Arama

Astronomi (Uzay) Haberleri - Sayfa 4

Güncelleme: 15 Ekim 2018 Gösterim: 186.446 Cevap: 523
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
26 Aralık 2008       Mesaj #31
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Karanlık enerji, evrenin genişlemesini frenliyor

Ad:  karanlık enerji.jpg
Gösterim: 311
Boyut:  1.7 KB
Amerikalı astronomlar, evrendeki karanlık enerjinin varlığını doğrulayacak yeni bir yöntemle ilk kez bu maddenin etkilerini gözlemlediklerini açıkladılar.Amerikan Havacılık ve Uzay Kurumu'ndan yapılan açıklamada, Chandra X-ışını uzay teleskobunu kullanan astronomların, karanlık enerjinin, evrendeki en büyük objeler olan galaksi kümelerinin büyümesini nasıl bastırdığını, çekim gücüne rağmen evrenin genişleme sürecini gözlemledikleri belirtildi.Bu alanda önceki çalışmaları da değerlendiren bilim adamları, karanlık enerji ile ilgili şimdiye kadarki ve evrenin kaderinin ne olacağına dair en iyi ipuçlarını elde ettiklerini kaydettiler.

Sponsorlu Bağlantılar
Çalışmalarının karanlık enerjinin evrende değişmez bir unsur olduğuna dair kanıtları sağlamlaştırdığına işaret eden NASA bilim adamları, gözlemlerinin evrenin yüzde 70 ve daha fazlasının karanlık veya siyah enerjiden oluştuğunu teyit ettiğini kaydettiler.Yıllar süren araştırmanın başında yer alan Smithsonian Astrofizik Gözlemevi'nden Aleksey Vihlinin, "Elde ettiğimiz sonuçlar evrenin gelişimine ket vurulması olarak tarif edilebilir. Evrenin gelişmesinin hızlandırmaya zorlayan ne ise, gelişimini yavaşlatmaya zorlayan da o" diye konuştu.

Araştırmaya katılanlardan William Forman da, yıllardır bilim adamlarının, büyük ölçeklerde çekimin nasıl çalıştığını görmek istediklerini ve sonunda bunu elde ettiklerini söyledi.Gelişmelerinin sonunda çok yoğun bir ışık patlamasıyla infilak eden dev yıldızlar olan süpernovaların gözlemlenmesi temelindeki araştırmalarının, karanlık enerjiyi gözlemleme konusundaki diğer yöntemlerden farklı olduğunu belirten bilim adamları, bu yeni sonuçların kara enerjinin varlığıyla ilgili uzun yıllardır aranmakta olan kanıtlar konusunda önemli ve bağımsız bir test olduğunu söylediler.NASA araştırmacıları, hiçbir pozisyonu kaçırmamak için sahanın değişik yerlerine giden futbol hakemleri gibi, karanlık enerjiyle ilgili araştırmalarında aynı anlayışı benimsemeye çalıştıklarını ifade ettiler.

Tüm bunlara karşın, varlığı 1998'de keşfedilen ve Albert Einstein'ın kozmolojik değişmezliğine yeni bir boyut kazandıran kara enerjinin kaynağı bilinmiyor.Einstein, yaklaşık bir yüzyıl önce çekim gücüyle evrendeki dengeyi sağlamaya çalışan uzayın tepkisel gücü teorisini dile getiren ilk bilim adamı olmuştu. Ünlü fizikçi, karşı güç olmadan, çekim gücünün evrende bir iç patlamaya neden olacağını ileri sürmüş, ancak bu teoriyi daha sonra terk etmişti.Son araştırma ise, karanlık enerjinin Einstein'ın kozmolojik değişmezliğinin bir unsuru olduğu fikrini iyice güçlendiriyor.

Bilim adamları, evrenin uzun dönemdeki akıbeti konusunda da, genişlemenin mütemadiyen süreceğini, ancak Big Rip'in (Büyük Yırtılma, evrenin sonuna dair hipotez) muhtemelen meydana gelmeyeceğini belirtiyorlar.Araştırmacılar, yakındaki galaksilerin görüşümüzden kaybolacağını, ancak galaksi kümelerinin oluşturduğu cisimler ve kendi galaksimizin yakın bir gelecekte yırtılmayacağını söylüyorlar.Bu önemli araştırma The Astrophysical Journal'ın 10 Şubat sayısında iki ayrı makale olarak yayımlanacak.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:36
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
28 Aralık 2008       Mesaj #32
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Rusya üç yeni navigasyon uydusu fırlattı

Rusya, Amerika’nın GPS sistemine denk olarak tasarladığı GLONASS’ı güçlendirmek amacıyla üç yeni uydu fırlattı.

Sponsorlu Bağlantılar
Rus ordusu tarafından geliştirilen radyo dalgası odaklı GLONASS (Global’naya Navigatsionnaya Sputnikovaya Sistema / Küresel Navigasyon Uydu Sistemi), Kazakistan’da bulunan Baykonur uzay üssünden Proton-M roketi ile fırlatıldı.

Yapımı 1976 yılında başlayan, ilk sonuçlarını 1982 yılında vermeye başlayan GLONASS, Amerika’nın navigasyon sistemi GPS ve Avrupa’nın navigasyon ssitemi Galileo ile rekabet etmek için geliştiriliyor.

Gönderilen üç uydu, GLONASS’ın mevcut 17 uydusuyla birlikte mevcut rakamı 20’ye çıkaracak. Rusya’nın 2009 sonunda 4 uydu daha gönderip toplam 24 uyduyla tüm dünyanın kapsama alanı içine alınması bekleniyor.

Rusya, GLONASS’ı 2010 yılı itibariyle tüm dünyada konum belirleme (navigasyon) cihazlarında kullanılabilir bir standart haline getirmek istiyor.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:36
estudiantes - avatarı
estudiantes
Ziyaretçi
9 Mart 2009       Mesaj #33
estudiantes - avatarı
Ziyaretçi
Bu teleskop uzayda UFO avlayacak: Dünya dışında yaşam arayacak olan aracın görevi en az 3.5 yıl sürecek ve 600 milyon dolara mal olacak.

Dünya dışında yaşamlar arayan NASA, bu amaçla Kepler uzay teleskobunu fırlattı. Kepler, çevresindeki 100 bin kadar yıldızı izlemek üzere, Güneş çevresinde bir yörüngeye yerleşti.

ADINI Alman gök bilimci Johannes Kepler’den alan 1.03 ton ağırlığındaki araç, Florida’daki Cape Canaveral Uzay Üssü’nden başarıyla fırlatıldıktan sonra, Güneş çevresinde bir yörüngeye yerleşti.

Kepler, üzerindeki şimdiye dek uzayda en gelişmiş ve en büyük, yani 95 megapiksel kamera sistemiyle çevresindeki 100 bin kadar yıldızı gözleyecek. Özellikle de Güneş’e benzer yıldızları inceleyecek olan "Gezegen avcısı" Kepler’in, yıldızlardan çeşitli uzaklıklarda Dünya ölçülerinde veya daha büyük yüzlerce gezegen bulması bekleniyor. NASA’nın Astrofizik Bölümü Müdürü Jon Morse’un verdiği bilgiye göre, Kepler, Dünya’ya benzer koşulların olabileceği gezegenlerin bulunması ve incelenmesi çabalarında ilk ve çok önemli proje konumunda bulunuyor.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:36
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Mart 2009       Mesaj #34
Avatarı yok
Yasaklı

Uzaybilim : İlk yıldızlarda Evren’in İzleri

Bilim insanları, ilk yıldızlarda Evren’in büyük bölümünü oluşturan karanlık maddenin ipuçlarının bulunabileceğini düşünüyorlar.

İngiltere’de düzenlenen Bilim Festivali’nde sunulan ve Science dergisinde de yayınlanan araştırmada, bilgisayar simülasyonlarıyla, Evren’in erken safhalarında ilk yıldızların çok büyük uzunlukta ve tel şeklinde olabilecekleri gösterildi. Bu simülasyonlarda, bir ucundan bir ucuna onbinlerce ışık yılı uzunluğundaki bu yıldızların, hakkında çok az şey bilinen “karanlık madde” tarafından biçimlendirilmeleri canlandırıldı.

Durham Üniversitesi’nden Liang Gao ve Tom Theuns, çalışmalarının Evren’in büyük bölümünü oluşturan karanlık maddeye açıklık getirebileceğini belirterek, ilk yıldızların oluşturduğu bu yapılar ile bunları kuşatan karanlık maddenin ısısı arasında bir bağlantı bulunduğu kaydettiler.

Karanlık maddenin ilk yıldızların oluşumu konusunda çok önemli rolü bulunduğunu keşfettiklerini söyleyen Tom Theuns, soğuk karanlık maddede parçacıkların çok yavaş, sıcak karanlık maddede ise çok hızlı hareket ettiklerini belirtti.

“Eğer karanlık madde bu hızlı hareket eden parçacıklardan oluşuyorsa, ilk yıldızların da çok uzun ince filamentler (tel) şeklinde olduğunu bulduk” diyen Theuns, bu filamentlerin Samanyolu’nun dörtte biri uzunluğunda olduklarını ve Güneş’in 10 milyon katı madde ve gaz içerdiklerini, bunun da çok sayıda yıldız için önemli miktarda yakıt sağladığını söyledi.

Astronomlar, daha az kütleye sahip filament şeklindeki yıldızların daha uzun ömürlü olduklarını ve bugüne kadar yaşamlarını sürdürebildiklerine inanıyorlar.

Gökbilimciler, karanlık maddenin sıcaklığının da hangi parçacıktan oluştuğunun göstergesi olduğunu düşünüyorlar.

Bilim insanları, daha önce Hubble teleskobu ile bin saati aşkın yaptıkları gözlemler sayesinde, Evren’in nasıl oluştuğu konusunda ipuçları veren gizemli karanlık maddenin ilk kez üç boyutlu haritasını yapmayı başarmışlardı.

Bilim insanlarının bu öncü çalışması, Evren’in yüzde 22’sini oluşturan karanlık maddenin, yıldızlar ve galaksileri oluşturan diğer gözle görülen maddeleri nasıl bir iskelet gibi bir arada tuttuğunu gösteriyor.

“Kimse karanlık maddenin ne olduğunu bilmiyor, ancak karanlık madde olmaksızın Dünya’da yaşam olmazdı” diye konuşan astronomlar, “gravitasyonel mercekleme” adı verilen teknikle bir yıldız ile gözlem teleskobu arasındaki ışığın yolundaki değişiklik tespit edilerek karanlık maddenin çekim gücünün hesaplandığını belirtiyorlar.

Bilim adamlarına göre, Evren’in büyük bölümü karanlık enerji, yüzde 22’si de karanlık maddeden oluşuyor. Çevrede gördüğümüz bilindik madde ise kainatın ancak yüzde 4’ünü oluşturuyor.

Kaynak:Uzaybilim
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:37
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Mart 2009       Mesaj #35
Avatarı yok
Yasaklı

Uzaybilim : ABD'li bilim adamları NASA'nın Ay üzerindeki şehir ve Mars mikropları hakkındaki sırlarını açığa vurdu.


NASA'nın Apollo insanlı Ay programı süresince uçuş yayın izleme laboratuvarı veri ve fotoğraf bölümü eski yöneticilerinden Ken Johnston'a dayandırılan bilgilere göre, astronotlar Ay yüzeyine indiklerinde yerçekimini kontrol etmek için yapay olarak ve bilinmeyen bir teknolojiyle oluşturulmuş antik kalıntılar buldular.

Astronotlar buldukları nesneleri görüntülemişler. NASA, Johnston'a bu görüntülerin imha edilmesini emretmiş ancak o bu emre uymamış. Johnston'ın dediğine göre ABD hükümeti bu bilgiyi 40 yıldır gizliyor.

Johnston'un şaşırtıcı Apollo iddiaları, CBS bilim ve NASA'nın eski danışmanı Richard C. Hoagland ve uzay endüstrisinde 25 yıllık mühendislik danışmanı Mike Bara tarafından yazılan "Karanlık Görev; NASA'nın gizli tarihi-Dark Mission: the Secret History of NASA," isimli geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir kitapta da yer aldı.

NASA, SSA parogramı JPL yöneticisi Kay Ferrari'ye göre (Geçtiğimiz hafta Jonhston'u telefola aramış) Hoagland'ın yeni kitabında "Karanlık Görev" yer alan alıntıların kendisine ait olup olmadığını ve kendisini SSA görevinden istifa etmeye iten şeyi sormuş. Johnston, JPL'de çalışsanız bile NASA'nın tüm çalışanlarına uyguladığı kaynak gösterilmeme ve konuşmama uygulaması nedeniyle bunu reddetmiş. (Kay Ferrari'de bu hafta görünür herhangi bir neden olmaksızın SSA programından çıkarıldı)

Kitaba, camdan yapılmış kubbe biçimli nesneler taş kuleler tarif edilmesi zor bina kalıntılarını gösteren düşük kalitede resimler ilave edilmiş.

Ken Johnston, birşey kaybetmedim, NASA ile aynı fikirde değildim ve kovuldum diyor.
Aslında, NASA, Ay üzerinde bulunan antik yerleşim ile ilgili ileri sürülen iddiaların ciddiye alınmayacağına inanıyor.

Tartışma yaratan kitabın yazarları ayrıca, ABD Başkanı John F. Kennedy'nin, Sovyetler Birliğiyle Ay yarışında gerçekte Moskova'yla dünyadışı teknolojiyi paylaşmaya niyetlendiği de söylüyorlar. Kennedy'nin, Eylül 1963'te Birleşmiş Milletler'de yaptığı konuşmada SSCB'ye Ay yolculuğunda işbirliği yapmayı önerdiği söyleniyor.

Richard Hoagland, Washington'un 40 yıldır sakladığı sırdan sonra aniden Ay araştırmalarına ilgi göstermesinin nedenini Rusya ,Çin, Japonya hatta Hindistan'ın Ay'ı araştırmak için plan yaptıklarını duyurmalarına bağlıyor ve ABD'nin bu noktada da ilk olmayı istediğini söylüyor.

NASA, geçtiğimiz yıl Aralık ayında Ay kutbu üzerinde uluslararası bir üs inşa edeceğini duyurdu. Üs, 2024 yılında bitmiş olacak. Rusya'nın hız kazandırıcı roket yapımcısı Energia ise insanlı Ay üssünün yapımını 2015 yılında bitirmek üzere çok hırslı bir programa sahip.

Rusya, Ay üssünü helyum-3'ün endüstriyel üretimi için kuracağını açıklarken, ABD'li uzmanlar bu konuda özel bir neden belirtmiyorlar. Tüm bunların üzerine tüy diken de Çin'in Ay yüzeyine ilk uydusunu 24 Ekim'de indirmesi oldu. Çin ayrıca Ay üssü kurmak için çalışma başlatmayı 2010 yılında da insansız bir sondayı Ay'a göndermeye niyetleniyor.

Helyum'un radyoaktif olmayan izotopu helyum-3, nükleer füzyon için son derece güçlü bir yakıt. Bu yakıtın sadece 6 tonu bile büyük Avrupa ülkelerinin bir yıllık enerji ihtiyacını karşılamaya yeterli. Bu değerli yakıt nedeniyle birçok ülke mümkün olduğunca ciddi bakış açısıyla davranıyor. Almanya, Hindistan, Çin helyum-3'ün çıkarma yöntemi geliştirmek üzere sayısız araştırma çalışması yürütüyor.

Hoagland ve Johnston, ayrıca NASA'nın önemli bilimsel ve teknik bilgileri ABD Kongresinin denetimi dışında gizleyen bir savunma birimi gibi davrandığını kanıtlamaya niyetleniyorlar.

Hoagland, Amerikan astronotlarının Ay'dan Dünya'ya getirdikleri dünyadışı teknoloji örneklerini gizlice teslim ettiklerini söylüyor.

Bilim adamları, bu teknolojilerin Dünya2nın önde gelen ülkelerini yeni bir Ay yarışına ittiğini belirtiyorlar.

Hoagland "Önceki Ay yarışının ABD ile SSCB arasında gerçekleşmiş olmasına karşın , yenisinin gezegen üzerinde yaşayan herbir insanın yaşamını belirleyebilecek bir yarış olduğunu vurguluyor.

Hoagland ce Johnston, ABD'nin kasıtlı şekilde, yeni uzay araçlarını kullanabilmek için programlanmış mekik fırlatmalarını tamamlayıp programı kapatmaya yönelik olarak uzay mekiği fırlatılışlarını yoğunlaştırdığını düşünüyor. Yeni uzay araçları ABD'nin yeniden Ay'a inişini mümkün kılacak.

Richard Hoagland ayrıca NASA'nın aralarında 1976 Viking sondasınca Mars yüzeyinde keşfedilen mikroplarında bulunduğu sayısız bulguyu gizlediğini söylüyor.
Based on news reports of Russian news agencies

Kaynak:Translated by Dmitry Sudakov-Pravda
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:37
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
24 Nisan 2009       Mesaj #36
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Gizemli gök cismi bilim adamlarını şaşırttı

Ad:  galaksiler.jpg
Gösterim: 143
Boyut:  8.2 KB
Bir uluslararası astronom ekibi tarafından yapılan ve Astrophysical Journal'ın 10 Mayıs tarihli sayısında yayınlanacak araştırmaya göre, Japon efsanesindeki bir kraliçenin adı olan "Himiko" ismi verilen bu olası devasa gaz topunun, evren 800 milyon yaşındayken var olduğu hesaplandı.

Evrenin 13,7 milyar yaşında olduğu tahmin ediliyor.Astronomlar, birçok teleskopla yapılan bu gözlemde, muhtemel dev gaz bulutu Himiko'nun 55 milyon ışık yılı büyüklüğünde olduğunu belirterek, bu büyüklüğün evrenin ilk zamanları için rekor bir ölçü olduğunu ve Samanyolu'nu oluşturan diskin ışıması kadar genişliğe sahip bulunduğunu kaydettiler.Bu gök cisminin kendilerini çok büyük şaşkınlık içinde bıraktığını ifade eden bilim adamları, dünyanın en güçlü teleskoplarınca elde edilen mükemmel verilere rağmen, bu gök cisminin ne olduğundan emin olmadıklarının altını çizdiler.

Şimdiye dek keşfedilen en uzak gök cisimlerinden birisi olan Himiko'nun görüntüsünün, bilim adamlarının fiziki özelliklerini anlamalarına izin vermeyecek derecede bulanık olduğu dikkat çekiyor.Bu gök cisminin, dev bir karadeliğin enerjisinden doğmuş koca bir gaz topu olabileceğini tahmin eden bilim adamları, bu gizemli gök cisminin arka arkaya oluşmuş iki büyük galaksinin çarpışmasıyla meydana gelmiş olabileceğine de dikkat çekiyorlar.Bu gözlemi yapan uluslararası astronom ekibine başkanlık eden özel bilimsel araştırma kuruluşu Carnegie Enstitüsü'nden Masami Ouchi, "Evrende daha uzağa baktıkça zamanda daha geriye gidilir. Çok şaşırdım çünkü bu kadar büyük bir cismin aynı zamanda evrenin doğuşundan hemen sonra olabileceğini hiç hayal etmemiştim" diye konuştu."Big Bang" teorisine göre, evrenin yaratılışının başında önce küçük cisimler oluştu, sonra bunlar daha büyük gök cisimlerini doğurmak için bir araya geldiler
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:38
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
4 Mayıs 2009       Mesaj #37
Avatarı yok
Yasaklı
UFO spekülatörleri NASA'nın Mars'tan geçtiği uydu fotoğraflarından birinde insana ait olmayan bir kafatası belirlediklerini iddia ettiler.
Ad:  mars.jpg
Gösterim: 296
Boyut:  19.5 KB

İlk bakışta taşların bulunduğu bir çölü andıran görüntülerde göz çukurları olan ve garip bir şekilde kafatasına benzeyen bir cisim görünüyor.

Öyleki UFO takipçileri bunun bir Marslı'ya ait olabileceğini öne sürüyor.
İnternet forumlarında mizah malzemesi olan fotoğrafla ilgili tartışmalar yapılıyor. Spirit adı verilen NASA kamerasıyla çekilen fotoğraftaki cismin göz çukurunun yanı sıra dar ve sivri bir ağızı varmış gibi görünüyor. Bu nedenle cismin etobur bir hayvana ait olduğunu iddia edenler de mevcut.

Burun bölgesi geniş olan cismin boynuna kadar toprağa gömülmüş bir iskelet olduğuna inananlar da var.
Konuyla ilgili sorulardan bunalan NASA, fotoğraftaki cismin taştan başka bir şey olmadığını açıklamak zorunda kaldı.

Kaynak:veteknoloji Nethaber(01 Mayıs 2009 Cuma, 19:41 )
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:39
Blue Lucifer - avatarı
Blue Lucifer
Ziyaretçi
1 Temmuz 2009       Mesaj #38
Blue Lucifer - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  galaksy.jpg
Gösterim: 127
Boyut:  82.4 KB

Güneş Sistemi'nde yeni hayat kaynağı


Satürn'ün 60 uydusundan en dış halka üyesi Enceladus'da sodyumklorür (tuz) izine rastlandı; bu kartopu uyduda ‘hayat olasılığı’ giderek güçleniyor.

LONDRA - Alman ve Amerikalı astrofizikçilerle nükleer biyoloji uzmanları, Ay'ın yarısı kadar olan 500 kilometrelik çapıyla Enceladus'un su ve tuz içerdiğini bildirdi. Enceladus üzerine iki araştırma, Nature (Doğa) dergisinde yayımlandı.
Almanya'nın güneybatısında Baden-Württemberg eyaleti Heidelberg kentindeki Max Planck Enstitüsü Fen Bilimleri Nükleer Fiziği Araştırma Kurumu'ndan astrofizikçi Frank Postberg, Enceladus'ta buharlaşmanın dev mağara oyuklarından ve tuzlu su ve deniz benzeri oluşumunun mümkün olduğunu söyledi.
Aynı görüşü, ABD'nin Colorado eyaleti Boulder Üniversitesi Güneybatı Araştırma Kurumu'ndan John Spencer de teyit etti.
Cassini uzay aracı, kasım ayında Enceladus'un yakınından 2 kez geçecek.
Kütlesi Dünya'nınkinden 95 kat, hacmi 750 kat büyük olan Satürn'ün minik uydusu Enceladus hakkında NASA, eski Yunan mitolojisinde dev yaratık olan Enceladus'da su bulunabileceğini çok önceden açıklamıştı.
Güneş sisteminde Mars, Jüpiter'in uydusu Europa ve Enceladus ''doğrudan su kanıtı'' taşıyan 3 gökcismi.

GAYZERLER BULUNMUŞTU
NASA'nın eski açıklamasında, ''Cassini, Enceladus'ta, ABD'nin Wyoming, Montana ve Idaho eyaletlerini kapsayan Yellowstone Milli Parkı'ndakilere benzeyen gayzerler bulunduğunu gösteren işaretler belirledi'' denildi.
Cassini seferinden sorumlu bilim adamlarından Carolyn Porco, ''Böylesine küçük ve soğuk gökcisminde sıvı halde su bulunduğunu gösteren kanıtlara sahip olduğumuzu sanıyoruz'' diye konuştu ve suyun varlığının, bu esrarengiz ayla ilgili soruları arttırdığını bildirdi.
Enceladus'a yakın bakan Cassini Enceladus'un milyarlarca yıl önce oluşumundan hemen sonra içindeki radyoaktif bozulmadan kaynaklanan ısının, bugün yüzeyinden fışkıran gayzerlerin nedeni olabileceği ve bunun da yaşam için gerekli ortamı sağlayabileceği görüşü 5 yıl önce ortaya atıldı.

İÇ KISIMLARI YAŞAMA UYGUN
ABD'nin Texas eyaletinde her yıl düzenlenen Ay ve Gezegen Bilimleri Konferansı'nda, yüzey sıcaklığı eksi 201 derece civarında olan Enceladus'un iç kısmında ilkel yaşam için uygun ortam olabileceğini gösterdiği kaydedilmişti.
Bilim adamları, yeni geliştirdikleri bir modelle Enceladus'un içindeki ısının, eskiden meydana gelen radyoaktif bozulmadan kaynaklandığını ve bunun da Satürn'ün ayının sıcak güney yarıküresindeki su buharı bulutu ve periyodik buz kristali rüzgarlarının açıklaması olabileceğini dile getirdiler.
Icarus gökbilim dergisinde yayımlanmış kurama göre Enceladus, 4.5 milyar yıl önce alüminyum ve demir radyoaktif izotopları içeren kaya ve buz karışımı olarak oluştu.
Birkaç milyon yıl sonraki dönemde, 2 radyoaktif elementin hızlı biçimde bozulması, merkezde kayalık çekirdeğin mantodaki buz örtüsüne yaklaşmasıyla sonuçlanan sıcak patlamasına yol açtı.
Zamanla çekirdekteki bozulmadan geriye kalanlar da Enceladus'un içinde eridi.
Ntvmsnbc
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:41
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
24 Eylül 2009       Mesaj #39
Avatarı yok
Yasaklı

Ay'da Su(H2O) Olduğu Kanıtlandı.


Daha önce kutup bölgeleri hariç kupkuru olduğu düşünülen Ay yüzeyinde ince bir tabaka halinde su bulunduğu belirlendi.

Hindistan Uzay Ajansı tarafından 2008'de Ay'ın yörüngesine oturtulan ilk Hint araştırma uydusu Chandrayaan-1'in taşıdığı "Moon Mineralogy Mapper-M3" adlı cihazın yanı sıra Amerikan uzay kurumu NASA'ya ait Cassini ve Deep Impact uzay araçlarının sağladığı veriler ışığında yapılan araştırmaya göre, Ay yüzeyindeki toprakta, en azından birçok bölgesinde ince bir film tabakası halinde su bulunuyor.

Science dergisinde yayınlanan makalede, Ay'ın mineral haritasını çıkarmaya yarayan M3 cihazının, yüzeyden yansıyan ışığı analizi sırasında hidrojen ve oksijene bağlı bir kimyasal elementi belirten uzun dalgalı ışınım tespit ettiği belirtildi.

Bunun iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşan suyun varlığını işaret ettiğini kaydeden Amerikalı bilim adamları, şimdiye kadar ileri sürülen ve Ay'da suyun sadece kutup bölgelerindeki kraterlerin dibinde sürekli karanlık kısımlarda bulunduğuna dair teoriyi ortadan kaldırdığının altını çizdiler.

Kaynak:Ntvmsnbc ve Ajanslar(24 Eylül 2009;TSİ: 09:58)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:41
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
18 Ekim 2009       Mesaj #40
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

Çin, dünyanın çatısından uzayı izleyecek


Çin ve Alman bilim adamları, Çin'in Tibet Özerk Bölgesinde, deniz seviyesinden 4 bin 300 metre yükseklikte bulunan bir kasabaya rasathane kuruyor.

Şinhua ajansının haberine göre, Çin Bilimler Akademisi araştırmacılarından proje yöneticisi Vang Cüncie, rasathanenin inşasına Tibet'in Damşüng kasabasında başlandığını açıkladı.

Rasathanede kullanılacak teleskobun İsviçre'deki Alplerden getirileceğini söyleyen Vang, rasathanenin 2011'de faaliyete geçeceğini kaydetti.

Vang, projenin Almanya'daki Köln Üniversitesi ile ortaklaşa yürütüleceğini ve disiplinler arası başarılı bir çalışma olmasını ümit ettiklerini söyledi.

Havada su oranının düşüklüğünün atmosferde büyük bir şeffaflık sağladığı Tibet'in, gözlem yapılabilmesi için dünyadaki en ideal yerlerden biri olduğunu belirten Vang, gelecek teleskobun Çin'de şimdiye kadar kullanılacak en gelişmiş teleskop olacağını da sözlerine ekledi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:41

Benzer Konular

5 Ağustos 2018 / nötrino Uzay Bilimleri
15 Eylül 2011 / nünü Uzay Bilimleri
2 Haziran 2015 / nötrino Uzay Bilimleri
1 Mart 2018 / Misafir Cevaplanmış