Arama

Vitaminler - E Vitamini (Tokoferol)

Güncelleme: 2 Haziran 2016 Gösterim: 42.489 Cevap: 5
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
12 Ekim 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

Sağlığımızın dostu E vitamini

Ad:  vite1.jpg
Gösterim: 2642
Boyut:  31.9 KB
Vitaminlerin sağlığımız açısından taşıdığı önem büyük. Ancak, birçok besinde kolayca bulunan E vitamini, başta göz sağlığımız olmak üzere vücudun hayati fonksiyonları açısından büyük önem taşıyor.
Fakat her vitaminde olduğu gibi, E vitamininin de doğru ve bilinçli olarak alınması gerekiyor.
Vücudumuz için hayati önem taşıyan E vitamini yağda eriyen vitamin türlerindendir. Bileşiminde önemli miktarda alfa, beta, gama ve delta tokoferolleri bulunuyor. Doğal ortamlarda havuç, bitkisel yağlar ve buğday tanesinde yoğun olarak yer alır. Dirençli bir vitamin olarak tanınan E vitamini, ısıya ve yoğun pişirmeye karşı dayanıklı bir yapı sergiler. E vitamini dışında diğer çoğu tokoferoller gıdaların ısıtılma, pişirme, dondurulma, işlenme esnasında tahrip olurlar. Tahılların öğütülmesi, unun renginin beyazlatılması, yağda kızartma ve fırında sıcağa maruz kalma sonucunda E Vitaminin çoğu yok olur. E Vitamini bağırsaklardan önce lenf sistemine sonra ela kan yoluyla karaciğere gelir. Kullanılmayan miktarın fazlası genellikle dışkı ile atılır. Depo edilebilen kısmın çoğu yağ doku ve karaciğerdedir. Daha az miktarda da kalp, adale dokusu, testis, rahim, böbrek üstü bezi, beyin ve kanda depo edilir. Ayrıca deriden ele emi-lebilme özelliği vardır.

E vitaminin yaraları


En iyi antioksidandır. Serbest radikallerin oluşmasını engelleyerek kanser gibi dejeneratif hastalıkların oluşmasını engeller. Hücre zarı ve taşıyıcı moleküllerin lipid kısmını stabilize ederek hücreyi serbest radikaller, ağır metaller, zehirli bileşikler, ilaç ve radyasyonun zararlı etkilerinden korur. Bağışıklık sisteminin aktivitesi için gereklidir. Timus bezini ve alyuvarları korur. Virütik hastalıklara karşı bağışıklık sistemini geliştirir. Göz sağlığı için hayati önem taşır. Retina gelişimi için gereklidir. Serbest radikallerin katarakt yapıcı etkilerini önler.
Yaşlanmaya karşı koruyucudur. Serbest radikallerin dokular, deri ve kan damarlarında oluşturduğu dejenaratif etkiyi önler. Yaşlanmayla ortaya çıkan hafıza kayıplarını da önleyici etkisi vardır.
Göz sağlığı için hayati önem taşır. Retina gelişimi için önemli bir oynar. Katarak yapıcı etkilere karşı önemli bir koruyucu biridir. Vücuda alınan ağır metaller, zehirli bileşikler, radyasyon ve bazı ilaçların yarattığı toksinlere karşı koruma sağlar. Virüslerden kaynaklanan hastalıklara karşı vücudun direncini yükseltir. Timus bezi ve alyuvarları korur. Bağışıklık sistemi için önemli vitaminlerden biridir.
Yapılan araştırmalar E vitamininin yaşlanmaya bağlı hafıza kayıplarının önlenmesinde olumlu etkisi olduğunu kanıtlamıştır. Ayrıca yaşlanmaya karşı koruyucu etkisi de bulunur. Toksin maddelerin vücutta yarattığı tahribatı da azalttığı ortaya çıkmıştır.
Kırmızı kan hücrelerinin sağlıklı gelişimi ve çoğalması için gereklidir. Kalbe yararlı olan HDL kolesterol oranını yükseltip, zararlı olan LDL kolesterolünü azaltır. Kandaki kolesterol oranını dengeye sokar. Kaslar ve cilt sağlığı için de önemli bir vitamindir.
Hava kirliliğinden dolayı akciğerde ve ağızda oluşan olumsuz etkiyi azaltır.
Kalp krizine, kansere, Alzheimer’e, katarakta karşı koruyuculuğu olduğu üzerinde ciddi veriler toplansa da, henüz bu konudaki yararlan kanıtlanmamıştır.
Çok fazla alkol tüketenler, doğum kontrol hapı kullananlar, yeterli miktarda oksijen alamayanlar, E vitamini açısından riskli gruba girerler. Her vitamin gibi E vitaminin de uygun miktarda alınması gerekir. Çok fazla alındığı takdirde, uyuşturucu kullanılmış gibi kişinin hareketlerinde değişikliklere yol açabilir.

Günlük ihtiyaç


  • 0-12 ay: 3-4 mg
  • 1-3 yaş: 6 milligram
  • 4-11 yaş: 7 milligram
  • 1-7 yaş: 6-7 mg
  • 11-18 yaş: 8 mg
  • 18 yaş üstü:10 mg
  • 12-51+ yaş arası kadınlar: 8 milligram
  • 12-51+ yaş arası erkekler: 10 milligram
  • Hamileler: 2 mg
  • Emzirenler: 3 mg

Vücuttaki Fonksiyonları


En iyi Antioksidandır.Hücre zarı ve taşıyıcı moleküllerin lipid kısmını stabilize ederek hücreyi serbest radikaller, ağır metaller, zehirli bileşikler, ilaç ve radyasyonun zararlı etkilerinden korur.
İmmun sistemin aktivitesi için gereklidir.Timus bezini ve alyuvarları korur.Virütik hastalıklara karşı bağışıklık sistemini geliştirir.
Göz sağlığı için hayati önem taşır.Retina gelişimi için gereklidir.Serbest radikallerin katarakt yapıcı etkilerini önler.
Yaşlanmaya karşı koruyucudur.Serbest radikallerin dokular, deri ve kan damarlarında oluşturduğu dejenaratif etkiyi önler.Yaşlanmayla ortaya çıkan hafıza kayıplarını da önleyici etkisi vardır.

Eksiklik Belirtileri

Çocuklarda; hemolitik anemi ve göz bozuklukları
Yetişkinlerde; dengesiz yürüme, konsantrasyon bozukluğu, düşük tiroid hormonu seviyesi, sinir harabiyeti, uyuşukluk, anemi, bağışıklık sisteminde zayıflama.
E vitamini eksikliğinde kalp hastalıkları ve kanser riski artmıştır.
En iyi E vitamini kaynakları; buğday, tohumlu besinler, zeytin yağı, soya fasülyesi yağı, arı sütü, balık, ceviz gibi kuruyemişler, marul, tere, kereviz, maydanoz, ıspanak, lahana, mısır yağı, mısır ve yulaftır.

E vitaminin faydalarını madde bazında genel olarak özetlersek;

  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Son yıllarda oldukça sık rastlanılan Alzheimer hastalığının
    ilerlemesini yavaşlatır.
  • Hücrelerin yenilenmesini ve daha uzun yaşamasını sağlar.
  • Antiokısidan etkisi vardır.
  • Kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır.
  • Kanser oluşum riskini azaltır.
  • Katarakt oluşumuna karşı koruyucu etkisi vardır.
  • Hamilelik döneminde oldukça önemlidir, bebeğin zeka gelişimini etkiler.
  • Yaşlanmayı geciktirir.
  • Vücutta gereksinim olan diğer vitaminler ve mineraller
    ile birlikte çalışarak etkinliğini arttırır.

E Vitamini kaybını nasıl önleriz?


E vitamini yağda eriyen bir vitamin olduğu için suda eriyen vitaminlere kıyasla ısı, ışık gibi dış etkenlere daha dayanıklıdır. Ancak gıdaların ısıtılma, pişirme, dondurulma, işlenme esnasında tahrip olurlar. Bu nedenle yağın kızartılması durumunda E vitamini kaybı çoktur. Önerim iyi bir E vitamini kaynağı olan zeytinyağı kullanmaktadır. Ayrıca mümkün olduğunca yemeği pişirirken yağı soğan ile çok yakmadan pişirmenizdir. Yine mümkün olduğunca sebzeleri kızartmadan, suda ya da buharda haşlayarak üzerine daha sonra zeytinyağı eklemenizi tavsiye ederim.

Hangi besinlerde bulunur?


Başta tahılllar olmak üzere yeşil sebzelerde bol miktarda bulunur. Bitkisel yağlar ve buğday tanesi en iyi kaynağıdır.
  • Ayçekirdeği, 1/4 fincan, 26,8 mg
  • Badem, 1/4 fincan, 12,7 mg
  • Buğday, 1/4 fincan, 12,8 mg
  • Çiçek yağı, 1 servis kaşığı, 7,9 mg
  • Yer fıstığı, 1/4 fincan, 4,9 mg
  • Mısırözü yağı, 1 sevis kaşığı, 4,8 mg
  • Soya yağı, 1 sevis kaşığı, 3,5 mg
  • Balık yağı, 1 sevis kaşığı, 3 mg
  • Istakoz, 6 gr, 2,3 mg
  • Salmon filet, 6 gr, 0,6 mg

Günlük E vitamini tüketmek için neler yapmak gerekir?

  • Yemeklerinizde sadece zeytinyağı kullanınız.
  • Günde 3-4 adet ceviz veya fındık gibi kuruyemiş yiyiniz.
  • Diyette olsanız bile salatanıza az da olsa mutlaka zeytinyağı ekleyiniz.
  • Haftada en az 2 öğün balık yiyiniz.
  • Bol bol yeşillik yiyiniz. Salatanızda tavuk, peynir gibi tercihlerinizde ton balığını da unutmayınız.
  • Beslenme şeklinizin posa yönünden zengin olmasına dikkat ediniz.
  • Haftada en az 2-3 porsiyon kurubaklagil yemeği yiyiniz.
  • Bol bol sebze ve meyve yiyiniz. Günde en az 4-5 porsiyon meyve, 5-6 porsiyon da zeytinyağlı sebze yiyiniz.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Mayıs 2016 05:28
JuNe - avatarı
JuNe
VIP WaMPiR
5 Şubat 2008       Mesaj #2
JuNe - avatarı
VIP WaMPiR
Antioksidan (oksitlenmeyi önleyici ) etki gösteren bir grup tokoferol denilen maddelere kısaca E vitamini denmektedir. Tanımlanmış 7 ayrı formu olmasına karşın genellikle üzerinde durulan alfa tokoferoldür. Etkisi uzun yıllardır bilinmesine karşın son 10 yılda oldukça popüler olmuştur.Alfatokoferol diğer formlara karşın ısıya ve asitlere oldukça dayanıklıdır. Diğer tokoferoller gıdaların ısıtılma, pişirme, dondurulma, işlenme esnasında tahrip olurlar. Tahılların öğütülmesi, unun renginin beyazlatılması, yağda kızartma ve fırında sıcağa maruz kalma sonucunda E Vitaminin çoğu yok olur.
E Vitamini barsaklardan önce lenf sistemine sonra da kan yoluyla karaciğere gelir. Kullanılmayan miktarın fazlası genellikle dışkı ile atılır. Depo edilebilen kısmın çoğu yağ doku ve karaciğerdedir. Daha az miktarda da kalp, adale dokusu, testis, rahim, böbrek üstü bezi, beyin ve kanda depo edilir. Ayrıca deriden de emilebilme özelliği vardır.

E Vitaminin Etkileri

Ad:  1.jpg
Gösterim: 1763
Boyut:  3.0 KB

Temel görevi antioksidan etkisidir. Bu sanıldığından çok daha önemli bir özelliktir. Antioksidan demek okside olmayı, yani oksijen ile bozulmayı önlemek demektir. Oksijeni tutarak, oksijen etkisi ile oluşabilecek istenmeyen etkilerin önüne geçer. Daha iyi anlaşılması için demirin paslanması, okside olması demektir. Boya ve antipas gibi maddeler bunu engeller. E Vitamini de bir şekilde buna benzer bir koruyucu etkiye sahiptir. Bu etki C Vitamini, betakaroten, glutatyon ve selenyumda da vardır. Premature bebeklerden estetik amaçlara kadar geniş kullanım alanı ortaya çıkmıştır.
  • Gıda endüstrisinde yağ ve yağlı gıdaların oksitlenme ile acı tat almasının engellenmesi amacı ile kullanılırlar.
  • İnsan vücudunda da oksijen etkisi ile parçalanabilecek veya değişebilecek vücut bileşimlerini korur.
  • Hücrelerin genel sağlığını korumak gibi özellikleri vardır. Hücrelerdeki yağların oksijen ile bozulması sonucu bazı pigmentler oluşur (yaşlılık lekeleri). E vitamini bunu engelleyebilir.
  • Doymamış yağ asitlerinin oksidasyonunu azaltarak hücre zarı oluşumuna yardımcı olur.
  • Lipid zarlarının ve doymamış yağ asitlerinin oksijenin etkisi ile yıkılmasını önler. Serbest radikaller denen zararlı maddelerin dokuları tahrip etmesini önler. Bu özelliği ile damar sertliği, kalp hastalıkları, hipertansiyon, eklem iltihabı, yaşlanma sorunları üzerine olumlu etkileri olmaktadır.
  • Enzim sistemleri ve DNA molekülün dayanıklılığını arttırır.
  • Deri, karaciğer, meme ve testis gibi oksidasyona hassas dokuları ve hücreleri korur.
  • Akciğeri havanın içersindeki zararlı maddelerden korur.
  • Oksidasyondan etkilenen A Vitaminin biyolojik aktivitesine yardımcı olur.
  • Böbrek üstü bezi ve beyinden salınan hormonları dayanıklı kılar.
  • Vücutta normal dışı hücre üremesini engeller. Bu özelliği ile tümor oluşumuna karşı etki gösterir. Bu konuda bilgiler bazı araştırmalar yapıldıkça daha kesinlik kazanacaktır.
  • Pıhtılaşmayı ve alyuvar zarlarının parçalanmasını önleyici etkisi vardır.
  • Kalp ve adale hücrelerinin oksijen gereksinmesini azaltarak bu sistemlerin daha rahat çalışmalarını sağlar.
  • Trombosit denilen kandaki bir tür pıhtılaşma hücrelerinin birbirlerine yapışmalarını engeller. Bu etkisinin kalp ve damar hastalarında kullanılan aspirinden daha güçlü olduğu yönünde yayınlar vardır.
  • Kısırlık önleyici ve cinsel gücü arttırıcı etkisi deney hayvanlarında gösterilmiş olmasına karşın insanlarda kesinlik kazanmamıştır.
  • Lipid antioksidanı,serbest radikal yokedici ve nitrozasyon blokeri olmasından dolayı anti kansorejen etki gösterir.
  • Kardiyovasküler hastalıklar üzerine etkilidir.
  • Serbest radikallerden kaynaklanan yaşlandırıcı etkiyi önlemektedir.
  • Bağışıklık sistemi üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir.
  • Cildin ışıktan kaynaklanan zararlanmalarına karşı prooksidan özelliğinden dolayı etkilidir.
  • Çeşitli toksikantlara karşın vucudu korur.
  • Akdeniz anemisi,orak hücreli anemi gibi metabolizma hastalıklarına karşı etkilidir.
  • Egzersiz ve stres sonucu oluşan kas zararlanmalarını önlemektedir.
Ad:  2.jpg
Gösterim: 1755
Boyut:  3.3 KB

E Vitamini Eksikliği


Eksikliği insanlarda normalde görülmez. Eksikliğini ortaya koymak pek kolay değildir. Diğer vitaminler gibi eksikliğini gösteren hastalıklar yoktur.Sinir sistemi, üreme, dolaşım sistemi ve adaleler üzerine olan etkileri bilinmesine karşın diğer besin maddeleri bu eksikliği örtebilir. Besinlerde miktarı fazla olup insan vücudu ihtiyacını kolaylıkla karşıladığı için, ancak hayvanlarda deneysel olarak eksikliği oluşturulmuş ve bazı sonuçlara varılmıştır.
  • Hayvanlarda kısırlık, fetusun gelişememesi, kanama, beyin yumuşaması, kas hastalıkları, karaciğer harabiyeti gibi eksiklik arazları gösterilmiştir.
  • İnsanlarda ise kandaki seviyesi ölçülerek bazı hastalarda düşük olduğu görülmüştür. Akne, anemi, enfeksiyon, bazı kanser türleri, diş eti hastalıları, safra kesesi taşı, sinir-adale hastalıkları, Alzheimer tipi demans sorunları olan kişiler buna örnektir.
  • Prematüre bebeklerde eksikliğine bağlı olarak anemi olabilir. E Vitamini anneden çocuğa kan yoluyla geçmez ama sütüyle geçer. Doğumdan sonra anne sütü alamayanlarda eksikliği özellikle inek sütüyle beslendiklerinde görülebilir. Kan hücreleri dayanıksız olup kolaylıkla parçalanmaktadırlar. Parçalanan bu hücrelerden ortaya çıkan yıkım ürünlerinin etkisiyle adalelerde normal dışı yağlanma ve karaciğer ile dalak sorunları oluşur.
  • İnsanlarda deneysel olarak eksikliğini yaratabilmek için kasıtlı olarak bir yıldan uzun süreli özel diyet uygulanması gereklidir.

E Vitaminin Fazlalığı

Ad:  3.jpg
Gösterim: 1711
Boyut:  3.5 KB
Fazlalığının zararlı bir etkisi bu güne kadar gösterilmemiştir. Çünkü diğer yağda eriyen vitaminler kadar depolanamazlar. Gereğinden fazla alınanlarda birkaç gün içersinde dışkı ve idrarla vücuttan uzaklaştırılır.
  • Çok yüksek dozları bulantı ve ishal yapabilir.
  • Hayvan deneylerinde yüksek dozların büyümeyi durdurduğu, adaleleri zayıflattığı, alyuvar sayısını azalttığı ve kemikleşmeyi yavaşlattığı görülmüştür.
  • Düzenli E Vitamini kullananlarda doz günde 1200 IU yi geçtiğinde immun sistemin baskılandığı gözlenmiştir. Halbuki düşük dozlar immun sistemi güçlendirici etki sağlamaktadır.
  • Günde 400 - 600 IU yağsız ve suda eriyen süksinat formu dolaşımı dolayısıyla dokuların kanlanmasını arttırıcı etki göstermesine karşın diğer yağlı formu tansiyon hastalarında tansiyonu yükseltici etki yapmaktadır.
Ad:  4.jpg
Gösterim: 1709
Boyut:  3.3 KB

E Vitaminin Tedavide kullanımı

Günümüzde oldukça popülerdir. Özellikle yaşla beraber kullanımı da artmaktadır. Olumlu etkileri zaman içersinde kesinlik kazandıkça belki kullanımı daha da artacaktır. Bir çok kronik hastalığın ve yaşlanma olgusunun altında yatan nedenlere karşı olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.
  • Çocuklarda en yaygın kullanımı düşük doğum tartılı bebeklerin alyuvarlarının erimeleri nedeniyle oluşacak kansızlığın önleme tedavisidir.
  • Ayrıca solunum sıkıntısı, gözlerde oluşabilecek retina hasarlarını engellemek amacıyla verilebilir.
  • Kistik fibroz denilen bir çocuk hastalığında kas zayıflığını önlemek için kullanılır.
  • Bazı kullanım nedenleri tartışmalıdır. Etkili olup olmadığı yönünde farklı fikirler vardır. Bunlar; yaşlanmayı geciktirmek, şeker hastalığının zararlı etkilerinden korunmak, sporcuların performansını arttırmak, kısırlık, düşükleri önlemek, katarakt oluşumunu ve prostat büyümesini engellemek, deri, kas ve eklem hastalıklarının tedavileri gibi konulardır. Beslenmede doymamış yağ asitlerinden zengin gıda alanların yanında E vitamini alması faydalıdır. Bu konuda mantıklı gözüken bazı kullanım alanları vardır.
  • Yaşlanma denilen olayın temelinde hücrelerin serbest radikallerin etkisi ile dejenere olmaları ve değişmeleri yatmaktadır. E Vitamini de serbest radikallerin bu zararlı etkilerini önlemektedir.
  • E Vitamini pıhtılaşmayı azaltmakta ve doku oksijenlenmesini arttırmaktadır. Bu özelliği ile kalp - damar sorunlarına olumlu etki yapabilir.
  • Pıhtılaşmayı azaltma ve trombositlerin yapışmasını engelleme özelliği damar sertliği (=atheroscleroz) sorunu için etkili olabilir.
  • A Vitamini ile beraber günde 200 - 300 IU dozlarında kolesterol ve yağ miktarlarını azaltmakta, tek başına HDL - Kolesterolu (iyi olan) arttırmaktadır.
  • Kadınlarda adetlerin yarattığı şikayetleri gidermede, baş ağrısı, sıcak basması, kuruluğa bağlı vaginal kaşıntı gibi menopoz yakınmalarında, doğum kontrol haplarının yan etkilerini engellemede, meme kistlerinde yararlı olduğu yolunda yayınlar vardır.
  • Solunum sistemindeki hücrelerin zarlarını ve akciğer dokusunu antioksidan özelliği ile ozon ve nitrojen dioksit gibi hava kirliliğini yaratan maddeler ile sigaranın içersindeki zararlı maddelerin tahribatından koruyabilir.
  • Kanser tedavisinde kullanılan adriamycin ilacının kalbe zararlı etkilerini engelleyebilir.
  • Zona hastalığında hem immun sistemi güçlendirmek hem de ağrıları azaltmak amacıyla kullanılabilir.
  • Lupus Eritematosis dahil olmak üzere bazı cilt hastalıklarında A Vitamini ile birlikte kullanılmıştır.

E Vitamini Gereksinimi


E vitamini besinlerde yaygın olarak bulunduğundan ve özellikle günlük besinin önemli bir miktarını oluşturan hububat türleri (buğday ve ondan hazırlanan besin maddeleri gibi) bu vitamini içerdiklerinden, erişkinlerde dengesiz bir diyet bile günlük gereksinimi karşılayabilir. E vitamini yer fıstığı, badem yağı, pamuk yağı ve keten tohumunda bol miktarda, zeytinyağında ise eser miktarda bulunur.
Düşük E vitamini diyeti beyin ve perifaral dokularda alfa tokoferol seviyelerinin daha da düşmesi ile sonuçlanırken E vitamininden zengin diyetle önemli ölçüde yükselme görülmüştür. Bulgular sebze ve meyvelerle beslenmelerin iyi bilinen antioksidanlara ilave olarak beyin fonksiyonları için önemli olduğunu doğrulamaktadır. Günlük gerekli miktarı vücut ebatlarına ve beslenmede bulunan uzun zincirli yağların oranına göre değişmektedir. Yenilen rafine yağlar, yağda kızartılmış yiyecekler ihtiyacı arttırmaktadır.
Alfatakoferol için 1 mg. 1.49 IU (enternasyonel ünite) kabul edilir.

E Vitamininin Doğal Kaynakları


Doğada ve besinlerde bol olarak bulunur. Fakat daha önce yazıldığı şekilde çoğu besin maddeleri işlenir ve hazırlanırken tahrip olur.
Yiyecek 100 gr.da IU
  • Tereyağı: 2-3
  • Margarin: 15
  • Sıvı yağlar: 75
  • Tavuk: 2-3
  • Yumurta: 15
  • Kırmızı et: 2-3
  • Fasulye: 15
  • Tahıl: 70-80
  • Sebze-Meyve: 150
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Mayıs 2016 04:57
Ne MUTLU TÜRKÜM Diyen !Türkiyem
KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
23 Nisan 2008       Mesaj #3
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  vite2.jpg
Gösterim: 3267
Boyut:  29.3 KB
Vitamin E alımı için geleneksel tavsiyeler vitaminin vücut fonksiyonlarına katkısı ve kronik hastalıkları önlemedeki muhtemel rolleri göz önüne alınmadan belirlenmiştir. Klinik ve biokimyasal verilerce normal fertlerde vitamin E'nin eksikliğini belirleyen deliller görülmemekte eksiklik yalnız yağ absorblamayan uzun süreli hastalarda görülebilmektedir. Vitamin E aktivitesinin normal dietlerde kafi olduğu sanılmaktadır. Müsaadeler U.S. geleneksel gıdalarına göre belirlenmiştir. Yetişkin erkekler için 10 mg α-tokoferole eşdeğer, yetişkin kadınlar için ise 8 mg kafi değerlerdir. Araştırmalara göre bugün insanlar önerilen bu miktarlardan fazlasını almaktadır ki bu fazlalıkların insan sağlığına birçok yönden olumlu etkileri vardır.



E vitamininin sağlığa yararları:

  • Hücrelerin oksidatif tahripten korunması
  • LDL'nin oksidasyondan korunması
  • Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
  • Göz merceği, sinir dokusu, kan damarları, kıkırdak vb. özel dokuların oksidatif tahribinin azaltılması
  • HMG-CoA redüktaz enziminin inhibisyonu yoluyla kolesterol sentezinin azaltılması

Vitamin E gerekliliği


E vitamininin birinci fizyolojik rolü biyolojik antioksidan olmasıdır. E vitamininin antioksidan fonksiyonu diyetteki çoklu doymamış yağ asitlerinin (PUFA) oksidasyonunun önlenmesidir. Gerekli olan vitamin E'nin miktarı yağ asidinin çifte bağ sayısı ile artan PUFA'nın otoksidasyon ihtimaline bağlıdır. İnsan ve hayvanlar üzerinde yapılan çok sayıdaki çalışma raporuna göre alınan PUFA'nın gram başına gerekli E vitamini miktarı PUFA'nın oksidatif zararlarından korunmak için 0,4-0,8 mg'dır. Uzun zincirli PUFA'ca zengin diyetlerde vitamin E gerekliliği çok daha yüksek olmalıdır.

E vitamini eksikliği


1920'lerin başlarında yapılan bir gözlem, sonradan E vitamini diye adlandırılan bir beslenme faktörünün, farelerde fetus emilimini önlemek için gerekli olduğunu ortaya koydu. Sonradan onun erkek hayvanlarda normal üretkenlik için gerekli olduğu ortaya çıkarıldı. Son olarak E vitamini eksikliği birçok patolojik durumla ilişkilendirildi. E vitamini eksikliği her hayvanda başka etki göstermektedir. Tavşan ve maymunların erkeklerinde kısırlık, hindilerde kanama, maymunlarda hemolitik anemiye vs. sebep olmaktadır.

İnsanda E vitamini eksikliği


Doğada ve besinlerde oldukça bol olan E vitamini eksikliği insanlarda çok az görülür. Çok az sayıda rapor insanlarda E vitamini yetersizliğini bildirmektedir. Günde yalnız 2-3 mg tokoferol 1-2 yıl süre ile verilirse yetişkin insanlarda E vitamini yetersizliği semptomları (eritrositlerde peroksidatif hemoliz) gözlenmektedir. Kalıtsal E vitamini yetersizliği olan hastalarda yürümede zorluk, konuşamama, ilerleyen beden hareketleri bozukluğu (ataxia) gibi şiddetli nörolojik semptomlar rapor edilmiştir. Yağla yetersiz beslenmelerde nöromuskular bozukluklar 10-20 yıl sonra, çocuklarda yetersiz beslenmelerde belirtiler çok daha kısa sürede görülür. Erken doğan bebeklerde E vitamini eksikliğine bağlı olarak hemolitik anemi görülür. Sindirim esnasında yağ alınamadığı zaman E vitamini eksikliği görülür ki, bu da kandaki eritrositlerin ömrünün kısalmasına yol açar. E vitamini eksik olan kimselerin eritrositleri bazı oksidan maddelere karşı dayanıksızıdr. Vitamin E yetersizliğinin immün sistemi üzerinde etkili olduğu rapor edilmiştir.


E vitamini fazlalığı


E vitamini fazlalığında, bir şey görülmez.

Vitamin E gerekliliği


E vitamininin birinci fizyolojik rolü biyolojik antioksidan olmasıdır. E vitamininin antioksidan fonksiyonu diyetteki çoklu doymamış yağ asitlerinin (PUFA) oksidasyonunun önlenmesidir. Gerekli olan vitamin E'nin miktarı yağ asidinin çifte bağ sayısı ile artan PUFA'nın otoksidasyon ihtimaline bağlıdır. İnsan ve hayvanlar üzerinde yapılan çok sayıdaki çalışma raporuna göre alınan PUFA'nın gram başına gerekli E vitamini miktarı PUFA'nın oksidatif zararlarından korunmak için 0,4-0,8 mg'dır. Uzun zincirli PUFA'ca zengin diyetlerde vitamin E gerekliliği çok daha yüksek olmalıdır.

E vitamini kaynakları


E vitamini, antioksidan özelliği gösteren tek vitamindir. Vitamin molekülleri içinde en büyüğü olan E vitamini, tahıl, tahıl ürünleri, süt, süt ürünleri, kırmızı et, sebze ve yağlarda, tahıl embriyoları, küspeler ve yeşil yapraklı bitkilerde bulunur. En önemli kaynak tohum yağlarıdır (nebati yağlar). Ekmek ne kadar esmer ise o kadar çok E vitamini ihtiva eder. Et ve meyvede çok az vardır. Normal yeme ile günde 5-10 mg E vitamini alınır. ABD'de tavsiye edilen miktar 15 mg/gün olduğu halde Kanada'da 9 mg/gün'dür. Bazı besinlerin 100 gramında bulunan α-tokoferolün gram cinsinden miktarı şöyledir:
  • sebzelerde 90
  • sıvı yağlarda 50
  • tahılda 45
  • yumurtada 10,7
  • margarinde 10,2
  • fasulyede 9
  • koyun ve sığır etinde 1,7
  • tereyağında 1,6
  • tavukta 1,6
Yapılan araştırmalara göre, yaşlanmaya neden olan "Radikal Asit" ismindeki bir asittir. Bu asit ise doymamış hayvansal yağlarda, tereyağı, zeytinyağı, araşit yağındaki ve bazı proteinlerdeki kimyasal maddelerle oksijenin birleşmesinden oluşur ve hücreleri tahrip ederek yaşlanmayı başlatır ve çabuklaştırır. Radikal asiti yok edip hücre tahribini önlemek ve hücrelerin çoğalmasını, yenilenmesini, gerçekleştirmek için E vitamininden ilaçlar yapılıyor. Bu ilacın yapımında ise en çok yumurtadan yararlanılıyor. Yumurtadan başka, E vitaminleri şu besinlerde bulunur: Muz, tereyağı, sığır eti, havuç, kepek, sığır karaciğeri, çilek, peynir, kuru fasulye, yer fıstığı, soya ve zeytinyağı, ton ve kılıç balıklarının yağı, süt, yumurta, portakal, taze bezelye, elma, patates, tavuk eti, pirinç ve domates.
Güneş ışığı da kandaki E vitaminin miktarını arttırır. Dirilik, güç ve kudret veren E vitamini zürriyet ve gençlik sağlar ve kadınların döl bereketini arttırır. Tatillerim deniz kıyılarında, güneş banyosu yaparak geçiren kadınlar ummadıkları anda hamile kalırlar. E vitamini eksikliği, özellikle erkeklerde kısırlığa neden olur.
E vitamininin en bol olduğu besinlerden biri de kepektir. Sofranızda kepekli ekmeğe ağırlık verin ve yemeklerde birer tatlı kaşığı kepek yutun. Yaşlılığı geciktiren, dinç kalmayı sağlayan Haçların yapımında, yumurtanın yanı sıra kepekten de yararlanılıyor.
Fareler üstünde yapılan İncelemeler, E vitamİniyle beslenen farelerin ömrünün normal farelere göre yüzde 25 ila yüzde 45 oranında uzadığını göstermiştir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Mayıs 2016 05:29
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Mayıs 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

E VİTAMİNİ

Ad:  ve1.JPG
Gösterim: 2152
Boyut:  27.9 KB

E vitamini ilk kez buğdayın embriyo bölümünden elde edilmiştir. Farelerde üreme ve döl tutma bozukluklarını düzelten ve buğdaydan ayrıştırılan maddelere yavru yapma anlamında “tokoferol” denmiştir. Tokoferol E vitamininin kimyasal adı olarak kullanılır.
E vitamini etkinliği gösteren alfa, beta ve gama tokoferoller ve tokotrienoller denilen moleküller vardır. Bunlardan en etkin olanı alfa tokoferoldür. Beta tokoferol ise alfa tokoferolün ancak yarısı kadar etkinlik gösterir. Ötekilerin etkinliği ise alfa tokoferolün %1-50 si kadardır. Tokoferoller oksitlenmeyi önleyici özelliktedirler. Bunun için yağları, karotenleri ve bir çok maddeyi oksitlenmeye karşı korumada E vitamini kullanılır.
E vitamini lipitlerde ve lipit eritkenlerinde erir, suda erimez. Asit ve alkali ortama, ısıya ve ışığa dayanıklıdır. Ültraviyole ışınlarına duyarlıdır. Besinlerin işlenmesi sırasında E vitamini kayba uğrar. Buğdaydan un yapımı sırasında embriyo bölümü ayrılırsa E vitamini önemli ölçüde azalır. Unun beyazlatılması bitkisel yağların arıtılması sırasında da E vitamininde önemli kayıplar olur.
Günümüzde E vitamini ölçü birimi olarak hem miligram hem de uluslar arası birim kullanılmaktadır. I.U. E vitamini 1 mg. Alfa tokoferole yakındır. Alfa tokoferolün serbest, bağlı, sentetik ve doğal oluşuna göre 1 miligramının I.U. değeri 1.1-1.49 I.U arasında değişir.

Vit E-Önemi


  • En büyük besinsel antioksidan,
  • Hücre yaşlanmasını geciktirir,
  • Kana oksijen sağlar (oksijeni kalp ve diğer dokulara taşımak suretiyle yorgunluğu önler,
  • Besinlerin hücrede yanmasına yardım eder,
  • Kapillar duvara dayanıklılık kazandırır ve Eritrositleri zehirlerin yıkıcı etkisinden korur,
  • Kan pıhtılarını çözer ve pıhtı oluşumunu önler,
  • Sterilite tedavisinde ve kas distrofisini, damar duvarında Ca birikimini ve kalp hastalıklarını önlemede kullanılabilir

Vücutta Kullanılması

Ad:  ve2.JPG
Gösterim: 2113
Boyut:  35.5 KB

E vitamini, incebağırsakta lenf yoluyla emilir. Emilmesi ve taşınmasına yağ ve safra yardımcıdır. Bunların yetersizliği ve mineral yağlar E vitamininin emilimini bozar. Tokoferol türlerine göre emilim oranı ve hızı değişiklik gösterir. Serbest tokoferol esterleşmiş durumda olanından daha kolay emilir. Tokoferol asetat şeklinde olan vitaminin bir bölümü esterazlarla hidroliz olduktan sonra bir bölümü de ester şeklinde emilir.
E vitamini, karaciğer, kalp, dalak, pankreas, akciğer, yağ dokusu ve emzikli kadınların göğüslerinde depolanır. Hipofiz bezinde çok yoğundur ve bunu böbreküstü bezi ve testisler izler. Bu vitamin bütün hücrelerde bulunur. Hücrenin sitoplazmasında bulunan mitokondria, kromozom ve lizozom bölümlerinde daha yoğundur. Serbest tokoferoller esterleşmiş olanından dah hızlı ve daha çok olarak karaciğerde depolanır.
Tokoferoller en çok dışkıyla emzikli kadınlarda sütle dışarı atılır. Çok miktarda alındığında az da olsa idrarla atıldığı bilinmektedir. Bu vitaminin metabolizması dışarı atılma şekli ve yolu iyi bilinmemektedir.

Ad:  ve3.JPG
Gösterim: 2135
Boyut:  66.9 KB

Vücut çalışmasındaki Görevi ve Yetersizliği


E vitamininin vücut çalışmasında tam olarak bilinen görevi, antiokside özelliği nedeniyle kolay oksitlenen bileşikleri oksidasyona karşı korumaktır. Bu vitamin, A vitamininin oksitlenmesini önleyerek, emilmesi ve depolanmasını kolaylaştırır; doymamış yağ asitlerini oksitlenmeye karşı korur. E vitamininin ayrıca alyuvarları hidrojen peroksitle parçalanmaya karşı koruduğu ve bu hücrelerin dayanıklılığını artırarak anemiyi önleyici etki gösterdiği ileri sürülmüştür.
Amerika Birleşik Devletlerinde doğum ağırlığı düşük doğan ve hazır mamayla beslenen bebeklerde, E vitamini yetersizliğine bağlı ödem ve anemi bulunmuş; bunun hazır mamalarda E vitamini yetersizliğinden ileri geldiği bildirilmiştir. Oysa başka bir çalışmada aynı mamayla beslenen doğum ağırlığı düşük olarak doğmuş bebeklerde E vitamini yetersizliği görülmemiştir. İnsanlar ve hayvanlar üzerinde yapılan çeşitli araştırmalarda E vitamini yetersizliği oluşturulunca alyuvarların hemolize karşı dayanıksızlaştığı ancak kan tablosunda değişiklik olmadığı bulunmuştur. Bununla birlikte alyuvarların yaşama süresinde hafif azalma belirlenmiştir.
E vitaminin vücut çalışmasındaki esas görevinin antioksidant özelliğiyle ilgili olamadığı bu vitaminin enzim sistemlerinde etkinliği olduğu ileri sürülmektedir. Bu vitaminin hücrede enerji oluşum süresinde görevi olan enzimlerle ilgisi olduğu görüşü vardır. Bu görüşü E vitamini yetersizliğinde birçok enzim siteminde yetersizliklerin belirlenmiş olması kuvvetlendirilmektedir.
Vit E-Yetersizlik belirtileri
  • Eritrositler kolay parçalanır hal alır,
  • Üreme yeteneği düşer,
  • Seksüel faaliyetlerde düşüş olur,
  • Kaslarda anormal yağ birikir,
  • Kalp kasında ve diğer kaslarda dejeneratif değişiklikler görülür,
  • Deride kuruluk gözlenir.
Hayvanlarda E vitamini yetersizliğinde görülen bozukluklar hayvanın türüne ve dokulara göre değişir. Bu vitamin yetersizliği bir çok hayvan türünde kas yorgunluğu ve kas zayıflığına yol açar. Bazı hayvanlarda ileri derecede E vitamini yetersizliğinde karaciğer, kalp ve beyinde çeşitli bozukluklar oluşur. E vitamini yetersizlik belirtilerinin özellikle karaciğer bozukluklarının selenyumla iyileştirildiği gösterilmiştir.
E vitamini yetersizliği; bazı hayvanların üreme organlarında bozukluklara ve kısırlığa yol açar. E vitamini yetersizliği oluşturulan farelerde cinsel bezlerde ve hormonlarında bozukluklar üremede bozukluklar, üremede yetersizlikler bulunmuştur. E vitamini yetersizliğinde erkek farelerin testisinde sperma yapan hücrelerde bozulma nedeniyle kısırlık olur. Dişi fareler ise gebe kalabilir ancak gebeliğin sonlarına doğru yavru ölür ve doğum olamaz. Bu vitaminin insanların üreme sistemiyle ilişkisi kurulmaya çalışılmışsa da bilimsel bir kanıt bulunamamıştır. İnsanlarda kısırlığa ve düşüklere karşı E vitamininin etkili olmadığı anlaşılmıştır.

İhtiyaç ve Kaynakları


Günlük diyetteki E vitamini miktarı alınan hayvansal ve bitkisel yağın türüne ve miktarına göre değişir. 1800-3000 kalori sağlayan dengeli bir diyette 10-20 I.U vitamini bulunur. Yağ miktarı yüksek diyette ise E vitamini 25 I.U ve daha fazla olabilir. Diyette ve dokulardaki çok dereceli yağ asitleri arttıkça, E vitamini ihtiyacı artar.
Diyetteki çok dereceli doymamış yağ asitleriyle E vitamini ilişkisi açık değildir. Çünkü, bu yağ asitlerince zengin diyetle, alınan E vitamini de artar. Ayrıca E vitamini yetersizliği olan hayvanlara E vitamini terine lipitlerin başka antioksidantları verilince E vitamini yetersizliğinin önlendiği veya belirtilerin azaldığı bildirilmiştir. İnsanlar üzerinde yapılan bir araştırmada ise, diyette çok dereceli doymamış yağ asitleri normalin iki katına çıkarılmış, E vitamini aynı miktarda tutulmuş, bunun sonucunda kandaki E vitamini düzeyinin düştüğü belirlenmiştir. E vitaminiyle doymamış yağ asitlerinin ilişkisi çok açık değilse de bu vitamine günlük ihtiyacın belirlenmesinde diyetteki ve dokulardaki yağ asitlerinin çeşitleri esas alınmaktadır.
Amerika Birleşik Devletlerinde günlük alınması önerilen E vitamini miktarı yetişkin gebe ve emzikli kişiler için 10-15 mg. Arasındadır. Bu miktarlar diyetteki E vitamininin %80 inin alfa tokoferoden kalanında öteki tokoferollerden geldiği varsayılarak hesaplanmıştır.
Bu vitamin besinlerde özellikle bitkisel kaynaklarda yaygın olduğundan normal durumlarda E vitamini yetersizliğine rastlanmaz.
E vitamini etkinliği olan tokoferoller ve tokotrienoller özellikle bitkisel besinlerde yaygındır. Bu maddeler hayvansal dokulara da değişik miktarda bulunur. Besinlerdeki E vitamini miktarı kimyasal analizle belirlenir ve genellikle alfa tokoferol esas alınır.
Özellikle yağlı tohumlar ve bunlardan elde edilen yağlar E vitamininden çok zengindir. Soya, ayçiçeği, pamuk çiğidi, mısırözü, fıstık ve buğday embriyonu yağları da çok iyi kaynaktır. Zeytin yağında ise azdır. Yeşil yapraklı sebzeler, tahıl, kuru baklagiller de E vitamininin iyi kaynağı sayılır. Tanenin embriyon kısmı kalmadığından beyaz un ve ekmeğinde azdır. İnsan sütünde, inek sütündekinden daha çok E vitamini verilmesi, hazır mamalarda E vitamini miktarının da anne sütü düzeyine çıkarılması önerilmektedir.
  • Bitkisel kaynaklar (zengin)
  • Buğday tohumu
  • Bitki ve tohum yağları
  • Hayvansal kaynaklar (zayıf)
  • Kesim öncesi yüksek seviyede bir VitE kaynağı ile beslenen Sığır
  • Raf ömrünü artırır
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Haziran 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

E VİTAMİNİ


1922’de yapılan deneylerde, farelerin diyetlerinden E vitamini çıkarıldığında üreyemedikleri görülmüştür. Farelerin diyetine buğday tohumu eklendiğinde, tekrar üreme yeteneğini kazandıkları görülmüştür. Daha sonra E vitamini izole edildi ve kısırlık önleyici vitamin olarak adlandırıldı. E vitaminin en aktif formuna a-tokoferol denir. Tokoferol kelimesi Yunancadaki ürün, evlat anlamına gelen ‘tokos’ kelimesinden gelmektedir.’fero’ kelimesinin anlamı da doğurmak demektir. Tokoferol kelimesinin tam karşılığı çocuk doğurmak olmaktadır.

BESİN KAYNAKLARI


E vitamini (a-tokoferol) için günlük önerilen miktar 10 mg (yaklaşık 15 I.U) olmasına rağmen E vitamini ihtiyacı diyetle alınan çoklu doymamış yağ asidi miktarına bağlı olarak değişir. Çoklu doymamış yağ asidi tüketimi arttıkça, verdiği hasar da artar. E vitamini bu hasarı önlediğinden doymamış yağ asidi tüketimi arttıkça E vitamini ihtiyacı da artar. İyi ki doğada doymamış yağ asidinin fazla bulunduğu yerlerde E vitamini de yüksek miktarlarda bulunur. En iyi E vitamini kaynakları doymamış yağ asidi içeren bitkisel yağlar (zeytin, ay çiçeği), tohumlar, kabuklu çerezler ve tam tahıllar. Yiyeceklerin, özellikle unun pişirilmesi ve işlem görmesi içindeki E vitaminini azaltmaktadır. Kuşkonmaz, avokado, çilek, kiraz, böğürtlen, yeşil yapraklı sebzeler ve domates iyi birer E vitamini kaynağıdır.

EKSİKLİK BELİRTİLERİ ve SEMPTOMLAR


E vitamini temelde antioksidan olarak, hücre zarına gelecek hasarlara karşı koruma görevi almaktadır. E vitamini olmadan hücreler özellikle sinir hücreleri, hasara açık hale gelecektir. Ciddi miktarda E vitamini eksikliği nadir görülür ancak şu dört koşulda E vitamini eksikliği sık görülür:
  • Çölyak hastalığı, kistik fibrozis ve post gastrektomi sendromu gibi yağ emiliminin bozulduğu durumlar.
  • Pre-matüre yeni doğanlar
  • Orak hücreli anemi, talesemi gibi kalıtsal eritrosit bozuklukları
  • Hemodiyalize giren hastalar.
Erişkinlerde E vitamini eksikliğinde, sinir hücre hasarı, kas güçsüzlüğü, denge bozukluğu, istemsiz göz hareketleri, kansızlığa yol açan eritrosit bozuklukları görülür. Prematüre yeni doğanlarda E vitamini eksikliği hemolitik anemi ve retrolental fibroplazi olarak bilinen göz bozukluklarına yol açar.

GÜNLÜK ÖNERİLEN MİKTAR


Ad:  vite1.JPG
Gösterim: 1964
Boyut:  31.3 KB

FAYDALI ETKİLERİ


E vitamini vücudun yağ fazındaki başlıca antioksidanıdır. Hücre membranındaki ve taşıyıcı proteinlerdeki lipitlere gömülü halde bulunur. Burada membranları stabilize eder ve serbest radikallerden korur. Membranları kurşun, civa gibi ağır metallerden, benzen, karbon tetraklorür ve temizleyici çözücülerden, ilaç, radyasyondan korur. E vitaminin antioksidan etkisi sayesinde ciddi sağlık sorunlarında koruyucu etkisi vardır.
E vitaminin immün sistemde önemli bir görevi vardır. Timüs bezini ve eritrositleri hasardan korur. Buna ek olarak, immün sistemi; AIDS, kronik viral hepatit gibi kronik viral hastalıklardan ve oksidatif stresten korur.

KULLANILABİLİR FORMLARI


E vitaminin doğal ve sentetik birçok formu kullanılabilir. E vitaminin doğal formu önüne d- yazılarak (örneğin d- a-tokoferol), sentetik formun önüne dl-(örneğin dl- a-tokoferol) ifade edilir. d- ve l- ifadeleri E vitamininin birbirinin ayna görüntüsü formlarıdır. Benzetme yaparsak, sağ eliniz (d) ve sol eliniz (l), birbirinin ayna görüntüsüdür. İnsan vücudunda sadece d- formu bulunmaktadır. l- formunun da antioksidan etkisi olmasına rağmen, d- formun hücre zarı içine girmesini önlemektedir. Bu yüzden doğal E vitamini (d- formu), sentetik formundan (dl-formu) daha faydalıdır.
E vitamini aktivitesi gösteren çeşitli doğal tokoferoller vardır. En fazla antioksidan etkiye sahip olan, d- a-tokoferol’dur. Soya gibi doğal E vitamini kaynakları, yalnızca % 10 oranında a-tokoferol içerir. Bunların geri kalan E vitamini içeriği, daha az aktif olan tokoferollerdir. Bununla birlikte, bu diğer tokoferollerin faydaları yeni yeni bulunmaktadır. Mesela,a-tokotrienolün E vitamini aktivitesi, a-tokoferol’den azdır, ama daha fazla kanser önleyici etkisi mevcuttur. Yapılan bir araştırmada koroner arter hastalığı olan erkeklerde d-y tokoferol seviyesi düşük saptanmıştır. Bu yüzden, kalp hastalıklarını önlemede d-y’nın, d- a- tokoferol kadar önemli olduğu düşünülmektedir.

Tokoferollerin E Vitamini Aktivitesi


Ad:  vite2.JPG
Gösterim: 1754
Boyut:  37.6 KB
Doğal E vitamini kaynakları, birkaç çeşit tokoferol içerir. Bunlardan biri de en büyük yararı sağlayan tokotrienollerdir. Besinlerdeki en iyi E vitamini formu, d- a-tokoferol’un asetat ya da suksinata bağlanması ile sağlanır. Bu iki zayıf asid, hücre metabolizmasında kullanılır. Bu E vitamini formları daha stabil oldukları için serbest a-tokoferol’dan daha avantajlıdır. Vücut bu formları önce sindirerek, molekülden asetetat ve suksinata ayırır ve bunları yeniden a-tokoferol yapımında kullanır.

E vitamininin piyasada suda çözünen bir formu da bulunmaktadır. E vitamininin bu formu, yağda çözünen formuna göre on kat daha pahallıdır. Ancak kistik fibrozislilerde yapılan bir çalışmada suda çözünene formun üstünlüğü gösterilememiştir. Kistik fibrozis genetik bir hastalık olup,pankreas yetmezliği ve yağ emilim bozukluğuna yol açar. Genellikle, başta E vitamini olmak üzere yağda eriyen vitamin eksikliğine yol açar. Bu hastaların, E vitamini desteğine ihtiyacı vardır. Pek çok doktor daha pahallı olan suda eriyen formu tercih etse de, yağda eriyen E vitamini ile de çok iyi sonuç almak mümkündür.
Yapılan çift kör randomize bir çalışmada yağda eriyen formda, suda eriyen form kadar etkili sonuçlar alınmıştır. Kistik fibrozis hastalığı uzun sürdüğünden yağda çözünen E vitamini tercihi ile ciddi miktarda tasarruf edilmektedir.

TEMEL KULLANIM ALANLARI


E vitaminin ana kullanım amacı antioksidan etkisi ile kanser, kalp hastalıkları ve inmeyi önlemektir. Bunun dışında, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, fibrokistik akciğer hastalıkları, menopozal semptomlar ve tardiv diskenezi gibi diğer sağlık sorunlarında da faydalıdır. Parkinson tedavisinde, gebelikteki erken membran rüptürünü önlemede ve artrit tedavisinde faydalı olduğu da düşünülmektedir. E vitamini verildiği yaygın olarak kullanıldığıdurumlar şunlardır:
Ad:  vite3.JPG
Gösterim: 1813
Boyut:  58.6 KB

ANTİOKSİDAN OLARAK KALP HASTALIKLARI ve İNMEDEN KORUNMA


E vitamini kalp hastalıkları ve inmeden korunmada, anlamlı olarak faydalı olmaktadır. E vitaminini LDL peroksidasyonunda azalma, trombosit agregasyonunda azalma, HDL seviyesinde artış, fibrinolitik aktivitede artış ile aterosklerozdan koruyucu etki göstermektedir. İnsülin bağımlı olmayan diyabetiklerde, insülin duyarlılığında düzelme ve plazma lipit seviyesinde azalma sağlamaktadır.
Geniş popülasyonlarda yapılan çalışmalar, E vitamini seviyesinin Mİ ve inme gelişimini kolesterol seviyesinden daha iyi gösterdiğini kanıtlamıştır. Bir çalışma, düşük E vitamini seviyesinin, kalp hastalığını göstermede, çoğu insanda kalp hastalığını gösteren faktörlerden daha etkili olduğunu göstermiştir. Yüksek kolesterol seviyesi %29, yüksek kan basıncı %25, ancak düşük E vitamini seviyesi % 70 oranında MI göstergesidir. Fransızların Amerikalılara göre daha fazla kolesterol ve yağ tüketmelerine rağmen, neden daha düşük kalp hastalığı ve inme oranına sahip olduklarım, yüksek E vitamini seviyeleri açıklamaktadır.
E vitamini kolesterol ve kolesterol taşıyıcı proteinlerin oksidasyonunu önler ve ilerde ateroskleroz gelişimine yol açan damar duvarında hasar oluşmasına engel olur. Yağlar ve kolesterol serbest radikal hasarından sorumludur. Hasar oluştuğunda yağlar ve kolesterol, lipit peroksidaz ve okside kolesterol denilen toksik bileşikler meydana getirirler. E vitamini ve diğer anti-oksidanlar bunun gibi hasara neden olan bileşiklerin oluşumunu önlerler.
Tüm anti-oksidanlar içinde LDL oksidasyonuna karşı en büyük koruyuculuğu E vitamini gösterir çünkü E vitamini LDL molekülüne kolayca birleşme yeteneğine sahiptir.

Dahası, doza bağlı etki gösterir. Yüksek E vitamini dozları LDL kolesterolün oksidatif hasarına karşı daha fazla koruma sağlar. Her ne kadar 25 mg gibi düşük dozlar da bir miktar koruma sağlasa da, klinik olarak anlamlı etki için 400 İ.U. ‘den fazla doz önerilmektedir. Özellikle sigara içen ve yüksek oksidatif strese maruz kalan kişilerde 200 I.U.’e kadar yüksek dozlar, 400-800 I.U kadar etkili koruma sağlamaz.
Bazı çalışmalar düşük doz E vitamini desteğinin Mİ ve inmeden ölme riskini azalttığını gösterir. Bir çalışmada 87.245 hemşireye bakılmış ve E vitamini almayanlara göre, 2 yıl boyuca günlük 100 İ.U. E vitamini alan hemşirelerin % 41 daha az kalp hastalığına yakalandığı görülmüştür. Başka bir çalışmada, 39.910 erkek sağlık çalışanına bakılmış ve 30 I.U’dan fazla günlük E vitamini alanlarda, % 37 daha az kalp hastalığına yakalanma riski saptanmıştır.
Yeni yapılmış bir çalışmada; yaşları 40-59 arası olan önceden by-pass olmuş, 156 erkek hasta takip edilmiştir. İki yıl sonra anjiyo ile koroner damar çapları kontrol edilmiştir. Bir gruba kolesterol düşürücü diyet verilmiş. Diğer gruba kolesterol düşürücü tedavi (kolestipol+niasin) veya antioksidan vitaminler içeren plasebo verilmiş. Sonuçta 100 I.U’dan fazla E vitamini alan grupta 100 I.U’dan az E vitamini alan gruba göre, koroner damarlardaki tıkanıklıkta ilerleme daha az oranda bulunmuştur. Plasebo grubunda E vitaminin faydası gösterilememiştir. Buna göre kolesterol düşürücü tedavi alanlarda, E vitamini desteği koroner arter hastalığının ilerlemesini yavaşlatabilmektedir.
E vitamini kardiyovasküler sistem için faydalıdır. E vitamininin koruyucu etkileri ile yapılan çalışmalarda, 400 I.U den fazla dozlarda hayret verici sonuçlara ulaşılmıştır.
E vitamini, kardiyovasküler hastalıkları önlemenin yanında kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde, inmenin tedavisinde, intermittan kladikasyo gibi periferal hastalıkların tedavisinde de görev alır. Londra’daki Shute Enstitüsü 1940’dan beri E vitaminini birçok sağlık sorununda kullanıyor. Bu zaman zarfında, 60.000’den fazla hastayı E vitamini ve diğer doğal tedavilerle başarıyla tedavi etmiştir.

KANSERE KARŞI ANTİ-OKSİDAN KORUMA


A vitamini ve beta-karoten gibi anti oksidanlara benzer şekilde E vitamini de yüksek dozda alımında kansere karşı koruyuculuk sağlamaktadır. Ondan fazla çalışmada gösterilmiştir ki, düşük E vitamini seviyesi, gastrointestinal sistem ve akciğer gibi belli kanser tiplerinin gelişme riskini arttırır. Çalışmanın birinde, kanında düşük doz E vitamini olanlarda yüksek dozda olanlara göre %50 daha fazla kanser gelişme riski saptanmıştır. Her ne kadar tüm çalışmalar E vitaminin tüm kanserlere karşı koruyucu olduğunu göstermese de, E vitamini desteği vermek güvenilir ve faydalı etkilerinden dolayı verilmeye değer gözükmektedir.

DİYABET


Diyabette, E vitamini gereksiniminde artış gözükmektedir. Çünkü diyabette oksidatif stress önemli bir faktördür. E vitamini insülün aktivitesini arttırır. Ayrıca kardiyovasküler hastalık gibi, diyabetin kronik komplikasyonlarını önlemede faydası vardır.
Çeşitli çalışmalar E vitamini desteği vermenin faydalı olduğunu göstermiştir. E vitamininin glukoz metabolizmasındaki rolü ve insülin aktivitesine etkisini araştıran bir çalışmada 10 sağlıklı, 15 de insüline bağlı olmayan diyabet hastası alınmış. Bunlara başlangıçta ve 4 ay boyunca, günde 1350 I.U E vitaminini aldıktan sonra oral glukoz tolerans testi yapılmış. Sağlıklı olan grupta E vitamini glukoz toleransını ve insülin duyarlılığını düzeltmiştir. Diyabetiklerde bu düzelme daha belirgin saptanmış. Çalışma sonucunda E vitaminin oksidatif stresi azaltarak membranın fiziksel yapısını düzelttiği ve buna bağlı olan glukoz transportunu iyileştirdiği öne sürülmüştür.
Naples Üniversitesinde yapılan diğer bir çift-kör çalışmada, stabil efor anginası ve insülin direnci olan obez yaşlılar (ortalama yaş:74) seçilmiştir. Günlük 1350 I.U E vitamini desteği verilmiştir. E vitamini plazma açlık insülin konsantrasyonunu 88’den 68 pmol/L ye indirmiştir. 2. saat tokluk insülin konsantrasyonunu da 348’den 263 pmol/L’ye düşürmüştür. Plazma trigliserit konsantrasyonu 1.34’den 1.07 mmol/L’e ve LDL/HDL oranı 7.6’dan 5.5’e gerilemiştir. Bu sonuçlar kardiyovasküler hastalığı olanlarda yüksek doz E vitamini desteğinin fayadalı olduğunu göstermiştir. Diyabetiklerde muhtemel yararlı etkileri olması ve önerilen dozlarda toksik etkisi olmadığı için, E vitamini desteği akıllıca bir iştir.

FİBROKİSTİK AKCİĞER HASTALIĞI


Fibrokistik akciğer hastalığı, memede şiddetli ağrı yapabilen bening, kistik şişliklerdir. Genelde adet dönemlerinde meydana gelir. 20-40 arası bayanlardaki en sık meme hastalığıdır. Genelde premenapozal sendromun bir parçasıdır ve meme kanseri için risk faktörü olduğu düşünülmektedir.
Yapılan çeşitli çalışmalarda E vitamininin premenapozal sendromdaki birçok sorunu özellikle de fibrokistik akciğer hastalığını hafiflettiği gösterilmiş. Vitaminlerin bunu nasıl yaptığı henüz bulunamamıştır. Ancak günlük 600 I.U E vitamini almanın premenapozal sendrom ve fibrokistik akciğer hastalığında hormon seviyelerini düzelttiği gösterilmiş.

MENOPOZ SEMPTOMLARI


1940’lı yıllarda yapılan çalışmalar E vitamininin, sıcak basmasını ve menapoza bağlı vajinal komplikasyonları azalttığı gösterilmiştir. Konuyla ilgili yeni çalışma olmasa da birçok diyet uzmanı menopozdaki hastalara günlük 800 I.U E vitamini almalarını tavsiye etmektedirler. Sıcak basması geçince doz 400 I.U ye azaltılıyor

TARDIV DISKINEZI


Tardiv diskinezi daha çok şizofren ilaçlarına bağlı gelişen, yüz ve ağızda istemsiz hareketlerle karakterize bir sendromdur. Bu ilaçlar, yüz kaslarını kontrol eden sinir hücrelerinde serbest radikal hasarına yol açabilir. E vitamini hücreleri serbest radikal hasarından korur ve çeşitli çalışmalar E vitamininin tardiv diskinezi tedavisinde çok etkili olduğunu göstermiştir.
Yeni yapılmış bir çalışmada günlük 1600 I.U E vitamini alımı ile tardiv diskinezi semptomlarının düzeldiği gösterilmiştir. Şizofrenide yapılan bir çok çalışma beş yıldan uzun süredir antipsikotik ilaç kullananlarda E vitamininin daha çok etkili olduğu göstermiştir. Beş yıldan fazla ilaç kullananlardaki düzelme oranı beş yıldan az kullananlardaki düzelme oranının yarısıdır.

KULLANIM DOZLARI


Genel ve tedavi için önerilen günlük E vitamini dozu 400-800 I.U ‘dir. Çoklu vitamin desteği ve fazladan C vitamini alanlarda günlük 400 I.U yeterli olmaktadır. C vitamini, E vitamininin antioksidan etkilerini arttırmaktadır.

KULLANIM GÜVENLİĞİ


E vitamini yağda eriyen bir vitamin olmasına rağmen oldukça iyi bir güvenilirliği vardır. Yeni yapılan bir çalışmada günlük 3200I.U ‘e kadar E vitamini verilenlerde, 2 yıl takip sırasında belirgin yan etki gösterilememiş. Detaylı güvenlik analizlerinde başarılı bulunmuştur. Mesela bir çalışmada 60 yaş üstü 32 kişiye bir ay boyunca günlük 800 I.U verilmiş. Bunların genel sağlık ve beslenme durumuna, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarına, metabolizmasına, eritrosit sayısına, kanda gıda ve antioksidan seviyesine, tiroid hormonları ve üriner sistem fonksiyonlarına bakılmış. Tek anlamlı fark serum E vitamini seviyesinde artış görülmesi olmuştur. E vitamini bu dozlarda oldukça iyi tolere edilebilir. Yan etki bildirilmemiştir. Bu sonuçlar E vitaminin oldukça güvenilir olduğu bilgimizi desteklemektedir.

İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ


E vitamini, C vitamini ve selenyum gibi diğer antioksidanlarla etkileşir. E vitamini, A vitamini kullanımını kolaylaştırır, B12’nin aktif formuna dönmesine yardımcı olur ve esansiyel yağ asitlerini hasardan korur.
E vitamini antikoagülanların etkisini artırabilir. K vitamininin koagülasyonla ilgili fonksiyonu artırabilir. Ayrıca aspirinin trombosit agregasyonunu baskılamasını artırabilir.

kaynak: Ankalab
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 3 Haziran 2016 11:57
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Haziran 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

E Vitamini (Tokoferoller)


E vitamini yağda çözünen bir vitamin olarak doğada tokoferol ve tokotrienol formunda bulunur. E vitamini tokoferoller için kullanılan ortak isimdir.
Hayvansal kaynaklarda tokoferol en yüksek oranda bulunurken bitkilerde ise tokoferol ve tokotrienoller antioksidan etkiye sahiptir.
Kısırlığı önleyici ( Antisterilitik ) etkili bir vitamin olduğu için E vitaminine (tokoferol) antistentik vitamin de denir.
Tokoferoller, tokol çekirdeğinin farklı yerlerine farklı sayıda metil (-CH3) grupların eklenmesiyle oluşur. E vitamini, bileşimindeki metil gruplarının yeri nedeniyle a, P, y, A tokoferol gibi çeşitleri vardır.
Ad:  e1.JPG
Gösterim: 2537
Boyut:  59.5 KB
Çeşitli tokoferollerin biyolojik etkinlikleri arasında farklar vardır. Bir vitamin olarak doğada en yaygın şekilde dağılmış bulunan ve en fazla E vitamini etkisi gösteren a tokoferoldür. İnsan vücudu için önemli olan a-tokoferol ve daha az bir oranda y-tokoferol (gama-tokoferol)’dür.

E Vitamininin Özellikleri


  • Tokoferoller sarı renkte, yağ kıvamındadır.
  • Suda değil, yağda ve yağ çözücülerde çözünür.
  • Oksitlenmeye karşı duyarlıdır, oksijensiz ısıya 200 °C’ye kadar dayanır.
  • Alkali ve asitlere dayanıklıdır.
  • UV ışınları karşısında kolay bozulur.
  • Kuvvetli antioksidandır. a tokoferol molekülü, serbest bir radikali nötralize ederse antioksidan özelliği yok olur. Fakat C vitamini gibi diğer antioksidanlar, alfa-tokoferole antioksidan özelliğini yeniden kazandırırlar.

E Vitamininin Vücuttaki Görevleri


  • E vitamininin en önemli görevi hücreleri enzimatik olmayan oksidasyondan koruyarak antioksidan etki göstermesidir.
  • Hücre zarlarında, mitokondri ve lizozom gibi hücre organellerinde peroksitlerin çoklu doymamış yağ asitlerinin parçalanmasını önler, yaşlanma ve yıpranmayı geciktirir.
  • Hücrelerde yağların oksidatif bozulması ile oluşan pigmentler (=yaşlılık pigmentleri) E vitamini eksikliğinde artar ve erken yaşta belirir.
  • Alyuvarların korur, onların H2O2 ile parçalanmasını yani hemolizi dolayısı ile kansızlığı engeller,
  • Karotenlerin, A vitaminin oksidasyonunu engelleyerek etkinliğini arttırır, karaciğerde depo edilmesine yardımcı olur.
  • Bitkisel yağlardaki doymamış yağ asitlerinin O2„nin etkisi parçalanmasını ve peroksitlerin oluşmasını dolayısıyla yağların acılaşmasını önler.
  • Antioksidan özelliğinin dışında a tokoferol, bağışıklık ve lenf hücrelerinde bulunan enzim ve moleküllerin aktivitelerini etkiler. Trombosit toplanmasını engellerken damar genişlemesini arttırır.
  • Üreme sistemi üzerine etkilidir, kısırlığı önler.
  • Metabolizma normal bir şekilde çalışırken ve dış etkenlere (sigara dumanı gibi) maruz kalınırsa vücutta serbest radikaller oluşur. E vitamini hücrelerde serbest radikallerin oluşmasını engellediğinden kanser riskini azaltır, yaşlanmayı geciktirir.

E Vitamini Kaynakları


İnsanlar, E vitaminini vücutlarında sentezleyemedikleri için lipidlerle birlikte dışarıdan gıdalarla vücutlarına alırlar.
  • Bitkisel yağlar, yağlı tohumlar, tahıl taneleri (embriyosu), ve margarin en iyi E vitamini kaynağıdır.
  • Sert kabuklu meyveler (fındık, ceviz ) tahıl ve kuru baklagiller E vitamini açısından zengindir.
Ad:  e2.JPG
Gösterim: 2128
Boyut:  42.6 KB
  • Tahıl unları ne kadar esmerse E vitamini o kadar çoktur.
  • Yumurta, karaciğer, böbrek E vitamininin hayvansal kaynaklarıdır. Et ve meyvelerde E vitamini pek azdır.

Gereksinimi, yetersizliği ve fazlalığında görülen bozukluklar


E vitamini çeşitli gıda gruplarında yaygın olarak bulunur. Bunlar tohum, tohum yağları, bitkisel yağlar, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve çeşitli hayvansal gıdalardır. Sert kabuklu meyveler (fındık, ceviz ) tahıl ve kuru baklagiller, bitkisel yağlar E vitamininden zengindir.
Günlük gereksinim erkekler için 10 mg ve kadınlar için 8 mg’ dır. E vitamini vücutta hemen hemen tüm dokularda bulunması ve bitkisel yağların yüksek düzeyde E vitamini içermesi nedeniyle yetersizliği seyrek görülür.
İnsanlardaki yetersizliğinde refleks kaybı, göz kaslarının felci gibi nörolojik belirtiler görülür. Hayvanlarda da çeşitli organ bozuklukları şeklinde yetersizlik belirtileri görülür.

kaynak: Gıda Teknolojisi
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

14 Ağustos 2017 / JuNe Sağlıklı Yaşam
2 Haziran 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam
16 Mart 2017 / biruni Cevaplanmış
31 Mayıs 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam
2 Haziran 2016 / ThinkerBeLL Sağlıklı Yaşam