almasın. Beni yakan hasret olmasın...
Yine yalnızlık baş ucumda bekliyor beni, sevgimizi kıskanıyor. Nasıl yenebiliriz hiç düşündün mü? ne yapmalı nasıl kazanmalı.
Sevgim gün geçtikçe büyüyor altında eziliyorum.Sana bağlamışım kendimi, istesemde çözülemem, bir bilmece gibi.
Bazen çok zor, bazen çok kolay, ben zor olanı seçmişim. Seni sevmenin sana ulaşmanın zorluğunu her geçen gün daha iyi kavrıyorum. Senden çok şey öğrendim, sende öğreneceksin. Güzel olan nedir biliyor musun? Her şeyi paylaşıyorsun işte ben seni bu yüzden çok seviyorum. Seni bu çileden kurtarmaya söz verdim. Sözümde duracağım. Sen olmasanda savaşacağım. Delimi oldum ne... Birden seni yanımda hissettim. Sevenin halinden sevenler anlar. Biliyorsun sende, ama anlamıyorsun. Seni çok iyi anlıyorum ama anlatamıyorum anladıklarımı, ben istiyorum ki doğru olanları yap. Belki beni seçmen yanlış olabilir. Senin için ısrarla beni sev demiyorum ki.. Halen onun bana ihtiyacı var diyorsun. En çok senin ihtiyacın var sevmeye sevilmeye, hadiii uzat elini, gel sevgilim... Bak sana geliyorum. İçimde korku var birşeyler olacak biliyorum. Sensizken cenneti neyleyim. Aşkım sevgilim seni seviyorum .. sevemediğin ama çok seven birisi….

Erdal BABÜR
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Kasım 2006       Mesaj #157
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
-KİMSE ACITMAYACAK İÇİMİ-
Alışsaydım farklı olurdum inan,alışsaydım sensizliğe daha mutlu olurdum,ama değilim.Yanıyor içim ve hiçbir yağmur söndürmüyor bu yangını.Bekliyorum kendi kendine sönsün diye...Ah anlasaydın beni,ah bilseydin seni nekadar çok sevdiğimi,şimdi yanan yüreğim değil aşk ateşi olurdu...

Vazgeçtim beklemekten gelmeyeceksin.Ne acı bir gerçek?Kimi koyayım yerine,kiminle avutayım kendimi,kimi sen sayayımda sarılayım boynuna,kimin dudaklarını öpeyim,kimin ellerinin sıcaklığını hissedeyim?Bukadar acımasız olmamalıydın yar,böylesine duygusuz...Ben seni böyle tanımamıştım çünkü!Kocaman bir yüreğin vardı,ben o yürekte olduğum için şanslıydım.Çok seviyordun beni yada ben öyle sanırdım.Hiç bitmeyecek diye düşünürdüm.Öyle ya büyüktü bizim aşkımız,kimselerininkine benzemezdi,özeldi.Hayatta iyi yada kötü nevarsa hep birlikte paylaşıcaktık,birbirimiz için yaşayacaktık.Başkalarıyla mutlu olma ihtimali aklımazdan bile geçmezdi.Yolumuzu aşkımız aydınlatacak,biz o yolda yürüyecektik hiç durmadan...Derken seni kendine bağlayan o yürek yok oldu birden.Şimdi o yüreğinin yerinde kocaman bi taş var,yoksa bu kadar vurdumduymaz olmazdın.Her giden bir bahanesini yaratır,her giden acımasızdır.Ama sana konduramıyorum bunu.Kimbilir belkide sensiz olmayı kendime koyduramıyorum.Bu yüzdendir haykırışım..Alışılmıyor,sensizlik kabullenilebilecek bişey değil,acım büyüyor buyüzden.Her acı geçer ama niye bukadar uzun sürdü bu sefer?Niye yarı ölü gibiyim hala?Herşeyde seni arıyorum LANET OLSUN!!!

Madem gidicektin söylemeliydin bana sensiz nasıl dayanılıcağını?İnsanın yüreğinin yarısını kesip atması mümkün değilki!Ben yapamıyorum sen yap hadi.Sonkez gel yanıma,çıkar yüreğimi yerinden ve al götür nereye istersen.At bi kenara öyle kalsın...Yok yok kendi kendinede sönmeyecek bu yangın.Ben yaşadıkça yanmaya devam edicek,içten içe...
En azından bir tesellim var şimdi.Bundan böyle hiçkimse yeni bir yangın başlatamayacak yüreğimde,bir daha yaralayamayacak beni.Acım okadar derinki,hiçkimse bir daha acıtamayacak içimi...
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
2 Kasım 2006       Mesaj #158
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Sahibinden Muhatabına Son Mektup


(İçimde ince bir sızı
Ayrılık meşalesini ateşleyen mektuplar yazıyorum
Yalnızlığa perçinlediğim yüreğimden)

Ürkek güvercinimin kanadına iliştirdim
Sana dairlerimi keşkelerimi
Bulut kefenindeyken güneş
Kasırgaya gebe bir günün sabahında
Rüzgara saldım / karşıla

Engel olamadım seninleyken
Ruhumun hüzün gel-gitlerine
Düşlerimi bağladığım sığ bir limandı
Buzul turkuvazı iki deniz

Her gece
Yakamozlarının sevişmelerine
Şahadet ederdi
Ütopyamın arsız gözleri
Devrik tanrıçalardan mirastı saltanatın
Yaşadığın hazların tadı serpildi ruhunda
Bense yaşanmamışlıklar biriktirdim
Antik yalnızlıklarımdan kalma

Şüveyda'mın kınalı parmaklarından döküldü
Şakıyan acım
Yokluğunda zehir sızdıran kırgınlıklarım
Sağanak oldu satırlara
Tinimin pencerelerine çarptı
Hüznü sağarken gecenin memesinden / esrik rüzgar
Ve işte final
Taştı göğsümden özlemin dokuduğu dörtnala harfler

Yokluğun
Hazinelerimin çürüdüğü
Yalnızlıklarıma açılan menfezler

Gittin ya
Yazamadığım şiirler
Okuyamadığın mektuplar bana kaldı
Gittin ya
Bende kaldı sevdama sapladığın hançer
Yürek yaralı yürek kanamalı
Yaz ne olur sevgili bir kaç satır yaz
Hüzün kaybından ölmeme ramak kaldı...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Kasım 2006       Mesaj #159
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bunlar son satırlar... Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından ya da bir yağmur sel oldum sokağında sonra toprak çekti suyu... Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için. Uyandın ve ben bittim... Beni güzel hatırla! Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini... Sana sırdaş oldum, dostun oldum, koynunda gecelerce ağladım.Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini, beni çok üzdün, kınamadım. Alışıktım ben vefasızlığına, el oldun aldırmadım... Beni güzel hatırla AŞKIM! Sayfalarca mektup bıraktım sana. Şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım. Sakladım günahını, sevabını içimde sessizce gittim... Sende öncekiler gibi sen de anlamadın beni!... Beni güzel hatırla! Sana unutulmaz geceler bıraktım, sana en yorgun sabahlar... Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım. En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka, söylenmemiş "Merhaba"lar sakladım her köşeye vedalar bıraktım duraklarda. Ne ararsan bir sevdanın içinde fazlasıyla bıraktım ardımda. Beni güzel hatırla! Kucağında uyuduğunu düşün, saçlarımı okşadığını, üşüyen ellerimi ısıttığını, mutlu olduğum anları getir gözünün önüne. Dudağımdan öptüğün dakikaları... Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün şaşırtmayı severim biliyorsun. Bu da sana son sürprizim olsun. Şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum... Beni güzel hatırla. Gidiyorum!...
feather
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
4 Kasım 2006       Mesaj #160
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Eski Mektup..
Bir mektup çok eskilerden;
İçinde tanıdık bir yazı.
Sonunda ise yazanın imzası...
Belli ki, o an çok sevinçli,
Müjdeler veriyor gelecekten.
Sıcaklığı mektuba vurmuş,
Anlıyorum dost cümlelerden.
Pek çok yeni şey olmuş aradan geçen senelerde.
Birçok kişi aynı değilmiş;
Zaman zaman beni anıyor, bazen gerçekten arıyormuş...
Mektup sayfalar dolusu, okudukça siniyor içime,
Eski günlerin hazin kokusu!
Gözlerim dolu dolu oluyor,
Efkarlanıyorum nedense...
Keşke yıllar akıp gitmese, aşkı bulan kaybetmese,
Sevgiyi tadan herkese yarınlar ümit verse!
Mutluluk hayal olsa bile,
Asla bitmese tükenmese, kalplerden hiç eksilmese...

Benzer Konular

17 Haziran 2009 / _PaPiLLoN_ Taslak Konular
19 Haziran 2014 / By_Dark Cevaplanmış
16 Ağustos 2014 / Misafir5 Cevaplanmış
3 Şubat 2016 / Safi X-Sözlük
15 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük