Arama

Joseph Stalin

Güncelleme: 8 Şubat 2017 Gösterim: 21.113 Cevap: 4
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
11 Ekim 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

Stalin İosif

Ad:  Joseph Stalin1.jpg
Gösterim: 1464
Boyut:  77.5 KB

asıl adı İOSEB VİSSARİONOVİÇ CUGAŞVİLI
Sponsorlu Bağlantılar
(d. 21 Aralık 1879, Gori, Gürcistan, Rus Çarlığı - ö. 5 Mart 1953, Moskova, SSCB),
Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel sekreteri (1922-53) ve SSCB başbakanı (1941-53).

Çeyrek yüzyıl boyunca sınırsız bir otoriteyle yönettiği SSCB’yi dünyanın en güçlü ülkeleri arasına sokmuş, Stalinizm adıyla anılan ekonomik ve siyasal düşünce ve uygulamaları 1980’lerin sonlarına değin sosyalizm tarihine damgasını vurmuştur.
Yoksul bir Gürcü ailesinin oğluydu; babası ayakkabıcı, annesi çamaşırcıydı. Rusçayı Gori’de gittiği kilise okulunda (1888-94) öğrendi. Daha sonra papazlık eğitimi için Tiflis İlahiyat Okulu’na girdi. Burada gizlice Marx’ın yazılarını ve başka yasak yayınlan okudu. 1899’da ilahiyat okulundan (resmî tarihlere göre devrimci etkinlikleri nedeniyle atılarak, annesine göre ise sağlığının bozulması yüzünden) aynldı. Aralık 1899’da kısa bir süre Tiflis Gözlemevi’nde kâtiplik yaptı ve kayıtlara göre bundan başka bir ücretli işte ya da kol emekçisi olarak hiç çalışmadı. 1900’de yeraltı etkinliklerine katılarak Kafkasya’nın belli başlı sanayi merkezlerinde işçi gösterileri ve grevlerin örgütlenmesinde çalıştı. 1903’te Rus Sosyal Demokrat işçi Partisi! (RSDRP) Menşevikler ve Bolşevikler olarak iki kanada aynhnca Cugaşvili Bolşeviklere katıldı, Lenin’in sadık bir izleyicisi oldu. Nisan 1902-Mart 1913 arasında siyasal nedenlerle yedi kez tutuklandı; hapse girdi ve sürgüne gitti.

Cugaşvili parti hiyerarşisinde yavaş yükseldi. Rus Sosyal Demokratlarının 1905 Tammerfors (bugün Tampere, Finlandiya), 1906 Stockholm ve 1907 Londra toplantılarına katıldıysa da fazla etki uyandırmadı. Ama perde arkasında çalışarak 25 Haziran
1907’de Tiflis’te büyük bir soygun düzenledi. Şubat 1912’de sürgünde yaşayan Lenin tarafından RSDRP’nin Bolşevik kanadının ilk Merkez Komitesi’ne alındı. Bu arada Rusça stal (çelik) sözcüğünden “çelik adam” anlamına gelen Stalin adını kullanmaya başladı. 1913’te Lenin’in isteği üzerine Marksizm Natsionalni Vopras (Marksizm ve Milli Mesele, 19671Marksizm ve Ulusal Sorun ve Sömürge Sorunu, 1990/ Milli Mesele, 1992) adlı önemli çalışmasını yazdı. Kısa bir süre Bolşeviklerin gazetesi Pravda'nın yayın yönetmenliğini yaptı. En uzun sürgün dönemini Temmuz 1913’ten Mart 1917’ye değin Sibirya’da geçirdi.

Çarlık rejiminin devrilmesi üzerine 25 Mart 1917’de Petrograd’a (bugün Petersburg) dönen Stalin yeniden Pravda'mn yayın yönetmenliğini üstlendi. Bir süre, Bolşeviklerin Geçici Hükümet’te ağır basan orta sınıf liberalleriyle işbirliği yapmasını savundu, ama sonunda Lenin’in etkisiyle silahlı ayaklanmayı destekleyerek Ekim Devrimi ilde başlıca rakibi Troçki’ninki kadar parlak olmasa da, önemli bir rol oynadı. 1918-20 iç savaşı sırasında çeşitli cephelerde siyasal- askeri yöneticilik yaptı; yeni hükümette milliyetler komiserliği (1917-23) ve devlet denetleme komiserliği (1919-23) görevlerinde bulundu. 1922’de ise partinin Merkez Komitesi genel sekreteri olarak diktatörlüğünün dayanaklarını oluşturabilecek konuma geldi. Parti’nin yapısında o güne değin birincil önem taşımayan bu görevinden yararlanarak parti içi atamalan denetimine aldı.

Sağlığı hızla bozulan Lenin, 1922-23’te yazdığı “siyasal vasiyet”inde {bak, Lenin’in Vasiyeti) onun genel sekreterlikten alınmasını önerdi. Ama Lenin’in Ocak 1924’te ölmesinden sonra ilk ağızda Troçki’ye karşı Grigori Zinovyev ve Lev Kamenev’le ittifak kuran Stalin bu belgenin ortaya çıkarılmaması konusunda uzlaşma sağladı ve konumunu korumayı başardı. Aynı anda Lenin çevresinde büyük bir kült başlatarak onun en sadık izleyicisi ve her türlü mirasının doğal bekçisi görünümünü aldı. Bu arada kendi çevresinde de bir kült oluşturmaya girişerek 1925’te Tsaritsin kentine Stalingrad (bugün Volgograd) adını verdi. Bir sonraki aşamada bu kez Nikolay Buharin ile Aleksey Rikov’un desteğini sağlayarak Zinovyev ile Kamenev’i iktidardan uzaklaştırdı. Kuramsal planda ise, dünya devrimi olmadan da Sovyetler Birliği’nin ayakta durabileceği inancıyla ortaya attığı “tek ülkede sosyalizm” öğretisi, işleri çekip çeviren orta kademe parti kadrolannca benimsendi.

Stalin 1928’de Lenin’in Yeni Ekonomi Politikası’na (NEP) son vererek, birbirini izleyen beş yıllık planların sıkı merkezî disiplini altında hızlandırılmış sanayileşme programım başlattı. 1937’de SSCB toplam sanayi üretiminde ABD’nin ardından dünyada ikinci sıraya yerleşti. Sermaye birikiminin en ağır yükü ise kırsal alanlara bindi. 25 milyon kadar köylü ailesi birkaç yıl içinde zorla kolektifleştirildi; isteksiz mujiklerin üzerine asker ve gizli polis (Birleşik Devlet Siyaset Dairesi-OGPU) birimleri sevk edildi; “kulak” olarak damgalananlar topluca tutuklandı, idam edildi ya da zorunlu çalışma kamplarına yollandı. Sanayiye sürekli kaynak aktaran Sovyet tarımı 1913 düzeyine ancak 1930’lann sonunda yaklaşabildi. Kolektifleşmenin Ukrayna’da yol açtığı kıtlık döneminde bile Stalin buğday stoklarını ihraç edip karşılığında makine almayı sürdürdü. Sanayide ise kültür ve teknoloji geriliğinin doğal sonuçlan yüzünden işletme yöneticileri bitmek bilmeyen “sabotaj” suçlamalarıyla karşılaştı.

1934’te doğrudan doğruya Parti üyelerine ve eski Bolşeviklere yöneltilmiş yeni bir terör dalgası başladı. XVII. Parti Kongresinde, Leningrad örgütünün başında bulunan ve halkça çok sevilen Sergey Kirov’a karşı yalnızca 3 oy çıkarken, Stalin’e karşı 300 oy kullanıldı. Ama Stalin emrindeki aygıt sayesinde seçim sonuçlannı ikisinin eşit oy aldığı biçiminde açıklattı; ardından 1 Aralık 1934’te Kirov Leningrad’da öldürüldü. Stalin suçu muhaliflerine yıktı (ama Kruşçev’in kurdurduğu soruşturma komisyonunun sağ kalan üyeleri İ990’da Kirov’u Stalin’in öldürttüğünü açıkladı). Ağustos 1936, Ocak 1937 ve Mart 1938’in ünlü “Moskova duruşmalarında Zinovyev, Karnenev, Buharin, Rikov ve daha yüzlerce eski önder, baskı ve işkenceyle imzalatılmış ifadelerine dayanılarak “karşıdevrimcilik” ten “Nazi ajanlığı”na kadar her şeyden suçlu bulunup idam edildiler. Sovyet toplu- munun en seçkin ve verimli kesimleri ağır kayıplara uğradı. Stalin’in iktidarını tehdit etmesin diye orduda da benzer bir harekâta girişildi.

Haziran 1937’de Mareşal Mihail Tuhaçevski ile bir dizi önde gelen generalin “vatana ihanet”ten yargılanıp idam edilmiş oldukları açıklandı (bak. Büyük Temizlik). II. Dünya Savaşı’nda Stalin hiç umut vermeyen bir başlangıcın ardından büyük iradesi, enerjisi ve örgütleyiciliğiyle savaşan tarafların üst yöneticilerinin en başarılısı oldu. Bu dönemde Sovyetler Nazizme karşı zikzaklı bir politika izledi. Uzun süre Hitler’e karşı Batı’yla bir ittifak kurmaya çahşan, hattâ İngiltere ve Fransa’yı ürkütmemek için İspanya İç Savaşı’nda İspanyol Komünist Partisi’nin inisiyatifini frenleyen Stalin, Batı ülkelerinin yatıştırmacılığı karşısında bu kez Ağustos 1939’da Hitler’le bir saldırmazlık paktı imzalanması için Molotov’a talimat verdi. Anlaşmanın gerekçesi Batı’nın Hitler’i SSCB üzerine saldırtmak oyununu bozmak ve zaman kazanmak olarak açıklandı.

Anlaşmaya eklenen ve uzun süre varlığı yadsınan bir gizli protokol uyarınca, Eylül 1939’da Hitler Polonya’ya saldırıp sonra Batı Cephesi’ne dönerken, Sovyetler Birliği de Doğu Polonya, Estonya, Letonya ve Litvanya ile Romanya’nın bazı kesimlerini ilhak etti; aynca, Finlandiya’ya saldırdı ve toprak tavizleri kopardı. Ama Hitler’in 22 Haziran 1941’de savaş ilan etmeksizin başlattığı blitzkrieg (yıldırım savaşı), en iyi generallerini Moskova duruşmalarında yitiren Sovyet ordusunu hazırlıksız yakaladı ve büyük kayıplara yol açtı. On gün kadar Sovyet halkının önüne çıkmayan Stalin, çabuk toparlanarak başkomutanlığı üstlendi; Almanlar 1941 kışında Moskova önlerine geldiklerinde bile kenti terk etmedi ve önce savunmayı, sonra büyük karşısaldınyı örgütledi. Merkezî planlama ekonomisi, savaş koşullarında kaynakların etkili biçimde seferber edilmesini sağladı. 1942 kışındaki Stalingrad ve 1943 yazındaki Kursk çarpışmaları II. Dünya Savaşı’nın dönüm noktalan oldu. Stalin’in ve Sovyet genelkurmayının kurduğu etkili önderlik sistemi, bu savaşlann kazanılmasında önemli rol oynadı. Aynca savaş ve zafer, Sovyet halkının yurt savunması için birleşip 1930’lann iç yarasını bir ölçüde unutmasına katkıda bulundu.

II. Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği büyük kayıplara uğradı. 1941-45 felaketinin yarattığı güvenlik kaygılannın da etkisiyle, Stalin daha savaş bitmeden Avrupa’nın zaferden sonraki görünümüne nüfuz alanlarınm paylaşımı temelinde bakmaya başladı; 1943 Tahran ve 1945 Yalta konferanslarında Doğu Avrupa’da Sovyet egemenliği ilkesini yerleştirmeye çalıştı. Dönemin İngiliz dışişleri bakanı olan Anthony Eden’e göre de Churchill ve Roosevelt’ten daha usta bir görüşmeci olduğunu ortaya koydu.
Ad:  Joseph Stalin8.jpg
Gösterim: 1050
Boyut:  83.1 KB
1944-45’te Kızıl Ordu’nun Nazi işgalinden kurtardığı ülkelerde savaş öncesinin küçük komünist partilerinden kalan çekirdekler birkaç yıl içinde iktidara yerleşti ve Sovyetler Birliği bu rejimlere hükmeder hale geldi. 1948’de Yugoslavya’nın Tito önderliğinde bağımsızlaşmasından sonra Stalin, öbür Doğu Avrupa ülkelerinin aynı yolu izlemesini önlemek için yerel tasfiyeler, göstermelik yargılamalar ve terör kampanyaları başlattı; “gizli Titocu” olduklarını itirafa zorlanan liderler idam edildi. Soğuk Savaş yıllarında Sovyetler Birliği bir kez daha dış dünyaya kapandı. Son yıllarında artık hiç kimseye güvenmeyen Stalin, Ocak 1953’te çoğu Yahudi olan bazı Kremlin doktorlarını çeşitli Sovyet liderlerini tıbbi yoldan öldürmeye yönelik gizli bir tertip içinde oldukları gerekçesiyle tutuklattı. “Doktorlar Komplosu” olarak bilinen bu yargılama, üst kademeye karşı yeni bir terör dalgasına dönüşme belirtileri gösterirken Stalin, resmî açıklamaya göre ani bir beyin kanaması geçirerek öldü. O gün Kremlin’deki telaş, gizli polis aygıtının son şefi Lavrenti Beria’nın tuhaf davranışları ve öbür önderler tarafından hemen ortadan kaldırılması, ayrıca Stalin’in bütün gün tıbbi bakım görmediği konusunda kızı Svetlana Alliluyeva’nın yaptığı açıklamalar, ölümünün doğal olmadığı yolunda kuşkulara yol açtı.

Stalin’in ulûsal sorunun yanı sıra dil, diyalektik, örgütlenme ve Leninizm üzerine birçok yazısı Türkçeye çevrilmiş, Bütün Eserleri (3 cilt) 1978-80 arasında yayımlanmıştır.


Son düzenleyen Safi; 8 Şubat 2017 21:52
Biyografi Konusu: Joseph Stalin nereli hayatı kimdir.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
6 Haziran 2013       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Josef Stalin
(1879 Gori-1953 Moskova)
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  josef-stalin_292749.jpg
Gösterim: 798
Boyut:  41.6 KB

Sovyet devlet adamı.

Asıl adı Jozef Visariyonoviç Çugaşvili'dir. Tiflis'te bir papaz okulunda eğitim gördü. Daha sonra gizli bir devrimci örgüte katıldı (1900) ve 1903 yılında Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi'ne girerek, Bolşevikler ile birlikte tavır aldı. 1903-1917 yılları arasında birkaç kez tutuklandı, sürgüne gönderildi ve devrimci çalışmalarını sürdürdü. 1912'de Lenin'in önerisiyle Bolşevik Merkez Komitesi'ne seçildi. 1913-1917 arasında Sibirya'da sürgünde kalan Stalin, Şubat Devrimi sırasında sürgünden kurtuldu ve Petrograd'da Bolşeviklerin liderliğini yaptı. Lenin İsviçre'den dönüp hükümetin devrilmesi gerektiğini savunana dek, Geçici Hükümeti destekledi.

Ekim Devrimi'nin hazırlanmasında, özellikle de parti yayın organının yazıişleri müdürü olarak aktif rol aldı. Sovyet hükümeti kurulduktan sonra, Uluslar Komiserliği (1917-1923) görevine atandı. İç Savaş sırasında (1918-1921), Güney Cephesi'nde Kızıl Ordu komiserliğinde bulundu. O dönemde savaş komiseri olan Troçki ile sürtüşmeleri oldu. 1919'da Politbüro üyeliğine getirildi. Merkez Komite'nin önemli bir alt komitesi olan Orgbüro'da sivrilen Stalin'in, parti içindeki etkinliği arttı. 1921'de Troçki yandaşlarının parti sekreterliğinden uzaklaştırılması üzerine de iyiden iyiye güçlendi. 1922 Nisan ayında parti genel sekreterliğine getirildi. Lenin'in 1922'de hastalanması ve aktif politikadan çekilmesi üzerine yönetimi üstlenen kolektif liderlikte (Zinovyev, Kamenev, Buharin, Rikov, Stalin) etkin bir rol oynadı.

1923'te Troçki'nin önderliğindeki sol muhalefet gelişti. Stalin, Zinovyev ve Kamanev ile birleşerek Troçki'ye karşı "troyka"yı (üçlü yönetim) kurdu. Daha sonra, kendisine karşı Troçki ile ortak tavır alan Zinovyev ve Kamanev'i de Troçki ile birlikte parti yönetiminden uzaklaştırdı. Lenin'in ölümünden sonra (1924), Sovyet politik yaşamının en önemli adı olan Stalin, 1928 yılında, özellikle tarımın kolektifleştirilmesini öngören yoğun bir sanayileşme programını yürürlüğe koydu. Aynı yıl, Buharin önderliğindeki sağ muhalefeti de etkisiz hâle getirdi. Leningrad Bölge Parti Sekreteri Kirov'un bir suikast sonucu öldürülmesinden sonra 1937'de kurulan Moskova mahkemelerinde Stalin'in siyasi rakipleri çeşitli cezalara çarptırıldılar.

1938'deyse, bu temizlik hareketine karışan tüm görevlileri tasfiye etti. 1939'da Hitler ile bir saldırmazlık paktı imzalamasına karşın SSCB'nin 1941'de Alman saldırısına uğraması sonucu, İngiltere ve ABD'nin müttefiki olarak II. Dünya Savaşı'na katıldı. Savaş sırasında Sovyet ordularını yönetti. II. Dünya Savaşı sonrası soğuk savaş döneminde de Stalin, SSCB'yi güçlü bir devlet hâline getirmek için çalıştı. 19. parti kongresinde, yerine geçmesi için Malenkov'u önerdi. Stalin'in 1953'te ölümünden sonra Malenkov, yine kolektif bir liderlik tarafından denetlendi. Daha sonra, bu liderlik içinde yer alan Kruşçev, partinin genel sekreterliğine getirildi. Stalin, 1956'da Kruşçev tarafından, iktidarı kötüye kullandığı ve kişiliği çevresinde bir "mit" yarattığı gerekçesiyle suçlandı. Mezarı, Moskova'daki Kızıl Meydan'dadır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen Safi; 1 Ocak 2017 05:17
Sen sadece aynasin...
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Ocak 2017       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  Joseph Stalin2.jpg
Gösterim: 956
Boyut:  53.5 KB
Josef Stalin

Josef Stalin (asıl adıyla İoseb Cugaşvili) (1879 - 1953), 1922'den, 1953 yılındaki ölümüne kadar Sovyet Rusya'nın liderliğini ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin liderliği anlamına gelen Genel Sekreterliğini yapmıştır. Lakabı olan 'Stalin' Rusça'da çelik anlamına gelir.

İoseb Cugaşvili, 21 Aralık 1879'da Gürcistan'ın Gori kasabasında doğdu. Babası kunduracıydı. Gençken girdiği papaz okulundan devrimci militanlara katılmak üzere ayrıldı ve Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin bolşevik kanadı saflarında yer aldı.


Uzun yıllar Sibirya'da sürgünde kaldı. 1917 Şubat devriminden sonra sürgünden döndü. Aynı dönemde İsviçre'den sürgünden dönen Lenin'le birlikte çalışmaya başladı. 1917 Temmuz ayında Lenin'in tekrar Finlandiya'ya sürgüne gitmek zorunda kalması üzerine, Sverdlov'la birlikte partinin yönetimini üstlendi. Ekim Devrimi'nden sonra Lenin'in başkanlığındaki Sovyet hükümetinde Milliyetler Halk Komiseri oldu.


Lenin'in ölümünden az önce Komünist Partisi genel sekreteri oldu. 1920-1930 arası sağ ve sol ideolojik mücadele sırasında suçlandı. Bu mücadelelerde binlerce insan sürgüne gönderildi veya görevden alındı. Bu sürgünler ve cezalandırmalar milli temelde değil, esas olarak ideolojik çizgiler üzerine oluyordu. Stalin'in ideolojik mücadele sırasında geliştirdiği görüşler ve siyaset, (özellikle muhalifleri tarafından) Stalinizm olarak adlandırılır.


Dönemin en sert ideolojik mücadelesi Troçki'ye karşı sürdürülmüş ve Troçki'nin 1940Meksika'da öldürülmesiyle Bolşevik Partisi içinde sağ veya sol sapmayla suçlanan eski liderlerden hiçbiri hayatta kalmamıştır.
Josef Stalin, planlı ekonomi, kollektivizasyon ve endüstrileşme uygulamaları ile 1928-1936 yılları arasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde köklü dönüşümlerin gerçekleştirilmesini sağladı.

İkinci Dünya Savaşı sırasında parti liderliği, hükümet başkanlığı ve Sovyet orduları başkomutanlığı görevlerini bir arada yürüttü. 1939'da Hitler'in Nazi Molotov-Ribbentrop paktı diye de bilinen bir saldırmazlık anlaşmasını imzaladı. Almanyasıyla

Bu tartışmalı tarihsel dönemle ilgili olarak, Stalin'e düşman veya Stalin'den yana olan her iki tarafın da farklı tezleri vardır. Stalin karşıtlarının tezlerine göre, Hitlerle aralarındaki açıklanmayan gizli protokole bağlı olarak Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya ve Polonya'nin Naziler veya Sovyetler tarafından işgalinin yolu açılmıştır. Stalin'in doğru yaptığını savunanlara göre ise, 1937'deki MünihSovyetler Birliği'ne saldırısının önünü açmaya çalışıyorlardı. Bu amaçla Avusturya'nın Almanya'ya katılmasına (Ancshluss) ve Çekoslovakya'nın işgaline göz yummuş ve onaylamışlardı. Sovyetler Birliği bu gidişatı tersine çevirmek için dünya çapında barışın sözcülüğünü yapmaya çalışmıştı. Ne var ki, özellikle Çekoslovakya'nın işgalinden sonra Sovyetler Birliği'nin İngiltere ve Fransa ile ilişki kurma çabalarına rağmen bu iki ülke Nazi tehdidini birlikte ortadan kaldırma girişimini reddetti. Böylece Sovyetler Birliği, kendi sınırlarını güvence altına almak için bu protokolü imzaladı. Stalin'in amaçlarına göre, Polonya ve Baltık ülkelerinde oluşturulacak tampon bölgeler, Nazilerin Sovyetler Birliği'ne ulaşmasını engelleyecekti.


Böylece 1939 yılında Nazi işgalinden sonra Sovyetler Polonya'nın kalan yarısını işgal edip Estonya, LitvanyaLetonya'yı sınırlarına kattı. Finlandiya'ya saldırdı ve büyük kayıplar vermesine rağmen Mart 1940'da "kış savaşı' olarak bilinen bu savaşı da kazandı. 1941'de Hitler'in Sovyetlere saldırması üzerine Stalin bu sefer müttefiklerin yanında yer aldı. Sovyetler Birliği'nin en ağır bedeli ödeyen güç olarak (24 milyon ölü) müttefiklerin yanında Nazi Almanyası'na karşı kazandığı zafer uluslararası alanda gücünü artırdı. ve Kırım'ın Slavlaştırılması politikası yüzünden Kırım Tatarlarının 18 Mayıs 1944'te sürgüne gönderilmesini sağladı.
Ad:  Joseph Stalin7.jpg
Gösterim: 833
Boyut:  85.4 KB
1945'ten sonra Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde komünist rejimler kurdurdu. Daha sonra bu ülkelerin dünyadan izole edilmesi Churchill tarafından "demir perde" diye anılacak ve bu kavram yaygınlaşacaktır.

5 Mart 1953'te öldü. Ölümünden sonra Kruşçev, Stalin'i suçladı. Ünlü 20'nci Kongre ile başlayan anti-Stalinizasyon kampanyası Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov dönemine kadar sürecektir. Gorbaçov tarafından kongrelerde yayımlanan Glasnost ve Perestroika Stalin'e ağır eleştiriler getirdi.

Son düzenleyen Safi; 2 Ocak 2017 22:44
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Ocak 2017       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

STALİN İosif Visaryonoviç CUGAŞVİLİ

Ad:  Joseph Stalin3.jpg
Gösterim: 771
Boyut:  59.3 KB

gürcü asıllı sovyet devlet adamı
(Gori, Tiflis ili, 1879 - Moskova 1953).

Bir kunduracının oğluydu. Gori din okulu'na devam etti. 1894'te Tiflis Ortodoks seminerine katıldı. Orada liberal, halkçı ve marxçı düşüncelerle tanıştı ve 1898’de gürcü sosyal demokrat örgütü Mesam Dasiye üye oldu. 1899'da seminerden ayrılarak RSDİP’in Tiflis komitesine girdi ve 1900’de Koba takma adıyla profesyonel gizli devrimci oldu; 1913’ten sonra Stalin (“çelik adam”) takma adını kullandı. RSDİP'in 1903'te kurulan Kafkas birliği'nin komite üyesi olarak, bolşeviklerin yanında yer aldı ve RSDİP’in aralık 1905'te Tammerfors'ta (Tamperel toplanan ilk konferansında hazır bulundu. Lenin’le orada tanıştı. Kafkasya bolşeviklerinin “savaş gruplarınca gerçekleştirilen "kamulaştırmalar"a katıldı ve Londra kongresi'nde hazır bulundu (1907). Vologda'da evinde gözaltına alındı (1908-1911); Lenin'in önerisiyle, ocak 1912'de RSDİP Merkez komitesi'nce komitenin Rus bürosu'nun üyeliğine seçildi. 1913’te yayımlanacak kuramsal bir yapıt olan Marksizm ve milli mesele'yi (Marksizm i Voprosy iazykoznaniya) gözden geçirmek için Lenin'le birlikte Kraköw'da çalıştı (kasım - aralık 1912). 1913'te tutuklanarak, 1916 sonuna kadar kalacağı, kutup dairesi yakınlarındaki Turuhansk’a sürüldü.

Resmi tarih, 20'li yılların sonundan başlayarak, devrim, iç savaş ve sovyet rejiminin ilk yılları boyunca “Lenin’in en yakın yardımcısı ve yandaşı" Stalin imgesini vermeyi zorla benimsetti. Oysa Stalin Petrograd’a Kamenev ve Muranov'la birlikte 12 (25) mart 1917’de döndü. RSDİP Merkez komitesi bürosu'na ve Pravda'nın yazı işlerine o tarihte girdi ve orada bolşeviklerin çoğunluğuyla birlikte, geçici hükümetin eleştirel bir biçimde desteklenmesini savundu. Ama Lenin'in dönüşünden sonra "nisan tezleri”ni benimsedi. Temmuz - ağustos 1917'de bolşevikler üzerinde yoğunlaşan tutuklamalardan kaçıp kurtuldu ve Lenin Finlandiya’ya gitmek zorunda kalınca, Sverdlov’la birlikte partinin yönetimini üstlendi. Ayaklanmayı hazırlamak üzere ekim 1917'de kurulan parti Poiitbürösuna girdi, ilk sovyet hükümetinin milliyetler halk komiserliğine atandı ve bu sıfatla, 1917’den 1922’ye kadar bolşeviklerin, uluslann kendi kaderlerini belirleme ve sovyet merkeziyetçiliği politikalarını hayata geçirdi, iç savaş sırasında, bolşevik yöneticilerin çoğuna olduğu gibi ona da askeri görevler verildi. Resmi tarih, özellikle Tsaritsin’de (temmuz 1918 - şubat 1919) strateji uzmanı olarak gösterdiği yetenekleri yüceltecek ve bu kente onuruna "Stalingrad” adı verilecekti (1925). 1919’da Lenin, ertesi yıl işçi ve köylü denetimine (ya da Rabkrin) dönüştürülen devlet denetim halk komiserliğini ona bıraktı. Nihayet, Stalin, nisan 1922’de, 30 yıldan fazla sürdüreceği parti genel sekreterliği görevine geldi.

Stalin, komünist gürcü yöneticilerine ilişkin tutumunu kınayan (1922 sonu -1923 başı) Lenin’e karşın, parti üzerindeki otoritesini sağlamlaştırdı. Hasta olan Lenin, aralık 1922 - ocak 1923'te, genellikle “vasiyet"i olarak adlandırılan notları yazdırdı. Troçki ve Stalin’i "şu anki merkez komitesinin iki seçkin önderi” olarak değer-’ lendirirken, arkadaşlarına, fazla kaba olan Stalin’i genel sekreterlik görevinden uzaklaştırmanın bir yolunu bulmalarını önerdi. Merkez komitesi mayıs 1924'te “Lenin’in vasiyeti”ni öğrendi ve Kamenev ile Zinov- yev'in savundukları Stalin'i uzaklaştırmayı reddederek, XIII. parti kongresi delegelerine (1956’da Hruşçev'in “açıklayacağı") bu metnin içeriği konusunda bilgi vermemeye karar verdi.

Stalin partiye ve sovyet devletine tek başına egemen olmak için, 1924’ten 1929'a kadar, Lenin'in yerine aday olan herkesi safdışı bıraktı. NEP’in sürdürülmesini istemeyen solla sağı karşı karşıya getiren mücadelelerde, çeşitli hizipler arasında hakem rolünü benimsedi. Bununla birlikte, aralık 1924'te Troçki’nin ısrarla savunduğu sürekli devrime karşı olduğunu belli etti ve partiye "tek ülkede sosyalizm” tezini benimsetti (nisan 1925). Troçki'ye karşı koymak için önce Kamenev ve Zinovyev’e yaslanan Stalin, daha sonra yönettikleri örgütlerde onların düşünce ve eylemlerine karşı çıktı; Zinovyev ve Kamenev bu yüzden XIV. parti kongresinde (aralık 1925) işçi demokrasisinin yeniden kurulmasını isteyerek muhalefete geçtiler. Troçki, Zinovyev, Kamenev ve Şlyapnikov’u 1926'da yeniden bir araya getiren birleşik muhalefet, Stalin'in buna karşı partiyi ve GPU'yu seferber etmeyi başarmasıyla, 1927 sonunda kesinlikle yenilgiye uğradı. Troçki, 1929 başında SSCB'den sürüldü. Nihayet Stalin, 1927 kışından başlayarak büyüyen gıda maddeleri sorunu karşısında, parti içinde çoğunlukta olan sağcı akımla açıkça bozuşmadan, köylülerle ilgili zorlayıcı önlemler benimsetti. Nisan 1929’da, parti genel kuruluna Buharin, Rıykov ve Tomskiy’i mahkûm ettirmeyi başardı ve partinin sağıyla bozuşarak NEP'in terk edildiğini açıkladı.

Stalin, bundan sonra SSCB’yi kolektifleştirme ve yoğun sanayileşmeye dayalı topyekûn bir devrimin içine soktu. Birinci beş yıllık planın (1928/29-1932/33) iktisatçıları tarafından oluşturulan tedrici ilkelere bağlı kalmayarak, 1929 sonunda, derhal ve topyekûn bir kolektifleştirme projesini benimsetti ve ocak 1930'da "kulak’ ların sınıf olarak tasfiye edildiğini" ilan ettirdi. "Başarı sarhoşluğu” (mart 1930) adlı makalesinde, bazı aşırılıkları işaret etmekle birlikte, hızlandırılmış kolektifleştirme ilkesini sürdürdü. 1937'de sona erecek olan bu hareket, milyonlarca kulakı Gulag kamplarına süren GPU'nun sert tutumu sayesinde tamamlandı. Ağır sanayinin kurulması ve doğayı dönüştürmeye yönelik büyük çaplı çalışmalar, işçi sınıfının omuzlarına yüklenen disiplin önlemleri (cezalar, 1932’de başlatılan ve 1938'de genelleştirilecek olan çalışma karnesinin çıkarılması), sosyalist rekabet (ücretlerin yüksek memurlar, öncü işçiler, stahanovculuk ve emek kahramanları çıkarına, gittikçe artan bir biçimde farklılaştırılması) ve zorunlu çalışmayı birleştiren bir baskı sayesinde başarıldı. Stalin, toplumu dönüşüme uğratma iradesini zorla benimsetebilmek için, çok güçlü bir polis aygıtına dayanmak ve devlet kuruluşlarını güçlendirmek zorundaydı.

1929'dan başlayarak, yaptığı çözümlemede, SSCB’de sosyalizmin gelişmesinin, gerileyen sınıfların zorlu direnişine ve SSCB’yi kuşatan kapitalist dünyanın hırçınlanmasına neden olduğunu belirtti. Gerçek ya da hayali sayısız komplo ve sabotaj şebekesini ortaya çıkararak polis aygıtını güçlendirdi. 1934’te GPU’yu dağıttı ve devlet güvenliğini, Yagoda'ya bıraktığı NKVD çatısı altında yeniden örgütledi, Kirov'un öldürülmesinin (aralık 1934) ertesi günü başlayan ve Yejov’un NKVD'nin başına gelmesinden sonra (eylül 1936) doruğuna ulaşan büyük tasfiye hareketini gerçekleştirdi. “Halk düşmanları"nın izlerinin sürülmesi ve eski yöneticilerin çoğunun partiden, Komintern'den ve Kızıl Ordu'dan tasfiye edilmesiyle arındırma hareketi 1938’e kadar sürdü.

Stalin, ayrıca, 1929’dan beri SSCB’yi saran kapitalist kuşatmanın sürdüğünü, 1933’ten sonra da alman faşizmi tehdidini ileri sürerek, devletin güçlendirilmesini ısrarla savundu. SSCB 1934'te Milletler cemiyeti’ne kabul edildi ve 1936 Sovyet Anayasası devletin meşruiyetini onayladı. Batı demokrasilerinin kararsızlıklarını gören Stalin, Laval’le yaptığı ittifaka karşın (1935), Litvinov'un savunduğu kolektif güvenlik politikasını bıraktı ve Molotov’u Dışişleri bakanlığına getirerek (mayıs 1939) Alman-Sovyet paktfnın imzalanmasını istedi (ağustos 1939). Böylece SSCB, eylül 1939'dan ağustos 1940'a kadar Doğu Polonya’yı, Karelya’yı, Baltık devletlerini, Besarabya’yı ve Kuzey Bukovina’yı topraklarına katabildi. Stalin, mayıs 1941’de Sovnarkom başkanlığı görevlerini üstlenmeye karar verdi. Hitler saldırısının eli kulağında olduğuna ilişkin kendisine ulaşan bilgilere karşın, Almanya ile ittifakı sürdürdü.
Ad:  Joseph Stalin5.jpg
Gösterim: 1348
Boyut:  69.1 KB

22 haziran 1941'deki alman saldırısından sonra, başlangıçta tehlikeli olan durumu düzeltmeyi başardı. Haziran 194T de kurulan Devlet savunma komitesi'nin başkanı olarak, SSCB Silahlı kuvvetleri’nin başkomutanlığını üstlendi (ağustos) ve 1943’te mareşal oldu. Halkta, yanılmazlığı konusunda gerçek bir inanç uyandırmayı, geçmiş yılların kuşku ve kırgınlıklarını dağıtmayı ve işlenen hataların sorumluluğunu altında çalışanların üzerine atmayı başardı. Sovyet yurtseverliğine, rus milliyetçiliğine seslenerek, ödünler verip Ortodoks kilisesi ve sovyet müslümanlan ile uzlaşarak ve orduda geleneksel değerleri yeniden canlandırarak, sovyet halkını “büyük yurtseverlik savaşı" hizmetine seferber etti. Tahran (kasım-aralık 1943), Yalta (şubat 1945) ve Potsdam (temmuz-ağustos 1945) konferansları sırasında, SSCB'nin kazanımlarını ustalık ve inatla savundu.

Savaş, Stalin'in saygınlığını artırdı; Stalin kültü SSCB’de olduğu kadar halk demokrasilerinde de giderek artan bir yoğunlukla yüceltildi; anıtsal heykelleri dikildi, vatan evladı hayranlığını ve saygısını dile getiren yüceltici bir edebiyat yayıldı. Stalin otoritesini daha da güçlendirdi ve ülkeyi sadece birkaç yakınıyla yöneterek (Jdanov, Malenkov, Beria, Bulganin, daha sonra Hruşçev) politikasını yeniden sertleştirdi. SSCB’de savaş sonrasında, "vatan haini” ilan edilen herkesi etkileyen ve 1939-40’ta ilhak edilen bölgelerde yaygınlaşan yeni bir baskı dalgası kapladı. Doğu ve Orta Avrupa’da komünist rejimlerin yerleşmesini gerçekleştiren Stalin, amerikan tasarılarına karşı durmak için Kominform'u kurdu (1947).

Tito ile bozuştuktan sonra (1949) halk demokrasilerinde yoğun tasfiyeler yaptı. Giderek daha kuşkucu olan, komplo saplantıları içinde yaşayan Stalin, 1953’te bir yahudi yardım örgütüne bağlı “beyaz gömlekliler komplosu”nu ortaya attı. 5 mart 1953'te öldü.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 2 Ocak 2017 22:48
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Ocak 2017       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

STALİNCİLİK

Ad:  Joseph Stalin4.jpg
Gösterim: 740
Boyut:  66.2 KB

Stalin’in 1924-1953 yılları arasında SSCB'de, uluslararası komünist hareket içinde ve ikinci Dünya savaşı’ndan sonra da halk demokrasilerinde geliştirdiği kuram ve uygulamaların tümü.

—Siyaa bil. Staiindlikten arındırma, SSCB’ de, sosyalist rejimle yönetilen ülkelerde ve çeşitli komünist partilerde, Stalin yönetimi döneminde Sovyet rejimi tarafından yerleştirilen ideoloji ve uygulamaların bazı özelliklerini ortadan kaldırmaya yönelik önlemlerin tümü.

—ANSİKL. Stalincilikle ilgili yorumların çeşitliliği ve bunların çoğu kez basitleştirilmiş olmasının nedeni, bu olgunun değişik yönlerine ağırlık verilmesidir. Stalincilik, sosyalizmin "bürokratik bir yozlaşması" (Troçki), faşizme eşit bir totalitarizm (Hannah H. Arendt), sovyet sisteminin siyasal düzenleme aracı (Z. Brzezinskiy), leninciliğin doğal uzantısı (L. Şapiro), basit bir "kişiye tapma” (N. Hruşçev), iktisadi bakımdan marxçılıktan sapma gibi, değişik biçimlerde değerlendirildi.

Stalin, 1907'den başlayarak, Anarşizm mi sosyalizm mi? adlı yapıtında, bireyi kitleye bağlı kılarak, insan yeteneklerinin doğal sınırlarını genişletme savında olan ve stahanovculuğa kadar varan iradeciliğin kuramsal temelini attı. Öte yandan, Marx ya da Lenin'in çoğu kez durum ve koşullara bağlı olarak kaleme aldıkları yazıları evrensel yasalar haline getiren (marxçılık - lenincilik kavramının ortaya atılması) Stalin, marxçılığı tamamlanmış bir tür süper bilime, bilimlerin gelişmesinden bağımsız bir dogmatizme dönüştürdü. Bu bakış açısı içinde, bilimsel yenilikler (sibernetik, psikanaliz, görelilik kuramı, kuvantal mekanik) dışlandı. Ama stalincilik, her şeyden önce, bir kişi ya da bir grubun iktidarını sürekli kılmaya yönelik uygulamalar bütünü olarak ortaya çıktı; kuram, o dönemin siyasal tercihine bağımlı oldu. Siyaset, ideoloji ve hukuk arasındaki karışıklık yavaş yavaş yerleşti. Devrimi uzun yıllar tehdit eden, ama Stalin ve yönetici grup çevresinde bir uzlaşma sağlamak için ölçüsüz biçimde abartılan gerçek tehditlerin doğurduğu kuşatılmış kale efsanesi, dünyayı manikeist açıdan görmeye, partinin kutsallaştırılmasına ve metinlerin neredeyse dinsel dogmalar (Stalin’e göre Komünist parti manifestosu "marxçılığın ilahilerinin ilahisi"dir) haline gelmesine yol açtı. Yönetici ekip, parti yaşamının askerileştirilmesi (astın üste bağımlılığı, farklı görüşlerin serbestçe ifade edilememesi, kararların gizlilik içinde alınması), partiyle devlet arasında her düzeydeki iç içelik ve kitlelere yönelik baskı (sürgünler; infazlar, kovulmalar, davalar) yoluyla iktidarda kaldı.

Stalinciliğin büyük etkisinin nedenleri, sadece SSCB'de bile, zorlayıcı önlem, baskı ya da propagandayla açıklanamaz. Bu nedenler iktisadi, toplumsal ve kültürel alanlarda da çarpıcı sonuçlar doğurdu: SSCB büyük bir sanayi ve askeri güç oldu; kadınların sosyal durumları iyileşti; sağlık hizmetleri gelişti; tarihin çarpıtılması ve küçük burjuva estetiğinin zorlamasıyla sanat tekdüze ve indirgemeci bir nitelik almış olsa da, kültürün yaygın hale getirilmesi sağlandı. Ayrıca, Ekim devrimi' nin saygınlığı, 1941'den sonra SSCB'nin Müttefiklerin nazi Almanyası karşısında kazandığı zaferdeki pay ve Stalin’in Sovyet devletiyle özdeşleştirilmesi de stalinciliğin etkisini açıklayan nedenlerdir. Nihayet, stalincilik, SSCB'de, iç savaş sonrasında oluşan ve kültürel bakımdan az gelişmiş yeni bir işçi sınıfı içinde olduğu kadar uvriyerizmin ve aydınlara karşı kuşkunun geliştiği komünist partilerde de toplumsal bir destek buldu. Stalincilik, kendi lehine olan nitelikleri sağlamlaştırdı. Basite indirgeyen öğreticiliği, marxçı düşüncenin başlıca kavramlarının herkese ulaşmasını sağladı.
Ad:  Joseph Stalin6.jpg
Gösterim: 817
Boyut:  78.8 KB
Stalinciliğin tasfiyesinin işaretini veren SSCB Komünist partisi'nin XX. Kongresinden (1956) sonra, komünist partilerin çoğunun kitlesel baskı uygulamalarını reddetmesine karşın, stalinciliğin özellikle parti kavramına ve düşünme yöntemlerine ilişkin diğer öğeleri varlığını korudu. Stalinciliğin reddinde en ileri giden partilerden biri, İtalyan komünist partisi oldu. SSCB’de ise Komünist partisi genel sekreteri Gorbaçov, devrimin 70. yıldönümü nedeniyle verdiği söylevde, Stalin'in sosyalizmin gelişmelerine katkılarının yadsınamayacağını, ancak onun suçlarının da bağışlanamayacak kadar ağır olduğunu, yarattığı kişi kültünün sosyalizmin temel ilkeleriyle çeliştiğini ileri sürdü. Parti, ağustos 1991'de faaliyeti durduruluncaya kadar, stalinci uygulamalardan çok farklı ekonomik, sosyal, politik, hukuksal, yönetimsel ilkeler benimsedi.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 2 Ocak 2017 22:46
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

6 Haziran 2012 / ThinkerBeLL Sinema ww
13 Kasım 2015 / KisukE UraharA Sinema ww
22 Temmuz 2012 / buz perisi Dinler Tarihi
11 Mart 2009 / KisukE UraharA Bilim ww
3 Şubat 2013 / _EKSELANS_ Spor ww