Arama

Sanat Etkinlikleri - Sayfa 6

Güncelleme: 3 Mart 2016 Gösterim: 136.440 Cevap: 109
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
26 Haziran 2008       Mesaj #51
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Saatlerinizi 'caz'a ayarlayın

Uluslararası İstanbul Caz Festivali 15'nci yaşını kutluyor. Bu yıl 2 ile 16 Temmuz arasında gerçekleşecek olan festivalin "ağır topları" Herbie Hancock, Lenny Kravitz, Omara Portuondo... İşte festivalin heyecan verici programından seçmeler.
Sponsorlu Bağlantılar


İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen İstanbul Caz Festivali bu yıl 15. yaşını kutluyor. 2 – 16 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek 15. Uluslararası İstanbul Caz Festivali, 40’a yakın konserle yine İstanbul’u bir caz kentine dönüştürmeye hazırlanıyor.
İstanbul Caz Festivali’ne daha önceki yıllarda da konuk olan dünyaca ünlü bas virtüozü Marcus Miller, 7 Grammy ödüllü Al Jarreau, eklektik müzik zevkini, kendine özgü dinamik yorumuyla bütünleştiren caz vokalisti Nnenna Freelon, Ivan Lins, Buena Vista Social Club’ın hayatta kalan tek üyesi ve yüzbinlerin sevgilisi Omara Portuondo, Judeo-Espanyol (Ladino) şarkılarının önde gelen temsilcilerinden Yasmin Levy, 1960’larda bossa-nova’dan sonra gelen en önemli müzik hareketi Tropicalia’yı başlatan isimlerden Caetano Veloso, neo-folk akımının en önemli temsilcilerinden şarkı yazarı-şarkıcı Rufus Wainwright. Son dönemin alternatif yıldızı Wainwright, 2005 yılında dünyaca ünlü prodüktör Arif Mardin’in elinden çıkan “State of Mind” albümü ile ismini geniş kitlelere duyuran, doğuştan görme engelli Midón festivalin ağır toplarından.
Ölümünün beşinci yılında Nina Simone'yi anma gecesi, European Jazz Club Geceleri de festivalin dikkate değer etkinliklerinden.
15. Uluslararası İstanbul Caz Festivali konserleri bu yıl yine şehrin çeşitli mekânlarına yayılacak. Festival konserlerine bu yıl, Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nin yanı sıra Sepetçiler Kasrı, Esma Sultan Yalısı, Aya İrini Müzesi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Arkeoloji Müzesi Bahçesi, Nardis Jazz Club ve İstinyePark ev sahipliği yapacak.
Festival’in gelenekselleşen etkinliği Caz Vapuru bu yıl 6 Temmuz Pazar günü Barış Manço Gemisi’nin Boğaz turuyla sürerken, “Sokak Konserleri” caz coşkusunu İstanbul sokaklarına taşımaya devam edecek.

YAŞAMBOYU BAŞARI ÖDÜLÜ USTA BESTECİ, PİYANİST VE SAKSOFONCU TUNA ÖTENEL’E

Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nin Yaşamboyu Başarı Ödülü bu yıl Tuna Ötenel’e verilecek. Piyano, bas, davul ve saksofon gibi birçok müzik aletini ustaca çalan Tuna Ötenel, ‘60’lı yıllardan bu yana Türkiye’de caz müziğinin tanınması ve benimsenmesinde büyük katkılarda bulundu.

FESTİVALİN ONUR KONUĞU: CAZIN YAŞAYAN EFSANESİ HERBIE HANCOCK

İstanbul Caz Festivali bu yıl tuşlu çalgıların sihirbazı, caz ikonu Herbie Hancock’u Dockers San Fransisco sponsorluğunda iki özel konserle ağırlıyor.
Festivalin onur konuğu Herbie Hancock, geçtiğimiz yıl kendisine “En İyi Albüm” dalında Grammy ödülü kazandıran, Joni Mitchell şarkılarını yorumladığı “River–The Joni Letters” projesi ile 2 Temmuz Çarşamba gecesi saat 21.00’de Açık Hava Sahnesi’nde izleyiciyle buluşuyor.
“The River of Possibilities” başlıklı konserde Hancock’a iki sıra dışı vokalist Sonya Kitchell ve Amy Keys’in yanı sıra, dünyaca ünlü bas virtüözü Dave Holland, ünlü perküsyoncu ve davul üstadı Vinnie Colaiuta ile caz dünyasının yeni yıldızlarından Chris Potter (saksofon) ve Lional Loueke (gitar) eşlik edecek.
Daha önce 1996 ve 2002 yıllarında iki kez İstanbul Caz Festivali’nde konser veren Herbie Hancock, 3 Temmuz Perşembe günü saat 19.00’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda trio formatında bir konser daha verecek.

Sanat Etkinlikleri

LENNY KRAVITZ DE FESTİVALDE

Müzikseverlerin yıllardır dört gözle beklediği, rock müziğinin efsane isimlerinden 30 Temmuz Çarşamba akşamı Kuruçeşme Arena’da sahne alacak. Kravitz, son albümü "It Is Time For A Love Revolution" için çıktığı dünya turnesinin bir parçası olarak İstanbullu hayranlarıyla ilk defa buluşacak.


“GARANTİ CAZ YEŞİLİ” FESTİVALE TAŞINIYOR

Garanti Bankası, İstanbul Caz Festivali’nin 15. yılında 11 yıldır yürüttüğü festival sponsorluğuna ek olarak birçok gösteri sponsorluğu ile Festivali destekledi. Bu yıl ilk kez caz çizgisinde etkin bir seri ile “Garanti Caz Yeşili” başlığını farklı konserlere taşıyacak ve bu konserlerin Gösteri Sponsorluğu üstlenerek itici gücü olacak.

Caetano Veloso, Carla Bley “The Lost Chords Find Paolo Fresu” ile Richard Galliano, Jan Lundgren ve Paolo Fresu'nun "Mare Nostrum” projesi ve Caz Kenti Konserleri, “Garanti Caz Yeşili Serisi” başlığıyla gerçekleşecek.

CAETANO VELOSO İSTANBUL’DA

Festival, Brezilya’nın ruhunu, 2006 yılında izlediğimiz Gilberto Gil’in ardından, 1960’larda bossa-nova’dan sonra gelen en önemli müzik hareketi Tropicalia’yı başlatan isimlerden Caetano Veloso ile İstanbul’a taşımaya devam ediyor. Şarkıcı, besteci, gitarist, yazar, insan hakları savunucusu, 5 Grammy ödüllü Caetano Veloso’nun solo konseri “Garanti Caz Yeşili Serisi” kapsamında 10 Temmuz Perşembe akşamı saat 21.00’de Açık Hava Sahnesi’nde gerçekleşecek.
Brezilya müziğinin en büyük temsilcilerinden biri olan Caetano Veloso, diktatörlüğün hüküm sürdüğü 1960’larda kendisi gibi Bahai doğumlu arkadaşı Gilberto Gil ile Tropicalia’yı başlatan isimler arasında yer alıyor. 1969 yılında Gilberto Gil ile birlikte Londra’ya sürgüne gönderilen birbirinden etkili şarkılarıyla tanınmış politik şarkı yazarı Caetano Veloso Brezilya kültürünün bir ikonu haline geldi.
İlk albümünü yayınladığı 1967 yılından itibaren neredeyse her yıl bir albüm çıkaran Veloso aralarında yakın dostu Pedro Almódovar’ın “Konuş Onunla”sı bulunan birçok filmin müziğine imza attı. Beck, David Byrne ve Devendra Banhart gibi pek çok rock müzisyenini de etkileyen Caetano Veloso’nun İstanbul’daki ilk konseri festivalin kaçırılmayacakları arasında…

CARLA BLEY AND THE LOST CHORDS” TOPLULUĞU İLE “MARE NOSTRUM”

Festivalde “Garanti Caz Yeşili Serisi” kapsamında 5 Temmuz Cumartesi akşamı Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde iki müthiş caz konseri bir arada! Saat 21.30’da başlayacak gecede önce yeni İtalyan cazının parlak isimlerinden trompetçi Paolo Fresu, akordeoncu Richard Galliano ve piyanist Jan Lundgren’le birlikte geliştirdiği “Mare Nostrum” projesiyle seyirciyle buluşacak. Birbirinden usta üç müzisyenden oluşan bu ekip, son albümlerinde bir parçayı da Nazım Hikmet’in bir şiirinden esinlenerek bestelemiş.
Gece modern cazın en önemli bestecilerinden Carla Bley’in “The Lost Chords Find Paolo Fresu” adlı özel projesi ile devam edecek. Carla Bley’e başçı Steve Swallow, saksofoncu Andy Sheppard, big band davulcusu Billy Drummond ile projeye ismini veren trompetçi Paolo Fresu eşlik edecek.

CAZ KENTİ İSTANBUL

Uluslararası İstanbul Caz Festivali, bu yıl “Garanti Caz Yeşili Serisi” kapsamında cazın coşkusunu İstanbul sokaklarından Boğaz’ın sularına, değişik semtlere taşıyarak İstanbul’u bir “caz kenti”ne dönüştürüyor. Festivalin, caz müziğini İstanbul’un zengin kültürel dokusuna yayıp en gencinden en yaşlısına her yaştan dinleyici ile buluşturmayı hedeflediği ve ücretsiz olarak gerçekleşecek olan “Genç Caz” ve “Sokak Konserleri” gibi etkinlikler İstanbullular’a benzersiz bir müzik ziyafeti yaşatacak.

COOLBONE GRUBU İLE SOKAK KONSERLERİ PROGRAMI

Festivalin bu yılki Sokak Konserleri programında, New Orleans’ın köklü caz bandolarından Coolbone, Beyoğlu’ndan, Kadıköy’e, Nişantaşı’ndan Bağdat Caddesi’ne İstanbul’un değişik semtlerinde konserler verecek.
2 Temmuz Çarşamba, saat: 18.00 / Beyoğlu, Galatasaray Lisesi Önü
4 Temmuz Cuma, saat: 18.00 / Nişantaşı, Harbiye Askeri Müzesi yanı
6 Temmuz Pazar, saat: 18.00 / Bağdat Caddesi, Caddebostan
7 Temmuz Pazartesi, saat: 18.00 / Kadıköy, Eminönü Vapur İskelesi önü
8 Temmuz Salı, saat: 16.30 / Suadiye, Kadıköy

CAZ VAPURU

Caz Vapuru halatlarını topluyor, İstanbul Boğazı’nı bir kez daha cazın renklerine boyamaya hazırlanıyor! Caz Festivali’nin vazgeçilmezlerinden Caz Vapuru bu yıl seyrüseferine New Orleans menşeli şenlikli bando Coolbone ve repertuarlarında caz standartlarından ünlü müzikallere çeşitli parçalar bulunan İstanbul Saxophone Quartet eşliğinde çıkıyor. Caz Vapuru 6 Temmuz Pazar günü saat 11.00’de Kabataş’tan yola çıkacak ve Anadolu Kavağı’na uzanacak, iki saatlik moladan sonra tekrar Kabataş’a geri dönecek.
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
27 Haziran 2008       Mesaj #52
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Sanat Etkinlikleri

Sponsorlu Bağlantılar
İstanbul ‘Shoe-Art’ sergisine hazırlanıyor


Sanatçıların “Shoe-Art İstanbul 2008” kapsamında tasarlayacağı dev ayakkabı heykelleri, 1 Eylül’den itibaren İstanbul sokaklarını süsleyecek.

Sanat ayaklanıyor... Aralarında Ertuğrul Ateş, Bahar Korçan, İsmail Acar, Arzu Kaprol ve İdil Terzi’nin de bulunduğu sanatçılar ve tasarımcılar, kendi renk ve bakış açılarıyla dev ayakkabı heykellerine hayat verecek

Serginin tanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Sinema Pazarlama Reklamcılık Sanayi ve Ticaret A.Ş (SİNPA) ortaklarından Ayşe Zorlu, Türkiye’nin önemli sanatçı ve tasarımcıları tarafından tasarlanan dev ayakkabı heykellerinin, 1 Eylül-31 Ekim tarihleri arasında Hotiç’in ana sponsorluğunda İstanbul sokaklarında sergileneceğini söyledi.

Zorlu, İstanbul’da ilk kez gerçekleştirilecek serginin, dünyanın önemli açık hava sergilerinden biri olmaya aday olduğunu ifade ederek, dev ayakkabı heykellerinin İstanbul sokaklarında sanatı ve yaratıcılığı, eğlenceli ve dinamik bir şekilde bir araya getireceğini kaydetti.

“Sanat ayaklanıyor” sloganıyla dev ayakkabıların şehrin en canlı ve seçkin noktalarında sergileneceğini belirten Zorlu, sponsor firmalara, dev ayakkabı heykelleriyle halkla buluşma olanağı veren sergi kapsamında 150’ye yakın ayakkabı heykelinin sergilenmesinin hedeflendiğini anlattı.

Stiletto ve spor ayakkabı olmak üzere iki farklı model ayakkabılar dışında 10 motosiklet ayakkabının da sergi süresince İstanbul sokaklarında dolaşmasıyla sponsor markaların tanıtımlarının pekiştirileceğini dile getiren Zorlu, açık hava sergisinde aralarında Ertuğrul Ateş, Bahar Korçan, İsmail Acar, Arzu Kaprol ve İdil Terzi’nin de bulunduğu sanatçılar ve tasarımcıların dev ayakkabı heykellerine kendi renk ve bakış açılarıyla hayat vereceğini söyledi.

Shoe-Art’ın, Türk markalarının tanınmasını ve itibar kazanmasını desteklerken, aynı zamanda sosyal sorumluluk duygusunu da aşılayan bir etkinlik olduğunu dile getiren Zorlu, sergi sonunda dev ayakkabıların müzayedede satılacağını, elde edilecek gelirin de TEMA ve Türk Kalp Vakfı’na bağışlanacağını bildirdi.

Tanıtım toplantısına, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Hotiç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hotiç, TEMA Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Gürses, Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın ve sanatçı Ertuğrul Ateş de katıldı.
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
30 Haziran 2008       Mesaj #53
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
"Reincarnation Of Art - Art Reincarnated Through Music"

reincarnation1



Ressam Pınar Çakmak Lucca Art'da eski klasiklere yeniden nefes veriyor. 18 Haziranda başlayan "Reincarnation Of Art - Art Reincarnated Through Music" başlıklı sergi, 1 Ağustos 2008 tarihine kadar devam edecek.

Ressam Pınar Çakmak, ilk kişisel sergisini 18 Haziran'da Lucca'da açıyor. Godward, Rosetti gibi ünlü ressamların şaheserlerini müzik ile yeniden yorumlayan Pınar Çakmak "Reincarnation Of Art - Art Reincarnated Through Music" başlıklı sergisiyle ilk kez sanatseverlerle buluşuyor. En büyük esin kaynağının müzik olduğunu söyleyen sanatçı, tuval üzerine "giclee printing" metodu ile gerçekleştirdiği resimleriyle eski klasiklerin içindeki şarkıyı keşfe çıkıyor

Lucca, 18 Haziran'dan itibaren Ressam Pınar Çakmak'ın dijital resimlerinden oluşan sergiye ev sahipliği yapacak. 12-13 yaşlarından beri yağlı boya resim yapan sanatçı "giclee printing" adı verilen farklı bir teknikle dijital ortamda çalışarak eski klasikleri yeniden yorumluyor.

reincarnation2

Bouguereau, Godward veya Rosetti gibi ünlü ressamların şaheserlerindeki ihtişamı veya duyguyu artık yakalamanın mümkün olmadığını ve zamanımızın temposunun değiştiğini söyleyen sanatçı, çalışmalarıyla eski klasiklerin yeniden nefes almaya başladığını söylüyor. Sanatçı, yeniden yorumladığı eserlerle Bouguereau'nun "Cupid and Psyche' adlı eserindeki hüzün ve vahşeti, Godward'ın güzel kadınlarının içindeki heyecanı, hayalperestliği ve canlılığı ortaya çıkarıyor. Ressam Pınar Çakmak'ın dokunuşlarıyla klasikler artık birer kalıntı olmaktan çıkarak, yeniden doğuyor, nefes alıyor ve günümüze taşınıyorlarSergi 18 Haziran 01 Ağustos 2008 tarihleri arasında Lucca'da

Lucca: Cevdetpaşa Cad. No:51/A Bebek - 0212 - 257 12 55
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
1 Temmuz 2008       Mesaj #54
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
harmony1


Avusturyalı sanatçının gözüyle Kuzguncuk



Avusturyalı Sanatçı Stephanie Mold, “Harmony’yi Arzulamak” adını verdiği sergisiyle, 28 Haziran - 20 Temmuz tarihlerinde Harmony Sanat Galerisi’nde...

Harmony Sanat Galerisi, Avusturyalı Sanatçı Stephanie Mold’un “Harmony’yi Arzulamak” isimli sergisine ev sahipliği yapacak. Mold, Kuzguncuk’ta yaklaşık 7 ayda ürettiği çalışmalardan oluşan sergisiyle, Kuzguncuk ve bu semtin Stephanie Mold’u da kendine çeken, iç içe geçmiş hayat-sanat çevresine konuk oluyor.

harmony2

Mold, 28 Haziran 20 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek sergisi hakkında şunları söylüyor:

“Modern ve kavramsal bir sanat alanından gelen Avusturyalı genç bir sanatçı olarak, Kuzguncuk’u ve Kuzguncuk’ta yaşayan sanatçıların hayatını, özlem duyulacak bir alan olarak gördüm. Avusturya’da çoğunlukla verilmiş başlıklar için konsept yazıyor ve yine böyle başlıklar altındaki yarışmalara katılıyorum. Kendimi bir sanatçıdan çok, bir sanat hizmetçisi olarak hissediyorum. Bu nedenle, artık hiç resim yapamıyorum. `Harmony’yi Arzulamak´ adlı projem için bir öz sınama yaptım. Kendimi Kuzguncuk ile kaynaştırdım, klasik sanatçı çevresinin parçası oldum ve Galeri Harmony’ye girdim. Bu dönemde yaptığım resimler, Kuzguncuk ile ilgili kırılgan güzellikler ve hikayeler. Kağıt üzerine iğne işi ve işleme yaparak, Türkiye’de sanat ve zanaatın Avusturya’da olduğu kadar birbirinden kesin çizgilerle ayrılmadığı fikrine gönderme yapmak istedim. Bu sergi için, belirli bir zamana ait olmayan, özel ve Avusturya’da üretmeye imkan bulamayacağım şeyler yarattım.”

Stephanie Mold kimdir?

1980 Viyana doğumlu olan Stephanie Mold, Linz Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğrenimine devam ediyor. Mold, 2006-2007 döneminde, Erasmus Exchange ile, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eğitim aldı. 2003’ten bu yana Avusturya’da çeşitli karma sergilere katılmakta olan Mold, sahne dekoru konusunda da deneyimli. Mold, 2006’da Linz Güzel Sanatlar Fakültesi Başarı Ödülü’ne, 2007’de ise Linz-Avusturya Başarılı Genç Sanatçı Ödülü’ne layık görüldü.

Harmony Sanat Galerisi

Harmony Sanat Galerisi, sanatçılar arasındaki bağın kuvvetlenmesi ve sanatın sürdürülmesi için faaliyetlerin artırılması hedefiyle Nedret Erençin ve Ayşe Ülkü Berber tarafından kuruldu. Galeri, gerek yöneticileriyle, gerekse sanatçılarıyla sanatın güncel spekülatif dalgalanmaları karşısında mesafesini koruyan, sanatın “şimdi”nin içinde değil, “zamanla eklemli bir süreklilik” olduğunun bilincindeki bir anlayışı geliştirmeye çalıştı. 2000 yılında kurulan galeri bugüne kadar 39 kişisel, 10 karma sergi açtı.
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
2 Temmuz 2008       Mesaj #55
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Pera Müzesi’nde Duvar Resminin Çağdaş Yorumu

afis1cb8


Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 3 Mayıs - 13 Temmuz 2008 tarihleri arasında, iki uluslararası ünlü ustanın; Burhan Doğançay ve Jacques Villeglé’nin “Kolaj - Dekolaj” sergisine ev sahipliği yapıyor.

İnsanlık tarihinin en erken dönemlerine uzanan duvar resmi geleneğinin çağdaş bir yorumu niteliğindeki yapıtlardan oluşan ve Philippe Piguet küratörlüğünde hazırlanan sergi, bu iki sanatçının olduğu kadar Kolaj ve Dekolaj’ın da karşılıklı buluşmasına sahne oluyor.

1920’li yılların ikinci yarısında doğan ve 1960'lardan itibaren uluslararası sanat ortamında etkinlik gösteren iki ustanın; Burhan Doğançay'ın kolajları ile Jacques Villeglé'nin dekolajları ilk kez karşılaştırmalı bağlamda bir araya geliyor. Kuşaklarının en önemli sanatçılarından ikisini aynı sergide buluşturma düşüncesi, iki sanatçının benzerliklerini ve aynı zamanda farklılıklarını da açığa çıkarmayı hedefliyor.

afis2 afis3

Çok farklı kökenlere ve kültürlere sahip olmalarına karşın, erken dönemlerinden başlayarak kente özel bir ilgi besleyen bu iki sanatçının birbirinin karşıtı gibi görünen yöntemleri aslında benzer olan iki tutumu da yansıtıyor.

Sanatçıların koleksiyonlarından, Avusturya Museum Moderner Kunst ve özel koleksiyonlardan bir araya getirilen 41 yapıtlık “Kolaj – Dekolaj” sergisi 3 Mayıs 2008 tarihinden 13 Temmuz 2008’e kadar Pera Müzesi’nin üçüncü katında İstanbulluların ziyaretine açık olacak.
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
3 Temmuz 2008       Mesaj #56
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Ünlü ressam Miro’nun eserleri İstanbul’da

miro1hq6


Dünyaca ünlü İspanyol kübist ressam Joan Miro’nun baskı, resim ve heykellerinden oluşan sergi, 3 Mayıs 2008 tarihinde Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde açılacak.

Dünya sanatının büyük ismi, İspanyol sanatçı Joan Miro’nun 120 eserinin yer aldığı sergi, 3 Mayıs-31 Ağustos 2008 tarihleri arasında İstanbullu sanatseverlerle buluşacak.

Fransa’nın çağdaş sanat alanındaki ilk özel vakfı olan Maeght Vakfı’nın iş birliğiyle düzenlenecek ve seçme yapıtlardan oluşacak sergide, Miro’nun “İstanbul’da Defile” adlı tablosu da yer alacak.

Yurt dışından basın temsilcilerinin de izleyeceği sergi için 2 Mayıs 2008’de düzenlenecek basın toplantısına, Maeght Ailesi’nin temsilcisi Yoyo Maeght da katılacak.

Pera Müzesi Oditoryumunda, 3 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirilecek konferansta Yoyo Maeght, sanatseverlere Maeght Ailesi’ni, koleksiyonlarını ve Miro’yu anlatacak.

Joan Miro

Barcelona’da 1893 yılında doğan Joan Miro, dünya resim sanatının önemli isimleri arasında sayılıyor.

Sergiye ilişkin basın bültenine göre, genellikle canlı renkler, çizgiler, daireler kullanan, çocuksu ve mizahi bir anlatımı olan Miro’nun yapıtları, evrenin ana elementleriyle sıkı sıkıya ilişkili, “baş köşenin ise ana ve besleyici olan kadına ayrıldığı” bir özellik gösteriyor.

Aynı zamanda usta bir seramikçi, heykeltraş ve gravür sanatçısı olarak da belleklerde yer eden Joan Miro, döneminde edebiyat ve edebiyatçılarla da yakından ilişkili oldu. Rene Char, Jacques Prevert, Paul Eluard, Michel Leiris gibi yazın ustalarına esin veren ve birçok yazarın yapıtlarını resimleyen Miro, “şiirleri resimleştiren, resimleri şiirleştiren sanatçı” olarak da anılıyor.
mavirecete - avatarı
mavirecete
Ziyaretçi
7 Temmuz 2008       Mesaj #57
mavirecete - avatarı
Ziyaretçi
Bu yıl üçüncüsünün gerçekleştirilmesi planlanan 40 gün 40 gece sema programı 14 Temmuz – 23 Ağustos, 2008 tarihlerinde yapılacaktır. Neva Sanat bu mistik döngü`de yerini açılışta alacak ve Ankara`dan açılış için gelen misafirlerine bu muazzam birliktelik için rehberlik yapacak. Spiritüel kulvarda bir ilk olan ve gönül birliği verilerek hallenilen bu organizasyon bir çoğunuz için yeni bir başlangıç olacak.

Bilgi için

312 285 84 24
212 511 15 38


Mehmet Rasim Mutlu Kültür Merkezi
Gökçedere Kaplıcları
Yalova - Türkiye Hazreti Mevlana ve sema

700 yıl kadar önce bugün Türkiye olarak adlandırılan Anadolu´da, Konya´da mutasavvıf, filozof ve mukaddes bir şahsiyet olan Mevlana Celaleddin-i Rumi yaşadı.
Hz.Mevlana şair, mutasavvıf, manevi bir öğretmen ve erdem sahibi bir kişiydi. Kuran ve dini ilimler hususunda bir otorite ve dünya hayatı ile ilgili problemlerin çözümünde bir üstad idi. Onun erdem zenginliği ve örnek yaşam tarzı kendini sema şeklinde ifade etmiştir.
Sema yapan kişi kalbinin bulunduğu istikamete doğru döner; çünkü kalb Tanrı´nın evidir. Yavaşça eller ve kollar bulunmaları gereken yerlere ulaşırlar. Sağ el Tanrı´dan gelecek ihsanları kabul etmek üzere yukarı doğru açılır, sol el ise vermek ve paylaşmak gayesiyle aşağıya çevrilir.
Sema evrensel aşka giden yolda bir adım ve bir dua, ayin öğeleri taşıyan bir ibadet dansıdır. Kişi birlik hissini kaybetmeden diğer insanlarla birlikte sema eder. Sema aynı zamanda Tanrı´ya karşı duyulan ilahi aşkı simgeler; bu aşk yoluyla insan diğer insanları da sevmeyi öğrenir.
Tarihi Gerçekler:

Sema dönerek yapılan bir ibadettir. Asırlar öncesinden beri değişik insan topluluklarında görülür. Dönme ve ritmik hareketler bilinci değiştiren ve ruhsal kaynaklarla daha derin temas sağlayan bir uygulamalardır.
Danslar ve dönme ibadeti Anadolu´ya Orta Asya´dan gelmiştir. Bu danslarda, her hareketin manevi bir kararlılık ve bilinç taşıdığı fikri mevcuttur.
Girdap şeklinde dönme hareketleri şamanik zamanlardan beri bilinmektedir. Şamanlar bu hareketler ile ekstaza ulaşmakta ve bilinç durumlarını değiştirmekteydiler. Bu hale ulaşan Şaman başka alemlere ve boyutlara geçmekte ve sorularına yanıt ve problemlerine çare bulmaktaydı.
Sahabeden biri şiir okuduğunda Peygamberimiz Hz. Muhammed´in (S.A.V.) dans ederek dua ettiği rivayet edilir.
Seminerimiz:

Hz Mevlana´nın sağlığında Sipehsalar adlı bir şahıs onun hayatı, seceresi ve ailesi hakkında bir kitap yazmaya başladı. Daha sonra Ahmet Eflaki bu kitabı tamamladı; kitabın ismi: Menkıb el-Arifin (Ariflerin Menkıbeleri) idi. Bu kitapta Hz. Mevlana´nın kaç defa ve ne kadar süreyle sema yaptığı hakkında bilgilere ulaşıyoruz. Bazen üç gün üç gece, bazen yedi gün yedi gece, bazen on altı gün ve on altı gece ve üç defa da kırk gün kırk gece sema yaptığını öğreniyoruz.
Birkaç yıl önce, 700 sene evvel Hz. Mevlana´nın yaptığı gibi esas şekliyle sema yapmak gayesiyle bir denemeye girişitik. Maneviyatımızı derinleştirmek amacındaydık.
Son beş yılda İsviçre, Almanya, İspanya, Avusturya ve Türkiye´de, bir sefere mahsus bir gün ve gece, on altı kere üç gün ve gece, iki kere beş gün beş gece ve bir kere de yedi gün ve yedi gece sema çalışması yaptık.
Geçtiğimiz iki yıl aynı günlerde, aynı yerde, iki defa 40 gün 40 gece sema çalışması gerçekleştirdik.
Bu çalışmalar sırasında müzik hiç durmadı ve her an en az iki semazen döner vaziyette çalışmalar devam etti.
Bu yıl da yine kırk gün ve kırk gece müzik, sema, zikir ve dua ile ibadet etmek niyetindeyiz.
Umuyoruz ki herkes kendi benliğinde semanın özünü ve anlamını bulur ve bizler semanın eğitsel yönünü deneyimleriz.
Organizasyon

Yalova´da bir kültür merkezi var. Bu merkez Mehmet Rasim Mutlu´ya ait. Geçen yılki kırk gün semaın gerçekleştirildiği bu yer bu çalışma için ideal.
Kırk gün boyunca, bireysel olarak, kültür merkezinde yeyek yiyip, uyuyabiliyorsunuz. Böylece 24 saat boyunca zikir ve müziği kesintisiz olarak dinleyebilirsiniz.
Sorularınız için Oruç Güvenç ve Rasim Mutlu orada olacaklar.
Yemekler hazır olacak.
Oradaki ruhsal çalışma için Mevlânâ´nın eserlerinden yanınızda bulundurmak yararlı olabilir.
Ulaşım:
  • Yenikapı´dan Yalova deniz otobüsüne binebilirsiniz
  • Yalova´dan taksi veya dolmuşla Gökçedere Termale ulaşabilirsiniz
  • Termal´e varınca Mehmet Rasim Mutlu kültür merkezini sorabilirsiniz.
Önemli!

Semadan sonra, özellikle kırk gün kalanlar için, hemen arabaya binip gitmek yerin e 1-2 gün daha orada geçirmek iyi olabilir.
Bu çeşit bir ruhsal çalışma çok yoğun olabilir. Tıbbi olarak bir tedavi değil, ancak duanın ve meditasyonun iyileştirici etkileri olduğu biliniyor.
Bu çalışmaya katılmak herkesin kendi sorumluluğudur ve ne kadar kalacağına da herkes kendi karar verir.
Bazı pratik noktalar:

Lütfen kendi uyku tulumu, çarşaf, pike, yastık vs gibi malzemelerinizi getirin. Temmuz ve Ağustos´ta hava muhtemelen çok sıcak olacak.
Merkezde bir tane kadınlar ve bir tane de erkekler için olmak üzere iki tane büyük oda var. Buralarda ya da semahanede ya da bahçede kalabilirsiniz. İsteyenler için Gökçedere´de merkeze yakın oteller ve pansyonlar da var. Bu durumda kendi odanızın ücretini siz ödersiniz.
Merkezde bir çamaşır makinesi var.
Merkezin yakınlarında bir termal tesis var. Mayo ve havlularınızı getirmeyi unutmayın.
Merkez doğanın içinde ve mevsim de yaz. Sivrisinekler olabilir.
Merkezin civarında orman yürüyüşü için hoş patikalar var.


Sanat EtkinlikleriSanat Etkinlikleri
Sanat EtkinlikleriSanat Etkinlikleri
Sanat EtkinlikleriSanat Etkinlikleri
Sanat Etkinlikleri
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
7 Temmuz 2008       Mesaj #58
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
"Sınırlar Yörüngeler 04" Sergisi



yorungeler1

Siemens Sanat'ın Türkiye'de çağdaş sanatın genç yeteneklerini keşfetmek amacıyla bu yıl ikincisini düzenlediği "Sınırlar Yörüngeler" yarışmasında başarılı görülen genç sanatçılara ait yapıtların ikinci bölümü "Sınırlar Yörüngeler 04" sergisinde sanat severlerle buluşuyor.

Sergide, Seçil Alkış, Güler Aşık, Sena Başöz, Kerem Ozan Bayraktar, Çınar Eslek, Cemile Kaptan, Sema Kayaönü, Selin Kocagöncü, Elif Öner, Ayşe Topçuoğulları isimli genç yeteneklerin çalışmalarına yer veriliyor.

Alan gözetmeksizin tüm lisans ve lisansüstü öğrencilerine açık olan yarışmanın sonucunda düzenlenen Sınırlar Yörüngeler 04 sergisinde yer alan çalışmalar çoğunlukla resim, yerleştirme ve videolardan oluşturuyor.

Siemens Sanat'ın küratörlerinden Mürteza Fidan, özellikle 90'ların ikinci yarısından sonra her küresel ekonominin kendi varlığını karşılayacak kültür politikaları geliştirmesinin sergi konseptinin çıkış noktası olduğunu belirtiyor. Bunun yeni bir paradigma olduğunu söyleyen Mürteza Fidan, "Her paradigma bir merkezin dağılmasına ve yeni merkezlerin oluşmasına yol açar. Her yeni merkez birçok çelişkiyi ve çatışmayı kendi bünyesinde barındırır. Yeniden yapılanmak için yıkıma da hazır olunmalıdır" diyor.

yorungeler2

Türkiye'nin, küreselliğin hem ekonomik hem de kültürel lojistiğinin en önemli ağırlık merkezlerinden biri olduğunu belirten Mürteza Fidan, modernliğin toplumsal gerçekliğinin karşılığının olmadığı ülkemizde, bu kavramın kültürel kaidelerinin çökmesiyle oluşan çoğul temsillerin yarattığı homojenlikteki yırtılmalarla karşı karşıya bulunulduğunu söylüyor.

Mürteza Fidan, "Diğer yandan teknolojideki baş döndürücü gelişmelerin yaşam tanımı olarak yansıdığı gündelik hayat, insan ilişkilerinin doğrudan yaşanmadığı ama yerlerini heyecan verici temsillere bırakarak uzaklaştığı bir başka toplumsal yırtılma olarak karşımıza çıktmakta" diyor.

Sınırlar Yörüngeler 04, 25 Haziran-31 Temmuz tarihleri arasında haftanın her günü 10:00-19:00 saatleri arasında Siemens Sanat'ta ziyaret edilebilir.

Siemens Sanat:
Meclisi Mebusan Cad. No: 125
34427 Fındıklı İstanbul
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
8 Temmuz 2008       Mesaj #59
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
33 Genç Fotoğrafçıdan “İğne Deliği Fotoğrafları

İstanbul Modern Sanat Müzesi, 2500 yıllık Camera Obscura ilkesine dayalı ‘iğne deliği’ tekniğini kullanan 33 genç fotoğrafçının çalışmalarını “İğne Deliği Fotoğrafları” sergisinde bir araya getiriyor. Sponsorluğunu Mustafa Nevzat İlaç Sanayii AŞ’nin üstlendiği, küratörlüğünü Engin Özendes’in yaptığı, fotoğraf sanatının tarihsel bir dönemini yeniden yaşatan 67 fotoğraftan oluşan sergi, 17 Haziran – 24 Ağustos 2008 tarihleri arasında İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde yer alacak. Serginin destekçileri arasında Visa Renkli Ufuklar, Mas Matbaa ve Marshall bulunuyor.

Adana Adasokağı Lisesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Nuri Gürdil’in önderliğinde 2006’da kurulan ve Tepebağ Lisesi’nde süren fotoğraf atölyesi, Adana’daki okullara örnek oldu. Bu fotoğraf çalışmaları, Seyhan, Pozantı, Yüreğir ilçelerindeki 10 ayrı okula da dalga dalga yayıldı.

Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Nuri Gürdil’in kurduğu fotoğraf atölyesine katılan öğrenciler, gerekli donanımı sağlayamadıkları için sorunu, fotoğraf makinesinin en ilkel hali sayılan ve Camera Obscura ilkesine dayalı çalışan Pinhole/İğne Deliği tekniği ile çözdüler. Öğrenciler, üzerlerine delik açılmış konserve kutularını ve benzer nesneleri kullanarak İğne Deliği düzenekleri yarattılar.

Sergide yer alan 33 genç fotoğrafçı da konserve kutusuna açılan bir delikten sızan ışıkla, birbirinden ilginç görüntüler yarattılar. Çektikleri fotoğraflarla, gerek ifade biçimleri, gerekse iğne deliği için gerçekten yakalanması zor olan kompozisyonlar oluşturup, ışığı çok etkileyici bir biçimde kullandılar. Kendilerini ifade ederken, çalışmalarıyla fotoğrafı çekenin makineler değil, yaratıcılık olduğunu bir kez daha vurguladılar. Adanalı bir grup genç, öğretmenlerinin öncülüğünde, fotoğraf için pahalı makinelerden çok, akıl ve özveriye gereksinim olduğunu kanıtladılar. Diğer okullardaki gençler de aynı yöntemi kullanarak fotoğraf atölyeleri oluşturdular.

MÖ 5. yüzyılda keşfedilen basit bir ilke

Günümüzde bazı önemli fotoğrafçılar tarafından da kullanılan ve 29 Nisan’ın "Dünya İğne Deliği Günü" ilan edilmesine neden olan bu anlatım biçimi, aslında çok basit bir ilkeye dayanır. İlk kez, M.Ö. 5. yüzyılda Çinli düşünür Mo Tzu, nesnelerin ışığı her yönde yansıttığının farkına vararak, yazılarında çok küçük bir delikten geçen ışığın yarattığı ters görüntüyü belirtir. "İğne Deliği" fotoğraflarında, bilinen fotoğraf makinelerindeki objektiflerin yerini 0.25-1 mm çapındaki bir iğne deliği alıyor. Işık bu delikten geçerek, karanlık ortam sağlayan kutunun içinde bulunan ışığa duyarlı yüzey (film ya da kart) üzerinde bir görüntü oluşturuyor. Işık geçirmeyen her kapalı ortam, bir iğne deliğinden sızan ışıkla ‘camera obscura'ya dönüşebiliyor. Kutuya açılan iğne deliğinin karşısına bir fotoğraf filmi ya da kâğıdı yerleştirilip, kutu fotoğraf çekimine hazırlanıyor.

Birçok nesneden kamera olarak yararlanmak mümkün. Sergide, genç fotoğrafçıların fotoğraf çekimini gerçekleştirdikleri iğne deliği düzenekleri de sergileniyor: Duyarlı bir yüzeye sahip fotoğraf kâğıdı doğrudan bant kutusuna yerleştirilmiş ve dış görüntü gün ışığında negatif olarak kâğıt üzerine kaydedilen bir iğne deliği düzeneği; hem 6 x 6 hem de 6 x 9 filme çekim yapabilen parfüm seti kutusundan yapılmış iğne deliği düzeneği ya da otomobillerin ön tekerlek bağlantı bölümünde bulunan rot başıyla yapılmış, oynar başlı, üçayak ve yuvarlak helva kutusundan yapılmış iğne deliği düzeneği...

Eylül 2006’da Adana Adasokağı Lisesi’nde kurulan fotoğraf atölyesi

Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği (AFAD) üyesi ve Adana Adasokağı Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olan Nuri Gürdil, fotoğraf alanındaki bilgilerini öğrencileriyle paylaşmak ve estetik beğenilerini geliştirmek amacıyla Eylül 2006’da okulda bir fotoğraf atölyesi kurar.

Kentin varoşlarındaki lisenin öğrencileri, başlangıçta fotoğraf makinesi sahibi olmaları olanaksız olduğundan, kolayca elde edebilecekleri İğne Deliği düzeneğiyle çalışmaya başlarlar. Fotoğraf yoluyla ifade etmek istediklerini, konserve kutularından yaptıkları bu düzenek yardımıyla çözmeye çalışırlar. Bu çalışmayla fotoğrafı çekenin makineler değil, yaratıcılık olduğunu göstermeye çalışırlar.

Öğrenciler, bu çalışma süresince Adana ve çevresinin anıtsal yapılarının, kültürel mirasının fotoğraflarını çekerler. İstedikleri zaman da Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği’nin (AFAD) karanlık odasından ve etkinliklerinden yararlanırlar. Çektikleri fotoğrafların filmlerini kendileri yıkarlar.

2006 Kasım ayında başlayan “İğne Deliğinden Sızan Işık” başlıklı çalışmalar, 8. 13 Kare Uluslarararası Sanat Festivali’ndeki etkinliklerle sürer. 2007 yılında Adana Rotary Kulübü Uluslararası Fotoğraf Yarışması’nda ekipten iki öğrencinin fotoğrafı sergileme ödülü alır. Ekip, Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesi 5. Uluslararası Fotoğraf Günleri etkinliklerine 6 öğrenciyle katılarak sergi açar, söyleşi ve gösteri yapar.



Yüksek bir estetik değere sahip ve önemli bir tarihsel dönemi işaret ediyor

Gençlerin çalışmalarıyla 2007 yılında Kıbrıs’ta Yakın Doğu Üniversitesi’nin düzenlediği 5. Uluslararası Fotoğraf Günleri sırasında karşılaşan İstanbul Modern Fotoğraf Sergileri Küratörü Engin Özendes, “Fotoğraflar gerek ifade biçimleri, gerekse iğne deliği için gerçekten yakalanması zor olan kompozisyonlardı ve ışığın kullanılması açısından çok etkileyiciydi. Çalışmaları izlerken sahiplerinin bu kadar genç olacağını düşünmemiştim. Kendileri ile tanıştığımda da bu genç insanlar beni bir kez daha şaşırttılar. Fotoğraflar ne denli kusursuzsa, bu öğrenciler de o denli bilinçliydi” görüşünü dile getiriyor.
Nuri Gürdil’in fotoğraf aracılığıyla öğrencilerin kentlileşme süreçlerine katkıda bulunmayı, kültür mirasına sahip çıkarak bilinçlenmelerini amaçladığını belirten Engin Özendes, “Gürdil, bu çalışmanın, kültür-sanat bilinci belirli oranda gelişmiş, fotoğrafa ve her türlü estetik ürüne saygı duyan, kendisiyle ve kentiyle barışık, üretken, yaratıcı, misyon ve vizyon sahibi, entelektüel bireylerin yetişmesine hizmet edeceğine inanıyor” diyor.

Engin Özendes, "İğne Deliği Fotoğrafları" sergisinin, toplumsal bir projeye destek vermek ya da Anadolu insanının fotoğrafla ilişkisini vurgulamak gibi sanat dışında kalan amaçlarla değil, bu genç fotoğrafçıların ellerinden çıkan fotoğrafların yüksek bir estetik değere sahip olması ve fotoğraf sanatının son derece önemli, tarihsel bir dönemine işaret etmesi nedeniyle İstanbul Modern'de yer aldığını vurguluyor
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
10 Temmuz 2008       Mesaj #60
nünü - avatarı
Ziyaretçi
İstanbul-u-yorum
wg11tem4
Güzel sanatların her dalından mezun 25 yıllık akademililer kendi İstanbullarını yorumladılar. Resim, heykel, mimarlık, seramik, tekstil, grafik, fotoğraf, geleneksel el sanatları bölümleri mezunu sanatçılar İstanbul konulu eserleri ile 'İstanbul-u-yorum' adlı sergide buluştular. İstanbul'un tüm zamanların kültür başkenti olduğunun bir kez daha altını çizmek istediler. Sizin İstanbul'unuzun tadını çıkarmak istiyorsanız kaçırılmayacak bir sergi.
Nerede: Atilla İlhan Kültür Merkezi
Adres: Meşrutiyet Cad. No:3/3 (Galatasaray Lisesi Karşı Caddesi)
Beyoğlu, İstanbul
Tel: (212) 293 4242

Benzer Konular

3 Mayıs 2013 / Misafir Müzikhol
28 Nisan 2013 / Need Help Soru-Cevap
28 Eylül 2012 / misafir Soru-Cevap
5 Ocak 2015 / underto Taslak Konular