Arama

Anlayana - Sayfa 30

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 623.590 Cevap: 3.995
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
9 Ekim 2006       Mesaj #291
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
GİT... ME

Sponsorlu Bağlantılar
pınarları kurumuş gözler
kederin resim çizdiği bakışlar
ve
dokunulsa kırılacak dallar gibi yüreklerin olduğu
yerlere gideceksin

oralarda
ölüm gibi yalnızlıkta
yarasaların kuşattığı gecelere
kara basanlar gelir
bölünür en tatlı yerinde uykular
kefen gibi sarılacaksın yalnızlığına... git... me

baharın gelmeyi unuttuğu sokaklarında
çığlıklar kol gezer
biliyorum oraları... git... me

avucunda saklamaya çalıştığın kar taneleri
ve çeşmeden eline değen
su damlası kadar gerçekten uzak
varlık yokluk arasında yaşanacak her şey... git... me

yediveren gülleri gibi
her yeni gün doğumunda
tomurcuklanmaya durur oralarda vedalar... git... me

şarkılar şiirler veda kokar
türküler ayrılık üzerine
adresler hep yok yerlere çıkar... git... me

bir dağ gibi çökecek yalnızlık yüreğine... git... me



djturuncu - avatarı
djturuncu
Ziyaretçi
9 Ekim 2006       Mesaj #292
djturuncu - avatarı
Ziyaretçi
ANLAYANA TABİKİ.HEPSI COOK GUZELLER.TESEKKURLER..
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ekim 2006       Mesaj #293
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşkın, inancın ve imanın saf,tertemiz ve lekesiz dilini konuşabilmek yetenek ister. Gün ışığını ömründe hiç görmemiş olan köre, doğanın seslerini duymamış olan sağıra,ruhunu hiçbir zaman dile getirmemiş olan dilsize acımaktan başka yapacak bir şey bulamıyorum.
O gönül körü, vicdan sağırı, ruh sessizi kişiler yapay bir namus zırhına sığınarak yaşarlar. Bu ikinci guruptaki insanlar dünyevi düşüncelere sarılarak güçlü oldukları izlenimi verirler. Halbuki damarlarında bir hastalığın zararlı kanını taşıyarak hasta ruhlarını iyileştirebilmek için nekahat dönemlerinde ellerinden tutacak bir dost eli beklerler.
Yürek küçüktür fakat tüm gönüllere ulaşır, beyin küçüktür fakat sonsuz ve sınırsız düşünce barındırır, göz sadece bir noktadır bütün dünyayı sığdırabilir içine
‘’insanın bilmediği bir acıyı avutması her zaman zordur’’

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ekim 2006       Mesaj #294
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bitanem


Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga,
Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya.
Dalga seven, kıyı sevilendir.
Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga
Ve döner hep geriye
Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya
Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca
İşte, ben de seni böyle severim bitanem.

Bitanem,
Bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini?
Bilirler görünmeyeceklerini...
Sevilmeyeceklerini...
Koklanmayacaklarını...
Okşanmayacaklarını...
Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle.
Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını
İşte, ben de seni böyle beklerim bitanem

Bitanem,
Ağaç ile meyvesinin aşkını bilir misin?
Meyvesini vermelidir ağaç yeniden doğmak için
Öyle zorludur ki ayrılmaları
Verir meyvesini ağaç
Meyve tohum olur, tohum kök olur
Ve yeniden doğar ağaç kendi meyvesinden
İşte ben de böyle bitanem;

YOK OLMAYI GÖZE ALDIM
TEKRAR SENDE DOĞMAK İÇİN...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2006       Mesaj #295
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerinin içine bakarken anlıyorum ki ben sadece o zaman yaşıyorum...
Hiç gitme kal orda hergün ol yanımda her an...
Sesini duyduğum zaman anlıyorum ki kalbim işte o an atıyor..
Sana sölüyorum ömrümün en güzel baharı...
Lütfen duy...
Seni seviyorum...
Seni sevmek bütün acılarımı dindiriyor...
Gözlerinin içine her baktığım an içim aşkla doluyor..
Sana aşık olmak istiyorum daha çok ve daha çok...
Kaçıyorum kimi zaman senden..
Uzak olmak istiyorum...
Soğuk olmak buz gibi...
Korkusu sarmaya başlıyor seni kaybetmenin
İşte o an anlıyorum ki ben seni seviyorum....


Hani olur ya sarar boğazınızdan bir duygu...Onu seviyorsun onu seviyorsun diye... Halbuki kabul edemiyorsunuz...
Olmaz diyip savaşa atıyorsunuz kendinizi.. Ama o hep gözünüzün önünde olduğu için olmuyor. Başarmıyorsunuz...

Gittikçe sahipleniyorsunuz onu ruhunuzda,umarım kimse onu üzmüyordur diyorsunuz..Umarım hayatında birisi varsa bile ona iyi bakıyordur..Umarım en az benim kadar değer veriyordur...Ama bir yandan da hayalini kurmadan edemiyorsunuz..Ya o benim olsaydı nasıl olurdu..Onu nasıl mutlu ederdim..Onun için neler yapmazdım ki..İşte böle böle geçiyor günleriniz...Bakıyorsunuz ki yakında gidicek o hayatınızın o küçücük kısmından bile..Günler tükeniyor..O acı ruhunuzu yakıyor..Hayır diyip birşeyler yapmak istiyorsunuz..Artık neleri göze alabileceğinizi düşünmeye başlıyorsunuz...Umrumda değil bilsin ben de rahat edim diyorsunuz..Ama bu çok hesapsız oluyor..Ya başkası varsa,ya o onu çok seviyorsa ya ben sölediğimde bu havada asılı kalırsa...Böle böle yiyip bitiriyorsunuz kendinizi..Bitiyor artık...Yerinizde duramıyorsunuz..Sölicem sölicem artık umrumda değil aşığım işte ve gerçek aşk fedakarlık ister diyip kararınızı veriyorsunuz....
Bu belki de hayatınızın en büyük ama en güzel kumarlarından birisidir ama farkında olmuyorsunuz..Size göre bu kumar ya size ruhunuzun sahibini canınız kanınız gibi sevdiğiniz insanı getiricektir ya da bu insanı götürücektir....Küçük küçük oyunlara başvurmak zorunda kalıyorsunuz...Nerden girsem hayatına diye düşünüp dururken...Aklınızdan türlü türlü fikir geçiyor...Birşeyler mantıklı gibi görünüyor,başlıyorsunuz..O o kadar tatlı ki..Onun belki bir selam demesi bile ruhunuzu alıp götürüyor..Ama kendinize kızıyorsunuz dur kendine gel olmaz böle dimdik dur bakalım ayakta o senin için çok dğerli olabilir ama kendi değerini yok edicek kadar olmamalı diyip geçiyorsunuz..Ama biliyorsunuz ki umrunuzda değil o güzel gözlerin içine her baktığınızda anlıyorsunuz siz onu seviyorsunuz..Ve bunu yaşayabilme ihtimali bile herşeye değer..

Bu duygu insanı bitiriyor, çok üzüleceği bir riske sokuyor,ve kimi kazanıyor kimi de kaybediyor....

e.t.i.c.h.e.t - avatarı
e.t.i.c.h.e.t
Ziyaretçi
11 Ekim 2006       Mesaj #296
e.t.i.c.h.e.t - avatarı
Ziyaretçi
bak yine buradayım sana nazır is kokan göğsümle yanındayım bak karşındayım bu dudaktan son defa öptüm farkındayım ahh bu tenin altında açılmış yaralarla giden bir can aslında ahh yine son kurşunla vurulmuş kanatlarla düşen bir can aslında bir dala uzandım istemeye utandım yine de benimsin sandım şaraplar yetmez sabahlar olmaz ahım tenimdir yanına kalmaz ahh bu tenin altında açılmış yaralarla giden bir can aslında ahh yine son kurşunla vurulmuş kanatlarla düşen bir can aslında...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2006       Mesaj #297
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız. Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu Ben de...
Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan?
Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken?
Gözlerine buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mi asırlarca?
Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep ayni heyecanla açar mi?
Dedim ye, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim su günlerde.
Belki de en basta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar.
Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum.
Bana sakladım. Derine, hep daha derine... Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım Yanlış yaptım.
Sana ulasan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam.
Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam.
Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acili duvarları gibiyim.
Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor.
Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime.
küfleniyorum, yaslanıyorum. Yalnızlıklar pesimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme.
Yapış, vıcık bir yalnızlık bu.
Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum. Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı.
Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum.
Sonu sana geliyor her cümlenin.Her şeyin basında, içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor.
Öyle içimsin ki.
Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün. çok mutluydum...
Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu,tek tek anlattım.
Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım. "Yine zamansız yağmurlar" dedim,
"Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim,
"Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim.
Çok uzun bir mektup oldu Başından sonuna kadar okudum da. Neler yazmışım diye merakımdan.
Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adini yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adini. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum.
Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.
Bu kadar içimdesin iste.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2006       Mesaj #298
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kartsi11but99ff95am6
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2006       Mesaj #299
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
peki mutlumusun?
bende bıraktıgın o derin izlerin en derinliğine ulastığı noktada ben umutsuz halımle nefret dolu gozlerimle bakarken..sen gununu gun ederken mutlumusun?sevginin sahiliği buymus demek!!demek,deli gibi seviyorm diyen dudaklar bunlarmış!demek beni gerçekten takatsiz bırakan we aşkı yalan saymak zorunda bırakan kalp buymuş!!..
ne kaldıki geride bizden?üzgün gözler,bitmiş hayaller,sevgiye tövbe etmiş yürekler,yorgun sevişmeler..hayatım,hayatıma girdiğin ilk güne lanet yağdırmakla geçicek!!
ve o çok beklediğingeri dönüş hiç gerçekleşmeyecek!!..eğer bende söz namussa kendime verdigim bu söz ölüme kadar sürecek...
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
12 Ekim 2006       Mesaj #300
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Sarsılınca bir kez depremleri gönlümün,
Tek nazarına prangalanır bulanık gülüşlerim
Kırılır aynaların en aşina yüzü
Ve solar tek nefeste renkleri baharın.
Soldukça soluyanım bu acı rengini nefesin
Soludukça yanan,
İnfilakı bitimsiz mayınlarda..
Gel-gitlerde sıkışan acıları depreştirir sanrılar
Bir de sen vurursun
Uykusuz gecelerimin ıslak karanlıklarına!
Bir de sen perçinlenirsin
Son sözünde lisanı sürçmüş mısralarıma!
Bir de sen biçersin kara kefenler hesabı olmayan ölümlerime!
Doğru ya,
Ruhu olanlara giydirilen ak ihramlar yakışmaz üzerime!
Güneşi olmayan ufuklara sürülür kirpiklerim
Çıkmaz sokaklara adreslenir
deli bir poyrazın savurduğu solgun düşüşlerim
Soluklar o anda kısık naralarımı uğultulu kan resitallerim
Soludukça yanar,
Yandıkça yakar,
İçime çektiğim tüm hayallerim...