Arama

Hayvanlar Hakkında Detaylı Bilgi Merkezi - Sayfa 7

Güncelleme: 4 Aralık 2016 Gösterim: 226.952 Cevap: 177
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
28 Mayıs 2012       Mesaj #61
Avatarı yok
Yasaklı
İnsanoğlunun Yaşamı Paylaştığı Dostları Güvercinler

Sponsorlu Bağlantılar
Güvercinler,tür açısından en zengin kuş ailesinden(Columbidae) biridir(1672 tür+alttür içerir). Aile olarak vücutlarının güçlü ve kafalarının küçük olması ile karakterize edilirler. Gagalarının üzerindeki etsi çıkıntı bu grubun en temel özelliğidir. Palearktik bölgede bulunan 29 türün sekizinin Anadolu’da yaşadığı saptanmıştır(1 ve 2), oysa Orta Avrupa’daki güvercin türü sayısı sadece beştir. Bu da Anadolu’nun kuşlar açısından ne denli zengin bir ekosistem olduğunu kanıtlar.

Güvercinler Antarktika ve polar bölgelerin dışındaki tüm alanlarda yayılış gösterir. Getirdikleri çalı çırpıyı üst üste koyarak basit yuvalarını çatı arası, ağaç üstü, kaya oyukları ve yerde yaparlar. Bir ya da iki beyaz renkli yumurta bırakırlar. Güvercinler çok iyi uçar. Bunda on bir adet olan el uçma tüyleri ile 12-18 adet olan kol uçma tüyleri ile 12-14 kuyruk tüyüne sahip olmalarının rolü vardır. Güvercinlerin yaşadığı ortamlardaki (örneğin şehir ve diğer yerleşim alanlarındaki) yoğun beslenme ritmi, ya da beslenme saatleri, genellikle iş dönemi, ya da trafiğin yoğun olduğu saatlerdedir.

Daha çok tohum, tomurcuk, üzüm ve benzeri bitkisel besinleri yerler. Beslenme alanına bağlılık güvercinlerde oldukça gelişmiş bir davranış biçimidir. Güvercinler kendilerini sürekli olarak besleyen kimseleri ya da beslenmeyi başlatan bir işareti, örneğin ıslık çalmayı, çok iyi tanır. Onlar ulaşabildikleri her noktadan, hatta fıskiyelerden bile rahatça su içer. Revir, yani yaşama alanı tesis döneminde, erkek birey, önceleri oldukça büyük bir bölgeyi savunur.

Komşu sürtüşmeleri, bazen tüm bir kuluçka süresince görülebilir. Güçlü erkekler, zayıfları revirlerinden kovar. Anneler uçabilen genç erkek çocuklara revirde hoşgörü göstermediği halde, babalar bu hoşgörüyü gösterir. Gruptaki birey sayısı besin miktarına bağlı olarak değişebildiği gibi, bazen binden daha fazla bireyin oluşturduğu sürülere rastlanır.İstanbul Yenicami güvercinleri bunun için iyi bir örnektir.

Açık alanlarda çok sıkışık gruplar meydana getirilir. Yerleşimin olduğu mahallelerde daha küçük gruplar oluşturulur. Yerleşim alanlarını çevreleyen tarlalarda gruptaki birey sayısı 60-100 arasında değişir. Beslenme bölgelerinde bazen sayıları 6 bini bulan gruplara rastlanır.



Kaynak : Popüler Bilim (Haziran 2009,Sayı:184)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Haziran 2012       Mesaj #62
Avatarı yok
Yasaklı
Yılkı Atları Doğayı Koruyor

Sponsorlu Bağlantılar


Akdeniz havzasının en önemli sulak alanlarından olan Gediz Deltası’nın ayrılmaz parçaları arasında atlar yer alıyor.

Deltada yaşayan atlar, birçok sulak alan bitkisinin dağılışını kontrol ederek başka canlıların yuva yapması için korunaklı alanlar oluşturuyor. Özellikle Gediz Deltası gibi farklı habitatları bir arada barındıran mozaik yapının korunması için atların deltadaki varlığını devam ettirmesi kritik önem taşıyor.Tuzlu, tatlı ve acı su ekosistemlerini içeren sulak alan özelliği ile adeta bir mozaik olan Gediz Deltası 263 kuş türünün yanı sıra geniş bir bitki çeşitliliğine de ev sahipliği yapıyor.

Gediz Deltası’nda yaşayan yaklaşık 80 kadar yılkı atı ise deltanın bu zenginliğinde önemli bir rol oynuyor. Bu atlar genelde, civarda yaşayan insanların eskiden buraya otlatma amaçlı ya da bakamadıkları için saldıkları hayvanlar ve onların devam eden nesilleri.

Alandaki biyoçeşitliliğin korunmasında önemli bir rol oynayan atların otlaması sayesinde, çok yıllık bitkilerin gelişmesi engellenerek bu türlerin baskın hale gelmesinin önüne geçiliyor. Bu durum da yıllık bitki türlerinin gelişmesine büyük katkı sağlayarak çeşitliliğin artmasına neden oluyor. Bazı araştırmalar, otlatmanın engellenmesi halinde bitki türlerinin yaklaşık yüzde 50 oranında azalmasına, tek ve iki yıllık türlerin yok olmasına yol açtığını ortaya koyuyor.

Bu nedenle otlatma deltadaki diğer canlı türleri ve sağlıklı bir sulak alan ekosistemi için de vazgeçilmez bir unsur haline geliyor.Yılkı atlarının Gediz Deltası için büyük bir değer olduğunu belirten Doğa Derneği Genel Müdürü Engin Yılmaz, yaptığı açıklamada “Gediz Deltası, içinde yaşayan insanı, kuşu, atları ve barındırdığı farklı habitatlar ile benzersiz bir alan. Bizim bu alanı bugünkü değerleriyle geleceğe bırakma sorumluluğumuz var. Atlar da buna dahil” diye konuştu.Doğa Derneği ile birlikte Gediz Deltasının korunması için çalışan Tour du Valat sulak alan uzmanlarından François Mesléard’ın yakın zamanda kaleme aldığı bilimsel makalesinde Gediz Deltasında yaşayan atların Gediz Deltası’ndaki biyoçeşitliliği korumak için önemli bir rol oynayabileceğini belirtiyor.



Kaynak: Doğa Derneği (01 Haziran 2012,10:59)

Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:17
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
4 Haziran 2012       Mesaj #63
Avatarı yok
Yasaklı
Taklit Yeteneğine Sahip Kurnaz Ahtapot



Endonezya sahillerinde görülen bir ahtapot türünün, aynı suları paylaştığı zehirli balık ya da deniz yılanı türlerini taklit etme yeteneği.

1998 gibi çok yakın bir tarihte türü keşfedilen bu kurnaz ahtapot (Thaumoctopus mimicus) düşmanlarından saklanmak yerine kendini aynı sularda yaşayan başka canlılara benzetme yolunu seçiyor.Ahtapotun DNA'sını inceleyen bilimadamları, taklit yönteminin diğer deniz canlılarını korkutmayı amaçladığını söylüyor.

Başını ve kollarını yassılaştıran, renklerini koyu kahve ve beyaza dönüştürüp suda dalgalanarak yüzmeye başlayan ahtapot, bu şekilde çevresindekilere ''beni lezzetli bir öğün olarak düşünmeyin, ben aslında zehirli bir yassı balığım'' mesajını veriyor.Taklitçi ahtapotun gizlenmek yerine kendini bilhassa ortaya çıkaran bir yöntemle korunma sağlaması doğada çok nadir rastlanan bir durum.

ABD ve Endonezya'dan bilimadamları, aynı sularda yaşayan akraba ahtapot türlerinin soluk renklere bürünerek deniz dibinde kamuflaj yöntemine başvurmasına karşın, taklitçi ahtapotun seçtiği görece daha riskli korunma yönteminin nasıl geliştiğini hayvanın genlerinde aradı.

Araştırma ekibinden Dr. Christine Huffard, ''Diğer ahtapotlar kamuflaj yöntemini başarıyla kullanarak düşmanlarından korunuyor. Thaumoctopus mimicus ise atalarından devraldığı kamuflaj yeteneğini bir kenara itip, bunun tam aksine kendini daha dikkat çekici hale getiriyor.''
diyor.Taklitçi ahtapotun DNA'sını analiz eden araştırmacılar, yassı bir balık gibi yüzmesinin ya da kahverengi ve beyaz renklere bürünmesinin kalıtımsal olarak ne zaman ortaya çıktığını tesbit etti.

Bilimadamları, yassı balık taklidinin başarılı olduğunu çünkü aynı çevrede yaşayan zehirli yassı balık türlerini -'zebra ya da tavuskuşu dilbalığı' olarak bilinen balıkları andırdığını söylüyorlar.Araştırma ekibinden Dr. Healy Hamilton, ''Belki yassı balık taklidini mükemmel bir şekilde yapmıyor ama, düşmanlarını şaşırtacak kadar iyi taklit yapmak yetiyor.'' diyor.''Düşmanları işin farkına varıp saldırıya geçtikleri zaman, taklitçi ahtapot çoktan ortadan kaybolmuş oluyor.''



Kaynak : BBC (30 Ağustos 2010,17:02)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:17
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Haziran 2012       Mesaj #64
Avatarı yok
Yasaklı
Vampir Örümcekler Kurbanlarını Nasıl Seçiyor?

fileashx?FileID605990&ampWidth292&ampHeight0&ampBlackWhiteFalse&ampQuality80

Yeni bir araştırmaya göre Doğu Afrika'da yaşayan zıplayan ''Vampir'' örümcekler kurbanları olan sivri sinekleri antenleri sayesinde tanıyor..

Yeni Zelanda'daki Canterbury Üniversitesi'nden araştırmacılar bu şaşırtıcı örümcek cinsini uzun süredir araştırıyor.Bilim adamları örümceğin yeme alışkanlıklarını öğrenebilmek için ''Frankenstein sivrisinek'' modelleri ve üç boyutlu animasyonlardan yararlandı.

Yaşamlarını kan içerek sürdürdükleri için vampir olarak anılan Evarcha culicovora örümcekleri Kenya'da yaşıyor.Bu örümcekler canlılardan kan emmek yerine, yeni beslenmiş sivri sinekleri yiyerek kan ihtiyaçlarını karşılıyorlar.Ancak erkek sivrisinekler kan içmiyor. Bu da örümceklerin avlanırken dişi ile erkek sivrisinekleri birbirinden ayırabilmelerini gerektiriyor.

Vampir örümcekler genellikle Anopheles sivri sineklerini yiyor. Sıtma taşıyıcısı olan bu sineklerin dişileri ile erkekleri neredeyse aynı boyutlarda ve tamamen aynı görünüyor.Bu sivrisineklerin iki cinsi arasındaki tek fark dişilerle erkeklerin gözle zor görülen antenlerinin birbirinden farklı oluşu.

Canterbury Üniversitesi'nden Dr Ximena Nerlson ''Beni en çok şaşırtan şey antenler arasındaki farkın gözle görülemeyecek kadar küçük olmasıydı'' diyor.Anopheles sivrisineklerinin erkeklerinin antenleri hafifçe tüylü, bu sayede dişilerin kokularını algılayabiliyorlar. Dişi sineklerin antenlerinde ise tüyler bulunmuyor.

İşte vampir örümcekler avlanırken bu gözle zor görülen anten tüylerini fark ediyor ve bu sayede kendileri için besleyici olan dişilere yöneliyorlar.Bilim adamları bu deney sırasında ölü sivrisinek parçalarından Frankenstein sinek modelleri oluşturmuş. Yani erkek sivrisinek vücuduna dişi kafası, dişi vücuduna ise erkek kafası takmış.Sivri sineklerin genelde vücudu bir erkeğe ait olsa da dişinin antenlerine sahip olan bedeni yemeyi tercih ettiği görülmüş.



Kaynak : BBC / CNN (08 Haziran 2012,15:29)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Haziran 2012       Mesaj #65
Avatarı yok
Yasaklı
Doğanın Renk Cambazları: Bukalemunlar

Bukalemunların deri rengi sarı, yeşilin çeşitli tonları, kiremit kırmızısı, kestane rengi ve siyaha dönebilir, hatta deri üzerinde benekler ve çizgiler oluşabilir. Gözleri birbirinden bağımsız olarak döner. Gözlerden biri yukarı ve sağa odaklanırken diğeri aşağı ve sola bakabilir ve 360 derecelik görüş alanı vardır. Bu özelliğini avının uzaklığını hesaplamada kullanır. Solucan şeklinde olan dil, bukalemunun vücudundan daha uzun olup, dillerinin ucu sürekli olarak yapışkan bir sıvı ile nemlendirilen piston şeklinde yumruya sahiptir.

Günümüzde bulunabilen ve pet hayvanı olarak yetiştirilen bukalemun ırkı peçeli bukalemunlardır. Bakımları için tüneyebilecekleri uzunlukta bir kafese, ilave ısı ve ultraviyole ışığı kaynağına, damlama tarzında akan su kaynağına ve beslenme için çeşitli böceklere gereksinim duyarlar.

Peçeli bukalemunların doğal yaşam alanı Yemen’in batısı ile Suudi Arabistan’ın güneyindeki dağlık bölgeler kenarında su birikintisi, yeşilliğin ve dolayısıyla böceklerin bulunduğu yerlerdir. Bu bölgeler nisbeten daha nemlidir ve çevre sıcaklığı 20-43 C arasında değişir. Yapraklardan sızan damlaları dilleriyle emerek su içerler. Bukalemunları sabah serinliğinde güneşlenirken, ağaç dalları ve çalılar üzerinde görmek olasıdır.Bukalemunların tırmanmaya yarayan uzun kuyrukları ve dalları kavramaya yarayan güçlü ayakları vardır.

Nasıl Avlanırlar?

Avlanacakları zaman avlarına sessizce yaklaşırlar, gözlerini avlarına odaklarlar ve bir dil boyu kadar yaklaştıklarında ağızlarını yavaşça açarlar, dil kemiği ileriye doğru sürülür ve dilin üçte ikisi çok hızlı şekilde ileriye doğru fırlatılır. Dilin ucundaki yumru avına yapışır. Sonra dil ağza çekilir. Bukalemunlar böcek yiyerek beslenirler. Yaşayabilmeleri için günde en azından 20-30 canlı sinek, 7-8 orta boy canlı çekirge ya da 10 kadar ufak canlı hamamböceği ile beslenmelidir.

Neden Renk Değiştirirler?

Erkekler ve dişiler arasında bazı yapısal görünüm farklılıkları vardır. Erkekler 45-60 cm, dişiler 30 cm uzunluğundadır. Her iki cinste de renk değiştirme özelliği vardır, fakat erkekler daha parlak görülür. Renk değiştirme sinirsel uyarımlarla denetlenir. Bukalemunların rengi sağlık durumuna, bölgesine yapılan saldırılara, çiftleşme dönemine, deri değiştirme dönemlerine, yaşa, cinsiyete, çevre sıcaklığına, ışığa ve mevsime göre değişiklik gösterir. Korku ve sinirlenme halinde ani ya da kademeli renk değişikliği meydana gelir.

Yalnız Yaşarlar

Yaşam süreleri erkeklerde 7-10, dişilerde 4-6 yıldır. Bukalemunlar yalnız yaşayan hayvanlardır. Yanlarına başka bir bukalemun konulduğunda strese girip iştahsız hale gelirler. Bukalemunlar ürkek ve yavaş hareket eden canlılardır. Korkutulduklarında tıslar ve renk değiştirirler. Tutulduklarında strese girip hastalanabilirler. Ele alınmak istendiğinde sırt, boyun ya da kuyruğundan tutulmamalıdır. Bukalemunun kendiliğinden ele tırmanmasına izin verilmelidir.

Akvaryum tarzında camdan yapılan kafesler bukalemunlarda strese neden olduğundan kafesler camdan başka bir materyal kullanılarak yapılmalıdır. Kafeste bukalemunun tırmanabileceği dallar yeşil bitkiler bulundurulmalıdır. Çevre sıcaklığı gündüz 26.5 C, gece 21 C, güneşlenme alanı 32-37.5 C olmalıdır. Isıtma için 75 wattlık lamba ve reflektörden yararlanılır. Geceleri gerekli ısıya ulaşmak için oda ısıtıcıları ve kızılötesi lambaları kullanılabilir. Direkt güneş ışığı D3 vitamini sentezi için uygundur fakat aşırı sıcaktan kaçınılmalıdır. Direkt güneş ışığına alternatif olarak full spektrumlu ultraviyole lambaları kullanılabilir.



Kaynak : Popüler Bilim (Ocak 2006,Sayı:143)
Huni - avatarı
Huni
Ziyaretçi
11 Haziran 2012       Mesaj #66
Huni - avatarı
Ziyaretçi
Arıların zararlısı yaban(eşek)arısıdır. Yaban arısı bal yapamaz. Yaban arısı insanı sokar ve zehirler. Bilmeden yuvasına yaklaşırsanız hep birlikte saldırabilirler. Hemen ilaçlama yaptırmalısınız. Yaban arısı ilaçlama için arı ilaçlama İzmir şubemizi arayın size arı ilaçlama ve böcek ilaçlama konusunda yardıma hazırız.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Haziran 2012       Mesaj #67
Avatarı yok
Yasaklı
Kedilerin Gözü Karanlıkta Neden Parlar?



Karanlık bir ortamda gördüğümüz iki parlak nokta bizi bir an korkutsa da, onun bir kedi olduğunu anlamamız çok zamanımızı almaz. Evet kedilerin ve bazı hayvanların gözü karanlıkta parlar.

Kedigillerin ve bazı memeli hayvanların gözlerinin damar tabakasında Tapetum Lucidum adı verilen ve insanlar da olmayan bir yapı mevcuttur. Bu yapıda bulunan kristallerin yardımı ile gözün arka kısmına düşen karanlık yerdeki ışık yeniden retinaya yansır, yani retinadan iki kez ışık geçer. Retinaya geri gelen ışığın bir kısmı göz merceğinden geri döner ve gözlerin parlamasına neden olur.

Bu farklı göz yapısı sayesinde kediler ışıktan daha fazla yararlanmış olur. Gözbebekleri karanlıkta olabildiğince çok ışık alabilmek için büyüyerek yuvarlaklaşır. Bu göz yapısına sahip hayvanlar karanlıkta daha iyi bir görüşe sahiptir, hatta insanlardan daha iyi görebilmektedirler. Kediler demek ki bu yüzden karanlıkta ağaçlara tırmanmaktan ve çatılarda gezinirken düşmekten, korkmuyorlar.Sonuç olarak kedilerin gözlerinin parlaması ışığın geri yansımasından meydanan gelen bir parlamadır.



Kaynak : Bilimania (16 Ocak 2012)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:17
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Haziran 2012       Mesaj #68
Avatarı yok
Yasaklı
Asabi Karides Tıpta Çığır Açabilir


Küçük boyutuna oranla dünyanın en sert ve öldürücü darbelerini indirmesiyle bilinen mantis karidesi, bilim dünyasında büyük bir atılım yaşanmasını sağlayabilir.

Singapur’un Nanyang Teknoloji Üniversitesi’nde mantis karidesleri üzerinde yapılan bir araştırma, seramikten çelik yeleğe kadar birçok nesnenin çok daha sağlam ve dayanıklı yapılmasını öngörüyor.NTU’da akademisyen olan Ali Miserez’in, küçük deniz canlısı mantis karidesini inceleyen araştırması, birçok protezde kullanılan seramik ve metallerin, bugün olduğundan katlarca sağlam üretilmesinde yardımcı olabilir.

Mantis karidesinin akvaryum camını kırabilen, yengeçlerin kabuklarını parçalayan son derece sert, ‘sopaya’ benzeyen dokunaçlarını inceleyen Miserez, küçük canlının sahip olduğu güç karşısında şaşkınlığa uğradı. Mantis karidesi, kıskaçlarıyla 50 kg gücünde darbe vurabiliyor. Bu rakam, karidesin kendi ağırlığının yüzlerce katına denk geliyor. Hint Pasifiği bölgesinde yoğun olarak yaşayan karidesin düşmanlarına kollarını savurma hızı 5.56 mm mermi kullanan bir tüfeğinkine neredeyse eşit.

Miserez, çalışmasında, ABD’nin Harvard Üniversitesi’nden Dr James Weaver ve Purdue Üniversitesi ile Brookhaven Ulusal Laboratuvarları’nda görevli bilim insanlarıyla çalıştı. Bilim insanları, mantis karidesinin dokunaçlarını nano ölçekte inceledi ve karidesin dokunaçlarının mühendislikle üretilen seramiklerden bile daha sert bir yapıya sahip olduğunu gördü.

Bilim dünyasında ilk kez mantis karideslerinin dokunaçları bu kadar detaylı incelendi. Geçmişteki araştırmalar, mantis karidesinin, vücuduna oranla dünyadaki en sert vuruş gücüne sahip canlı olduğunu göstermişti. Güçlü olduğu kadar zehirli dokunaçlarıyla düşmanının kalbini oyan karides, kabuklu rakiplerini de vura vura parçalamayı tercih ediyor.


Birçok Alanda Kullanılabilir

Miserez, Science dergisinde yayımlanan araştırması hakkında, “Mantis karidesinin darbelere son derece dirençli yapısı, kalça ve eklem protezlerinin sağlamlığında büyük bir atılım sağlayabilir. Bu protezler yürüyüş ve günlük aktiviteler esnasında yüzlerce darbeye maruz kalıyor” dedi.

Mantis karidesleri üzerindeki araştırması için Singapur Ulusal Araştırma Merkezi’nden beş yıl boyunca 3 milyon dolarlık destek alacak olan Miserez, “Kalça protezleri her yıl dünyada yüz milyonlarca dolar maliyet çıkarıyor. Yenilenmeleri gerektiği zaman çok ağır bir ameliyat gerekiyor. Doğadan öğrendiklerimizi protezlere katarak bu işe ‘karides’ çözümü bulabiliriz’ dedi.

Miserez, protezlerin kemiklerde aşınmalara neden olabildiğini, metal protezlerin insan vücudunda zehirlenmelere yol açabileceğine dikkat çekti ve yapacakları araştırmalarda insanların biyolojik yapısına uyumlu kemik materyali üretmeye çalışacaklarını belirtti. Mantis karideslerinin dokunaçlarının sertliğine sahip olan protezler üretilebilirse, tıp alanında önemli bir gelişme yaşanacağı süphesiz.


Zırh Bile Üretilebilir

Miserez ve ekibinin elde etmeyi amaçladığı materyal, var olan protez materyallerinden çok daha hafif ve darbe dirençli olacak. İstenilen materyal üretilirse, vücut zırhından, daha hafif zırhlı araçların ve daha dayanıklı motorların üretilmesini sağlayacak.

İsviçreli bilim insanı Miserez, ekibine genç araştırmacılar katarak araştırmalarını sürdürmek istiyor. 36 yaşındaki Miserez, “Eğitimde genç insanlara rol vererek onlara ilham vermeyi ve en son teknoloji ve bilimsel gelişmelerde onlara fırsat vermeyi istiyorum” dedi.

Uzaylı Karides

Okyanusların en ufak ve bir o kadar büyük özelliklere sahip canlısı olan mantis karidesi, aynı zamanda üstün görme yeteneğine sahip bir canlı. Karides, en az 100 bin renk algılayabiliyor. Bu rakam, insan gözünün algı kapasitesinin 10 katına denk geliyor.Dairesel polarize filtre (CPL) olarak bilinen ışık düzenini algılayabilen tek dünyalı olan mantis karidesi, 12 farklı ışın algılayıcı hücreye sahip. İnsanlarda ise bu rakam dört. Mühendisler, görüntü teknolojilerini geliştirmek için de mantis karidesinin üstün görme özelliğini inceliyor.



Kaynak : Ntvmsnbc / Science (14 Haziran 2012,16:58)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:18
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Haziran 2012       Mesaj #69
Avatarı yok
Yasaklı
Dağ Aslanlarının Dönüşü


Amerika Birleşik Devletleri'nde dağ aslanları, nüfuslarının yeniden artmaya başlamasıyla, daha önce terk ettikleri yaşam alanlarına geri dönüyor.

Orta batı Amerika'da görülen ve cougar olarak da anılan bu büyük kedilerin neslinin tükenmesinden korkuluyordu.Zira beslendikleri av hayvanları da, cougarlar gibi insanlar tarafından aşırı avlandıklarından, cougerların nesli yüz yıldır giderek azalıyordu.Vahşi Doğa adlı dergide yayımlanan araştırma cougarların yeniden çoğalmaya başlamasıyla, insan ve cougar arasında olumsuz karşılaşmalar yaşanabileceğine işaret ediyor.

Araştırmayı yürüten bilimciler insanların yeniden bu hayvanlarla birlikte yaşayabilmeleri konusunun düşünülmesi gerektiğini söylüyor.Doğulu cougarların sayısı öylesine azalmıştı ki ABD Balıkçılık ve Vahşi Hayat hizmetleri bu hayvanların neslinin artık tamamen tükendiğini açıklamıştı.

Cougarlar özellikle 1970'lerin sonlarına kadar yoğun şekilde avlandı.Cougarlar tarım alanlarına da zarar verdiği için çiftçilerin başına ödül koydukları hayvanlar oldukları için azalıyordu.Hayvanların neslini korumak için 1960'lı yıllarda para ödülleri kaldırıldı, avlanma kotaları getirildi.1990'lara gelindiğinde sayılarının artmaya başladığı gözlendi.Connecticut'ta ölü olarak bulunan bir hayvanın 3 bin kilometre yol kat ettiğinin belirlenmesi hayvanların kıta boyunca yayıldığının göstergesi olarak kabul edildi. Şimdi cougarların nüfusu yeniden yükselişe geçiyor.

Cougarları yine ABD'de de geniş bir alanda görmek mümkün oluyor.Araştırmacılar çalışmaları sırasında hayvanların varlığını ülkenin güneyindeki Texas'tan kuzeydeki Kanada'ya kadar geniş bir alanda belirledi.Neslin yeniden güçlenmesinin nedenleri arasında cougarların avlandığı kimi geyik türlerinin avına getirilen yasak da etkili oldu. Bugün gelinen aşamada cougar nüfusunun 30 bine ulaştığı söyleniyor.

Araştırmacılar, cougarların nüfusundaki bu artışı, erkeklerin uzun mesafeler katederek kendilerine yeni topraklar bulmuş olmalarına bağlıyor.Ne var ki, bilim insanları bu yalnız erkeklerin ancak daha fazla sayıda dişiyi birlikte doğuya göçmeye ikna etmeleri halinde yerleşik ve sabit bir nüfus yapısını yakalayabileceklerini söylüyor.



Kaynak : BBC / Vahşi Doğa (15 Haziran 2012,13:09)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:18
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
20 Haziran 2012       Mesaj #70
Avatarı yok
Yasaklı
Siyah Ayılar Sayı Sayabiliyor



Araştırmacılar siyah ayıların sayı sayabildiklerini ortaya çıkardı.

Animal Behaviour adlı dergide yayınlanan araştırmaya göre üç ayı dokunmatik ekranlı bir bilgisayarda yapılan sayılara dayalı bir grup testten başarıyla geçmeyi başardı.Testlerde ayıların iki farklı boyuttaki noktadan birini seçmeleri gerekiyordu. Ayılar elde ettikleri her doğru cevap için ödüllendirildiler. Araştırmayı yöneten Jennifer Vonk, ''İnsanlar ayıların ne kadar yetenekli olduklarının genelde farkına varamıyor'' dedi.

Ayılar, tüm etcil hayvanlar arasında en büyük beyin boyutu oranına sahip olsalar da zekalarının tam kapasitesi henüz bilinmiyor.Oakland Üniversitesi Psikoloji Profesörü Dr Vonk Kuzey Amerika siyah ayılarının ilk defa testleri anlayabilecek şekilde eğitilebilen ayılar olduğunu söyledi. Dr Vonk, ''Bu ayıların dokunmatik ekran kullanarak geçtikleri bir testle ilgili yapılmış ilk araştırma. Daha önce etcil hayvanlarla bu tarz bir çalışma yapılmamıştı'' dedi. Deney sırasında ayılara iki çeşit nokta ya da nokta dizisi gösterildi.Vonk, ''Basitçe ayılar daha büyük ya da küçük sayıları seçecek şekilde eğitilebilir mi ona bakıyorduk'' dedi.

Ayılar istedikleri şekli seçmek için ekrana dokundular. Her doğru cevap verdiklerinde ise ödüllendirildiler.
Deneye katılan ayılardan biri en çok noktayı içeren diziyi seçtiğinde ödüllendirildi. Diğer ikisi içinse doğru cevap en az noktanın bulunduğu diziydi.Bilimadamları deneyi gerçekleştirirken ayıların gerçekten sayı sayabildiğinden ve sadece boyut farkını algılamadığından emin olmak istedi.Doğadaki bir çok canlı sayı sayamasa da boyut farklarını kolayca algılayabiliyor. Bunu sağlamak için araştırmacılar her deneyde noktaların yerleşme şeklini değiştirdi, noktaların arkaplanının da rengi değiştirildi hatta bazı testlerde noktalar hareket ediyordu.Araştırma sonucunda ayıların önlerindeki noktaların sayısını algılayabildiği anlaşıldı.Siyah ayılar doğal ortamlarında genelde yalnız başlarına yaşıyorlar ve sosyal hayvanlar değiller.

Yani bu araştırma sayesinde grup içinde yaşamayan canlıların da sayılarla ilgili kararlar alabildiği görülmüş oldu.Vonk, ''Bu deney ilk defa sosyal hayat yaşayacak şekilde gelişim göstermemiş bir canlının sayılarla ilişkisini inceledi. Bu noktada kesin olarak sayı sayıyorlar diyemem ancak sadece boyut analizi yapmıyorlarmış gibi görünüyor'' dedi.

Benzer araştırmalar sayesinde bilimadamları ayılar ile maymunların bu konudaki yeteneklerini karşılaştırma imkanına sahip olacak.Bu deney ayıların belki de maymunlar kadar yetenekli olduğunu gösteren ilk araştırma.Dr Vonk, ''Bu ayılarla bir süredir çalışıyorum ancak bir süredir bir şempanze ile de çalışıyordum. İki türün soyut şekilleri anlama ve objeleri kategorize etme konusundaki yetenekleri birbirine oldukça yakın'' dedi.



Kaynak : BBC / Animal Behaviour (19 Haziran 2012,09:51)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:18

Benzer Konular

9 Aralık 2016 / ipek kılıç Cevaplanmış
28 Kasım 2012 / STeFLo Soru-Cevap
10 Nisan 2015 / Misafir Cevaplanmış