Arama

Osmanlı Padişahları

Güncelleme: 11 Haziran 2013 Gösterim: 79.222 Cevap: 5
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Osmanlı Padişahları
Ad:  osman1.JPG
Gösterim: 3319
Boyut:  26.6 KB
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  osman2.JPG
Gösterim: 5149
Boyut:  36.7 KB
Ad:  osman3.JPG
Gösterim: 3785
Boyut:  35.7 KB

1 siteharitaok1OSMAN GAZİ
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Kuruluş
  • siteharitaok2Vasiyeti
2 siteharitaok1ORHAN GAZİ
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Askeri Başarılar
  • siteharitaok2İdari Düzenlemeler
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
3siteharitaok1 MURAD HÜDAVENDİGÂR
siteharitaok2Hayatı
siteharitaok2İdari Düzenlemeler
siteharitaok2Sırpsındığı Savaşı
siteharitaok2I. Kosova Savaşı
siteharitaok2Mimari Eserler
siteharitaok2Tuğra
siteharitaok2Harita
4siteharitaok1 YILDIRIM BAYEZİD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Beyliklerle Mücadele
  • siteharitaok2İlk İstanbul Kuşatması
  • siteharitaok2Niğbolu Zaferi
  • siteharitaok2Ankara Savaşı
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
5siteharitaok1 MEHMED ÇELEBİ
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Fetret Devri
  • siteharitaok2Birlik Mücadelesi
  • siteharitaok2Rumeli Faaliyetleri
  • siteharitaok2Şeyh Bedrettin İsyanı
  • siteharitaok2Düzmece Mustafa İsyanı
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
6siteharitaok1 İKİNCİ MURAD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Düzmece Mustafa İsyanı
  • siteharitaok2Beyliklerle Mücadele
  • siteharitaok2Rumelideki Faaliyetler
  • siteharitaok2Segedin Antlaşması
  • siteharitaok2Şehzade Mehmed (Fatih)
  • siteharitaok2Varna Savaşı
  • siteharitaok2II. Kosova Savaşı
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
7siteharitaok1 FATİH SULTAN MEHMED
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2İstanbul'un Fethi
  • siteharitaok2Yapılan Hazırlıklar
  • siteharitaok2Kuşatma ve Savaş
  • siteharitaok2Fethin Sonuçları
  • siteharitaok2Kırım'ın Fethi
  • siteharitaok2Otlukbeli Savaşı
  • siteharitaok2Denizlerdeki Durum
  • siteharitaok2İdari Düzenlemeler
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
8siteharitaok1 İKİNCİ BAYEZİD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Cem Sultan
  • siteharitaok2Balkanlarda İlerleme
  • siteharitaok2Safeviler ve Şah Kulu
  • siteharitaok2Venedikle Savaş
  • siteharitaok2Şehzade Selim
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
9siteharitaok1 YAVUZ SULTAN SELİM
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Çaldıran Savaşı
  • siteharitaok2Mercidabık Zaferi
  • siteharitaok2Ridaniye Zaferi
  • siteharitaok2İlk Halife Sultan
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
10siteharitaok1 KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2İç İsyanlar
  • siteharitaok2Şarlken ve Avrupa
  • siteharitaok2Viyana Kuşatması
  • Seferler
  • siteharitaok2Macaristan Seferleri
  • siteharitaok2Malta Seferi
  • siteharitaok2Hint Seferleri
  • Fetihler / Zaferler
  • siteharitaok2Belgrad'ın Fethi
  • siteharitaok2Rodos'un Fethi
  • siteharitaok2Cezayir'in Katılışı
  • siteharitaok2Trablusgarp'ın Alınışı
  • siteharitaok2Cerbe Savaşı
  • siteharitaok2Mohaç Savaşı
  • siteharitaok2Zigetvar Kalesi
  • siteharitaok2Preveze Zaferisiteharitaok2
  • Kapitülasyonlar
  • siteharitaok2Safeviler
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Mimar Sinan
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
  • siteharitaok2Doğu Seferi Haritası
11siteharitaok1 İKİNCİ SELİM
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Sakız Adasının Fethi
  • siteharitaok2Endonezya Seferi
  • siteharitaok2Yemen Seferi
  • siteharitaok2Kıbrıs'ın Fethi
  • siteharitaok2İnebahtı Savaşı
  • siteharitaok2Tunus'un Alınması
  • siteharitaok2Kanal Projeleri
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
12siteharitaok1 ÜÇÜNCÜ MURAD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Lehistan İlişkileri
  • siteharitaok2Venedikle İlişkiler
  • siteharitaok2İngiltere ile İlişkiler
  • siteharitaok2Fas'ın Fethi
  • siteharitaok2İran ile İlişkiler
  • siteharitaok2Avusturya ile İlişkiler
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
13siteharitaok1 ÜÇÜNCÜ MEHMED
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Avusturya ve Eflak
  • siteharitaok2Eğri Kalesinin Fethi
  • siteharitaok2Haçova Zaferi
  • siteharitaok2Kanije Kalesi'nin Fethi
  • siteharitaok2İran ile İlişkiler
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
14siteharitaok1 BİRİNCİ AHMED
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2İran ile İlişkiler
  • siteharitaok2Celali İsyanları
  • siteharitaok2Zitvatorok Antlaşması
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
15siteharitaok1 BİRİNCİ MUSTAFA
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Abaza Paşa İsyanı
  • siteharitaok2Tuğra
16siteharitaok1 GENÇ OSMAN
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2İran ile İlişkiler
  • siteharitaok2İtalya Seferi
  • siteharitaok2Lehistan Seferi
  • siteharitaok2Yenilik Hareketleri
  • siteharitaok2Şehit Edilmesi
  • siteharitaok2Tuğra
17siteharitaok1 DÖRDÜNCÜ MURAD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2İran Seferleri
  • siteharitaok2Bağdat Seferi
  • siteharitaok2Lehistan Seferi
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
18siteharitaok1 BİRİNCİ İBRAHİM
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Gelişmeler
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
19siteharitaok1 DÖRDÜNCÜ MEHMED
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Kösem Sultan'ın Katli
  • siteharitaok2Tarhuncu Ahmed Paşa
  • siteharitaok2Köprülüler Devri
  • siteharitaok2Buçaş Antlaşması
  • siteharitaok2II. Viyana Kuşatması
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
20siteharitaok1 İKİNCİ SÜLEYMAN
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Eğriboz Zaferi
  • siteharitaok2Tuğra
21siteharitaok1 İKİNCİ AHMED
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Salakamen Savaşı
  • siteharitaok2Tuğra
22siteharitaok1 İKİNCİ MUSTAFA
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Karlofça Antlaşması
  • siteharitaok2Tahttan İndirilmesi
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
23siteharitaok1 ÜÇÜNCÜ AHMED
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Prut Savaşı
  • siteharitaok2Pasarofça Antlaşması
  • siteharitaok2Lale Devri
  • siteharitaok2Patrona Halil İsyanı
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
24siteharitaok1 BİRİNCİ MAHMUD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2İsyan Kargaşası
  • siteharitaok2Islahat Hareketleri
  • siteharitaok2İran ile İlişkiler
  • siteharitaok2Rus-Avusturya Savaşları
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
25siteharitaok1 ÜÇÜNCÜ OSMAN
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Siyasi Gelişmeler
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
26siteharitaok1 ÜÇÜNCÜ MUSTAFA
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Osmanlı-Rus İlişkileri
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
27siteharitaok1 BİRİNCİ ABDÜLHAMİD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Küçük Kaynarca Antlaşması
  • siteharitaok2Kırım
  • siteharitaok2Rusya ve Avusturya Savaşı
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
28siteharitaok1 ÜÇÜNCÜ SELİM
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Osmanlı-Rus Savaşları
  • siteharitaok2Ziştovi Barışı
  • siteharitaok2Yaş Antlaşması
  • siteharitaok2Nizam-ı Cedid
  • siteharitaok2Mısır ve Fransa
  • siteharitaok2Son Dönemler
  • siteharitaok2Kabakçı Mustafa İsyanı
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
29siteharitaok1 DÖRDÜNCÜ MUSTAFA
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Alemdar Mustafa Paşa
  • siteharitaok2Tuğra
30siteharitaok1 İKİNCİ MAHMUD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Osmanlı - Rus İlişkileri
  • siteharitaok2Sırp İsyanı
  • siteharitaok2Navarin Olayı
  • siteharitaok2Edirne Antlaşması
  • siteharitaok2Kavalalı İsyanı
  • siteharitaok2Boğazlar
  • siteharitaok2Islahat Hareketleri
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
31siteharitaok1 BİRİNCİ ABDÜLMECİD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Tanzimat Fermanı
  • siteharitaok2Kırım Savaşı
  • siteharitaok2Islahat Fermanı
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
32siteharitaok1 ABDÜLAZİZ
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Siyasi Gelişmeler
  • siteharitaok2Karadağ İsyanı
  • siteharitaok2Mısır Seyahati
  • siteharitaok2Romanya Sorunu
  • siteharitaok2Girit Sorunu
  • siteharitaok2Belgrad'ın Elden Çıkması
  • siteharitaok2Avrupa Seyahati
  • siteharitaok2Bosna Hersek ve Bulgar İsyanı
  • siteharitaok2Islahatları
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
  • siteharitaok2Harita
33siteharitaok1 BEŞİNCİ MURAD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Tuğra
34siteharitaok1 İKİNCİ ABDÜLHAMİD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2I. Meşrutiyet'in İlanı
  • siteharitaok293 Harbi
  • siteharitaok2Ayastefanos Antlaşması
  • siteharitaok2Dağılma Süreci
  • siteharitaok2II. Meşrutiyet'in İlanı
  • siteharitaok231 Mart Olayı
  • siteharitaok2Mimari Eserler
  • siteharitaok2Tuğra
35siteharitaok1 MEHMED REŞAD
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Trablusgarp Savaşı
  • siteharitaok2I. Balkan Savaşı
  • siteharitaok2II. Balkan Savaşı
  • siteharitaok2I. Dünya Savaşı
  • siteharitaok2Tuğra
36siteharitaok1 MEHMED VAHİDÜDDİN
  • siteharitaok2Hayatı
  • siteharitaok2Mondros Mütarekesi
  • siteharitaok2Sevr Antlaşması
  • siteharitaok2Kurtuluş Savaşı
  • siteharitaok2İstanbul'dan Ayrılışı
  • siteharitaok2Ölümü
  • siteharitaok2Tuğra
Kaynak: osmanli700.gen.tr

Son düzenleyen Blue Blood; 17 Şubat 2007 19:28
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Mayıs 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
“Soyağacı, I. Osman-III. Selim”, 1790-1800 dolaylar, yağlıboya, 100 X 71 cm
tablob 14
Sponsorlu Bağlantılar
“Osmanlılar”, 19.yy tuval üzerine yağlıboya, 170 X 220 cm
tablob 19

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
9 Nisan 2010       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Osmanli hânedani, Oguzlarin Kayi boyuna mensuptu. Bu boy, Avsar, Beydili ve Yiva gibi hükümdar çikaran boylardandi. Bir uç beyligi olarak tarih sahnesine çikisindan itibaren bünyesinin gerektirdigi dini, sosyal ve ekonomik degisIklikleri yapmaktan çekinmeyen Osmanli Beyligi, kisa bir müddet içerisinde köklü bir devlet haline geldi. Döneminin sartlarina göre çok kisa denilebilecek zamanda, tarihin akisini degistirecek kadar büyüyen bu devletin gelismesini, basit ve bazi tesadüflerle izah etmeye çalismak mümkün degildir.
Gerçekten, çok genis topraklar üzerinde hakimiyetini tesis eden Osmanli Devleti, çesitli din, dil, irk, örf ve âdetlere sahip topluluklari asirlarca âdil bir sekilde idare etmisti. Ulasim teknolojisi bakimindan günümüzle mukayese edilemeyecek derecede imkansizliklar içinde bulunan o asirlarin dünyasinda, bunca farkli yapidaki topluluklari cebir ve tazyik kullanmadan idare etmek basit bir hakimiyet anlayisinin sonucu olmasa gerekir. M. Fuad Köprülü'nün n bir madde halinde siraladigi ve Rasonyi'ye göre batili tarihçilerce de kabul edilen basarinin bu sebepleri de pek tatmin edici görünmemektedir. Zira onun isaret ettigi bu on bir maddenin birçogunda diger Anadolu beylikleri de ortakti. Osmanlilarin din, irk ve cografi ortam bakimindan Anadolu beyliklerinden pek farki yoktu. Hal böyle olunca Osmanli basarisinin sebeplerini baska sahalarda da aramak gerekir. Öyle anlasiliyor ki Osmanlilar, diger beyliklerin sahip olmadiklari veya yapamadiklari bazi seyleri basarmislardi. Bu konuyu arastiran pek çok tarihçi gibi Mustafa Nuri Pasa da baslangiçta küçük bir uç beyligi olan bu devletin basarisini, maddî ve manevî sebeplere baglar. Ona göre bu sebepler sunlardir:
1- Kurulus dönemindeki hükümdarlarin tamami, Islâm dinine ve bu dinin prensiplerine bagli olan kimselerdi. Onlar, hukukî ve ser'î meseleleri bütünüyle kadilara havale etmislerdi. Bu mevzuda kendilerini halktan ayri görmezlerdi. Dolayisiyla halktan herhangi birine yapilan muamele, kendileri için de geçerli idi. Keza onlar, hukuk adamlarina baski yapmadiklari gibi, tamamen Islâm hukukunun ruhuna uygun olarak verilen kararlarina da müdahalede bulunmazlardi. Bu da ülke içinde saglam bir adlî mekanizmanin çalismasina ve adaletin gerçeklesmesine sebep oluyordu. Iste bu adalet anlayisi sayesindedir ki, devletleri büyüyüp gelisti.
2- Osmanlilar, kuruluslarindan itibaren Anadolu Selçuklu Devleti'ne bagli kaldilar. Bu baglilik, adi geçen devletin varligina son verildigi ana kadar devam etti. Onlarin bu baglilik ve vefalarindan dolayi Allah, kendilerini mükâfatlandirdi. Zaman zaman ortaya çikan isyan ve bas kaldirmalarda hep onlara yardimci oldu.
3- Selçuklu Devleti'nin ortadan kalkmasi ve Bizans'in içinde bulundugu sIkIntili durumlar yüzünden çevresinde kuvvetli bir devletin bulunmamasi.
4- Osmanlilar, Islâm dünyasinin hudud boylarinda kurulmuslardi. Cihad ve ilay-i kelimetullah için devamli harp edip ganimet elde ettiklerinden san ve söhretleri de artiyordu. Onlarin bu durumunu ögrenen ve baska ülkeler ile topraklarda yasayan Müslümanlar, gelip kendilerine iltihak ediyorlardi. Bu da onlarin kuvvetlenmesine sebep oluyordu.
5- Osmanli hükümdarlari, ilim adami ile fazilet ehli kimselere karsi son derece hürmetkâr davranip onlari gözetiyorlardi. Devlet için hizmet edip yardimci olanlara timar arazisi vermek suretiyle onlari devlete ortak ediyorlardi. Ayrica topraklarini genisletip Müslüman nüfusunu artirmak için büyük bir gayret sarf ediyorlardi. Çikardiklari kanunlara da sIkI sIkIya bagli kaliyorlardi. Mustafa Nuri Pasa'ya göre, Osmanli Devleti'nin kisa bir zamanda büyüyerek müesseselerinin kemal mertebesine ulasmasina ve emsâllerine göre daha uzun ömürlü olmasina sebep olan âmiller, onlarin bu anlayis ve davranislaridir.
Selçuklu-Bizans hududlarinda tesekkül eden bir uç beyliginin, yeni bir din ve kültürün tasiyicisi olarak eski Bizans Imparatorlugu'nun enkazi üzerinde kurulan bu yeni devlete bir Türk ve Islâm damgasi vurmasi hadisesi, çagdas tarihçiler arasinda henüz tam anlamiyla izah edilemeyen bir mesele olarak münakasa edilmektedir. Öyle anlasiliyor ki bu münakasa daha uzun süre devam edecege benzemektedir. Nitekim Leopold Von Ranke gibi bazi kimseler de bu gelismeyi padisah sahsiyetlerine, askerî sisteme ve toprak uygulamasi gibi maddî manevî bazi unsurlara baglarlar.
Tarihin uzak dönemlerinden itibaren kurulmus bulunan bütün Türk devletlerindeki töreye göre, Osmanlilarda da ülke, ailenin müsterek mali olarak kabul ediliyordu. Osmanlilarda saltanatin intikalinde yerlesmis bazi merasimler önemli yer tutmaktadir. Bunlarin basinda bey'at, cülûs ve kiliç kusanma merasimleri gelmektedir. Saltanatin intikali, baslangiçtan 1617 tarihine kadar ilk on dört padisahta "amûd-i nesebî" denilen babadan ogula geçmek suretiyle olmustur. Eski Türklerdeki devletin, hânedanin ortak mülkü olma telakkisi Osmanlilarda özellikle Fâtih döneminde degisIk bir anlayisa bürünmüstür. Kanunnâmenin meshur olan maddesi ile saltanatin babadan ogula intikalinde kolaylik saglanmistir. 1617'de I. Ahmed'in ölümü üzerine "ekberiyet" usûlü benimsenmis. Daha sonraki dönemde bir iki istisna disinda "ekberiyet ve ersediyet" usûlüne göre hânedanin en yasli erkek üyesi padisah olmustur. Hükümdarlik ailesinin reisi olan ve "Ulu Bey" adini tasiyan kisi, ayni zamanda devletin de reisi olurdu. Osmanli Beyligi'nin ilk zamanlarinda da görülen bu âdet, I. Murad zamanindan itibaren sadece hükümdarin çocuklari için geçerli hale gelmisti. Buna göre belirtilen dönemden itibaren saltanat, hükümdar olan kimsenin çocuklarinin hakki olarak telakki edilmeye baslandi. Bununla beraber bir veliahd tayini söz konusu degildir. Devlet adamlari ve askerlerce sevilip takdir edilen sehzade, ölen babasinin yerine hükümdar ilan olunurdu.
Osmanli padisahlari cülûslan münasebetiyle çikardiklari fermanda Allah'in lütfu ile "bi'l-irs ve'l-istihkak" saltanatin kendilerine müyesser oldugunu ifade ederler. Öyle anlasiliyor ki ilk dönemlerde devletin kurulus hamurunda mayasi bulunan ahi teskilatinin da bu seçimde büyük bir payi bulunmaktadir. Çok nadir de olsa, zaman zaman padisahlarin, yerlerine geçecek sehzadeyi devlet ileri gelenlerine vasiyet ettikleri görülmektedir. Mesela Çelebi Mehmed, Bizanslilarin yaninda bulunan kardesi Mustafa Çelebi'nin tekrar hükümdarlik iddiasiyle ortaya çikma ihtimalini göz önüne alarak hayatindan ümidini kestigi sirada yanindaki vezir ve beylerine oglu Murad'in hükümdar yapilmasini ve o yetisinceye kadar ölümünün gizli tutulmasini vasiyet etmisti. Böylece Çelebi Mehmed, kardes kavgasinin sebep olacagi politik ve ekonomik huzursuzluklar için tedbir almis oluyordu.
Biraz önce temas edildigi gibi, Osmanlilarda hükümdarin çocuklarindan kimin padisah olacagina dair kesin bir saltanat kanunu yoktu. Hükümdarlar, bir isyan hareketinin önüne geçmek için kardeslerini öldürürlerdi. Kardes katli, Yildirim Bâyezid zamanindan beri tatbik edilmekle beraber Fâtih kanunnâmesiyle yazili hale getirilmistir. Bu kanunnâmede "Ve her kim esneye evladimdan saltanat müyesser ola, karindaslarini nizâm-i âlem içün katl etmek münasibtir. Ekser ulemâ dahi tecviz etmistir. Aninla âmil olalar" denilerek memleketin selameti için kardeslerin katline bir nevi izin verilmistir.
Töreye göre Osmanli padisahi, memleketin sahibi sayilirdi. Bu sebeple tebeasinin mali ve cani üzerinde tasarruf hakki vardi. Vasitali vasitasiz bunu kullanirdi. Her türlü kuvvet padisahin elindeydi. Fakat o bunu keyfî olarak degil, kanun, nizam ve ananenelere dayanarak muamelatin icaplarina göre yürütürdü. Fâtih Kanunnâmesi (s. 16)'nde, padisahin yetkilerini nasil kullandigina isaretle söyle denilmektedir: "Ve tugrayi serifim ile ahkam buyrulmak üç canibe mufazzdir. Umur-i âleme müteallik ahkâm vezir-i azam buyruldusu ile yazila ve malima müteallik olan ahkâmi defterdarlarim buyruldusu ile yazalar. Ve ser'-i serîf üzre deavi hükmünü kadiaskerlerim buyruldusu ile yazalar." Bu ifadelerden anlasildigina göre bütün dünyevî ve dinî idare padisah adina yapilmaktadir. Buna dayanilarak padisahin, dünyevî yetkilerinin idaresinde sadrazamlari, dinî yetkilerinin idaresinde ise önceleri kadiaskerleri, daha sonra da seyhülislâmlari vekil tayin ettigi söylenebilir. Nitekim bu iki makama yapilacak tayin ve azillerde padisahin mutlak selâhiyet sahibi oldugu bilinmektedir. Bundan baska divan toplantilarinda alinan her türlü kararin "arz" yolu ile onun tasdikine sunulmasi da padisahin nihaî karar mercii oldugunu teyid etmektedir.
Islâm hukukuna göre devletin basinda bulunan hükümdarin, hakkinda nass bulunmayan mevzularda tebeasinin maslahatini gözeterek çikardigi kanunlarina uymak dinin emridir. Islâm hukukuna göre hükümdar her istedigini yapan ve her türlü arzusuna uyulmasi gereken bir kisi degildir. O da ser'î hukukun gerektirdigi emirlere uymak zorundadir. Aksi takdirde Hz. Peygamber'in "Allah'in emirlerine uymayana itaat yoktur" Hadis-i Serifi ile Hz. Ebu Bekir'in halife seçildigi zaman yaptigi ilk konusmasinda dedigi gibi emirlerine itaat mecburiyeti kalkar.
Müslüman bir topluma istinad eden bünyesi ile Osmanli devlet adamlari, bundan baska türlü hareket de edemezlerdi. Zira bu devletin geleneginde hâkim bulunan anlayisa göre "devlette din asil, devlet ise onun bir fer'idir" Kanun, hüküm, ferman ve uygulamada dinî anlayisin disina çikmamak için Osmanlilar, kuruluslarindan itibaren Islâm fikhina (hukuk) yakindan âsina olan ulemâya devlet idaresinde yer veriyorlardi. Nitekim Orhan Gazi'nin vezirlerinden Sinan Pasa ile Çandarli Halil ulemâdandi. Esasen, XIV. asir Türk dünyasini gezip onlar hakkinda canli levhalar gibi saglam bilgiler veren Ibn Batuta'nin müsahede ettigi gibi, Anadolu Türkmen beyliklerinin hemen hepsinde fakihler, beylerin yaninda en serefli mevkide yer almakta idiler.
Bernard Lewis'in dedigi gibi; "Kurulusundan düsüsüne kadar Osmanli Devleti, Islâm gücünün ve inananin ilerlemesine veya savunmasina adanmis bir devlet idi. Osmanlilar, alti yüzyil, ilk önce esas itibariyla basarili olarak, Avrupa'nin genis bir kisminda Islâm egemenligi kurma çabasiyla, daha sonra da Bati'nin amansiz karsi saldirisini durdurmak ya da geciktirmek için uzun süreli hareketleriyle hemen hemen devamli olarak Hiristiyan Bati ile savas halinde idiler. Yüzyillar boyu süren bu mücadele, Türk Islâmliginin tâ köklerindeki kaynaklari ile Türk toplumunun ve kurumlarinin bütün yapisini etkilememezlik edemezdi. Osmanli hükümdarinin halki, her seyden önce kendini Müslüman sayardi. Daha önce gördügümüz gibi Osmanli ve Türk, nisbeten yeni kullanilan deyimlerdir. Osmanli Türkleri, kendilerini Islâm ile özdes görmüslerdir. Diger herhangi bir Islâm ulusundan çok daha büyük ölçüde hüviyetlerini Islâmiyet içinde eritmislerdi. Türk kelimesi, Türkiye'de hemen hemen kullanilmaz iken, Bati'da Müslümanin es anlami haline gelmesi ve Müslüman olmus bir Batiliya, olay Isfahan veya Fas'ta olsa bile "Türk olmus" denmesi ilginçtir."
Osmanli pâdisahlarinin, kanun ve nizamlara göre hareket etme mecburiyetini hissetmeleri, onlarin keyfî bir sekilde hareket
etmelerine mani oluyordu. Hatta öyle ki, bazan devlet güvenligi için tehlike teskil edenlerin durumu bile hükümdarlarin fevrî hareketlerine terk edilmiyordu. Nitekim II. Murad dönemi olaylarindan bahs edilirken görüldügü gibi Haçlilarla birlik olup Osmanli vatandasi olan Müslümanlari arkadan vurup öldürmekten çekinmeyen Karamanoglu Ibrahim Bey'in bu tecavüzünü, Islâmla bagdastiramayan hükümdar, döneminin Ehl-i Sünnet âlimlerine müracaatla Karamanoglunu yola getirmek üzere onlardan fetva istemisti. Ibn Hacer el-Askalanî, Saadeddin Deyrî, Abdu's-Selâm el-Bagdadî, Bedreddin Tenesî ve Bedreddin el-Bagdadî gibi dört mezheb otoritesi, onun, Karamanoglu ile mücadele etmesi için fetva vermislerdi. Sultan Murad, bu fetvalara dayanarak Karamanoglu üzerine yürümüstü. Keza Çelebi Sultan Mehmed döneminde etrafina topladigi bazi çapulcularla birlikte isyan baslatarak halk ve devlet için büyük bir tehlike haline gelen Seyh Bedreddin Mahmud, yakalandigi zaman hemen öldürülmedi. Hareketinin Islâm'a uygunluk derecesinin arastirilmasi ve cezanin, âlimler tarafindan kurulacak bir heyet tarafindan takdir edilmesini bizzat padisah istemisti. Padisahlar, her zaman bir kurulun danisma niteligindeki kararlarini almazlarsa bile hiç olmazsa en az seyhülislâm veya müftüden fetva aldiktan sonra hüküm verirlerdi. Onlarin bu emir ve iradeleri, hatt-i hümâyun, biti, ferman, berat, irâde, ahidnâme ve emannâme gibi belgelerle ifade edilirdi. Bunlardan hatt-i hümâyunun bizzat padisahin kendi el yazisi oldugu, digerlerinin onun adina Divan-i Hümâyundan çiktigi bilinmektedir.
Osmanlilarda, devlet islerinde kesin bir karar verilmeden önce, isler, Divan'da görüsülürdü. Bu görüsmelerden sonra son karar hükümdarin olurdu. Hükümdarin herhangi bir mesele hakkinda verdigi karar ve kesin olarak beyan ettigi fikir, kanundu. Bununla beraber pâdisah, devlet isleri ile ilgili meselelerde ser'î ve hukukî konularda gerekli gördügü kimselerle görüsüp onlarin fikirlerini alirdi. Bu durumdan anlasilacagi üzere zâhiren genis ve hudutsuz selâhiyeti oldugu görülen padisah, gerçekte bir takim kanunlarla bagli di. Bu da bir devletin devam ve bekasi için sartti. Osmanli hükümdarlarinin ilk ve en kudretli zamanlarinda bile divan kararlarina tamamen riayet ettikleri ve alinan kararlarin disina çikmadiklari görülmektedir.
Osmanli padisahlari, XVI. yüzyil sonlarina kadar sehzadeliklerinde hizmet ve muharebelerde ordunun kollarinda komutanlik yaparak memleket idaresinde ve muharebe usûllerinde tecrübe kazaniyorlardi. Hükümdar olduklari zaman bu bilgi ve tecrübe birikiminden istifade ediyorlardi. Osmanli hükümdarlari, ordularinin baskomutani idiler. Büyük ve önemli savaslara bizzat kendileri istirak edip komutanlik yapiyorlardi. Küçük savaslara ise selahiyetli bir komutan tayin ediyorlardi.
Fâtih Sultan Mehmed döneminin ortalarina kadar Osmanli padisahlari, Divan-i Hümâyuna baskanlik ederlerdi. Divan'da halki ve devleti ilgilendiren isleri görüp gereken hükümleri verirlerdi. Hastalik veya baska bir sebepten dolayi padisahin istirak etmemesi halinde onun yerine vezir-i azam baskanlik ederdi. Solakzâde'nin bir ifadesine dayanilarak Fâtih'in, Divan baskanligini terk edisi söyle bir hadiseye baglanir: Bir gün Fâtih'in baskanliginda Divan toplantisi yapildigi sirada isini takip etmek üzere payitahta gelmis olan bir Türk köylüsü, Divan çavuslarinin ellerinden kurtularak toplanti yerine girer ve "Devletlû Hünkâr kanginizdir, sIkayetim var" demis. Bir suikast tehlikesini de beraberinde getiren bu hareket, padisahin canini sIkmis. Vezir-i A'zam Gedik Ahmed Pasa'nin tavsiyesiyle hükümdarin Divan müzakerelerini bir perde arkasindan dinlemesi ve vezâret mührünün yani mühr-i hümayunun vezir-i a'zama verilmesi sistemi kabul edilmisti. Bundan sonra adi geçen vezir-i a'zamin teklifi üzerine padisahlar için toplanti mahallinin arkasinda biraz yüksekçe ve önü kafesli bir yer yapilmisti. Bundan sonra padisahlar, divan müzakerelerini oradan dinleyip takip etmeye baslamislardi.
Bu hadiseden sonra Fatih Sultan Mehmed, divan müzakerelerine baskanlik etmeyip bir perde veya kafes arkasindan dinlerdi. Meshur kanunnâmesinde de "Cenab-i serifim pes-i perdede oturup" demek suretiyle bunu bir kanun hükmü haline getirmisti. Görüldügü gibi II. Murad da dahil olmak üzere Osmanli hükümdarlari devamli olarak halkla temasta bulunuyor, bizzat davalari dinleyip devlet islerini görüyorlardi.
Öyle anlasiliyor ki, Osmanlilarin ilk dönemlerinden itibaren hükümdarlar, halk ile temas ediyor, her firsatta halka yardimci olmaya çalisiyorlardi. Bunu bilen halk, sIkâyet, taleb ve arzularini çesitli vesilelerle hükümdarlara ulastiriyordu. Bu anlayis, kökleri mazide olan eski bir an'anenin yerlesmesine sebep oluyordu. Bu an'anelerden biri, Hz. Peygamber'den beri devam edegelmekte idi. Buna göre Medine sehir devletinde, oldukça sade bir yapi içerisinde halk, külfetsizce Hz. Peygamber ile görüsüyordu. Süphesiz ki bu davranis, daha sonraki Müslüman hükümdarlar için ideal bir örnek teskil ediyordu. Hulafa-i Rasidîn döneminde gelisen fetihlerle büyüyen idarî yapida, çok farkli inanç ve düsüncede olan kimselerin mevcud olmasi, bazi suikast ve cinayet ihtimallerini de akla getiriyordu. Bu yüzden halifelerin halk ile temaslarinda bazi tedbirlerin alinmasi ihtiyaci dogdu.
Halk ile Osmanli hükümdarlari arasindaki münasebeti saglayan çesitli vesileler vardi. Cuma ve bayram namazlari, ava çikma, Istanbul'un içi ve çevresindeki mesire yerlerine, saray ve kasirlara
yapilan ziyaretler, halka hükümdara ulasma imkani veren firsatlardi.
Osmanli hükümdarlari, daha Osman Bey'den itibaren mesru mazeretlerinin disinda Cuma namazini sarayin disinda ve halka açik bir camide kilmaya büyük bir itina gösteriyorlardi. Bu durum, vekayinâme, hatirat ve seyahatnâmelerden açikça anlasilmaktadir. Cuma selamligi sirasinda üzerinde durulmasi gereken en önemli husus, halkin dilek ve bilhassa sIkayetlerini bizzat hükümdara ulastirmis olmasidir. Osmanli tarihi boyunca bunun pek çok örnegini görmek mümkündür. Aslinda Osmanli Devleti'nde tebeanin padisaha ulasmasi yerlesmis bir gelenekti.
Padisahlarin zaman zaman kiyafet degistirerek halk arasinda dolasip kamuoyunu yoklamalari (tebdil gezmeleri), günlük hayatlari, yemekleri, Istanbul ve civarinda çesitli gezintiler' saltanat kurumu açisindan önemli hususlardir.
Gerek günümüzde gerekse tarihteki devletlerde oldugu gibi Osmanlilarda da hükümdarin hakimiyet (egemenligini)'ini temsil eden ve adina "Hükümdarlik alametleri" denilen isaret ve semboller vardi. Kaynaklar, yeri geldikçe bu sembollerden söz ederler. Buna göre kurulus döneminde Osmanli padisahlarinin hakimiyet sembolü olan hükümdarlik alametleri sunlardir: Payitaht, saray, çadir (otag), taht, tac, hutbe, sIkke, ünvan ve lakaplar, nevbet, kiliç, bayrak, tiraz, tug.
Padisahlarin kullandiklari unvanlar, bunlarin kullanildigi yerler Osmanli hâkimiyet anlayisi açisindan önemlidir. Halil Inalcik ("Padisah", ÎA, IX) bunlari, ser'î ve örfî ünvanlar olarak iki kisimda degerlendirmekte ve resmî belgelerde bunlarin itina ile kullanildigina isaret etmektedir. Bunlar: bey, han, hâkan, Hüdavendigâr, gazi, kayzer, sultan, emîr, halife ve padisah gibi ünvanlardir. Bundan baska Yavuz Sultan Selim, Mercidabik zaferinden hemen sonra Haleb'de "Hadimu'l-Haremeyn es- Serifeyn" ünvanini kullandi. Bu ünvan daha sonraki padisahlarca da kullanildi.

MsXLabs.org & OT
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
ataberk7 - avatarı
ataberk7
Ziyaretçi
23 Ocak 2011       Mesaj #4
ataberk7 - avatarı
Ziyaretçi
images?qtbnANd9GcRpyq8EZ3fAhxva1gA6Zw6A7ccaNRZzDgYs4bG9D207ERaxWcWILkdKSJaEimages?qtbnANd9GcSs5QQ6U6WCcauXgaWmFlGqHD5ya0KEXN77poBoibRBopVdAMUn  Ly9RJAimages?qtbnANd9GcR7ZczME3IZtJtyjU5wR2M p8LJ26dh91tamkJIepxL MVySoR0DhmUg Eimages?qtbnANd9GcSV9JziuICGMJRPCzi4cDyccLYYxLobpuS28MlfysK6PXH5B5ozaAEuGxA0images?qtbnANd9GcTG3WdmzZRagvFIhl3i0TB3Tups0aUlFL9kve5JDi675CpN7uLNdZYcH Trimages?qtbnANd9GcSzCXaWOhQMVNYIUMqpqGK 37eW Jso9YSNGbs2CM6LmG2l1pxgA2um7g

images?qtbnANd9GcSSvxO4rciMHxILaQqywOKGbwPDKY L5M3aOJew0WeISt9t5B36xoMPTb6gimages?qtbnANd9GcRR3RPCqTqvr8VWtxUeCc54tOL4v5cg4 aZdF8Qip8IM3K8yhGlXAS200Uimages?qtbnANd9GcTZerU SMVJudIdpFkc275CGpypto4 SE0VTk2j4Ny9Frw2ZxrifUQUUAimages?qtbnANd9GcQAsGEDtfvqZjR8Z0USoDzYIRGPSrxFKKhMIJe4GSve1Noxw0LQuAi6 Pwimages?qtbnANd9GcTYiNn9lN36ykYJxT3SbTzB  rC6EeqdGu5ybsfHpUhy2QCkvYMKNay EpCimages?qtbnANd9GcRitrZJBNZt TdRAlIEFr9ZhBJX2M2D5ZAEY0vvmf XWjQMDyS2BKsC YA

images?qtbnANd9GcTtUQ26CCZhTBQrgQjz3q41WLJvJgtkeoeQbjqwDQL5r7xw6zKkKC0t4tJIimages?qtbnANd9GcRsIR5rTPbUNQq5FuelFnrdlZtEkJ4YZjaXZymTkDvwnqdp1im7fnWJiPYimages?qtbnANd9GcR GVHcyR13szvrEie3 vnIs5VxzM2Be8SseD2DKdnWUclONNIhagBj6PKWimages?qtbnANd9GcSRsiMR YXWBdJN  CXxkn8U0R8h18su405L5uTy5Pz6uQLiSeuXZPKTgimages?qtbnANd9GcReg9hlkoenhJmwfqzluPXHZBZNS7LVTeHvWx1VG0Bhuv4g28MBDJYSPUYimages?qtbnANd9GcS0dgSR2G8wCpX MlbDipLJ2MFqKBMe6L6Tqm4AEJIKWYT3huZs UMBxw

images?qtbnANd9GcSKiTlYtGkShTQcWavrbCcb N21Gvsqrgx6o1HxwaavcaXvnZQmL5t GzYimages?qtbnANd9GcQP60siAa5fsu7hPwe0oVt5Bz4Wvg1G133uL455sM65XHbul9uo25H24K0images?qtbnANd9GcSKsSSF1JPYj8iQJvingcVt9 aEokuzlEIfml7V1zm4g1cKSbdperVtFUbVimages?qtbnANd9GcRZSHnb5jITk1DMcuYGd d9J4NfM0q7CsFdd xCB2GfeCTOyFwWiG IEuMCimages?qtbnANd9GcSfwthvHC0FHOcF9CBkP3RiNTO6j5LiJ u m 6xRezx63aSNBbDKzLBTTdwimages?qtbnANd9GcTDDmL1JwHmUJ433GcOfo9Mpj5o7c3uWPXHJff3qKMbinyVN6Pa0 Wvxw

images?qtbnANd9GcQ Ye1wIBduERW 6Zdz2Wa2iCoj0RpIE8pHSfk0jtRtVjCK1gGKeJAiWEgimages?qtbnANd9GcRnMvIHjNxoqwUWtgIWKMutiq BQXjrMBXPZrtS chGGAjTRsHlMANGxQimages?qtbnANd9GcQXDU2YFcs9x3XP9R6QqoJPCCWa3yjJrb0ZvnzZ2DLIPgL3 RCqAznvQAimages?qtbnANd9GcSHyiL4BYct amwVVC5OS2vIjIHdupJ1vNpknB2Nr2b4WWwVXMra9auqrUimages?qtbnANd9GcQ7iybGnZ8ZeKHZfFJQvRDJJGQ7LoOdIsKhEmy2eHxFELjFkFJlimhk4Ngmahmud ii 120x0

images?qtbnANd9GcRCAZWdpSlaS9009o1PDmHv 6QckGsAUkw0I2dGh8V3Zpad1N1qMus6uIMimages?qtbnANd9GcSqB 3FSTDuLQriLIydy1MStPdAowpGjY65zn34JYD59cNHRFC4z61bPwimages?qtbnANd9GcSdU9k4iqLXoYTVxXTwOwR 7 TnKd9Xt86fNGAubN RU27fDSqgwlgi7Ufqimages?qtbnANd9GcQpg6l1N7VuElt iXfh lk YYz5h1hnrz59n7WDeVUxF Hq6ZhJVDCqFMHximages?qtbnANd9GcQEn0TK dL5dlBgfzD2Nf1OtzjK EG8EnDW5MZDgx0dHB48X1vbH1smPTb9images?qtbnANd9GcQKol8RmFwzxXOg2GqSHUEFt3VBR4uO51k39YCTHEsgjmHCQBPJV35J4sM
Suzy - avatarı
Suzy
Ziyaretçi
15 Mayıs 2012       Mesaj #5
Suzy - avatarı
Ziyaretçi
BİRİNCİ PADİŞAH SULTAN OSMAN I (OSMAN GAZİ)
(1258 - 1326)

Osmanlı Devletinin kurucusudur. Ertuğrul Bey'in oğludur. Söğüt'te doğdu. Bizans sınırlarına yakın bir uç beyi olan babasının ölümü üzerine1288 yılında başa geçti. Bizanslılarla çeşitli savaşlar yaptı. Karacahisar, Göynük ve Mudurnu'yu fethetti. Yerhisar ve İnegöl'ü de aldı. Anadolu Selçuklu Devletinin son bulması uzerine 1299 yılında bağımsız oldu. Bu devlete, kurucusunun adından dolayı OSMANLI DEVLETİ dendi. Osman Gazi bundan sonra da savaşlarına devam etti. Malkara, Kocahisar, Akhisar, Lefke ve Geyve'yi almayı başardı. Oğlu Orhan beyin Bursa'yı alma haberini aldığı sıralarda öldü. Yerine oğlu Orhan Bey geçti.


İKİNCİ PADİŞAH SULTAN ORHAN (Gazi)

(1288 - 1359)

İkinci Osmanlı Padişahı, Osman Bey'in oğludur. Babasının ölümü üzerine 1326 yılında tahta geçti. İlk işi, Osmanlı Devleti sınırları içine Bursa'yı katmak oldu. Bundan sonra, kardeşi Alâeddin Paşa ile birlikte, genç Devleti yönetti. Küçük bir beyliği büyük bir Devlet durumuna getirdi. Orhan Bey, devletin merkezini Yenişehirden Bursa'ya nakletti. Orhan Gazi zamanında Rumeli'ye geçildi. Hayrabolu, İpsala, Gelibolu, Bolayır Osmanlı sınırlarına katıldı. Rumeli'ye geçen oğlu Süleymen Paşa'nın ölümü üzerine, üzüntüden öldüğü söylenir. "Gazi" unvaniyle anılan Orhan Bey, Osmanlı tarihinin en kahraman en temiz ve kusursuz hükümdarlarından biridir.


MURAT I.

(1325 .- 1389)

Üçüncü Osmanlı padişahı. Orhan Bey'in oğludur. Dedesi Osman Bey'dir. Babasının ölümü üzerine 1359 yılında tahta çıkmıştır. Osmanlı Devleti'ni, beylik halinden çıkarıp bir devlet haline getiren hükümdardır. Saltanatının ilk yıllarında Ankara'yı almıştır. Daha sonra Rumeli'ye geçmiş, Edirme'yi almış, Hırıstiyanlara karşı Sırp Sındığı savaşını kazanmıştır. Rumeli'de ilerlemelerine devam etmiş, Sofya ve Selânik alınmıştır. Balkan devletlerinin, Osmanlıların Rumeli'de ilerlemelerine engel olmak için giriştikleri büyük bir meydan muharebesi olan Birinci Kosova Meydan Muharebesi'nde büyük başarı kazanmıştır. Ancak, savaş alanını dolaşırken, bir Sırplı tarafından şehit edilmiştir. Murat I, 'Hüdavendigâr' sanı ile anılır.


YILDIRIM BAYEZİT (BAYEZİT I.)

(1360 - 1403)

Dördüncü Osmanlı padişahı. Babası Murat I.in Kosova Savaşı'nı kazandıktan sonra, savaş alanında şehit düşmesi üzerine tahta çıkmıştır. Hükümdar olduktan sonra Sırbistan istilâsını tamamlamış, Bizans'taki taht kavgalarını kendi isteğine göre düzene sokmuş, Anadlu'daki beyliklerin çoğunu ülkesinin sınırlarına katmıştır. Bundan sonra Selânik'le birlikte Kuzey Yunanistan'ı almış, Avrupa devletlerinin birlik olarak kurdukları büyük bir ordu ile Niğbolu'da karşılaşmış ve Niğbolu Zaferi'ni kazanmıştır. Bundan sona İstanbul'u kuşatmış, Trabzon Rum İmparatorluğu'nu haraca bağlamıştır. Fakat bu sıralarda Anadolu'da ilerlemekte olan Timur'un üzerine yürümek zorunda kalmıştır. 1402 yılırda yapılan Ankara Savaşı'nda yenilgiye uğrayarak esir düşmüştür. Sekiz ay sonra da, Akşehir'de ölmüştür. Yıldırım, Osmanlı padişahlarının büyüklerinden biridir.


ÇELEBİ MEHMET I.

(1387 - 1421)

Beşinci Osmanlı padişahı. Yıldırım Bayezit'in oğludur. Yıldırım Bayezit'in, Timur'a karşı yaptığı Ankara Savaşı'nda yenilmesinden ve ölmesinden sonra, hükümdar olmak isteyen üç kardeşinin çıkardığı ayakanmalarla uğraşmış, on iki yıl süren bu didişmelerden sonra kardeşlerini yenilgiye uğratarak 1413 te padişah olmuştur. Padişahlığı sırasında, Yıldırım'ın yenilgisinden sonra başkaldıran beylikleri yeniden egemenliğine almaya uğraşmış, Eflâk ve Macaristan'a sefer yapmış, mezhep ayaklanmalarını bastırmaya uğraşmıştır. Osmanlı tarihçilerinin "İkinci Kurucu" unvanını verdikleri Çelebi Sultan Mehmet 34 yaşında iken attan düşerek felç olmuş kısa bir süre sonra da ölmüştür.


MURAT II.

(1402 - 1451)

Altıncı Osmanlı padişahı, Çelebi Sultan Mehmet'in oğludur. Babasının ölümü üzerine 1421 yılında tahta çıkmıştır. Saltanatının ilk yıllarında, ayaklanan amcası Mustafa ile uğraşmış, sonra da "Düzmece Mustafa" olayında, onu yakalatarak Edirne'de astırmıştır. Bundan sonra Bizans'ı kuşatmıştır. Fakat Macarlar ve Karamanoğulları ile uğraşmak zorunda kaldığı için, kuşatmayı bırakmıştır. 1444 yılında tahtı, bir çocuk olan oğlu Mehmet'e (Fatih) bırakmış; Manisa'da dinlenmeye çekilmiştir. Fakat Haçlıların Osmanlılar üzerine saldırmaları üzerine, yeniden tahta çıkmış, haçlılar ordusunu Varna Meydan Muharebesi'nde bozguna uğratmıştır. Bundan sonra Yeniçerilerle uğraşmış, haçlılara karşı Kosova savaşını kazanmış ve 49 yaşında Edirne'de ölmüştür.


FATİH SULTAN MEHMET

(1430 - 1481)

Yedinci Osmanlı padişahı. Murat II. nin oğludur. Babasının ölümü üzerine, ikinci defa olarak 1451 yılında tahta çıkmıştır. Padişahlığınının ilk yıllarında, herşeyden önce İstanbul'u almıştır. Bu nedenle "Fatih" sanı ile anılır. Fatih Sultan Mehmet, bundan sonra Sırbistan üzerine yürümüş, Belgrad'ı almış, Mora'yı Osmanlı sınırlarına katmış. Eflâk üzerine yürümüş, Arnavutluk seferlerini sonuca bağlamış. Midili ve Limni adalarını almıştır. Başarıları bunlarla kalmayan Fatih, Osmanlı devletini bir imparatorluk durumuna getirmiştir. 1481 yılında büyük bir sefere çktığı sırada Gebze yakınlarında ölmüştür. Fatih, Osmanlı padişahlarının en büyüklerinden biridir.


BAYEZİT II.

(1447 - 1512)

Sekizinci Osmanlı padişahı. Fatih Sultan Mehmet'in oğludur. Babasının ölümü üzerine 1481 yılında tahta çıkmıştır. Ancak, padişahlığının ilk yılları, tahta çıkmak isteyen kardeşi Cem Sultan'la uğraşmakla geçmiştir. Cem'in ölmesinden (1495) sonra, sonu alınmayan savaşlara girişmiştir. Büyük komutanların yönetiminde Türk orduları Macaristan, Bosna ve Mora'da başarılı savaşlar yapmışlardır. Fakat, yönetimindeki gevşeklik yüzünden, çocukları arasında anlaşmazlıklar çıkmış; Trabzon'da vali olarak bulunan Yavuz'un tahta geçmesi Yeniçeriler tarafından istendiğinden, tahttan indirilmiş ve yerine oğlu Yavuz Sultan Selim geçmiştir. Kendini sofuluğa verdiği için "Veli" unvanı ile anılır.


YAVUZ SULTAN SELİM

(1467 - 1520)

Dokuzuncu Osmanlı padişahı. Bayezit II.nin oğludur. Babasının tahttan indirilmesi üzerine 1512 yılında tahta çıkmıştır. Padişahlığının ilk yıllarında Anadolu'da şiîlik dâvasını çıkaran İran hükümdarı Şah İsmail üzerine yürümüş, Çaldıran Savaşı'nda onu büyük bir yenilgiye uğratmıştır. Bundan sonra Doğu Anadolu'nun bir çok illerini Osmanlı sınırlarına katmış, Suriye ve Mısır üzerine yürümüştür. Mısır'daki Abbas'ın halifeliğine son vererek, Osmanlı padişahlarının, "halife" olmasını sağlamıştır. Bu büyük zaferlerinden sonra İstanbul'a dönen Yavuz Sultan Selim, yeni bir sefere hazırlanırken, Çorlu civarında ölmüştür. Yavuz Sultan Selim, Osmanlı tarihinin olduğu kadar, dünya tarihinin de büyük hükümdarlarından biridir.


KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN

(1494 - 1566)

Onuncu Osmanlı padişahıdır. Yavuz Sultan Selim'in oğludur. 1520 yılında tahta çıktı. Zamanında Osmanlı İmparatorluğu en parlak zamanını yaşadı. Türkler, Viyana kapılarına kadar dayandılar. Akdeniz bir Türk gölü oldu. 46 yıllık saltanatı sırasında, Viyana önlerinden Basra körfezine, Hazar denizinden Cezayir'e kadar yayılan, devrin en büyük İmparatorluğunu yaratan bir hükümdar oldu. Kazandığı en önemli muharebe, Mohaç Meydan Savaşı'dır. Son seferi olan Zigetvar seferi sırasında, 72 yaşında iken öldü. Başarıya ulaştırdığı İmparatorluğun muhteşemliği karşısında, kendisine "Muhteşem" sanı da verilir. Hükümdarlığı sırasında, ülkenin yönetimi ve örgüt için meydana getirdiği kanunlar nedeni ile de "Kanuni" sanı ile anılır.


İKİNCİ SELİM

(1524 - 1574)

On birinci Osmanlı padişahıdır. Kanuni Sultan Süleyman'ın oğludur. Babasının ölümü üzerine, Sokollu Mehmet Paşa'nın gönderdiği haberi alarak, Anadolu'dan İstanbul'a gelmiş, 1566 tarihinde tahta çıkmıştır. Babası kadar değerli bir hükümdar olmamakla beraber, Osmanlı İmparatorluğu'nun en kudretli zamanlarında hükümdar olduğu için; zayıf kişiliğinin devlete bir zararı olmamıştır. Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa'nın yöneticilği altında Osmanlı İmparatorluğu, en kudretli zamanlarını yaşamaya devam etmiştir. Zamanında Kıbrıs alınmış, Aden cevresi fethedilmiş, Sinan Paşa, Kılıç Ali Paşa, Piyale Paşa gibi ünlü komutanların yönetiminde Osmanlı orduları, zaferler kazanmaya devam etmiştir. Zamanını eğlence içinde geçimiştir.


ÜÇÜNCÜ MURAT

(1546 - 1595)

On ikinci Osmanlı padişahıdır. Selim II.nin oğludur. Babasının ölümü üzerine 1574 tarihinde tahta çıkmış, ilk iş olarak beş kardeşini öldürtmüştür. Sokollu Mehmet Paşa'nın sadrazam bulunduğu ilk yıllarda önemli olaylar olmamıştır. Fakat, Sokollu'nun ölümünden sonra, devlet işleri karışmaya başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu için başarısızlıkla sonuçlanan İran savaşları yapılmış, Avusturya ile de başarısız savaşlara girilmiştir. Zamanında, Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük gücü, yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştır. Üçüncü Murat, Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlü zamanlarında hükümdar olduğu ve Sokollu Mehmet Paşa'nın gücünden yararlandığı için, devlet yönetimine önem vermemiş, zamanını zevk ve safa içinde geçirmiştir.


ÜÇÜNCÜ MEHMET

(1567 - 1603)

On üçüncü Osmanlı padişahı. Murat III. ün oğludur. Babasının 1595 tarihinde ölümü üzerine tahta çıkmıştır. Padişah olunca, 19 erkek kardeşini boğdurmuş, 24 kız kardeşini Eskisaray'a hapsettirmiştir. Babasından çocuk doğuracak olan 10 kadını da boğdurtmuştur. Askerlerin isteği üzerine Eğri seferine çıkmış, 1596 da Eğri Kalesi'nin alınmasını sağlamıştır. Bundan sonra yapılan Haçova Meydan Muharebesi, Hoca Sadettin Efendi'nin zorlaması üzerine, padişahın savaştan çekilmemesi sağlanmış ve kazanılmıştır. Mehmet III. zamınında Kanije Kalesi de alınmış, Anadolu'da Celâli ayaklanmaları başlamıştır. Eğri fatihi unvanı ile anılan Mehmet III. devri, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemeye başladığı devirdir.


BİRİNCİ AHMET

(1590 - 1617)

On dördüncü Osmanlı padişahı. Üçüncü Mehmet'in oğludur. Babasının ölümü üzerine on dört yaşında padişah oldu. Küçük kardeşi Mustafa'yı ataları gibi öldürtmedi. Fakat sarayda hapsettirdi. Zamanından önce devam eden Avusturya ve İran savaşlarına son verdirtti. Anadolu'daki Celâli ayaklanmaları, Kuyucu Murat tarafından bastırıldı. Birinci Ahmet, yirmi sekiz yaşında öldü. On dört yıl padişahlık yaptı. Padişahlık yılları hep sarayda geçirmiş, saray kadınlarının etkisinden kendini kurtaramamıştır. Birinci Ahmet'in yaptığı en önemli işlerden biri, tahta çıkanların, kardeşlerini öldürmelerine son verdirmesidir. Buna göre, Osmanlı soyundan en yaşlı olan veliaht olacak ve padişah öldüğünde tahta çıkacaktı.


BİRİNCİ MUSTAFA

(1591 - 1623)

On beşinci Osmanlı padişahı. Üçüncü Mehmet'in oğludur. Padişah olan kardeşi Birinci Ahmet, kendisini öldürtmediği, saraya hapsettirdiği için, zamanını saraydaki odasında, kafes arkasında geçirdi. Zekâ ve görgüden yoksun, akıl yeteneğini kaybetmiş bir durumda idi. Birinci Ahmet'in ölümü üzerine padişah oldu. Yirmi altı yaşlarında bulunuyordu. Fakat zekâsı, iki yaşındaki bir çocuğunki kadardı. Çoğu zaman havuzlardaki balıklara para atarak eğlenirdi. Padişahın bu durumu halk arasında yayılınca padişahlıktan alındı. Saraydaki odasına hapsedildi. Yerine İkinci Osman padişah oldu. Fakat çok geçmeden İkinci Osman Yeniçeriler tarafından öldürülünce yeniden tahta çıkarıldı. Devlet yönetimi valide sultanın eline geçti. Deli olduğu için, devlete yararı dökünmamış bir padişahtır.


İKİNCİ OSMAN (Genç)

(1604 - 1622)

On altıncı Osmanlı padişahı. Birinci Ahmet'in oğludur. Amcası Birinci Mustafa'nın tahttan indirilmesi üzerine on dört yaşında padişah oldu. Genç bir çocuk olduğu için, kendini saray eğlencelerine kaptırdı. Devlet işleri, annesi tarafından yönetildi. İkinci Osman, on sekiz yaşına geldiğinde, çevresini sarmış olan bu hileci insanlardan kurtulmak istedi. Çeşitli seferlere çıktı. Fakat, yönetimindeki seferlerde başarı kazanamadı. Yeniçerilerle arası açıldı. Sonunda Yeniçeriler ayaklandılar. Saraya yapılan bir baskın sonunda İkinci Osman, Yeniçerilerin eline geçti. Tahta Birinci Mustafa yeniden çıkarıldı. İkinci Osman Yeniçeriler tarafından Yedikule zindanlarına götürülerek, feci bir şekilde öldürüldü. İkinci Osman on sekiz yıl yaşamış, dört yıl padişahlık yapmıştır.


DÖRDÜNCÜ MURAT

(1612 - 1640)

On yedinci Osmanlı padişahı. Birinci Ahmet'in oğludur. Amcası Mustafa I. den sonra tahta çıkmıştır. Saltanatının ilk on yılında , kendisi çocuk olduğu için devlet işleri Mahpeyker Kösem Sultan tarafından yöretilmiştir. Zamanında Anadolu'da Abaza Mehmet Paşa ayaklanmış, Bağdat İranlılar tarafından alınmıştır. Yirmi yaşına geldiğinde devlet işlerini kendisi yönetmeye başlayan Dördüncü Murat, ayaklanmaları bastırmak için çok kan döktürmüş, içkiyi yasaklamıştır. İran üzerine zaferle sonuçlanan iki sefer yapmıştır. Reyan seferi adıyle ünlü olan birinci seferinde Reyan ve Tebriz'i almış; ikincisinde Bağdat'ı İranlılardan kurtarmıştır. Bu nedenle "Bağdat Fatihi" sanı ile anılır.


BİRİNCİ İBRAHİM
(1615 - 1649)

On sekizinci Osmanlı padişahı. Kardeşi Dördüncü Murat'ın ölümü üzerine, yirmi beş yaşında tahta çıkmıştır. Sarayda hapsedildiği ve her an öldürülme korkusu içinde büyüdüğü için, sinirleri bozuk bir hükümdar olmuştur. Zamanla sinirliliği delilik derecesine çıkmıştır. Sekiz buçuk yıllık padişahlık devresi, Osmanlı Devletinde yolsuzlukların ve rüşvetin arttığı bir devre olmuştur. Yeniçerlerin bir ayaklanması üzerine tahtan indirilmiş, sarayda hapsedilmiştir. Fakat, aradan çok geçmeden yeni bir ayaklanmaya neden olacağı düşüncesiyle boğdurularak öldürülmüştür. Osmaünlı İmparatorluğu'nda tahta çıkması ile yararlıkları değil, büyük ölçüde zararları olmuş hükümdarlardan biridir.



Arkadaşlar umarım yardımcı olmuştur... BilmemUf
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Avatarı yok
insomnia42
Yasaklı
11 Haziran 2013       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı
Resimlerle Osmanlı Padişahları
MsXLabs.org

943480 10151517965772561 247722632 n

295502 10151517966127561 1691509297 n

946683 10151517966212561 1270605473 n

942845 10151517966282561 2034845796 n

8619 10151517966357561 1267154028 n

421594 10151517966442561 165278001 n

8903 10151517966527561 1600489463 n

7215 10151517966632561 823330785 n

970488 10151517966747561 801318279 n

996838 10151517966882561 599481430 n

983607 10151517967022561 1232609155 n

1002976 10151517967682561 1370198205 n

Tarafımca riplenmiştir, bir teşekkürü çok görmeyin, faydalanmanız dileğiyle.

Benzer Konular

23 Ocak 2017 / kompetankedi Osmanlı İmparatorluğu
20 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
28 Eylül 2021 / kompetankedi Osmanlı İmparatorluğu