Arama

Astronomi (Uzay) Haberleri - Sayfa 7

Güncelleme: 15 Ekim 2018 Gösterim: 201.055 Cevap: 523
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Haziran 2010       Mesaj #61
Avatarı yok
Yasaklı

Yedinci Nötron Yıldızını Bulduk


Sabancı Üniversitesi'nde çalışan uluslararası ekip, galaksimizde bilinen yedinci nötron yıldızını tespit ederek dünya astronomi çevrelerinde yankı uyandırdı.
Sponsorlu Bağlantılar

Türk araştırmacılar, uzayda bugüne kadar varlığı bilinmeyen dünya'dan 40 bin ışık yılı uzakta, patlama özelliğine ve yüksek manyetik enerjiye sahip 7. nötron yıldızını keşfetti. Keşif evrenin gelişim sırlarının çözümü için uzayı gözlemleyen pek çok ülkenin bilim çevrelerinde heyecan yarattı.

Türk araştırmacılar, keşfin ardından pek çok araştırma merkezinden astrofizikte ortak araştırmalar yapma teklifi aldı. Keşif, önümüzdeki ay, ''The Astrophysical Journal'' dergisinde yayımlanarak literatürdeki yerini alacak.

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Ersin Göğüş, Dünya, Güneş ve Ay'ın yer aldığı Samanyolu Galaksisi'nde yüz milyarı aşkın yıldızın, 2 bin dolayında da nötron yıldızının bulunduğunu ifade etti.

NÖTRON YILDIZLARI
Maddenin en yoğun halde bulunduğu yapılar olan nötron yıldızları çok kuvvetli manyetik alanlara sahip.

Bu yıldızlardan manyetik alanları en düşük olanların bile çekim gücünün güneşten 10 bin kat daha fazla olduğunu kaydeden Göğüş, ''Evrendeki en kuvvetli mıknatıslar olan nötron yıldızlarındaki patlamalar, saniyenin onda biri kadar sürüyor. Bu kadar kısa sürede, güneşin neredeyse bir yılda yaydığına eşit miktarda eşit enerji yayıyor'' dedi.

Astrofizikçiler şimdiye kadar 6 tane çok kuvvetli manyetik alana sahip ve yüksek patlama özelliği gösteren nötron yıldızı keşfetti. Göğüş'ün verdiği bilgiye göre bu yıldızların ilk üç tanesi 1979'dan beri biliniyor. Yıldızların dördüncüsü 1998'de, beşincisi 2008'de, altıncısı 2009'da bulundu.

TÜRK ARAŞTIRMACILARDAN 7. NÖTRON YILDIZI KEŞFİ
Doç. Dr. Gögüş liderliğinde, aralarında aynı üniversitenin öğretim üyesi Dr. Yuki Kaneko'nun yer aldığı ekibin keşfettiği 7. nötron yıldızı, saniyenin onda biri süresinde gerçekleşen patlama sayesinde fark edildi. Göğüş, keşfe ilişkin şu bilgileri verdi:

''Ekibimiz, ilk olarak NASA'nın Swift uydu teleskobu ile patlamayı keşfetti. Yine, NASA'nın Chandra ve RXTE uydu teleskopları ile takip ederek yeni keşfettikleri nötron yıldızının genel özelliklerini ortaya çıkardı.

Keşfettiğimiz 7. nötron yıldızının manyetik alanı, güneşin manyetik alanının 18 milyar katına eşit. Saniyenin onda birinden de kısa süredeki patlamada yaydığı enerji güneşin 1 saniyede yaydığı enerjiden on milyon kat daha fazla.''

''EKSENİ ETRAFINDA 7,5 SANİYEDE BİR DÖNÜYOR''
Bilinen nötron yıldızlarının sayılarının çok az olması nedeniyle bilim dünyası tarafından dikkatle incelendiğini dile getiren Göğüş, ''Bu yıldızlar, maddenin çok yüksek manyetik alanlardaki davranışını anlamamız için adeta bir laboratuvar görevi görüyor. Yani biz direkt olarak bu manyetik etkileri dünyaya getiremiyoruz ama yıldızları takip ederek maddenin çok yüksek manyetik ortamlardaki hareketlerini inceleyebiliyoruz'' diye konuştu.

7. nötron yıldızının keşfinin ilk defa Türk araştırmacıların önderliğinde yapılmasının önemine işaret eden Göğüş, şunları kaydetti:
''Keşifte bizi en gururlandıran konu, Türkiye'deki bilimsel ve teknolojik birikimin belli bir düzeye erişmesini görmek oldu. İyi bir ekibin Türkiye'de önemli bir keşfe imza atması bilimin ülkemizde geldiği noktayı da gösteriyor.

Yıldızın keşfinin yapıldığını duyan bilim çevreleri, ekibimizle irtibata geçerek ortak çalışmak istediklerini dile getirdi. Ekibimiz, aralarında İtalya, ABD, İspanya, İngiltere ve Hollanda'dan da astrofizikçilerin de yer aldığı 23 kişiden oluşuyor.''

7. nötron yıldızının keşfi ile ilgili hazırladıkları makalenin astrofizik alanında dünyanın en önemli bilimsel dergilerinden biri olan ''The Astrophysical Journal'' adlı yayına kabul edildiğini bildiren Gögüş, derginin gelecek ayki sayısında basılmasının ardından keşiflerinin uluslararası literatürdeki yerini alacağını belirtti.

Dünya'ya uzaklığı 40 bin ışık yılı mesafede olan 7. nötron yıldızının adının, ''SGR J1833 – 0832'' olduğunu bildiren Göğüş, yıldızın çok hızlı bir dönme periyodunun bulunduğunu, ekseni etrafında 7,5 saniyede bir döndüğünü belirterek, yıldızın bu özellikleriyle diğer nötron yıldızları arasında farklı bir yeri olduğunu da sözlerine ekledi.

Kaynak: Ntvmsnbc-Ajanslar (09 Haziran 2010 Çarşamba/TSİ:11:00)

Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:48
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
13 Haziran 2010       Mesaj #62
Avatarı yok
Yasaklı

Güneş-Dışı Gezegen Dönerken Yakalandı!


İlk kez bir Güneş-dışı gezegen kendi yıldızının yörüngesinde hareket ederken izlenebildi.Astronomlar ilk kez bir Güneş-dışı (Güneş Sistemi dışında) bir gezegeni kendi genç güneşinin yörüngesinde dönerken izledi. Gezegen Dünya’dan yaklaşık 60 ışık yılı uzakta.
Sponsorlu Bağlantılar

Avrupa Güney Gözlemevi’ne ait, Şili’de bulunan Very Large Telescope (VLT) kullanılarak yapılan gözlemde, ‘Beta Pictoris b’ adlı dev gaz topu şeklindeki gezegen genç yıldızı ‘Beta Pictoris’ çevresinde dönerken izlendi.

Bununla birlikte Beta Pictoris yıldızının bugüne kadar tespit edilenler içinde, bir gezegene sahip en genç yıldız olduğu da açıklandı.

Kaynak:Ntvmsnbc(13 Haziran 2010 Pazar/TSİ:13:03)

Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:49
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Haziran 2010       Mesaj #63
Avatarı yok
Yasaklı

Mars Okyanusuna Yeni Kanıt


Bir zamanlar 'kızıl gezegen”in kuzey yarıküresini kaplayan okyanusun, Dünya’daki tüm okyanusların onda biri hacminde su içerdiği öne sürüldü.

Colorado Üniversitesi’nden (Boulder, ABD) yerbilimciler, onyıllardır süren tartışmaya yeni bir pencere açarak, Mars’ın 3,5 milyar yıl önce gezegenin üçte birini kaplayan ve mikroorganizmalara yaşam ortamı sağlayabilecek büyük bir okyanusa sahip olduğunu öne sürdüler.

Şimdiye kadarki gözlemlerden derlenmiş veriler üzerinde kapsamlı incelemelerin bulgularını iki ayrı makaleyle Nature Geoscience adlı dergide yayımlayan bilimcilere göre veriler, Mars’ta da Dünyamızdakine benzer bir su döngüsünün (buharlaşan suyun yağışlarla yeniden gezegen yüzeyine inmesi akarsularla yüzeyi şekillendirip deniz ve göllerde birikmesi) varlığına işaret ediyor.

Araştırmaları yöneten Gaetano Di Achille ve Brian Hynek adlı yerbilimcilere göre kuzey yarıküredeki düzlükleri kapsayan okyanus 124 milyon kilometreküp sudan oluşuyordu. Bu miktar, Dünyamızdaki tüm okyanusların toptan hacminin onda biri anlamına geliyor.

Mars’ın milyarlarca yıl önce Dünya gibi ılıman bir iklime sahip olduğu konusunda gezegenbilimciler arasında görüş birliği var. Mars çevresinde dolanan uyduların gönderdiği görüntülerdeki derin vadiler ve benzer jeolojik oluşumlar, gezegen yüzeyinin büyük su havzaları ve akarsularca şekillendirildiğine işaret olarak yorumlanıyor. Radar ve tayfölçer verileri de Mars’ın kuzey kutup başlığında ve toprak altında büyük miktarda su bulunduğunu gösteriyor. Ayrıca, yüzeyde yıllardır araştırma yapan Opportunity ve Spirit adlı tekerlekli araçların (rover) gönderdikleri görüntülerle, yaptıkları jeofiziksel ve kimyasal analizler de kayaların bir zamanlar çok tuzlu sıvı su kütlelerinin altında evrim geçirdiğini gösteriyor.

Okyanusların varlığı konusundaysa doğrudan bir kanıt şimdiye kadar bulunamamıştı. Nedeni, olası deniz tabanlarının etkin volkanizma nedeniyle lavlarla dolmuş olması ve gerek faylanma, gerekse de erozyon nedeniyle yaylalarla düzlüklerin sınırında olası okyanus kıyısı sayılabilecek süreklilikte oluşumlar gözlenememesi.

Di Achille ve Hynek’in büyük Mars okyanusu için sunduğu kanıt, gezegen yüzeyinde belirledikleri 52 “nehir deltası” üzerine kurulu. Araştırmacılar ayrıca Mars görüntülerinde bu deltalarla ilişkili 40 bin kadar irili ufaklı akarsu yatağı belirlemişler.

İki yerbilimciye göre bu deltalardan 29’u, aynı ya da benzer irtifada sonlanıyor (aralarında yalnızca 117 metre fark var) ve sona erdikleri yerler okyanusun kıyısını oluşturuyor ya da okyanus tabanındaki su tablasında ya da birkaç büyük göl kıyısında son buluyor.

Mars’taki nehir deltaları, gezegenbilimcilerin başlıca ilgi odaklarından biri. Nedeni, Dünya’daki deltaların organik karbonu ve yaşamın öteki işaretçilerini hızla gömmeleri. Dünyadışı yaşamı araştıran pek çok astrobiyolog, eğer bulunursa Mars’ta geçmiş ya da halen mevcut yaşam formlarının, toprak altındaki mikroorganizmalar biçiminde ortaya çıkacağına inanıyor.

Di Achille, “Dünya’da deltalar ve göller, geçmiş yaşamın işaretlerini toplayıp koruyan mükemmel ortamlar” diyor. “Eğer Mars’ta yaşam ortaya çıkmışsa, deltalar Mars’ın biyolojik geçmişinin kapılarını açacak anahtar olacak.”

Hynek’e göre de varlıklarını uzun süre devam ettiren okyanuslar, Mars’ta mikrobiyel yaşama tutunabileceği bir ortam sağlamış olabilir.

Kaynak:Ntvmsnbc(15 Haziran 2010 Salı/TSİ:10:26)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:49
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
18 Haziran 2010       Mesaj #64
Avatarı yok
Yasaklı

Uzay İstasyonu'na 100. Seyahat


Rus uzay aracı Soyuz, Uluslararası Uzay İstasyonu'na 100. Soyuz seyahatinde iki ABD'li astronot bir de Rus kozmonot taşıyor.

Yörüngedeki Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) 3 kişi götürecek olan Rus Soyuz'u, Kazakistan'ın Baykonur üssünden TSİ 00.30 sularında başarıyla havalandı.

Soyuz TMA-19 aracındaki Amerikalı astronotlar Douglas Wheelock ve Shannon Walker ile Rus kozmonot Fyodor Yurchikhin'in, UUİ'de yaklaşık 6 aylık bir çalışma yapması planlanıyor. Üçlünün bu süre içinde Endeavour uzay mekiğinin ''emekli'' olmadan önce Kasım ayında yapması planlanan son seferini UUİ'den gözlemlemesi de öngörülüyor.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Atlantis uzay mekiğini emekliye ayırdıktan sonra, Atlantis'in kardeşleri olarak görülen Discovery ve Endeavour'un da nihai uçuşlarını yapmalarının ardından uzay mekiği programını yıl sonuna kadar bitirmeyi planlıyor. Daha sonraki dönemde, yeni bir gelişme olmaması durumunda UUİ'ye ulaşım için sadece Rus Soyuz araçları kullanılacak.

Yaklaşık 100 milyar dolara mal olan ve 16 ülkenin ortak projesi olan UUİ, yörüngenin ''alçak dünya yörüngesi'' adı verilen kesiminde, yeryüzünden yaklaşık 354 km uzaklıkta bulunuyor.

Kaynak: Ntvmsnbc-Ajanslar(16 Haziran 2010 Çarşamba/TSİ:15:36)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:50
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
19 Haziran 2010       Mesaj #65
Avatarı yok
Yasaklı

Göktaşı Kaşifi Mercek Altında


Japonya'nın 7 yıl önce uzaya gönderdiği ve göktaşından numune getirdiğine inanılan Hayabusa uzay sondasının kapsülü, 5 milyar km süren yolculuğun ardından Tokyo'daki araştırma merkezine bugün ulaştı.

Japon Havacılık ve Uzay Keşif Ajansının (JAXA) Hayabusa projesi direktörü Junichiro Kavaguşi "Bu kapsülü en son 7 yıl önce görmüştüm. Yepyeni duruyor. Göktaşıyla buluşmadan sonra kapağı kapalı kalsın 2007'de mühürlenmiş, bu çok cesaret verici" dedi.

Dünyaya döndükten sonra pazartesi Avustralya çölünde bulunan basket topu büyüklüğündeki kapsül, incelenmek üzere Tokyo'nun batısındaki Kanagava'da bulunan Sagamihara bilimsel araştırma merkezine teslim edildi.

Kapsülün, Hayabusa sondasının 2005'te konduğu Dünya'dan 290 milyon km ötedeki "on milyonlarca ila yüz milyonlarca yaşındaki" Itokawa göktaşından numuneler getirmiş olması bekleniyor.

Bu numunelerin güneş sisteminin kökeniyle ilgili daha fazla bilgi sağlamasını uman bilim adamları, Hayabusa'nın görevini yerine getirip getirmediğini öğrenmek için birkaç hafta beklemek zorunda bulunuyor.

Kapsül boş bile olsa büyük miktarda fotoğraf çeken ve göktaşı üzerinde birçok analiz yapan Hayabusa, yine de üzerine düşeni yerine getirmiş olacak.

Kaynak:Ntvmsnbc-Ajanslar(18 Haziran 2010 Cuma/TSİ:15:57)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:50
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
22 Haziran 2010       Mesaj #66
Avatarı yok
Yasaklı
Dev Yıldız Uzaya Oksijen Püskürüyor

NASA’nın kızılaltı (Infrared – IR) dalgaboylarında gözlem yapan WISE uydusunun izlediği dev bir yıldız, uzaya püskürttüğü dış katmanlarıyla ilginç bir görüntü oluşturuyor.

Öpücük gönderen dudaklara benzeyen kırmızı halenin merkezindeki beyaz nokta, bir Wolf-Rayet yıldızı. İlk kez bu yıldızları tanımlayan gökbilimcilerin adını taşıyan sınıfa ait olan V385 Carinae adlı yıldız, aslında “O” sınıfı mavi dev yıldızlardan. Karina Takımyıldızı (gemi omurgası demek) bölgesinde Dünya’dan 16.000 ışıkyılı uzaklıktaki yıldızın kütlesi Güneş’inkinin 36, çapıysa 18 katı. Çok sıcak olduğundan Güneş’ten 1 milyon kez daha parlak. Muazzam kütlesi nedeniyle birkaç milyon yıllık ömrünün sonunda demirle dolup artık enerji üretemeyen merkezi yıldızın muazzam ağırlığını dengelemeyerek çökecek ve dış katmanlar muazzam bir süpernova patlamasıyla uzaya saçılacak. Birkaç Güneş kütlesinde demir içeren merkezse, nötron yıldızı (20 km çaplı bir küre) durağında bile duramayıp nokta halinde bir karadeliğe dönüşecek.

Wolf Rayet sınıfına sokulmasının nedeni, çok güçlü rüzgarıyla (yüzeyinden uzaya savurduğu elektrik yüklü parçacıklar) dış katmanlarının büyük bir bölümünü uzaya saçması. Merkezde sentezlenen ağır elementler dış katmanlara yayıldığından, bu güçlü rüzgarla birlikte yıldızı çevreleyen bir hale oluşturuyor. Yaşam için gereksinim duyduğumuz oksijenin kaynağı, evrende ömürlerinin sonuna yaklaşmış süperdev yıldızlar.

WISE’ın IR kameralarına kırmızı olarak yansıyan çember de, daha önce uzaya püskürtülmüş olan ve yıldızın yaydığı şiddetli morötesi (ultraviolet – UV) ışınımla iyonize olmuş (elektronlarından bazılarını yitirmiş) oksijen atomlarından oluşuyor. Bu elektronlar atomlarla yeniden birleştiklerinde uydunun algıladığı ışınım salınıyor.


Kaynak: Ntvmsnbc(21 Haziran 2010 Pazartesi/TSİ:11:20)
Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 21:09
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
24 Haziran 2010       Mesaj #67
Avatarı yok
Yasaklı
Gezegende Cehennem Kasırgaları

Dünya’dan 150 ışık yılı uzaklıktaki bir Güneş-dışı gezegende çok şiddetli kasırgalar oluyor. “Sıcak Jüpiter” olarak nitelendirilen gezegende rüzgarların hızı saatte yaklaşık 10 bin km.

Güneş benzeri bir yıldızın çevresinde dolanan ve gökbilim kataloglarına HD209458b tanımıyla geçen gezegen, Kanatlı At (Pegasus) Takımyıldızı bölgesi yakınında ve Jüpiter’inkinin yüzde 60 kadarı kütleye sahip.

“Sıcak Jüpiterler” olarak adlandırılan gruba dahil olan gezegen, yıldızına Dünya-Güneş mesafesi olan 150 milyon km’nin 20’de biri mesafede dolandığından yüzey sıcaklığı 1000 derece, esen rüzgarların hızı saatte 9920 km.

Yıldızlarına böylesine yakın dolanan gezegenler yıldızın “kütleçekim kapanına” tutulduklarından (kendi çevrelerinde dönüşleriyle yörünge periyotları eşitlendiğinden) yalnız bir yüzleri yıldıza dönük oluyor. Bu durumda yıldıza bakan yüz çok yüksek sıcaklıklara erişirken, “gece yüzü” çok daha soğuk kalıyor.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (ABD) araştırmacılarından Dr. Simon Albrecht, tıpkı Dünyamızda büyük sıcaklık farklarının çok şiddetli rüzgarlara yol açtığı gibi gözlenen gezegende de aynı durumun sözkonusu olduğunu belirtiyor.

Gezegen, bu yakınlıktaki yörüngesinde yıldız çevresinde bir turunu 3,5 günde tamamlıyor. Önünden her geçişinde yıldızının ışığında periyodik azalmalara neden oluyor. Araştırmacılar, ışıktaki bu dalgalanmalardaki örüntüden gezegenin atmosferi konusunda bilgi derleyebiliyorlar.

Şili’de Avrupa Güney Gözlemevi’ne ait Çok Büyük Teleskop (VLT) dizgesiyle yapılan gözlemlerle gezegenin atmosferinde zehirli karbon monoksit gazı belirlenmiş. Gözlemler ayrıca gazın ne kadar hızla hareket ettiğini de ortaya koymuş. Araştırmacılar ayrıca yörünge periyodundan gezegenin kütlesini de hesaplayabilmiş.



Kaynak: Ntvmsnbc(24 Haziran 2010 Perşembe/TSİ:10:20)
Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 21:09
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
26 Haziran 2010       Mesaj #68
Avatarı yok
Yasaklı

'Hayalet Parçacık'a Kütle Ayarı


Maddeyle çok ender olarak etkileştiği için bir ışıkyılı (yaklaşık 10 trilyon km) uzunlukta bir kurşun blok içinden bile adeta boşlukta yol alıyormuş gibi hiçbir atoma çarpmadan geçebileceği söylenen bu parçacıkların, önceden foton (ışık parçacıkları) gibi kütlesiz olduğu düşünülüyordu.

Yıldızların merkezlerindeki nükleer tepkimelerde ortaya çıkan bu parçacıklar öylesine çok sayıda üretiliyor ki, her saniye vücudumuzun her santimetrekaresinden milyarlarcası geçip gidiyor. Dünyamız da bu nötrino akısına büyük ölçüde saydam. Yani (genellikle Güneş kaynaklı) olan nötrinolar, akılalmaz sayılarla Dünya’nın bir yanından girip hiç etkileşmeden öteki yanından çıkarken ancak içlerinden bir ikisi yeraltında sıvı dolu büyük havuzlardaki atomlarla etkileşiyorlar. Bu etkileşme sonucu ortaya çıkan elektrik yüklü parçacıklar, sıvı içinde yol alırken yaydıkları “Çerenkov ışınımı” ile hayaletin ziyaretini haber veriyorlar.

Ancak ilk kez 1960’lı yıllarda ABD’li fizikçi Ray Davis, yine de Güneş’ten Dünya’ya gelen nötrino sayısının kuramların öngördüğünden çok daha az olduğunu belirledi. Bu bilmecenin yanıtıysa 2002 yıllarında geldi: Elektronların üç türü, ya da fizikçilerin deyimiyle “tadı” ya da “çeşnisi” bulunuyor. Bunlar elektron nötrinosu ile daha ağır türleri olan müon nötrinosu ve tau nötrinosu.
Güneş’te (ve öteki yıldızlarda) nükleer tepkimeler en çok elektron nötrinosu üretiyor.

Nötrino Detektörü

2002 yılında fizikçiler, nötrinoların Güneş’ten Dünya’ya doğru yol alırken çeşnilerin birbirlerine dönüşüp durduklarını keşfettiler. Bu keşfin iki önemli sonucu vardı. Birincisi, Dünya’daki detektörler genellikle elektron nötrinosuna duyarlı olduğundan, bu çeşni’nin yolda öteki çeşnilere dönüşmesi, gözlenen nötrino açığının kaynağını ortaya koyuyordu.

İkincisiyse, çeşnilerin birbirine dönüşmesi ya da teknik deyimiyle “salınımı” ancak kütlesi olan parçacıklar için söz konusu olacağından “kütlesiz nötrino” düşüncesi çöpe atıldı.Daha sonra çeşitli deneyler, nötrino kütleleri için bir üst sınır olarak 1,8 eV (elektronvolt) değerini koydu. Ancak evrendeki en büyük yapıların biçimlerini inceleyen gökbilimciler, buradan yola çıkarak en küçük cisimlerden birinin kütlesi için yeni bir değer belirlediler.

Dünya’nın önde gelen ilk 10 üniversitesi arasında sayılan University College, London araştırmacıları (İngiltere), evrendeki maddenin topaklandığı yapıları yani gökada kümelerini ve süperkümeleri incelediklerinde bu yapıların “düzleşmiş olduğunu” fark etmişler. Vardıkları yargı, tıpkı okyanus dalgalarının kıyıdaki kum yığınlarını düzleştirmesi gibi nötrinoların da evrenin büyük ölçekteki yapısını düzleştirmiş olması.

Bilimcilerin yapıların bu biçimlerinden yola çıkarak nötrino için hesapladıkları yeni “tavan değer” 0.28 eV, yani eskisinin yaklaşık altıda biri. Bu durumda nötrino, tek bir hidrojen atomunun kütlesinin milyarda birinden daha küçük.

Kaynak: Ntvmsnbc(24 Haziran 2010 Perşembe/TSİ:15:19)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:50
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
1 Temmuz 2010       Mesaj #69
Avatarı yok
Yasaklı

Hızlı Yıldızı 'Karanlık Madde' Dizginliyor


Bize doğru saniyede 695 km hızla savrulan SDSS J1539+0239 adlı yıldızı, içinde bulunduğu yoğun kütleli karanlık madde halesi engelliyor.

Samanyolu’nun halesindeki en hızlı yıldızı izleyen Alman gökbilimciler, gökadamızın kütlesinin 2 trilyon Güneş kütlesine yakın olduğunu hesapladılar.

Yılancı (Serpens) Takımyıldızı bölgesinde, gökbilimcilerce 39 bin ışık yılı uzakta olduğu tahmin edilen SDSS J1539+0239 adlı yıldızın, haleden bize doğru saniyede 694 km hızla hareket ettiğini belirlediler. Araştırmacılara göre böylesine hızlı bir yıldızın gökadadan kaçıp kurtulmasını ancak Samanyolu’nun önceki tahminlerden daha büyük bir kütleye sahip olması önleyebilir. Araştırmacıların hesapları, Samanyolu’nun en az 1,8 trilyon Güneş kütlesinde olduğunu gösteriyor.

Bilimciler, öteki gökadalar gibi Samanyolu’nun da büyük bir “karanlık madde” halesinin ortasında bulunduğunu düşünüyorlar. Son yıllarda yapılan duyarlı uydu gözlemleri, evrende tanıdığımız (atomlardan oluşan) maddenin oranının yüzde 4,6, özellikleri bilinmediği için “karanlık” sıfatı takılan madde türününse yüzde 23 olduğunu göstermiş bulunuyor. Yani evrendeki toplam maddenin yüzde 80’i “karanlık”.

Evrenin enerji içeriğinin (Einstein’ın ünlü E=Mc2 formülü uyarınca kütle de enerji cinsinden ifade edilebiliyor) geri kalan yüzde 73’ünü yine bilinmeyen, yerçekiminin tersine itici etki yaparak evreni ivmelendirerek genişleten bir “karanlık enerji” meydana getiriyor.

Standart evren modellerine göre 13,7 milyar yıl önce evreni ortaya çıkaran Büyük Patlama’nın ardından karanlık madde topaklaşarak evrene süngerimsi bir yapı kazandırdı. Bu yapıyı oluşturan liflerin kesişme noktalarında da gökada kümeleri ortaya çıktı. Bu kümeler, her biri karanlık madde topaklarının ortasında toplanan (tanıdık) maddeyle oluşan irili ufaklı gökadalardan meydana geliyor.

Dev gökadalar kategorisindeki Samanyolu’nda büyük çoğunluğu Güneş’ten hayli küçük olan yüzmilyarlarca yıldız (son tahminlere göre 400 milyar) ve içlerinde yıldızların kümeler halinde ortaya çıktığı dev gaz ve toz bulutları bulunuyor.

Ama yine de gökada kütlesinin çok büyük bölümünün, karanlık maddeden oluşan “karanlık hale”de toplanmış olduğu düşünülüyor.

Kaynak: Ntvmsnbc (29 Haziran 2010 Salı/TSİ:17:38)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:51
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Temmuz 2010       Mesaj #70
Avatarı yok
Yasaklı
Güneş-Dışı Gezegenin İlk Fotoğrafı

Dünya’dan görüntülenen ilk Güneş dışı gezegenin yakınındaki yıldıza ait olduğu anlaşıldı.

Astronomik bir velayet dosyasını sonuçlandıran gökbilimciler, 2008 yılında görüntülenen bir gezegenin gerçekten de yanındaki yıldızın çevresinde dolandığı kararını verdiler.

Dünya’dan yaklaşık 500 ışıkyılı uzaklıkta Akrep Takımyıldızı bölgesindeki gezegen (resmin sol üstündeki nokta) ilk kez yeryüzündeki teleskoplarla görüntülenmiş, ancak bir Güneş Sistemi’nin üyesi mi olduğu, yoksa yıldızın yakınında bulunmasının rastlantısal bir beraberlik mi olduğu konusu karanlıkta kalmıştı.

Keşfi yapan gökbilimcilerden David Lafraniere, “O zaman emin olduğumuz tek şey, gezegen kütlesinde genç bir cismin, Güneş benzeri genç bir yıldızın yakınında görülmesiydi” diyor.

Ancak Hawaii’de bulunan ve “uyarlanabilir optik” (adaptive optics) teknolojisine sahip Gemini teleskobuyla yapılan yeni gözlemler, çok daha net bir görüntü ve görüntüler üzerinde daha duyarlı analizlere olanak tanıdığından, kuşkular giderilmiş bulunuyor.

Bu teknoloji, gökcisimlerinin ışığının Dünya’ya gelirken atmosferdeki moleküllerin titreşimi sonucu netlik yitirmesini önlüyor. Güçlü bir lazerle gökyüzünde oluşturulan bir “sanal yıldız”ın atmosferde uğradığı biçim bozulmaları izleyen bilgisayar, uzak yıldızlardan gelen ışıktaki bozulmaları da bu şablona göre düzeltiyor. Ortaya daha net ve ayrıntılı, gerçeğe daha yakın görüntü ortaya çıkıyor.

Görüntülenen gezegen, 5 milyon yıl önce ortaya çıktığı hesaplanan ve Yukarı Scorpius (Akrep) Topluluğu diye adlandırılan genç bir kümedeki IRSX J160929.1-210524 tanımlı yıldızın çevresinde dolanıyor.

Araştırmacılar, kütlesi Jüpiter’in sekiz katı olan gezegenin yıldızına Güneş-Dünya mesafesinin (150 milyon km) 300 katı uzaklıkta dolandığını belirlemişler. Gezegen, sistem henüz genç olduğundan 1500 santigrat derece yüzey sıcaklığına sahip. Ancak, geçecek milyarlarca yıl sürede sıcaklığını büyük ölçüde kaybedecek.



Kaynak: Ntvmsnbc (02 Temmuz 2010 Cuma/TSİ:09:50)
Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 21:20

Benzer Konular

5 Ağustos 2018 / nötrino Uzay Bilimleri
15 Eylül 2011 / nünü Uzay Bilimleri
2 Haziran 2015 / nötrino Uzay Bilimleri
1 Mart 2018 / Misafir Cevaplanmış