Arama

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 56

Güncelleme: 20 Ocak 2015 Gösterim: 613.393 Cevap: 719
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Eylül 2008       Mesaj #551
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yemek yemeyi biliyor musunuz?

Sponsorlu Bağlantılar
Sadece karın doyurmak bu işi en basite indirgemek olur, öyle bile olsa yediğiniz besinlerin besin değeri açısından uyumu ve yeterliliği çok önemlidir.


Dilara Koçak


Yemek yemek fizyolojik bir ihtiyaç olduğu kadar sosyal bir olaydır da. Tokluk ve açlık hissini sadece fizyolojik olarak tarif etmek eksik olur çünkü bu iki duygu aynı zamanda psikolojik olarak maskelenebilmekte veya aşırı aktive olabilmektedir.


Hatalı yeme şekilleri

Ayaküstü atıştırmak, aceleye getirmek, iki işin arasına sıkıştırmak televizyon seyrederken, telefonda konuşurken, arabada yemek yemek birçoğumuzun sık sık yaptığı hatalı yeme şekilleridir. Bu şekilde yenilen yemek doygunluk hissi vermez ve dolayısıyla gün sonunda daha fazla yemek yenmiş olmasına sebep olur.
Aynı şekilde arada sırada mutfağa gidip buzdolabının önünde “bir iki lokma bir şeyler yemek”, tencerenin kapağını açıp “yemeğin tadına bakmak” da toplamda yenilen miktarın farkına varılmamasına, her zamankinden çok daha az yenmiş gibi hissedilmesine yol açar. En doğru yemek yeme şekli sofrada oturarak, küçük lokmalar halinde, yavaş yavaş çiğneyerek, tadına vararak ve yemek yediğini hissederek yemektir.

Kalabalık sofralarda ise yemekle birlikte dostların ve sohbetin tadına varmak ihmal edilmemelidir. Ev ziyaretlerinde hanımların çeşit çeşit pasta börek yapma yarışması varmış gibi efor sarf etmeleri de aslında hem kendilerine hem de misafirlerine karşı yapılmış bir hatadır. Yemeğe başlamadan önce tüm çeşitleri ev sahibine sormak ve hangilerinden ne miktarda yiyeceğinize karar vermek iyi bir yoldur.
Yemekli davet, düğün gibi organizasyonlarda masada mönü bulunması benim çok hoşuma gidiyor. Çünkü ana yemeğe göre başlangıç yemeğinden ne kadar yemeliyim, ekmek yemeye gerek var mı veya sevdiğim bir tatlı varsa ana yemekten vazgeçeyim gibi dengelemeler ertesi sabah tartı üzerinde mutsuz olmamı engelliyor.


Çay davetinden mutsuz dönmeyin

Bence ev davetlerinde çay toplantılarında da böyle bir düzen, hem ev sahibi hem de misafir açısından hoş olur. Böylece misafiriniz de mide hacmini ve kalori hakkını bu şekilde ayarlayabilir ve siz de yersiz ısrar etmek zorunda kalmazsınız.
Çay saatinde bir davete katılacaksanız en güzeli hafif bir öğle yemeği yemek ve akşam yemeğini tamamen kaldırmaktır. Akşam eve gittiğinizde 1 kase yoğurt veya 1 meyve ile 10-15 fındık ile yetinebilirsiniz. Eğer sınırları çok aştığınızı düşünüyorsanız o zaman mutlaka ertesi gün kahvaltıdan önce 45-50 dakika tempolu yürüyün kahvaltı ve öğle yemeğini normal yiyip akşam öğününü hafif geçin. Ertesi sabah kendinizi daha iyi hissedeceksiniz ve tartı size daha dost davranacak, emin olun.


Orucunuzu zeytinle açabilirsiniz

Yapılan araştırmalarda zeytinin önemli bir sağlık kaynağı olduğu artık kesinleşmiş bulunuyor. Zeytinin içinde bulunan omega 6 (linoleik asit) tüm yaş grupları için çok önemli. Sağlık örgütleri kalp damar hastalıklarının olduğu toplumlarda düzenli miktarlarda linoleik asitin diyette olması gerektiğini belirtiyorlar. Zeytinin tek faydası içerdiği linoleik asit değildir. Bu faydaların yanı sıra zeytinyağı da önemli bir besin öğesidir. Çünkü zeytinyağı katı yağların aksine kandaki kolesterol oranını kontrol altında tutar. Zeytinyağı kalp damar hastalığının gelişmesini önleyici özellikleri ile LDL adı verilen kötü kolesterolü düşürürken, HDL adı verilen iyi kolesterolün seviyesini yükseltir. Sahur ve iftar sofralarınızda 4- 5 adet zeytinin 1 tatlı kaşığı yağa eşit olduğunu bilerek tüketmeniz yağ alımınızı ayarlamada yardımcı olacaktır. Ayrıca içindeki tuz da yoğun olduğu için tuzu azaltılmış veya tuzsuz zeytinler tüketmek sahur ve iftardan sonra çok susamanızı engelleyecektir. İçerdiği tuz sebebiyle yüksek tansiyonu olanların tüketim miktarlarına özen göstermesi gerekir.


ÖNERİLER
4- 5 tane zeytin 1 tatlı kaşığı yağa eşittir.
Sebze yemeklerinde 1 kg sebze için 2 çorba kaşığı zeytinyağı kullanın.
Salatalarınıza koyacağınız yağ miktarını ise 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile sınırlandırın, salatalarınıza yağ yerine zeytin de ilave edebilirsiniz.

Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
9 Eylül 2008       Mesaj #552
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Ramazan'da baş ağrısını nasıl önleriz?

Sponsorlu Bağlantılar
fft17 mf99860
Oruç tutanların aç kalma süresi uzun olduğu için yaşayabilecekleri baş ağrılarının, nefes egzersizleriyle giderilebileceği belirtildi


Anadolu Sağlık Merkezi Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Yücel, oruç tutanların aç kalma süresi uzun olduğu için yaşayabilecekleri baş ağrılarının, nefes egzersizleriyle giderilebileceğini bildirdi.

Prof. Dr. Yücel, yaptığı yazılı açıklamada, bu yıl ramazan ayının eylül ayına denk gelmesi nedeniyle oruç tutulan süre uzadığından, insan vücudunda bazı ağrıların oluşabileceğini belirtti.

Orucun özellikle gün boyunca çalışmak zorunda kalanları zorladığını ifade eden Yücel, şunları kaydetti: "Oruç tutmak çok çeşitli ağrılara neden olabilir. Bunların başında beslenme düzeninin değişmesi ve çok uzun süre aç kalınması nedeniyle oluşan, mide-bağırsak sisteminden kaynaklanan ağrıları sayabiliriz. Yine oruca bağlı olarak, kan basıncı oynamalarına bağlı bir takım sorunlar ortaya çıkabilir. Bu durumun da baş ağrısı olarak karşımıza çıktığını görebiliriz ya da ani kan şekeri düşmesine bağlı olarak çok şiddetli baş ağrısı gelişebilir."

Kronik ağrısı bulunanlarda orucun, bu ağrıyı tetikleyeceğine dikkati çeken Yücel, geceleri sahur dolayısıyla uyku düzeni bozulduğu için yaşanan stresin, açlığın da eklenmesiyle gerilim ve baş ağrısına yol açabileceğini kaydetti.

Yücel, kafeinli içeceklere bağımlılığı olan kişilerde de oruç sırasında baş ağrıları yaşanabileceğini, ani başlayan ve vücutta meydana gelen herhangi bir bozukluğun habercisi olan ağrının ciddiye alınması gerektiğini bildirdi.


NEFES EGZERSİZİ

Prof. Dr. Ayşen Yücel, "Vücutta hafif ve orta şiddette meydana gelen ağrılar, nefes ya da gevşeme egzersizleriyle geçirebilir. Ama ağrıyı çeken kişinin bu egzersizleri nasıl uygulayacağını bilmesi gerekir. Fakat ağrı, orta şiddetten fazlaysa, bu egzersizlerin faydası olsa bile tam olarak ağrıyı geçiremeyebilir" dedi.

Özellikle gerilim ağrılarında nefes ve gevşeme egzersizlerinin yanı sıra dikkati dağıtma egzersizlerinin uygulanabileceğini ifade eden Yücel, şu bilgileri verdi: "Dikkati dağıtma egzersizleri, başka bir şeyle uğraşma, müzik dinleme veya kişinin kendisini rahatlattığını önceden bildiği herhangi bir şeyle uğraşması şeklinde gerçekleştirilir. Ayrıca imkan varsa, loş ve sessiz bir ortamda uzanma, temiz havaya çıkma gibi bir takım tedbirler de ağrının azalmasını sağlayabilir. Nefes egzersizleri tıpkı doğum sancıları sırasında uygulandığı gibi yapılabilir. İnsanın vücudunu zihni ile yönlendirerek kontrol altına almasını sağlayan birçok yöntemden biridir. Ağrıyı kendi kendinize kontrol etmeye çalışırken, bir yandan da vücudun iyi oksijen almasını sağlayarak dokulara daha fazla oksijen göndererek ağrıyı azaltma üzerine yapılan egzersizler, ağrı kontrolünde çok yararlı olmaktadır."

GÜLGECELER - avatarı
GÜLGECELER
Ziyaretçi
9 Eylül 2008       Mesaj #553
GÜLGECELER - avatarı
Ziyaretçi
Ramazan'da gereken sıvıyı böyle alın




Beslenme Uzmanı Hayrettin Mutlu, 15 saat bulan oruç süresinde vücudun ihtiyacı olan sıvıyı nasıl alabileceğimizi anlattı. Mutlu, iftarın da iki öğüne ayrılmasını önerdi:

Ramazan’ın uzun ve sıcak günlere denk geldiği şu günlerde, beslenme ve sıvı alımı nasıl olmalı? Bu konuda Sema Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hayrettin Mutlu bilgiler verdi.
Ramazan ayının Eylül ayına denk gelmesiyle, günde ortalama 14-15 saat aç ve susuz kalacağımız düşünülürse, bu günlerde beslenme ve sıvı tüketimine çok dikkat edilmesi gerekiyor. Peki, yeterli sıvıyı nasıl alacaksınız? İftar yapıldıktan yatılana kadar yaklaşık her yarım saatte bir bardak su tüketilmeli. Sahurda da tüketeceğiniz 2 bardak su ile yaklaşık olarak günlük su tüketiminizi düzenlemiş olacaksınız.


İFTARI İKİ ÖĞÜNE AYIRIN


Su haricideki sıvı alım kaynakları ise yoğurt-süt grubu besinler, sebze ve meyveler. Meyve ve sebzelerden sıvı alımını nasıl düzenleyebiliriz?
Ramazan'da yemek yemeye ayrılan zaman kısıtlı bir süre olduğu için, iftarı 2 öğüne ayırmanızda fayda var. İftarın açılması ve akşam yemeği olarak beslenme düzeni oluşturulmalı. Bu iki öğünün arasının 10-15 dakika olmasını tavsiye ediyoruz. İlk öğünde besleyici 1 kase çorba içilmeli. Çorba mümkünse hazır çorba olmamalı.( tarhana, mercimek ya da karışık sebze çorbası olabilir.) bir hurma ya da incir yiyebilirisiniz. 1 bardak su ve 1 kase salatayı da iftar açarken tüketmenizde fayda var.
İftarın ikinci öğününde ise 1 bardak ayran ya da yoğurt, etli sebze yemekleri, 4 yemek kaşığı kadar pilav ya da makarna ve yine 1 kase salata tüketin. Meyve yemeye de çok vakit olmadığı için 2 porsiyonda bu öğünde meyve tüketmeyi tavsiye ediyoruz. Sahurda da 2 porsiyon meyve tüketmelisiniz. Çay ve kahve yerine de limonata veya komposto tüketmelisiniz.
Uzun süren oruçlarda yetersiz beslenme sorunları ortaya çıkabilir. Bu nedenle yeterli ve dengeli, vitamin, protein ve karbonhidrat tüketilmeli. Günde 2 bardak süt ya da yoğurt,3-4 köfte kadar balık ya da et 4-5 dilim ekmek (özellikle de çavdar ekmeği tüketilmeli. Çavdar ekmeği sahurda 'yenildiği zaman 5 saat tokluk hissi verir), 3-4 porsiyon sebze yemeği, 4-5 porsiyon meyve tüketilmesi gerekiyor. Şerbetli tatlılar yerine de sütlü tatlıların tüketilmesinin daha uygundur.
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 19:42
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Eylül 2008       Mesaj #554
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İşte zayıf görünmenin sırrı

Dikey çizgili giysilerin insanları zayıf gösterdiğine dair kanaatin doğru olmadığı ortaya çıktı.

fft17 mf101798



İngiliz Bilim Derneği'nin düzenlediği bilim festivalinde sunum yapan York Üniversitesi'den psikolog ve görsel algı uzmanı Peter Thompson, bu anlayışın bilimsel bir temeli olmadığını kaydetti.
İngiliz The Independent gazetesi, yatay çizgilerin insanları şişman göstermediğini yazdı. Dr. Thomson'un iddialarını sayfalarına taşıyan gazete, "Aslında yatay çizgili giysilerin insanları zayıf gösterdiği ortaya çıktı." dedi.
Thomson, dikey çizgili giysilerin insanları şişman gösterdiğine dair kanaatin yanlış bir algı olduğunu söyledi. Thomson yaptığı araştırma sonucunda dikey çizgili giysiler giyen insanların, yatay çizgili giysiler giyenlere göre yüzde 6 oranında daha geniş gözüktüğünü belirledi. 20 kişi üzerinde araştırma yapan Thomson, "Yatay çizgili giysiler sizi şişman göstermez. Aslında dikey çizgili giyenler, yatay çizgili giysiler giyenlere göre daha şişman gözüküyor. " dedi. Thomson, dikey çizgili giysilere dair inancın nereden kaynaklandığını bilmediğini söyledi.
"Zayıf görünmek isteyen kadınlar ne yapmalı?" sorusu karşı Thomson, "Siyah giymek güzeldir. Üzerinde birkaç yatay çizgi bulunan siyah kıyafetler giysinler." tavsiyesinde bulundu.
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
16 Eylül 2008       Mesaj #555
karayel - avatarı
Ziyaretçi
Domates suyu iç genç kal


Ünlü İsviçreli bitki bilimci Alfred Vogel'a göre mide yanmasının ilaçlarından biri sıcak suyun içine çiğ patates doğrayıp içmek. Domates suyu ise vücudu yeniliyor.


Vücutta insan yaratılısının aynası olarak değerlendirilebilecek bir organ varsa, o da kuskusuz midedir. Çünkü sinir sisteminizin nasıl çalıştığını bu hassas organdan anlamak mümkün. Duygusal ve ruhsal durumunuz mide suyunun salgılanışını etkilediği için fark etmeseniz de mideniz bu durumdan zarar görebilir.

Bu nedenle beslenme tarzıyla mideyi korumak çok önemli. Bunda da dikkat edilmesi gereken nokta tüm öğünlerde doğal besinleri tüketmeye çalışmak. Bunun yani sıra çalışma temponuz da midenizi etkiliyor. Hiç durmadan stresli bir ortamda çalışıyorsanız ve sürekli mide ağrısından şikâyetçiyseniz, bunun sebebini çok da araştırmanıza gerek yok. Çünkü sıkıntı midenin bas düşmanı.

Bu yüzden ise gidip gelirken yürüyüş yapmaya ve temiz hava almaya özen gösterin. Aslında mide problemleri çağımızda en çok rastlanan sağlık sorunlarının basında geliyor. Mide ağrılarınız artik size büyük sıkıntı vermeye başladıysa, yemek yediğiniz ortama da özen göstermeniz gerekiyor. Öncelikle yemek yerken sıkıntılarınızı da masaya getirmeyin.

Ayrıca yorgunluktan dolayı aç olduğunuzu hissetmiyorsanız, yemekten önce küçük bir dinlenme molası verebilirsiniz. Bunun yani sıra yemekleri çok sıcak ve iyi çiğnemeden mideye göndermek, sorunların artmasına sebep oluyor. Ayrıca sıcak bir yemeğin üzerine dondurma yemek de oldukça sağlıksız. Doktora başvurarak midenize uygun bir beslenme programı da hazırlayabilirsiniz.

Ancak bu noktada İsviçreli bitki bilimci Alfred Vogel dikkat etmeniz gereken bazı noktalar olduğunu anlatıyor. Örneğin beyaz seker yerine esmer seker tüketmek, midenin sindirimi açısından çok daha faydalı. Sirke gibi mide asidini artırıcı sosları da kullanmamaya dikkat edin. Mide yanması sorununuz varsa sıcak suyun içine çiğ patates doğrayarak için. Patates fikri cazip gelmediyse, havuç suyu veya lahana suyunu da deneyebilirsiniz. Faydasını göreceksiniz.

Süt yerine yoğurt

Şimdiye kadar mideye faydalı olduğu konusunda uzmanlar tarafından pek çok yiyecek tavsiye edilmiştir. Ancak bunların arasında en yanlış inanca sahip olunanın süt olduğu artik biliniyor. Alfred Vogel da sütün yerine yoğurdu öneriyor. Çünkü yoğurt, süt gibi midede pıhtılaşmaya sebep olmuyor.

Yoğurdun bir diğer özelliği ise bağırsakların çalışmasına yârdim etmesi. Bu da sindirim sisteminin daha iyi çalışmasının sağlıyor. Daha da faydalı olmasını istiyorsanız yemekten önce tüketmeye dikkat edin. Meyveyle birlikte tüketmek ise midede yanmaya sebep olabilir.

Midenin bas düşmanlarından biri olan kahve, aslında başka organlara da büyük zarar veriyor. Kahvenin istediğiniz zaman sizi uyanık tutmayı sağladığı tartışılmaz bir gerçek. Ancak uzun vadede sinirleri yıpratıyor. Günde üç bardaktan fazla kahve içiyorsanız ve hala kendinizi güçsüz hissediyorsanız, bunun sebebi artik bir bağımlı olduğunuz anlamına gelebilir. Bunun yani sıra Türk kahvesi diğer kahvelerden daha az zararlı.

Havuç suyu yararlı

Meyve ve sebze sularının ne kadar faydalı olduğunu çocukluk yıllarından beri öğrendik. Ancak hangi meyve suyunun neye iyi geldiğini de biliyor musunuz? Örneğin havuç suyu kan dolaşımına ve bağırsakların çalışmasına yardımcı oluyor. Havuç suyunun dengeleyici bir özelliği olmasından dolayı ishale iyi geldiğini söylemek de mümkün.

Bunun yani sıra sogukalginliginda da tüketmek faydalı olacaktır. Demir eksikliği bulunanlar ise pancar suyu içmeli. Çünkü pancar suyunun her yüz graminda beş gram demir bulunuyor. Özellikle iki yasına kadar bebekler, hamileler ve menopozdaki kadınlar bolca tüketmeli.

Kereviz suyu da vücuttaki fazla toksinlerin atılmasını sağlıyor. Vücudunuzun yenilenmesini ve temizlenmesini istiyorsanız domates suyu içebilirsiniz. Çünkü erken yaslanmayı önlemede büyük etkisi var.
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
21 Eylül 2008       Mesaj #556
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Yürümek her derde deva
ABD'de yapılan araştırmalara göre, yürümenin insan sağlığına pek çok yönden yararlı olduğu tespit edildi. Düzenli olarak yürüyüş yapmanın, kasların kuvvetlendirilmesinden, düşünce potansiyelini arttırmaya, yaşlanma sürecini geciktirmekten zayıflamaya kadar birçok yararı olduğu ifade ediliyor.
Mayo Klinik tarafından yayınlanan rapora göre, yüzyıllardır doktorlar tarafından bir tedavi yöntemi olarak kullanılan yürüyüşün sağlıklı olması için düzenli ve programlı yapılmasında fayda var. Düzenli bir yürüyüş için de kısa ve uzun dönemli gerçekçi hedefler koymak, tepeden tırnağa kadar kullanılacak malzemenin kaliteli ve iyi seçilmesinin göz önünde tutulması gerekiyor. Uzmanların bu konudaki tavsiyeleri şöyle:
"- Amaç kilo vermekse vücut sentetik maddelerle sarılmalı
- Doktordan uygun görüş alınmadan böyle bir programa başlanmamalı
- Yemeklerden sonra uzun ve tempolu yürüyüşlerden kaçınılmalı
- Herhangi bir rahatsızlık hissedildiğinde yürüyüş bırakılmalı
- Yürüyüş, akşam yemeğinden en az 2 saat sonra yapılmalı
- Diyabet, tansiyon yüksekliği, kalp ve karaciğer rahatsızlığı ya da kronik rahatsızlığı olanlar yorucu ve uzun yürüyüşlerden kaçınmalı."
Bu tavsiyelere uyulması halinde düzenli bir yürüyüş programının vücuda yararları ise şöyle:
"- Kan akışının hızlanması, kan dolaşımının iyileşmesi, kalp, damar ve beyin rahatsızlıklarının giderilmesi
- Vücudun tüm kaslarının güçlenmesi
- Kalp kasılması ile meydana gelen kan miktarının artması ve dinlenme esnasında nabzın azalması
- Kan basıncının düzenlenmesi
- Hareket ve stres anında tansiyonun yükselmesinin önlenmesi
- Şişmanlığın önüne geçme
- Barsak hareketlerinin arttırılması ile sindirimin kolaylıkla sağlanması
- Beyine giden oksijen miktarının artması ile zihinsel keskinlik ve düşünce potansiyelinin artması
- Lenf dolaşımını düzene sokma
- Akciğerlerin hava kapasitesini arttırma
- Hareketlilik veya dinlenme sırasında metabolizmayı uyararak sürekli dinç tutma
- Travma sonrası toparlanma sürecini hızlandırma
- Kandaki yağ oranını düşürme
- İyi ve kötü huylu kolestrol dengelerini düzenleme
- Vücuttaki tüm organlar arasındaki koordinasyonu düzenleme
- Eklemlerin esnekliğinin artması, bel ve boyun ağrılarının hafifletilmesi
- Kemiklerin sertleşmesi
- Vücudun hastalıklara karşı dayanıklılığının artması ve bağışıklık sisteminin direncinin artması
- Yorgunluğun hafiflemesi
- Uykusuzluk sorununun giderilmesi ve bünyesel rahatlamanın sağlanması
- Vücudun endorfin adı verilen keyif hormonlarını hareketlendirme
- Yaşlanma sürecinin geciktirilmesi ve deriye zinde bir görünüm kazandırma
- Moral, özgüven ve iyimserliğin artması."
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
28 Eylül 2008       Mesaj #557
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Vejeteryanlar için diyet önerileri
Vejeteryan diyetlerin çoğu dikkatli düzenlendiği takdirde besin ögeleri yönünden yeterlidir. Özellikle vejeteryan diyet az da olsa bazı hayvansal besinleri içeriyorsa tüm besin ögelerini bu diyetle karşılamak mümkündür. Süt, peynir ve veya yumurta yiyen vejeteryanlarda hiç hayvansal besin yemeyenlere oranla besin ögesi yetersizliklerine çok az rastlanır. Ancak veganlar, fruvitaryanlar ve Zen makrobiyotik diyet uygulayanlar protein, riboflavin, B12 vitamini, demir, kalsiyum ve çinkoyu yeterince alamayabilirler.
B12 vitamini yetersizliği yönünden riskli gruplardan biridir. Bu risk özellikle hayvansal besinleri hiç tüketmeyen veganlar için önem taşımaktadır. Laktovejeteryanlar süt ve türevlerinden, laktoovovejeteryanlar da bunlara ek olarak yumurtadan yeterli B12 vitamini almaktadırlar. Veganlarda genellikle serum total B12 vitamini düzeyleri bir miktar düşük olmasına karşın beklenenin aksine klinik ve biyokimyasal yetersizlik belirtilerine sık rastlanmaz. Bunun nedenlerinden biri gelişmiş ülkelerdeki veganların düzenli olarak vitamin B12 içeren multivitamin ilaçlarının kullanmalarıdır. Az gelişmiş ülkelerde ise diyete kontamine olan bakteriler B12 vitamini sentezleyerek alıma katkıda bulunmaktadırlar. Ayrıca vejeteryanlarda B12 vitamininin enterohepatik dolaşımının daha etkin olduğu, ince barsaklara safrayla ve besinlerden bakteri kontaminasyonu ile gelen vitaminin geri emiliminin % 100 e kadar ulaştığı bildirilmektedir. Böylelikle yetersizliğin başlaması 20-30 yıla kadar uzamaktadır.
Vejeteryanlarda yetersizliği kolaylaştırabilecek en önemli faktör mide veya pankreas bozukluklarıdır. Bu durumda yetersizlik 1-3 yıl gibi daha kısa sürede ortaya çıkabilir. Vejeteryan annelerin bebeklerinde B12 vitamini yetersizliği görülebilir. Annenin sütündeki vitamin miktarı da oldukça düşüktür. Bebekler ilk 4 ay normal iken daha sonra uyuşukluk, hareketsizlik gibi yetersizlik belirtileri göstermeye başlarlar. Gelişme geriliği görülebilir. Anneye kobalamin verilmesi, sütün vitamin içeriğini de arttırır. Bebeğe verilen kobalamin düzelme sağlar. Vejeteryan yetişkin ve çocuklarda dengeli bir diyet tüketildiği takdirde demir depoları bir miktar düşük olmasına karşın aşikar anemi omnivorlardan (hem hayvansal hem bitkisel yiyenlerden) farklılık göstermemektedir. Ancak Kanada’ya göç etmiş laktoovovejeteryanlarda demir yetersizliği anemisi rapor edilmiştir. Bunda mayalandırılmamış tam buğday unundan yapılmış çapati, taninden zengin baharat ve çayların çok tüketilmesinin rolü olduğu belirtilmiştir. Vejeteryanlarda hem olmayan demirin emilimini arttıran C vitamini kaynaklarının her öğünde ve yeterince alınması, emilimi azaltan çay kahve vb içeceklerin aralarda tüketilmesi ve çok fazla içilmemesi, gebelikte ihtiyacın artması ve zayıflama diyetlerinde diyetle alınabilen miktarın düşük olması nedeniyle demir preparatlarının kullanılması, demir emilimini bozan antiasit gibi ilaçların kullanımına dikkat edilmesi durumunda aynen omnivorlarda olduğu gibi demir yetersizliği anemisinden korunmak mümkün olmaktadır.
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
28 Eylül 2008       Mesaj #558
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Aerobik egzersiz nedir? Nasıl yapılır?
Aerobik egzersizi, geniş kas guruplarını kullanarak, düşük şiddetli uzun süreli aktivite olarak düşünün.
Aerobik aktivite; yürüyüş, bisiklet, jog, yüzme gibi aktiviteleri içerir. Anaerobik aktivite kısa süreli yüksek şiddetli çalışmalardır. Tenis, ağırlık kaldırma, kısa süreli hızlı koşular, futbol, basketbol, henbol gibi aktivitelerde anaerobi hakimdir.
Şayet bu tür çalışmalara yeni başlıyor iseniz, yürüyüş-hızlı yürüyüş başlanmak önerilir, bu tür aktivite haftada 5-6 kere 1 saatten az olmamak kaydıyla uygulanmalıdır. Bir hafta sonra çok düşük tempoda koşuları programınıza alabilirsiniz. Koşuların tempo ayarlamasının önemli olduğunu belirtmiştik. Diğer yöntemlerin yanında, koşu hızını ayarlamak için; solunum sıklığından yararlanılır, şöyle ki; koşu, rahatça soluk alıp verebileceğimiz bir tempoda gerçekleşmelidir. En kolay tempo ayarlama adım sayısı ile yapılır, 4-5 adımda yavaş yavaş soluk alınır, göğüs kafesi şişirilir, yine 4-5 adımda yavaş yavaş karın kasları kasılarak soluk verilir. Bu davranış solunum kaslarının güçlenmesine ve daha etkili solunuma olanak sağlar. Bu davranış biçimi ayni zamanda “solunum eğitimi” çalışmasıdır. Akciğerlerdeki havayı çok az yenileyebildiği için, kısa süreli sık solunum yapmak önerilmez.
Çalışmalar bu şekilde mi devam edecek? İnsan organizması mükemmel bir yapıya ve eşi benzeri olmayan sistemlere sahiptir. Bilinçli ve düzenli yüklenmeler ile onun kapasitelerini artırabilirsiniz, aşırı yüklenmeler ile tüm sistemleri felçe uğratabilirsiniz. Satın aldığınız bir araba saatte 200 km sürat yapıyorsa, 5 sene sonra saatte 201 km hız yapmaz, belki de daha düşük bir hız yapacaktır. Oysa ki, spor branşlarında dünya rekorları devamlı yenilenmektedir. Bu bilimsel ve düzenli çalışmalar ile sağlanmaktadır. Kısaca, sağlıklı gelişim için uygulanacak yüklenmeler azar azar giderek artan yoğunlukta olmalı, organizma yükleri “sindirmeli” dir.
İlerleyen çalışmalarda, hızınızı, azar azar, eforunuzun sınırlarına kadar, derin ve hızlı nefes alacak duruma gelinceye kadar ya da bu durumu sürdüremeyeceğinizi düşünene kadar artırın. Bu noktaya kadar her şey aerobiktir ki onun anlamı; enerji eldesi oksijenin varlığında gerçekleşiyor demektir. Eğer egzersiz yoğunluğunu arttırmayı sürdürürseniz, anaerobik enerji üretimine baş vurursunuz, bu anda solunum sıklığı artar ve kanda laktik asit birikimi başlar. Bu durumda egzersizi kesmek zorunda kalabilirsiniz. Laktik asit hem bir enerji taşıyıcı ve hem de şiddetli eforun ürettiği, artan çalışma yoğunluğunu gösteren bir işarettir.
Aşırı eforun ürettiği laktik asit ve yüksek düzeydeki karbondioksitle beraber yüksek solunum, genel rahatsızlık ve stres duygusu oluşur. Aerobik egzersiz, çok sözü geçen anaerobi eşiğin altındaki egzersiz olarak tanımlanabilir.
Glikoz molekülünün aerobik metabolizması anaerobikten çok daha verimlidir; aerobik metabolizma, 1 mol glikozdan 38 yüksek enerji bileşimli adenosine trifosfat (ATP) adlı moleküller üretirken, anaerobik metabolizma sadece 2 molekül üretilir ve aerobik metabolizma daha az laktik asit üretir. Yani aerobik egzersiz daha hoş ve dinlendiricidir, sıkmaz ve aşırı yormaz. Birikmiş yağların aerobik kullanımı ilerleyen efor periyotlarında gerekli enerji için uygun bir rezerv oluştur. Aerobik egzersiz, uygun bir şekilde birkaç dakikadan saatlerce uzatılabilir. Orta düzeyde aerobik egzersiz esnasında, bir söyleşi de yapılabilir.

Şişmanlık nedir? Nasıl oluşur?

Kilo verme ve diyet endüstrisi son yıllarda milyarlarca doların döndüğü ticari bir yapı haline gelmiştir. Bir takım diyet listeleriyle, oldukça sağlıklı ve kendisiyle barışık kişiler bile zayıflama çılgınlığına itilmektedir. Reklamlardaki ve televizyonlardaki vücut tipi, sağlıksız bir şartlanma oluşturmaktadır. Sopa gibi zayıf olma modası son derece sağlıksızdır.
Ancak aşırı şişmanlık da pek çok sağlık sorunlarına yol açmaktadır; yüksek tansiyon, diyabet, kalp rahatsızlıkları, aşırı uyku ve horlama, böbrek problemleri ve eklem iltihaplanmaları bunlardan sadece bir kaçıdır.
Kilo vermek kan basıncını düşürdüğü gibi; kolesterolü azaltır, ayrıca kalp krizi geçirme riskini de düşürür. Aşırı kilolu olanlar, normal kilolulara oranla hastalıklara karşı daha büyük risk altındadır.
Kaç kilo vermeliyiz ?
Bunu doktorunuz belirleyecektir ama ideal kiloya ulaşayım diye kendinizi zorlamayınız. Fazla kilolarınızın bir kısmını vermeniz ve daha sonra kilonuzu korumanız, sağlığınız için yararlı olacaktır. Böylelikle kendimizi daha zinde ve enerjik hissedersiniz.


Kim şişmandır ?

Kilolarla, santimlerle ölçmenin yanı sıra şişman olup olmadığınızı ortaya koyan pek çok usûl vardır. Parmaklarınızla içi yağ dolu derileri tutabiliyor musunuz? Asıl test ise, dürüstlükle aynaya bakmanız olacaktır. Vücudunuzda fazla yağ varsa bunu bilecek, görecek, hissedeceksiniz. Bırakın en iyi hakem, gözleriniz olsun.

Kişinin şişman olup olmadığını anlaması için birinci metot, boyu kilo olarak söylemektir. Bu rakamı erkekler için aynen, kadınlar için 3 eksilterek söylersek normalin üst, şişmanlığın alt sininin buluruz. Sözgelimi 1.78 boyu olan bir erkek için şişmanlık sınırı 78′den, hanımsa 75′ten itibaren başlar diyebiliriz.
Fakat şişmanlığın değerlendirilmesinde en son kriter, beden kitle indeksi (BKI) ölçülmesidir. BKI’nin 20-25 arasında tutulması sağlıklı hayat göstergesi olarak kabul edilir. BKI’sı 25-30 arasında olan kişiler toplu, 30′un üzerinde olanlar şişman olarak kabul edilir.
Şimdi kilosu 79 ve boyu 1.79 olan kişiyi ele alalım:
BKI- Ağırlık (kg) / Boy (metrekare) idi.
BKI= 79: (1.79)2 = 79:3.2041 = 24.2 bulduk.
Bu 20-25 arasında bir rakam olduğu için kişi normal sınırlar içerisinde demektir.



Şişmanlamamak için yapılması gerekenler

Aktivite önerileri

Güne erken başlayın, 7-8 saatten fazla uyumayın, uyandıktan sonra yatakta kalmayın. Asansör yerine merdiven kullanın, hızlı tempoyla yürümeye çalışın. Haftanın 4-5 günü egzersiz yapın, pasif yerine aktif jimnastiği tercih edin. Aktif ve hareketli kişilerle birlikte olmaya özen gösterin. Hafta sonlan için aktif planlar yapın. Ayakta durmaya ve yürümeye daha fazla zaman ayırın. Bir şey getirip götürmek için çocuklarınızı kullanmayın. Her gün yarım saatten daha az televizyon seyredin.


Beslenme önerileri

Acıkma duygusunun bastırılması için salatalık, domates, marul gibi düşük kalorili yiyeceklerin tercih edilmesi, her gün sebze ve meyve yemeye dikkat edilmesi, yemekler için küçük, yağsız salatalar için ise büyük tabak kullanılması da öneriler arasında yer aldı.


Alışveriş önerileri

Çarşıya, yemekten sonra, tok karnına çıkın, alışveriş listenizden fazlasını almayın, hazır yiyecekleri satın almayın, yanınızda fazla para bulundurmayın, yeme isteği uyandıran televizyon programları ve reklâmları izlemeyin.
Son düzenleyen volture; 28 Eylül 2008 03:51 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ekim 2008       Mesaj #559
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ayaklarınız isyan etmesin

Vücudunuzun tüm yükünü taşıyan ayaklar yürüyüş sırasında en fazla özeni hak ederler. Peki nasıl bir ayakkabıyla yürüyüş yapmak gerekir?

Yürüyüşün işkenceye dönüşmemesi için mutlaka kaliteli bir yürüyüş ayakkabısı edinmelisiniz. Belki de bu sporun tek masrafı ayakkabılar için harcadığınız para olacaktır. Aslında iyi marka bir spor ayakkabı sizin için ideal olacaktır. Ayakkabıyı alırken ise şunlara dikkat etmeniz yararınıza olur:
  • Ayakkabılarınız ayağınıza tam olarak uymalıdır.
  • Yürüyüş ayakkabılarınız normal ayakkabılarınızla aynı numarada veya yarım numara daha büyük olmalıdır.
  • Yürüyüş ayakkabıları esnek, kolay bükülebilir olmalıdır
  • Yürüyüş esnasında yer ile ilk temas eden kısmınız topuklarınızdır. Ayakkabınızın topuk kısmında topuklarınızı koruyan ve dengede tutan ince bir yastık olmalıdır.
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
6 Ekim 2008       Mesaj #560
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Sol kulağı iyi duyan daha zeki

A.A

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler


Sol ellerini kullananların sol kulaklarının daha iyi işittiği, daha iyi işiten sol kulağın da matematiksel başarıyı olumlu etkilediği bildirildi.

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şenol Dane, ''Üniversite Matematik Bölümü Öğrencilerinden İşitme Süresi ve Göz Kayma Derecesi ile Non-Verbal Zeka Arasındaki İlişki'' konulu çalışmayı Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Çetin Doğar ve Yrd. Doç. Dr. Arif Dane ile gerçekleştirdiklerini söyledi.


Prof. Dr. Dane, Matematik bölümünden öğrenciler üzerinde yapılan araştırmada, sol kulak işitme sürecinin solaklarda sağ ellerini kullananlara göre anlamlı derecede yüksek olduğunu belirlediklerini belirterek, ''Araştırmada sol kulak işitme süresi artıkça zeka puanının arttığını ortaya koyduk'' dedi.


Yapılan çalışma ile matematiksel başarıda sol kulağın işitmesinin sağ kulaktan daha önemli olduğunu kaydeden Dane, ''Sol elini kullananların sol kulakları, sağ elini kullananların sağ kulakları daha iyi işittiğini belirledik. Ayrıca sol kulak işitme süresi arttıkça matematiksel zekanın arttığını ortaya çıkardık. Bu sonuçların ışığında işitmenin hatta özellikle sol kulak işitmesinin matematiksel başarı açısından önemli olduğunu söylenebilir''dedi.


Benzer Konular

7 Mart 2016 / WaRrioR Sağlıklı Yaşam
7 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2016 / prenses ayşe Cevaplanmış