Arama

Astronomi (Uzay) Haberleri - Sayfa 2

Güncelleme: 15 Ekim 2018 Gösterim: 186.450 Cevap: 523
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Ağustos 2008       Mesaj #11
Avatarı yok
Yasaklı

Evren 6 boyutlu mudur?


Oxford Üniversitesi’nden Joseph Silk ve ekibi, uzayın altı boyutlu olduğuna dair kanıt bulduğunu açıkladı.

Sponsorlu Bağlantılar
Evrenin altı boyutlu olduğunu ileri süren astrofizikçi Joseph Silk ve arkadaşları bilim adamları ekstra boyutun karanlık maddenin muğlak davranışıyla ilgili olduğunu öne sürüyorlar.
Bu gizemli madde görülemiyorsa da galaksilerdeki varlığı görülebilir yıldızlara yansıyan kütle çekim kuvvetiyle saptanabilmekte.
Silk ve ekibi, karanlık maddenin küçük ve büyük galaksilerde farklı davrandığını gözlemlemişler. Karanlık madde, küçük galaksilerde kendi içine çekilmiş gibi görülmekte, ama büyük galaksilerde durum farklı.
Birbirini kuvvetli bir şekilde etkileyen karanlık maddeler, karanlık malzemelerle daha büyük çekirdekler üretiyorlar, deniyor.

Fazladan üç boyutun bir açıklaması, kütle çekim kuvvetinin bir nanometrelik aralıklı etkisine alışık olmamızla ilgili. Bilim adamları bu tür astronomik gözlemlerin ekstra boyutlar için olası ilk kanıtlar olabileceğini düşünüyorlar. Silk ve ekibinin açıklamaya çalıştığı ekstra boyutlar, bir nanometre kadar "büyük". Bu, evrenin üç yönde sadece bir nanometre daha büyük olduğu anlamına gelmekte.
Çekim gücünün bu kuvveti Isaac Newton’un küçük mesafelere dayanan yasasıyla örtüşmemekte. Bu yasa hiçbir zaman deneysel olarak kontrol edilmemiştir.
Sonuçta hiç kimse kütle çekiminin bir milimetrenin yüzde biri mesafede ne şekilde davrandığını ölçmedi.
Silk, kütle çekimindeki bu değişimin, karanlık maddenin farklı galaksilerde farklı davranmasıyla ilgili olabileceğini düşünmekte.

Bilim adamları artık görülemeyen gizemli bir maddeden söz ediyorlar. Gizemli madde görülemiyorsa da galaksilerdeki varlığı görülebilir diyorlar. Bu tanımlama ne ilginçtir ki yüzlerce yıl önce yaşamış ve çok çeşitli kültürlere damgasını vurmuş mistiklerin tanımlamalarına da çok benziyor.
Kadim öğretileri sunan mistikler, maddenin yapısı ve özü hakkında bugün yeni fiziğin ortaya koyduğu gerçeklere son derece yakın tanımlamalarda bulunmuşlardır. Bu bir tesadüf olabilir mi? Örneğin, Çin bilgeleri evrenin "Chi" denilen gaz veya eterden oluştuğunu söyler. "Chi", uzayda hareket eden, yoğunlaşınca madde olan hayati enerjidir. Hinduizm'de Brahman, Budizm'de dharmakaya sözcükleri aynı anlama gelir. Bu enerjinin hem ruhsal hem de maddesel özellikte olduğu kabul edilir. Sırrı henüz bir türlü çözülemeyen bu karanlık madde, binlerce yıldır tüm ezoterik kültürlerin bize anlatmaya çalıştığı eterik maddenin aslı mı? Yoksa her şeyin içinden çıkıp varolduğu gözle göremediğimiz için karanlık madde adını verdiğimiz kozmik bir plazma ya da kozmik bir çorba mı?

Tüm bu sorulara bilim en kısa zamanda yanıt bulacak gibi gözüküyor. Öyleyse şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, evren sadece 6 boyutlu olamaz. O iç içe geçmiş görünen ve görünmeyen pek çok boyuttan oluşmuş kozmik bir düzen, olağanüstü büyüleyici bir yapı. Sırlarını kolay kolay kimseye vermiyor, ancak büyük inisiyeler ya da büyük mistikler; ilhamla, sezgiyle bu bilgileri bize aktarıyorlar…
Tıpkı bir buzdağı gibi görünmeyen bölüm çok daha derinlerde, çok daha büyük sırları saklıyordur....

Kaynak:Astroset

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:17
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Ağustos 2008       Mesaj #12
Avatarı yok
Yasaklı
Yaklaşık 100 fizikçiden oluşan uluslararası bir araştırma ekibi ilk kez, Güneş’ten gelen yüksüz nötrino parçacıklarının Dünya’ya girişlerinde başka bir nötrino türüne dönüştüklerini kanıtladı
Yeni sonuç, maddenin temel kuvvetlerini ve parçacıklarını açıklayan standart fizik modelinin yetersiz olabileceğini gösterdi.

Harvard Üniversitesi fizik profesörü James Stone ve ekibi Japonya’da gerçekleştirilen Süper Kamiokande İşbirliği projesinde çalışıyorlar.

Sponsorlu Bağlantılar
Projede 30 enstitünün bilim adamı araştırıyor. Yeni analiz, yüksek enerjili kozmik ışınların dünyanın üst atmosfer tabakalarında çarpışmasıyla oluşan nötrinolarla ilgiliydi.

Nötrinolar elektron tipi ve muon tipi olmak üzere iki türde ortaya çıkıyor. Süper K araştırma ekibi 1998 yılında ilk kez nötrinoların salınıma uğradıklarını açıklamıştı.

Bulgu, dünyadan geçerek yeraltındaki detektöre ulaşan muon nötrinolarının, ‘kısa yoldan’ atmosferden toprağa ulaşanlardan daha az olduğuna dayanan gözlemle ortaya çıkmıştı.

Veriler aynı zamanda bu yol sırasında muon nötrinolarının kozmik çarpışma sırasında oluşmayan üçüncü bir türe yani tau nötrinolarına dönüştüklerini de göstermişti.

Modelde eksiklik
Bu tür değişimin olasılığı belli başlı bir osilasyon motifine bağlı. Bu tür değişimi, teorik olarak sadece nötrinoların bir kütleye sahip olmaları halinde mümkün, ama geçerli olan standart modele göre böyle bir şey söz konusu değil.

Gerçi 1998 yılındaki bulgu da standart modeldeki boşlukla ilgili ilk kanıtları sunmuştu ama fizikçiler bu fenomeni kesin bir şekilde açıklayamamışlardı. Nötrinoların farklı türlere dönüşmesi, bunların dünya yolunda kaybolmaları şeklinde yorumlanmıştı.
Yeni sonuçlar bu tahminin doğru olmadığını ve gözlemlenen osilasyon motifiyle de uyumlu olmadığını göstermekte.

Ayrıca ölçümlerle de ilk kez nötrinolar arasında kütle farkı olduğu anlaşıldı. Söz konusu ölçümler nötrinolar üzerinde yapılanların en doğrusu.

Kaynak:Enginbilim (Ajanslar / Hürriyet)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:18
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Eylül 2008       Mesaj #13
Avatarı yok
Yasaklı
Evrenin nasıl meydana geldiğini anlamayı amaçlayan dünyanın en büyük fizik deneyinde ilk aşamalar başarıyla sonuçlandı Ateşlenen 2 proton demeti, 27 kilometrelik turlarını tamamladı.
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) yapımı yıllar süren ve evrenin oluşum sırlarını ortaya çıkarması beklenen dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısı “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı”yla (Large Hadron Collider-LHC) (LHC) yapılan deneyin ilk aşamaları başarıyla tamamlandı. Proton demetleri, ilk turda saat yönünde, ikinci turdaysa saat yönünün tersinden ateşlendi. 27 kilometrelik tüneldeki yolculuk başarıyla sonuçlandı. İleriki aşamalarda, protonlar ışık hızına yaklaştığında, çarpıştırıcının içindeki süperiletken mıknatıslar ışın demetlerinin yönünü değiştirerek, protonları çok büyük bir hızla çarpıştıracak.

Bu amaçla geliştirilen büyük hadron çarpıştırıcısı İsviçre-Fransa sınırında, yerin 100 metre altında, 27 kilometre uzunluğunda bir tünele yerleştirildi. Bilim adamları, 14 milyar yıl önce evrenin meydana geldiği büyük patlamadan sonraki ortamı bu deneyle yeniden yaratmayı amaçlıyordur. Uzmanlar bu sayede, evrenin sırlarını aydınlatmayı umuyordur.

PROTONLAR HAREKETE GEÇİRİLDİ.
Proje ekibinin lideri Lyn Evans, yeraltındaki 27 metrelik tünelde protonlar harekete geçirilerek yapılan deneyin ilk safhasının tamamlandığını açıkladıktan sonra, projeye katkıda bulunan bilim adamları deneyin tamamlanışını şampanya patlatarak kutladı.

Avrupa Nükleer Araştırma Kurumu (CERN) tarafından yapılan deneyde ilk ışın huzmesi için 100 milyar protonluk paketler hızlandırıcıya atıldı. Saat yönünde yapılan ilk deneyden sonra, saat yönünün tersi istikamette olacak şekilde ikinci demet devreye sokuldu.

Türk Fizik Derneği: Felaket senaryolarını ciddiye almıyoruz
Bazı bilim adamlarının, protonların çarpışmasının dünyayı tehlikeye atacağını söylemelerine karşın, Stephan Hawking gibi ünlü fizikçiler, bu endişelerin yersiz ve deneylerin son derece güvenli olduğunu belirten CERN’e destek verdi.
“Karanlık madde”nin de anlaşılmasını sağlaması düşünülen projeye 80 ülkeden 5 bin kadar fizikçi ve mühendis imza attı.

PROTONLAR DETEKTÖRÜN İÇİNDEN GEÇTİ.
California Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Ünel, CERN’deki gelişmelerle ilgili bilgi verirken, bugün büyük hadron çarpıştırıcısının ilk kez test edildiğini aktardı. Ünel, “Bugün büyük hadron çarpıştırıcısı çalışmaya başladı. Bundan sonra protonların çarpıştırıcıda döndürülmesine devam edilecek. Bu deney artık başladı ve yüksek enerjilerde devam edecek” dedi.

Ünel, hızlandırıcıda iki ayrı proton demetinin bulunduğunu, bunlardan birinin saat, diğerinin de ters yönde döndüğünü belirterek, “Bugün CERN’de saat yönünde dönen proton demetini daha az enerjiyle ve daha az proton sayısıyla başarıyla attırdık. Protonlar detektörün içinden geçti ve detektörün içinde bıraktığı izleri gördük ve bu bizi çok heyecanlandırdı” dedi.

Ünel, proton demetlerinin birbirinden bağımsız olduğunu dile getirerek, “Akşam saatlerinde bu iki demeti birbiriyle çarpıştırmayı deneyeceğiz. Bu, düşük enerji seviyelerinde olacak. Yani 0.450 Tera elektron volt ya da trilyon elektron volt (TeV) seviyelerinde” diye konuştu.

YÜZYILIN DENEYİNE YORUMLARINIZLA KATILIN.
Enerjinin 7 TeV seviyesine çıkmasının ardından ATLAS ve CMS deneylerinde yeni hızlandırıcı üzerinden 10-15 yıl veri toplamanın planlandığını ifade eden Ünel, “Bu aşamadan sonra hızlandırıcı daha da güçlendirilecek ve deneyler daha da hassas hale getirilecek” dedi.

Bugünkü aşamayla hemen sonuca ulaşmanın beklenemeyeceğini vurgulayan Gökhan Ünel, deneyle ilgili beklenen gelişmeleri şöyle anlattı:

“Düşük enerjide yani 1 TeV seviyesinde bugün başlatılan çarpıştırmaların Ekim ayı içinde 5 TeV seviyesine çıkması hedefleniyor. 5 5 TeV yani kademeli olarak 10 TeV seviyesine ulaşıncaya kadar, Aralık ayına kadar elimizden geldiğince veri toplayacağız. Aralık’ta 2 ya da 3 hafta, yılbaşı tatili nedeniyle deney durdurulacak. Ondan sonra istediğimiz enerjiye ulaşmak için çalışmalara yeniden başlayacağız.”

Kaynak:NTVMSNBC / AJANSLAR
(Güncelleme: 19:04 TSİ 10 Eylül 2008 Çarşamba)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:18
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Ekim 2008       Mesaj #14
Avatarı yok
Yasaklı

PHONEİX'İN MİKROFONU ÇALIŞTIRILACAK


"Space.com" adlı internet sitesindeki habere göre, Phoenix'in altında, aracın 3 dakikalık inişi sırasında görüntü alması için yerleştirilen Mars Descent Imager (MARDI) sisteminin parçası olan mikrofondan, sistemin 25 Mayıstaki iniş sırasında çalıştırılamamasından ötürü şimdi faydalanılmasına karar verildi.

Bilim ekibinin mikrofonu çalıştırmadan önce bazı kontroller yapması gerekiyor. NASA uzmanları, her şey hazır olduktan sonra "bir şeyler duyduklarından emin olmak" için, Phoenix robot koluyla toprağı kazarken veya matkabıyla delerken mikrofonu çalıştırmak istiyorlar.

Bununla birlikte Mars'tan çok fazla şey duymayı beklemediklerini belirten bilim adamları, öncelikle Phoenix'in mikrofonunun profesyonel bir mikrofon olmadığını, ikincisinin de ses dalgalarının Kızıl Gezegen'de Dünya'da olduğu gibi çok fazla uzağa gitmediğini, çünkü Mars'ın atmosferinin daha ince olduğunu ifade ediyordur.

Bilim adamları, Mars'tan ses duymaya çalışmanın, Dünya'dan 30 bin metre yukarısını dinlemeye benzeyeceğini söylüyordur.
NASA uzmanları, Phoenix çalışırken ses duyarlarsa, sonra uzay aracı sessizken bir şeyler duymaya çalışacaklar.

Kaynak:Guncelhaber(Samanyolu)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:19
DereeN - avatarı
DereeN
Ziyaretçi
17 Ekim 2008       Mesaj #15
DereeN - avatarı
Ziyaretçi
NASA'nın Mars'ta araştırmalarını sürdüren uzay aracı Phoenix, kızıl gezegende suyun mevcut olduğunu doğruladı.Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'dan yapılan açıklamada, Arizona Üniversitesi'nden bilim adamı William Boynton, Mars'ta su olduğunu söyledi.
Boynton, daha önce de Mars Odyssey aracıyla elde edilen gözlemlerin ve geçen ay Phoenix tarafından gözlenen kaybolan kütlelerin buz olduğuna ilişkin kanıtlar verdiğini belirterek, "Ancak ilk kez Mars'ın suyuna dokunup tattık" ifadesiyle de elde edilen bulguların önemine vurgu yaptı.

Bilimadamları, kimyasal testlerin Mars'ın kuzey kutbu yakınında buzun mevcut olduğunu doğruladı. Şimdiye kadar Mars'ta buz olduğuna ilişkin iddialar ikincil derecedendi.
25 Mayıs'ta Mars'a gönderilen Phoenix uzay aracı, gezegende su olup olmadığını saptayacak çalışmalar yürütüyorsmilev numune topluyor, gezegenden aldığı görüntü ve verileri dünyaya gönderiyor.

NASAsmilev Phoenix'in Mars'taki görev süresini 2 ay daha uzattı.
Mars'ta su bulunduğunu doğrulayan uzay aracı Phoenix, topraktan aldığı numuneyi ısıtarak buhar elde etti.
ABD Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) internet sitesinde yer alan açıklamasında, topraktan alınan numuneninsmilev yaklaşık 5 santimetre derinlikteki bir çukurdan alındığı belirtildi.
Phoenix'in robot kolunun aldığı toprak örneği bir haznenin içine konuldu, numunenin bu haznede ısıtılmasıyla buhar çıkışı tespit edildi. Böylece, suya ilişkin kanıt elde edilmiş oldu.

UZAY YENİ DOĞMUŞ YILDIZLARLA DOLU
Alman astronomlar, yeni yıldızların sadece galaksilerin merkezinde doğmadıklarını ve bilim adamlarının şimdiye dek düşündüklerinden çok daha fazla olduklarını tespit ettiler.
Bonn Üniversitesi'nden gök bilimciler, genç yıldızları gözlemlemeye yarayan H-alfa ışınlarının yoğunluğunun çok sayıda yeni yıldızın varlığına işaret ettiğini belirterek, yeni doğmuş yıldızların sayısının şimdiye dek astrofizikçilerin keşfettiklerinden çok daha fazla olduğunu kaydettiler.

Jan Pflamm-Altenburg ve Pavel Kroupa Nature dergisinde yayınladıkları araştırmalarında, her bir dev kütleli yıldız için 230 daha küçük yıldızın doğduğunu hesapladıklarını belirtirken, bu hesaplarını galaksilerin yoğun yıldız kümelerinin bulunduğu merkez bölgeleri temelinde yaptıklarına işaret ettiler.

İki bilim adamı, araştırmalarına göre, galaksilerin merkezden uzak kısımlarının da büyük miktarlarda yeni doğmuş yıldızları barındırdığını belirterek, önceden inanılanın tersine galaksilerin merkezden uzak bölümlerinde bir dev kütleli yıldıza karşılık bin civarında küçük yıldız bulunduğunu hesapladıklarını kaydetti.

Kaynak: nethaber
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:19
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Kasım 2008       Mesaj #16
Avatarı yok
Yasaklı

Amerika Uzay ve Havacılık Dairesi NASA, 50 yıl boyunca uzayın keşfinde dünya lideriydi


Amerika Uzay ve Havacılık Dairesi NASA, 50'inci yaşını, yıl boyunca sürecek etkinliklerle kutluyor. Ancak NASA'nın içinde bulunduğu durum ve gelecekteki belirsizlikler, birçok kişiyi kaygılandırıyordur. NASA'nın faaliyetlerini inceleyen Senato alt komitesinin başkanı Senatör Bill Nelson şöyle konuşuyor: "NASA, bir yol ayrımında. Hem insanlı hem de insansız uzay programları konusundaki hayallerimizi gerçekleştirmek için gereken siyasi gücü ve ulusal kaynakları seferber edecek miyiz.? İşte yol ayrımı, burada baş gösteriyordur."
NASA'nın altın çağı ve insanlı uzay programının başarıları, çok iyi tanınıyor ve biliniyor. NASA, kendisine ayrılan geniş kaynaklar ve cömert federal fonlarla, kurulduktan kısa süre sonra ve uzun yıllar boyunca çok gelişti. NASA'nın eski yöneticilerinden danışman Alan Ladwig, bu kaynakların artık kuruduğunu söylüyordur. Ladwig, "Apollo programı zirvedeyken NASA'ya federal bütçenin % 4'ü ayrılıyordu" diyor. Bugünse NASA'nın bütçeden aldığı pay sadece %0,6.
Uzay dolmuşları, 1981'den beri Amerikalı astronotları uzaya taşıyordur. Ancak yaşlanmakta olan uzay filosu, 2010'da emekliye ayrılacak. Yeni bir uzay aracının üretilerek uzay seferlerin yeniden başlamasıysa 5 yıl alabilir. Başkan Bush ve NASA'nın gelecekteki hedefleri, Ay'a yeniden gitmek, Mars'a yeni robotlar göndermek ve yeni uzay araçları geliştirmek. Ancak Senatör Nelson, sorunun parasızlık olduğunu yineliyor. Nelson, "NASA, uzay dolmuşu programıyla yeni Takımyıldızı Programı'nı aynı anda yürütemez. Ek ödenek olmadan bunların başarılması mümkün değil. Uzaya yeniden insan göndermemiz 5 yıl alacak" diye konuşuyordur.
Yeni uzay araçları üretilmeden ve denemeler tamamlanmadan Amerika'nın kendi başına uluslararası uzay istasyonuna gidemeyecek olması, eski astronot ve senator John Glenn'i öfkelendiriyor. Glenn, "NASA'daki para sıkıntısı o kadar ciddi ki, uluslararası uzay istasyonunu tamamlamak için uzay dolmuşu uçuşlarının durdurulması gerekti. Ödeneksizliğin, uzay istasyonumuza ulaşımımızın durdurulması noktasına kadar gelmesi, çok saçma. 2010'dan sonra kendi istasyonumuza gitmek için Ruslarla anlaşma yapmak zorundayız" diyor.
Astronotlarsa uzayın keşfine her zaman büyük bir iyimserlikle bakıyor. Ancak kuruluşunun 50'nci yıldönümünde, NASA, son derece büyük zorluklarla karşı karşıya kalmış durumda.

Kaynak:Güncelhaber(TGRT)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:20
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #17
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Uzayda şaşırtan keşif!

Ad:  uzay.jpg
Gösterim: 485
Boyut:  5.7 KB

Bilim adamları, güneşe çok benzeyen bir yıldızın etrafında döndüğü tahmin edilen, Güneş Sistemi dışındaki bir gezegenin görüntülerini çektiler.Toronto Üniversitesi bilim adamları, Jüpiter büyüklüğündeki gezegenin resimlerini Hawaii’deki Gemini North teleskobunu kullanarak çektiklerini bildirdiler. Gezegenin ısısınınsa Jüpiter’den fazla olduğu bildirildi. Gezegenle etrafında döndüğü yıldızın Dünya’dan 500 ışık yılı uzaktaki Samanyolu galaksisinde bulunduğu belirtildi. Gezegenin, yıldıza uzaklığınınsa Neptün’ün Güneş’e uzaklığından 11 kat, Dünya’nın Güneş’ten uzaklığından 330 kat büyük olduğu bildirildi. Bilim adamları, "yıldızın çok tipik, tıpkı Güneş gibi, ama Güneş’ten daha genç, bununla birlikte gezegenin sıra dışı" olduğunu belirttiler.

Bilim adamları, Güneş Sistemi dışında daha önce bulunan gök cisimlerinin uzayda serbestçe dolaştıklarını, bir yıldızın etrafında dönmediklerini veya bir yıldızda tipik olarak görülen nükleer füzyonu başlatmak için gerekli kütleye ulaşamamış sönmüş bir yıldız etrafında döndüklerini hatırlattılar.Bunun yanı sıra gezegenin atmosferinde su ve karbonmonoksit olduğuna dair veriler bulunmakla birlikte, bu gezegenin Dünya dışı hayat için pek uygun bir aday olmadığı, çünkü hem çok fazla gaz yoğunluğuna sahip hem de çok genç olduğu belirtildi. Yıldızın da tahminen 5 milyon yıl önce doğmuş yeni bir gök cismi olduğu belirtildi. Güneş ise 4,5 milyar yıl yaşında. Bilim adamları şimdi, gezegenin gerçekten göründüğü gibi yıldızın etrafında dönüp dönmediğini teyit etmeye çalışacaklarını, ancak bunun iki yıl alabileceğini bildirdiler.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:21
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #18
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Astronotlar arıtılmış idrar içecek


NASA, Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki (UUİ) astronotların kendi idrarlarını içmelerine olanak sağlayacak bir arıtma sistemi geliştirdi.

Arıtılmış idrar, içme suyuyla neredeyse aynı tatta. 250 milyon dolara mal olan teknoloji sayesinde istasyona içme suyu taşımanın mümkün olmadığı durumlarda astronotlar günlerce hayatta kalabilecek. NASA'nın sistem mühendisi Bob Bagdigian, "Suyu test ediyoruz. Kimsenin ciddi bir itirazı yok. Sadece hafif bir iyot tadı var, ama yine de insanı serinletiyor. Buzdolabımda bir şişe var" dedi.

Endeavor Uzay Mekiği, yeni arıtma tesisini de içeren yükünü, Dünya yörüngesindeki UUİ'ye götürdü. Florida'daki Kennedy Uzay İstasyonu'ndan önceki gün fırlatılan mekik, dün hedefine vardı. Astronotlar, 12 günlük görevde, UUİ'ye iki küçük yatak odası, yeni bir buzdolabı ve spor aletleri monte edecek.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 08:47 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
21 Kasım 2008       Mesaj #19
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

'Gizemli' kozmik ışın bombardımanı



Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) resmi internet sitesinde yer alan habere göre, dünya güneş sisteminin dışında, farklı bir kaynaktan gelen kozmik ışınların bombardımanı altında.
Habere göre, farklı uluslara mensup üyelerden oluşan bir araştırma grubu, şaşırtıcı bir şekilde artan miktarlarda yüksek enerjili elektronların, uzaydan dünyayı bombardımana tuttuğunu keşfetti.

Daha önce dünya, kozmik ışınlara maruz kalsa da, bu kez ışınların güneş sisteminin dışında bir kaynaktan, dünyaya ulaşması bilim adamları tarafından heyecanla karşılandı.
Işınların kaynağı bilinmiyor ancak, bu kaynağın güneş sistemine yakın olduğu ve karanlık maddeden oluşabileceği olasılığı üzerinde duruluyor.

Bunu büyük bir keşif olarak nitelendiren, Louisiana Üniversitesi’nden John Wefel ise "kozmik ışınların farklı bir kaynaktan gelişine ilk kez tanık oluyoruz” diyor.

Galaktik kozmik ışınlar, ışık hızına yakın bir süratte yol alan ve uzak süpernova patlamalarından meydana gelen atom altı parçacıklarından oluşuyor.
Bu ışınlar yüksek enerji parçacıklarından meydana gelen ince bir sis oluşturarak, Samanyolu boyunca toplanıyorlar ve her yönden güneş sistemine giriyorlar.

Kozmik ışınların büyük bir bölümünü protonlar ve ağır atom çekirdekleri ve az bir kısmını da elektron ve foton karışımı oluşturuyor.

İNSAN SAĞLIĞI İÇİN TEHDİT OLABİLİR
Kozmik ışınlara maruz kalan insanların DNA yapılarında ciddi hasarlar meydana gelebileceği söyleniyor.
Yüksek enerjili bir kozmik ışın parçacığının, canlı hücrenin yapısını bozacak hatta DNA'yı olumsuz yönde değiştirecek etkileri olduğu belirtilirken, ışınların bir başka etkisinin de uyduları ve yeryüzündeki elektrik interkonnekte hatlarını bozması olduğu kaydediliyor.

ANKA GAZETEPORT
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:22
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
22 Kasım 2008       Mesaj #20
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Kanada'ya meteor düştü

Alberta yerel saatiyle dün 17.30;da meydana gelen olayda, gökyüzü bir anda gündüz gibi aydınlanırken, şiddetli patlama sesi duyuldu. Düşen meteorun sebep olduğu aydınlanma, Manitoba ve Saskatchewan eyaletlerinin Alberta sınırına yakın bazı şehirlerinde de görüldü.

Edmonton İlkyardım Koordinasyon Merkezi;nden Pierre Bolduc, şehir sakinlerinden yüzlerce ihbar telefonu aldıklarını belirterek, “merkezi arayanların kimi büyük bir uçağın yanarak düşüp infilak ettiğini, kimi bomba patladığını, kimi de büyük bir yangın olduğunu haber verdiler. Biz de ilkönce şaşırdık ama ilgili yerlerden bilgi gelince halkı rahatlattık" dedi.

Kanada Kraliyet Astronomi Topluluğu üyesi Edmonton;lu gökbilimci Alister Ling, meteorun düşüşünü baştan sona kaydettiğini ve görüntüleri Alberta Üniversitesi bilimadamları ile inceleyeceklerini söyledi.

Kanada Kraliyet Atlı Polisi (RCMP) yetkilileri de, ateştopu halinde yere çakılan ve “meteorit” haline gelen meteorun büyüklüğü ve özellikleri ile ilgili bilgilerin, Alberta Üniversitesi;nin yapacağı incelemeden sonra kamuoyuna açıklanacağını belirttiler.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:22

Benzer Konular

5 Ağustos 2018 / nötrino Uzay Bilimleri
15 Eylül 2011 / nünü Uzay Bilimleri
2 Haziran 2015 / nötrino Uzay Bilimleri
1 Mart 2018 / Misafir Cevaplanmış