Arama

Metal, Metallerin Özellikleri

Güncelleme: 27 Eylül 2016 Gösterim: 20.061 Cevap: 7
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

metal

Ad:  metaller1.jpg
Gösterim: 4311
Boyut:  77.6 KB

yüksek ısıl ve elektriksel iletkenliğe sahip, dövülgen, sünek ve ışığı iyi yansıtan maddelerin ortak adı.
Sponsorlu Bağlantılar

Kimyasal elementlerin yaklaşık dörtte üçü metaldir. Alüminyum, demir, kalsiyum, sodyum, potasyum ve magnezyum, yerkabuğunda en bol bulunan metallerdir. Metallerin çoğu cevherlerde bileşikler halindedir, ama bakır, altın, platin ve gümüş gibi bazı metaller öbür elementlerle kolaylıkla tepkimeye girmediklerinden doğada çoğunlukla serbest halde bulunur.

Metaller genellikle kristal yapılı katilardır ve çoğu durumda da, atomların oldukça bakışımlı ve yakın birleşmiş biçimde dizildiği basit bir kristal yapısına sahiptirler (ayrıca bak. kristal).

Metal atomlarının en dış kabuklanndaki elektron sayısı, dolu bir kabuktaki elektron sayısının yarısından daha azdır. Bu özellikleri nedeniyle metaller birbirleriyle kolay bileşik oluşturmazlar, buna karşılık dış kabuklarında görece daha çok sayıda değerlik (valans) elektronu bulunan oksijen, kükürt gibi ametallerle kolayca tepkimeye girerler. Metaller kimyasal tepkinlik bakımından oldukça farklılık gösterir. Lityum, potasyum ve radyum tepkinüği en yüksek metaller arasındadır; altın, gümüş, palladyum ve platinin tepkinliği ise çok düşüktür.

Periyodik tabloda geçiş metalleri arasında yer almayan basit metallerin ısı ve elektrik iletkenliklerinin çok yüksek olması olgusu en iyi biçimde serbest elektron kuramıyla açıklanır. Bu kurama göre, bu tür metallerin atomlarının değerlik elektronları tüm katı içinde bir grup halinde serbest olarak dolaşır ve bu serbest elektronlar iletkenliğin yüksek olmasına neden olur. Geçiş elementleri olan daha karmaşık metallerin iletkenliği ise elektron bandı kuramıyla açıklanır. Bu kuram, serbest elektronların varlığının yanı sıra bunların d yörüngemsi elektronlarıyla etkileşimlerini de göz önüne alır.

Metallerin sertlik, tekrarlanan gerilimlere karşı direnç (yorulma dayanımı), süneklik ve dövülgenlik gibi mekanik özellikleri çoğunlukla kristal yapılarındaki kusurlara bağlanır. Örneğin bir metalin yoğun pekişik yapısında bir atom katmanının eksikliği, bu metalin plastik biçim değiştirmesini ve sönerek kırılmaya dayanmasını olanaklı kılar.


Son düzenleyen Safi; 27 Eylül 2016 01:01
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Mayıs 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Metaller


Bütün kimyasal karışımları (bileşik­leri) oluşturan farklı özelliklere sahip yaklaşık 108 madde vardır; element olarak adlandırı­lan bu maddelerin 70 kadarı metal olarak tanımlanır. Geriye kalan elementlerden yak­laşık 20'si metal özellikleri taşımaz ve bunlar ametal olarak adlandırılır; 5 element ise yarı metal, yarı ametal özelliği gösterir ve metalsi­ler adıyla anılır. Cıva dışındaki bütün metal­ler, normal sıcaklıklarda katı haldedir; bunla­rın yüzeyi parlatıldığında ya da yeni kırıldığın­da parlak ya da parıltılı bir görünüm sergiler ve ışığı iyi yansıtır. Metallerin pek çoğu ısıyı ve elektriği iyi iletir. Çoğu metal, eritilip yeniden soğutulduğunda kristal biçiminde ka­tılaşır, ama oluşan kristaller çoğu kez çıplak gözle görülemeyecek kadar küçüktür. Bu kristaller, örneğin kırılmış bir dökme demir bloğunun kırık yüzeyinde görülebilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Metaller, katışıksız metaller (metal ele­mentler) ve alaşımlar (metal elementlerden oluşan karışımlar) olarak iki sınıfa ayrılabilir. Demir ve bakır katışıksız metallerdir; ama tunç (erimiş bakır ve kalay karıştırılarak yapılır) ve pirinç (erimiş bakır ve çinko karıştırılarak yapılır) alaşımdır.

Altın ve platin ile bir oranda bakır ve gümüş dışındaki metaller doğada katışıksız halde ender bulunur. Metallerin çoğu doğada cevher halinde bulunur; cevher, metallerin oksijen, kükürt ve karbon gibi başka madde­lerle kimyasal olarak birleşmiş halde bulun­duğu kayaç ya da toprak kütlesidir. Metali cevherinden çıkarmanın iki ana yöntemi var­dır. En yaygın kullanılan yöntem, "ergitme" olarak da adlandırılan eriterek ayırma yönte­midir; bu yöntemde cevher, büyük fırınların içinde, genellikle karbon ile birlikte ısıtılarak eritilir. Ama bazen metaller elektroliz yoluyla da ayrılabilir.

Bir metalin özgül ağırlığı o metalin ağırlığı­nı suyunkiyle karşılaştırarak tanımlamak için kullanılır. Örneğin demirin özgül ağırlığı 7,8'dir; yani demirin ağırlığı suyunkinin nere­deyse 8 katıdır. En hafif metal lityum (özgül ağırlığı 0,5), en ağır metal ise osmiyumdur (özgül ağırlığı 22,5). Herhangi bir işte kullanı­lacak metalin seçimi, çoğunlukla özgül ağır­lıklarına ve yoğunluklarına bakılarak yapılır; örneğin kurşun, terazi ağırlıklarının yapımın­da, alüminyum ve magnezyum alaşımları ise uçak parçalarının yapımında kullanılır.

Sarı renkli altın ve kırmızımsı bakırın dışın­daki bütün metaller gümüşümsü ya da grimsi­dir. Bir metalin rengi, en iyi, o metalin yüzeyinde birçok kez yansımaya uğramış bir ışıkta bakıldığı zaman anlaşılır. Gümüş bir kabın ya da kaşığın parlatılmış iç yüzeyinin rengi, dış yüzeyinin renginden çok daha belirgindir.

Her metalin sabit bir erime sıcaklığı vardır. En düşük erime noktası olan metal cıvadır (—39°C); öte yandan ender bulunan bir metal olan sezyum 29°C'de erir (tereyağıyla hemen hemen aynı sıcaklıkta) ve normal koşullarda havayla temas ettiğinde derhal tutuşur. Tungs­ten 3.400°C'ye kadar ısıtılmadıkça erimez; onun için bu metal, elektrik ampullerindeki filaman denen ince tellerin yapımında kullanı­lır. Bütün metaller, yeterince yüksek bir sıcaklığa kadar ısıtıldıklarında kaynar. Cıva 357°C'de kaynayıp buharlaşır, yani gaz haline gelir; bu sıcaklık aslında kurşunun erime noktasından çok yüksek değildir, ama tungs­ten ancak 5.930°C'de (hemen hemen Güneş' in yüzeyindeki sıcaklıkta) kaynar.

Metallerin çoğu ısıtıldığında genleşir (ha­cim olarak genişler), soğutulduğunda da bü­zülür (hacim olarak daralır). Bunun her gün karşılaşılan bir örneği, sıcaklık ölçümünde kullanılan cıvalı termometredir. Ama "invar" adıyla bilinen demir ve nikel alaşımının boyutları, sıcaklığa bağlı olarak hemen hemen hiç değişmez; bu nedenle arazi ölçümlerinde kullanılan şerit metreler bu alaşımdan yapılır.

Metal atomları katı bir yapı oluşturacak biçimde bir araya geldiklerinde, her atom sabit sayıda elektron verir ve böylece geriye artı yüklü bir iyon kalır. Metaller, elektron vererek iyon oluşturma yeteneklerine göre sıralanabilir; en kolay elektron verenler en etkin olanlardır. Bu tür bir sıralamaya etkin­lik dizisi ya da elektrokimyasal dizi denir. En etkin metaller olan potasyum ve sodyum dizinin başında, en az etkin metal olan altın ise dizinin sonunda yer alır. Artı yüklü iyonlar katmanlar halinde üst üste yığılır ve böylece ortaya metal kristali çıkar. Kristaldeki kat­manları bir arada tutan, atomlardan salınan ve katmanların içinde serbestçe hareket eden elektronlardan oluşan elektron bulutudur. Bu tür bir kimyasal bağa metal bağı denir. Metal­lerin iyi birer elektrik iletkeni olmasının nedeni de, elektronların iyon katmanları için­de serbestçe hareket edebilmeleridir. Bazı metaller elektriği öbür metallere oranla daha iyi iletir. En iyi elektrik iletkeni gümüştür. Elektrik kablolarının yapımında en çok kulla­nılan metal de bakırdır. Alüminyum, pek iyi bir elektrik iletkeni olmamakla birlikte çok daha hafif ve ucuz olduğundan bazen bakırın yerine kullanılır.

Metaller ısıyı da iyi iletirler; çünkü metal­lerde atomlar kristal yapı içinde birbirlerine çok yakın biçimde yığışmıştır ve böylece ısının iletimini sağlayan titreşimler bir atomdan öbürüne kolayca aktarılarak bütün yapı bo­yunca iletilir. Bir ucundan tutularak ateşe sokulan bir demir çubuk kısa sürede tutula­mayacak kadar ısınır. Ama tahta saplı bir demir çubuk çok daha uzun bir süre ateşte tutulabilir; çünkü, tahta zayıf bir ısı iletkeni­dir.

Birkaç katışıksız metal mıknatıs haline geti­rilebilir. Güçlü magnetik özellikleri olan me­taller yalnızca demir, nikel ve kobalttır. Ama en güçlü mıknatısların bazıları alaşımlardan yapılır. Bu tür alaşımların en iyilerinden biri olan "alniko", kobalt ve nikel ile magnetik özellikleri bulunmayan metallerden alümin­yum ve bakırın karıştırılması yoluyla elde edilir. Daha da ilgi çekici olanı, magnetik özellikleri bulunmayan metallerden manga­nez, alüminyum ve bakırın, belirli oranlarda karıştırıldıklarında belirgin magnetik özellik­lere sahip alaşımlar oluşturmasıdır. Mıknatıs­lık, atomların türüne olduğu kadar, onların yerleşim düzenine de bağlıdır; bu nedenle mıknatıslık için gerekli özellikleri taşımayan bazı metaller, birleştirildiklerinde ortaya öyle bir atom yerleşme düzeni çıkar ki, alaşım yüksek magnetik özelliklere sahip olur.

Metaller sıcakken merdanelerin arasından geçirilerek ya da dövülerek istenen biçime getirilebilir. Metal, merdanele­rin arasından geçirilip (buna haddeleme de­nir) ince levhalar haline getirildikten sonra, artık bir daha ısıtılmaya gerek kalmadan soğuk halde preslerde biçimlendirilebilir; oto­mobil kaportaları ya da alüminyum tencereleri bu biçimde üretilir. Bazı metaller ise, sıkıştı­rarak kalıptan geçirme yöntemiyle (buna ba­zen "ekstrüzyon" denir) belirli biçim ve kesit­teki çubuklar haline getirilebilir; bu yöntem­de sıcak metal diş macunu gibi sıkılarak çok sert çelikten yapılmış bir kalıbın istenen biçimdeki deliğinden dışarı çıkarılır. Tel yap­mak için kalın metal çubuklar haddeden geçirilerek daha ince çubuklar haline getirilir ve daha sonra bu çubuklar tel inceliğine gelinceye kadar delikleri giderek küçülen bir dizi kalıptan çekilir.

Metallere biçim vermenin en yaygın yön­temlerinden biri dökümdür; bu yöntemde metaller eritilir ve istenen biçimdeki bir kalı­ba boşaltılır. Basınçlı döküm tekniğinde, erimiş metal basınç altında metal bir kalıba püskürtülür. Bir başka biçimlendir­me yönteminde de, metal ya da metal karışı­mı, önce toz haline getirilir; bu toz, soğukken preslenerek istenen biçimde hazırlanır ve sonra sinterlenir, yani biçimi bozulmadan eritilerek toz taneciklerinin birbirine iyice yapışıp tek bir parça haline gelmesi sağlanır. Çelikten yapılmış eşyaların paslanmasını ön­lemek ya da görünümünü güzelleştirmek için bunların yüzeyi ince bir metal katmanıyla kaplanabilir; bunun için eşya, erimiş metal banyosunun içine daldırılır. Galvanizli saclar (ince demir levhalar) ve çit telleri, bu metalle­rin erimiş çinkoya daldırılması yoluyla hazır­lanır. Kaplama işlemlerinde elektroliz yönte­minden de yararlanılır. Elektrikli kaplama yöntemiyle üretilen ve konserve kutularının yapımında kullanılan teneke, ince bir çelik levhanın yüzeyi incecik bir kalay katmanıyla kaplanarak elde edilir.

Metallerin dayanıklılığı ve sertliği iki biçim­de denetlenebilir ya da belirlenebilir; bunlar­dan biri alaşımlama, öbürü ise ısıl işlem uygulamasıdır. Metaller, katışıksız haldeyken genellikle yumuşak ve dayanıksızdır; bunlar başka metallerle alaşımlanarak (karıştırıla­rak) daha dayanıklı ve sert hale getirilebilir. Katışıksız bakır ve katışıksız kalay oldukça yumuşak maddelerdir, ama bu iki metal birlikte eritilip karıştırılırsa, çok sert ve güçlü bir alaşım olan tunç elde edilir. Isıl işlem ise, metallerin sıcaklığını değiştire­rek bunlara istenilen sertlik ve dayanıklılık özelliklerini kazandırma yöntemidir. Bu yön­temde, önce metalin sıcaklığı dikkatli bir biçimde yükseltilir; sonra suya, tuzlu suya ya da yağa daldırılarak hızla soğutulur ve böyle­ce sertleştirilir (buna su verme denir). Meta­lin havada ya da denetimli bir ortamda yavaş yavaş soğutulmasına ve böylece yumuşatılma­sına tavlama denir. Uygulanacak ısıl işlem metalin türüne göre değişir.

Metaller, kendi aralarında: soy metaller (altın, gümüş,platin gibi) ve soy olmayan metaller (demir, çinko, aliminyum gibi) şeklinde sınıflandırılabilir. Yarı metaller, iyi metal özelliği göstermez. Bu elementler hem metal, hem de ametal özelliği gösterir. Silisyum, bor, antimun, arsenik gibi elementler yarı metaldir.
Doğada ametaller daha çok bulunsa da periyodik tablodaki elementlerin çoğu metaldir.

Özellikleri

  1. Metallerin hepsi (cıva elementi hariç) oda koşullarında katıdır.
  2. Bütün metaller parlaktır (Metalik parlaklık). Işığı yansıtırlar.
  3. Metaller sert ve yumuşak olabilir. Sert olan metal yumuşak olanı çizer.
  4. Metaller, tel, levha ve toz haline gelebilir. Metaller esnektir; eğilip bükülebilir.
  5. Elektrik ve ısıyı iletir.
  6. Soy metaller (altın, platin gibi) dışında diğer metaller havada paslanır.
  7. Metaller birbirleriyle bileşik yapmaz. Ancak birbiri içinde eritilerek karıştırılabilirler ve alaşım oluştururlar.
  8. İki veya daha çok metal birbiriyle molekül oluşturmaz.
  9. Moleküllerin öz kütleleri büyük, erime noktaları yüksektir. Örneğin, demir 1535°C'de erir. Yoğunluğu 7,8 g/cm3'tür.
  10. Metaller, daima elektron vererek (+) yüklü iyon (katyon) olmak ister.Çünkü son yörüngelerinde 1, 2, 3 elektron barındırabilirler.
  11. Metallerin çoğuna (Na, Mg, Fe, Zn gibi) asitler etki eder. Bunun sonucunda tuz oluşur ve hidrojen gazı açığa çıkar.

Sınıflandırma

1. Soy metaller (altın, gümüş, platin bronz gibi).
2. Soy olmayan metaller (demir, çinko, aluminyum gibi).
3. Yarı metaller, iyi metal özelliği göstermez. Bu elementler hem metal, hem de ametal özelliği gösterir. Silisyum, bor, antimuan, arsenik gibi elementler yarı metaldir.


MsXLabs.org & Temel Britannica

Son düzenleyen Safi; 26 Eylül 2016 14:11
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
22 Şubat 2010       Mesaj #3
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi

METAL


a. (fr. mötal; lat. metallum; yun. metallon'öan). Yüksek ısıl ve elektriksel iletkenlik, “metal parlaklığı" denen özel bir parlaklık, biçim değiştirmeye karşı bir yatkınlık ve katyon oluşturmaya karşı belirgin bir eğilim göstermesiyle ayırt edilen kimyasal element. (Bk. ansiki. böl. Metalürj, ve Kim.).

—Anorg. kim. Ağır metaller, atom kütleleri yüksek olan metaller. (Bk. ansiki. böl. Çevrebil.)

—Fizs. kim. Metal bağı, bir metalin atomlarını bir arada tutabilen, çok ileri ölçüde yöresizleşmiş bağ. (BAĞ.)

—Kaynakç. Ana metal, lehim ya da kaynakla birleştirilecek parçaları oluşturan metal. (Öğeler aynı ya da farklı metallerden oluşabilir. Plastik malzeme gibi diğer malzemelerin kaynağında ANA MALZEME terimi kullanılır.)

—Kuyumc.
  • Ayna metali, bileşiminde °/o 33 kalay bulunan ve Antikçağ’da sertliği ve üstün parlaklığı nedeniyle ayna yapımında kullanılan bronz.
  • Beyaz metal, gümüşe benzeyen ve özellikle eskiden sofra takımları ile lamba ayaklarının yapımında kullanılan, kurşun, bizmut, bakır gibi metallerle alaşım yapmış belli nicelikte kalay içeren alaşım,
  • Değerli metaller, altın, gümüş, platin.
  • Ingiliz metali, eskiden masa, sofra ve çay takımlarının yapımında kullanılan % 10 antimon ile az miktarda bakır ve kurşun içeren kalay ağırlıklı alaşım.
  • Mannheim metali, bir tür Pinchbeck.
—Mak. san.
  • Beyaz yatak metali, kurşun ya da kalay ağırlıklı, bakır ve antimon katılmış, açık renkli sürtünme önleyici (antifriksiyon) alaşım.
  • Kızıl yatak metali, °/o 40'a kadar kurşun içeren ve sürtünme önleyici olarak kullanılan, bakır ve kurşundan oluşmuş kırmızı renkli ikili alaşım.
  • Yatak metali, bir milin muylusunu taşıyan bir parça içine yerleştirilmiş bronz ya da sürtünme önleyici metalden parça.
—Metalogr. Metal mikroskopu, objektifi, incelenen saydamsız cismin altında bulunan mikroskop.

—Metalürj. Beyaz metal, yatak yastıklarını astarlamada kullanılan kurşun ya da kalay ağırlıklı beyaz alaşım.

—Petrokim. Metal giderme, ham petrolü ya da bir petrol ürününü, eser miktardaki metallerden arındırma.

—Süslem. sant. Metal sanatları, kuyumculuk, tunç, pirinç işleme sanatı, demircilik gibi çeşitli metal malzemenin kullanıldığı sanatlar.

—Teknol. Metal kaplamak, bir metal ya da alaşım katmanıyla kaplamak. ll Metal püskürtme tabancası -TABANCA.

♦ sıf. Metalden yapılmış şey için kullanılır. Metal kapı tokmağı. Metal cetvel.

—Camc. Metal kaplama, indirgeme, vakumda buharlaştırma ya da katodik püskürtme yoluyla camı metalle kaplama; bu yöntemle camı ince ve yarı-saydam bir altın tabakasıyla kaplayarak güneş camları imal edilir.

—El sant. Metal kalıplar, metal şeritlerin istenen biçime göre bükülüp diklemesine kalıptık tahtalar üzerine çakılmasıyla oluşturulan yazmacı kalıpları. (Daha çok rezer ve baskı sisteminde ve ince konturları kumaş üzerine basmak için kullanılır. Türk yazmacılığında bu tür kalıplar pek yoktur, tahta kalıplar yeğlenmiştir.)

—inş. Metal depluvaye, üzerine rastgele küçük yarıklar açılan ince sacın daha sonra bu yarıklara dik yönde gerilmesiyle elde edilen, ızgaralı bir görünüm kazanmış sıva teli.

—Mad. oc. Metal cevher, bileşiminde yararlı madde olarak doğal bir metal ya da bir metal bileşiği bulunan cevher. ll Metal cevher yatağı, potas cevheri ya da kömür gibi ametal cevher yataklarının tersine bilişeminde metal bulunan cevher yatağı. ll olmayan ya da ametal cevher, yararlı maddesi metal bileşiği olmayan cevher.

—Metalürj. Beyaz metal kaplama, bir yatak yastığının sürtünme yüzeyini oluşturmak için metal bir destek üzerine ince bir beyaz metal katmanı uygulama.

—Teknol. Metal kaplama, bir yüzey üzerine bir metal katmanı (metal ya da alaşım) çöktürerek uygulanan yüzey kaplama ya da işleme yöntemi.

—ANSİKL. Çevrebil. Ağır metaller. Bakır, kurşun, cıva, kadmiyum, manganez, çinko vb. gibi geniş bir element dizisini kapsayan ağır metallerin tümü, doğal çevrede zayıf derişimlerde bulunur ve farklı kimyasal özellikleri olan uyumsuz bir grup oluşturur. Bu elementlerden kimileri çok küçük miktarlarda bitki ve hayvan yaşamı için zorunludur, ama daha yüksek miktarlarda zehirleyici etkileri vardır. Özellikle beslenme zincirleri boyunca birikme eğilimi taşırlar. Cıva dışında ağır metallerin çoğu, elementel durumda tehlikeli değildir, ancak doğal çevrede son derece hareketli ve etkin olarak bulunan çok sayıda tuzu ve diğer kimyasal bileşmeleri en zehirleyici olanlardır. Yüksek dozda alındığında bunlardan kimileri kanser yapıcı (nikel, kobalt, kadmiyum, kurşun), kimileri sakat doğumlara yol açıcı (krom, kobalt, kurşun, cıva vb.) maddelerdir.
Sanayisel gelişmenin doğrudan bir sonucu olarak bu elementlerden kimilerinin derişiminin çevrede hızla artması, insan sağlığının ötesinde ekosistemlerin sürekliliğiyle ilgili ciddi sorunlar yaratır. Bunların belli bir ortamdaki derişimlerini azaltmanın tek yolu, diğer ortamlara dağıtmaktır.

—Metalürj. ve Kim. Metaller, Mendeleyev' in dönemli sınıflandırmasındaki elementlerin üçte ikisinden fazlasını oluşturur Kristal ve elektron yapılarına bağlı ilginç ortak fiziksel ve kimyasal özellikleri olan kristal katilar biçiminde bulunurlar. Bu yapının bilinmesi, bir metalin özelliklerini anlamayı sağlar. Bunun için günümüzde iki model önerilir:

—katı küreler modeli'nde metal, birbirlerine temas halinde sert küreler istifi biçiminde tanımlanır. Soy metaller ve geçiş metalleri için uygun bir yaklaşım sayılan bu model, özellikle, kafes kusurlarını (atom boşlukları, sıkışmış atomlar, dislokasyonlar, tane ayrım yüzeyleri) ve bunlara ilişkin özellikleri (yayınım, mekanik özellikler, genleşme) tanımlamayı sağlar;
—elektron gazı modeli'nde metalin atomları, değerlik elektronlarının ortaklaşa kullanılmasıyla bir iyon kafesi halinde oluşurlar; bu değerlik elektronları serbest ya da kısmen serbest bir elektron bulutu meydana getirir; bu bulut da metal bağı ile elektriksel ve ısıl iletkenlikten sorumludur. Yüksek iletkenlik değerlerinin nedeni değerlik elektronlarının hareketliliğidir. Metallerin opaklığı serbest elektronların gelen ışık fotonlarını kolaylıkla soğurmalarından kaynaklanır. Yüksek yansıtma gücü ise, elektronların temel enerji düzeylerine düştüklerinde bu enerjiyi yeniden yayımlamalarından ileri gelir.

Metallerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin, katışkıların bulunmasından (eser halinde olsalar bile) önemli ölçüde etkilendiklerini unutmamak gerekir.
Alkali melaller,
IA kolonunda yer alır; gümüş beyazı renginde ve mükemmel indirgen olan bu metaller, kuvvetli bazik hidrok-sitler oluşturma özelliğiyle ayırt edilir Metal parlaklıkları ve ilginç ısıl ve elektriksel özellikleri vardır. Bununla birlikte mekanik özellikleri yetersizdir: yumuşaktırlar, yoğunlukları düşüktür, yassılaşabilirler ve sünektirler Hepsi, yüzey merkezli kübik yapıda kristalleşir ve erime noktaları düşüktür Bilinen en elektropozitif ve dolayısıyla da, iyonlaşarak kolayca elektron vermeleri nedeniyle kimyasal bakımdan en tepkin metallerdir İyon bağları oluştururlar.

Toprak alkali metaller,
HA kolonunda toplanmıştır; çok tepkin olan bu elementlerin metal parlaklığı ve üstün elektriksel ve ısıl özellikleri vardır. Bununla beraber, alkali metallere göre belirgin özellikleri daha az ve indirgenlikleri de daha zayıftır. Yine de, onlardan daha serttirler.
Atomlan, dolu elektron iç katmanları içeren bu iki aile, normal denilen metaller arasında yer alır. Geçiş metallerine ya da soy metallere (bakır, gümüş, altın) karşılık normal metallerin (sodyum, magnezyum, alüminyum), iyonu oluşturan öz enerjisinden iyice ayrı enerjide bir elektron gazı oluşturan değerlik elektronları vardır Özelliklerinin incelenmesi için önerilen model, elektron gazı modelidir: bu elektronlar, özü yok tel tabancasıyla metal sayarak metalin içinde serbestçe dolaşakaplama ilkesinin şeması bilirler.

Geçiş metalleri,
elementler tablosunda kaplama ilkesinin şeması yatay çizgilerde toplanmıştır; bu elementler elektron katmanlarının, yeğlemek olarak dış katmanlardan başka katmanlarda gerçekleşen dolmasıyla ayırt edilir. Belirgin metal özellikleri gösteren elementlerdir. Geçiş metalleri arasında aşağıdakiler ayırt edilir:
—d katmanlarının gecikmiş dolmasına karşılık gelen geçiş metalleri. Çoğunlukla renkli olan bu tür geçiş metallerinin, ilginç mekanik, ısıl ve elektriksel özellikleri vardır Erime noktaları yüksektir ve kimilerinin üstün manyetik özellikleri vardır Kimyasal bakımdan, birçok yükseltgenme derecesi gösterirler ve çok sayıda kompleks verebilirler;
—f katmanlarının gecikmiş dolmasına karşılık gelen nadir toprak metalleri. Kuvvetli metal parlaklığı ve iyi bir iletkenlik gösterirler. Bunlar kimyasal bakımdan çok tepkin elementlerdir.

Türkiyede.


Metal eşya sanayisi genellikle yatırım malları üreten sanayi kollarından biri olan metal eşya sanayisi, asıl hammaddesi metal olan, ancak herhangi bir güçle harekete geçirilmeyen, cıvatadan büyük çelik konstrüksiyonlara kadar geniş bir alanı kapsayan bir ürün çeşitliliğine sahiptir. Bu kesimde üretilen kesici takımlar, el aletleri, zincir, yay, cıvata, somun vb. ürünler, doğrudan doğruya yatırım malları üreten sanayilerde girdi olarak kullanılmaktadır. DPT' nin gruplandırmasına göre, bu sanayi kolunun üretim kapsamına giren mallar şu başlıklar altında toplanmıştır: bıçakçı eşyası, el aletleri ve hırdavat malzemesi (her türlü marangoz araçları, anahtar eğe, pense, tornavida vb. el aletleri; her tür takım tezgâhlarının kesici ve aşındırıcı uçları, menteşe, kilit, vida, somun, pim vb); metal mobilya ve teçhizat (çelikten ya da alüminyumdan büro eşyaları, sobalar, mutfak fırın ve ocakları, metal mobilya, karyola, para kasaları vb.); metal yapı malzemesi (her tür çelik konstrüksiyon, metal doğrama, normal ya da basınca dayanıklı depo, sarnıç, tank vb.; kalorifer kazanları, su ve yakıt tankları, armatürler, radyatörler vb.); bunun dışında kalan metal eşya (çatal, kaşık, bıçak gibi sofra eşyaları; tencere kazan, kapkacak vb. mutfak eşyaları; tıraş bıçağı, makas zil, nefesli ya da telli müzik aletleri vb.).

Türkiye'de Cumhuriyet'in ilk yıllarından başlayarak bu sanayi kolunun gelişmesi yönünde çaba harcanmış ve 1927'de çıkartılan Teşâzik-i sanayi kanunu ile özel kesime yeni olanaklar tanınmışsa da o dönemde yeterince gelişememiştir. 1932'de bu sanayi kolunda, 25'i Cumhuriyet öncesi dönemde kurulmuş olan 85 işletme bulunuyordu. Ancak, bu 25 işletmeden çoğunun makinelerinin eski olması yüzünden sayıları giderek azalmış, 1937'de yalnızca 11'i çalışır durumda kalmıştır Bu konudaki ilk girişimler özellikle askeri gereksinimleri karşılamak üzere Ankara, Kırıkkale ve Gölcük'te metal eşya, makine ikmal ve onarım tesislerinin kurulması olmuştur Ancak, 1930’lu yılları içeren bu dönemde, metal eşya sanayisi girdilerinin hemen tümünün dışalıma dayanması, gelişmeyi engellemiştir. 1950'li yıllarda kısa bir süre uygulanabilen liberasyon rejimiyle hammaddelere döviz tahsisinin artması, metal eşya sanayisinde önemli bir sıçrama yapmıştır Planlı döneme geçtikten sonra çıkartılan Yatırımlarda yerli mamuller kullanma yönetmeliği ve Montaj sanayisi yönetmeliği, etkisini göstererek bu kesimin üretiminde 1962-67 arası % 7,3; 1967-72 arası % 9,2 oranında yıllık artışlar sağlanmıştır. Planlı dönemdeki bu gelişme süreci içinde metal eşya sanayisi, bazı nitelik ve standartlaşma sorunları olmakla birlikte, oldukça ileri bir teKnolöjik düzeye ulaşmıştır.

Türkiye'de, gıda ve dokuma dallarından sonra en çok işyeri metal eşya dalında bulunmaktadır, işletme sayısı 100'ü aşan alt dallar anahtar ve kilit, çelik sac ve emayeden mutfak eşyası, metal büro ve ev eşyası, çelik ve alüminyum konstrüksiyon, teneke ve sac kutular, çivi ve raptiyeler, soba, cıvata-somun üreten dallardır. 1985 Sanayi ve işyerleri sayımı’na göre, bu dalda 887 büyük işyeri (10 ve daha fazla kişi çalışan) ve 32 647 küçük işyeri (10'dan az kişi çalışan) bulunmaktadır. Bu işyerlerinde çalışanların yıllık ortalaması 45 242'si büyük işyerlerinde olmak üzere, toplam 129 985 kişidir. 1991 yılında metal eşya sanayisinde toplam dışalım 838,1 milyar TL, toplam dış satım ise 255,1 milyar TL olarak gerçekleşmiştir (1988 yılı fiyatlarıyla). Metal eşya sanayisinin toplam imalat içindeki payı, 1991 verilerine göre, % 3,2’dir.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 26 Eylül 2016 14:19
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ocak 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
METAL
— Polim. Metal kaplama, plastik maddelerin ısıl, optik, elektrik, hatta mekanik özelliklerini artırması nedeniyle giderek daha yaygın biçimde kullanılmaktadır. Kaplama işleminde uygulanan başlıca teknikler şunlardır: tabancayla püskürtme vakumla metal kaplama, özellikle ABS (akrilonitril, butadien, stiren terpolimerlerinin kısa yazılışı) malzemelerine uygulanan elektrolitik metal kaplama. Metalle taşıyıcı plastik arasındaki yapışma, özellikle dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Kaplama ve plastik maddenin birbirinden ayrılması çeşitli etkenlerden kaynaklanır Bunlar arasında plastik yüzeyinin çok iyi hazırlanmamış olması, metal kaplamanın kalkmasına yol açan plastikleştiricilerin göçü, plastik ve metal arasındaki genleşme katsayısı farklıklarının doğurduğu gerilimlere neden olan sıcaklık değişmeleri sayılabilir.

—Simya. Simyacılar yaygın anlamda yedi metal bilirler: renk ve özellikleri bakımından Satürn’e karşılık gelen kurşun, kalay (Jüpiter), demir (Mars), altın (Güneş), bakır (Venüs), cıva (Merkür), gümüş (Ay). Simya kuramı altın ve gümüş olarak iki metalin mükemmel, diğerlerinin alelade olduğunu kabul eder Bu sonuncu metallerin dönüşmesi olanaklıdır, çünkü mineraller gibi bütün metaller aynı hammaddeden türer, birbirlerine benzer ve yalnız biçimleri bakımından farklılık gösterirler. Bütün metaller, değişen oranlarda, belirli sayıda nitelikler taşıyan iki temel öğeden, kükürt ve cıvadan oluşurlar Üçüncü temel öğe olan tuz, ancak bağlayıcı görevi yapar. Pişme derecesi, arılık derecesi, gezegenlerin etkisi metallerin kendi aralarındaki farklılıkların kaynağıdır.

—Tekndl. Metal kaplama, cisimleri korozyona karşı korumayı, yüzeysel özelliklerini (özellikle sertlik) iyileştirmeyi ve çalışma sırasında aşınmış ya da işlemeyle yıpranmış parçalann boyutlannı ilk ölçülerine getirmeyi sağlar Bu amaçla, metal kaplanacak yüzeyin, uygulanacak tekniğe ve kaplanacak metalin yapısına bağlı olarak özenle hazırlanması gerekir. Metal kaplama çeşitli tekniklerle elde edilir:
—kimyasal yer değiştirme; bu teknikte metal, kaplanacak metalin genellikle çözelti halindeki tuzlarından biriyle yer değiştirir (demiri kimyasal olarak bakırla kaplama);
—elektrolitik kaplama (krom kaplama, bakır kaplama, nikel kaplama, çinko kaplama vb.);
—sıvı metal ya da alaşıma sıcak daldırma; bu yöntem, demiri ve çeliği çinkoyla (galvanizleme), alüminyumla (alüminyumlama), kalayla (kalaylama) ya da kurşunla (kurşun kaplama) kaplamada kullanılan en eski yöntemdir;
—ısılkimyasal işlem; katı, sıvı ya da gaz ortamda yüzeysel olarak uygulanan bu yöntemle alüminyum (alüminyum emdirme), çinko (Sherard yöntemi), krom (kromlama), molibden ve tungsten katmanları elde edilir;
—boya; bu teknikte asıltı halinde metal tozları içeren bir boya kullanılır;
—tabancayla metal kaplama;
—vakumda metal kaplama.
Sanayide kullanılan en yeni yöntemler arasında yer alan bu son iki yöntem genellikle tam deyimiyle "metal kaplamalar" olarak kabul edilir. Tabancayla püskürtme yoluyla metal kaplama yöneminde yüzey üzerine çok küçük damlacıklar halinde püskürtülen sıvı metal ya da alaşım, burada katılaşarak koruyucu bir katman oluşturur. Metal ya hamlacın aleviyle sürüklenen bir tel (Schoop yöntemi) ya da ister bu alevle emilen, ister bir elektrik arkının oluşturduğu plazma jetinin etkisi altında kalan bir toz (Schori yöntemi) biçimindedir. Daha az kullanılan bir yöntemde gerektiğinde önceden eritilen metal, çekim etkisiyle tabancaya gelir ve burada sıcak bir basınçlı havayla püskürtülür. Metallerin ve alaşımların büyük bir bölümüne uygulanabilen tabancayla metal kaplama, özellikle büyük boyutlu ve sökülemeyen parçaları kaplamak için çok uygundur. Çinko, kurşun, alüminyum, bronz kaplama, kalaylama, tesisatları korozyona ve sıcakta yükseltgenmeye karşı korumak için yaygın olarak kullanılmaktadır.

Vakumda metal kaplama tekniğinde, havası alınmış bir kap içinde ısıtılan metal parçası buharlaşır ve aynı kap içine yerleştirilen kaplanacak cisimler üzerine çöker. Böylece çöken metalin kalınlığı birkaç atom katmanından 1 mikrometreye kadar değişir; bu nedenle kaplanacak yüzeyin çok özenle hazırlanması (elektrolitik ya da çok ince mekanik parlatma) gerekir. Bu yöntem yalıtkan bir malzemenin yüzeyini iletken hale getirmeyi sağlar. Bu metal kaplama tipi, sanayide, gerek korozyona karşı korumak, gerek dekoratif bir görünüm vermek ya da yüzeysel özelliklerini artırmak (yansıtma, elektriksel iletkenlik) amacıyla çok sayıda parçaya, özellikle de elektrikte, elektronikte (tüm- devreler) ya da optikte (yansıtıcılar) kullanılan melzemelere uygulanır, ince kaplamalar renksiz bir vernik katmanıyla korunur.

En yeni tekniklerden biri olan katodik püskürtmeyle metal kaplamada parça, içinde arı bir gaz bulunan bir kaba yerleştirilir; bu gazın basıncı milibarın onda biri düzeyindedir. Bir elektrik boşalması alüminyum katotun püskürmesini sağlar ve katotun malzemesi metal kaplanacak parçalar üzerinde kaplanır. Bu yöntem özellikle mikroelektronikte kullanılır.
Bu iki teknik, elektron mikroskopunda gözlemlemek için bu yolla iletken duruma getirilmiş yalıtkan malzemeleri, yapısal olarak incelemeyi sağlar.

Metal sanayicileri sendikası (Türkiye), metal işkolunda etkinlik gösteren işverenlerin sendikası. Kısa adı MESS olan sendika, 1959'da 11 firmanın girişimiyle İstanbul'da kuruldu. 1963'te, Ankara Madeni eşya işverenleri sendikası kendini feshederek MESS ile birleşti. Aynı yıl Sendikalar kanunu ile Toplusözleşme, grev ve lokavt kanunu'nun yürürlüğe girmesi üzerine başlayan toplusözleşme görüşmelerine, 64 işyerini kapsayan grup sözleşmesi yapmak üzere katıldı. Ancak, grup sözleşmesi başta T. Maden-iş sendikası olmak üzere işçi sendikalarınca kabul edilmedi ve grup dağıldı. Sonraki yıllarda metal sanayisi işkolunda işyeri sözleşmeleri tek tek yapıldı, grup sözleşmesine uzun bir aradan sonra geçilebildi (1976). 1979'da, T. özal'tn da 7 ay başkanlık yaptığı sendikanın üye sayısı, 1960'ta 17 iken, 1970’te 296'ya, 1980'de 310'a, 1990'da 398'e yükseldi. 1992 sonu itibariyle 300 üyesi vardı.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 26 Eylül 2016 14:21
meleimmxx - avatarı
meleimmxx
Ziyaretçi
11 Ocak 2011       Mesaj #5
meleimmxx - avatarı
Ziyaretçi

METAL NEDİR?


Metal; çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliğine sahip, kendine özgü parlaklığı olan madenlerin ortak adıdır. Metal teknolojileri ise metal ve metal alaşımların sıcak ya da soğuk olarak biçimlendirildiği bir sanayi dalıdır. Bu alanda çeşitli metaller ısıl işlemlere tabi tutularak kaynak, perçin ya da cıvatayla birleştirilir. Ayrıca, çelik yapımı ve metal süsleme işleri de alandaki faaliyetler arasında yer alır. Bu alan; malzemeyi işleyen ve şekil veren makineler, ekipmanlar ve süreçlerden oluşmaktadır.

Metal endüstriyel üretim yapılan her alanda kullanılan bir malzemedir. Sağlam, dayanıklı, esnek ve estetik görünüme sahip olduğu için birçok sanayi kolunda tercih edilmektedir.

METAL NERELERDE KULLANILIR?


Metal, demir çelikten beyaz eşyaya, havacılıktan uçak ve gemi yapımına kadar aklımıza gelebilecek birçok sanayi alanında yaygın olarak kullanılmaktadır. Demir-çelik sektörünün yapı taşı metallerdir. Bu sektördeki tüm ürünler metalden yapılmaktadır.

Gelişen malzeme çeşitliliği ve teknolojiye bağlı olarak mobilya alanında da metal kullanımı yaygınlaşmıştır. Günümüzde ayaklardan iskeletlere ve aksesuarlara kadar mobilyaların birçok yerinde metal malzemeler tercih edilmektedir. Beyaz eşyaların, dış aksamlarının yanı sıra, motorunda da metal bulunur.

Metalin yaygın olarak kullanıldığı bir başka sektör ise ısıtma ve havalandırma cihazları sektörüdür. Isıtma sektöründe kaloriferler dökme ya da sac metalden yapılabilir. Havalandırma sistemleri ise genellikle sac metallerden oluşturulur.

Her türlü kara, hava ve deniz taşıtlarının yapımında birincil ham madde metaldir. Araçların motoru, iç ve dış aksamında metal teknolojisi ürünlerinden yararlanılmaktadır.

Metal telekomünikasyon cihazları, elektronik ve elektrikli cihazlar, endüstriyel cihaz ve makine imalatının yanı sıra her türlü metal fabrikasyon ürünlerde kullanılan bir maddedir.

METAL TEKNOLOJİSİNİN SON DURUMU


Son yıllarda metal teknolojilerinde kullanılan teknolojide önemli gelişmeler meydana gelmiştir. Bu gelişimler ürün kalitesini arttırmanın yanı sıra ürün çeşitliliğini de beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla üretim sürecinde makine ve teçhizata hakim, işlemleri profesyonel biçimde yapacak nitelikli iş gücüne daha fazla ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır.

MEZUN ÖĞRENCİLERİN DURUMU


Meslek liselerinin metal teknolojisi alanını tercih eden öğrencilerin, mezun olduktan sonra işsiz kalma ihtimalleri yok denecek kadar azdır. Diğer yandan bu alanda lise eğitimini tamamlayan öğrenciler kendi alanlarında ön lisans ve lisans eğitimine devam edebilir. Başarılı öğrenciler bu alanda akademik çalışmalar yapmak üzere, lisans üstü eğitim alarak yüksek lisans ve doktora yapabilir, eğitimlerini en üst seviyeye kadar sürdürebilirler.

Metal teknolojisi dünya ticaretinde ve ülke kalkınmasında önemli yeri olan sektörlerden biridir. Kendini yenilemeyi bilen, yabancı dil konusunda yeterli kişiler yalnızca yurt içinde değil yurt dışında da branşıyla ilgili iş bulma imkânına sahiptir. Avrupa Birliği ülkelerinde ya da diğer yabancı ülkelerde mesleğini ustalıkla yapan bir kişi, kariyer yapabilir ve yüksek standartlarda çalışabilir..!!

Saatler:
Çeşitli mekanik saatlerde sıcaklık etkisi ile sapmalar meydana gelebilmektedir. Bu sapmalar önlemek için metal çiftleri kullanılarak önlenebilmektedir. Bu sebeble mekanik saatlerin yapısında metal çiftlerinden yararlanılır.

Termostatlar:
Biraz önce verdiğimiz ütü örneğinde kullanılan sistemlere termostat adı verilmektedir. Termostatlar belli bir sıcaklık değerine ihtiyacımız olduğunda kullanılır ve bunlar etal çiftleri sayesinde yapılırlar. Fırınlar, ütüler, kombiler gibi sabit sıcaklık değerine ihtiyacımız olan sistemlerde termostatlar kullanırız.

Termometreler: Bazı termometrelerde sıcaklık değerini göstermek için metal çiftlerinden yararlanılır. Sıcaklık değiştikçe metal çiftinin şekli değişir bu olay sıcaklık değerinin belirlenmesi için kullanılır.

Isı motorları: Kaynaklarda böyle bir araçtada metal çiftlerinin kullanıldığını belirten bilgiler bulunmakta.
Son düzenleyen Safi; 26 Eylül 2016 15:39
OrginaL - avatarı
OrginaL
Ziyaretçi
12 Ocak 2011       Mesaj #6
OrginaL - avatarı
Ziyaretçi
METAL
Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli bileşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde, °maden. Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için ergitilen antimon ve kurşun alaşımına verilen ad.

Valans elektronlarının paylaşımı ile metalik bağ yapan ısı, elektirik iletkenliği yüksek olan bir malzemedir. Metaller opak ve sünek olup çekiç altında kolayce şekillendirilebilirler.

Metal Nedir?
Metal, Yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, şekillendirmeye yatkın, katyon oluşturma eğilimi yüksek, oksijenle birleşerek çoğunlukla bazik oksitler veren elementler metaller, kendi aralarında soy metaller altın, gümüş, platin gibi ve soy olmayan metaller demir, çinko, aliminyum gibi şeklinde sınıflandırılabilir. Yarı metaller, iyi metal özelliği göstermez. Bu elementler hem metal, hem de ametal özelliği gösterir. Silisyum, bor, antimun, arsenik gibi elementler yarı metaldir

Doğada ametaller daha çok bulunsa da periyodik tablodaki elementlerin çoğu metaldir Özellikleri metallerin büyük çoğunluğu nor mal koşullarda katı halde bulunur ancak cıva sıvıdır Bütün metaller parlaktır metalik parlaklık ışığı yansıtırlar Metaller sert ve yumuşak olabilir. Sert olan metal yumuşak olanı çizer Metaller, tel, levha ve toz haline gelebilir. Metaller esnektir; eğilip bükülebilir.

Elektrik ve ısıyı iletir Soy metaller (altın, platin gibi) dışında diğer metaller havada paslanır Metaller birbirleriyle bileşik yapmaz. Ancak birbiri içinde eritilerek karıştırılabilirler ve alaşım oluştururlar.

İki veya daha çok metal birbiriyle molekül oluşturmaz moleküllerin öz kütleleri büyük, erime noktaları yüksektir. Örneğin, demir 1535°C'de erir. Yoğunluğu 7,8 g/cm3'tür. Metaller, daima elektron vererek (+) yüklü iyon (katyon) olmak ister.Çünkü son yörüngelerinde 1,2,3 elektron barındırabilirler Metallerin çoğuna (Na, Mg, Fe, Zn gibi) asitler etki eder. Bunun sonucunda tuz oluşur ve hidrojen gazı açığa çıkar.
Son düzenleyen Safi; 26 Eylül 2016 15:40
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Ocak 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Metaller
Son yörüngelerinde 1,2 ya da 3 elektron bulunan elementlere metal denir. Periyodik cetvelin sol tarafında yer alırlar.

Özellikleri
  • Elektriği ve ısıyı iyi iletirler.
  • Elektron vererek bileşik yaparlar.
  • Kendi aralarında bileşik yapamazlar. Ametallerle bileşik yaparlar.
  • Kendi aralarında alaşım oluştururlar.
  • Yüzeyleri parlaktırş Örneğin; altın ve gümüş gibiş
  • Isıyı ve elektriği iyi iletirlerş Örneğin; elektrik telleri, yemek pişirme kabları gibiş
  • Tel ve levha hâline getirilerek şekil verilebilirlerş Örneğin; bakır tel ve çinko levha gibi
  • Kendi aralarında bileşik oluşturmazlari. Elektron vererek bileşik yaparlarş Pozitif (+) yüklü iyon oluştururlarş
  • Oda koşullarında (cıva hariç) katı hâlde bulunurlarş
  • Erime ve kaynama noktaları yüksektiri

(Alkali Metaller)


H, Li, Na, K, Rb, Cs, Fr
  • Hidrojen ametal, diğerleri metaldir.
  • +1 değerlikli iyon hâlinde bileşik oluştururlar.
  • Isı ve elektrik akımını iyi iletirler.
  • Değerlik elektron sayıları 1 dir.
  • Doğada bileşik hâlinde bulunurlar.

(Toprak Alkali Metaller)


Be, Mg, Ca, Sr, Ba, Ra
  • Hepsi metaldir.
  • Değerlik elektron sayısı 2 dir.
  • Bileşiklerinde +2 değerlikli olurlar.
  • Isı ve elektrik akımını iletirler.
  • Doğada bileşikler hâlinde genellikle toprakta bulunurlar.

Yarı Metaller


Germanyum (Ge), antimon (Sb), bor (B), tellür (Te) yarı metal özelliği gösterir. Görünüş ve bazı fiziksel özellikler yönünden metallere, kimyasal özellikleri yönünden ametallere benzerler.
Ad:  metal.JPG
Gösterim: 3221
Boyut:  163.5 KB
Son düzenleyen Safi; 27 Eylül 2016 01:02
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
26 Eylül 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

METALLER VE ÖZELLİKLERİ


Günümüzde elementlerin sınıflandırılması temelde iletkenliklerine dayandırılmaktadır. Buna göre metaller ısı ve elektriği iyi iletirler, ametaller ise normal koşullarda iletken değildirler. Bir kısım elementler ise ısı ve elektriği bir miktar iletirler, ancak iletkenlikleri metallerin tersine sıcaklıkla artar. Bunlara yarı metaller denir.
Metaller, metalik bağlı kristaller oluştururlar, koordinasyon sayılan yüksektir. (8 veya 12) Metal atomlarının en dış elektronları (değerlik elektronları) ametallerde olduğu gibi Kovalent bağ yapmak üzere çiftlenmezler. Katı haldeki bir metalde atomlar birbirine çok yakın olduğundan, bir atomun değerlik elektronları diğer atomların etki alanına girer.

Yarı metallerde dolu ve boş molekül bantları arasındaki enerji farkı oldukça küçüktür ve bir miktar iletkenlik vardır. Bu iletkenlik elektronların enerjisini artıran bir dış etki ile (ışık veya ısı) artırılabilir. Bunlar tabaka yapısında veya uzun zincirler halinde büyük moleküller oluştururlar. Koordinasyon sayıları oldukça küçüktür (4 veya 4 ten az). Metallerde ise molekül bantları kısmen dolu olup elektronların serbestçe hareketi sonucu iletkenlik fazladır.
Birkaçı dışında oda sıcaklığında hepsi katı halde bulunan metaller kristal denilen belirli geometrik şekiller oluştururlar.

KRİSTAL YAPI


Kristaller, düzlem yüzeylerin kristale özgü belirli açılar altında birleşmesiyle oluşur. Kristal katılar üzerinde yapılan çalışmalar kristal örgüyü oluşturan atom, molekül veya iyonların uzayda bütün örgü boyunca düzenli olarak tekrarlandığını göstermektedir. Bir kristal örgünün, kristalin bütün özelliklerini taşıyan en küçük parçasına birim hücre denir.
Birim hücrede atom sayısı ve koordinasyon sayısının çeşitli şekillerde bulunması ile çeşitli türlerde kristal yapılar oluşur. Bunlara örnek olarak Basit Küp, Hacim Merkezli Küp, Yüzey Merkezli Küp gösterilebilir.

Metal kristallerinde tekrarlanan birimler artı yüklü iyonlardır. Değerlik elektronları yalnız kendi atom çekirdeklerinin değil bütün komşu çekirdeklerinin etkisi altında bulunur. Her yöne doğru hareket edebilir. Bu nedenle metal kristallerinin bir elektron denizi içinde düzenli bir şekilde yerleşmiş artı yüklü iyonlardan oluştuğu söylenebilir. Kolaylıkla akabilen elektron denizi metale elektriksel iletkenlik kazandırır. Artı yüklü iyonlar elektriksel yük dengesini bozmadan yer değiştirebildiklerinden metaller tel ve levha haline getirilebilirler ve yumuşaktırlar. Mekanik bir kuvvetin etkisi altında yeni metalik bağlar oluşacağından metalin özellikleri değişmez.

Metallerin birçoğunda iyon-elektron denizi etkileşiminden başka artı yüklü iyonlar arasında kovalent bağlar (elektron ortaklaşması) da oluşur. Böyle metaller serttirler. Demir ve tungsten buna örnek olarak verilebilir.

MANYETİK ÖZELLİK


Maddeler manyetik özelliklerine göre üç gruba ayrılabilir. Genellikle manyetik alandan kaçan, dış manyetik alan tarafından itilen maddelere diyamanyetik, manyetik alana doğru çekilen maddelere de paramanyetik maddeler denir. Ayrıca demir, kobalt, nikel ve bunların alaşımları, Fe3O4 bazı bakır-mangan alaşımları gibi maddeler paramanyetik maddelerden en az bin kez daha fazla bir kuvvetle manyetik alana çekilirler. Bu tür maddelere de ferromanyetik maddeler denir.

Manyetik özellik, elektronların kendi ekseni çevresindeki hareketleri (spinleri) ile ilişkilidir. Elektronları eşleşmiş olan atomlar manyetik özellik göstermezler. Çünkü bunlarda eşlenmiş elektronlar birbirine karşıt yönde döneceğinden manyetik alanları birbirini yok eder. Sonuçta madde diyamanyetik özellikte olur.
Eşlenmemiş bir tek elektronu bulunan maddeler zayıf bir manyetik etki gösterirler. Eşlenmemiş elektron sayısı arttıkça manyetik özellik artar. Bir elementin ferromanyetik olması için aşağıdaki koşulları sağlaması gerekir.
  1. Tam dolu olmayan d ve f yörüngeçlerine sahip olmalıdır.
  2. Kristal örgüde atomlar birbirine çok yakın olmamalıdır. Aksi durumda, birbirine komşu atomlardaki tek elektronlar etkileşerek zıt yönde dönme kazanır ve böylece elektron eşlenmesi yaparak etkilerini yok ederler.
  3. Atomlar kristalde birbirinden çok uzakta olmamalıdır. Aksi halde bir atomdaki eşlenmemiş elektronlar komşu atomlardaki elektronlarla etkileşip aynı bir doğrultuda düzenlenemezler.

METALLERİN AKTİFLİK SIRASI


Bilindiği gibi metaller elektron vererek bileşik yaparlar, yani elektropozitiftirler. Ancak, elektron verme eğilimleri birbirinden farklıdır. Metaller elektron verme yatkınlıklarına yani yükseltgenme potansiyellerinin azalışına göre sıralanırsa aktiflik sırası elde edilir. Metallerin en aktifi potasyum, en az aktifi ise altındır. Genellikle bir metal, sırada kendisinden aşağıda bulunan herhangi bir metali bileşiklerinden açığa çıkarır. Metallerin oksijen, kükürt ve halojenlerle tepkimeye girme eğilimi aşağıya doğru inildikçe azalır. Aynı şekilde bileşiklerin oluşması ve kararlılığı da aşağıya inildikçe azalır.

METALLERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ


  • Metallerin fiziksel özelliklerinden en önemlileri şu şekilde sıralanabilirler.
  • Isıyı ve elektriği iyi iletirler.
  • Dövülüp şekil verilebilir, tel ve levha haline getirilebilirler.
  • Işığı geçirmezler fakat metalik parlaklık gösterirler.
  • Yoğunlukları fazladır.
  • Oda sıcaklığında çoğu katıdır. (civa sıvıdır)
  • Bir kısmı paramanyetik özelliktedir.
  • Vurma ve çekmeye dayanıklıdırlar.

METALLERİN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ


  • Metallerin en önemli kimyasal özellikleri şu şekilde sıralanabilir.
  • Metal atomlarının en dış yörüngelerinde az sayıda (en çok 4) elektron bulunur ve bunlar serbest elektronlardır.
  • iyonlaşma potansiyelleri düşüktür, yani değerlik elektronlarını kolaylıkla verirler.
  • İyi indirgendirler.
  • Hidroksitleri bazik veya amfoterik özellik gösterir.
  • Elektropozitiftirler, yani oksitlenme sayıları pozitiftir.
  • Metal reaksiyonları
oxijen ile
Ad:  11.JPG
Gösterim: 1347
Boyut:  11.1 KB Ad:  12.JPG
Gösterim: 1409
Boyut:  11.6 KB

nitrojen ile
Ad:  4.JPG
Gösterim: 1344
Boyut:  8.8 KB Ad:  5.JPG
Gösterim: 1362
Boyut:  9.9 KB

hidrojen ile
Ad:  6.JPG
Gösterim: 1378
Boyut:  10.2 KB

acid ile
Ad:  7.JPG
Gösterim: 1385
Boyut:  11.5 KB
Ad:  8.JPG
Gösterim: 2763
Boyut:  45.3 KB

METALLERİN SINIFLANDIRILMASI


Metalleri sınıflandırmak için, periyodik çizelgeyi kullanmak yararlı olacaktır. Buna göre metaller; geçiş öncesi metalleri, geçiş metalleri, B metalleri ve lantanid ve aktinitler olmak üzere dört ana sınıfa ayrılabliir.

GEÇİŞ ÖNCESİ METALLERİ


Grup IA ile grup IIA elementleriyle grup IIIA elementlerinden alüminyum, skandiyum ve yitriyum bu sınıfa girer. Bu metaller en dış yörüngeçlerindeki s elektronlarıyla da belirlenir. Bu nedenle onlara s bloğu elementleri de denir. Bu metaller en dış s elektronlarını kolaylıkla vererek soy gaz elektron dizilişinde olan iyonlarını oluşturur.

GEÇİŞ METALLERİ


Grup IIA ile grup IB arasında yer alan elementlerden oluşur. Ancak skandiyum, yitriyum ve lantanyumda geçiş metali özelliği tam olarak belirgin olmadığı gibi grup IB elementlerinde B metali özelliği de görülür. Bu metaller birçok yönleriyle aktinitlere benzerler. Bunlarda d yörüngeçleri bileşik yapmada önemli rol oynar. Bu nedenle bunlara genellikle d bloku elementleri de denir.

B METALLERİ


Bu sınıf grup IB elementlerinden ametallere kadar olan elementleri kapsar. Bu metaller ametallerle metaller arasında bir geçiş yaparlar. Bunların çoğu metallere özgü sık istiflenmiş örgü yapısı göstermez. Koordinasyon sayılan 2,4 ve en çok 6 olur.

LANTANİD VE AKTİNİDLER


Lantanitler içteki 4f, aktinitler ise 5f yörüngeçlerinin doldurulmasıyla karakterize edilir. Bu nedenle bunlara f bloğu elementleri de denir. Lantanidlerde +3 ve daha fazla değerlikli iyonlar kimyasal tepkimelere karşı ilgisiz olarak kabul edilir. Aktinitlerde ise elektronlar kimyasal bağ yapmaya daha yatkındır.

METALLERİN DOĞADA BULUNUŞU


Hidrojenden daha az aktif olan metaller doğada çoğunlukla serbest halde bulunurlar. Bakır, gümüş gibi bazı metaller ise hem serbest halde hem de bileşikleri halinde bulunabilir. Beklenildiği gibi suda az çözünen metal bileşikleri yer kabuğunda, suda çok çözünenler ise deniz suyunda veya iç denizlerin buharlaşmasıyla oluşan geniş tuz yataklarında bulunur.

Yeryüzündeki metal ve metal bileşiklerinden oluşan, içlerindeki metal ekonomik olarak elde edilebilen doğal maddelere maden veya maden cevheri denir. Serbest halde bulunan metallerin dışında maden cevherleri, metalin bağlı bulunduğu ametal veya asit köküne göre isimlendirilir.
Maden cevherleri aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir.
  • Basit cevherler: Altın, gümüş, platin, bakır, cıva, arsenik, antimon, bizmut cevherleri gibi.
  • Oksit cevherleri: Demir, alüminyum, mangan, kalay oksit cevherleri gibi.
  • Sülfür cevherleri: Çinko, kadmiyum, cıva, bakır, kurşun, nikel, kobalt, gümüş, arsenik, antimon sülfür cevherleri gibi.
  • Karbonat cevherleri: Demir, kurşun, çinko, bakır, kalsiyum, baryum, stronsiyum, magnezyum karbonat cevherleri gibi.
  • Halojenür cevherleri: Potasyum, magnezyum, kalsiyum, gümüş halojenür cevherleri gibi.
  • Sülfat cevherleri: Kalsiyum, baryum, kurşun sülfat cevherleri gibi.
  • Silikatlar: Silikatların çoğu, içlerindeki metallerin elde edilmesindeki güçlük nedeniyle, çok önemli değildir. Berilyum, çinko ve nikel silikat cevherleri en önemlileridir.
Yer yüzünün geniş bir bölümünü kaplayan okyanuslar en büyük maden yatağı olarak bilinmektedir, örneğin bir ton deniz suyunda yaklaşık 28 kg. sofra tuzu, 1.3 kg. magnezyum, 0.9 kg, kükürt, 0.4 kg. potasyum, 0.6 kg. brom ve az miktarda stronsiyum, bor, flor, iyot, demir, bakır, kurşun, çinko, uranyum, gümüş, altın ve hatta radyum gibi radyoaktif metaller bulunmaktadır.

Deniz suyundan elde edilen ilk mineral şüphesiz sofra tuzudur. Deniz suyunun kabarma zamanında (met-cezir olayı) önü kesilerek buharlaşmaya bırakılırsa tuz, diğer katı maddelerle birlikte geride kalır. Bu tuz aşamalı (fraksiyonlu) kristallendirme ile saflandırılabilir ve birçok maddeler için, özellikle alkali ve klor endüstrisinde, ham madde olarak kullanılır. Deniz suyundan bugün magnezyum ve brom da elde edilmektedir. Bunun yanı sıra altın, gümüş, potasyum ve özellikle uranyum elde edilmesi de olasıdır. Ancak bu elementlerin deniz suyundan elde edilmesi ekonomik olmadığından bazı dolaylı yöntemler uygulanır. Okyanuslar büyük çapta uranyum kaynağıdır. Uranyum ise bilindiği gibi kömür ve petrol kaynaklarının tükenmesinden sonra en önemli enerji kaynaklarından birisi olacaktır.

-derlemedir-
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

26 Eylül 2016 / Misafir Cevaplanmış
15 Nisan 2014 / Misafir Cevaplanmış