Arama

Vitaminler - A Vitamini (Retinol)

Güncelleme: 2 Haziran 2016 Gösterim: 70.744 Cevap: 5
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Eylül 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

A vitamini

Ad:  avit2.jpg
Gösterim: 6674
Boyut:  29.3 KB

A vitamini yağda eriyen vitaminlerdendir. Karaciğerde depolanan bu vitamin ısıya ve pişirmeye dayanıklıdır. Vitamin A miktarı "Retinol Equivalent" ile ölçülür. Görme, büyüme ve vücudun enfeksiyonlara karşı direnç göstermesi için gereklidir. Burun, boğaz, akciğerler ve idrar yolları enfeksiyonlarına karşı korur. Cilt, saç ve mukozanın sağlığı, ceninin rahim içindeki gelişimi ve bazı kolit türleri ile Chron hastalık riskini en aza indirgemek için gereklidir. Kemiklerin sağlıklı gelişimi ve bağışıklık sisteminin düzenli işleyişinde önemli rol oynar.

Yararları


Sağlıklı deri ve saçlar için gereklidir. Diş, dişeti ve kemik gelişiminde önemli rol oynar. Normal görme ve gece görme de etkilidir. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Akciğer, mide, üriner sistem ve diğer organların koruyucu epitelinin düzeninde rol oynar. Kanser, damar sertliği ve katarakt gibi hastalıkları önlediği yolunda önemli bulgular elde edilmiştir. Bu vitamin ayrıca protein bileşimine katılır ve tümörlerde görülen hücrelerin kontrolsüz biçimde çoğalmasını önler. Yaşlılıkta etkinliği çok artan kolajenaz enziminin indirgeyici etkisini önlediği saptanmıştır.

Hangi besinlerde bulunur?


Sütte, yumurta sarısında, ton ve morina balıklarının karaciğer yağında (balık yağı) bulunur. Ayrıca tereyağı ve peynirde de bulunur. Havuç ve havuç benzeri sarı-turuncu renkli sebzelerde A vitamininin ön maddeleri vardır(alfa karoten). Sonradan A vitaminine dönüşecek olan Beta Karoten ve diğer karotenoidler ise yeşil yapraklı ve sarı sebzelerde ve tahıllarda bulunur. Kuzu ciğeri, tüm kırmızı etler, balık, süt yağı, yumurta, yoğurt, portakal, elma, karpuz, kavun, erik, şeftali ve üzümde bulunur.

Eksikliği nelere yol açar?


A vitamini eksikliğinde gözde ve deride keratoz , kseroftalmi (göz akı ve kormeanın parlaklığını kaybederek kuruması), foliküler hiperkeratoz (bir deri hastalığı) ve gece körlüğü görülür. Bağışıklık sisteminin zayıflaması, enfeksiyonlara elverişli hale gelme, akne (sivilce) oluşumunda artış, yorgunluk, diş, dişeti ve kemiklerde deformiteler A vitamini eksikliğinin yol açabileceği diğer şeylerdir. Şiddetli A vitamini eksikliği gece körlüğü ve körlüğe yol açabilir. Hafif derecede eksiklik ise kuru ve sert deri,diş çürümeleri, mide ve bağırsak mukozalarında zayıflama, ülser ve ishale neden olur.

Fazlasının zararları


Yüksek miktarlarda alınması toksik reaksiyonlara (zehirlenme) neden olabilir. Fazla A vitamini alımı karaciğer bozuklukları, mide bulantısı ve kusma, saç dökülmesi (saçlar çabuk kopar), başağrısı, eklem ağrıları, dudak çatlamaları, saç kuruluğu, iştah kaybı, avuçlarda ve ayak tabanlarında ciltte sarı-kavuniçi renk değişikliğine neden olabilir. Çocuklarda zehirlenme 300000 Retinol eşdeğerindeki A vitamini alımıyla oluşur. Yetişkinler de ise genellikle günde 100000 Retinol eşdeğerindeki A vitamininin aylar boyu alınması ile oluşur.
Karaciğerde depolandığı için yüksek dozlar zararlıdır. Mide bulantısı, kusma, ishal, baş dönmesi, bulanık görme, saç dökülmesi, kaşıntı, cilt kuruluğu, sakat doğum ve nedensiz kemik ağrılarına neden olabilir.

Günlük doz ne kadar olmalı?


Süt bebekleri 350 mcg, küçük çocuklar 400-500 mcg, kadınlar 600 mcg, hamileler 700 mcg, emziren anneler 950 mcg ve erkekler 600-700 mcg almalıdırlar. 1 bardak (200 ml) pastorize sütte 74 mcg, 1 yumurtada 157 mcg ve 50 gr peynirde 120 mcg A vitamini bulunur.

Yetişkin Erkeklerde Vitamin A gereksinimi 1000 Retinol eşdeğerinde, yetişkin kadınlarda ise 800 Retinol eşdeğerindedir.
Aşağıda bazı yiyeceklerin içerdiği Retional miktarı verilmiştir.
  • 6 gr karaciğer (Dana), 9124
  • 1 servis kaşığı balıkyağı, 4080
  • 1 büyük yumurta sarısı, 97
  • 1 fincan süt, 76
  • 1 orta boy patates 2487
  • 1 orta boy havuç 2025

Kimler daha çok almalı?


Hamile kadınlar, emziren anneler, pankreas sorunları ve safra kesesi taşı olan kişilerde gereksinim artar. Ayrıca bazı antibiyotikler ve kortikosteoritli ilaç kullananların yüksek dozda A vitaminli besinlere ihtiyacı var.

A vitaminli besinler nasıl korunmalı?


Isıya, oksidasyona ve asitli maddelere duyarlıdır.A vitaminli yağlı besinler serin ve karanlık bir ortamda metalden uzak olarak saklanmalı.

A Vitamini yağda eriyen vitaminlerdendir.Balıkyağında, karaciğerde, tereyağı ve kremada, peynirde, yumurta sarısında bulunur.Sonradan A vitamini (retinol) ne dönüşecek olan Beta Karoten ve diğer karotenoidler ise yeşil yapraklı ve sarı sebzelerde ve tahıllarda bulunur.A vitamini karaciğerde depolanır. Isıya karşı sabit ve pişirilmeye dayanıklıdır.Yüksek miktarlarda alınması toksik reaksiyonlara (zehirlenme) neden olabilir. Vitamin A miktarı Retinol Equivalant ile ölçülür.
Son düzenleyen Safi; 30 Mayıs 2016 01:51
JuNe - avatarı
JuNe
VIP WaMPiR
5 Şubat 2008       Mesaj #2
JuNe - avatarı
VIP WaMPiR
İlk bulunan vitamindir. Bu nedenle alfabenin ilk harfi ile anılmıştır.Besinlerle pro-vitamin olarak beta karoten halinde alınır. Vücutta ince barsaklarda aktif hali olan retinol olarak emilir. Görme üzerinde etkisini gösterir. Görmeyi sağlayan rodopsin (loş ışıkta) ve iodopsin (parlak ışıkta) adlı pigmentlerin oluşumunu sağlar.

A Vitaminin Etkileri

Ad:  1.jpg
Gösterim: 3282
Boyut:  2.8 KB

Vücudumuz için oldukça gerekli bir vitamindir. Değişik işlevleri vardır. Bunlar:

  • Görmemizi sağlayan pigmentlerin yapılmasını sağlar. Ayrıca gözün kornea tabakasının sağlığı için gereklidir.
  • Büyüme ve dokuların iyileşmesine etkilidir. Çocukluk çağında kemiklerin büyümesini ve dişlerin sağlıklı olarak oluşmasını sağlar. Herhangi bir nedenle hasar gören dokuların onarılmasını ve enfeksiyon etkenlerinden korunmasını gerçekleştirir.
  • Tüm hücrelerin sağlığına etkilidir. Derimizin (sadece dış yüzeydeki değil, vücudumuzun dokuları üzerinde bulunan örtücü özelliğe sahip olan bütün deri hücrelerinin) üremesini sağlayan taban hücreleri üzerine uyarıcı özelliği vardır. Hücrelerin yer aldıkları dokunun gerektirdiği şekilde farklılaşmalarını ve yapısının sağlamlığını sağlar. Bu etkisi ile dolaylı olarak kansere karşı önleyici etki gösterir.
  • Sümüksü salgı yapma özelliğine sahip, burun, göz, sindirim sistemi, akciğer ve mesane gibi yerlerdeki hücreler için gereklidir. Bu özelliği ile de hem bu dokuların çalışmasına hem de korunmalarına etilidir.
  • Serbest radikalleri nötralize eder. Dışarıdan gelen zararlı maddeleri bağlayıp, antioksidan özelliği ile vücudumuzu olası tahribatlardan korur.
  • Vücut savunma sisteminde bulunan T Lenfositleri uyararak hücrelerin farklılaşmalarını kontrol eder. Bu etkisi kansere karşı bir diğer olumlu özelliğidir.

A Vitamini Eksikliği


Ad:  2.jpg
Gösterim: 4346
Boyut:  3.5 KB
Besinlerle alınan vitaminin emilimini alkol, ilaçlar (kortizon, demir, mineral yağlar), E Vitamini yetersizliği ve fiziksel egzersiz olumsuz etkiler. Aslında vücutta belirli bir miktarda depolanabilmektedir. Depo edilmiş olan A Vitaminin % 90 ı karaciğerdedir. Geri kalanı böbrekler, akciğerler, gözler ve yağ dokuda yer alır. Amerika'da yapılan bir araştırmada insanların % 25 nin besinlerle önerilen miktardan daha az A Vitamini aldıkları ortaya çıkmıştır.

Eksikliğinde:
  • Özellikle loş ışıkta görme bozulur (Gece körlüğü , tavuk karası). Ayrıca gözlerde hassaslaşma, kuruma, kızarma, çabuk yorulma ve ileri safhada kornea ülserleri meydana gelir.
  • Vücudun savunma sistemi zayıflar. Hücresel savunma yapan T-Lenfositler ile Antikor üreten B-Lenfositlerde azalma oluşur. Ayrıca immun sistem için şart olan Timus Bezi ve dalak gibi organlarda atrofi denilen gerileme görülür.
  • Kanser riski artar. Meme, akciğer, rahim ağzı, prostat, gırtlak ve mide kanserleri ile A Vitamini eksikliğinin paralelliğini gösteren çalışmalar vardır.
  • Deri kurur ve kepeklenir. Kıl kökleri kabarık ve belirgin bir hal alır. Bu özellikle kolların arka yüzeyinde belirgindir. Saçlar kurur ve çatlar.
  • Sümüksü salgı yapan hücreler bulunan akciğerde bronşlar, sindirim kanalı, vagina ve ağız içinde sorunlar olur. Bu sorunların başında enfeksiyonlara uygun bir ortam hazırlanması gelir. Bu hücrelerin A Vitamini eksikliğinde saç ve deride bulunan keratin denilen bir proteini salgılamaya başlaması hücrelerin yer aldığı bölgeye bağlı olarak sertleşme ve kurumanın yarattığı yakınmalar oluşur.
  • Kemik hücrelerinin faaliyetleri üzerine olan etkisi ile eksikliğinde kemiklerde kalınlaşma ve kemikten geçen sinirlerde sıkışmalar meydana gelir.
    Ad:  3.jpg
Gösterim: 3083
Boyut:  2.7 KB
  • Halsizlik, bitkinlik, uykusuzluk, tat ve koku alma duyusu bozuklukları ve iştahsızlık görülür.
  • Ayrıca adet düzensizlikleri, diş eti hastalıkları, böbrek taşları, kulak sorunları ve akne oluşumu görülebilir.
Yapılan araştırmalar gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların karaciğerlerinde 2 yıl yetecek kadar A vitamini depolandığını göstermiştir. Bazı geri kalmış ve beslenme yanlışlıkları olan yörelerde eksikliği sık olarak görülmektedir.

A Vitamini Fazlalığı


Ad:  4.jpg
Gösterim: 3164
Boyut:  3.3 KB
Havuç ve narenciye türü beta karoten içeren gıdaların fazla alınması ile deri portakal rengine boyanır. Sarılığa benzer fakat farkı göz aklarının renginin bu durumda değişmemesidir. Bu şekilde karoteni fazla almakla A vitamini fazlalığı oluşmaz çünkü vücut bu durumda karoteni aktif A Vitaminine dönüştürmez. Karoten olarak birikime uğrar. Alım normale dönünce birikenler vücuttan atılır. Bu nedenle zararsız bir durumdur. Asıl önemli olan depolanma özelliği nedeniyle yüksek dozda ilaç olarak alınması veya A Vitamininden zengin karaciğer gibi besinlerin aşırı tüketilmesi ile oluşur. Gelişmiş ülkelerde bu fazlalık belirtileri sık olarak görülmektedir. Hatta zehirlenme haline bile dönüşebilir.

  • Kısa sürede yüksek dozda alındığında belirtiler ilk olarak beyin ödemine bağlı olarak gelişen baş ağrısı ve bilinç bulanıklığı ile ortaya çıkar. Hastalar kafalarını alından geçen bir şeyin çevresel olarak sıktığını ifade ederler.
  • Zaman içersinde sürekli olarak gereğinden fazla alınması ile iştahsızlık,
  • bulantı, kusma, karın ağrısı, baş ağrısı, halsizlik, huzursuzluk ve bunlara bağlı olarak kilo kaybı ile adet düzensizlikleri oluşur.
  • Saçlarda kalınlaşma ve seyrelme, deride kuruma ve kaşıntı görülür.
  • Kemiklerde anormal gelişmeler, büyümenin durması ortaya çıkar.
  • Dudaklarda kuruma ve kanamalar olur.
  • Gebelik döneminde ise çeşitli doğumsal anomaliler meydana gelebilir.
Bu durumlar genellikle vitamin almaya fazla meraklı aileler ve bir rahatsızlık için verilen A vitaminini sürekli yüksek dozda alanlarda ortaya çıkar.

Günlük ihtiyaçlar

Ad:  5.jpg
Gösterim: 3190
Boyut:  3.3 KB

Besinlerle alınan karotenden A Vitamini elde edilir. Günde alınan 10 000 - 15 000 Ünite karotenden yaklaşık 5 000 Ünite A Vitamini elde edilebilir. Bir erişkin için bu miktar iki tane orta boy havuç demektir.

Bir mikro gram için 5 Ünite tabiri kullanılır.
Son düzenleyen Safi; 29 Mayıs 2016 23:41
Ne MUTLU TÜRKÜM Diyen !Türkiyem
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
7 Ekim 2008       Mesaj #3
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
Ad:  avit1.jpg
Gösterim: 3880
Boyut:  34.9 KB
A Vitamini doğal olarak iki farklı şekilde meydana gelen yağda eriyen bir maddedir. Biri sadece hayvansal gıda kaynaklarında bulunan hazır besin maddesi olan retinoldür.
Karaciğer, yumurta, süt, balık, balık yağı, tereyağında bulunan bir vitamindir; temel olarak Bitkilerde bulunmaz. Ancak bazı bitkilerdeki renk maddeleri ( pigment ) bedenimizde A vitaminine dönüştürülür. Örneğin; havuca rengini veren renk maddesi çok iyi bir A Vitamini kaynağıdır. A Vitamini, Sıcak ve ışıklı ortamlarda ve açık Havada çabuk bozulur.

A Vitamini Faydaları

A vitamini görme işleminde doğrudan rol oynar; kemik gelişimi ve üreme için gereklidir. Ayrıca göz ve deri sağlığını korur.
A vitamini, Göz problemlerini ve körlüğü önler. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek cilt sorunlarını engeller. Ayrıca sindirim sisteminde oluşan ülserleri tedavi eder; soğuk algınlığına ve böbreklerde, mesanede, akciğerlerde ve mukus zarlarında enfeksiyonlara karşı vücudu korur.

A vitamini bedenimizde sentezlenmediğinden onu dışarıdan alırız. Eksikliğinde, kemik ve diş yapısında bozukluk, iştahsızlık, gece körlüğü, deri ve gözde doku bozukluğu oluşur. A Vitamininin fazla alınması durumundaysa zehirlenmeye benzer bir rahatsızlık ortaya çıkar. Öteki vitaminlerden farklı olarak A vitamini Suda değil; yağda çözünür. A vitamini gereğinden fazla alındığında idrarla dışarı atılamaz ve karaciğerde depolanır. Depolanan miktar belli bir düzeyin üzerine çıktığında zehirlenme başlar. A vitamini alımı azaltıldığında hastanın durumu düzelmeye başlar.

A vitamini dokuların bakım ve onarımı, yeni hücrelerin gelişmesi, kemiklerin ve dişlerin oluşumu için de önemlidir. Antioksidan olarak faaliyet yaparak hücreleri kansere ve diğer hastalıklara karşı korur, yaşlanma sürecini yavaşlatır, yağ depolanmasına yardımcı olur. A vitamininin vücut açısından diğer bir önemi, Proteinlerin A vitamini olmadan kullanılamamasıdır.
A vitamini eksikliği çok sık görülmemekle birlikte, eksikliğinde derinin pullanması, akne gibi cilt sorunları, iskelet gelişiminin duraklamasını içeren büyüme eksikliği, kornea ile ilgili sorunlar ve körlük görülebilir. Ayrıca A vitamini eksikliğinde bağışıklık sistemi ve vücut direnci azaldığından, vücut enfeksiyona daha açık hale gelir ve daha kolay hastalanır.
Retinol, A vitaminin besin olarak alınan haline denir.
Karaciğer, böbrek, süt ve yumurta gibi hayvansal gıdalarda daha bol bulunmakla birlikte, Buğday, havuç, mantar ve baklagillerde A vitamini açısından zengindir.
Bu vitamin göz sağlığını muhafaza etmek için temel bir besleyicidir. Gece körlüğüne karşı etkilidir ve birçok göz bozukluklarının tedavisine yardımcı olması A vitamini faydaları arasındadır.
Vücudunuz bu mikro besleyiciye cilt, saç, dişler ve kemiklerin oluşum ve muhafazası için de ihtiyaç duyar.
A vitaminin yararları arasında enfeksiyonlara karşı koruyucu etkisinin bulunmasından dolayı aynı zamanda “enfeksiyona karşı vitamin” olarak da bilinir. Zira vücudun doğal savunma sistemini akyuvarları ( T - hücreleri ) ve Antikor üretimini artırarak güçlendirir.

A Vitamini İçeren Besinler


A vitamini kaynakları : Hazır şekli karaciğer, balık yağı, yumurta ve süt gibi hayvansal kaynaklarda bulunur. Pro vitamin tipi brokoli, havuç, biber, kabak dâhil sarı ve yeşil sebzelerde ve aynı zamanda sarı meyvelerde mevcuttur.
A vitamini ısıya ve pişirmeye karşı dayanaklıdır. Ultra-viyole ışınlarına karşı ise dayanıksız olduğu için renkli şişede muhafaza edilmelidir.
Karaciğer, kuzu ciğeri, tüm kırmızı etler, balık, tereyağı, süt, süt yağı, peynir, yumurta, yoğurt, portakal, elma, karpuz, kavun, erik, şeftali ve üzümde bulunur.

A vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir?


A Vitamini karaciğerde depolanır ve retinol veya karoten alımı düşük olduğunda vücut onu bu kaynaktan kullanır. Dolayısıyla, bir eksiklik kısa vadede meydana gelmez. Ancak bu maddenin emilimi yağ varlığına bağlı olduğundan, herhangi bir yağ emilim problemi bir eksikliğe yol açabilir.
A vitamini eksikliği, gözde kornea hasarı sonucunda gece körlüğü gibi göz bozukluklarına sebep olabilir. Göz altı lekeleri görülür. Eksiklik bağışık sistemini zayıflattığından, aynı zamanda vücudun enfeksiyonlarla mücadele kapasitesi de azalır.
A vitamini Fazlalığı: Yüksek dozda sürekli kullanım halinde A vitamini zararları ortaya çıkar. A vitamini fazlalığı baş ağrıları, eklem ağrıları, bulantı, kusma, saç dökülmesi, karaciğer sorunlarına ve riskli doğuma sebep olur. Hamile kadınlar doktorun önerdiği doza uymalıdır.
A vitaminleri akne ilaçlarıyla birlikte kullanılmamalıdır.

A Vitamini Dozu


A vitamini kullanımı:
RDA ( Önerilen Günlük Kullanım ) değeri günlük 4,000-5,000 IU dür. Beta karoten için resmi bir RDA yoktur ancak 10,000 ve 15,000 IU arası RDA değerinin eşdeğeridir. Bu maddenin fazla miktarları kemik ağrısı, saç dökülmesi, halsizlik ve baş ağrıları gibi toksik yan etkilere sebep olabilir ve günlük 15,000 IU ‘yu aşan dozları yalnızca mutlak doktor gözetimi altında almalısınız.
A vitamininin faydaları etkin bir şekilde görülebilmesi için çinko kalsiyum fosfor mineralleri ile C, D, E ve B vitaminleri ile birlikte alınması gerekir.
Son düzenleyen Safi; 30 Mayıs 2016 01:52
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Mayıs 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

A VİTAMİNİ ve KAROTENLER

Ad:  avit3.jpg
Gösterim: 4057
Boyut:  39.9 KB

A vitamini ilk bulunan vitamindir. 1913 yılında büyüme faktörü olarak tanımlanmasına rağmen kimyasal yapısı 1930 da tanımlanabildi. Wisconsin Üniversitesinden McCollum ve Davis ile Yale Üniversitesinden Osborne ve Mendel eşzamanlı olarak A vitaminini buldular. Deney hayvanlarının günlük besinlerinden doğal yağlar çıkarıldığında bunların sağlıklarının bozulduğunu gözlemlediler. Büyüme ve gelişme sorunlarına ek olarak bağışıklık sistemleri de zayıflamıştı. Ayrıca bu kısıtlanmış rejim nedeniyle hayvanlarda ciddi göz iltihabı görüldü. Kısıtlamaya son verilip tereyağı ve balık yağı günlük beslenme programına eklendi. Her şeyin hızla düzeldiği görüldü. Önceleri enfeksiyonları önlediği bilinen A vitamini şimdilerde bağışıklık sisteminin başlıca belirleyicisi olma özelliğini kazandı. A vitamini gibi karotenler de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde oldukça etkilidir. Bazı karotenler A vitaminine dönüşebilmektedir.

Karotenler


Karotenler doğal oluşan pigmentler içinde en fazla çeşidi olan gruptur. Bunlar oldukça renkli ( kırmızı-sarı) yağda çözünebilen bileşiklerdir. Sebze ve meyvelerin renk, koku ve tatlarını verirler. Fotosentez yapan tüm canlılar bunu karotenler yardımıyla gerçekleştirmektedir. Bu bileşikler yalnızca fotosentezde rol oynamakla kalmayıp fotosentez esnasında ortaya çıkan sayısız serbest radikallere karşı da canlıyı korumaktadırlar.
Bu güne kadar 600 den fazla karotenoid tanımlanmıştır. Bunlardan sadece 30-50 sinin A vitamini aktivesi vardır. Önceleri, bir karotenin biyolojik aktivitesinin, dönüştüğü A vitaminiyle aynı olduğu düşünülüyordu. Ancak yapılan yeni çalışmalar karotenlerin bunun dışında birçok farklı fonksiyonlarının olduğunu göstermiştir. Beta-karoten, provitamin A aktivitesi nedeniyle karotenoidlerin en aktifi olarak tanımlanmıştır. Ancak daha fazla anti oksidan etkiye sahip diğer karotenler de vardır.

Retinol

Ad:  A1.JPG
Gösterim: 3539
Boyut:  20.5 KB

A vitamini yağda çözünebilen berrak sarı bir kristaldir. A vitamininin gözün retinasında görevli alkol formuna retinol denir. Retinol doğal olarak uzun zincirli halde bulunur. Retinol’un aldehit formu retinal (Retinaldehid) olarak isimlendirilir. Retinolun asidik formuna retinoik asit denir. Retinal görmede, retinol üremede, retinoik asit ise büyüme ve diferansiasyon gibi diğer fonksiyonlarda görevlidir.
Retinoik asidin sentetik formları birçok cilt sorununun tedavisinde kullanılmak üzere geliştirilmiştir. Son zamanlarda ise bazı kanser türleri tedavisinde kullanılmaktadır.

Besin kaynakları


A vitamini kaynakları karaciğer, böbrek, süt ve tereyağıdır. Provitamin A kaynakları; yeşil yapraklı (ıspanak ve kara lahana) sebzeler ve turuncu renkli (havuç, patates, kabak) sebzelerdir.
Karotenler yeşil bitkilerin klorofillerinde protein ve yağlara bağlı olarak bulunur. Beta karoten yeşil bitkilerde en çok bulunan A vitamini formudur. Daha koyu yeşil renkli sebzeler daha fazla karoten içermektedirler. Turuncu renkli meyve ve sebzelerden (havuç, kayısı, mango, patates, kabak) daha koyu turuncu olanları daha fazla provitamin A içermektedir.
Yeşil sebzeler yüksek oranda ksantofil içerdiğinden provitamin A aktivitesi azalmıştır. Kırmızı ve mor meyve ve sebzeler ( domates, kırmızı lahana, böğürtlen ve mor erik) çok miktarda A vitaminsiz pigment içerir (flavonoidler gibi).Tahıllar ve baklagiller de önemli karotenoid kaynağıdır.
Hayvansal gıdalarda da karotenoid bulunur. Örneğin balık, yumurta sarısı, kabuklu deniz hayvanlar ve kümes hayvanlarında bulunur. Karotenoidler gıdalara renk vermek için sıkça kullanılmaktadır.
Ad:  a2.JPG
Gösterim: 3715
Boyut:  62.4 KB

Emilim


A vitamini besinlerde genelde yağ asidi esteri şeklinde bulunur. Sindirim olayında hidrolize olur. Serbest A vitamini olarak emilir. Birçok faktör A vitamini ve karotenlerin emilimini etkiler. Retinolün aksine karotenler emilim için safra asitlerine gereksinim duyar. A vitamini ve karotenlerinin emilimini etkileyen diğer faktörler şunlardır: gıdalarda bulunan yağ, protein ve antioksidan miktarı ile barsak lümeninde bulunan pankreatik enzimler, safra asidi ve mukoza hücrelerinin geçirgenliğidir. Diyetle alınan A vitamininin emilim oranı % 80-90’dır. Bunun aksine beta karotenin emilim oranı ise % 40-60 arasıdır.

Barsak duvarından geçiş


Emilen retinol başlıca palmitik asit veya serbest yağ asitleri ile birleşerek ince barsak duvarındaki hücrelerin içine girer. Retinol-yağ asidi kompleksi trigliserid, fosfolipid ve kolesterol ile birlikte şilomikron içine girer. Şilomikron lenfatik kanallar aracılığıyla genel dolaşıma katılır ve dolaşımdan karaciğer tarafından uzaklaştırılır. Karotenler değişmeden emilir ve şilomikron içinde taşınır.

Karotenlerin A vitaminine dönüştürülmesi


Provitamin A’nın A vitaminine dönüşmesi protein durumu, tiroit hormonları, çinko ve C vitaminine bağımlıdır. Serumdaki retinol seviyesi yeterli ise karoten alımı arttıkça, dönüşüm azalır. Beta karoten, karoten dioksigenaz isimli enzim ile iki molekül retinale parçalanır. Retinal daha sonra retinola dönüşür.

Taşınma, Depolanma ve Atılım


A vitamini karaciğere ulaştığında Ito hücrelerinde depolanır. A Vitamini’nin %90’ı karaciğerde depolanırken %10’u diğer dokularda depolanmaktadır. Dokularda ise %96’sı Retinil ester (Retinol+Serbest Yağ Asiti), %4’ü de serbest halde depolanır. Vücudun daha fazla A vitaminine ihtiyacı olunca retinil esteri parçalayan bir enzim, retinolü retinal bağlayıcı protein’den (RBP) ayırır. Bağlı retinol daha sonra kana salınır. Kanda 1\1 oranında prealbuminle kompleks yapar.
Retinalin mobilizasyonu için diyetle, protein ve çinko alınması gereklidir. RBP’in ve prealbumin’in yarı ömrü 12 saatten daha kısadır. Bu onları, protein- kalori eksikliğinde ya da protein metabolizma bozukluklarında önemli bir konuma getirmektedir.
Ad:  a3.JPG
Gösterim: 3322
Boyut:  40.4 KB
Çinko ya da E vitamini eksikliği, A vitamini metabolizmasını bozmaktadır. Çünkü bu iki besin A vitaminin emilim, taşınma ve hareketlerinde önemli bir rol oynar.
Retinol, RBP’nin hücre yüzeyindeki reseptörüne bağlanarak, hücre içine girer. Retinol hücre içinde hızlıca, hücresel retinol bağlayıcı protein (CRBP) ile bağlanır.
Vücut, retinoik asiti, retinol’den farklı bir şekilde metabolize eder. Retinoik asit emildikten sonra kanda albümine bağlı olarak taşınır. Karaciğer ya da diğer dokularda anlamlı şekilde depolanmaz. Hızlıca daha polar bileşiklere dönüştürülür. Hücre içinde, hücresel retinoik ait bğlayıcı potein’e bağlanır (CRABP).
A vitamini metabolitleri başlıca (safra yoluyla) feçesle veya idrarla atılır. Eksiklik durumunda adaptasyon mekanizması olarak A vitamini katabolizması azaltılır.
Kanda kretenleri taşıyan özel bir taşıyıcı protein yoktur. Bunlar plazmada lipoproteinler (özellikle LDL) ile birlikte taşınır. Sonuç olarak yüksek serum kolesterolü ya da LDL’si olanlar, yüksek serum karoten seviyelerine sahip oluyorlar. Kandaki miktarları diyetle alınan miktarları yansıtır. Beta-karoten serumdaki karotenlerin %20-25’ini oluşturur.
Karotenler yağ dokusunda, karaciğerde, böbrek üstü bezinde, testiste, overde ve deride depolanabilir. Deride birikimi cilde sarımsı bir renk verir. Buna karotenodermi denir. Bu zararsız bir durumdur. Karotenodermi’nin günlük alımla veya besin desteğiyle ilgisi yoktur. Fakat çinko, tiroit hormonları, C vitamini, protein gibi gerekli faktörlerin eksikliğini gösterebilir.

Eksikliğinde Semptom ve Bulgular


A vitamini eksikliği diyetle alım eksikliği ya da bazı faktörlerin emilim, depolanma, taşınmasını bozmasına bağlı gelişebilir. Bu faktörlerden bazıları şunlardır: Safra asidi ya da pankreatik eksikliklere bağlı oluşan malabsorpsiyon, protein-enerji malnutrisyonu, karaciğer hastalıkları, çinko eksikliği ve abetalipoproteinemidir.
A vitamini eksikliği immün sistem yetmezliği ile ilişkilidir. Eksikliğinde etkili antikor cevabında bozulma, T Helper hücre sayısında azalma, gastrointestinal sistem ve solunum sistemindeki mukozal bariyerde bozulma meydana gelir. A vitamini eksikliği olanlar, enfeksiyonlara daha yatkın olurlar ve daha yüksek ölüm oranlarına sahiptirler. Buna ek olarak, enfeksiyon seyri sırasında A vitamini depoları boşalır. Bu yüzden kötü bir kısır döngü oluşur. Eksikliğinde kızamık, su çiçeği, RSV, AIDS, pnömoni sıklığı artar.
Uzun süre A vitamini eksikliği folliküler hiperkeratoz, gece körlüğü, enfeksiyon sıklığında artış bulgularının ortaya çıkmasına yol açar. Durum daha da kötüleşince solunum, gastrointestinal ve genitoüriner sistem mukozal bariyerleri de etkilenir. Daha sonra A vitamini eksikliğine bağlı Kseroftalmi meydana gelir. Ilımlı A vitamini eksikliği önemli miktarda mortaliteyi arttırır. Bu önemlidir çünkü A vitamini eksikliği daha çok gelişmekte olan ülkelerde yaygındır. Bunlardan özellikle Asya ülkelerindeki çocuklarda yıllık 10 milyon adet kseroftalmi oluşur.

Kseroftalmi


A vitamini eksikliğine bağlı gözle alakalı bütün bulgular için kseroftalmi terimi kullanılır. Enfeksiyonlara uygun bir ortam oluşup keratit, konjuktivit görülebilir. Körlük A vitamini eksikliğinin en önemli komplikasyonlarından biridir. Kseroftalmi ABD’de nadir görülmesine rağmen Asya’daki en önemli önlenebilir körlük nedenidir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gelişmemiş ülkelerdeki A vitamini eksikliğini önlemek için her altı ayda bir çocuklara proflaktik olarak yüksek doz (200.000 I.U.) A vitamini desteği vermektedir.

A vitamini Eksikliği Yapan Toksik Kimyasal Maddeler


Çalışmalar A vitamini ile toksik kimyasalların ortaya çıkışı arasında bir bağ olduğunu ortaya koymuştur. Polibrominat bifenil, Dioksin, ve diğer toksik kimyasal bileşiklerin farelere verilmesiyle karaciğerlerindeki A vitamininin azaldığı bulundu. A vitamininin aynı zamanda verilmesi toksisite belirtilerini önledi. Bu bileşikleri vermek karaciğerde A vitaminini azalttığı için, A vitamini ihtiyacı artıyor.

Günlük Alınması Önerilen Doz


A vitamini aktivitesi İntemasyonel Ünite (I.U) olarak ölçülür. Bir I.U, 3 mikrogram retinol ya da 6 mikrogram beta-karotene eşittir. 1967 yılında A vitamini aktivitesinin retinol eşdeğeri (R.E) olarak belirtilmesi önerildi.1 mikrogram retinol= 1 retinol eşdeğeri (R.E), 6 mikrogram beta-karoten 1 R.E ye eşit oluyor. 1980’den beri A vitamini her iki şekilde de ifade edilebiliyor.
Ad:  a4.JPG
Gösterim: 3384
Boyut:  44.3 KB

Yararlı Etkileri


A vitaminin en iyi anlaşılan görevi görme ile ilgili olanıdır. Retinada fotopigment içeren dört çeşit A vitamini vardır. Rodopsin ve üç farklı iodopsin. Rodopsin gece görmeden sorumlu retinal hücreler olan rodların içinde bulunan görme pigmentidir. Konların içindeki görme pigmenti ise iodopsindir. Gündüz ve renkli görmeden sorumludur. Bu pigmentlerde bulunan A vitaminin aldehit formu, 11-cis izomeri olan retinaldir. Işık rod hücresine gelince 11-cis retinal, rodopsin tarafından parçalanarak opsin ve all-trans retinol meydana gelir. Bu reaksiyon ile membran potansiyeli değişir ve uyarı iletilir.
Ad:  a5.JPG
Gösterim: 3154
Boyut:  29.0 KB
Parlak bir ışık olduğunda rodopsinde geçici bir parlaklık meydana gelir. Bu sırada retinalin yenilenmesi için kısacık bir zaman gerekir. A vitamini eksikliğinde ise bu adaptasyon için daha fazla zaman gerekir. A vitamini eksikliğinin ilk bulguları ışıkla değişen adaptasyonda azalma ve gece görüşünde azalmadır.

Büyüme ve Gelişme


A vitamini mukus gibi bazı glikoproteinlerin sentezinde rolü olduğu için büyüme ve gelişmeyi etkiler. Bu glikoproteinlerden bazıları hücresel diferansiasyon ve gen expirasyonunda görevlidir.
Hücreler arası adezyon glikoproteinler aracılığıyla meydana gelir. Bu bileşiklerin sentezi A vitamini eksikliğinde azalır.
Sonuç olarak, eksiklik olduğunda normal büyüme ve gelişme için gerekli uyarılarda azalma meydana gelir. Buna ek olarak hücresel retinol bağlayıcı protein (CRBP) direkt olarak hücre çekirdeğine gider. Steroid hormonlara benzer etki mekanizması gösterir.
A vitamini eksikliğinin etkisi hızlı çoğalan dokularda daha hızlı gözükür. Bunlar ağız içi, solunum sistemi, üriner sistem ve salgı bezi kanallarının epitel hücreleri gibi yerlerdir.
A vitamini ve karotenlerin gelişme ve doku onarımındaki rolü küçümsenemez. A vitaminin düzeyi, epitel hücresinde müsin veya keratin sentez miktarını belirler. A vitamini eksikliğinde cilt, kornea, üst solunum sistemi ve genitoüriner sistemde tek katlı epitelyum hücreleri çok katlı epitele dönüşerek keratinize olur, müsin üretimi azalır.

Üreme


1922’den beri A vitamininin üremede görevi olduğu biliniyor. Beta-karotenin A vitamininin öncüsü olması dışında üremeyle ilgili özel etkisi olduğu gözüküyor. Büyük baş hayvanlarda yapılan çalışmada beta-karoten eksikliğinde ovülasyon gecikmesi ile foliküler ve luteal fazda kist sayısında artış gözlendi. Korpus luteum en yüksek oranda beta-karoten konsantrasyonuna sahip olan organdır. Karotenin bölünmesi ovulasyon siklusuna göre değişir. En fazla ovulasyon ortasında meydana gelir. Bazı araştırmacılar karoten/retinol oranının uygun olmasının corpus luteum fonksiyonlarının sürdürülmesi için gerekli olduğunu savunuyorlar.
Korpus luteum progesteron ürettiği için korpus luteum yetmezliğinde zararlı etkiler oluşabilir. İnfertilite veya menstrual siklus düzensizliklerinde en karakteristik özelliklerden biri korpus luteum sekresyon bozukluğudur. Östrojen/progesteron oranında artış over kisti, premenstrual sendrom, fibrokistik meme hastalıkları ve meme kanseri riskini artırıyor. Büyük baş hayvanlarda beta-karoten verilmesi ile over kist oranı azaldı. Bu insanlarda da benzer etki yapabilir. Kistik mastit de ineklerde beta-karoten verilerek azalmıştır. Büyük baş hayvanlardaki mastittin ABD de yıllık maliyeti 1.5-2 milyar dolardır. Over kisti büyük baş hayvanlardaki en önemli kısırlık nedenidir. Belki de çifçiler beta-karotenden, diyetisyenlerden daha fazla memnun kalacaklar.

Immün Sistem


A vitamini bir immün sistem tam olarak çalışması için mutlaka gereklidir. İlk olarak epitel ve mukozal yüzeyler ile onların salgılarının devam etmesi için zaruridir. Bu sistemler ilk non-spesifik konak savunma sistemini oluştururlar. Buna ek olarak A vitamini çok sayıda immün cevap mekanizmasını artırır. Bunlardan bazıları anti-tümör aktivite, beyaz küre fonksiyonlarında artma, antikor cevabında artıştır. Beta-karotenler iyi bir antioksidandır, böylece timus bezini serbest radikal ve oksidatif hasardan korurlar. Beta-karoten timus bezinin fonksiyonlarını güçlendirir ve interferonun uyarılmasını arttırır. İnterferon viral enfeksiyonlara karşı korunmada önemli rolü olan immün sistemin kuvvetli bir destekleyicisidir. 14 gün boyunca günlük 180 mg beta-karoten alınması T4 hücrelerini %30 arttırmaktadır.

Anti-Oksidan Aktivite


Karotenlerin, A vitamininden daha fazla anti-oksidan aktivitesi vardır. Karotenlerin kanserden koruyucu etkisini sağlayan faktör anti-oksidan olmasıdır. Yaşlanma da serbest radikal hasarı ile ilişkili olduğundan karotenler yaşlanmayı geciktirebilir. Memelilerde dokuların karoten içeriği maksimum ömür potansiyelini (MLSP) tahmin etmede önemlidir. Mesela insanda serum karoten konsantrasyonu 50-300 mikrogram/dL iken MLSP değeri yaklaşık 90 yıldır. Primatlarda serum karoten değeri 6-12 mikrogram/dL, MLSP ise 34 yıldır. Bütün dikkatler beta-karotene çekilmiş durumda ise de, düşük ya da hiç A vitamini aktivitesi olmayan birçok karoten daha fazla koruma sağlamaktadır. Mesela beta-karoten, alfa karotenden daha fazla A vitamini meydana getirir. Ama alfa karoten %38 daha kuvvetli bir antioksidan etkiye ve hayvanlarda 10 kat fazla deri, akciğer ve karaciğer kanserlerini önleyici etkiye sahiptir. Likopen, en fazla oksijenden koruyan karotenoiddir. Etkisi beta-karotenin iki katıdır. Ayrıca likopen, daha kuvvetli kanser önleyici etkiye sahip olabilir.
İtalya’da likopenin sindirim sistemi kanserlerindeki önleyici etkisini araştırmak için çok domates tüketenle az tüketen grup karşılaştırılmış. Domatesin seçilme nedeni, yüksek likopen içermesi olmasına rağmen, çok düşük karoten içermesiydi.
Hastane kayıtlarından 1985-1991 arası meydana gelen sindirim sistemi kanserleri incelenmiştir. Bunlar, haftalık çiğ domates tüketimine göre; 2 den az, 3-4, 5-6, ve 7 den fazla olmak üzere dört gruba ayrılmış. Fazla domates tüketimi ile sindirim sistemi kanserlerinden korunma arasında ilişki saptanmıştır. Aynı bölgede yeşil sebze ve meyvelerle yapılan çalışmalarda koruma derecesi benzer çıktı. Bu sonuç daha önce yapılan çalışmaları destekliyor. Bu çalışmalardan birinde haftalık bir porsiyon domates tüketimi ile özefagus kanserinde % 40 azalma saptanmıştı. Diğer çalışmada yüksek domates tüketen Amerikalı yaşlılarda tüm kanserlerde % 50 azalma saptanmıştı. Bu çalışmalar diyetteki likopen seviyesinin kansere karşı özel bir koruyuculuğunun olduğunu göstermiştir. 120 meyve ve sebzedeki detaylı analizlerde bunlardaki likopen seviyesinin düşük olduğu bulundu. Besinleri işlemek likopen seviyesini azaltmaz.
Ad:  a6.JPG
Gösterim: 3122
Boyut:  28.0 KB

Kullanılabilir Formları


Doğal A vitamini, retinol ve retinil-palmitat gibi kullanılabilir formdadır. Hem miçelizasyon hem de emülsiyon emilimi attırır. Miçelizasyon yağda çözünen A vitaminin, suda çözünebilen küçük damlacıklara(miçel) çevrilmesidir. Emulsiyon ise A vitaminin diğer kimyasallarla (lesitin gibi) karıştırıp suda çözünebilmesini aşamasıdır. Düz A vitaminin emilim oranını %80-90 arasıdır.
Marketlerde üç tane temel karoten kaynağı vardır. Bunlar sentetik all-trans beta-karoten, Dunella alginden üretilen alfa ve beta karoteni ve hurmadan üretilen gama karotendir.
Ad:  a7.JPG
Gösterim: 3470
Boyut:  58.7 KB
Palmiye yağı en iyi anti-oksidan etki verendir. Palmiye yağındaki karoten kompleksi yüksek oranda karoten içerir. Doğal beta-karoten kaynakları hem trans hem de cis formu oluşturabilirken, sentetik formlar sadece trans formu oluşturabilir. Palmiye yağındaki karotenler, sentetik beta-karotenlerden 4-10 kat daha iyi emilir.
Palmiye, Hindistan cevizi gibi tropikal yağların karoten oranı yüksek olarak bilinir Ancak palmiye yağı işlendiğinde özellikle hidrojenize edildiğinde karoten miktarı azalmaktadır.

Ana Kullanım
A vitamini öncelikle viral enfeksiyonlarda immün sistemi kuvvetlendirmek ve çok sayıda deri hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Karotenler kanser ve kardiyovasküler hastalıklarda immün sistemi kuvvetlendiren antioksidan ajan olarak kullanılmaktadır. Ayrıca güneşe duyarlı hastalıklarda da kullanılmaktadır.

Viral Hastalılarda A vitamini
A vitamini immün sistemin sağlıklı çalışması için gereklidir. A vitamini eksikliği özellikle viral enfeksiyonlara eden olabilmektedir. Enfeksiyon sırasında azalmış olan A vitamini seviyesi daha da düşer.

Kızamıkta A vitamini Desteği
A vitamini eksikliği gelişmekte olan ülkelerde 5-10 milyon çocuğu etkileyen önemli bir problemdir. İlk olarak 1932de A vitamini desteği yapılarak yeni doğan kızamıklarındaki ölüm oranının %50 azaltılabildiği gösterilmiştir. Çalışmalarda A vitaminini yerine koymak için bir ya da iki doz 200 000-400 000 I.U yapılması önerilmiştir.
Kızamık tedavisinde A vitamini desteği yapılması, sadece üçüncü dünya ülkelerinden bildirilmiş olduğu düşünülebilir. Ancak Kaliforniya’da yapılan bir çalışmada kızamıklı çocukların %50’sinde A vitamini eksikliği bulunmuştur.

Yenidoğan RSV Enfeksiyonlarında A Vitamini Tedavisi


Geniş aşılama programı sayesinde çocuklardaki kızamık riski azalmıştır. Ancak A vitamini tedavisi çocukluk çağının diğer viral enfeksiyonlarının tedavisinde gerekmektedir. Bugün en sık rastlanan viruslardan biri Respiratuar Sinsityal Virustur (RSV). RSV küçük çocuklardaki solunum sistemi hastalıklarının çok sık bir nedenidir. RSV ile enfekte çocuklarda A vitamini seviyesi düşüktür. Ayrıca düşük A vitamini ile hastalık arasında kızamıkta gösterilene benzer ilişki mevcuttur. A vitamini desteği kızamıkta ölüm oranını azalttığı için bazı araştırmacılar A vitamininin emilim şekli ve zararsızlığına bakarak tedavi etkinliğini tanımladılar.
Ortalama yaşı 2.3 ay olan 21 tane, RSV enfeksiyonu olan çocuğa 12500-25000 I.U ağızdan A vitamini verildi. Başlangıçtaki A vitamini düzeyleri düşüktü. 25000I.U A vitamini aldıktan sonra, 6 saat içinde normal kan seviyelerine ulaşıldı. Yaşlarının küçük olmasına rağmen hiçbirinde A vitamini toksisite bulguları saptanmamıştır. Çalışma tedavi için planlanmamış olsa da bu çocuklar çalışmaya katılmayan benzer durumdaki çocuklara göre hastanede daha kısa süre kaldığı ortaya çıkmıştır.
A vitamininin RSV deki gerçek etkinliğini bulmak için plasebo kontrollü çalışmalar yapılmalı. RSV tedavisinde A vitamini ilgi çekici bir seçenektir. Çünkü düşük maliyetli, yaygın uygulanabilir ve kolay temin edilebilir bir tedavidir.

AIDS’de A vitamini eksikliği mortaliteyi arttırır


AIDS’de A vitamini replasmanı diğer viral enfeksiyonlar için fayda sağlar. HIV enfeksiyonu sırasında A vitamini eksikliği sık rastlanır. Bu eksiklik HIV için ayırıcı özellik taşıyan dolaşımdaki yardımcı T lenfosit azalmasıyla ilişkilidir.
Araştırmalarda HIV’li kişilerin %15 den fazlasında A vitamini eksikliği saptanmıştır. HIV’li hastalarda A vitamini eksikliği olanlarda, A vitamini normal olanlara göre yardımcı T hücre sayısı daha düşük saptanır. A vitamini eksikliği HIV enfeksiyonu olanlarda ölüm oranlarının daha fazla olmasıyla da ilişkilidir.
HIV enfeksiyonu olanlarda seçilecek A vitamini formu beta-karoten olabilir. Çünkü, A vitamininin aktif formu olan retinoik asid HIV’in replikasyonunu artırabilir. AIDS’de beta- karoten seviyesi genelde düşüktür. Bu immün sistem fonksiyonlarının azalmasıyla ilgilidir ve daha çok yağ malabsorbsiyonunun sonucu meydana gelir.

Diğer Deri Hastalıklarındaki A Vitamini Tedavisi


1930’lu yıllarda cilt doktorları, birçok cilt sorununda yüksek doz A vitaminini kullanmışlardır. Şimdi çok az cilt doktoru tercih ediyor. Çünkü sentetik karotenler çıktığı için bu tip tedaviler eskisi kadar tercih edilmiyor. A vitamini tedavisi keratinin aşırı üretildiği (Hiperkeratoz) cilt sorunlarında oldukça etkilidir. Keratin derideki gözenekleri tıkayarak kaz derisi etkisi yapan bir proteindir. Hiperkeratoz ile ilgili cilt sorunları sivilce, sedef hastalığı, iktiozis, liken planus, Darrier Hastalığı, palmoplantar keratoderma, pitriazis rubra, pilaris. Bunların tedavisinde yüksek doz tedavi verilir. Sivilce tedavisinde günlük, 300000-500000 I.U A vitamini altı ay boyunca verilir. Diğerlerinin tedavisinde 1-3.5 milyon I.U A vitamini iki hafta boyunca verilir. Böyle yüksek doz A vitamini alanlarda yan etkiler meydana gelebilir. Ancak bu durumlara karotenlerin etkili olduğu ve daha az yan etkisi olduğuna dair deliller vardır. A vitamini etki ederken retinol seviyesi, serum retinol bağlayıcı proteinin kapasitesini aşarak zarların düzgün yapısını bozup keratin üreten hücrelerde parçalanmaya yol açıyor.
A vitamini zehirlenmesini araştırırken toksisite bulguları aşikar olana kadar labaratuar tesleri çok güvenilir değildir. İlk bulgular baş ağrısı, duygu durum bozukluğu ve kas ve eklem ağrısıdır. Özellikle kuru havalarda hastaların çoğunda dudak çatlaması, deri kuruluğu (kserozis) gelişir. Gebelikte yüksek doz A vitamini kullanımı doğumda kusurlara yol açabilir. Bu yüzden A vitamini kullanırken doğum kontrolü uygulanmalı ve tedavi bittikten en az bir ay sonra gebe kalınmalıdır.
Şayet çinko ve E vitamini gibi vitamin ve mineraller yeterli ise yüksek doz A vitamini gerekmeyebilir. Bunlar cildin sağlının korunmasında A vitamini ile birlikte çalışırlar. Etkili ve güvenilir bir sivilce tedavisi için önerilen A vitamini dozu günlük 25000 I.U yi geçmemelidir.

Kuru göz tedavisinde yüzeysel A vitamini tedavisi


Kuru göz gözyaşı bezindeki sorunlara ya da müsin üretim defektine bağlı oluşabilir. Altta yatan nedenlerin farklı olmasına rağmen gözün konjuktivasında benzer olaylar meydana gelir. Bunlar müsin üreten goblet hücre kaybı, goblet dışı hücrelerde anormal çoğalma, hücre tabaka sayısında artma, keratin depolanması, yeni hücre katları oluşması ve keratinizasyondur.
Cerrahi olmayan kuru göz tedavisinde A vitamini dışındaki tedaviler altta yatan nedeni çözmez sadece semptomları hafifletir. Bu tedavi yöntemleri göze suni gözyaşı tatbik etmek, yağlayıcı maddeler, yumuşak kontak lens kullanmak olarak sayılabilir.
A vitaminin epitel dokusundaki hayati fonksiyonunu düşünerek gözün dışını kapsayan lokalize A vitamini eksikliğinin kuru gözün aşikar olmasına neden olabileceği söylenebilir. Klinik çalışmalarda sentetik A vitamini göz damlası, kuru göz tedavisinde etkili sonuç vermiştir. Diğer tedavilerin aksine A vitamini, kuru gözün altta yatan nedeni olan, hücresel değişiklerini tersine çevirebilir.

Kanserden korunmada karotenler


Çalışmalar günlük karoten alımı ile epitelyal doku kanserleri (akciğer, deri, rahim, sindirim sistemi...) arasında kuvvetli bir ters ilişki olduğunu göstermiştir. Bu ilişki karotenlerde A vitamininden daha kuvvetlidir. Bu karotenlerin daha fazla anti-oksidan, immün sistemi kuvvetlendirici ve kanser önleyici etkisi olduğunu gösteriyor.
Kimse diyetle yüksek doz karoten alımının kanserden korumadığını iddia edemez. Asıl olay beta-karoten desteği kanser riskini azaltabilir mi? sorusudur. Cevap hayır gibi gözüküyor. Bununla ilgili yapılmış çalışmalara bakalım:
a-tokoferol, Beta-karoten Kanser Önleme Çalışma Grubu: Burada Finlandiya’da sigara içen ve alkol alan 29000 kişi çalışmaya alınmıştır. Bazıları günlük 20 mg beta-karoten almışlar. Beta-karoten alan grupta akciğer kanseri oranı %18 daha az saptanmıştır. Bu sonuçlar beklenen şeylerdi. Hayvanlarda yapılan deneylerde bunlara alkol ve beta-karoten verildiğinde, oksidatif hasara bağlı karaciğer zedelenmesinde artış görülmüş. Beta-karoten buradaki oksidatif hasara çok hassas gözüküyor. Beta-karoteni oksidatif hasardan korumak için diğer anti-oksidan faktörlerin bulunması gerekmektedir. Bunların azlığı, kansere sebeb olan bileşiklerin oluşumuna yol açıyor. Bu da geniş spektrumlu bir anti-oksidan desteğin önemini gösteriyor. Mesela hem beta-karoten hem de E vitamini alan grupta kanser oranında artış görülmemiştir. Beta-karoten almayan grupta yüksek doz beta-karoten alımının akciğer kanserinden koruduğunu kanıtlamıştır. Bu bilgiler, beta-karotenin koruyucu etkisi ancak diğer anti-oksidanlar yeterli iken olduğunu ortaya koyuyor.

CARET Çalışması:
Beta-karotenin yüksek risk grubundaki rolünü belirten ikinci çalışma Karoten ve Retinol Etkinliği Çalışması (CARET)’dır. Sigara içen ve asbestozise maruz kalan 18000 ABD vatandaşı dört yıl takip edildi. Bu çalışmada beta-karoten desteği akciğer kanserini %28 ve tüm ölümleri %17 arttırdığı görüldü. Bu çalışmada aktif olarak sigara içenlerde akciğer kanseri görülme riski 5/1000 iken, beta-karoten desteği alanlarda 6/1000 e yükselmiştir.
Beta-karoten almayan grupta kanda yüksek oranda beta-karoten olanlarda en düşük kanser oranı saptanmıştır. Pasif sigara içenlerde beta-karoten desteği kanser riskini %20 azaltmıştır.

Hekimlerde Sağlık Çalışması:
ABD de 22071 erkek hekimden bir grubu 12 yıl boyunca 50 pg beta-karoten, diğer grup ise, plasebo almıştır. Sonuçta sigara içenlerde, kanser ve kardiovasküler olaylar üzerine her iki grup arasında fark saptanmamıştır.
Bu üç çalışma Beta-karoten desteğinin yüksek risk grubunda kanser ve kardiovasküler hastalıklara zararlı etkiler yapabileceğini göstermiştir. Ancak bu üç çalışma kanser ve kardiyovasküler hastalıklarda karoten ve antioksidanların yararını kanıtlayan,diğer yüzlerce çalışmayı silemez. Bu sonuçlar yüksek doz karotenin diyetle alınmasının gerekli olduğunu göstermiştir. Diyetle fazladan beta-karoten almak isteyen kişilerin sigara içmemesi ve fazladan E, C vitamini ve selenyum alarak beta-karotenin etkisini azaltan toksik bileşiklere karşı koruması gerekmektedir.
Bu üç çalışma dışındaki diğer prospektif ve çift kör çalışmalar umut vaat ediyor. Beta-karoten desteğinin, ağız içi ve yemek borusunun erken kanseröz lezyonlarının tedavisinde etkili olduğunu gösteriyor. Çalışmaların birinde, beta-karoten, E vitamini ve selenyum alan grupta kanserden ölüm %13, tüm ölümlerde %9 azalma görülmüştür. Bu sonuçlar birkaç tane antioksidanın birlikte alınmasının bir tanesini yüksek doz almaya göre daha üstün olduğunu göstermiştir.

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmada karotenler


Yüksek miktarda karoten alımı, kardiyovasküler hastalık riskini azaltma ile de ilişkilidir. Diğer anti-oksidanlar gibi beta-karoten de kolesterolün verdiği hasarı ve arter duvarını doldurmasını önleyebilir. Fakat beta-karoten kardiyovasküler hastalıklardan korumada E vitamininden daha az etkilidir. Çünkü E vitamini, vücudu kolesterolün verdiği oksidan hasardan daha iyi korur.

Immün sistemi kuvvetlendirmede karotenler


Yeni yapılan çalışmalarda karotenlerin immün sistemi kuvvetlendirdiğini göstermiştir. Bu etki 1931’den beri biliniyor. O zaman yapılan çalışmada karotenden zengin diyetle çocukların, okula gelemediği günler arasında ters ilişki olduğu görülmüş. Önceki araştırmacılar karotenlerin immün sistem kuvvetlendirici etkisinin, A vitaminine dönüşümlerine bağlı olduğunu düşünmüşlerdi. Şimdi karotenlerin A vitamininden bağımsız olarak da immün sistemi kuvvetlendirici etki gösterdiği biliniyor.
En etkili çalışmalaradan biri sağlıklı gönüllüler arasında yapıldı. Günlük oral 180 mg (300000 I.U) beta-karoten alımı ile yardımcı T lenfositlerde(Th) yedi günde %30 artış görüldü. Toplam lenfosit sayısında ise on dört günde artış saptandı. Yardımcı T lenfositler konağın immün durumunu göstermede çok önemli bir göstergedir. Bu çalışma AIDS ve kanser gibi özellikle yardımcı T lenfosit sayısını azaltan durumlarda beta-karotenin konağın immün direncini artırabildiğini göstermektedir.
Doğal karotenleri kullanmak ya da karotenden zengin gıdalarla beslenmek, sentetik beta- karoten desteği almaktan daha faydalı olabilir. Ancak başka bir çalışmada 126 sağlıklı üniversite öğrencisi rastgele gruplara ayrılmış. A grubu, kontrol grubudur. B grubu günlük 15 mg beta-karoten aldı. C grubu havuç yiyerek günlük 15 mg beta-karoten aldı. B grubunda kandaki beyaz küre sayısının artma ve fonksiyon görmesinde en iyi sonuç alınmıştır.
Bu çalışmalar direkt beta-karoten desteğinin meyvelerden elde edilen beta-karotenden daha iyi emildiğini göstermiştir.

Vajinal kandida enfeksiyonlarında epitel hücrelerindeki beta-karoten seviyesi azalır


Bayanların immün sistemi zayıfladığı zaman vajinal kandida enfeksiyonlarına daha yatkın hale gelirler. Bu immün sistem zayıflaması karoten seviyesindeki düşüklüğe bağlı gelişebilir. Bir çalışmada vajinal kandida enfeksiyonu olan bayanlarla kandida enfeksiyonu olmayan bayanların dökülen vajinal epitel hücrelerindeki beta-karoten seviyeleri karşılaştırılmış. Kandida enfeksiyonu olan grupta 1 milyon epitel hücresindeki beta-karoten seviyesi 1.46 ng iken, olmayan grupta 8.99 ng olarak saptanmıştır. Kandida enfeksiyonu olanda beta-karoten seviyesi 6 kat daha düşük saptandı.
Bu sonuçlara göre düşük beta-karoten seviyesi vajinal kandida enfeksiyonu ile ilişkilidir. Beta-karoten desteği vajinal kandida enfeksiyonu gelişmesine karşı koruyucu olabilir.

Fotosensitif hastalıkların tedavisinde karotenler


Beta-karotenler ışığa duyarlı cilt hastalıklarında (güneşte artan döküntüler) tercih edilmektedir. En çok eritropoetik protoporfiria tedavisinde etkilidir. Daha az etkili olduğu fotosentitif hastalıklar polimorf ışık erüpsiyonu, solar ürtiker,diskoid lupus eritematozus’tur. Beta-karoten az ama anlamlı derecede ışıma miktarını artırıp güneş yanığının başlangıcını geciktirir. Bu da güneş altında bronz ten oluşana kadar kalabilme imkanı verir.
Eritropoetik protoporfirialı hastaların kan, feçes ve derisinde ışığa duyarlı bileşikler olan porfirialar artar. Güneş ışığına maruz kalındığı zaman belirginleşen yanık hissi, şişlik ve kızarıklık oluşur.Yüzeyel güneş kremlerinin etkisi yoktur. Fotosensitivitenin nedeni, porfirin molekülünün ultraviyole ile uyarılması ile deriye çok tehlikeli olan serbest radikallerin oluşmasıdır. Direkt hücre hasarı kimyasal aracıların ortaya çıkmasına yol açar. Bu kimyasal aracılar da diğer hücrelere hasar verir ve kaşıntı, yanma, kızarıklık ve şişliğe yol açar.
Eritropoetik porfiriada karoten seviyesi için en uygun değer, 600-800mikrogram/dl dir. Tedavinin etkisi 4-6 haftadan önce gözükmez. Beta-karotenin bitki dokularındaki etkisi insan dokularındakine benzerdir. Güneş ışığının oluşturduğu serbest radikal hasarına karşı kalkan görevi görür.

Kullanılacak miktar


Kullanım amacı A vitamininin dozunu belirler. Genelde, erkeklerin 5000 I.U, bayanların 2500 I.U, günlük olarak alması gereken dozdur. Yenidoğan bebeklerde akut viral enfeksiyonlarda bir ya da iki gün boyunca, 50000 I.U alınması önerilir.
Gebelerin A vitamini kullanmaması gerekmektedir. Bunun yerine beta-karoten kullanabilirler.
Yüksek doz A vitamini siğilce ve hiperkeratotik cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak doktor takibinde kullanmaları gerekmektedir.
Normal bir insanın günde 25000 I.U karoten alması yeterlidir. Prekanseröz lezyonların tedavisi ve immüniteyi kuvvetlendirmek için gereken doz ise 25000-300000 I.U’dir.
Gebelikte A vitamini alınmamalıdır. New England Journal of Medicine’da yayınlanan bir çalışmada gebelikte (özellikle ilk yedi haftada) 10000 I.U den fazla alınan dozlar,
ABD deki her 57 çoçuktan birindeki doğum defektinden sorumlu gözükmektedir. Gebe kalma riski olanların aldığı A vitamini dozunu 5000 I.U’nin altına çekmelidir.
Yanlışlıkla yüksek doz A vitamini (100000-300000) alınması çocuklarda hızlıca toksititeye yol açıp, kafa içi basınç artışına yol açar. Buna bağlı olarak kusma, baş ağrısı, eklem ağrısı, papil ödemi meydana gelir. Vitamin dozu azalmasıyla semptomlar hızlıca geriler, tam iyileşme görülür.
Birkaç gün boyunca 500000 I.U dan fazla alan erişkinlerde de, A vitaminine bağlı toksisite görülebilir. Siroz, hepatit, protein-kalori malnutrisyonu, çocuklar gibi A vitamini depolanması ve taşınmasında sorun olduğu zaman daha düşük dozlarda da toksisite gelişebilir. Kuru, çatlamış deri, kırılgan tırnak, kellik, diş eti iltihabı, anoreksia, sinirlilik, yorgunluk ve bulantı A vitamini toksisitesinde gözükür. Serumda A vitamini seviyesi 2506600 I.U/dL iken toksisite gözükür. Uzamış A vitamini fazlalalığında kemikte kırılganlık artışı ve uzun kemiklerde kalınlaşma meydana gelir.
Toksisite genellikle cilt sorunlarında yüksek doz A vitamini alındığında meydana gelir. Genelde, birkaç ay içinde günde 300000 I.U den düşük dozlarda toksisite gözükmez. Kuru havalarda dudak çatlaması, deri kuruması hastaların çoğunda görülür. Toksisitenin genelde ilk bulgusu baş ağrısıdır. Bunu yorgunluk, duygu düzensizliği, kas ve eklem ağrısı takip eder. Laboratuar değerleri toksisiteyi göstermede değeri azdır. Çünkü serumdaki A vitamini seviyesi toksisite ile orantılı olarak yükselmez. Ayrıca ALT ve AST seviyesi sadece semptomları olan hastalarda yükselir.
Diyetle beta-karoten desteği yapmak, fotosensitif hastalıklar gibi yüksek doz tedavi gerektiren durumlar dışında toksisiteye yol açmaz. Hastalar genelde ishalden şikayet eder ancak bu durum kendiliğinden düzelir ve tedaviyi bırakmayı gerektirmez. Serumda karoten seviyesinin yükselmesi A vitamini toksisitesini göstermediği gibi, ciltte sararma dışında soruna yol açmaz. Yüksek miktarda havuç ya da havuç suyu tüketmek (günlük 1 kg kadar) adet düzensizliklerine ve nötropeniye yol açabilir. Bunlardaki beta-karoten seviyesi, yüksek doz beta-karoten alanlarınki kadar yükselmez ise de, sorun havuçtaki diğer bazı faktörlere bağlı gelişir. Bu etkilerin hiçbiri yüksek doz saf beta-karoten (günlük 300000-600000 I.U) tüketenlerde görülmedi. Fare ve tavşanlara uzun süre 1g/kg a kadar dozlar verilmesiyle toksik etkiler embriyo toksisite, kansere yatkınlık veya üreme fonksiyonlarında bozulma görülmedi.
E vitamini ve çinko A vitamininin fonksiyon görmesi için gereklidir. Çinko, C vitamini, tiroid hormon eksikliklerinde provitamin A’nın, A vitaminine dönüşümü bozulur.

kaynak: Ankalab
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Mayıs 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

VİTAMİN A

Ad:  va1.JPG
Gösterim: 4487
Boyut:  20.6 KB

Vitamin A'nın 3 formu sağlık için önemlidir
  • Retinal
  • Retinoik asit
  • Retinol
b-karotin (bir karotinoid ya da pigment): sarı/portakal sarısı gıdalarda yoğun bulunan provitamin A
Ad:  va2.JPG
Gösterim: 3678
Boyut:  38.6 KB

Vit A-Önemi


  • Dokuların büyümesi ve onarımı için gereklidir
  • Ağız, burun, boğaz ve akciğerlerin müköz membranlarını koruyucudur
  • Hastalıklara yakalanma riskini düşürür
  • Havayı kirleticilerden korur
  • Gece körlüğü, bakarkörlük vb görme bozukluklarına karşı korur
  • Kemik ve diş oluşumuna hizmet eder
  • Beta-karotinden zengin beslenme akciğer ve bazı ağız kanserleri oluşma riskini azaltır

Vücut Çalışmasındaki Görevleri


  • Vücudun hastalıklara karşı bağışıklık sisteminin oluşumunda yardımcıdır.
  • Kemik dokusunun ve üreme sisteminin gelişiminde yardımcıdır.
  • Gözlerinizin karanlıkta normal olarak görmesine ve alacakaranlığa alışmasına yardım eder.
  • Epitel (barsak,deri vb) doku yapımı, gelişimi ve korunmasında görev alır. A vitamini yetersizliğinde böbreklerde, sindirim organlarında bozukluklar görülebilir. Solunum ve üreme sistemi ile sindirim sisteminde; ağız, mide ve ince bağırsakların ve idrar yollarındaki deri ve dokuların sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlayarak, enfeksiyonlara karşı korur.
  • Karotenoid formları bir antioksidan olarak çalışırlar ve çeşitli kanser türleri ile yaşlanmaya bağlı hastalıklara karşı koruyucu etki gösterebilirler.

Vitamin A - Fonksiyonlar


  • Görme, özellikle gece görüşü
  • Hücre gelişmesi (retinoik asit)
  • Bağışıklık (Immunite)
  • Üreme (Reprodüksiyon)
Ad:  va3.JPG
Gösterim: 3464
Boyut:  41.8 KB

Vitamin A nın Görmedeki rolü


Ad:  va4.JPG
Gösterim: 3588
Boyut:  32.4 KB

Karotinoidler

Ad:  va5.JPG
Gösterim: 3095
Boyut:  32.2 KB

İlave Fizyolojik etkiler
  • Bir "antioksidan" olarak hizmet ederler
  1. Hücrede fazla olan "electronları" bertaraf eder
  2. Elektronlar (serbest radikaller) hücrelere ve DNA'ya hasar verir.
  • Mutasyonlara neden olabilir
  • Kanserden koruma etkisi (antioksidan fonksiyonla ilgili )
  • Kalp hastalıklarına karşı koruyucu

Vitamin A-Yetersizliği


Ana belirtiler
  • Gece körlüğü (Night blindness)
  • Deri kuruluğu
  • Immun fonksiyon bozukluğu
Endüstriyel dünyada ender görülür
Yoksulluk alanlarında önde gelen körlük nedenidir.


Vit A-Yetersizlik belirtileri


  • Gece körlüğü (Night blindness)
  • Bakarkörlük (Amaurosis, blindness)
  • İnfeksiyonlara yakalanma riskinde artış
  • Immun fonksiyon bozukluğu
  • Pürüzlü kuru ve kepekli deri
  • Koku alma kaybı ve iştah kaybı
  • Yorgunluk
  • Dişlerde ve diş etlerinde gelişme bozuklukları
  • Endüstriyel dünyada ender görülür
  • Yoksulluk alanlarında önde gelen körlük nedenidir.

A Vitamini Yetersizliği ve Fazla Miktarda Tüketimi


A vitamini vücutta depo edilen bir vitamindir. Bu nedenle yetersizlik
belirtileri, uzun süre A vitamini alınmadığında görülür. Yetersiz ve dengesiz beslenenlerde ve büyümenin hızlı olduğu çocukluk, gebe ve emziklilik dönemlerinde sorun ortaya çıkar.

A vitamini Yetersizliğinin En Önemli Belirtileri;


  • Epitel dokuların (derinin kuru ve pütürlü bir durumda olması, gözdeki epitel dokunun bozulması, kuruması ve koruyucu tabakanın kaybı) bozulması.
  • Bağışıklık sisteminin bozulması nedeniyle enfeksiyon hastalıklarına yakalanma sıklığının artması.
  • Vitamin A yetersizliği sindirim organlarında da kendini göstermekte ve mide yaraları oluşabilmektedir.
  • A vitamini yetersizliğinde çocuklarda normal büyüme ve gelişme sağlanamamaktadır.Özellikle çocuklarda sık görülen enfeksiyon hastalıkları, vücut direncinin düşük olması büyümede gerilik konusunun önemini ortaya çıkarmaktadır.
  • A vitamininden yeterli beslenen bir birey günlük ihtiyacın 10 katı kadar
  • A vitamini alırsa vücutta zehirlenme etkisi görülür. Zehirlenmenin ilk belirtileri baş ağrısı, baş dönmesi, kusma şeklindedir. Fazla alınmasında karaciğerde büyüme, eklemlerde ağrı, baş ağrısı, kuru ve pul pul dökülen deri, kusma ve iştah kaybı, uzun kemiklerde kalınlaşma, saç dökülmesi, deride sararma ve kafa içi basıncın artması, sinir sisteminde hasar ve doğumsal
  • bozukluklar da gözlenebilir.

Vitamin A Toksisitesi


  • İskelet bozuklukları, kendiliğinden kırıklar, iç kanamalar
  • Ruminant olmayanlarda gereksinimin 4-10 katı ve ruminantlarda 30 katı toksik etkilidir
  • İnsanlarda Hipervitaminosis A
  1. Kutup ayısı karaciğeri yenmesi
  2. Kendi kendine ilaç ve overprescription

Günlük A Vitamini Gereksinmesi


Besinlerde A vitamini retinol ve A vitamini ön maddesi karoten olarak bulunur.
Günlük ihtiyaçlar Retinol eşdeğeri (RE) olarak şöyledir:
  • 0-12 aylık bebeklerde 375mcg,
  • 1-3 yaş grubu çocukta 400mcg,
  • 7-10 yaş grubu çocukta 700mcg,
  • 11-14 yaş grubu çocukta 800mcg,
  • 15-18 yaş grubu çocukta 1000 mcg retinoldür.
  • yetişkin erkek için 1000 mcg,
  • yetişkin kadın için 800 mcg ‘dır.

A Vitamininin En Çok Bulunduğu Besinler


Organizmanız A vitaminini iki yolla sağlar. Retinol formundaki A vitaminini hayvansal kaynaklı karaciğer, balık yağı, süt, tereyağı, yumurta gibi besinlerden alırsınız. Bitkisel kaynaklardan ise beta karoten gibi karotenoidleri alır ve bunları organizmanızda A vitaminine dönüştürebilirsiniz.
Karotenoidlerin ( A vitamini ön maddesi) kaynakları kırmızı ve sarı portakal ile birçok koyu yeşil yapraklı sebzelerdir. En çok sarı turuncu (havuç , kış kabağı vb.) koyu yeşil yapraklı sebzeler ile sarı ve turuncu meyvelerde (kayısı, şeftali vb.) bulunur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Haziran 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

A Vitamini ( Retinol )


İlk bulunan vitamin olduğundan alfabenin ilk harfi ile anılır. A vitamini yalnız hayvan vücudunda ve yağ dokusuna bağlı olarak bulunur. Gıda maddeleri gibi bu vitaminin de ilk kaynağı bitkilerdir.
A vitamini etkinliği gösteren çeşitli moleküller vardır. Bazıları vücutta etkinlik gösterirken bazıları ise provitamin A (A vitamininin ön maddesi) şeklindedir. İnsan vücudunda retinol ve karotenoidlere dönüşür.
Bitkisel yiyeceklerde karoten şeklinde bulunur. Vücutta ince barsaklarda retinol (A vitamininin hayvansal dokularda bulunuş şekli ) olarak emilir. Hayvansal dokulardaki A vitamini retinol şeklinde bulunur.
İlk keşfedilen vitamin olan A vitamini bitkilerde provitamin karoten hâlinde, hayvansal dokularda ise (en çok karaciğerde) retinol, retinal, retinoik asit olarak bulunur. Kimyasal olarak her biri 5 karbondan oluşan 4 izopren biriminden meydana gelir.
Ad:  a1.JPG
Gösterim: 3492
Boyut:  37.1 KB
Vitamin A genellikle çeşitli biyolojik aktif moleküllerin tümü için kullanılır. Retinoidler terimi ise vitamin A aktivitesi göstersin ya da göstermesin vitamin A’ nın doğal ve yapay şekillerini içerir.
  • Retinol: Doymamış düz zincirli, p-iyonon (Zincir uçlarındaki bir çift bağ içeren hidroaromatik halkalardır.) halkası içeren, primer alkoldür. Hayvan dokularında retinol, uzun zincirli yağ asitleriyle oluşturduğu retinil esteri olarak bulunur.
  • Retinal: Retinolun oksidasyonundan türeyen bir aldehittir. Retinal ve retinol kolaylıkla birbirlerine çevrilebilir.
  • Retinoik asit: retinalin yükseltgenmesiyle oluşan ürünüdür. Retinoik asit vücutta indirgenemez ve bu yüzden retinal ya da retinole dönüşemez. Retinoik asit ve retinol glikoprotein sentezinde rol alır, epitel hücrelerinin büyümesini ve farklılaşmasını düzenler
  • b-karoten: Bitkilerde bulunan A vitamini provitaminidir
Karotenler aynı zamanda bitkilere renk veren pigment görevi de yapar. Bitkilerde kimyasal yapısı birbirinden farklı 600’e yakın karoten çeşidi vardır. Fakat bunların hepsi vücudumuzda aynı oranda A vitaminine dönüşmez. Dönüşme oranı en fazla olan P (beta) karoten çeşididir. P-karotenin A vitamini aktivitesi retinolun ancak altıda biri kadardır.
b-karotenin yapısında iki p-iyonon halkası bulunur. Simetrik yapılı olan b-karotenden, safra tuzları varlığında dioksijenaz enzimiyle molekülün ortasındaki çift bağ parçalanır ve 2 molekül aldehit (retinal) oluşur.
Ad:  a2.JPG
Gösterim: 3636
Boyut:  47.1 KB
  • P-karoten, düşük oksijen konsantrasyonlarında etkili olabilen bir antioksidandır. Bu özelliği ile daha yüksek oksijen konsantrasyonlarında etkili olan vitamin E’nin antioksidan etkilerini tamamlar.
  • A vitaminini hayvansal gıdalardan direkt a vitamini şeklinde (retinol) vücuda alınırken bitkilerden alınan karoten karaciğerde enzimle parçalanır ve retinole çevirir.
  • A vitamini vücutta ince bağırsaklardan olan retinol olarak emilerek kana karışır.
  • A vitamini fazlası P-karoten şeklinde karaciğerde depolanır ve vücudun ihtiyacı olduğu zaman A vitaminine dönüşür.

A Vitamininin Özellikleri


  • Suda çözünmez, yağda ve yağ çözücülerde çözünür.
  • Isıya ve alkali ortama karşı dayanıklıdır.
  • Proteinlerle kompleks oluşturur, kompleksleri sulu ortamda emülsiye olur.
  • Morötesi ışınlardan etkilenir. Bu nedenle A vitamini içeren çözelti ve gıdalar doğrudan güneş ışığına karşı bulundurulmamalıdır.
  • Asit ortama karşı dayanıksızdır. Çünkü asitler A vitamininin yapısındaki çift bağların bozunmasına ve dehidratasyona neden olur.
  • Isı ve ışık ile birlikte O2 ile yükseltgenir ve bozunur. SO2 oksitlenmeyi önleyebilir.
  • Yağdaki çözeltileri E vitamini gibi antioksidanlarla yükseltgenmeye karşı dayanıklı hâle getirilebilir.

A Vitamininin Vücuttaki Görevleri


En önemli görevi görme ile ilgilidir. Gözün kornea tabakasının sağlığı için gereklidir. Omurgalı hayvanların gözünde bulunan ışık alıcı hücrelerin bileşiminde bulunan ve loş ışıkta görmeyi sağlayan rodopsin ile parlak ışıkta görmeyi sağlayan iodopsin adlı A vitamini- protein kompleksi pigmentlerin oluşumunu sağlar. Retinal, görme pigmenti rodopsinin gerekli ön maddesidir.
Ad:  a3.JPG
Gösterim: 3286
Boyut:  23.7 KB
  • Retinol: Bir hormon olarak işlev görür. Büyümede etkilidir. Yumuşak dokular, kas ve kemik gelişimi ile ilgilidir.
  • Vücudun enfeksiyonlara karşı direncini arttırır, Retinoik asit ve p-karotenler yapılarında bulunan konjuge çift bağlar yardımıyla anti kanser ve anti oksidan etkilidirler. Antioksidan özelliği ile vücudumuzu dışardan gelen zararlı maddeleri bağlayıp onların olası yıkımlarından korur.
  • Proteinlere bağlanarak bazı genlerin ifadelerinin kontrolünde kullanılır. Bu etki steroid hormonların etkisine benzer.
  • Retinoik asit ve metabolitleri; deri, solunum ve genital sistemdeki epitel doku ve mukoz zarların oluşumunda ve sağlıklı olmasında etkilidir. Derinin keratinleşmasini engellediğinden Akseroftol adı verilir.
Ad:  a4.JPG
Gösterim: 3153
Boyut:  48.6 KB
  • Gözün değişik ışık durumlarında görmesini sağlayan pigmentlerin yapısında yer alır.
  • Enfeksiyonlara karşı direnci artırır.
  • Normal büyüme, üreme, kemik ve diş gelişimi, tırnak ve saç sağlığı için gereklidir.
  • Dışardan gelen zararlı maddeleri bağlayıp, antioksidan özelliği ile vücudumuzu olası tahribatlardan korur.

Vitamini Kaynakları


Bitkisel kaynaklı gıdaların birçoğu provitamin a (karoten) aktivitesi gösterir. Havuç, kayısı, kırmızıbiber, domates, kırmızı erik, muz, bal kabağı gibi sarı-kırmızı sebze-meyveler ve ıspanak, maydanoz, kuşkonmaz, kereviz, marul gibi yeşil sebzeler karotence zengindir.
Karotenoidler yeşil bitkilerde daima klorofille beraber bir proteine bağlı olarak ya da yağ damlacıkları içinde koloit olarak bulunur.
Süt, tereyağı (Y az tereyağında daha çoktur.), yumurta, balık yağı ve karaciğer (Oleik, palmitik ve stearik asit esteri olarak bulunur.) gibi hayvansal gıdalar.
Rafine edilmiş bitkisel sıvı yağlar ve hidrojene yağlarda A vitamini bulunmaz. Bu nedenle margarinlere karoten eklenmesi zorunlu tutulmuştur.
Mısır dışındaki tahıllarda, şeker ve patateste de A vitamini bulunmaz. Acılaşmış yağlarda A vitamini kalmaz.
Ad:  a5.JPG
Gösterim: 3264
Boyut:  51.1 KB

Gıda Hazırlama Ve Pişirme İşlemlerinin A Vitaminine Etkisi


Hem karoten hem de A vitamini suda erimediğinden normal pişirme derecelerine dayanıklıdır ve pek kayıp olmaz. Sıcaklık 100 0C üzerine çıktığında kayıp artar. Bunun nedeni ısı etkisi cis ile izomerlerin daha az kullanışlı trans izomerlere dönüşmesidir. Yağlar ve yağlı yiyecekler oksidasyonu sonucu acılaştığında A vitamini de okside olarak kayba uğrar. Kurutulmuş gıdalarda da A vitamini kaybı fazladır. Kurutma öncesi sülfitleme bu kaybı azaltır. Depolama ve prosese koşullarına ve süresine göre %5-40 oranında kayba uğrar.Kurutulmuş gıdalarda da A vitamini kaybı fazladır. Kurutma öncesi sülfitleme bu kaybı azaltır.
A vitamini kaybını önlemek için;
  • Pişirme sıcaklığı 100 °C’ nin üzerine çıkartılmamalı,
  • Pastörize süt ışık etkisinden korunmalı,
  • Yağ ve yağlı gıdalar serin, karanlık yerlerde, metal olmayan kaplarda saklanmalı veya antioksidan kullanılmalı,
  • Defalarca aynı yağda kızartma yapılmamalı,
  • Kurutma işlemleri doğrudan güneş ışığında yapılmamalı,
  • Kurutulan meyveler kükürtlenmeli,
  • Konserveler renksiz cam kavanozlarda hazırlanıp uzun süre güneşte bırakılmamalıdır. 

Gereksinimi, yetersizliği ve fazlalığında görülen bozukluklar


Yetişkin bir erkeğin günde 5000-6000 IU ( İnternasyonal Ünite), kadının ise 40005000 IU (İnternasyonal Ünite) A vitaminine ihtiyacı vardır. Günde bir porsiyon süt ve türevleri, üç porsiyon taze sebze ve meyve, günaşırı bir yumurta, iki haftada bir karaciğer yiyen bir insan A vitamini ihtiyacını karşılamış olur.
A vitamini hayvansal gıdalardan en çok balık, karaciğer yağı, karaciğer, tereyağı, yumurta sarısı ve yağlı sütte bulunur. Bitkisel kaynaklarda ise A vitaminin ön maddesi karotenler bulunur. En iyi karoten kaynakları yeşil yapraklı sebzeler ile sarı-turuncu sebzeler ve meyvelerdir. Maydanoz, ıspanak, ,marul, havuç, balkabağı, kereviz, patates, portakal, erik, domates, kayısı, şeftali, muz yüksek oranda karoten içerir.

A vitamini karaciğerde depolandığı için yetişkinlerde yetersizlik belirtileri 1-2 yıl içinde görülmeye başlar. Deri, diş ve kemik sağlığında çok önemli olan A vitamini görme işlevinde de doğrudan rol oynar.

A vitamini yetersizliğinde:


  • Gece körlüğüdür görülür. Bunu korneanın zarar görmesi izler. Gece körlüğü kalıcı olmamakla beraber korneada meydana gelen hasar kalıcı olur.
  • Epitel dokunun zarar görmesi nedeni ile deri kuru ve pütürlü bir yapıya dönüşür.
  • Enfeksiyonlara karşı direnç azalır.
  • Büyüme yavaşlar.
  • Kanser riski artar
  • Üreme organlarının çalışmasında da aksaklıklar meydana gelir.
Bu vitamin uzun süre yüksek dozda alınması durumunda vücutta toksik etki ortaya çıkar. Baş ağrısı, baş dönmesi, kusma şeklinde zehirlenme belirtileri görülür. Kemiklerde anormal gelişmeler, büyümenin durması, düşük yapma ve doğum arızaları, çift görme, dudaklarda kuruma ve kanamalar, iştahsızlık, saçlarda kalınlaşma ve dökülme, deride kuruma, karaciğer ve dalak büyümesi gibi belirtileri vardır.
Havuç, portakal, mandalina gibi gıdalar çok tüketildiğinde fazla alınan karoten A vitaminine dönüşemediğinden deri portakal rengine boyanır. Bu zararsız bir durumdur. Alım normale döndüğünde biriken karoten vücuttan atılır.

kaynak: Gıda Teknolojisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

14 Ağustos 2017 / JuNe Sağlıklı Yaşam
2 Haziran 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam
16 Mart 2017 / biruni Cevaplanmış
31 Mayıs 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam
2 Haziran 2016 / ThinkerBeLL Sağlıklı Yaşam