Arama

Astronomi (Uzay) Haberleri - Sayfa 6

Güncelleme: 15 Ekim 2018 Gösterim: 187.107 Cevap: 523
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Nisan 2010       Mesaj #51
Avatarı yok
Yasaklı

Ares 1 fırlatma sisteminin askıya alınmasıyla uzaya sefer sıkıntısına düşecek olan NASA, Rus uzay aracı Soyuz'u 'taksi' olarak tuttu


ABD'nin Ulusal Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), 6 Amerikalı astronotun Rus uzay aracı Soyuz ile 2013-2014 yıllarında Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) uçması için Rus Federal Uzay Ajansı ile astronot başına 55,8 milyon dolarlık kontrat imzaladı.
Sponsorlu Bağlantılar

NASA'dan yapılan açıklamaya göre, Amerikalı astronotlar Soyuz ile UUİ'ye 2013'te 4, 2014'te de 2 uçuş yapacak.
NASA, Amerikan uzay mekiklerinin bu yıl içinde emekliye ayrılma planları nedeniyle, yeni fırlatma sisteminin hazır olması beklenen 2015 yılına kadar, UUİ'ye uçuşlar için Soyuz füzelerine ihtiyaç duyuyor.

NASA halen, Rus uzay gemilerini kullandığı zaman, kontratın içerdiği rakamın hemen hemen yarısına tekabül edecek biçimde, astronot başına 26,3 milyon dolar ödüyor.

NASA sözcüsü John Yembrick, ücretin artışına gerekçe olarak, Rusya'nın ek uçuşlar için daha fazla uzay aracı inşa etmesi zorunluluğunu gösterdi. ABD'nin UUİ'ye astronot taşıyacak yeni bir fırlatma sisteminin 2015'ten önce hazır olması beklenmiyor. Vazgeçilen Constellation uzayı keşif programındaki Ares 1 fırlatma sistemi projesinin de terk edilmesiyle bu tarih iyice belirsiz hale geldi.

Kaynak: Ntvmsnbc-Ajanslar(07 Nisan 2010 Çarşamba/TSİ:10:26)

Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:45
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
18 Nisan 2010       Mesaj #52
Avatarı yok
Yasaklı

Yeni keşfedilen bir grup Güneş dışı gezegen, modellerin gözden geçirilmesini gerektiriyor


İngiliz Kraliyet Astronomi Derneği’nce yapılan açıklamada dokuz yeni Güneş-dışı gezegenin duyurulmasıyla, şimdiye kadar bulunanların sayısı 452’ye yükselmiş oldu. Ancak, yaklaşık 15 sene öncesine kadar ender olduğu varsayılan gezegenlerin görece yakın çevremizde bile gözlenen bu bolluğu, gökbilimde oluşturduğu yeni paradigmanın ötesinde gezegenlerin oluşum ve dinamikleri konusundaki modelleri zorluyor.
Sponsorlu Bağlantılar

Gökbilimciler, yeni keşfedilen gezegenleri, eskileri de içeren daha geniş bir grupla birlikte incelediklerinde, 27 gezegenden altısının yıldızlarının dönüş yönünün tersi yönde dolandıklarını belirlemişler. Ayrıca, şimdiye kadar keşfedilen “sıcak Jüpiterlerin” yarısından çoğunun, yıldızlarının ekvator düzlemlerne eğik açılarda dolandıkları gözlenmiş bulunuyor.

Normalde gezegenler, merkezinde yıldızın ortaya çıktığı gaz ve toz diski içinde yıldızla aynı zamanda ortaya çıktıklarından, yörünge turlarını da yıldızın dönüş yönünde yaparlar ve yörünge düzlemleri, yıldızın ekvator düzlemiyle aşağı yukarı örtüşür. Güneş Sistemimizdeki manzara bu.

Keşfedilen gezegenlerin çoğunluğunu oluşturan gaz devi gezegenlerin çoğu Jüpiter kadar ya da daha büyük kütleye sahipler. Gaz devi gezegenlerin katı merkezleri, yıldızın oluşum aşamasında diskin soğuk dış kısımlarında kaya ve buzlardan oluşuyor ve bunlar belirli bir kütleye ulaştıktan sonra çevredeki gazı üzerlerine toplayarak büyüyorlar. Ancak yine keşfedilen gaz devlerinin çoğunun yıldızlarının yanıbaşında dolanıyor olmaları, modelle çelişen bir paradoks. Bu gezegenler, yıldızlarına, Merkür’ün Güneş’e olan mesafesinden daha yakın dolandıkları için yüzeyleri ve atmosferleri çok yüksek derecelerde bulunuyor. “Sıcak Jüpiter” diye adlandırılmalarının nedeni bu. Yıldızlarına neden bu kadar yakın olduklarına gelince, Oluşma aşamasında, içinde doğdukları gaz ve toz diskiyle kütleçekim etkileşmeleri nedeniyle içeriye doğru birkaç milyon yıl süren bir “göç” süreci yaşıyorlar ve yıldızın çok yakınlarına kadar sokuluyorlar.

Yıldızlarının dönüş yönüne ters yönde yörünge hareketine sahip olanlar içinse farklı bir senaryo geliştirilmiş bulunuyor: Buna göre “sıradışı” sıcak Jüpiterlerin yıldızlarına yaklaşmasının nedeni, ötekiler gibi gaz ve toz diskiyle değil, daha uzaktaki gezegenler ya da yıldızlarla giriştikleri çok daha uzun süreli kütleçekim etkileşimleri. Birkaç milyon değil, yüzmilyonlarca yıllık bu süreç sonunda gezegenler uzamış ve disk düzlemine eğik eliptik yörüngeler kazanıyorlar ve yıldızlarına her yaklaştıklarında ortaya çıkan gelgit etkileri nedeniyle yörünge hızları biraz azalıyor. Sonuçta, yıldızın hemen yakınında, daireye yakın ama yıldızın ekvator düzlemine rastgele eğimlerde yörüngelere oturuyorlar.Araştırmalar, daha şimdiden ters yönlü gezegenlerin ikisinin, daha uzak yörüngelerde dolanan kardeş gezegenlere sahip olduğunu ortaya koymuş.

Kaynak:Ntvmsnbc(13 Nisan 2010 Salı/TSİ:13:58)

Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:46
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Nisan 2010       Mesaj #53
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Satürn halkalarının gizemi çözüldü


Bilimadamları, satürn`ün etrafındaki halkalar sisteminin yapısını çözme yolunda önemli bir adım attı. En dıştaki halkanın uzaktaki büyük bir uydunun etkileşimiyle yapısını koruduğu anlaşıldı.

G halkası, Satürn`ün etrafındaki halkaların en dışında yer alanı.Bilimadamları, yakınlarında bu halkayı oluşturan bu toz parçacıklarını bir arada tutacak manyetik alanı olan bir uydu olmadığı için, halkanın dağılması gerektiğini düşünüyordu.Ancak Cassini uzay aracıyla yapılan gözlemler sonucu, halkanın Satürn`ün en uzaktaki, en büyük uydusu olan Mimas`la etkileşim halinde olduğu ve bu uydunun yarattığı manyetik alanın halkayı bir arada tuttuğu anlaşıldı.Amerikan Uzay ve Havacılık dairesi NASA, Avrupa Uzay Ajansı ve İtalyan Uzay Ajansı`nın ortak çalışması Cassini-Huygens uydusu sayesinde alınan veriler, bilimadamlarına G halkasıyla ilgili olarak daha önce hiç olmadığı kadar ayrıntılı araştırma imkanı verdi.Bu veriler G halkasının yapısının diğerlerinden farklı olduğunu ortaya koydu.Halkanın bütününe eşit olarak dağılan toz parçacıklarının yanı sıra, halkanın yaklaşık altıda birinin, büyüklüğü bir kaç santimetreden, bir kaç metreye kadar değişen buz parçalarından oluştuğu anlaşıldı
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:46
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
29 Nisan 2010       Mesaj #54
Avatarı yok
Yasaklı
Stephen Hawking demek istediniz herhalde...Hawking, kendi düşünceleri doğrultusunda olasılık teorilerini sıralamış hepsi bu.Dünya dışı varlıkların dost ya da düşman olup olmadıklarını hawking de dahil kimse net olarak bilemez. Sadece bu alanda tahminlere göre teoriler üretiliyordur Ayrıca hawking'in bu açıklamalarından önce de dünya dışı yaşamla ilgili araştırmalar sürüyordu Bu aşamadan sonra kesin ve net olarak nasıl artık varlar diyebiliyorsunuz? Bu açıklamadan önce de var olabilecekleri aklınıza hiç gelmedi mi?!Kaldı ki hawking bir olasılıktan bahsetmiş(düşman oldukları yönünde) Bahsettiğiniz haber aşağıda;

Stephen Hawking Uyardı
İngiliz evrenbilimci Stephen Hawking, uzaylıların gerçekten var olduğunu, ancak onlarla irtibata geçilmesinin insanlık için tehlikeli olabileceğini söyledi.

Belgesel kanalı Discovery Channel için hazırlanan bir programda konuşan Hawking, evrende 100 milyar galaksi, bu galaksilerin her birinde de 100 milyonlarca yıldız olduğunu söyledi. Bu şartlar altında sadece dünyada yaşam olduğunu düşünmenin imkânsız olduğunu savunan Hawking, “Benim matematiksel beynime göre, bu rakamlar bile uzaylıların varlığını gayet rasyonel kılıyor. Esas soru, uzaylıların neye benzediğini çözebilmek” dedi. Bu zeki yaşam formlarının insanlık için tehdit oluşturabileceğini söyleyen Hawking, bu canlılarla irtibata geçmenin yıkıcı sonuçları olabileceğini vurguladı. Uzaylıların dünyaya yapabileceği olası bir ziyareti kaşif Christoph Colomb’un Amerika’yı keşfine benzeten evrenbilimci, “İşin sonu, Amerikan yerlileri için pek iyi sonuçlanmamıştı” dedi.

Kaynak:Ufoloji(Milliyet)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:46
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
7 Mayıs 2010       Mesaj #55
Avatarı yok
Yasaklı

Atlantis Son Kez Uçacak


Amerikan uzay mekiklerinin 'emeklilik' süreci başlıyor. İlk olarak Atlantis, son uçuşunu yaptıktan sonra müzeye kaldırılacak.

Amerikan uzay mekiği Atlantis, son uzay uçuşu için 14 Mayıs'ta fırlatılacak. Böylece 29 yıldır kullanılan uzay mekiklerinin emeklilik süreci başlamış olacak.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) üst düzey yetkilileri, Atlantis'in Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) gitmek üzere fırlatılacağı tarihi 14 Mayıs'ta yerel saatle 14.20 (TSİ 21.20) olarak belirledi.
Atlantis, UUİ'ye son seferinde 6 astronot ile çeşitli malzemeler götürecek.

NASA'nın yıl sonunda emekliye ayıracağı 3 mekiğinden biri olan Atlantis, son yolculuğunun ardından parçalanmayacak ve bir müzeye konacak.

Kaynak: Ntvmsnbc(06 Mayıs 2010 Perşembe/TSİ:16:18)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:47
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Mayıs 2010       Mesaj #56
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Spitzer'e Göre "Bu Gezegenin Tadı Biraz Tuhaf"


21 Nisan 2010

Pasadena - Kaliforniya / ABD - NASA'nın Spitzer Uzay Teleskobu, uzak bir gezegen hakkında tuhaf bir şey keşfetti; bu gezegen güneş sistemimizdeki pek çok gezegende ortak bir bileşen olan metanı içermiyor.
Ad:  spitzer.jpg
Gösterim: 182
Boyut:  59.4 KB

Metan içermeyen, tuhaf bir dünya yukarıdaki sanatçı çalışmasında kendi yıldızı tarafından tutulmuş olarak görülüyor. Görüntü katkısı : NASA / JPL - Caltech


Nature dergisinin 22 Nisan tarihli sayısında yayımlanan bir araştırmanın başyazarı olan ve Orlando / ABD'de bulunan Florida Merkez Üniversitesi, Gezegen Bilimleri Bölümü'nde mezun öğrenci olarak görev yapan Kevin Stevenson "Bu büyük bir bilmece" diyor ve devam ediyor "Eldeki modeller bize bu gezegende bulunan karbonun metan şeklinde var olması gerektiğini söylüyor. Kuramcılar bu durumu çözebilmek için uzun bir süre uğraşacaklar."

Bu keşif gökbilimcileri Dünya büyüklüğündeki uzak gezegenlerin havakürelerini derinlemesine inceleyebilme noktasına bir adım daha yaklaştırdı. GJ 436b olarak adlandırılan bu metansız gezegen, yaklaşık olarak Neptün büyüklüğünde ki; bu da onu herhangi bir teleskobun başarılı bir şekilde "tattığı" ya da incelediği en küçük uzak gezegen konumuna getiriyor. Daha büyük bir uzay teleskobu da aynı tekniği kullanarak, önünde sonunda daha küçük ve Dünya benzeri gezegenlerde metan veya su, oksijen ve karbondioksit gibi yaşama işaret eden diğer kimyasalları araştırabilecektir.

Stevenson konuyla ilgili olarak "En nihayetinde küçük ve kayaç bir dünya üzerinde biyolojik imzalar bulmak isteriz. Oksijen, özellikle de bir miktar metan ile birlikte olursa, biz insanlara yalnız olmadığımızı söyleyebilecektir".

Florida Merkez Üniversitesi'nde bu araştırmanın başı olarak görev yapan Joseph Harrington "Bu olayda, hayatın varlığı için değil ama gezegenin kimyası nedeniyle metan bulmayı ümit ediyorduk. Bu tür bir gezegen metan yaratabilmiş olmalıydı. Bu daha çok çırpılmış yumurtaya ekmek batırıp, kızartmaya ve sonunda yulaf ezmesi elde etmeye benzer" diyor.

Yaşam içermekte olan bizim gezegenimizde, en çok sığırlar içerisinde yaşayan mikroplar ile içi su dolu çeltik tarlalarında bekleyen mikroplar tarafından üretilen metan mevcuttur. Sığırları olmasa da, güneş sistemimizdeki tüm dev gezegenlerde de metan bulunmaktadır. Örneğin, Neptün kırmızı ışığı soğuran bu kimyasal nedeniyle mavi renktedir. Metan, aralarında kahverengi cüceler adı verilen "başarısız olmuş" yıldızların da bulunduğu nispeten soğuk nesnelerde ortak olarak bulunan bir bileşendir.

Aslına bakarsanız, hidrojen, karbon ve oksijen karışımından oluşan sıradan bir havaküreye sahip olup, 1000 Kelvin (726 santigrat) derecelik sıcaklığa sahip her dünyada büyük miktarda metan ve az miktarda karbonmonoksit olması beklenir. Karbon, bu sıcaklıklarda metan biçiminde olmayı "tercih eder".

800 Kelvin (527 santigrat) derecelik sıcaklığa sahip GJ 436b'de bol miktarda metan ve az miktarda karbondioksit bulunması beklenir. Spitzer gözlemleri ise bunun tam tersini göstermiştir. Uzay teleskobu gezegenin ışığını altı farklı kırmızı ötesi dalga boyunda yakalayarak, karbonmonoksit bulunduğuna dair kanıtları gözler önüne sermiş, ancak metan bulamamıştır.

Harrington "Kafalarımızı kaşıyıp duruyoruz. Fakat bu durumun bize söylediği şey modellerimizde geliştirilecek yönler olduğudur. Şimdi elimizde uzak gezegenlerin havakürelerinde gerçekten neler olup bittiğini öğretecek gerçek veriler var" diyor.

GJ 436b, Aslan Takımyıldızı içerisinde 33 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Gezegen, Güneşimizden çok daha soğuk bir "M sınıfı cüce" olan kendi küçük yıldızı çevresinde 2,64 günlük dar bir yörüngede dolanmaktadır. Ayrıca, Dünya'dan görüldüğü haliyle yıldızı önünden geçiş yapmaktadır.

Spitzer, gezegenin ikinci tutulma olarak adlandırılan bir olay dahilinde kendi yıldızının arkasına kaymasını izleyerek GJ 436b'nin soluk ışımasını tespit edebildi. Gezegen gözden kaybolduğunda yıldız sisteminde gözlenen toplam ışık azalır. Daha sonra bu azalma gezegenin parlaklığını bulmak üzere farklı dalga boylarında ölçülür. İlk defa 2005 yılında Spitzer'in öncülüğünü yaptığı bu teknik, o zamandan beri Jüpiter büyüklüğünde birkaç güneşdışı gezegenin havaküre bileşenlerini ölçmek için kullanılmış olup, şimdi de Neptün büyüklüğündeki GJ 436b için kullanılmıştır.

NASA'nın her ikisi de Pasadena - Kaliforniya / ABD'de yer alan Jet İtiş Gücü Laboratuvarı'ndaki Güneşdışı Gezegen Bilim Enstitüsü ile Kaliforniya Teknoloji Enstitülerinde genel müdür olarak görev yapan Charles Beichman, "Spitzer tekniği, daha önceleri incelenen sıcak Jüpiter'lere kıyasla Dünyamıza daha çok benzeyen küçük ve daha soğuk gezegenlere doğru ilerletilmektedir. Gelecek yıllarda, bir uzay teleskobunun Dünya'nın birkaç katı büyüklüğündeki kayaç gezegenlerin havaküre özelliklerini tespit etmesini umabiliriz. Böyle bir gezegen yaşamın işaret levhalarını gözler önüne serebilecektir" diyor.

Bu araştırma, Spitzer soğutma sıvılarını bitip, resmi olarak "ılık" görevlerine başladığı Mayıs 2009'dan önce gerçekleştirilmişti.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:45
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
22 Mayıs 2010       Mesaj #57
Avatarı yok
Yasaklı

Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni Jüpiter “alamet-i farikası” olan renkli kuşaklarından en büyüğünü kaybetti.


Jüpiter’in atmosferinin üst katmanlarında oluşan ve gezegeni çepeçevre saran bu kuşakların en belirginleri, “Güney ve Kuzey Ekvatoryel Kuşaklar”. Dünya’nın iki katı genişlikte ve 20 kat uzunlukta olduklarından amatör teleskoplarla, hatta güçlü dürbünlerle bile izlenebilen bu kuşaklardan güneydeki şimdi tümüyle kaybolmuş durumda.

Jüpiter ve öteki gaz devlerindeki kuşakların, gezegenlerin kendi çevrelerindeki hızlı dönüşünün yol açtığı muazzam atmosfer hareketlerinden kaynaklandığı düşünülüyordu. Yeni bir çalışmadaysa, bu “kuşaklanmada” gaz devi gezegenlerin küçük uydularının (Jüpiter’de irili ufaklı 60 kadar var) yol açtığı gelgit hareketlerinin payı olduğu da gösterildi

NASA’nın Jet İtki Laboratuvarı’ndan gezegenbilimci Glenn Orton, “Bu, büyük bir olay; durumu yakından izliyoruz, ama ne olup bittiğini tam olarak anlayabilmiş değiliz” diyor.

Araştırmacıya göre kuşak ortadan kalkmamış, ancak atmosferin daha üstünde oluşan bir bulut katmanınca gizleniyor olabilir. Dünyamız atmosferinin üst katmanlarında oluşan cirrus (sirus) bulutlarına benzeyen, ancak, gezegenimizdekinin aksine su buzu kristallerinden değil amonyak (NH3) kristallerinden oluşan bulut, atındaki kahverengi kuşağı perdeliyor olabilir.

Peki, böylesine büyük bir amonyak sirüsü nasıl ortaya çıkar? Jüpiter’in rüzgar sistemlerinde küresel ölçekte meydana gelen değişikliklerin, amonyakça zengin maddeleri Güney Ekvatoryal Kuşak üstündeki berrak, soğuk bölgeye taşımış olabileceği düşünülüyor.

Gezegenbilimciler, gözlenen olayın Güney Ekvatoryel Kuşağın ilk kayboluşu olamadığını belirtiyorlar. 1973-75, 1989-90, 1993 ve 2007 yıllarında da kayboluşlar gözlenmiş.

Kuşağın yeniden ortaya çıkmasınınsa bazı dramatik olaylarla birlikte gerçekleşmesi bekleniyor. Kuşağın geçmiş “dirilişlerinin” izlediği süreç, bir noktada ortaya çıkan şiddetli fırtına ve girdapların hızla gezegenin çevresine yayılması biçiminde ortaya çıkmış.

Kaynak: Ntvmsnbc (12 Mayıs 2010 Çarşamba/TSİ:16:12)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:47
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
29 Mayıs 2010       Mesaj #58
Avatarı yok
Yasaklı

Gezegenini Yiyen Yıldız


Hubble Uzay Teleskobu, bir gezegenin yıldızı tarafından yenilmekte olduğunu belirledi.WASP-12b adlı gezegen, Arabacı (auriga) Takımyıldızı bölgesinde Dünya’dan 600 ışıkyılı uzaklıktaki Güneş benzeri bir yıldızın çevresinde dolanıyor.

Kütlesi Jüpiter’den %40 daha büyük olan gezegen yıldızına öylesine yakın ki, bir yörünge turunu yalnızca 1,1 günde tamamlıyor. Yüzey sıcaklığı da yaklaşık 1500 derece olarak hesaplanıyor. Bu yakınlıkta yıldızın uyguladığı kütleçekimsel gelgitler nedeniyle bir Amerikan futbol topu biçimini almış olduğu düşünülüyor.

Bu kuvvetler gezegenin içini olağanüstü ısıttığından atmosferi şişerek Jüpiter’in yarıçapının üç katı genişliğe ulaşmış. Atmosferin üst katlarındaki madde yıldızın çevresinde bir disk oluşturarak yıldız yüzeyine yağıyor.
Araştırmacılar, gezegenin 10 milyon yıl içinde yıldızı tarafından tümüyle yutulmuş olacağını hesaplıyorlar.

Kaynak: Ntvmsnbc(26 Mayıs 2010 Çarşamba/TSİ:17:26)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:47
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
29 Mayıs 2010       Mesaj #59
Avatarı yok
Yasaklı

Gizemli Spirallerin Sırrı


Mars'ın yörüngesindeki Mars Reconnaissance Orbiter (MRO) uzay aracının gönderdiği yeni verilerle Kızıl Gezegen'in kuzeyindeki gizemli spirallerin sırrı çözüldü.

Amerikan uzay çalışmaları kuruluşu NASA'nın Pasadena'daki Jet Motorları Laboratuvarı'ndan bilim adamları, uzay aracının sığ radarı sayesinde Mars'taki iklim değişikliği ve Kızıl Gezegen'in yüzey altı jeolojisi konusunda yeni bilgiler elde edildiğini belirttiler.

Bilim adamları, uzay aracının gönderdiği bilgiler ve buz katmanlarının ayrıntılı radar verileri ile Mars'ta son birkaç milyondaki jeolojik değişikliklerin daha iyi çözümlendiğini, böylece kuzeydeki buzul şapkasının zaman içinde nasıl soğan gibi buz katmanları haline geldiğinin daha iyi anlaşıldığını kaydettiler.

Mars'ın kuzey buzul şapkasındaki en dikkati çekici oluşumlardan Boreale Kanyonu'nun ABD'deki Büyük Kanyon kadar uzun, ancak daha derin ve daha geniş olduğunu bildiren uzmanlara göre, bazı bilim adamları buranın, volkanik sıcaklığın buz tabakasının altını eritmesi ve büyük bir su taşkınına neden olmasıyla oluştuğunu, bir grup bilim adamı da kuvvetli kutup rüzgarlarının buz kubbesinin dışındaki kanyonu şekillendirdiğini düşünüyor.

NASA, MRO'nun yeni verilerine göre, kanyon ve spiralleri asıl rüzgarın şekillendirdiğini belirtti.

Kaynak: Ntvmsnbc(28 Mayıs 2010 Cuma/TSİ:09:37)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:48
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
8 Haziran 2010       Mesaj #60
Avatarı yok
Yasaklı

Ya Jüpiter'e Değil Dünya'ya Çarpsaydı?


Bilim adamları, güneş sistemindeki en büyük gezegeni hedef alan cismin bir göktaşı olduğunu düşünüyor. Hubble teleskobunun sağladığı fotoğraflar, göktaşının çarpması ardından Jüpiter'in üzerinde oluşan tahribatını gösteriyor.

Fotoğrafları inceleyen uzmanlar, benzer bir göktaşının dünyaya çarpması halinde meydana gelebilecekleri tahmin etmeye çalışıyor. Jüpiter'e bundan önce 1994 yılında da bir kuyruklu yıldız çarpmıştı.

Bilimadamları, Jüpiter'in gök cisimleri ile çarpışmasının çok nadir olduğunu düşünürdü. Fakat 1994'deki çarpışma ardından geçen yıl 2009'da yaklaşık 500 metre genişliğinde bir kaya parçasının uzaydaki yolunun Jüpiter ile çakışması gökbilimcileri şaşırttı.

Araştırmacılar, fotoğraflarda iki çarpışma arasındaki farkın ortaya çıktığını söylüyor. 1994'de gezegene vuran kuyruklu yıldız, toz bulutundan simit şeklinde bir hale oluşmasına yol açmıştı.

Geçen yılki çarpışmanın ise ardında böyle bir toz bulutu bırakmadığı ve bundan dolayı göktaşı olması ihtimalinin çok yüksek olduğu bildiriliyor.

İspanya'nın Bilbao kentinde bulunan Bask Ülkesi Üniversitesi'nin öğretim görevlisi Agustin Sanchez-Lavega, benzer bir göktaşının Dünya'ya çarpmasının 'tam bir felakete' yol açacağını söylüyor.

İspanyol gökbilimciye göre, Jüpiter'in atmosferi ile Dünya'nın atmosferi arasındaki farklara karşın, benzer bir büyüklükte bir göktaşının etkisi yerkürede muhtemelen bazı kıtaların tamamen yok olmasına sebep olurdu.

Kaynak: Ntvmsnbc-BBC(08 Haziran 2010 Salı/TSİ:08:06)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:48

Benzer Konular

5 Ağustos 2018 / nötrino Uzay Bilimleri
15 Eylül 2011 / nünü Uzay Bilimleri
2 Haziran 2015 / nötrino Uzay Bilimleri
1 Mart 2018 / Misafir Cevaplanmış