Arama

Erkek Sağlığı -Erkek Bakımı - Sayfa 6

Güncelleme: 1 Temmuz 2016 Gösterim: 119.033 Cevap: 58
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
6 Ocak 2010       Mesaj #51
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

Ereksiyon problemine çözüm



Sponsorlu Bağlantılar
İktidarsızlığa, ilaç ve medikal bir gereç kullanmaya gereksinim duyurmayan bir çare bulundu!

İsrailli bilim adamlarının yeni keşfi, Viagra’nın pabucunu dama atacak.

Uzmanlar, ereksiyon problemi yaşayan erkekler için şok dalgalarıyla yapılan bir tedavi geliştirdi. Acısız olan tedavi sayesinde, genital bölgede yeni kan damarlarının oluşması tetikleniyor ve kan akışı düzenleniyor.

İktidarsızlığa karşı geliştirilen ilaç kullanan 20 erkekle yapılan deneyler başarı sağladı ve deneklerden 15’i ilaç kullanmayı bıraktı. Deneye katılan erkeklerden hiçbiri yan etkilerden şikayetçi olmadı.
Son düzenleyen perlina; 1 Temmuz 2016 19:05
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
14 Ocak 2010       Mesaj #52
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

Düşük testosteron ömrü kısaltıyor



Sponsorlu Bağlantılar
İngiltere’de yapılan bir araştırmada, testesteron seviyesi düşük, 40 yaş üzeri erkeklerde, kalp krizi riskinin yüksek olduğu açıklandı.

Cambridge Üniversitesi’nden profesör Dr. Kay-Tee Khaw, testosteron seviyesindeki düşüşün, kolesterol veya tansiyonla aynı etkiye sahip olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Ancak testosteron düzeyi düşük erkekler için, testosteron desteği konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.”

Yaşları 40 ile 79 arasında olan 11,600 kişinin katıldığı bu çalışmanın, düşük testosteronun sağlığı olumsuz etkilediğinin kanıtlandığı pek çok çalışmaya dayanarak yapıldığı belirtiliyor.

Khaw ekliyor: “Daha önce elde edilen verilerin genel olarak doğruluğunu test etmek amacıyla bu çalışmayı başlattık. Testosteron ölçümü oldukça pahalı ve zor bir testtir.”

Mayo Clinic’ten profesör Dr. Victor Montori belirtiyor: “Buradaki en büyük soru, testosteronun tek başına bir risk faktörü mü, yoksa diğer risk faktörlerinin bir belirtisi mi olduğudur.”

Montori ekliyor: “Yapılan çalışmalarda, testosteronu normal seviyesine getirmenin, sonuçların değişmesini sağlamadığı ortaya konmuştur. Kanda, testosteron dışında hipertansiyon ve diyabet gibi risk faktörleriyle bağlantılı başka hormonlar da bulunmaktadır.”

1990’lı yılların başında, östrojen ve progesteron hormonlarının takviyesiyle, yaşlı kadınlarda felç ve kalp krizi riskinin azaldığı belirtiliyordu. Ancak 2002 yılında yapılan büyük çaplı bir araştırmada, hormon tedavisinin kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak yerine, felç, kanın pıhtılaşması, ve meme kanseri riskini artırdığı ortaya kondu.

Khaw, bu verilere dayanarak, testesteron seviyesiyle ilgili yeterli düzeyde araştırma yapılmadan, erkeklerde testosteron tedavisinin önerilmesinin yanlış olacağını belirtiyor ve ekliyor: “Öncelikle testosteronun sağlığı ne yönde etkilediği, ve insülin ve yağ metabolizmaları, ve inflamasyonla olan bağlantıları ortaya konmalıdır.”
Son düzenleyen perlina; 1 Temmuz 2016 17:03
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
15 Ocak 2010       Mesaj #53
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

Cinsel gücü artıran 18 bitki



Şifalı bitkiler, stres nedeniyle cinsel isteksizlik yaşayanların imdadına yetişiyor.
Uzmanlar, cinsel sorunların ortaya çıkmasında, psikolojik faktörlerin önemli ölçüde rol oynadığını söylüyor. Şifalı bitkiler, stres nedeniyle cinsel isteksizlik yaşayanların imdadına yetişiyor.

Bitki çayları:

Vücuttaki sıvıların akışını hızlandıran bitki çayları içilince, kan dolaşımı hızlanır, tutkularda ve heyecanlarda artış olur. Enerji seviyesini de yükselten bitki çayları seks yaşamını canlandırır.

Ginseng

: Binlerce yıllardır Çin'de ilaç yapımında kullanılan ginseng; hormonal sistemi uyarır, erken yaşlanma sürecini yavaşlatır ve göz ardı edilemeyecek güçler verir.

Rezene

: Bilinen en eski afrodizyaklardan olan rezeneden her gün bir parça alınması cinsel gücü artırır. Rezenenin tohumundan çay da yapılarak içilebilir.

Lavanta

: Salata ve yemek soslarına konan birkaç damla lavanta, seks hayatını güçlendirir.

Karanfil tanesi:

Doğal afrodizyakların en güçlülerinden biri olan karanfil tanesi, yorgunluğa da iyi gelir.

Haşhaş Tohumu:

Cinsel performansı artırır.

Polen

: Son yıllarda afrodizyak olarak kullanılan polenin yapısında, belli ölçüde testosteron ve diğer cinsiyet hormonları bulunuyor. Ayrıca içerisinde birçok vitamin mineral ve amino asit bulunur.

Zencefil

: Yüzyıllardır duyguları harekete geçirmek için hazırlanan içkilerin karışımında kullanılan zencefil, insanı daha ateşli yapar. (Kanı sulandıran ilaç kullananların dikkatli olmaları gerekiyor. Ayrıca, fazla tüketildiğinde de bağırsakları rahatsız eder.) Yemeklerde bahart olarak kullanılabilir. Balla karıştırılıp yenebilir. Bir hafta veya 10 gün kadar kullanılmalıdır.

Tarçın

: İştah açıcıdır. Sinirsel rahatlık veren bir kokusu vardır. Gaz söktürücü ve antiseptik özellikleri vardır. Afrodizyak olarak da kullanılabilir. Kışın içilen bitki çaylarına konulabilir. Tarçın yağı hoş kokusundan dolayı masaj yağı olarak da kullanılabilir.

Hardal

: Cinsel bezlerin işleyişini hızlandırır.

Yasemin

: Likörleri kokulandıran, harika kokulu yasemin çiçeği, etkili bir uyarıcıdır.

Süsen

: Süsen kökü tozu, her iki cins için de güçlü bir afrodizyaktır.

Meyan Kökü

: Meyan kökünden elde edilen toz, maden suyu ile karıştırılınca kadınlar için çok etkili bir afrodizyak haline gelir.

Vanilya

: Merkezi sinir sistemine etki ederek kokusuyla uyarıcı etki yaratır.

Roka

: Bolca demir ve C vitamini içeren roka, alyuvarlar için iyidir. Ayrıca, cinsel gücü de artırır.

Maydanoz

: Yemeklere lezzet katan maydanoz, cinsel yaşama da lezzet katar.

Kekik

: Güçlü etkileri olan kekik, özellikle erkeklerde uyarıcıdır.

Arı Sütü:

Cinsel bezleri geliştiren arı sütünün etkileri, kısa zamanda hissedilir.
Son düzenleyen perlina; 1 Temmuz 2016 17:08
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
11 Şubat 2010       Mesaj #54
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

Erkeklerde kısırlığa yol nedenler



Çocuk sahibi olmak isteyip de olamayan erkeklere, Bahçeci Kliniği Direktörü Prof. Dr. Mustafa Bahçeci tavsiyelerde bulundu.

Erkeklerde kısırlığa yol açan ilginç nedenler var mı?


Spermler için ideal olan sıcaklık 35.5 derece. Sıcak ortamlarda bulunmak sperm sayısını azaltıyor. Örneğin; diz üstü bilgisayarları uzun süre dizlerinin üzerinde kullanan erkeklerin sperm sayısı azalıyor. Sıcak ortamlarda bulunmak sperm üretimini olumsuz etkiliyor, testislerde sperm üretimi için düşük ısı gerekiyor. Hamamda, fırınlarda çalışan veya saunaya sık giden kişilerde sperm sayısında azalma görülüyor.

RİSKLİ MESLEKLER VAR MI?


Tabii... İşi gereği tarım ilaçlarıyla yakın teması olanlarda kısırlık oranı son derece yüksek. Bu kişilerin maske ile çalışması gerekir. Kişilerin yine işi ya da rahatsızlığı nedeniyle fazlaca radyasyona maruz kalmaları, demir ya da gıda fırını işçileri gibi aşırı sıcak ortamlarda çalışmaları da kısırlık nedeni olabilir. Aşırı sıcak her zaman sperm üretimini olumsuz etkiler. Kısırlık sorunu ile karşı karşıya olan erkeklere kesinlikle, sıcak su banyoları ya da saunaları tavsiye etmeyiz. Ayrıca dar iç çamaşırları da aşırı sıcak oluşturduğu için testis damarlarının genişlemesi sonucu sperm kalitesini azaltabilir.

FİZİKSEL EZİYET GİBİ


Çocuk sahibi olmak istendiğinde en büyük iş kadına düşüyor. Erkekler bir tek sperm veriyor. Erkekler için en zorlu tedavi hangisi?

Çocuk sahibi olamayan bir çift için, özellikle erkek faktörü söz konusu ise; sperm vermek bir kabus! Çünkü bütün bu işlemler, erkek için öncelikle duygusal açıdan, sonra fiziksel olarak eziyete dönüşüyor. Her ne kadar artık kısırlığın sadece kadının değil, çiftin problemi olduğunu kabullenseler ve eşlerinin elini tutup gelseler de, söz konusu kendileri ile ilgili işlemler olunca oldukça zorlanıyorlar. Bu durumdaki baba adaylarından sperm elde etmek için bazen çok uğraşıyoruz. Sperm verme işlemlerinin erkekler için kabusa dönüşmemesi gerekiyor ve bunun tıbbi bir sorun olarak algılanması büyük önem taşıyor.

ÇAPKIN ERKEKTE BİLE SORUN OLUYOR


Sperm olmaması ne demek, iktidarsızlık anlamına mı geliyor?
Erkeğin menisinde canlı veya cansız hiç sperm hücresi olmamasıdır. Bunun iktidarsızlıkla ilgisi yoktur. Seksüel olarak son derece aktif bir erkekte de bu sorun görülebilir. Ama artık bunun bile tedavisi var.
TESE ile operasyonla sperm aranıyor, bazen bir tek sperm hücresi bile baba olmak için yeterli oluyor. Ama bu vakalar zor vakalardır ve biraz da şansa ihtiyaç duyulur.

SPERM SAYISI VE KALİTESİ ARTTIRILABİLİR Mİ?


Doğru beslenme, hareketli yaşam, sigara, alkol, kafein alışkanlıklarının kontrolü, mevcut diyabet, tiroid yetmezliği gibi hastalıkların ve hormonal bozuklukların tedavisi, varikosel gibi sorunların cerrahi olarak düzeltilmesi, antioksidan destekler sperm sayısını artırabiliyor.

SICAK BANYO BİLE ZARARLI


Sigara, alkol ve ilaçlar sperm kalitesini düşürür mü?
Evet. Ayrıca steroid, antidepresan, sulfomidli bazı antibiyotikler, kanser tedavisinde kullanılan kimi ilaçlar da sperm kalitesi, hareketliliği ve üretimi için zararlı olabilmektedir.

PSİKOLOJİK DESTEK GEREKLİ


İster kontrol amaçlı, ister tüp bebek tedavisi için erkek sperm vermekte zorlanmıyor mu?

Tabii ki erkeğin bir kap içine sperm vermesi hiç kolay değil! Ama bunun gerekliliği için konuşuyoruz, bazen psikolog yardımı alıyor, uygun koşulları hazırlıyoruz. Daha evvel tanı için sperm verenler, daha kolay sperm verebiliyor. Ereksiyon zorluğu yaşayanlar zorlanabiliyor. Daha önceden hazırlık yapmak, zorlukları azaltabiliyor.

İMZA KARŞILIĞI VERİLİR!


Peki spermi hastanede vermekte zorlanan erkekler için evden getirilebilmesi mümkün mü?

Yarım saat içinde vücut sıcaklığında muhafaza edilmesi halinde evden getirilmesi mümkün. Bu gibi durumlarda, daha sonraki yıllarda problemlere neden olmamak için mutlaka çiftlerin spermi ne şekilde getirdiği imza karşılığında kaydediliyor.

ŞEKLİ BOZUK SPERM ERKEKTE KISIRLIK NEDENİ


Erkekte sperm hücrelerinin üretiminde sayısal azlık (oligosperm)/ Hareket azlığı (astenosperm) veya yokluğu

Hücrelerin kümelenmeleri (aglütinasyon) gibi nedenler tek başına olabileceği gibi, bütün bu faktörler bir arada da bulunabilir.

SPERM SAYISINI DÜŞÜREN NEDENLER


Bazen sperm hücresi, sperm kanallarının tıkalı olması nedeniyle dışarı çıkamaz (tıkanıklığa bağlı azospermi) veya hücre yapımının olmayışı ile ilgili yapısal azospermi görülebilir. Sperm yapımı ve olgunlaşmasına ait problemler, erkek kısırlığı nedenleri arasında en geniş grubu oluşturur.

Sperm hücreleri, yeterli sayı, şekil veya hareket özelliklerinde olmamaları nedeniyle yumurtayı döllemeyebilirler.

Bazı enfeksiyon hastalıkları üreme organlarını etkileyerek testislerde sperm yapımını bozabilirler.

Ergenlik çağından sonra geçirilen kabakulak hastalığının, yüzde 25 oranında infertiliteye sebep olması en iyi bilinen örnektir.

Hormonal eksiklikler, immünolojik bozukluklar (bazı erkeklerde kendi spermlerine karşı antikorlar oluşturarak sperm hareketleri bozulabilir veya spermlerin başlarından veya kuyruklarından yapışarak hareket yeteneğini kaybedebilir) neden olabilirler.

Varikosel de sperm kalitesini bozabilir. Varikosel, erkek hastalarda yüzde 21-41 oranında görülür.

Çevresel faktörler ve hayat tarzı sperm kalitesini etkileyebilir.

KANALLARDA TIKANIKLIK OLUYOR


Çalışma ortamındaki uçucu gazlar (boya, akü sanayi), radyasyona maruz kalma ve bazı kanser tedavileri de geçici veya kalıcı olarak sperm yapımını durdurabilir.

Genetik olarak bazı erkeklerin Y kromozomunda bulunan gen değişiklikleri, sperm hücrelerinin azlığı da neden olabilir.

Sperm kanallarındaki tıkanıklıklar, spermin geçişine kısmen veya tamamen (oligospermi, azospermi) engel olabilir.

Bu durum doğuştan olabileceği gibi daha sonra oluşan enfeksiyonlara ve ameliyatların yan etkilerine bağlı olarak da ortaya çıkabilir.

SAĞLIKLI SPERM REÇETESİ


Testislerin ısısının, vücut ısısından 1.5-2 derece daha düşük olması gerekir.
İnmemiş testislerin bir an önce tedavi edilmesi gerekir.
Sıcak banyo, hamam, sauna ve dar pantolonlar vücut ısısını arttırdığı için spermleri olumsuz etkiler.

Estrojen etkisi olan besinler sperm sayısını azaltabiliyor. Denizlerdeki kirlilik nedeniyle kabuklu deniz hayvanlarında cıva, nikel gibi ağır metaller birikiyor ve bu ağır metaller sperm sayısını azaltıyor.

Sigara ve alkol kullanımı, yanlış beslenme alışkanlıkları sonucu görülen aşırı şişmanlık gibi pek çok sosyal neden büyük rol oynuyor.

Yüksek kolesterol, spermin zar yapısını bozduğu için döllenme yeteneğini azaltır ve kısırlığa neden olabilir. Bu nedenle özellikle aşırı yağlı, kolesterolü artırıcı gıdalardan uzak durmak bir erkek için çok büyük önem taşır.
(Sabah/Günaydın)
Son düzenleyen perlina; 1 Temmuz 2016 17:31
HANDSOME - avatarı
HANDSOME
VIP ☪ ɴє мυтŁυ тürĸüм đἶყєɴє
20 Aralık 2011       Mesaj #55
HANDSOME - avatarı
VIP ☪ ɴє мυтŁυ тürĸüм đἶყєɴє
Uzman Victoria Lambert, pek çok uzmanın da yardımıyla erkek bir sağlık testi hazırladı. Bu testte sadece bir başlıkta bile olumsuz sonuç alınması halinde ekeğin sağlık testinden geçememiş sayılacağını belirten Lambert’in testinin konu başlıkları ve detayları şöyle:

1-

Soğuk suya girdiğinizde soluksuz kalıyor musunuz?


Lambert’e göre, bu soruya yanıtınız evetse testin bu şıkkından kaldınız, hayırsa geçtiniz demek. Lambert’e göre, soğuk suda soluksuz kalmanız kalbinizin daha çok çalışmak zorunda kaldığının işareti sayılıyor. Hele ki belli bir baskının da sözkonusu olduğu hallerde, örneğin ağır bir yemeğin ardından soğuk suda soluksuz kalma hali daha baskınsa bu sizin kalp damarlarınızda sorun olduğunu gösteriyor.

Aynı şekilde yokuş yukarı yürürken ya da egzersiz yaparken göğüste ağrı ya da sıkışma hissi de olumsuz sinyaller olarak kabul ediliyor.

2- Geceleri sık sık tuvalete gidiyor musunuz?

Bu soruya yanıtınız hayırsa testing bu şıkkını da geçtiniz, evetse kaldınız demek. Burada önemli olan sizing her zamanki alışkanlığınızın üstünde bir sayıda gece tuvalete gidip gitmediğiniz.

Bu sorunun yanıtı aldığınız sıvı miktarı ve yaşınıza göre de değişiyor. Zira çok sıvı tüketen ve yaşlılık nedeniyle kasları zayıflamış olanlar için sayının artması dogal olarak mümkün. Bunun dışında ise, prostatta büyüme, enfeksiyon ve de kanser şıkları düşünülebiliyor.

3- Genital bölgelerinizde kaşıntı artıyor mu?


Soruya yanıtınız hayırsa testi geçtiniz, evetse kaldınız demek. Lambert’e göre, kanda şeker miktarının artması bazı mantar hastalıkları ve deride hassasiyete yol açabiliyor. Şekerin diğer semptomları da artan su ihtiyacı, görmede bulanıklık, aşırı yorgunluk hissi ve sık sık tuvalet ihtiyacı olarak sıralanıyor. Bütün bunlar da 2. Tipp diyabeti çağrıştırıyor.

4- Sürekli terliyor musunuz?


Soruya yanıtınız hayırsa testi geçtiniz, evetse kaldınız demektir. Özellikle gece terlemeleri gibi semptomlar, libido kaybı, asabiyet, depresyon ve sabah ereksiyonunda azalma erkeklik hormone testesteronun azalmasına işaret sayılıyor. Erkekte menapoz tartışmalarının ısındığına işaret eden uzmanlar, doktorunuza başvurduğunuzda, ondan sadece kan tahlillerinizin sonucuyla yetinmeyip, semptomlarınızın menapoza işaret edip etmediğini özellikle sormanızı tavsiye ediyor.

5- Gaz sıkıntınız arttı mı?

Bu soruya yanıtınız hayırsa sorun yok, evetse testing bu şıkkından da kaldınız demektir. Lambert’e göre bu durumda öncelikle bağırsak alışkanlıklarınızdaki değişimi izlemeniz gerekiyor. Bu değişimin ana unsurları gazda aşırı artış, ağrı, sümüksü akıntı, dışkıda kan gibi sıralanıyorsa, bağırsak kanserini gözönünde tutarak bir doktora başvurmanız gerekiyor.

Uzmanlara göre, bu noktada yaş da önemli bir unsur. Eğer yaqşınız 50’nin altındaysa bu tip semptomların direct olarak kanseri düşündürmesi gerekmiyor. O zaman colit olup olmadığı Chohn’s Hastalığı gibi diğer ihtimaller düşünülüyor. Ama eğer 50 yaşın üstündeyseniz bu semptomları ciddiye almanız ve vakit geçirmeden doktora başvurmanız gerekiyor

6-Herhangi bir duyu kaybına uğradınız mı?

Bu soruya yanıtınız evetse yine ciddiye almanız gereken bir sorunla karşı karşıyasınız demektir. Herhangi bir duyu kaybı, koku, görme ve hatta tad alma duyusundaki kayıp bile sizing bseyninizin bir kısmını ilgilendiren bir soruna işaret ediyor olabilir uzmanlara göre. Tedricen de olsa bir duyunuzu kaybediyorsanız, daha asabiyseniz, kontrolünüzü çabuk kaybediyorsanız ve buna baş ağrıları eşlik ediyorsa, bunu ciddiye almalısınız. Uzmanlara göre bu bir lezyon bölgesinin habercisi, bir kanamanın işareti ve hatta beyinde bir tümörün göstergesi olabilir.Bu durumda doktora başvurmak şart. Zira başağrısı bir görme bozukluğundan da kaynaklanıyor olabilir ya da yüksek tansiyondan kaynaklanabilir.

7- Gece otomobil kullanmakta güçlük çekiyor musunuz?


Soruya yanıtınız evetse yine testin önemli bir şıkkından sınıfta kaldığınız anlamına geliyor. Zira buda bir başka yaşlılık hastalığı olan kataraktı hatırlatıyor uzmanlara göre. 65 yaşın üstündekilerin üçte birinin yaşadığı katarakt sıkıntısının çaresinin ameliyat olduğunu ve bu koşulda tedavi şansının yüzde 99’lara kadar çıkabildiğini belirten uzmanlar, bu ameliyatta gözdeki lens tabakasının yapay bir lensle değiştirildiğini ve operasyonun sadece 15 dakika sürdüğünü ifade ediyor.

8- Her akşam yarım şişe şarap içiyor musunuz?

Eğer yanıtınız evetse bu kez de karaciğer hastalıkları konusunda ciddi bir riskle karşı karşıyasınız demektir. Burada da yaş önemli bir unsure olarak karşımıza çıkıyor uzmanlara göre. Eğer yaşınız 30-40 civarındaysa risk o kadar büyük olmayabilir. Ancak yaşınız bunun üstündeyse, herhangi bir karaciğer hastalığıyla bağlantılı olarak hastanelere düşme riskiniz, sizing kadar çok içki tüketmeyenlere ya da hiç içmeyenlere göre 7 kat artıyor. Eğer içtiğiniz miktar gecede 1 şişeye çıkarsa, niskiniz de 10 kat artıyor.

İçkinin vücutta yağyanmayı arttırdığı ve karaciğerde büyüme ve yağlanmaya yol açtığını belirten uzmanlar, bunun da karaciğerin fonksiyonlarını güçleştirdiğini anlatıyor. Karaciğer hastalıklarının ciddi bir noktaya gelmeden herhangi bir semptom göstermediğini de belirten uzmanlar, içki düşkünlüğü olanlara her gün içtikleri miktarı not ederek içki miktarını hiç değilse tedricen azaltmaları tavsiyesinde bulunuyor.

Uzmanlara göre bu risk şıkkının bir avantajı, içkiyi azaltmaya başladığınız anda, karaciğerinizin de kendisini toparlamaya başlıyor olması. Belki karaciğerdeki yaralar hemen iyileşmiyor ama bunlar nerdeyse görülemeyecek kadar azalıyor ve sözkonusu organın yeniden sağlıklı fonksiyonlarına dönmesi mümkün olabiliyor.

9- Geçici çift görme sıkıntısı yaşadınız mı?

Bu soruya yanıtınız evetse,yine sorun var demek. Bu ‘’transient ischaemic attack (TIA)’’ ya da ‘’ministroke’’ olduğunuz anlamına geliyor. Yani beyninize giden kan çok kısa sure için dolaşım fonksiyonunu yitiriyor. Bu durumla karşılayanlara uzmanlar geçmişte hemen dinlenme pozisyonuna geçmeleri ve bir bardak çay içmelerini tavsiye ediyordu. Ancak şimdi ‘’hemen bir doktora görünün’’ diyorlar. Zira bu sizing her an daha ciddi bir falç geçirmeniz olasılığını düşündürüyor. Hatta bu 48 saat içinde bile bir felç gelebileceğine işaret sayılıyor.

Ancak çift görme sadece bu sorunun değil,aynı zamanda tiroid sorunları, şeker hastalığı ve MS hastalığında da aynı sorunla karşılaşılabiliyor. Yani bu tür bir sorun karşısında hemen doktora başvurmak en önemli adım olarak Kabul ediliyor.

10- Sık sık mutsuzluk hissi duyuyor mununuz?


Yanıtınız evetse, testing bir şıkkından daha sınıfta kaldınız demek. Gün içinde moralde düşüklük hissetmek, her zaman zevk aldığınız spor, arkadaşlarla sosyalleşme, yorgunluk, hatta cinsel isteksizlik duyma gibi durumlar depresyona işaret ediyor. Böyle bir durumda kendinizi geçmişte olduğunuzdan çok farklı hissediyorsanız da tavsiye bir doktora görünmeniz yönünde. Erkeklerde depresyon asabiyet, ani sinir hali, gedirek artan control kaybı ve saldırganlık olarak ortaya çıkıyor. Bu durumdaki erkeğin intihara kalkışması oranı da diğerlerine göre üç kat daha fazla. Bazı araştırmalar depresyonun erkeği coroner dammar hastalıkları konusunda dad aha riskli bir gruba soktuğuna işaret ediyor.

Uzmanlar bu durumdaki erkeğe arkadaşları ve aile üyeleriyle daha çok konuşmaları, bir depresan olarak Kabul edilen içki miktarını azaltmaları, akşamları kahve içmekten kaçınmaları ve böylece iyi bir uyku uyumaları tavsiyesinde bulunuyor. Bu arada beslenme düzeninde de değişiklik gerekiyor. Listenin başında da depresyona iyi gelen yağlı balık türlerinin daha çok tüketilmesi var.

Geçen yıl British Journal of Psychiatry adlı dergide sonuçları yayımlanan bir araştırma sürekli yüksek yağ içeren hazır yemekler, tatlılar ve etlerle beslenen kişilerin despersyona grime ihtimalleri meyva-sebze tüketen ve balıkla beslenenlere göre yüzde 60 daha yüksek Kabul ediliyor.

Uzmanlar bunun da care olmaması halinde bir doktora başvurulması ve terapiyle birlikte gerek duyulursa antidepresan ilaçlar kullanılmasının iyi olacağını belirtiyor.
Son düzenleyen perlina; 1 Temmuz 2016 17:01
Adam Olmak; Cinsiyet Meselesi DeğiL.! Şahsiyet Meselesidir!..
CeLebRindaL - avatarı
CeLebRindaL
VIP why did you go why
27 Aralık 2011       Mesaj #56
CeLebRindaL - avatarı
VIP why did you go why

Erkeğe İyi Gelen Besinler



Kafein


Nedir: Uyarıcı
Ne yapar: 100 miligramı mental uyanıklığı, 238 mg'ı kardiyovasküler dayanıklılığı artırır. Tabii bu rakama ulaşmak için üç-dört kutu içmelisiniz. (Bir enerji içeceğinde 38-90 rng arası kafein vardır). Beslenme uzmanı Gregory Stevvart: "Bu birçok insanın bünyesi için gereğinden fazla kafein demektir. Sizi enerjik olmaktan çok huzursuz yapabilir" diyor.

Guarana


Nedir: Güney Amerika'da yetişen, uyarıcı özellikleri olan bir bitki
Ne yapar: İçeriğe havalı bir madde katar ve biraz daha kafein sağlar. Başka da bir numarası yoktur.

Taurin


Nedir: Kas dokusunda bulunan biraminoasit Neyapar: Red Bull'un yaptığı bir araştırma taurin içeren içeceklerle reaksiyon hızı, konsantrasyon ve hafıza arasında bağlantı olduğunu saptadı. Ancak Dr. John Lomardini: "Bu araştırmalarda kullanılan madde kafein ya da kahve olsaydı da sonuçlar değişmezdi" diyor.

Ginseng


Nedir: Bir bitki
Ne yapar: Aslında pek bir şey yaptığını söylemek zor. Son araştırmalar ginseng bitkisinin enerji verme özelliğinin bulunmadığını gösteriyor. Dr. Hermann Josef Engels: "İnsanların ginseng tüketmesinin tek sebebi egzotik bir ismi olması olabilir" diyor.

Inositol


Nedir: Şeker alkolü
Neyapar: Enerji içeceği üreticileri, bu maddenin, karaciğerin karbonhidrat ve proteinleri daha etkili bir şekilde işlemesini sağladığını iddia ediyor. Ancak Michigan Üniversitesi uzmanları aynı fikirde değil: Farelere inositol verildiğinde sadece yağlı birer karaciğere sahip olduklarını gördük.

B Vitaminleri


Nelerdir: Birçok farklı besinle aldığınız vitaminlerden hiçbir farkları yoktur.

Ne yaparlar: Yorgunluğa karşı savaşırlar ve koordinasyonunuzu geliştirirler, tabii eğer Afrika'da kıtlıktan çıkmış biriyseniz. Profesör David Pearson: "Sağlıklı bir erkeğin ekstra B vitamini alarak daha enerjik olması imkânsız" diyor.
Son düzenleyen perlina; 1 Temmuz 2016 12:27
O Kadar Kalabalik ki Yalnizligim..
KAPTAN - avatarı
KAPTAN
Ziyaretçi
11 Ocak 2013       Mesaj #57
KAPTAN - avatarı
Ziyaretçi

2012 - 2013 Protein Diyeti Listesi (Kas Yapmak İsteyenler için)



Protein diyeti listesi ile güçsüz kalmadan sağlıklı bir şekilde diyet yapabilirsiniz Protein diyeti et ürünlerini yiyerek dengeli bir şekilde kilo verebilirsiniz Protein diyeti listesinin güzel yanları olduğu gibi hiç hoşunuza gitmeyecek yönleride vardır Bol bol sebze tüketebilirsiniz bu diyette fakat Ketçapmayonez tuz çikolata şeker gibi yemek sosları ve tükettiğimiz yiceklerde kullanmamalıyız Verceğimiz diyet protein ağırlıklı olduğu için Maksimum 7 Gün Uygulayabilirsiniz Bu diyet sayesinde 7 günde 3 ila 4 kilo verebilirsiniz Protein diyeti listesi’nin günlük kalorisi ise 900 Kcal’dir

Sabah kahvaltıda 1 tabak doğal yoğurt yada 200 – 250 ml süt 100 gram yağsız peynir 2 parça jambon 1 adet meyve tatlandırıcı çay yada kahve

öğlen 150 gram et yada 200 gram balık yağsız olması kaydı yada 4 parça pişmiş jambon yada 2 adet haşlanmış yumurta 200 gram sebze yemeği yeşil salata domates havuç salatalık 1 çay kaşığı zeytinyağı ile tatlandırılabilir

Akşam 150 gram et yada 1 – 2 parça soğuk et 200 gram buğulama balık yada 3 – 4 parça somon füme 200 gram haşlanmış sebze ( patlıcan mantar kereviz yeşil yada kırmızı biber kabak ıspanak kuşkonmaz) bu şekilde protein diyetini uygulayıp kısa zamanda sağlıklı bir vücuda sahip olabilirsiniz

Önemli: 1 Günde yeterince hareket etmiyorsanız Protein diyetini uygulamayın Protein diyeti listesi’nin yanında kolay egzersiz hareketleri ile Isınma Hareketlerini uygulayabilirsiniz En güzel günlerde sevdiklerinizle mutlu günler geçirmeniz dileğimle sağlıcakla kalın.[
Son düzenleyen perlina; 1 Temmuz 2016 19:07
Heulwen - avatarı
Heulwen
VIP VIP Üye
7 Ekim 2013       Mesaj #58
Heulwen - avatarı
VIP VIP Üye
Erkeklik fonksiyonunu bozan maddeler
Bisfenol ve ftalat içeren plastik maddelerin kadınlık hormonu östrojene benzer maddeler açığa çıkararak erkeklik fonksiyonunu bozduğunu belirten uzmanlar, özellikle henüz baba olmamış erkeklerin plastik kaplarda sıcak içecek içmemelerini öneriyor.

Günlük yaşamda sık sık kadınların erken menopoza girmesinden, bu dönemin zorluklarından bahsediliyor. Oysa erkekler de andropoza giriyor ve bu dönemde onlar da çeşitli sorunlar yaşıyor.

Acıbadem Maslak Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nden Prof. Dr. Tansu Küçük, andropozun erkeklik hormonlarındaki düşüşle birlikte, cinsel ve fiziksel aktivitenin azlığıyla ve en önemlisi de sperm azalması ile ortaya çıktığını belirtiyor. Henüz baba olmayan erkeklerin plastik kaplarda sıcak içecek içmemelerini öneren Prof. Dr. Tansu Küçük, “Çünkü bisfenol ve ftalat içeren plastik paketler, pet (Poli Etilen Tereftalat) şişeler, östrojen yani kadınlık hormonu ve benzeri maddeler açığa çıkararak erkeklik fonksiyonuna karşı çalışır. Sıcak suyla karşılaşan plastikler normalden 55 kat fazla bisfenol salgılar” uyarısında bulundu.

ANDROPOZ 30 YAŞINDA DA BAŞLAYABİLİYOR
Andropoz döneminde erkeklik hormonu oranı düşüyor, bunun sonucunda da cinsel ve fiziksel aktivitede azalma meydana gelerek sperm sayısında da azalma oluyor. Prof. Dr. Tansu Küçük, genellikle 50 yaşından sonra başlayan bu durumun 30 yaşında bile görülebileceğine işaret ederek şu bilgileri verdi:

“Dünya Sağlık Örgütü 11 yıl sonra çıkardığı yeni rehberde normal sperm sayısını 5 milyon daha aşağıya çekti. Yeni çalışmaların sonuçlarına göre günümüzde 15 milyon spermi olan erkeği normal kabul ediyoruz. Oysa bu değerin geçen yüzyılda 200 milyon civarında olduğu biliniyor. “Çocuğumuz olmuyor” diyerek başvuran çiftlerin ortalama yüzde kırkında sperm sayısıyla ilgili sorun ortaya çıkıyor. Henüz 30 yaş civarında olan bu genç erkeklerin yarısında 60-70 yaşındaki erkeklerin sperm sayılarına rastlanıyor ve tedavi edilemiyor, aksine yıllar içinde sperm bulguları daha da kötüye gidiyor. Hormonları ya da cinsel aktivitesi normal olsa da bu durum erken menopoza eşdeğer bir erken andropoz olarak kabul ediliyor.”

ERKEKLİK FONKSİYONU İÇİN ZARARLI MADDELER
Sperm sayısındaki bu hızlı düşüşün ve andropoz bulgularının daha genç yaşlarda görülmesinin ana nedenini çevre kirliliği ve erkeklerin aldığı kimyasal maddeler olarak açıklayan Prof. Dr. Tansu Küçük, bu konudaki önemli bilgileri paylaşıyor:
• “Bisfenol A” ve “ftalat” içeren plastik paketler, pet (Poli Etilen Teleftalat) şişeler östrojen, yani kadınlık hormonu, benzeri maddeler salgılayarak erkeklik fonksiyonlarına karşıt çalışıyor.
• Özellikle plastik paketiyle mikrodalgada ısıtılan hazır yiyecekler daha fazla bisfenol salgılıyor.
• Sıcak su ile karşılaşan plastikler normalden 55 kat fazla bisfenolu ortama vermiş oluyor. Soğukken saatte 0,2-0,8 nanogram olan ftalat salınımı, sıcak su ile temasından sonra saatte 8-32 nanograma yükseliyor. Önce sıcak su ile yıkanıp sonra içine soğuk su konulsa bile bu salınım oranı değişmiyor.
• Ayrıca tarım ilaçları, hormonlu et ve besinler ve deterjanlar da benzeri etkiler gösteriyor.
• Testis ameliyatı geçirenlerde, kanser kemoterapisi alanlarda, kilo fazlası olanlarda ve çevre kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde yaşayanlarda bu etkiler daha da fazla ve hızlı olabiliyor.

ERKEKLER 20’Lİ YAŞLARDA SPREM SAYIMI YAPTIRMALI
Ergenliğin tamamlanıp erişkinliğin başladığı 20’li yaşlarda sperm sayımı yapılmasını öneren Prof. Dr. Tansu Küçük, “Yaptırdıkları test sonucunda 15 milyondan az spermi olanlar sperm dondurmayı düşünmelidir. Böylece ileride normal yoldan ve hatta tüp bebekle bile çocuk sahibi olamayacak duruma düşülürse saklanmış sperm kullanılabilir. Ayrıca, vazektomi yaptıracak olanlar, kanser için kemoterapi alacak olanlar, testislerinden ameliyat olacak olanlar da bu işlemler yapılmadan önce sperm dondurarak ilerideki bebeklerini garanti altına alabilirler” diyor.

EVLENME YAŞI GECİKTİ, ERKEN ANDROPOZ KAPIYA DAYANDI
Günümüzde erkeklerin evlenme ve aile kurma döneminin 40’lı yaşlara kayması, çocuk sahibi olma konusunda birtakım zorlukları, sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Erken andropoz bulguları saptanan bir erkeğin aile kurmakta acele etmesini ya da sperm saklatmasını öneren Prof. Dr. Tansu Küçük, yaşlanan erkekte andropozun saptanma kriterleri hakkında şu bilgileri veriyor:

“Erkeklerde erken andropoz varlığını düşündürecek bazı bulgular vardır. St. Louis ADAM (Androgen Deficiency in the Aging Male - Yaşlanan Erkekte Andropoz) kriterlerine bakacak olursak, aşağıda sıraladığımız kriterlerden bir veya ikincisinin tek başına, ya da diğer kriterlerden dört tanesinin birlikte görülmesi, andropoza girildiğine ilişkin teşhis konulmasını sağlıyor.
Son düzenleyen perlina; 1 Temmuz 2016 17:01
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
1 Temmuz 2016       Mesaj #59
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Erken Boşalma (prematür ejakülasyon)



Ejakülasyon hastalıkları arasında en sık görülen ve tıbbi dilde “prematür ejakülasyon” ve “ejakülasyo precox” gibi isimleri olan erken boşalma, dünyada ki 18-70 yaş arasındaki erkeklerin % 22,7′sini ve dolayısıyla aynı oranda çifti etkileyen bir rahatsızlıktır.

Bu orana göre Türkiye”de 2009 yılı itibariyle tahmini 4.829.901 erken boşalma problemi yaşayan erkek bulunmaktadır. Bu sayı yurtdışı verileriyle Türkiye için hesaplanan tahmini rakamdır ve ülkemiz için gerçek rakamların hesaplanması amacıyla Türk Androloji Derneği tarafından 16 ilde 2700 erkeğin katılacağı çalışma başlatılmış olup bu sayede, Türkiye’de ilk defa, genel nüfustaki erken boşalma oranı hesaplanmış olacaktır.

Tıp literatüründe çeşitli tanımları olan erken boşalmanın kanıta dayalı ilk tanımı 2008 yılında Uluslararası Cinsel Tıp Cemiyeti tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre erken boşalma cinsel birleşmenin başlamasından itibaren boşalmanın geciktirilememesidir ve aşağıdaki cinsel fonksiyon bozuklukları ile karakterizedir.
  • Boşalmanın her zaman veya neredeyse her zaman erkek cinsel organının kadın cinsel organıyla birleşmesinden önce veya yaklaşık 1 dakika içerisinde olmasıdır.
  • Tüm veya neredeyse tüm vajinal birleşmelerde boşalmayı geciktirme kabiliyeti yoktur.
  • Stres, moral bozukluğu sıkıntı ve/veya cinsel ilişkiden kaçınma gibi negatif kişisel sonuçları vardır.
Ad:  erken boşalma.jpg
Gösterim: 606
Boyut:  30.0 KB
Erken boşalmanın sayısal olarak ifadesi ise erkek cinsel organının kadın cinsel organıyla birleşmesinden sonra boşalma ya da boşalmamak için geri çekmeye kadar geçen zamanın 0,9 (54saniye) dakikadan az olmasıdır. Bu tanım ağır derecede erken boşalmayı ifade ederken bu sürenin 0,9-1,3 dakika (54-78 saniye) arasında olması muhtemel erken boşalma problemini gösterir. Erken boşalmayı hayat boyu var olan ve önceleri yokken sonradan ortaya çıkan hastalık olarak ikiye ayırmak mümkündür. Sonradan ortaya çıkan erken boşalma probleminde sebepler genellikle prostat iltihabı, hipertiroidi gibi hormonal bozukluklar, psikolojik ve sinirsel hastalıklar olup bu hastalıkların tedavisiyle erken boşalmada düzelmeler görülmektedir. Ancak hastaların büyük çoğunluğunu oluşturan hayat boyu olan erken boşalmanın tedavisi daha karmaşık ve zordur.

Tedavi:


Erken boşalmanın ilaçla tedavisi
Erken boşalma tedavisi için en çok kullanılan yöntem ağızdan kullanılan ilaçlardır. Bu amaçla SSRI (Selektif Seratonin Reuptake İnhibitörü) olarak bilinen ilaçlar kullanılmaktadır ve bu ilaçların genel kullanımı her gün ağızdan bir tablet alınması şeklindedir. Bu tedavi yöntemi ile boşalmadaki gecikme tedavi başlanmasından 5-10 gün sonra gerçekleşmeye başlar ve ilaç kullanıldığı sürece devam eder. Yorgunluk, bulantı, terleme, esneme gibi yan etkiler görülebilir ve tedavi başlanmasından sonraki ilk bir haftada ortaya çıkar, 3-4 hafta içerisinde azalarak kaybolur. Bu tedavinin dezavantajları hasta tarafından her gün ilaç kullanma gereği ve ortaya çıkan yan etkilerdir.

SSRI türü ilaçların tedavideki etkisine rağmen günlük kullanım gereği ve yan etkiler sebebiyle hastaların tedaviye devam etme oranının düşük olmasının sonucu olarak aynı tür ilaçların yeni formu olan “dapoksetin” geliştirilmiştir. Bu ilaç ilişkiden 1-3 saat önce kullanılmakta, her gün kullanım zorunluluğunun olmaması ve bu sayede yan etkilerin daha az görülmesi hasta memnuniyetini ve tedavi başarısını artırmaktadır.

Erken boşalma için “dapoksetin” tedavisi yanında ayrıca sertleşme problemi olan erkeklerde bir PDE-5 inhibitörü tedaviye eklenebilir. Genellikle SSRI inhibitörleri ile birlikte kullanılabilen PDE-5 inhibitörlerinin sertleşme düzeyini arttırarak, boşalma sonrası tekrar sertleşme için gereken zamanı kısaltma ve bu sayede performans endişesini azaltarak etki gösterdiği düşünülmektedir.

Tedavide lokal anestezik kremlerin kullanımı


Erken boşalma tedavisinde kullanılan diğer bir yöntem lokal anestezik içeren kremlerin kullanımıdır. İlişki öncesi penise uygulanan krem/jel/spreyler peniste duyu kaybı oluşturarak boşalmayı geciktirmektedir.

Erken boşalmada psikolojik tedavi


Erken boşalmanın nedenleri arasında sayılan psikolojik problemlerin tedavisi hastalığın gerilemesini sağlayabilmektedir. Genellikle görülen psikolojik problemler hastanın eşi ile olan seksüel sorunları veya ilişkideki geçimsizliklerdir.

Davranışsal tedaviler


Bu tedavi metodunda uygulanan yöntemler hastaların cinsel ilişki sırasında erken boşalmayı önleyecek bazı manevralar yapmasında dayanmaktadır. Bu manevralar “dur-başla” (stop-start) ve “sıkma” teknikleridir.

Dur-başla tekniği aşamalı bir tekniktir ve her aşama ortalama 2 hafta sürmekte ve her hafta en az üç kez önerilen manevraların yapılması gerekmektedir. Bu manevralar penis uyarılmasının azaltılmasını ve bu sayede boşalmanın geciktirilmesini amaçlamaktadır.
Sıkma tekniği ise ilişki sırasında boşalma hissedildiğinde ilişkinin durdurularak penis uç kısmının boşalma hissi geçene kadar sıkılması ve bu sayede boşalmanın geciktirilmesidir.

Cerrahi operasyon


Cerrahi tedavi mantığı penisin bu hastalarda aşırı duyarlı olması varsayımına dayanmakta penise giden sinirlerin çeşitli yollarla kesilmesiyle bu aşırı duyarlılığın azaltılması hedeflenmektedir. Ancak bu yöntem geriye dönüşsüz bir yöntem olup nadiren uygulanmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

24 Temmuz 2014 / AriThmetiCs Taslak Konular
14 Şubat 2012 / HerHangiBiri Sağlıklı Yaşam
24 Temmuz 2014 / Misafir Taslak Konular
22 Ağustos 2013 / Misafir Sağlıklı Yaşam