Arama

Besin ve Besin Grupları

Güncelleme: 26 Mayıs 2016 Gösterim: 113.161 Cevap: 10
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Mart 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Besin Nedir?

Ad:  besin1.jpg
Gösterim: 5817
Boyut:  81.6 KB

Besin, yaşamı sürdürmek için gereksinme duyulan anorganik ve organik kimyasal maddeleri topluca belirten terim.
Besin maddelerini oluşturan temel bileşenler, besin zinciri çevriminin birer parçasıdırlar.
Bitkileri besleyen mineral tuzlar ikiye ayrılır:
  • Makrobesinler: Bedene yüksek oranda gerekli olan mikrobesinler azot, fosfor ve potasyum içerirler.
  • Mikrobesinler: Beden için gerekli olmakla birlikte bakır, çinko ve molibden gibi makro besinler aşırı alındıklarında zehirleyici etki gösterirler.

Besin Grupları


Doğada, insanoğlunun sağlıklı bir hayat sürdürmesine yardımcı olacak binlerce bitkisel ve hayvansal besin bulunmaktadır. Araştırmalar, bu besinlerin içerdiği maddelerin insan sağlığına olan olumlu ve olumsuz etkilerinin anlaşılmaya başlamasını sağlamıştır. Binlerce farklı türde tükettiğimiz besinleri bilinen genel adlarıyla ve içerdikleri besin bileşenlerine göre anılan başlıklarıyla aşağıdaki gruplarda incelenebilir:
  • Sebze ve sebze ürünleri
  • Süt ve yumurtalı ürünler
  • Baklagiller
  • Sığır eti ve ürünleri
  • Meyve ve meyve suları
  • Dana, kuzu ve av hayvanları
  • Baharat ve şifalı bitkiler
  • Kümes hayvanı ürünleri
  • Makarna ve tahıl ürünleri
  • Balık ve deniz ürünleri
  • Unlu mamüller ve yardımcı ürünler
  • Salam, sosis ve sucuklar
  • Kuru yemiş ve kuru yemiş ürünleri
  • Festfut ve hazır yiyecekler
  • Cips ve çerezler
  • Çorbalar, soslar ve et bulyonları
  • Kahvaltı gevrekleri
  • Meze ve arasıcaklar
  • Şekerleme ve tatlı besinler
  • Yağ ve yağ ürünleri
  • İçecek ve meşrubatlar
BAKINIZ
Sağlıklı Beslenme ve Gıdalar
Lipitler (Yağlar) ve Beslenmedeki Önemi
Karbonhidratlar ve Beslenmedeki Önemi
Proteinler ve Beslenmedeki Önemi
Mineraller ve Beslenmedeki Önemi
Vitaminler ve Beslenmedeki Önemi
Besin Ögesi Olarak Su ve Beslenmedeki Önemi
Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 06:23
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
16 Aralık 2008       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Yenebilen bitki ve hayvan dokuları besin olarak adlandırılmaktadır.Besinler hayvansal ve bitkisel olarak ikiye ayrılmaktadır.

Sponsorlu Bağlantılar
1- Hayvansal Besinler:
Süt ve sütten yapılan ürünler,yumurta,büyük ve küçük baş hayvan etleri (kırmızı et, tavuk eti,balık eti ve çeşitli et ürünleri)

2- Bitkisel Besinler:
Tahıllar (buğday,pirinç,mısır), kuru baklagiller ( kuru fasulye,nohut,mercimek..),sebzeler ( köklü ve yeşil yapraklı), meyveler.

Besinler, büyüyüp gelişmek,hareket etmek,çalışmak,enerjik olmak, düşünmek ve öğrenmek için vücudun gereksinim duyduğu besin öğelerinin ve enerjinin kaynağıdır.Yaşam için gerekli temel öğe olmalarının yanı sıra yaşamın vazgeçilmez zevklerinden biridir.Aile ve arkadaşlarınızla yemek yemekten nasıl hoşlandığınızı pek çok sosyal olayda besinlerin ne kadar önemli olduğunu düşünün ve yemekten zevk alırken doğru ve sağlıklı seçimler yaparak besinlerden en iyi şekilde yararlanın.

Besinler yaşam için vazgeçilmezdir.İyi ve kötü besin yoktur ; ancak iyi ve kötü beslenme vardır.Vücudumuz çok çeşitli besin öğelerine gereksinim duymakta ve bunları yenilen yiyeceklerle karşılamaktadır.

Besin Öğeleri Nelerdir ?


Doğada kırkı aşkın türde bunan ve vücuttaki görevlerine göre sınıflandırılan besin öğeleri:
a) Karbonhidratlar
b) Proteinler
c) Yağlar
d) Vitaminler
e) Minareler
Su ve posada vücutta önemli görevleri olan öğelerdir.
Son düzenleyen Safi; 24 Mayıs 2016 02:53 Sebep: sayfa düzeni.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  besin2.jpg
Gösterim: 3973
Boyut:  68.2 KB

Besin Çeşitleri ve Görevleri

  • Karbonhidratlar
Karbon, hidrojen ve oksijen elementlerinden (C, H, O) oluşmuştur. İlk olarak fotosentez sonucunda üretilir. Karbonhidratların fazlası bitkilerde nişasta olarak depo edilirken, hayvanlarda, glikojen olarak depo edilir. Özel reaksiyonlarla yağ, protein ve vitaminlerin sentezinde kullanılabilir.
Hücrelerde enerji üretmede şekerler öncelikle kullanılır. Bitkisel besinlerde bol miktarda bulunur. Fotosentez sonucu üretilen şekerler yapı ve kullanım yerlerine göre de çeşitleri oluşturulur.
  • Glikoz (C6H12O6)
Karbonhidratların en küçük yapı taşıdır. Fotosentez ile bitkilerde üretilir. Çok sayıda glikoz özel bağlarla birleşerek nişastayı, selülozu ve glikojeni oluşturur. Kan sıvısında bulunan kan şekeri glikozdur.
  • Nişasta
Çok sayıda glikozun özel bağlarla birleşmesinden oluşmuştur. Şekerin bitkilerdeki depo şeklidir. Nişasta, ayıracı olan iyot çözeltisi ile mavi renge boyanır.
  • Selüloz
Yalnızca bitkilerde bulunur. Bitki hücresinin çeperini oluşturur. (Yapı maddesi) Hayvanlar tarafından sindirilemez. (Bazı kuş ve geviş getirenler hariç)
  • Glikojen
Yalnızca hayvan hücrelerinde bulunur. Glikozun hayvanlar ve insanlardaki depo şeklidir. Karaciğer ve kas hücrelerinde bol miktarda bulunur.
  • Yağlar
Karbon, hidrojen ve oksijen elementlerinden (C, H, O) oluşmuştur. En küçük yapıtaşı yağ asidi ve gliseroldür. Yağlar, beyaz kağıt üzerine bıraktığı parlak leke ile tanınır.
Vücudun ısı yalıtımını sağlar. Hücre zarının, hormon ve vitaminlerin yapısına katılır. Derinin esnek olmasını sağlar. Kış uykusuna yatan canlılarla göçen kuşlarda depolanmış enerji ham maddesi olarak kullanılır. Karın bölgesindeki iç organları darbelere karşı korur.
  • Proteinler
Karbon, hidrojen, oksijen ve azot elementlerinden yapılmıştır. En küçük yapıtaşı amino asitlerdir (aa). Amino asitler özel bağlarla birleşerek proteinleri meydana getirir.

(C+H+O+N) → Amino Asitler → Protein

Proteinler, ayıracı olan Nikrik asit (HNO3) ile sarı renge boyanır. Süt, et, yumurtada bol miktarda bulunur. Hücrelerin ve vücudun temel yapıtaşıdır. Enzimlerin yapısını oluştururlar. Hücre zarının, kasların, antikorun, vitamin ve hormonların yapısına katılırlar.
  • Vitaminler
Organların çalışma düzenini etkileyerek vücudun direncini artırırlar. Vücuttaki kimyasal olayları düzenlerler. Tüm tüketici canlılarca genellikle bitkilerden alınırlar. Bazı vitaminler (B ve K) insan bağırsağındaki mikroorganizmalar tarafından üretilir. Karaciğerde A, deride D vitamini üretilebilir. Vitaminler sindirilmeden kana karışır ve enerji verici olarak kullanılmazlar. A, D, E, K vitaminleri yağda eriyip vücutta depolanırken B, C vitaminleri suda eriyip vücutta depolanmaz. Eksikliğinde çeşitli hastalıklar görülür.

A Vitamini eksikliğinde → Gece körlüğü
B Vitamini eksikliğinde → Beriberi hastalığı
C Vitamini eksikliğinde → Diş eti kanaması
D Vitamini eksikliğinde → Raşitizm
E Vitamini eksikliğinde → Kısırlık
K Vitamini eksikliğinde → Kanın pıhtılaşmaması hastalıkları oluşur.
  • Mineraller
Yeryüzünde, maden şeklinde bolca bulunurlar. Canlılarca tabiattan hazır olarak alınır. Sindirilmeden kana karışırlar. Kemiklerin, dişlerin oluşmasında, kasların kasılmasında, sinirlerde uyartıların iletilmesinde, enzimlerin çalışmasında… görev yapar.
  • Su
Vücutta en fazla ihtiyaç duyulan besindir. Vücuttaki kimyasal olaylar ancak sulu ortamda gerçekleşir. Su iyi çözücü olduğundan besinlerin sindiriminde, emiliminde, taşınmasında ve boşaltımında kullanılır. Sıcak ve soğuk kanlı canlılarda vücut sıcaklığının yayılmasında kullanılır.
Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 06:23
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
1 Kasım 2009       Mesaj #4
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi

İnorganik Bileşikler

Ad:  besin3.jpg
Gösterim: 8501
Boyut:  76.5 KB

İnorganik Bileşikler canlıların kendi vücutlarında sentezleyemeyip,dışarıdan hazır aldıkları bileşiklerdir.Hem canlı vücutunda hem de cansız ortamda bulunurlar.Küçük moleküllü olup,devamlı ve yeterince bulunması gerekir.Canlılar bu bileşiklere gereksinim duyar.Besin olarak kullanılan inorganik maddeler “mineraller ve su” sindirilemezler.Enerji vermezler.Bunlar düzenleyici maddelerdir.Karbon elementine sahip olmayan tüm moleküller İnorganik Bileşikler olarak adlandırılr.

SU


Dünya üzerindeki yaşamın tamamı suya bağlıdır.Tüm yaşayan dokuların %70-90’ı sudur.Yaşamı karakterize eden tüm tepkimeler su içeren ortamlarda yer alırlar.Su hayat için gerekli olan en önemli moleküldür.Bir insan,yiyeceksiz haftalarca yaşayabilir.Ancak,susuz sadece birkaç gün yaşayabilir.Vücut için gerekli olan su miktarı günlük çalışma durumumuza göre değişir.Günde ort.1.5-2.5 lt su almamamız gerekir.Yaşa göre vücut ağırlığının %40-%75’i sudur.Yaşlandıkça vücuttaki su oranı azalır.Bu su dışardan alındığı gibi,vücutta ara ürün olarak oluşur. Canlı organizmanın büyük bir kısmı su moleküllerinden oluşmuştur.Organizmaların yapısındaki su oranı %65-95 arasındadır.Bu oran,su bitkilerinde %98’e kadar yükselmektedir.Tohumlarda ise su oranı %15’den %5’e düşer.Bütün hücreler bir sulu çözeltide bulunur.Her türlü madde değişimin “doku sıvısı”denilen çözeltiyle sağlarlar.
  • Su kimyasal tepkimelerde rol alan çok iyi bir çözücüdür.Bu sayede sindirime büyük ölçüde yardımcı olur.Su molekülünün belirgin bir polaritesi ve hidrojen bağı oluşturmak için büyük bir eğiliminin olması nedeniyle su,hem iyonik hem de iyonik olmayan maddelere karşı çok iyi bir çözücüdür.
  • Su pek çok organizmanın vücudunda taşıyıcı ortam olarak görev yapar.Maddelerin vücutta bir bölgeden diğer bölgeye taşınması suyla sağlanır.Ayrıca,su besin maddelerini kan plazması olarak taşır.
  • Su, metabolizma olaylarını hızlandırır.Enzimler ancak sulu bir ortamda çalışır.
  • Idrardaki su boşaltıma,terleme olayı ile de dolaşıma yardımcıdır.Terleme olayında vücut ısısının fazlası dışarıya suyla atılır.Böylece vücut ısısı dengelenir.
  • Su ,bitkilerde ‘fotosentez’ ana elemanı olarak bu canlılar için de çok büyük önem taşır.
  • Ayrıca su, absorbe ettiği fazla ısı ile Dünya’mızın çevresel ısısını düzenler.Böylece hem çevresel ısı çok yükselmez ve saklandığı için ısı kaybolmaz.

MİNERALLER


  • Sindirilmeden direk olarak kana alınırlar.Enzimlerin yapısına katılırlar.Vitaminlerle birlikte düzenleştirici olarak görev yaparlar.Vücudumuzda Cl ,P, S ve N elementlerinin asit bileşikleriyle Na, K, Ca, Mg, Fe, Mn ve Cu metallerinin baz özelliğindeki bileşiklerine rastlanmaktadır.
  • Mineraller hücrede protein,karbonhidrat,yağ gibi,organik maddelere bağlı olarak bulundukları gibi hücrede tuz halinde de bulunabilirler.
  • Minareller, vitamin-hormon-enzim v.b. moleküllerin yapısına katılır.70kg ağırlığındaki bir insanda ortalama 3 kg mineral tuzları vardır.
  • Organizmanın yapısında az da olsa minerallere ihtiyaç vardır.
  • Mineraller kanın kanın osmotik basıncının ayarlanmasında ,kas kasılmasında,kanın pıhtılaşmasında, ve sinirlere uyarının iletilmesinde önemli role sahiptir.
  • Minareller bazı enzimlerin yapılarına katılarak katalizör görevi yapar.
  • İdrar,ter ve dışkı ile dışarı atıldığından mineral içeren besinlerin düzenli olarak vücüda alınması gereklidir.Yiyeceklerde bulunan ve mineral olarak adlandırılan bütün maddeler aslında tuzdur.Yeterli mineral içermeyen besin maddeleri ile beslenilirse,tuz atılması devam edeceğinden kas krampı gibi bazı bozukluklar görülür.Sıcak ortamlara maruz kalan insanlar daha fazla terledikleri için dışarıdan yeterince tuz almalıdır.
  • Sodyum ve klor bütün vücut sıvıları içinde iyon olarak bulunur.Ancak kan gibi hücre dışı sıvılar içindeki bu iyonların miktarı daha fazladır.Sodyum ve klor dokularda suyu tutarak vücudu su dengesini sağlar.Sodyum ve klor kas ve sinir sistemi işlevleri için gereklidir.Ancak bazı böbrek hastalıklarında,yüksek tansiyonu olan insanlarda suyun az alınması gerekir.Çok küçük çocukların böbrekleri fazla tuzu süzemediğinden fazla miktarda alınan tuzdan zarar görürler.
  • Sodyumla birlikte vücut sıvılarında bulunan ve hücrelerin çalışmasını kontrol eden mineral potasyumdur.Vücutta hücre ara sıvısı ile hücre sıvısı arasında bir sodyum,potasyum oranı vardır.Sodyum gibi potasyumun da büyük bir kısmı,tüketilen besinlerden kolayca emilir.Fazlası böbreklerden atılır.İshal gibi,su kaybının fazla olduğu durumlarda potasyum kaybı da fazla olur.
  • Vücutta en bol bulunan mineral kalsiyumdur.Kalsiyumun büyük bir kısmı fosforla birlikte kemiğin ve dişin yapısına katılır.Geri kalan kısmı kasların kasılmasında ,sinirlerde,kanın pıhtılaşmasında ve bazı enzimlerin çalışmasında görev yapar.Vücuda alınan kalsiyumun bir kısmı emilir.Emilmeyen kısmı dışkı ile atılır.D vitamini kalsiyumun emilmesine etki eder.Vücuda fazla kalsiyum alınsa bile D vitamini yetersiz olursa kalsiyum bağırsaklarda emilemez.Küçük çocuklarda kalsiyum ve D vitamini yetersizliğine bağlı olarak’raşitizm’ denilen hastalık görülür.Yetişkin insanlarda potasyum kaybı ile ‘osteomalazi’ denilen kemik yumuşaması hastalığı ortaya çıkar.Vücutta en bol bulunan minerallarden biri de fosfordur.Fosfor kalsiyumla birlikte kalsiyum fosfat şeklinde kemiklerin ve dişin yapısına katılır.Fosfor ,nükleik asit,yağ,protein ve karbonhidrat gibi moleküllerin yapısına da katılır.Vücudun yapısına katılan minerallerden biri de demirdir.Vücudumuzdaki demirin yarıdan fazlası kana kırmızı rengini veren hemoglobinin içinde bulunur.Demir aynı zamanda kas proteinleri karaciğer,dalak ve kırmızı kemik iliğinde bulunur.Vücuda yeteri kadar demir alınmamamsı yada vücuttan atılan demir miktarının alınandan fazla olması durumunda demir yetersizliği başlar.Demir eksikliğinde,hemoglobin yapılamaz ve ‘kansızlık’(anemi) görülür.Demir bakımından zengin yiyeceklerle beslenmek sureti ile kansızlık önlenir. İyot, tiroid bezi hormonu olan tiroksinin yapısına katılır.Vücuda yeteri kadar iyot alınmazsa tiroid bezi iyi çalışamaz ve tiroksin hormonunu az salgılar.Tiroksinin az salgılanması tiroid bezinin büyümesine neden olur.Basit ‘guatr’ hastalığı denilen bu durum lahanayı çok tüketen insanlarda,bulunan bir madde tiroid bezinde iyot bağlanma tepkimesini engellemektedir.Sülfatlar kaslarda bulunur ve proteinlerin yapısına katılır.Flüor dişlerin yapısına katılır. Flüorün azlığı dişlerin çürümesine,fazlalığı dişlerin sararmasına yol açar.Bakır bazı enzimlerin yapısına katılır.
  • Vücut içindeki birçok enzimin ve hemoglobin gibi moleküllerin yapısını oluştururlar.Bunlar,demir,fosfor gibi elementlerdir.
  • Kemiklerin ve dişlerin normal olarak gelişmesini sağlarlar.Bunlar için gerekli olan madensel maddeler, kalsiyum, fosfor,magnezyumdur.
  • Vücut ve hücre sıvısının osmotik basıncını düzenlerler.Bunlardan hücre içi sıvıda sodyum,klor,hücre dışı sıvıda potasyum,magnezyum,fosfor bulunur.
  • Sinirsel uyarı iletiminde ,kas kasılmasında ,Kanın pıhtılaşmasında rol alırlar.

ASİT - BAZ - TUZLAR


Asitler


Su içersinde çözündüğünde H+(hidrojen) iyonu veren bütün bileşikler asit özelliğindedir.
Asitler turnusol kağıdının rengini maviden kırmızıya dönüştürür.
Asitlerin tatları ekşidir.Ama kuvvetli olanlar tadılamaz.Yapılarında karbon içeren asitlerin çoğu organik asittir.
Laktik asit (CH3-CHOH-COOH) ; organik asite, hidroklorik asit(HCI) ise inorganik asite örnek verilebilir.
Ayrıca asitler ayıraç olarak kullanılır.(=Nitrik asit protein ayıracı olarak kullanılır.)
Protein + derişik nitrik asit(HNO3) >>>> ısı >>> sarı renk oluşur

Bazlar


Suda çözündüğü zaman hidroksil iyonu (OH-) veren bileşikler bazik özellik gösterir.
Bazlar turnusol kağıdının rengini kırmızıdan maviye dönüştürür.
Yapılarında genellikle karbon,azot bulunduran bazlar organik bazlardır.Metilamin (CH3NH2) organik baza;sodyum hidroksit(NaOH),potasyum hidroksit (koh) gibi bazlar ise inorganik bazlara örnek verilebilir.
Tadları acıdır.
Ba(OH)2,KOH,Ca(OH)2,NaOH gibi bazlar solunum ve fermantasyon deneylerinde CO2 tutucu özelliklerinden dolayı ayıraç olarak kullanılır.Bunlar aynı zamanda nem tutucu olarak da kullanılır.

Asit – Baz Dengesi


Ortamın hidrojen iyon yoğunluğunun negatif (-) logaritması asitliğin ,hidroksil iyon yoğunluğunun (-) logaritması ise bazikliğin derecesini verir. H+ iyonu arttıkça ortam asidiktir ve pH 0 ile 7 arasında bir değer gösterir.OH- iyonu arttıkça ortam baziktir ve pH 7 ile 14 arasında bir değer gösterir.H+ iyonu ve OH- iyonları eşit miktarda ise ortam nötrdür ve pH’7 dir.
PH değeri organizma için çok önemlidir.Biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşebilmesi için pH’ın belirli bir düzeyde tutulması gerekir.pH’daki çok az bir değişiklik bile biyokimyasal tepkimeleri olumsuz etkiler.Bu nedenle pH değerinin sabit kalması gerekir.İnsan kanının pH’ı 7,4’e eşittir.İnsan kanının p H’I 7’ye düşerse ya da 7,8’in üstüne çıkarsa ölüm olayı meydana gelir.Bazı bakteri ve mantarlar asidik ortamlarda yaşayabilir,fakat bazik ortamlarda yaşayamazlar.

Tuzlar


Asitlerle bazlar karıştığında asitin H+ iyonu ile bazın OH- iyonu birleşir.Bu birleşim sırasında bir molekül su açığa çıkar ve tuz meydana gelir.

HCI + NaOH =H20+ NaCL

Hidroklorik asit + sodyum hidroksit(baz) = su + sodyum klorür (tuz)

Hücrenin içinde ve hücrelerin arasında çeşitli mineral tuzları vardır.Bunlar içinde en önemlileri sodyum,potasyum,magnezyum ve kalsiyum tuzlarıdır.
Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 06:24
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
1 Ocak 2010       Mesaj #5
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi

Besin Grupları


Enerji Verici Besinler


Başlıca enerji verici besinler karbon hidratlar, yağlar ve proteinlerdir.
Karbon hidratlar: Şeker ve şekerli yiyeceklerle patates, tahıl ve unlu gıdalarda bulunan nişasta, karbon hidratlar grubuna giren besinlerdir.
Yağlar: Tereyağı, içyağı, kuyruk yağı gibi hayvansal yağlarla; zeytin, ayçiçeği, fındık ve susam gibi bitkilerde bulunan yağlardır. Hücreler enerji elde ederken, önce karbon hidratları kullanır. Bittiğinde yağları kullanır.
Proteinler: Daha çok etin yapısında, süt ve yumurta ile baklagillerde, bir miktar da diğer besinlerde bulunur. Hücrelerde karbon hidrat ve yağ olmadığında yakılarak enerji elde edilir.

Yapıcı Onarıcı Besinler


Bir binanın tuğla ve harç gibi maddeleri ne ise vücudumuz için de yapıcı onarıcı maddeler aynıdır. Yapıcı onarıcı maddeler; proteinler, yağlar, madensel tuzlar ve sudur.
Proteinler: Esas görevleri yapıcı ve onarıcılıktır. Hayvansal besinler, bitkisel besinlere göre daha fazla protein içerir.
Madensel Tuzlar: Madensel tuzlar en çok kemiklerin ve dişlerin yapısında bulunur. Madensel tuzlar; bitkisel ve hayvansal besinlerin yenmesiyle, bir miktarı da suyla vücuda alınır.
Su: Açlığa 7-8 gün, susuzluğa 3-4 gün dayanabiliriz. Ağırlığımızın %65-70'i sudur. Vücudumuzdaki suyun %10'u eksilirse yaşamımız tehlikeye girer, %20'sinin kaybı ise ölüme neden olur.
Suyun en önemli özelliği; içerisinde tuz, şeker gibi bazı maddeleri çözebilmesidir. Bir günlük su ihtiyacımız 1,5 - 2,5 litre kadardır. Bu miktar, iklime ve yediğimiz besinlere göre değişebilir. Alınan suyun çoğu, ter ve solunum yoluyla dışarı atılır.

Düzenleyici Besinler


Vücudumuz canlılığını devam ettirdiği sürece, çeşitli yaşamsal olayların düzenli bir şekilde devam etmesi gerekir. Düzenleyici besinler vücudumuzdaki yaşamsal olayları düzenlemekten sorumludur. Düzenleyici maddeler su, madensel tuzlar ve vitaminlerdir. Yapı maddesi olarak görev yapan su, vücudumuzda düzenleyici olarak da görev yapar.

Vitaminler


Sağlıklı yaşamamız, yediğimiz besinlerin içinde yeterince vitamin bulunmasına bağlıdır. Vitamin eksikliği, insanda önemli hastalıklara neden olur. Vitaminler hemen hemen her türlü besinde bir miktar bulunur. Vitaminlerin miktarı taze besinlerde daha fazladır. Çünkü bekleyen besinlerde vitaminlerin bir kısmı parçalanıp bozulur. Vitaminler enerji verici besin maddelerinin yakılması sırasında tutuşturmayı kolaylaştırıcı etki yapar.
A Vitamini: Büyüme ve gelişmeyi düzenler, zayıf ışıkta görebilmeyi sağlar. Yeşil sebzelerde, havuçta, balık etinde, karaciğerde, yumurta ve sütte bulunur.
B Vitamini: Kalp ve sinirlerin düzenli görev yapmasından sorumludur. Buğday, pirinç gibi tahıllarla karaciğerde bulunur.
C Vitamini: Diş etlerinin sağlıklı olmasına yardım eder. Vücudun hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlar. Yeşil sebzelerde, portakal ve limonda bulunur.
D Vitamini: Kemik gelişimini düzenler, dişlerin sağlam ve kuvvetli olmasına yardım eder. Balık yağında, yumurta sarısında ve karaciğerde bulunur.
Son düzenleyen Safi; 24 Mayıs 2016 22:26
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
7 Mayıs 2011       Mesaj #6
pesimist - avatarı
Ziyaretçi

BESİN MADDELERİ


Canlılar tarafından tüketilen besin maddeleri değişik şekillerde gruplandırılabilir.

GÖREVİNE GÖRE BESİNLER


1. Enerji Verici Besinler
Bunlar karbonhidratlar yağlar ve proteinlerdir.
Açlık anında tüketim sırasına göre;
  • Karbonhidratlar
  • Yağlar
  • Proteinler olarak sıralanır.
Solunum kolaylığı sırasına göre;
  • Karbonhidratlar
  • Proteinler
  • Yağlar olarak sıralanır.
Sağladıkları enerji miktarına göre;
  • Yağlar
  • Proteinler
  • Karbonhidratlar olarak sıralanır.
2. Yapıcı ve Onarıcı Besinler
Canlının yıpranan kısımlarının tamirinde ve yeni hücre yapımında kullanılırlar. Bunlar; proteinler yağlar karbonhidratlar madensel maddeler ve su’dur.

3. Düzenleyici Besinler

Düzenleyici besin maddeleri hücredeki metabolik olayların düzenlenmesinde rol oynar. Bunlar proteinler madensel maddeler vitaminler ve sudur.

YAPILARINA GÖRE BESİNLER


Organik besin maddeleri; proteinler yağlar karbonhidratlar ve vitaminlerdir.
İnorganik besin maddeleri; su ve madensel maddelerdir.

1. Karbonhidratlar
Karbonhidratlar adından da anlaşılacağı gibi karbon hidrojen ve oksijen atomlarından meydana gelmiştir. Karbonhidratlar bütün canlı hücrelerde bulunur ve en önemli enerji kaynağıdır. Genel formülleri (CnH2nOn) dir. Karbonhidratlar yapısındaki şeker sayısına göre değişik gruplara ayrılabilirler.

Monosakkaritler:
Sindirime uğramadan direkt olarak kana geçerler. Altı karbonlulara (heksozlar) glikoz (üzüm şekeri) fruktoz (meyva şekeri) ve galaktoz (süt şekeri) beş karbonlulara (pentozlar) ise riboz ve deoksiriboz örnek verilebilir.
Ad:  besl.JPG
Gösterim: 2922
Boyut:  22.8 KB

Disakkaritler:

İki monosakkaritin birbirleriyle glikozit bağı kurarak meydana getirdiği karbonhidratlardır. Bu birleşme sırasında su açığa çıktığı için olaya dehidrasyon sentezi de denir. Disakkaritler ancak sindirilerek hücre zarından difüzyonla geçebilir.

Polisakkaritler:

Çok sayıda glikozun dehidrasyon sentezi sonucu glikozit bağları kurarak birleşmesiyle oluşur.Bir polisakkaritin yapısında kaç tane monosakkarit kullanılmışsa reaksiyon sonucu bunun bir eksiği kadar su açığa çıkar. Yani n – molekül su açığa çıkar. Burada n glikoz sayısıdır. Polisakkaritler hidroliz edildiklerinde monosakkaritlere indirgenirler. Polisakkaritleri dört grupta toplayabiliriz.

Depo Polisakkaritler
  • Nişasta : Bitkilerde karbonhidratların depo şeklidir. Suda çözünmez.
  • Glikojen : İnsanlarda ve hayvanlarda karbonhidratların depo şeklidir. Suda kısmen çözünür.

Yapısal Polisakkaritler
  • Selüloz : Bitki hücrelerinde hücre çeperinin yapısına katılır. Suda çözünmez.
  • Kitin : Eklem bacaklılar grubundaki hayvanların dış iskeletine ve birçok mantarın çeper yapısına katılır.
Her dört polisakkarit de glikozun polimeri olduğu halde fiziksel ve kimyasal özellikleri farklıdır. Çünkü glikozların bağlanma biçimleri farklıdır.

2. Proteinler
Yapısında karbon hidrojen oksijen azot ve bazılarında bunlara ek olarak kükürt ve fosfor da bulunabilir.
Protein moleküllerinin yapısında en fazla 20 çeşit amino asit bulunabilir.
Her bir amino asitte amino grubuyla (NH2) karboksil (COOH) grubu aynıdır. Amino asitlerde radikal grup farklıdır. Proteinler sentezlenirken amino asitler birbirlerine peptid bağlarıyla bağlanırlar.
Her peptid bağına karşılık bir molekül su açığa çıkar. n tane amino asit kullanılırsa n–1 su molekülü açığa çıkar.
Peptid bağı sayısı = su sayısı

3. Yağlar (Lipidler)
Yağlardan fosfolipidler hücre zarının yapısına katılır. Steroidler zarların yapısınakatıldığı gibi metabolizmayı düzenlemede de görev yaparlar. Steroidler bazı vitamin ve hormonların sentezinde kullanılır.
Hayvansal yağlar genellikle doymuş olup katıdır. Bitkisel yağlar ise genellikle sıvı olup doymamıştır. Bitkisel yağlar yüksek ısı ve basınç altında hidrojenle doyurulursa katılaşırlar ve margarinler oluşur.
Gliserol üç molekül yağ asitiyle birleşerek nötral yağları meydana getirir.

4. Vitaminler

Vitaminler sindirilmezler ve doğrudan kana emilirler. Organik yapılı olmalarına karşın canlılarda enerji verici olarak kullanılmazlar. Genel özellikleri bakımından vitaminler iki grup altında toplanabilir.
Yağda Eriyen Vitaminler : A D E ve K vitaminleridir. Bu grup vitaminlerin fazlası özellikle karaciğerde depo edilir.
Suda Eriyen Vitaminler : B ve C vitaminleridir. Bu grup vitaminlerin fazlası depo edilmez dışarıya atılır.

5. Madensel Tuzlar (Mineraller)
Organizmada az da olsa 15 kadar mineral maddeye mutlaka ihtiyaç duyulur. Mineral maddelerin vücut içindeki görevlerini üç ana başlık altında toplayabiliriz.
1. Vücut içindeki birçok enzimin ve hemoglobin gibi moleküllerin yapısına katılırlar. Bunlar demir (Fe) ve fosfor gibi elementlerdir.
2. Kemiklerin ve dişlerin normal olarak gelişmesini sağlarlar. Bunlar için gerekli olan madensel maddeler kalsiyum (Ca) fosfor ve mağnezyum (Mg) dur.
3. Vücut ve hücre sıvısının osmotik basıncını düzenlerler. Bunlardan hücre içi sıvıda sodyum (Na) klor (Cl) hücre dışı sıvıda potasyum mağnezyum (Mg) ve fosfor bulunur.
4. Su Vücudumuzun en fazla ihtiyaç duyduğu maddelerden biridir. Kimyasal reaksiyonlar sulu bir ortamda gerçekleşir. Su iyi bir çözücü olduğu için besinlerin sindiriminde emilmesinde taşınmasında ve artıkların atılmasında kullanılır. Vücut ısısının fazlası yine su ile atılır.
Son düzenleyen Safi; 24 Mayıs 2016 04:15
Intersect - avatarı
Intersect
VIP VIP Üye
9 Nisan 2014       Mesaj #7
Intersect - avatarı
VIP VIP Üye
Süt Grubu
  • Başta yetişkin kadınlar, çocuklar ve gençler olmak üzere tüm yaş gruplarının bu grubu her gün tüketmesi gerekir.
  • Bu grupta yer alan besinler:
  • Süt ve yerine geçen besinler; yoğurt, peynir ve süttozu gibi sütten yapılan besinler
  • İçerdiği Önemli Besinler :
  • Protein, kalsiyum, fosfor, B2 vitamini (riboflavin) ve vitamin B12 olmak üzere birçok besin öğesinin önemli kaynağıdır.

Başlıca Görevleri:
  • Kalsiyumdan zengin olan bu grup kemiklerin ve dişlerin sağlıklı gelişiminde ve hücre çalışmasında önemli rol oynar.
  • Her gün yetişkin bireylerin günlük 2 porsiyon, çocukların, adölesan dönemi gençlerin, gebe ve emzikli kadınlarla menopoz sonrası kadınların 3-4 porsiyon süt ve yerine geçen besinleri tüketmeleri gerekir. Bir orta boy su bardağı (200 cc) süt veya yoğurt ile iki kibrit kutusu büyüklüğünde peynir bir porsiyondur.
  • Yağsız veya yağı azaltılmış süt, yoğurt ve tuzu az peyniri tercih edin.
  • Çiğ süt ve pastörize edilmemiş sütlerden yapılan peynir ve benzeri besinler insanlarda brusella hastalığına neden olur. Bu nedenle sokakta satılan kaynağı bilinmeyen sütleri tüketmeyin.
  • Pastörize edilmiş veya UHT (uzu ömürlü süt) sütleri tercih edin. Kaynağını bilmediğiniz ve tanımadığınız kişilerin sattığı sokak sütlerini satın almayın.
  • Sütün az kaynatılması sütte bulunan mikropların tamamını öldürmez. Sütün çok kaynatılması ise vitamin kaybına neden olur. Sütü kaynama noktasına geldikten sonra en az 5 dk. kaynatmak hijyenik yönden yararlı olabilir.
  • Yoğurdun suyunun süzülmesi veya bekletme esnasında oluşan suyunun atılması vitamin B2 (riboflavin) kaybına neden olur. Riboflavin vücutta önemli işlevleri olan bir vitamindir. Bu nedenle yoğurdun yeşilimsi suyu atılmamalı, değerlendirilmelidir. Ekmek mayalandırma, bisküvi ve pasta ile çorba yapımında kullanılmalıdır.
  • Satın alınan plastik yoğurt kapları, daha sonra yiyecek saklama amacı ile kullanılmamalıdır.
  • Sütlü tatlı pişirildikten sonra ocaktan alınırken şekeri eklenmelidir. Pişirilme sırasında eklenen şeker ile sütün proteini birleşince protein kaybı oluşur.
  • Tarhana yoğurt, un veya yarmadan yapılan geleneksel bir besinimizdir. Beslenmemizde önemli yeri vardır. Ancak kurutulma işlemi hava akımı olan ve gölge bir yerde, üstü ince temiz bir bezle örtülerek yapılmalı, güneş altında kurutulmamalıdır. Aksi halde önemli vitamin kayıpları oluşur.
  • İshal tedavisinde yoğurt yenmesi ve tuzlu ayran içilmesi yaşam kurtarır.

ET-YUMURTA-KURUBAKLAGİL GRUBU
  • Bu grupta yer alan besinler:
  • Et, tavuk, balık, yumurta, kuru fasulye, nohut, mercimek gibi besinler bulunur. Ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar da bu grupta yer alır.
  • İçerdiği Önemli Besinler :
  • Protein, demir, çinko, fosfor, magnezyum, B6, B12, B1 ve A vitamini, posa (kurubaklagiller) içerir.
  • Başlıca Görevleri:
  • Hücre yenilenmesi, doku onarımı ve görme işlevinde görev alan besin öğelerini sağlarlar.
  • Kan yapımında görevli en önemli besin öğeleri bu grup tarafından sağlanır.
  • Sinir, sindirim sistemi ve deri sağlığında görev alan besin öğeleri en çok bu grupta bulunur.
  • Hastalıklara karşı direnç kazanılmasında rolü olan en önemli besin grubudur.

ETLER
  • Etler iyi kalite protein kaynağıdır. Özellikle protein gereksiniminin arttığı, hızlı büyümenin olduğu bebeklik, çocukluk dönemlerinde diyette mutlaka yer alması gerekir.Günlük 2-3 köfte kadar et-tavuk-balık-hindi tüketilmelidir.
  • Etin kendisi protein içerdiği için suyundan ziyade kendisi yenilmelidir.
  • Yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içeriği daha yüksek olduğu için koroner arter hastalığı, diyabet, hipertansiyon gibi hastalığı olanlar diyetisyen kontrolünde yağsız kırmızı et ve derisiz beyaz eti (tavuk, hindi) ve balık etini tercih etmelidirler.
  • Omega–3 (n-3) içeriği yüksek olduğu için sağlıklı beslenme için haftada en az 2 kez balık yenilmelidir.
  • Salam, sosis gibi et ürünlerini tüketirken yanında mutlaka C, E vitamininden zengin bir besine yer verilmelidir. Bu besinlerin yağ oranı yüksek olduğundan sınırlı tüketilmelidir.
  • Veteriner kontrolünden geçmiş etler tüketilmelidir. Kaçak kesilmiş etler hastalık etkenlerini taşıyabilir, iyice pişirildikten sonra tüketilmelidir.
  • Pişirmede haşlama, ızgara gibi yöntemler tercih edilmeli, kızartmadan kaçınılmalıdır. Et konan yemeğe yağ eklememelidir.
  • Etler ızgara edilirken etle ateş arasındaki uzaklık eti yakmayacak, kömürleşme sağlamayacak şekilde ayarlanmalıdır, aksi halde kanser yapıcı maddeler oluşur. Aynı nedenle etler çok yüksek sıcaklıkta, uzun süre pişirilmemelidir.
  • Güvenilir yerlerden satın alınmalı; hemen tüketilmeyecekse soğukta veya dondurucuda saklanmalıdır.

YUMURTA
  • Protein kalitesi yüksek olduğu için bebek ve çocuklar tarafından her gün bir adet tüketilmesi yararlıdır.
  • Diyette protein miktarının kısıtlandığı böbrek ve karaciğer yetmezliği gibi hastalıklarda yumurta örnek protein içeriği nedeni ile önemli bir protein kaynağıdır.
  • Yumurtaya kabuklarından kolaylıkla mikroorganizmalar geçtiği için özellikle akının iyi pişirilerek tüketilmesi gerekir.
  • Pişmemiş (çiğ) yumurta tüketilmemelidir.
  • Kalp-damar hastaları haftada 1-2 kez yumurta yiyebilirler.
  • Et yemeyenler et seçeneği olarak yumurta yiyebilirler. Bir adet yumurta, besin değeri açısından yumurta büyüklüğündeki ete eşittir.
  • Yumurta sebzelerle ve tahıllarla birlikte yenirse, kan kolesterolüne olumsuz etkisi olmaz.
  • Yumurtanın içindeki lesitin beyin işlevlerinin düzenli olmasında yardımcı olur.
  • Satın alırken üzeri temiz, çatlağı ve kırığı olmayan yumurtalar seçilmeli, buzdolabında yıkanmadan saklanmalıdır.
  • Yumurta bayatsa ve uzun süre pişirilirse sarısının etrafında yeşil renkte demirsülfür halkası oluşur. Bu nedenle taze yumurta tüketilmeli ve haşlama süresi katı yumurta için su kaynamaya başladıktan sonra 8 dakika ile sınırlandırılmalıdır
.

KURUBAKLAGİLLER
  • Posa içeriklerinin yüksek olması ve yağ içeriklerinin düşük olması nedeniyle özellikle kalp-damar ve diyabet hastalarının diyetinde sıklıkla yer almalıdır
  • Özellikle kuru baklagillerin haftada 2-3 kez tüketilmesi önerilmektedir.
  • Protein kalitesini arttırmak için tahıllarla birlikte tüketilmelidir.
  • Islatma ve iyi pişirme ile gaz yapıcı etkileri en aza indirilebilir. Kesinlikle pişirme suları dökülmemelidir.
  • Bileşimindeki minerallerin yararlılığı açısından C vitamininden zengin besinlerle birlikte tüketilmelidir.

YAĞLI TOHUMLAR
  • Yağlı tohumlar; B grubu vitaminleri, mineraller, yağ ve proteinden zen­gin olan besinlerdir. Ancak yağlı tohumlar diğer besinlere göre daha fazla yağ içerdiklerinden tüketim miktarlarına dikkat edilmelidir. Özellikle çocukların ve ağır işte çalışanların diyetinde yer verilmesi yarar vardır.
  • Yeterli ve dengeli beslenmede günlük miktar fındıkta 15-20 adet (30 gr) veya cevizde 5-6 adet (30gr) olmalıdır.
  • Evde saklarken kabuklu ve kabukları ayrılmış olanlar bir arada tutulmamalı, nemsiz ve serin ortamda saklanmalıdır.

SEBZE ve MEYVE GRUBU
  • Bu grupta yer alan besinler
  • Bitkilerin her türlü yenebilen kısmı sebze ve meyve grubu altında toplanır.
  • İçerdiği Önemli Besinler :
  • Mineraller ve vitaminler bakımından zengindirler. Folik asit, A vitaminin ön öğesi olan beta-karoten, E, C, B2 vitamini, kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, posa ve diğer antioksidan özelliğe sahip bileşiklerden zengindirler.
  • Başlıca Görevleri:
  • Büyüme ve gelişmeye yardım ederler.
  • Hücre yenilenmesini ve doku onarımını sağlarlar.
  • Deri ve göz sağlığı için temel ögeler içerirler.
  • Diş ve diş eti sağlığını korurlar.
  • Kan yapımında görev alan ögelerden zengindirler.
  • Hastalıklara karşı direncin oluşumunda etkindirler.
  • Doygunluk hissi sağlarlar.
  • Dengesiz beslenmeye bağlı şişmanlık ve kronik hastalıkların (kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, bazı kanser türleri) oluşma riskini azaltırlar.
  • Barsakların düzenli çalışmasına yardımcı olurlar.

SEBZE VE MEYVE GRUBU İÇİN ÖNERİLER
  • Çeşitli renk ve türlerde sebze tüketin. Farklı sebzeler, farklı besin ögeleri içerdikleri için gün içerisinde tüketilen sebzelerin çeşitlendirilmesi gerekir. Bir gün içerisinde, koyu sarı sebzeler (havuç, patates), koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, marul, kıvırcık, pazı, semizotu, brokoli vb), nişastalı sebzeler (patates, bezelye) ve diğer sebzeler (domates, soğan, taze fasulye) dengeli bir şekilde tüketilmelidir.
  • Meyveler de, içerdikleri besin öğeleri ve miktarı bakımından farklıdır. Bu nedenle tüketimlerinde çeşitlilik sağlanmalıdır. Genellikle, turunçgil grubu ve çilekler vitamin C, kiraz, kara üzüm, kara dut diğer antioksidanlardan zengin iken; muz, elma gibi meyveler potasyumdan zengindirler.
  • Tüm sebze ve meyveler besin değeri içeriği ve ekonomik olması açısından mevsiminde, bol ve ucuz bulunduğu dönemlerde en az 5 porsiyon meyve ve sebze tüketilmesi önerilmektedir.
  • Örneğin ;
  • 1 porsiyon meyve = 1orta boy elma veya 1 orta boy portakal veya 1 büyük boy mandalina
  • 1 porsiyon sebze = 4-5 yemek kaşığı sebze yemeği veya 1 kase salata

PİŞİRME İLKLERİ
  • Sebze ve meyveleri çiğ tüketmeyi tercih edin. Yenilebilen kabuklarını soymayın. Eğer soymanız gerekiyorsa mümkün olduğunca ince soyun. Birçok vitamin ve mineral, sebze ve meyvelerin özellikle dış yapraklarında, kabuğunda veya kabuğun hemen altındaki kısımlarında bulunurlar, iç kısımlarda yoğunlukları daha azdır.
  • Taze sebzeler önce ayıklanmalı, akan bol su altında iyice yıkanmalı sonra doğranmalı ve yeteri kadar su ile pişirilmelidir.
  • Sebzeleri yıkarken suda uzun süre bekletmemek gerekir. Bekletme sırasında bazı vitaminler suda çözünürler, besin değeri azalabilir.
  • Sebzeleri pişirmeden hemen önce ve büyük parçalar halinde kesmek gerekir. Yüzeyle az temas vitamin kaybını azaltır.
  • Sebzeler doğranmadan önce içinde pişirileceği sıcak karışım hazırlanmalıdır. Bunun için öncelikle yağ, soğan, salça karışımı ve gerekiyorsa su konur. Kaynayana kadar geçen sürede sebzeler doğranılarak sıcak karışıma eklenir ve pişirilir.
  • Yeşil yapraklı sebzelerin su oranı çok yüksektir. Bu nedenle suyu koruyabilen derecelerde hiç su koymadan veya susuz pişirilebilir. Sebze yemeğine ne kadar su konursa vitamin kaybı o kadar fazla olur.
  • Sebzeleri mümkün olduğunca kısa sürede ve diriliği korunacak şekilde pişirmek gerekir. B vitaminleri ve C vitamini gibi bazı vitaminler ısı ile kolayca kayba uğrar.
  • Sebze ve meyveleri pişirirken tencerenin kapağı kapalı tutulmalıdır. Böylece buhar kaybolmayacak ve pişme süresi kısalacaktır.
  • Sebzelerin haşlama suyu kesinlikle dökülmemelidir. Dökülürse suda eriyen vitaminlerin büyük bir kısmı (vitamin C, B2, folik asit vb) suya geçtiği için, besin değeri kaybı çok fazla olacaktır.
  • Sebzelerin pişme suyu çorbalara, yemeklere ve soslara eklenebilir.
  • Sebzeler pişirilirken asla soda eklenmemelidir. Pişirme sırasında eklenen soda sebzelere daha yeşil bir renk kazandırmakla birlikte bazı vitaminlerde kayıplara neden olur.
  • Meyve ve sebzelerin sularını tüketmek yerine, tüm olarak tüketilmesi, ayrıca kabuklu yenilebilen meyvelerin kabukları ile yenilmesi posa tüketimini artırılmasını sağlar.
  • Çimlenmiş patateslerde kabuğa yakın kısımda bulunan ve zehirleyici etkisi bulanan solanin (bir alkaloid) maddesi miktarı artır. Bu nedenle patates çimlenmekten korunmalıdır. Aşırı çimlenmiş patatesler tüketilmemelidir. Solanin zehirlenmesi sindirim sistemi bozuklukları, terleme ve halsizlik vb bulgularla ortaya çıkar.

EKMEK ve TAHIL GRUBU
  • Bu grupta yer alan besinler
  • Buğday, pirinç, mısır, çavdar ve yulaf gibi tahıl taneleri ve bunlardan yapılan un, bulgur, yarma, gevrek ve benzeri ürünler bu grup içinde yer alır.
  • İçerdiği Önemli Besinler ve Başlıca Görevleri:
  • Tahıl ve tahıl ürünleri vitaminler, mineraller, karbonhidratlar (nişasta, lif) ve diğer besin öğelerini içermeleri nedeniyle sağlık açısından önemli besinlerdir. Tahıllar, protein de içerir. Bu proteinin kalitesi düşük olmakla birlikte kurubaklagiller ya da et, süt, yumurta gibi besinlerle bir arada tüketildiklerinde protein kalitesi arttırılabilir. Tahıllar, ayrıca bir miktar yağ da içerirler. Tahıl tanelerinin yağı vitamin E’ den zengindir. Tahıllarda A vitamini aktivitesi gösteren öğelerle, C vitamini hemen hemen yoktur. Tahıllar B12 dışındaki B grubu vitaminlerinden zengin, özellikle B1 vitaminin (tiamin) en iyi kaynağıdır. Bu vitaminler tahıl tanelerinin çoğunlukla kabuk ve özünde bulunur.Mineraller ve vitaminler bakımından zengindirler. Folik asit, A vitaminin ön öğesi olan beta-karoten, E, C, B2 vitamini, kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, posa ve diğer antioksidan özelliğe sahip bileşiklerden zengindirler.

EKMEK ve TAHIL GRUBU İÇİN ÖNERİLER
  • Tam tahıl ürünlerini tüketin.
  • Tüketilecek miktar bireyin ağırlık ve bedensel çalışma durumuna göre değişir. Az hareketli, şişman bireylere günde 3 ince dilim ekmek (75 g) yeterli iken zayıf bireyler, ağır işte çalışanlar bunun 3-5 katını yiyebilirler.
  • Tam tahıl ürünleri günde 6 porsiyon (6 dilim ekmek veya 3 dilim ekmek, 1 kepçe unlu çorba, 4 yemek kaşığı pilav gibi) tüketilebilir. Ağır işte çalışan ve enerji gereksinimi fazla olanlar bu gruptan daha fazla tüketebilirler.
  • Protein ve vitamin içeriğini arttırmak için diğer besinlerle (kuru baklagiller, süt ve ürünleri) birlikte tüketin.


Yok bir şey iyiyim. Sadece ölü olmayı tercih ederdim.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Şubat 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  besin gruplar.gif
Gösterim: 3206
Boyut:  20.3 KB

Besin Grupları Nelerdir?


Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmek isteyenler için en önemli konulardan biri besin gruplarını yakından tanımak ve özelliklerini iyi bilmektir. Ancak bu şekilde yeterli, dengeli ve sağlıklı sofralar kurulabilir.

Besinler, içerdikleri öğeler bakımından birbirlerine benzerlik veya farklılık gösterirler. İçerdikleri öğeler ve vücuttaki işlevleri bakımından benzer olanlar gruplara ayrılmıştır. Besin grupları adını alan bu gruplar altıya ayrılır.

Birinci grup;
et ve et ürünleridir. Bu gruba dâhil olan yiyecekler kırmızı et, tavuk ve hindi eti, balıketi, deniz ürünleri, şarküteri ürünleridir. Ayrıca yumurta, fındık, fıstık ve ceviz gibi yağlı tohumlar ve kurubaklagiller de zengin protein içerikleri nedeni ile bu grupta kabul edilirler. Et ve benzeri besinlerin oluşturduğu bu grup, vücutta büyüme, gelişme, yapım ve onarımdan sorumlu proteinlerden, özellikle sinir sistemi üzerinde etkili olan B vitaminlerinden, demir ve çinko minerallerinden zengindir.

İkinci grup,
süt ve süt ürünlerinin oluşturduğu bir gruptur. Bu grupta; süt, yoğurt, ayran, peynir çeşitleri, süt tozu, kefir, probiyotik yoğurtlar gibi besinler yer alır. Süt grubu da et grubu gibi proteinden zengindir. Kalsiyum mineralinin en iyi kaynağı ola bu grup besinler aynı zamanda A vitamini ve B2 açısından da iyi besin kaynaklarıdır.

Üçüncü grup;
tahıl ve tahıl ürünleridir. Ekmek, makarna, pirinç, bulgur, kuskus gibi ürünlerin tamamı bu grupta yer alır. Tahıl ve tahıl ürünlerinin günlük beslenmemizde önemi büyüktür. Karbonhidrattan zengin olan bu grup, günlük enerji ihtiyacımızın büyük bir bölümünü karşılar. İlk iki gruba göre protein içeriği daha düşüktür. Rafine edilmemiş tahıl ürünleri; B vitaminleri ve posa açısından da iyi besin kaynaklarıdır.

Dördüncü grup;
meyve ve sebzelerdir. Meyve ve sebzeler, vitamin ve bazı mineraller açısından oldukça zengin kaynaklardır. Özellikle C vitamini içerikleri oldukça yüksektir. Genel sağlığın korunmasında önemli yeri olan posadan da zengin olan meyve ve sebzelerin günlük beslenmemiz ve bağışıklık sistemimiz içinde 5-9 porsiyon kadar yer alması gerekir
Son düzenleyen Safi; 24 Mayıs 2016 22:24
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Şubat 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Besin nedir? Besin grupları nelerdir?


Gün boyunca tükettiğimiz besinleri yakından tanıyor muyuz? Besin nedir, besin grupları nelerdir, nasıl sınıflandırılır?
Besinler; içerdikleri enerji, karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineral içeriklerine göre sınıflandırılır. Besinlerin içerdiği enerji; karbonhidrat, yağ ve proteinden kaynaklanır. Vitamin ve mineraller ile su ise enerji içermez.

Besinlerin yapısında neler bulunur?


Ad:  bg1.jpg
Gösterim: 2986
Boyut:  136.3 KB
Karbonhidratlar

Karbonhidratlar, vücudumuzun temel enerji kaynağıdır. 1 gr karbonhidrat, yaklaşık olarak 4 kalori enerji verir. Karbonhidratlar vücutta sıvı dengesinin sürdürülmesi açısından da önemlidir. Karbonhidrat içeriği açısından zengin olan besinler; tahıl ve tahıl ürünleri, sebze, meyve ve kuru baklagillerdir. Süt ve süt ürünleri de bir miktar karbonhidrat içerirler.


Proteinler
Ad:  bg2.jpg
Gösterim: 2839
Boyut:  187.3 KB

Proteinler, doku yapı ve onarımı için gerekli olan besin öğeleridir. 1 gr protein yaklaşık olarak 4 kalori enerji içerir. Proteinler, vücudumuzun birçok bölümünde bulunur ve vücudun denge içinde çalışmasını sağlar. Vücudumuzda yer alan birçok hormonun da yapısı proteinden oluşur. Protein içeren besinler; hayvansal kaynaklı ve bitkisel kaynaklı olarak iki grupta incelenir. Hayvansal kaynaklı proteinlerin vücutta gösterdikleri fayda, bitkisel kaynaklı proteinlere göre daha fazladır. Protein açısından zengin olan besinler; süt ve süt ürünleri, et ve et çeşitleri, yumurta, tahıl ve tahıl ürünleri ile kuru baklagiller ve kuruyemişlerdir.


Ad:  bg3.jpg
Gösterim: 2846
Boyut:  123.3 KB
Yağlar

Yağlar, vücudumuza enerji üretmek için gereklidir. Enerji üretiminin yanı sıra hücrelerin ve bazı hormonların yapısında da yağ bulunur. Yağlar ayrıca, yağda emilen vitaminler olan A, D, E, K vitaminlerinin vücutta kullanılmasını sağlar. Beyin ve göz gelişimi için de yağlar gerekir.
Yağların içerisinde bulunan yağ asitleri; doymuş ve doymamış olarak iki gruba ayrılır. Doymuş yağ asitleri genellikle katı yağlarda, doymamış yağ asitleri ise sıvı yağlar ile balıkta bulunur. Yağların gereğinden fazla tüketilmesi şişmanlık ile kalp-damar sağlığının bozulmasına neden olabilir. Yağların yetersiz miktarda tüketimi ise vitamin yetersizliklerine ve buna bağlı sağlık sorunlarına yol açabilir.


Vitaminler ve mineraller
Ad:  bg4.jpg
Gösterim: 2925
Boyut:  134.6 KB

Besinlerde yer alan vitamin ve minerallerin, vücutta birçok görevi vardır. Vitamin ve mineraller, kısaca vücut işlevlerinin düzgün olarak yürütülmesinde görev alırlar. Besinlerde birbirinden farklı türlerde vitamin ve mineraller yer alır.

Besinler içeriklerine göre kaça ayrılır?


Besinler içeriklerine göre 4 ana gruba ayrılır. Bu dört grup dışında yağlar ve şekerlerden oluşan beşinci bir grup daha vardır.
Dört ana besin grubu ve özellikleri şu şekildedir:

1. Grup: Et ve benzeri besinler:


Bu grupta kırmızı et, tavuk ve hindi eti, balıketi ve diğer et ürünleri yer alır. Et ürünlerinin yanı sıra kuru baklagiller ve yumurta da bu grupta bulunur. Bu grup; doku yapı ve onarımında kullanılan ve büyüme için kesinlikle gerekli olan protein; eksikliğinde kansızlık oluşan demir minerali; vücudumuzda bulunan birçok enzimin yapısında bulunan çinko ve özellikle sinir sistemi üzerinde önemli etkileri olan B grubu vitaminleri yönünden zengindir. Et ürünleri, -özellikle kırmızı et- vücudumuzun daha kolay kullanabileceği demir türünü içerir. Kuru baklagiller ise zengin posa kaynağıdır. Yumurta, örnek bir protein kaynağı olarak adlandırılmakla birlikte; anne sütünden sonra bütün besinler içinde en değerli protein kaynağıdır.

2. Grup: Süt ve süt ürünleri:


Süt, yoğurt, peynir çeşitleri, ayran ve kefir bu grupta yer alır. Süt ve süt ürünleri, protein ile kemiklerin gelişmesi ve korunması için çok önemli olan kalsiyum minerali açısından zengindir. Bu besin grubu, ayrıca bazı yağ türleri ve vitaminler için de önemli bir kaynaktır.

3. Grup: Tahıl ve tahıl ürünleri:


Bu grupta en çok tüketilen besin ekmektir. Ekmeğin yanı sıra pirinç, makarna, buğday, arpa, çavdar, yulaf, yarma, bulgur ve un da bu grupta yer alır. Bu besinler, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlamakta önem taşımakla beraber; en iyi karbonhidrat kaynağıdır. İşlenmemiş halde tüketilen tahıl ürünler ile kepekli mamuller, işlenmiş ürünlere nazaran daha fazla B vitamini içerir.

4. Grup: Sebze ve meyveler:


Akla gelen bütün taze ve kurutulmuş sebze ve meyveler bu grupta yer alır. Taze sebze ve meyvelerin yüzde 80-90’ı su içerdiği için enerjileri düşüktür. Sebze ve meyveler aynı zamanda, iyi birer C vitamini ve posa kaynağıdır.
Beşinci grup ise yağlar ve şekerlerdir. Saf şekerler (sofra şekeri), sadece boş enerji kaynağı olup; vitamin ve mineral içermezler. Yağlar ise iyi birer enerji kaynağıdır ve bazı yağ asitleri sinir sistemi gelişimi için önemlidir. Sınırlı tüketimi önerilen tereyağı A vitamini yönünden; sıvı yağlar ise E vitamini açısından zengindir.
Ad:  bg5.jpg
Gösterim: 3370
Boyut:  268.0 KB

Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 06:28
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Şubat 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  besinGrupları3.jpg
Gösterim: 3596
Boyut:  104.9 KB
  • Çinko Hangi Besinlerde Bulunur : istiridye . sığır eti . peynir . kuru fasuyle . sütsüz çikolata . mısır . karides . brokoli . brüksel lahanası . fındık . tavuk
  • Magnezyum Hangi Besinlerde Bulunur : maden suları . elma . kayısı . avokado . muz . pekmez . tahin . bezelye . esmer pirinç . süt ürünleri . balık . incir . sarımsak . greyfurt . yeşil yapraklı sebzeler . limon . et . ceviz . karabiber . maydonoz . şeftali . nane . somon balığı . deniz tuzu . susam tohumu . soya fasulyesi .
  • İyot Hangi Besinlerde Bulunur : iyotlu tuz . içme suyu . deniz ürünleri . süt . yumurta . yeşil yapraklı sebzeler.
  • Demir Hangi Besinlerde Bulunur : maden suları . badem . avokado . fasuyle . kırmızı pancar . pancar . mısır gevreği . hurma . yeşil yapraklı sebzeler . ciğer . lima fasulyesi . böbrek . et . yumurta . balık . fındık . midye . şeftali . armut . piliç . kabak . kuru üzüm . pirinç . kahve . tahıl . istiridye .
  • Fosfor Hangi Besinlerde Bulunur : et . balık . süt . peynir . asparagus . mısır . balık . meyveler . meyvesuyu . pırasa . piliç . kepek .
  • Kalsiyum Hangi Besinlerde Bulunur : maden suları . badem . brokoli . tereyağı . keçiboynuzu . lahana . karahindibaba çiçeği . yeşil yapraklı sebzeler . keçi sütü . incir . süt ve süt ürünleri . somon balığı . sardunya balığı . deniz tuzu . deniz ürünleri . susam tohumları . şalgam yeşilliği . böğürtlen yaprağı . kuşburnu . nane . yulaf .
  • Krom Hangi Besinlerde Bulunur : bira ve bira mayasında . işlenmemiş pirinç . et . peynir . hububatlar . dana karaciğeri . bal .
  • Bakır Hangi Besinlerde Bulunur : buğday . badem . fındık . ceviz . bezelye . fasulye . kabuklu deniz mahsulleri . karaciğer .
  • Potasyum Hangi Besinlerde Bulunur : kahve . maya . kurukayısı . süt tozu . kuru incir . badem . soya . zeytin . kurufasulye . kuruerik . hurma . muz . patates . kayısı . karaekmek .
  • Sodyum Hangi Besinlerde Bulunur : maden suları . hamsi balığı . peynir . deniz tuzu . kabuklu deniz hayvanları . kırmızı ve yeşil biber .
  • Bor Hangi Besinlerde Bulunur : maden suları . elma . havuç . tahıl . üzüm . yapraklı sebzeler . fındık . armut .
  • Kükürt Hangi Besinlerde Bulunur : içme suyu .
Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 06:29
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

24 Mayıs 2016 / Misafir Cevaplanmış
24 Mayıs 2016 / Misafir Cevaplanmış
23 Mart 2009 / virtuecat Cevaplanmış
15 Eylül 2014 / Chelsea_Eny Taslak Konular